Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/705 E. 2021/407 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/705
KARAR NO : 2021/407

ASIL DAVADA:

DAVA : Ticari Şirket Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 01/12/2020

BİRLEŞEN İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2021/149 ESAS ve 2021/204 KARAR SAYILI DAVASINDA:

DAVA : Ticari Şirket Değerinin Tespiti, Tescil
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA;
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin murisi olan …’in, davalı şirketin kurucusu, % 50 hissesinin sahibi ve müdürü iken, 26/10/2020 tarihinde vefat ettiğini, 400.000,00 TL tutarındaki % 50 hissesinin (200’er pay olarak) tüm hak ve borçları ile birlikte TTK’nın 596/1. maddesi gereğince çocukları olan müvekkillerine intikal ettiğini, davalı şirketin diğer % 50 hissesinin müdür olarak 10 yıllığına müteveffa ile birlikte seçilen diğer davalı …’e ait olduğunu, müvekkilleri, miras yolu ile intikal suretiyle mirasın açıldığı tarih itibariyle şirket hisselerinin sahibi rağmen, davalı … tarafından pay defterine kayıt yapılmadığını, davalılara, İzmir … Noterliği’nin 24/11/2020 tarihli ve … numaralı ihtarnamesi ile tescilin yapılması için başvuruda bulunulduğunu, ancak davalıların, müvekkillerini pay defterine tescil etmedikleri gibi, İzmir … Noterliği’nin 24/11/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “TTK’nın 596/1. maddesi uyarınca limitet şirketteki sermaye paylarının, miras yolu ile mirasçılara geçtiği, ancak şirket hisse payının, herhangi bir yolla devri veya intikalinin geçerlilik kazanması için TTK’nın 616/1/g maddesi uyarınca şirket genel kurulu tarafından bunun onaylanmasının gerektiği, genel kurul tarafından onaylama toplantısında ve/veya onaylama hakkında lehte-aleyhte bir karar verilinceye kadar, henüz devir aldığı hisse onaylanmayan kişilerin oy hakkının olmadığı, bu nedenle TTK’nın 596/2 maddesi uyarınca devri onaylamayı reddetme kararının alınması toplantısının, ölen hissedarın mirasçıları dışında kalan ortaklarca yapıldığı, 11/11/2020 tarihinde bir toplantı yapıldığı ve bu toplantıda oy hakkı bulunmayan mirasçılar dışında kalan ortak tarafından alınan kararla, muhatap mirasçıların şirket hissedarlığının TTK’nın 596/2 maddesi kapsamında onaylanmadığı, bir başka anlatımla miras yolu ile muhataplara geçen hissesinin onaylanmasının TTK’nın 596/3 maddesi uyarınca geriye etkili olarak reddedildiği, şirket ortağı olan diğer keşideci … tarafından hisselerin gerçek değeri üzerinden devir alınacağı, TTK’nın 597. maddesi uyarınca şirketin gerçek değerinin tespiti için, taraflardan her birinin yetkili mahkemeye başvurabilmesinin öngörüldüğü, şirketin fiili ve hukuki aktifleri ile her türlü fiili ve hukuki pasiflerinin mahsuplaşmasından sonra murisin ölüm tarihi itibariyle şirketin reel gerçek değerinin 6.000.000 TL olduğunun tespit edildiği, bu değer üzerinden her bir muhatabın hissesine isabet eden hisse paylarının her birine ayrı ayrı 1.500.000 TL. ödenmek suretiyle devralınacağı” hususlarının ihtar edildiğini, taraflarına genel kurul toplantı çağrısının yapılmadığını, 11/11/2020 tarihli genel kurul kararının da tebliğ edilmediğini, iki kişilik müdürler kurulunda müdür …’in ölümü ile organ eksikliğinin oluştuğunu, tek müdürün toplantı işlemlerinin yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle genel kurul kararının yoklukla malul olduğunu, TTK’nın 622. maddesi uyarınca bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerinin, kıyas yoluyla limitet şirketlere de uygulanacağını, TTK’nın 617/1. maddesi uyarınca genel kurulun, müdürler tarafından toplantıya çağrılacağını, olağan genel kurul toplantısının, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılacağını, şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılacağını, dolayısıyla, genel kurul toplantısına çağrının ve hazırlık işlemlerinin müdürler tarafından müdürler kurulu kararına istinaden yapılması gerektiğini, şirket sözleşmesinin 8. maddesinde, şirket işlerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceğinin belirtildiğini, davalı şirket ortaklar kurulunun 29/06/2011 tarihli genel kurul kararı ile iki kişilik müdürler kurulunun oluşmasına karar verdiğini ve müdür olarak davalı … ile müvekkillerin murisi olan …’i müdür olarak seçtiğini, müdürler kurulu tarafından başkan müdür de seçilmediğini, muris …’in vefatı ile, müdürler kurulunun bir üyeliğinin boşaldığını, bu durumda organ eksikliğinin söz konusu olduğunu ve geriye kalan müdürün tek başına karar alamayacağını, tek müdür ile çoğunluk sağlanamayacağını, davalı şirketin genel kurul toplantısına ilişkin hazırlık işlemleri, gündeme ilişkin karar ve sair alınan tüm kararlar TTK’nın 624/3. maddesine aykırı olarak müdürler kurulunda çoğunlukla alınmadığından, toplantı ve karar nisabı yokluğu sebebiyle 11/11/2020 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin varsa tüm hazırlık işlemlerinin geçersiz olduğunu, geçersiz işlemlere dayalı olarak yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın da öncelikle bu sebeple geçersiz olduğunu, genel kurula davet yetkisinin kural olarak yönetim kuruluna ve müdürler kuruluna ait olduğunu, bu yetkinin devrinin de mümkün olmadığını, olayda bir genel kurul çağrısının dahi bulunmadığını, yokluk/ve geçersizlik ile ilgili itirazları saklı kalmak kaydı ile, bu toplantı müdürler kurulu tarafından alınan geçerli bir karara dayalı olarak yapılmadığından, alındığı iddia olunan “onaylamama” şeklindeki genel kurul kararının yoklukla malul, geçersiz olduğunu, nitekim, gerek Yargıtay kararlarında, gerekse doktrinde, genel kurulun yetkisiz bir kişi yahut organ tarafından davet edilmesi halinde alınan genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun kabul edildiğini, toplantı çağrısı yapılmadığı gibi çağrısız genel kurul koşullarının da gerçekleşmediğini, çağrının, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde tüm ortaklara yapılması ve ayrıca iadeli taahhütlü mektupla toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin bildirilmesinin şart olduğunu, şirket sözleşmesinin 7. maddesinde de bu şartın öngörüldüğünü, buna aykırılık halinde, çağrısız genel kurula ilişkin koşullar gerçekleşmediği takdirde yani % 100 sermayeyi temsil eden pay sahipleri katılmadığı takdirde, o toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olacağını, % 100 toplantı nisabı bulunmaması sebebiyle toplantı nisabı yokluğundan dolayı toplantının yoklukla malul olduğunu, oy hakkının bulunup bulunmadığından bağımsız olarak her ortağın limitet şirket genel kurul toplantısına katılma hakkının olduğunu, toplantıya katılım hakkının oy hakkından farklı olarak dokunulması mümkün olmayan, vazgeçilmez nitelikte bir hak olduğunu, somut olayda, yasada öngörülen çağrı usulüne ilişkin bir işlem de yapılmadığına göre, müvekkili mirasçı ortakların genel kurula katılımı kötü niyetle engellenerek genel kurul çağrı usulüne uygun yapılmadığından, çağrısız genel kurul toplantısına dair müvekkili mirasçı ortaklar bu genel kurul toplantısına katılmadığından TTK’nın 416. maddesindeki koşullar gerçekleşmemiş olmakla söz konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğuna karar verilmesi gerektiğini, TTK’nın 622. maddesinin atfı ile TTK’nın 447. maddesine göre; pay sahibinin genel kurula katılma hakkının engellenemeyeceğini ve kısıtlanamayacağını, iki kişilik müdürler kurulunun bir kişiye düşmesine rağmen, usulüne uygun çağrıyı geriye kalan müdürün yapması halinde dahi bu çağrının sadece organ eksikliğinin tamamlanmasına ilişkin olabileceğini ve TTK’nın 410/2. maddesi uyarınca toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, ancak mahkemenin izniyle toplantıya çağrı yapılabileceğinden, kanuna aykırı şekilde toplantı çağrısı yapılmasının mümkün olmadığını, alınan kararın içeriği bilinmemekle birlikte ihtarda müvekkillerin hissedarlığının onaylanmadığından söz edildiğini, aynı şekilde, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2018 tarihli, 2018/755 Esas ve 2018/989 Karar sayılı kararında dava konusu olaya benzer bir şekilde “mirasçının mirasçı sıfatının onaylanmamasına ilişkin kararın mirasçılar tarafından geçersizliğinin istenebileceği, mirasçının genel kurulda oy kullanabileceği ve tüm ortaklık haklarını kullanabileceği; çağrı yapılmaması durumunda alınan kararın geçerli olmayacağı, çağrısız genel kurulun şartlarının da oluşmadığı ve ilgili mirasçı ortağın dava hakkının bulunduğu” hususunun ifade edildiğini, TTK’nın 596/1. maddesine göre, esas sermaye paylarının miras yoluyla geçmesi yasa gereği olduğu için 595. maddesindeki şekli şartlarına tabi olmadığını, hangi hallerde oy hakkından yoksunluğun geçerli olduğu hususunun istisnai nitelikte bir hüküm olan TTK’nın 619. maddesinde düzenlendiğini, bu maddede sayılanlar içinde devri onaylamayarak, payların zorunlu bir biçimde diğer ortağa devredilmesi gibi bir oy hakkından yoksunluk halinin düzenlenmediğini, davalı gerçek kişinin, müvekkilleri gibi % 50 hisseye sahip olmakla birlikte; yani aynı konumda olmasına rağmen, şirketteki müdür sıfatını ve şirketle ilgili her türlü defter ve evraka hakim olma, fiili hakimiyet durumundan yararlanarak, müvekkillerin her türlü haklarını hukuka aykırı şekilde elde etmek amacıyla ve kötü niyetli davrandığını ve usulsüz kararlar aldığını, müvekkillerinden …, şirketteki pay sahipliğinin yanında ayrıca şirket çalışanı olmasına rağmen; 24/11/2020 tarihinde …’un kendisine “şirketi terk etmesi ve bir daha da şirkete gelmemesi, gelirse çok kötü şeyler olacağı” ve “sen benim bundan sonra hasmımsın” ifadelerini sarf ederek çalışanların yanında şirketten adeta kovduğunu, aynı gün “ücretsiz izne ayrıldığına” dair …’e yazı verilerek bilgisayarının teslim ettirildiğini, bir gün sonra da davalı … ’un şirkette tüm çalışanlarla toplantı yaparak “muris …’in vefatından sonra şirkette başka bir ortak kalmadığını, tek ortak kendisini olduğunu, … ile irtibat kuracak herkesin başı yanacağını” söyleyerek çalışanları da tehdit ettiğini, müvekkillerinin, davalı şirketten ve müdürden bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmak istediklerini ve İzmir … Noterliği’nin 24/11/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiklerini, bu isteğin davalı tarafça cevapsız bırakıldığını, tümüyle hukuksuz işlemler ile müvekkillerin miras olarak iktisap ettikleri hisselerinin yasaya ve hukuka aykırı şekilde elde edilmeye çalışıldığını; şirketin miras yoluyla intikal eden ortakları red etme hakkını kullanabilmesi için payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı önermesi gerektiğini, asli istekleri 11/11/2020 tarihli genel kurul kararının geçersizliğine ve müvekkillerin pay sahibi olarak tespiti ile pay defterine tescili olmakla birlikte, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu mümkün olmadığı takdirde davalılar tarafından bildirilen hisse değerlerine itiraz ettiklerini, zira, ihtarda belirtilen gerçek değerin nasıl hesaplanacağı, payların hangi tarihteki değerinin esas alındığı, değerin hesaplanmasında hangi unsurlara dikkat edildiği bilinmediğinden ve belirtilen bedel kanunda tanımı yapılan gerçek değeri tam anlamıyla yansıtmadığından her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla hesaplanan değere açıkça itiraz ettiklerini, mahkeme tarafından gerçekleştirilecek değerlemenin bilirkişilerce yapılması gerekeceğini, bilirkişiler tarafından limitet şirketin bilançosu, varlıkları, peştemaliye (good-will) ve ortaklığın tespit tarihine göre indirgenmiş borçları ve alacaklarının da dikkate alınacağını, davanın sonunda hisselerden geriye hiçbir şeyin kalmaması ihtimalinin bulunduğunu belirterek, HMK’nın 389 ve devam eden maddeleri çerçevesinde, müvekkillerine intikal etmiş, davalı şirketin 400.000,00 TL tutarındaki sermayesinin % 50’sini temsil eden beheri 500,00 TL bedelli 400 adet (her birisine 200’er olmak üzere) hisselere üçüncü kişilere devir, rehin ve sair takyidatın önlenmesi için tedbir konmasına, 11/11/2020 tarihli genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına, 11/11/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararının geçersizliğinin tespitine/iptaline; müvekkillerin pay sahipliğinin tespit edilerek pay defterine ve ticaret siciline müvekkillerin pay sahibi olarak tesciline, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilanına, belirttikleri hakları saklı kalmak kaydı ile, hisselerin gerçek değerine ilişkin itirazlarının kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin ortağı, davalıların murisi hissedar …’in vefatı ile, muris adına olan şirket hisselerinin davalı mirasçılara devredilmesinin şirket tarafından reddedildiğini belirterek, muris hisselerinin mahkemece belirlenecek bedel karşılığında, müvekkili … adına şirket kayıtlarına ve ticaret siciline tescil edilmesine, bu dava dosyasının tarafları ve konusu aynı olan derdest İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/705 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP;
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu edilen kararın şirket işleyişi ve ticari islerle ilgili bir genel kurul kararı olmadığını, şirketin iki ortaklı olduğunu, ortaklardan birinin 26/10/2020 tarihinde vefat ettiğini, limitet şirketlerde ortağın kim olduğunun çok önemli olduğunu, yasa uyarınca hiç kimsenin istemediği kişilerle ortak olmaya, ortaklık yapmaya, beraber ticaret yapmaya zorlanamayacağını, bu nedenle miras bir hak olmakla beraber TTK’nın 596/2 maddesindeki düzenleme ile, bir ortağın ölümünden sonra kalan ortaklara ölenin mirasçılarını ortak olarak kabul etmeme-ortaklıklarını onaylamama/reddetme hakkının da verildiğini, davaya konu olayda da, müvekkillerinin bu nedenle 11/11/2020 tarihli karar ile, davacıların TTK’nın 596/1 maddesi uyarınca miras yolu ile elde ettikleri şirket paylarını TTK’nın 596/2 maddesi uyarınca onaylamama-reddetme haklarını kullandıklarını, gerek yasa ve gerekse eşyanın tabiatı gereği davacı mirasçıların, kendileri hakkında yapılacak olan TTK’nın 596/2 oylamasına katılma ve oy kullanma haklarının olmadığını, çünkü oylamanın diğer ortakların, bu mirasçılarla ortak olup olmama haklarına ilişkin olduğunu, bu oylamada davacıların oy kullanmasının mümkün olmadığını, buna göre; oy kullanma hakkı olan kalan tek ortağın 11/11/2020 tarihinde çağrısız olarak tek başına toplanıp aldığı kararın TTK’nın 416. maddesi kapsamında yasaya ve hukuka uygun olduğunu, çünkü müvekkillerinin TTK’nın 596/2 maddesi uyarınca, davacı mirasçılarla ortak olmama hakkını kullandıklarını, buna ilişkin de İzmir …Noterliği’nin 24/11/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiklerini, ihtarname ile; “TTK’nın 596/1 maddesi uyarınca miras yolu ile elde edilen şirket paylarının şirket tarafından TTK’nın 596/2 maddesi uyarınca onaylanmadığı, mirasçıların şirket ortaklıklarının-paylarının reddedildiği, TTK’nın 596/2 maddesi uyarınca mirasçıların şirket paylarının diğer ortak … tarafından şirket gerçek değeri üzerinden devir alınacağı, şirket gerçek değerinin tüm aktif ve pasiflere göre toplam 6.000.000,00-TL olarak belirlendiği ve bu oran üzerinden her bir davacının miras payına isabet eden ayrı ayrı 1.500.000,00-TL olmak üzere toplam 3.000.000,00-TL ödeme yapılmaya hazır olunduğu, önerilen bu şirket gerçek değeri konusunda mutabık olunmaması halinde, şirket gerçek değerinin belirlenmesi için TTK’nın 597. maddesi uyarınca tarafların yargı yoluna başvuru hakkının bulunduğu” hususlarının ihtar edildiğini, bu ihtarnamenin davacılara tebliğ edildiğini, davacıların buna karşı çıkma, bunu kabul etmeme, davalıların yasal haklarını inkar etme hakkının olmadığını, bu nedenlerle davacıların davasının ve tedbir isteğinin haksız ve dayanaksız olduğunu, hem davanın ve hem de tedbir isteğinin reddinin gerektiğini, müvekkillerinin TTK’nın 596/2 maddedeki haklarını yasada öngörülen sürede ve belirtilen şekilde kullandıklarını, davacıların artık şirkette paydaşlığının ve söz hakkının bulunmadığını, çünkü TTK’nın 596/2 maddesinin öneride bulunmuş olmayı yeterli gördüğünü, müvekkili …’un tek başına münferiden şirketi temsile yetkili olduğunu, şirketlerin, imza sirküleri ile yetkilendirilmiş kişilerce temsil edilebileceğini, müvekkilinin de münferit imza yetkisine sahip olduğunu, 11/11/2020 tarihli kararın geçerli olduğunu, müvekkilleri adına TTK’nın 597. maddesi uyarınca şirketin gerçek değerin belirlenmesi ve davacılarının mirastan gelen şirket paylarının davalı adına tescili ve sonuçlarına dair dava açma hakları saklı tutularak, davanın ve tedbir isteğinin reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; davaların birleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, asıl davada görülmekte olan genel kurul kararının iptali davasının gerçek değer tespiti davasının hukuki dayanağı sebebi ve ayrıca sonucu olduğunu, asıl davanın sonucunda verilecek karara göre gerçek değer hesabının yapılması gerekeceğini, bu nedenle de asıl dava sonucunun bekletici mesele yapılarak davaların tefrik edilmesi gerektiğini, ön sorun çözülmeden asıl sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını, birleşen davada davanın açılmasının yasal koşullarının oluşmadığını, davaya esas olan dayanak kararın hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle gerçek değer hesabına ilişkin karar verilemeyeceğini, pay sahibi sıfatının kazanılması bakımından geçişin kanun gereği olduğunu, bu konuda genel kurul kararının aranmadığını, mirasçıların reddetme bakımından yapılacak genel kurul toplantısına katılma hakkının kısıtlanmasının, miras, mülkiyet, pay sahipliği haklarının kısıtlanması anlamına geleceğini, payın değerinin tespiti davasını açan davacının esasen payın devrine onay vermeme hakkının tek başına bulunmadığını, payın gerçek değerinin tespiti isteyip payı devralmasının da düşünülemeyeceğini, iptale ilişkin mahkeme kararının bozucu yenilik doğuran kararlardan olduğunu ve iptal edilmekle geçmişe etkili olarak ortadan kalkacağını, bu durumda geçmişe etkili olarak ortadan kalkan bir genel kurul kararına dayanan birleşen dava davacılarının hisse değerinin bedelinin tespiti davasında hak sahibi olamayacaklarını, gerçek değer tespitine ilişkin hukuken kabul edilen değerleme yöntemlerinin uygulanması gerektiğini, bunun için öncelikle şirketin bir bütün olarak değerinin belirlenmesi, şirketin türü, yapısı ve mevcut durumu gibi hususların göz önünde bulundurularak adil ve hakkaniyete uygun şekilde inceleme yapılması gerektiğini, şirketin veya payın değerlemesini yapacak uzmanların mevcut finansal, ekonomik ve işletme koşullarının tamamını içeren bir analiz ve değerleme yapmaları gerektiğini, müvekkillerine bildirilen değerde bu esasların dikkate alınmadığını, bu nedenle gerçek değerine itiraz ettiklerini belirterek, 11/11/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararının geçersizliğinin tespitine/ iptaline, müvekkillerinin pay sahipliğinin tespit edilerek pay defterine ve ticaret siciline müvekkillerinin pay sahibi olarak tesciline, sicil gazetesinde ilanına, şirket değerinin korunması ve zararın önlenmesi bakımından şirket mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve şirketin değeri ve mal varlığını etkileyen borçlandırıcı ve zararlandırıcı işlemler bakımından temsil yetkisinin sınırlandırılmasına, davaların tefrik edilmesine ve HMK’nın 165. maddesi gereğince asıl davanın sonucunun beklenilmesine, şirket değerinin tespiti ve delil ikamesi bağlamında ulurslararası standartlarda kabul görmüş bağımsız denetim firması tarafından şirketin kayıtlarında inceleme yapılarak rapor hazırlanması isteklerinin kabulüne ve taraflarına TTK’nın 438 ve 614. maddeleri uyarınca şirkette denetimin yapılması için yetki ve izin verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE;
Dava; dava dışı şirketin 11/11/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararın geçersizliğinin tespiti/iptali, pay sahipliğinin tespit ve tescili istemine ilişkindir. Birleşen dava ise; muris hisselerinin mahkemece belirlenecek bedel karşılığında, davacı … adına tescili istemine ilişkindir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen kayıtlar incelendiğinde; davalı şirketin “…” sicil numarasına kayıtlı olduğu, faaliyet adresinin “… / İZMİR” olduğu, şirket temsilcilerinin münferiden temsil ve ilzama yetkili olacak şekilde 29/06/2011-29/06/2021 tarihleri arasında … ile … olduğu, şirket ortaklarının da bu kişilerden oluştuğu, her ikisinin şirkette 400’er paylarının bulunduğu görülmüştür.
Karşıyaka … Noterliği’nin 30/10/2020 tarihli … yevmiye numaralı mirasçılık belgesi incelendiğinde; 26/10/2020 tarihinde vefat eden …’in mirasçılarının 1 payla …, 1 payla … olduğu görülmüştür.
Davalı şirketin 11/11/2020 tarihli genel kurul toplantı tutanak örneği incelendiğinde; toplantıya katılan ve kararları alan ortağın davalı … olduğu, bu tarihte şirketin tek ortaklı olarak toplandığı ve tutanakta; “toplantının TTK’nın 616/1-g maddesi uyarınca diğer ortak …’in 26/10/2020 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle hisselerinin mirasçılarına geçişinin onaylanıp onaylanmaması ve TTK’nın 596. maddesi kapsamında miras yolu ile hisse devrinin onaylanmasının reddedilmesi ile şirket gerçek değeri üzerinden miras hisselerinin şirketin diğer ortağına devri konusunda karar verilmesi amacıyla, iki ortaklı şirkette geriye tek ortak kalması nedeniyle toplantının fiili ve hukuki zorunluluktan dolayı tek ortaklı olarak yapıldığı, …’in şirketteki hisselerinin miras yoluyla mirasçılarına devrinin onaylanmasının reddine karar verilerek bu karar kapsamında ve devamında TTK’nın 596. maddesi gereğince tüm fiil ve hukuki aktifleriyle tüm fiili ve hukuki pasiflerinin mahsuplaşmasından sonra şirketin gerçek toplam değerinin 6.000.000,00 TL olduğu kabul edilerek bu değer üzerinden murisin hissesine isabet eden 3.000.000,00 TL hisse bedelinin her bir mirasçının miras payına isabet eden tutarının ödenmesi suretiyle hisselerin şirketin diğer ortağı …’a devredilmesinin ihtar yoluyla mirasçılara önerilmesine karar verildiği, aynı kararda ayrıca mirasçılara gönderilecek ihtarnamede teklif edilen gerçek değer konusunda ihtilaf çıkması halinde gerçek değerin tespiti için mirasçıların ve/veya şirketin ve/veya diğer ortağın TTK’nın 597. maddesi kapsamında ilgili mahkemede dava açabilecekleri ve mahkemece verilecek karara göre işlem yapılacağı hususunun ihtar edilmesinin de karara bağlandığı” hususlarının yazılı olduğu görülmüştür.
Asıl davada davacılar-birleşen davada davalılar vekili 27/04/2021 tarihli dilekçesi ile; tarafların anlaşması sonucu hem asıl hem de birleşen davanın konusuz kaldığını belirterek, davalar esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taraflar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
Taraf vekilleri ortak olarak hazırlayıp sundukları tarihsiz dilekçeleri ile; hem asıl dava hem de birleşen dava konularında anlaşmaya varıldığını, davaların konusuz kaldığını, karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını belirterek, asıl davada ve birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemişlerdir.
Taraf vekilleri 28/04/2021 tarihli duruşmada; gerek asıl davada gerekse birleşen davada tarafların anlaşmaya vardıklarını, her iki davanın da konusuz kaldığını, karşılıklı olarak birbirlerinden vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını belirterek, konusu kalmayan asıl davada ve birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemişlerdir.
Tarafların gerek dilekçelerinde gerekse mahkememiz huzurunda asıl davada ve birleşen davada ileri sürülen konu ve isteklerde anlaşmaya vardıklarını, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını bildirmiş olmaları nedeniyle her iki davanın da konusunun kalmadığı anlaşıldığından, konusu kalmayan asıl dava ve birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Asıl davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın düşülmesi ile kalan 4,9‬ TL karar ve ilam harcı, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik 4,90 TL harç için harç tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
3-Birleşen davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın düşülmesi ile kalan 4,9‬ TL karar ve ilam harcı, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik 4,90 TL harç için harç tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
4-Asıl davada ve birleşen davada taraflarca yapılan yargılama giderlerinin istekleri doğrultusunda kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Asıl davada ve birleşen davada taraflarca vekalet ücreti isteği bulunmadığından, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza