Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/765 E. 2021/376 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/765
KARAR NO : 2021/376

DAVA : İtirazın İptali (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davacı-alacaklı müvekkili firmanın alacağının sağlanması amacıyla, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile davalı borçlu şirket hakkında ilamsız icra yolu ile icra takibi yapıldığını, takibin dayanağının, 31.07.2018 tarihli 34.220,00 TL, 31.07.2018 tarihli 11.800,00 TL, 20.08.2018 tarihli 4.472,20 TL, 27.08.2018 tarihli 6.195,00 TL, 31.08.2018 tarihli 1.180,00 TL ve 08.09.2018 tarihli 885,00 TL bedelli altı adet fatura olduğunu, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk başvurusunda bir sonuç alınamadığını, müvekkilinin haklı alacağını tahsil edemediğini, davalı-borçlunun itirazının haksız ve kötüniyetli olup itirazın iptalinin gerektiğini, yine davalı borçlu taraf 10.08.2020 tarihli itiraz dilekçelerinde her ne kadar; “icra takibine yetkili icra daireleri Çeşme ilçesi adli yargı çevresine bağlı Çeşme İcra Daireleridir” şeklinde açıklama ile yetki itirazında bulunmuş ise de; davalı borçlunun yetki itirazının da haksız ve mesnetsiz olup reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı müvekkili ile davalılar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalıların davacı müvekkili firmadan takibe konu fatura karşılığında hizmet satın aldığını ve fakat bu faturalara ilişkin herhangi bir ödemede bulunmadığını, davacı müvekkilinin bu alacağını sağlamak amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı tarafın dilekçelerinde ; “İtiraz eden … İşletmesi yetkilileri müvekkilleri … ile …’in takibe dayanak gösterilen faturalarda yer alan hizmetlerin karşı tarafça yerine getirmesi ya da böyle bir hizmetin satın alınmasına dair karşı taraf ile akdettiği bir sözleşmesinin bulunmadığı” şeklinde açıklamada bulunduğunu, davacı müvekkili şirketin taşımacılık sektöründe faaliyet göstermekte olup davalıların yetkilisi oldukları adi ortaklık ile aralarında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacı müvekkilinin, davalı tarafa tur ve transfer hizmeti sağladığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dava ve icra takibi dayanak faturalarla da sınırlı olmadığını, takibe dayanak faturalar öncesinde de davacı müvekkili tarafından davalı tarafa taşımacılık hizmeti verildiğini ve karşılığının da davalı tarafından ödendiğini, davalı tarafın, davacı müvekkilinden takip konusu faturalarda da açık olduğu üzere bir hizmet satın aldığını ancak bu fatura bedellerini müvekkiline ödemediğini, arabuluculuk başvurusundan bir sonuç alınamadığını, arz ve izah olunan nedenlerle; davanın kabulü ile, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına yapılan haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve duran tabibin devamına, davalılar aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraflar vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle;
davacı …nin, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı müvekkileri aleyhine icra takibi başlattığını, söz konusu icra takibine taraflarınca 10.08.2020 tarihinde haklı olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, davacı tarafın, davalı müvekkili aleyhine giriştiği icra takibinde haksız ve kötü niyetli olup müvekkillerinin davacı şirkete hiçbir şekilde borcunun bulunmadığını, yetki itirazları olduğunu, davalı müvekkillerinden gerek …’in gerekse …’in nüfusa kayıtlı ikamet adresinin tebliğe gönderilen dava dilekçesinde de belirtildiği üzere İzmir ilinin Çeşme İlçesinde olduğunu, İzmir ili, Çeşme ilçesinde adli yargı çevresi ve bu adli yargı çevresine bağlı İcra daireleri ve Mahkemelerinin mevcut olduğunu, bu nedenle huzurdaki davada Çeşme ilçesi adli yargı çevresine bağlı Çeşme İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın da usulden reddini talep ettiklerini, davalı müvekkilleri … ve …’in hiçbir zaman ve hiçbir şekilde davacı taraf ile sözleşme imzalamadıklarını, her ne kadar davacı yan taraflar arasında 25.04.2018 tarihli sözleşme akdedildiğini iddia etmiş ise de hiçbir şekilde taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmenin varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla eğer iddia edildiği şekilde bir sözleşme var ise bu sözleşmenin sahte şekilde imzalanmış ve tanzim edilmiş olduğunu, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşmeye atılan imzanın da müvekkili … ve …’in eli ürünü olmadığını, davacı müvekkillerinin imzaladığı iddia edilen iş bu sözleşmeye ilişkin her türlü talep ve dava hakları ile tüm kurumlar ve Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayet haklarını saklı tuttuklarını, icra takibine dayanak gösterilen faturalar ile davada dayanılan borcun sebebinin birbirinden farklı olduğunu, hiçbir şekilde davalı müvekkillerinin davacı tarafa herhangi bir borcu olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davacı tarafın icra takibinde faturaya, bu icra takibine itiraz etmeleri üzerine ikame ettiği huzurdaki itirazın iptali davasında ise taraflar arasında akdedildiği iddia edilen 25.04.2018 tarihli sözleşmeye dayanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira alacaklı olduğunu iddia eden tarafın, itirazın iptali davasında da icra takibindeki dayanağı ile bağlı olduğunu, icra takibi ile huzurdaki itirazın iptali davasında dayanılan borç ve borcun sebebinin farklı olması nedeniyle davanın esasına girilmeden reddinin gerektiğini, davacı alacaklı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği alacağı hiçbir suretle kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı alacaklının takibe dayanak olarak gösterdiği faturaların da davalı müvekkilleri ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafça takibe dayanak gösterilen faturalarda yer alan hizmetlerin yerine getirilmesi ya da davalı müvekkilleri … ve … tarafından böyle bir hizmetin satın alınmasına dair davacı ile akdedilen bir sözleşmenin dahi bulunmadığını, arz edilen ve sayın Mahkemece resen nazara alınacak ve ortaya çıkacak sair nedenlerle cevap dilekçelerinin kabulü ile, haksız, yersiz, usul ve yasaya aykırı bir biçimde tamamen kötü niyetle açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esas yönünden reddine, masraf ve vekalet ücretinin dahi karşı taraf davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, araç kiralayan davacı tarafından davalı kiracılara karşı kira alacağı için düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahisili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Somut olayda, davacı kiralayan, açmış olduğu dava ile taraflar arasında düzenlendiğini iddia ettiği 25.04.2018 tarihli kira sözleşmesine dayanarak kiralanan araçlara ilişkin kira bedellerine dair faturalar nedeniyle davalı kiracılar aleynine başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemiştir. Anılan yasal düzenlemeler, Yargıtay 3.HD.’nin 2019/3063 esas, 2019/7816 karar sayılı, 14.10.2019 tarihli, 2017/8336 esas, 2019/6596 karar sayılı, 12.09.2019 tarihli 2017/1697 esas, 2017/1874 karar sayılı, 22.02.2017 tarihli, 2017/2232 esas, 2017/2163 karar sayılı 28.02.2017 tarihli ve benzer mahiyetteki kararları ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklandığından davaya bakmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır