Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/726
KARAR NO : 2023/165
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Bankanın Bornova/İzmir Şubesi ile davalı … Reklam Turizm ve Org. San. Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Nakdi Gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalanarak kredi kullandırıldığını, diğer davalı … müşterek müteselsil kefil sıfatı ile kredi sözleşmesini imzaladığı, ödenmesi gereken borç miktarının davacı bankaya ödenmemiş olduğunu, bu nedenle kredi hesabının kat edilerek borcun ödenmesi hususunda asıl borçlu davalı … Reklam Turizm ve Org.San.Tic.Ltd. Şti.ile kefil davalı …’e Bornova 6. Noterliği’nin 08.11.2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İzmir 27. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı ilamsız haciz yolu ile icra takibi başlatılarak borçlu-davalılara 7 örnek ödeme emri gönderildiğini, davalılar tarafından icra takibine itiraz edildiği ve takibin durdurulduğunu. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. Maddesinde sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi düzenlemesi ile ticari davalarda dava şartı olarak getirilen Arabuluculuk müessesesinin 01.01.2019 tarihinden itibaren uygulamaya başlamış olması sebebiyle itirazın iptali davası açılmadan 17.11.2020 tarihinde Arabulucuya başvurulduğunu, Davaya ilişkin 02.12.2020 tarihinde yapılan arabuluculuk faaliyeti sona erdirilerek son tutanağın düzenlenmiş ve anlaşmaya varılmadığı bununda dilekçe ekinde olduğunu, yasal süresi içinde dava açıldığı, borçlu davalıların itirazının haksız ve hukuki dayanağının olmadığını, itiraz edilen icra takibi davalı borçluların imzaladığı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeslerinin hükümleri doğrultusunda kullandırılan ve geri ödenmeyen alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız haciz yoluyla icra takibinin olduğunu, yapılan icra takibi, yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları karşısında haklı ve yerinde olduğunu, Davalı borçlu kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğunu, Kredi hesabına ait hesap özetlerinde ve Banka kayıtlarında kullanılan kredi miktarı ve talep edilen alacak miktarının açıkça belli olduğunu, borçlu davalılar ayrıca faize itiraz etmekte olduğu borcun kaynağı olan davalı tarafından imza altına alınan Genel Nakdi Gayrınakdi Kredi Sözleşmesinin 46. Sayfasının Nakdi ve Gayrınakdi Kredilerde müşterinin borçlar tamamen ödeninceye kadar yükümlülükleri üst başlığı altında yer alan faiz yükümlülüğüne bakıldığında “dönem faizlerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde de, bunların muaccel oldukları tarihten itibaren ödeme tarihine kadar geçecek günler için temerrüt tarihinde Bankaca, Borçlu Cari Hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi uygulanır demekle borçlu davalının uygulanan faiz oranını kabul ettiği şeklinde olduğunu, borçlu-davalıların kötü niyetle icra takibine itiraz etmiş oldukları Davacı bankanın Bornova/İzmir Şubesi kayıtları üzerinde Bankacılık işlerinden ve hukukundan anlayan bilirkişi heyetince yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile davalarının haklılığının ortaya çıkacağını, davanın kabulü ile İzmir 27.İcra Müdürlüğü ………..sayılı dosyasında başlatılan takibe konu itirazın iptaline, takibin itiraz eden davalılar yönünden devamına, borçluların takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip dayanağı belgelerin dosyaya tasdikli olarak sunulması ve bir suretinin borçluya tasdikli olarak tebliğ edilmesi gerektiği, bunun dışında yapılan icra takipleri Yargıtay Kararlarına göre geçerli olmadığı, bu sebeple usulüne uygun ödeme emri tebliği yani alacak dayanağı belgelerin bir suretinin tasdikli örneğinin dosyaya sunulması ve bir suretinin yine tasdikli olarak borçluya gönderilmesinden sonra bu itirazlarının geriye alma veya yeni itirazlarda bulunma haklarını saklı tutarak; Takibe borca faiz oranına işlemiş faize ve feriler bütün boyut ve sonuçlarla itiraz ettikleri, takibin durdurulmasını talep ettiklerini, ödeme emri iptali için dava açılması gerektiği ancak 7 örnek ilamsız alacaklar için takip yapılması sebebiyle zaten amaç itirazla birlikte olduğundan böyle bir dilekçe sunulduğunu, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğinden sonra süresi içinde beyanda bulunulacağı, bulunmadığı takdirde dosyaya yaptığı itirazlar ödeme emri tebliğinden sonra da geçerli olacağını, aynı itirazlar diğer borçlu … açısından da geçerli olduğu, BK’ na ve sözleşmelerde ki koşullara göre kefalet akdine ve sözleşme suretini görmedikleri için imzaya da itiraz edildiğini, İzmir 27. İcra Müdürlüğü tarafından 18.12.2019 tarihinde Borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ parçasının dosyaya dönmesinin beklenilmesine, itiraz süresi içinde yapılmış ise takibin durdurulmasına süre içinde değil ise aynen devamına dilekçe ekinde pul olmadığından tarafların kararı dosyasından öğrenmesine karar verildiğini belirterek davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR:
** Mahkememizce Bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
**İzmir 27. İcra Dairesinin … ESAS sayılı dosyası Uyap üzerinden dosya arasına alınmıştır.
**Türkiye İş Bankası Bornova Şubesi’ne müzekkere yazılarak, dava konusu taraflar arasında tanzim olunan genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmesinin ve kefalet sözleşmesinin onaylı örneği celbine karar verilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; Bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı ile davalı arasında imzalanan genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesinden kaynaklı ilişki olduğu, davalının takip ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, kefalet akdine ve sözleşme suretini görmedikleri için imzaya da itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporunda Dava konusu alacağın dayanağı olarak, davacı banka İş Bankası Bornova Şubesi ile davalı … Reklam Turizm ve Organizasyon Sanayii Ticaret Ltd.Şti.arasında 27.12.2017 tarihinde Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı ve ……. ise müteselsil kefil olarak imzaladığı, kefalet tutarının 27.12.2017 tarihinde 500.000.- TL(beşyüzbin türk lirası) iken 29.05.2018 tarihinde 300.000.- TL(üçyüzbin türk lirası) arttırılarak 800.000.-TI sına(sekizyüzbin türk lirası) çıkarıldığı ve …’in de müteselsil kefil olarak imzasının alındığı, … ve …’in davacı Bankayla ait imzalamış oldukları Genel nakdi ve Gayrinakdi sözleşmeler ile sözleşme maddelerindeki muacceliyet ve temerrüt halleri ile uygulanacak gecikme faiz oranı dahil olmak üzere tüm maddeleri kabul ettiklerini 20.12.2017 tarihinde sözleşmenin bir nüshasını teslim aldıklarını beyan ettikleri, Davalı …’in 29.05.2018 tarihinde 11.000.-TL tutarında müteselsil kefil olarak … Reklam Turizm San.Tic.Ltd.Şti. Busıness Card üyelik sözleşmesi için imza attığı ve 08.11.2019 tarihinde davacı Banka tarafından gönderilen ihtarnamede ise kredi kartı borcunun 9.628,21 TL olduğu, Davalının Genel nakdi ve Gayri nakdi kredi sözleşmesi kapsamında Davacı Bankadan 1693099 kredi no ile Ticari Kredili Mevduat hesabı açtırdığı, 499994 kredi no ile Hazine Destekli Kredi kullandığı, 509648 no ile Hazine Destekli Kredi kullandığı, tüm bu kredilere ait ödeme planlarında …’in isim ve imzasının müteselsil kefil kısmında yer aldığı, Davalı vekili tarafından davalı …’in Genel nakdi ve Gayri nakdi kredi sözleşmesi ve Busıness Card üyelik sözleşmesi için eş rıza belgesinin alınmamış olduğu ve kefaletin geçersiz olduğu yazılmış ise de eş rıza belgesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile eş rıza belgesi şart olmuş, 11.04.2013 tarihi itibariyle 28615 sayılı Resmi Gazete yürürlüğe giren Kanun ile Türk Borçlar Kanununda yenileme yapılmış eş rızası aranmayacaktır hükmü konulmuştur. Davalı … Reklam Tur.ve Org.San.ve Tic.Ltd.Şti. firmasının Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesine dayalı Ticari Kredili Mevduat, Ticari Kredi Kartı kullandığı ve Bankacılık mevzuatına uygun olduğu işlemiş faiz, temerrüt faizi, faiz oranlarının Kredi sözleşmesine uygun olduğu, …’in kredi sözleşmelerinde müşterek ve müteselsil kefil olarak imzalarının tam olduğu, 20.434,76 TL Asıl alacak+ 517,68 TL Faiz (% 24 yıllık)+25,88 TL BSMV % 5 =20.978,32 TL Taleple bağlı kalmak ilkesi gereği Davacı Bankanın alacağının 20.930,80 TL olduğu, borç bedeli ve talep edilen faizlerin sözleşmeye uygun olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dosya kapsamı, davacı bankanın dosyaya sunmuş olduğu genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmesi, Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının iddiasını ispatlamış olması nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, 9/1344- 615) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalıların Toplam 20.930,80 TL borca ilişkin İTİRAZIN İPTALİ ile TAKİBİN DEVAMINA,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 1.429,78 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 252,80 TL harcın düşülmesi ile kalan 1.176,98 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL başvurma harcı ve 252,80 TL peşin harç toplamı olan 307,20 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu 162,50 TL’si tebligat-posta gideri ve 750,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 912,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğuna karar verildi. 09/03/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim…
¸e-imzalıdır