Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/680 E. 2021/782 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/680 Esas
KARAR NO : 2021/782
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …, borsa arz edilmek üzere SPK’ya müracaat etmiş olan ve yapmış olduğu genel kurullarında bu konuda karar almış … Enerji Holding A.Ş.’ye ait B gurubu hisselerden 50 adet hisseyi … tarihinde … isimli başka bir hissedardan satın aldığı, müvekkil hisseler için her biri 5 (BEŞLİRA) değer üzerinden 250,00.TL (İKİYÜZELLİLİRA) ödeme yaparak hisseleri aldığı, satın alma ve devir işlemi, … tarafından İzmir …. Noterliği, … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile … Enerji Holding A.Ş.’ye bildirildiği, ancak … Enerji Holding A.Ş., müvekkil …’e göndermiş olduğu cevabi yazısında, bu pay devrinin yapılabilmesi için hisseleri satan kişinin değil, alan kişinin imza beyannamesi ile birlikte kendisinin başvuru yapması gerektiğini yazılı olarak bildirdiği, bunun üzerine müvekkilimiz …, Üsküdar …. Noterliği’nin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile satın aldığı hisselerin kendi adına şirket pay defterine kaydının yapılarak bundan sonra yapılacak genel kurul çalışmalarının ve tüm bildirimlerin kendi adresine yapılmasını ihtaren bildirdiği, buna rağmen … Enerji Holding A.Ş., süregelen uygulamalarından farklı ve TTK hükümlerine aykırı olarak, müvekkilimizin satın aldığı hisselerin pay defterine kaydını yapmamış olduğu, şirketin 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında, şirket hisselerinin devirlerinin kısıtlanamayacağı beyan edilmiş, bu beyan tutanaklara da geçildiği, yine aynı genel kurulda nama yazılı hisse senetlerinin, hamile yazılı hisse senedine çevrildiği ve alınan bu karar nitelikli oy çokluğu gerektirirken bu prosedüre uyulmadığı, müvekkilimiz tarafından alınan hisselerin şimdiye kadar hiçbir ortağa yapılmadığı şekilde bir prosedüre tabi tutulduğu görülmekte olduğu, müvekkile hisseleri satmış olan … Hisseleri aldığında ve şirket pay defterine kaydını talep ettiğinde herhangi bir sorun yaşamamış olduğu, SPK ya şirketin halka arz için ön başvuru yapış olduğu SPK kayıtlarında ve tüm kamuoyu tarafından bilinmesine rağmen, şirket hisselerin devri ile yeni ortak kaydının yapılması konusunda zorluk çıkartmakta ve müvekkil tarafından satın alınmış olan hisselerin müvekkil adına kaydının yapılmaması için sürekli farklı bahanelerle sorun çıkartmakta ve müvekkilin hukuki haklarını nedensiz olarak engellemeye çalışmakta olunduğu, davalı şirketin ana sözleşmesinde hisselerin devri konusunda herhangi bir kısıtlama yada ek prosedür bulunmadığı gibi TTK. İlgili maddeleri uyarınca da müvekkilin hisseleri almasına mani bir hal bulunmamakta olduğu, davalı yan müvekkil dernek üyesi bulunan başkaca hissedarlara da yapıldığı üzere pay devrini yapmamakta ve göndermiş olduğu yazılarda TTK.493/1 md. Gereğince kayıtların pay defterine yapılmayacağını hisse devrini tanımadıklarını ve hisseleri devredene şirket adına teklifte bulunularak hisselerin şirket tarafından satın alınacağını bildirmekte olduğu, fakat şirket tarafından yapılmak istenilen uygulamanın müvekkile uygulanması mümkün olmadığı, öncelikle bahsi geçen madde de belirtilmiş olduğu üzere hisse devrini engelleyecek herhangi bir kanun veya ana sözleşmede madde bulunmakta olduğu, şirket hisseleri müvekkil tarafından satın alınıp pay defterine kaydını isteyinceye kadar tüm hissedarlar tarafından kolayca alınmış ve satılmış olduğu, müvekkile devri yapan …’a herhangi bir sorun çıkarılmadığı gibi daha evvel hiç kimseye sorun çıkartılmamış ve pay defterine kayıt yapılmıştır. Kaldı ki yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi şirket borsaya açılmaya hazırlanmakta ve arz edecek olduğu hisselerini yerli yabancı herkesin talep halinde alımına ve satımına açmaya çalışmakta olduğu, müvekkilin almış olduğu hisselerin kaydının yapılmaması ve bunun ötesinde akit serbestisine ve TTK. İlgili maddelerine, şirket ana sözleşmesine aykırı olarak alım satım işleminin tanınmıyor olması müvekkili zarara uğratma oldukları, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile davalı tüm taleplere rağmen kötüniyetle kanuna ve de şirket ana sözleşmesine aykırı olarak hisse devrini pay defterine işlemediğinden, müvekkilin almış olduğu hisselerin pay defterine kaydının yapılması konusunda karar verilerek hükmen tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, Uskudar … Noterliği nin … tarıhli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığıyla Müvekkil Şirket ortağı …’dan sahip olduğu 50 adet (B) grubu nama yazılı payı devraldığına ilişkin beyan ile, pay devir işleminin Müvekkil Şirket nezdinde kaydedilmesini talep ettiği, buna karşılık Müvekkil Şirket, pay devrine ilişkin birtakım usulsüzlük ve eksikliklerin tespit edildiğini ve bunların giderilmesi sonrasında gerekli işlemlerin yapılacağını davacıya ve devreden …’a bildirdiği, ancak, davacı devre ilişkin belirtilen usulsüzlük ve eksiklikler giderilmiş şekilde Müvekkil Şirkete herhangi bir başvuruda bulunmadığı, buna karşılık davacı tarafından Müvekkil Şirkete yapmış olduğu başvurulara rağmen pay sahibi olarak kaydı yapılmadığı için söz konusu kaydın mahkeme kararı ile hükmen gerçekleştirilmesi talep edilmekte olduğu, müvekkil Şirket pay sahibi olan … tarafından davacıya devredildiği iddia edilen payların devrine ilişkin sunulan belgelerden pay devrinin hangi tarihte yapıldığı anlaşılamamakta olduğu, zira … tarafından Müvekkil Şirkete gönderilen ve Müvekkil Şirketçe … tarihinde tebliğ alınan … tarihli yazıda belirtilen devir tarihi ile; Müvekkil Şirkete hitaben sunulan … tarihli beyan ve davacı tarafından Müvekkil Şirkete gönderilen … tarihli ihtarnamede … olarak belirtilen devir tarihi birbiriyle örtüşmemekte olduğu anlaşılacağı üzere taraf beyanı ile kayıtlar arasında uyuşmazlık söz konusu olduğu, diğer yandan, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu halka arz sürecini açıklamak gerekir ise, Müvekkil Şirket, yönetim kurulunun … tarihli ve … sayılı kararı k-2) uyarınca halka arz çalışmalarına başlamış olduğu, bu çerçevede halka arz amacıyla yapılan ve 6 aylık süre ile verilen Şirket esas sözleşmesi tadillerimne ilişkin ön izin, SPK tarafından … tarihinde onaylanmış olduğu, halka arzın görüşüleceği 2019 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı ve Halka Arz çalışmaları COVID-19 (“Koronavirüs”) salgını ve ekonomik olumsuzluklar dikkate alınarak ertelenmiştir. Bilahare, Şirket ortağı … Holding A.Ş. Ve … Holding A.Ş. ile Şirket Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda ortağı…Elektrik Üretim A.Ş. tarafından gönderilmiş olan ihtarname ile halka arz konusunda şirket ortaklarının karar vermesi talep edilmiş ve … tarihinde yapılan genel kurulda şirket ortakları 9465,79 oranında halka arzın yapılmaması yönünde oy kullanmış ve halka arz çalışmaları ortakların iradesi doğrultusunda sonlandırılmış olduğu, kaldı ki, şüpheye mahal vermemek adına belirtmek isteriz ki, her ne kadar davacı tarafından Müvekkil Şirket genel kurullarında halka arz konusuna ilişkin karar alındığı belirtilse de, söz konusu karar aşağıda detaylandırılacağı üzere halka arzın gerçekleştirilmemesi yönünde alınan bir karar olduğu, bu kapsamda davacının iddiası aksine davanın açılış tarihi itibariyle Müvekkil Şirketin paylarının halka arz edilmesi mevzu bahis olmadığı, ön izin sonrası alınan genel kurul kararı uyarınca tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının piyasalarda yarattığı belirsizlik sebebiyle yukarıda belirtilmiş olduğu üzere halka arz planı ve bu kapsamda yürütülen süreç sonlandırılmış olduğu, Müvekkil Şirket pay sahiplerinden …, devreden sıfatıyla davacı dışında 341 kişiye daha sahip olduğu payların çok küçük pay adetleriyle görünüşte devrine yönelik muhtelif işlemler gerçekleştirdiği, işbu dava konusu edilen payların devirlerine ilişkin bildirim Müvekkil Şirkete, İzmir …. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yapıldiği, önemle ve özellikle belirtmek gerekir ki, pay devirlerinin Müvekkil Şirkete bildirildiği tarih olan … tarihi: halka arz konusunun müzakere edilip karara bağlanacağı, bir başka deyişle Müvekkil Şirketin halka açık şirket statüsüne geçip geçmeyeceği, Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) mevzuatına tabi olup olmayacağının netlik kazanacağı … tarihli … yılı olağan genel kurul toplantısı tarihinden yalnızca 2 gün önce olduğu, bu durum davacının kendi menfaatini Müvekkil Şirketin ve diğer ortakların menfaatinden üstün tutarak Müvekkil Şirket’in bahse konu genel kurul toplantısında halka arza ilişkin aksi bir karar çıkma ihtimaline karşılık kötü niyetli olarak işlem gerçekleştirdiğinin göstergesi olduğu, nitekim Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16/1 no’lu maddesinin “Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar” hükmü kapsamında Anonim Şirket statüsündeki şirketlerin ortak sayısının 500 ve üzeri olması halinde SPK”ya tabi olacağı düzenlenmektedir denilmiştir. Görüldüğü üzere devir işlemlerindeki asıl amaç, Müvekkil Şirket ortak sayısını 500’e çıkartarak, genel kurul tarafından Şirket’in halka arzına onay verilmese bile Müvekkil Şirkete halka açık şirket statüsü kazandırarak, Müvekkil Şirket paylarını halka arza zorlamaktır denilmiştir. Müvekkil Şirket bugüne kadar … tarafından gerçekleştirilen pay devir işlemine benzer nitelikte düşmanca bir devir ile karşı karşıya kalmadığından; davacının tespit talebine karşılık Müvekkil Şirket ortaklarından daha önce herhangi bir kişiye davacı tarafa uygulanan prosedürün uygulanması söz konusu olmadığı, nitekim, Müvekkil Şirketin … tarihli … yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Müvekkil Şirket paylarının halka arz edilmesi 92.615.490 adet olumlu oya karşılık, 197.372.184 adet olumsuz oy ile oy çokluğuyla reddedilmiştir (Ek-6). Müvekkil Şirklet’in halka arz olmasının, içinde bulunulan pandemi süreci ve bu sürecin ekonomiye olan etkisi gözetildiğinde son derece olumsuz sonuçlar doğurabileceği aşikar olduğu, bu çerçevede Müvekkil Şirket paylarını davacı dahil birçok kişiye devretmiş görüncd … tarafından, devir işlemlerinin Müvekkil Şirkete bildirildiği İzmir …. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve ek olarak Müvekkil Şirkete kargo ile gönderilen devir beyanları (Ek-7) değerlendirildiğinde aşağıda özetlenen, iddia olunan pay devir işlemlerinin Müvekkil Şirket pay defterine kaydına engel aşağıda belirtilen birtakım hususlar tespit edildiği, e devir beyanları ile Noter aracılığıyla gönderilen devir listesinde yer alan devre konu pay adetlerinin birbiriyle örtüşmemesi, ile bazı devralma beyanlarında tarihin bulunmaması, ilmühabere bağlanmış nama yazılı payların devri için payları temsil eden ilmühaberin ciro ve teslimi gerekli olduğu halde, gönderilmiş olan belgeler arasında ciro edilmiş ilmühaber bulunmaması, e devir işleminde, devralan kişilerin ilgili payları kendi nam ve hesaplârına devraldıklarının açıkça belirtilmesi gerektiği halde, devirlerde böyle bir beyanın bulunmaması, anılan usulsüzlükler ve eksikliklere ilişkin Müvekkil Şirketin … tarihli ve … sayılı Yönetim Kurulu kararı (Ek-8) uyarınca devir işlemlerine ilişkin izlenecek yol; öncelikle yukarıda belirtildiği üzere kanuni ve usuli eksiklikleri ve usulsüzlükleri içeren pay devirlerinin işleme alınmaması, usulüne uygun şekilde devredildiği beyan edilen paylar için ise, devredene, TTK’nın 493. maddesi hükümleri çerçevesinde, devre konu paylara ödenecek bedel açıklanarak payların gerçek değeri üzerinden Şirket hesabına satın alınmasına ilişkin teklifte bulunulması olarak belirlenmiş olduğu, bu kapsamda, İzmir …. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı yazısı ile, Müvekkil Şirket tarafından davacı dahil tüm benzer işlem taraflarına … tarihli yazı (Ek-10) ile alınan kararlar ve uygulanacak yöntem bildirilmiş olduğu, söz konusu cevabi yazılar, TTK’nın 374. Maddesi uyarınca genel kurul yetkisine bırakılmış bulunanlar dışında ortaklığın yönetimine ilişkin tüm işler hakkında karar alma yetkisine sahip Yönetim Kurulu’nun özen ve sadakat yükümlülüğü kapsamında devir işlemlerinde aykırı bir işlem gerçekleştirilmesini önleme ve Şirket menfaatlerini koruma amacına yönelik olduğu, zira pay devirlerine ilişkin gerekli inceleme yetkisi Kanunda düzenlenmiş olduğu ve Müvekkil Şirket Esas Sözleşmesi’nde de aksi öngörülmediği üzere Müvekkil şirket Yönetim Kurulu’na ait olduğu, nitekim Müvekkil Şirketin, TTK’nın 493. maddesi uyarınca 1100 adet (B) grubu Müvekkil Şirket payını devraldığını öne süren davacıdan talep etmiş olduğu devre konu payların kendi nam ve hesabına alındığına ilişkin herhangi bir beyan Müvekkil Şirkete ulaştırılmamış olduğu, bu nedenle Müvekkil Şirket tarafından davacıya TTK”’nın 493/3 maddesinin “devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.” hükmü uygulanmış olduğu, anlaşılacağı Üzere Müvekkil Şirket, Kanun’un kendisine tanımış olduğu yasal hakkını kullandığı, zira dava konusu pay devir işlemine ilişkin tespiti talep edilen yasal engel Kanunun belirtilen maddesinde düzenlenmekte olduğu, , hukukun temel ilkeleri gereğince Kanunu bilmemek mazeret sayılamaz olduğu, davacının kendi nam ve hesabına devraldığını beyan etmemesi üzerine dilekçelerinde, detaylı bir şekilde izah edilen prosedür uygulanmış olduğu, bu durumda, hiç kimse kanunda düzenlenmiş yasal hakkını kullanması sebebiyle dava edilemez olduğu, hal böyleyken, davacının Müvekkil Şirketçe kötü niyetli şekilde Kanun ve Şirket Esas Sözleşmesi’ne aykırı olarak pay devrinin, pay defterine işlenmediği iddiası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkil Şirket tarafından devralanlara gönderilen yazı üzerine bazı devralanların devir işleminden haberdar olmadıkları ve devir işlemini iptal etmek istedikleri, bir kişinin imzasının imza sirkülerinden taklit edildiği, hiçbir suretle devralma beyanı imzalamadığı gibi devir işleminden dahi haberdar olmadığına yönelik Müvekkil Şirkete geri bildirimler ulaşmadığı . bu bildirimler üzerine Müvekkil Şirket tarafından, … tarihli yazısı ile, Müvekkil Şirket hisselerini devraldığını iddia edenler arasından böyle bir durumla karşı karşıya kalan kişilerin Müvekkil Şirkete başvuruda bulunmaları hususu bildirilmiş olduğu, Müvekkil Şirket tarafından davacıya gönderilen … tarihli yazıda belirtilen kararların alınmasının temel sebebi, Müvekkil Şirketi halka açık ortaklık statüsüne tabi kılmak isteyen bir grubun toplu eylemi ile aslen Müvekkil Şirket hisselerini devretme ve devralma iradesi olmayan kişilerce ortak olma arzusuyla değil de, yalnızca Müvekkil Şirket pay sahibi sayısını artırıma amacı ile payların muvazaalı olarak devredilmiş gibi gösterilmesi olduğu, bu duruma karşı Müvekkil Şirkete TTK’nın 493. Maddesinin 1. Fıkrası: “Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anılıdaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.” ve aynı maddenin devamındaki hükümler çerçevesinde mevzuat kapsamında kendisine tanınan yasal haklarını kullanma hâk ve yetkisinin de olacağı açık olduğu, müvekkil Şirket tarafından devir işlemlerine karşı uygulanan prosedürün bahane olduğu ve herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığına ilişkin davacının iddiasına itibar edilmesi hiçbir şekilde mümkün olmadığı, davacının iddiasının aksine, devre konu payların gerçek değerinden satın alma hakkının kullanılabilmesi için, aşağıda yer verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.02.2020 tarihli ve 2014/17122 Esas, 2015/2152 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere Müvekkil Şirketin esas sözleşmesinde bu hususta özel bir hüküm bulunmasına gerek olmadığı, zira bu durum TTK’nın 493. Maddesinin gerekçesinde “Anonim şirkete, devre konu olan pay senetlerini gerçek değeri üzerinden devralma önerisinde bulunabilme olanağının tanınması, ona, haklı sebepler yanında, sağlanmış, uygun görmediği devirlerden kurtulabilme olananıdır. Uluslararası uygulamada ve öğretide escape clause (kaçış, kurtuluş klozu) diye anıldn bu hüküm kişisel unsurları öne çıkan anonim şirketlerde, (aile anonim şirketi, tek kişilik arkonim şirket, iki gruptan oluşan anonim şirket ve genel olarak kapalı anonim şirket gibi) şirketin yabancılaşmasını veya niteliklerini kaybetmesini önleyen bir etkin araç olduğu, bu aracın kullanılabilmesi için esas sözleşmede hüküm bulunması gerekmez.” — şeklinde düzenlenmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.02.2015 tarihli ve 2014/17122 Esas, 2015/2152 Karar sayılı ilamında da “TTK’nın “borsaya kota edilmemiş nama yazılı paylar ” başlıklı 493/1. maddesinde şirketin, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebileceği düzenlenmiş olduğu, bu maddeyle anonim şirkete, devre konu olan pay senetlerini gerçek değer üzerinden devralma önerisinde bulunabilme olanağı tanınması, şirkete haklı sebepler yanında sağlanmış, uygun görmediği devirlerden kurtulabilme olanağı olduğu, bu suretle şirketin yabancılaşması veya niteliklerini kaybetmesinin önlenmesi amaçlanmış olduğu, şirketin bu olanağı kullanabilmesi için ana sözleşmede hüküm bulunmasına gerek yoktur.” şeklinde belirtilmiş olduğu, Anlaşılacağı üzere, TTK’nın 493. maddenin getiriliş amacı tam da davacının yaptığı gibi Müvekkil Şirketin yabancılaşmasına sebep olacağı, müvekkil Şirketin hareket kabiliyetini sınırlandıracak ve şirket menfaatlerine aykırı olarak gerçekleştirilecek olan devirlere karşı, Şirketleri koruma amacıyla mevzuatımızda hükme bağlandığı, davacının işbu dava ile ileri sürdüğü iddialarının Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 2. Maddesinde yer alan “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne de tamamen aykırı olduğu, zira hayatın olağan akışında halka kapalı bir anonim şirketin paylarının aynı anda 342 kişiye birden devredilmesi makul bir işlem olmadığı, diğer taraftan, Müvekkil Şirket, karşı karşıya kaldığı işbu kötü niyetli pay devirlerine ilişkin … tarih ve … sayılı yazı (Ek-12) ile SPK”’ya da bildirimde bulunmuş ve durumu tüm şeffaflığı ile SPK”’ya açıklamış olduğu, tüm bu nedenlerle, davanın reddini talep etmiştir.
Dava; Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ankara …. İdare Mahkemesinin … sayılı yürütmenin durdurulmasına dair verilen karar, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … dosyasına bilirkişi kişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının;
Fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı tarafından alınan 50 adet karşıyan hisselerinin pay defterine kaydı yapılması ve davacı adına tesciline karar verilmesi istemi ile açılmış davadır.
Ankara İl İdare Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında … tarihinde davalı şirketin halka açık ortaklık statüsünde olduğuna ilişkin kararın yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, davalı şirket tarafından İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyası ile ortakların kanun kapsamından çıkarılması ve paylarının borsada işlem görmesi zorunluluğuna ilişkin esaslar tebliğinin “ortak sayısı nedeniyle kanun kapsamından çıkarılma” başlıklı 7. Maddesi uyarınca davalı şirketin pay sahibi-ortak sayısının tespitine yönelik açılan davanın, davalı ortak sayısının 500 kişinin altında olduğu tespit edilmiş, buna ilişkin İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile tanzim edilen bilirkişi raporu dosyamıza sunulmuştur.
Dava tarihi itibariyle pay devrinin usul ve yasaya uygun olmadığı davacının davalı şirket paylarını devraldığını iddia ettiği … isimli ortağın davalı şirkete keşide ettiği … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; SPK tarafından kurulan “halka açık ortaklık statüsünde olduğuna ilişkin varsayım”a ilişkin karar ile kendisi tarafından gerçekleştirildiği beyanla iddia olunan pay devirlerinin kabul edildiğini, bu karar gereği pay devirlerinin pay defterine kaydını talep etmiş olup, davalı şirket tarafından …’a keşide edilen … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; iddia etmekte olduğu pay devirlerinin usul ve yasaya uygun olmadığı, ciro ve teslimi sağlanmış ilmuhaberler ile devralan başvuruları olmaksızın pay devirlerinin pay defterine kaydının hukuken uygun olmadığı bildirilmekle ve… tarafından davalı şirkete hitaben… tarihli dilekçe ile, sahip olduğu ilmuhaberin, bildirmiş olduğu sayı ve adede bölünmesi talebinde bulunulmuş ve davalı şirket tarafından … tarafından sunulan dilekçe uyarınca, sahip olduğu ilmuhaberin … tarafından bildirilen sayı ve adede bölünmesine karar verilmiş, bölünmeyle oluşan ilmuhaberler …A teslim edilmiş ve davalı şirket tarafından … tarih … sayılı yönetim kurulu kararı dosyaya sunulmuş olup, davacı tarafından keşide edilen … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile … tarafından teslim alınan ilmuhaberlerden 50 adet payı temsil eden ilmuhaberin ciro ve teslim yolu ile devralındığı beyan ile bu sebeple pay defterine kayıt talebinde bulunmuş ve davalı şirketçe şirkete sunulan dilekçe ve eki ciro edilmiş ilmuhaber irdelenmesi sonucunda davalı şirket tarafından davacının pay devir talebinin kabul edildiği ve davacı pay defterine işlendiği, … tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararıyla anlaşılmakta olup ve davalı şirket tarafından pay sahibi olarak pay defterine kaydedilen davacının ortak sıfatına sahip oluduğu tarihten sonra davalı şirket tarafından gerçekleştirilen … tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazır bulunanlar listesinde yer aldığı ve dava açıldıktan sonra davacının pay defterine kaydı yapıldığı ve dava konusuz kaldığından, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve TTK 490/2 uyarınca hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılacağı belirtilmekle ve TTK 486. Maddenin 2. Fıkrasının son cümlesinde ilmuhaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanacağından tüm açıklananların birlikte değerlendirilmesiyle davacının, dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla davalı lehine vekalet ücretini hükmetmek gerekerek, mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan kanuni hükme yer verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken harç, dava açıldığından peşin olarak alındığından, yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulün anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza