Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/73 E. 2021/640 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/73 Esas
KARAR NO : 2021/640

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; “ Müvekkilim … ile davalı şirket arasında müvekkilin sahibi bulunduğu … mah. No: … … / İstanbul adresindeki işyerinde davalı şirketin ürünlerinin satışı hususunda sözleşme imzalanmamış olup, yapılan sözleşme uyarınca 400.000,00 TL tutarında ürün satın alınması halinde yaklaşık olarak 37.000,00 TL’ si tutarında ürününde bedelsiz alınmaksızın promosyon olarak müvekkile verilmesi hususunda anlaşılmıştır. Ayrıca müvekkil tarafından son alınacak ürünlerin satış bedelinin vadeli olması nedeniyle davalı şirket tarafından müvekkilden İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasına konu ödeme tarih ve bedel kısmı boş olarak senet alınmıştır. Yapılan sözleşme sonrasında müvekkilim tarafından davalı şirketten sipariş edilen ürünler satın alınmış ve alınan ürünlerin tüm bedelleri ödenmiştir. Ayrıca sözleşmeye uygun olarak satış kotasının tamamı tutturulmuş olmasına rağmen müvekkile ait işyerinin kapanmış olması nedeni ile davalı şirket tarafından promosyon olarak verilen ürünlerin bedelinin tahsili amacıyla müvekkilim tarafından verilen teminat senedinin tarih ve miktar kısmı doldurularak İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine konu edilmiştir. İcra takip dosyasından müvekkilin evine hacze gelinmiş ve gayrimenkulünün kaydına haciz konularak satış işlemine başlanmıştır. Söz konusu icra takibi sonrasında haciz baskısı ile müvekkil tarafından davalı şirket vekiline ilk olarak 10.000,00 TL daha sonra da dosya hesabı olarak toplamda 49.350,00 TL ödeme yapılmıştır. Taraflar arsında yapılan sözleşeme ile müvekkil tarafından alınan mallar ve karşılığında yapılan ödemler birlikte incelendiğinde müvekkilin davalı şirkete borcunun olmadığı ortaya çıkacaktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu mad.5A/1 gereğince arabuluculuk başvurusu yapılmış olup, ekli 04.12.2019 tarihli arabuluculuk sonuç tutanağında da anlaşılacağı üzere davalı yanla anlaşma sağlanamamıştır. İş bu nedenle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu 16.07.2016 ödeme tarih ve 37.000,00 TL senet nedeniyle davalı şirkete haciz baskısı altında müvekkil tarafından ödenen 49.350,00 TL bedelin istirdatı için dava açama mecburiyeti hâsıl olmuştur. İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasına konu 16.07.2016 ödeme tarih ve 37.000,00 TL senet nedeni ile davalı şirkete haciz baskısı altında, müvekkil tarafından ödenen 49.350,00 TL bedelin istirdatı ile ödeme tarihin den itibaren avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkile ödenmesine. Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini müvekkil şirket adına vekaleten arz ederim. “ Denilmektedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “ Davacı taraf, müvekkil şirketle akdettiği sözleşmede kendi üstüne düşen edimi gereği gibi ifa etmediğinden, kendisine müvekkil şirketçe verilen katkının sözleşme gereğince geri alınması hakkaniyet gereği olağandır, kaldı ki bu husus davanın tarafları arasında ilgili sözleşme ile kararlaştırılmıştır. Davacı tarafın iddia ettiğinin aksine, satış taahhüdünün tamamı yerine getirilmemiştir. Bu iddianın gerçek dışı olduğu ticari defterlerin incelenmesi ile aydınlığa kavuşacaktır. Davacının iddia ettiği gibi sözleşmedeki satın alma taahhüdü 400.000,00 TL değildir, çünkü sözleşmenin muhteviyatı incelendiğinde açıkça sözleşmede toplam asgari tutar satın alma taahhüdünün 300 HL olduğu görülmektedir. Sözleşmede para cinsinden bir asgari alım kotası getirilmediği (HL) Litre cinsinden bir asgari alım miktarı getirildiği aşikardır. Davacı taahhüdü yerine getirmeden işyerini kapatmıştır. İşletmenin kapatıldığı icra borçlularından …’ın İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına ibraz ettiği “borca itiraz “ dilekçesindeki beyanı ve davalının dava dilekçesindeki “müvekkile ait işyerinin kapanmış olması “ şeklindeki açık ikrarı ile de sabittir. Yine ticari defter ve belgeler incelendiğinde davacının asgari alım miktarı taahhüdünü yerine getirmediği ve işletmenin kapatıldığı, bu suretle sözleşmeyi ihlal ettiği görülecek ve davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğu hususu sübuta erecektir. Davacı ve müvekkil şirket arasında imzalanan 16.07.2015 tarihli sözleşme uyarınca davcının toplam asgari satın alma taahhüdü 300 HL olarak belirlenmiştir. Ancak 16.07.2015 tarihinden itibaren davacının tüm satın alım miktarı 272,69 HL olmuştur. Bu vesileyle davcının sözleşmede taahhüt ettiği asgari alım miktarı gerçekleştirilmediği ve işletmesini kapattığı, bu suretle sözleşme hükümlerini ihlal ettiği için, kendisine müvekkil şirket tarafından verilmiş olan 37.000,00 TL katkının tüm ferileriyle birlikte müvekkil şirkete iadesinin gereği hâsıl olmuştur. Belirtilen alacağın tahsili zımnında (dava konusu) senedin dayanak olarak gösterildiği (İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile) icra takibe geçilmiş ve borçlulara “7 örnek ilamsız takiplerde ödem emri “ gönderilmiştir. Yani dava konusu senede dayanılarak kambiyo sentlerine mahsus icra yoluna başvurulmamış, borçlunun basit bir itiraz ile durdurabileceği ilamsız takibe geçilmiştir. Açılan dava 16.07.2016gün ve 37.000 TL tutarlı kambiyo senedine ilişkindir. Oysa yukarıda belirtildiği gibi borçlu hakkında dava konusu senet ile kambiyo senetlerine mahsus icra yoluna başvurulmamıştır. Dolayısıyla ortada borçlu olunmadığının tespiti gereken bir kambiyo senedinden ve bir kambiyo senedine dayalı icra takibinden bahsedilemeyeceği, davanın bu nedenle de usulsüz ve mesnetsiz olduğu şüphesizdir. İlamsız takiplerde ödeme emri borçlular … ve …’a tebliğ olunmuş, … borca itiraz edip icra takibini durdururken, davalı/borçlu … borca itiraz etmeyerek alacağın varlığını açıkça kabul ve ikrar etmiştir. Davalının basit bir itiraz ile durdurabileceği icra takibine itiraz etmeyip, borcun varlığını ikrar ile takibi kesinleştirmesi ve bilahare iş bu davayı ikame etmesi ciddiyetten yoksun çelişkili, haksız ve kötü niyetlidir. Yine davalı, itiraz etmeyerek kesinleştirdiği ilamsız icra takibine konu borcunu hiçbir itirazı kayıt ileri sürmeden kendi rızasıyla ödemiştir. Davacının hiçbir itirazı kayıt öne sürmeden ödediği borcu için sonradan istirdat açması da haksız, dayanaksız ve usulsüzdür. Davacının senedin bedel ve tarih kısmının boş olarak verildiği yönündeki iddiaları da yasaya, Yargıtay içtihatlarına ve fiili duruma aykırı olduğu kadar, iş bu kambiyo senedine dayanılarak “kambiyo sentlerine mahsus” icra takibine geçilmediğinden ve ortada bir kambiyo senedi olmadığından gereksiz ve alakasızdır. Belirtilen nedenle bu asılsız ve dayanaksız iddialara cevap verme gereğini duymamaktayız. Müvekkil ve davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince müvekkil şirket üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmiş ve davacı tarafa sözleşmede bahsi geçen katkıyı yapmıştır. Ancak davacı sözleşmede kendi üstüne düşen edimi gerektiği gibi ifa edemeyerek asgari alım miktarını gerçekleştirmeden işyerini kapatmış, bu suretle taraflar arasındaki sözleşmeyi açıkça ihlal etmiştir. Dolayısıyla davacıya verilen katkının iadesi talep edilebilir hale gelmiş ve müvekkil şirket bu muaccel alacağının tahsili zımnında “adli alacaklara” ilişkin icra takibine geçerek borçlulara (basit bir itirazla dahi durdurulabilen) “7 Örnek ilamsız takip ödeme emri” göndermiştir. Bu icra takibi borçlunun itirazı olmadan kesinleşmiş ve dosya borcu hiçbir itiraz kayıt dahi ileri sürmeden davalı tarafından rızaen ödenmiştir. Bu aşamalardan sonra davacının açtığı (özellikle senede dayalı) menfi tespit davası haksız, çelişkili ve kötü niyetli olup dinlenilebilir nitelikte değildir. Sunulan nedenlerle (cezai şart ve sair alacaklara ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak üzere) haksız, dayanaksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekil sıfatıyla arz ve talep ederim. “ Denilmektedir.
Dava; İzmir … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasında ki, 16/07/2016 tarihli, 37.000,00 TL senet nedeniyle, davalı şirkete haciz baskısı altında, davacı tarafça ödenen, 49.350,00 TL bedelin istirdadı ile, ödeme tarihinden itibaren, avansa faizi ile davalı şirketten alınıp davacıya ödenmesi yönünde açılmış, istirdat davasıdır.
Dosya içinde, İzmir … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası hazır edilmiş, taraflar arasındaki, satın alma sözleşmesi dosya içinde hazır edilmiş incelenmiş, ayrıca taraf defterleri üzerinde SMM bilirkişi marifetiyle, rapor alınmış, itirazlar doğrultusunda, 3 lü bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arsındaki sözleşme gereğince, davalı şirkletin üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, davacıya davalı tarafça sözleşmenin 9. Maddesinde bahsi geçen katkının verilmesi nedeniyle, bilirkişi raporuyla da bu husus sabit olmakla, sözleşme hükümlerini, kendi üzerine düşen edimi, gerektiği gibi ifa etmeyerek, davacının satın alma taahhüdünü yerine getirmeden, işletmeyi kapatarak sözleşmeyi ihlal ettiği ve sözleşmenin ihlali halinde, dava konusu edilen, katkının sözleşmenin 11. Maddesi gereğince, davacının bu m,iktarı davalı şirkete ödemeyi taahhüt ettiği açıkça belli olup, sözleşme içeriğine göre, sözleşmede açıkça belirtildiği üzerine, davcı şirketçe işletmeye destek olmak amacıyla icra takibine konu edilen miktarda katkıda bulunulduğu, bu katkının davacı tarafa verildiği ve buna istinaden, … aracılığıyla, davacı tarafa fatura edildiği, 01/12/2020 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olup, davacının, sözleşmeyi, ihlalinden dolayı, davalı bu katkının iadesini talep edebileceğinden, davalı şirket bu alacağın tahsili içi “adi alacaklara” ilişkin icra takibinde bulunmuş, söz konusu senedin, katkı takibine konu, alacak için verildiği, tüm dosya içeriği ile sabit olup, davacının, sözleşme süresi, içinde işletmeyi kapatması, ve sözleşmeye uymaması nedeniyle, açılan davanın reddine dair, mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 842,78-TL harçtan, alınması gereken maktu ret harç tutarı olan 59,30-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 783,48‬‬-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 7.215,50-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulün anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı