Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/538 E. 2021/714 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/538
KARAR NO : 2021/714

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/09/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin üyeleri olduklarını, davalı kooperatife üye olduklarını tarihten bu yana yapılan genel kurullara asaleten ya da temsilci göndermek suretiyle katıldıklarını, davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 28. maddesinde genel kurula çağrı şeklinin düzenlendiğini, bu maddenin değişikliğe uğramadığını, bu maddeye göre genel kurula çağrının taahhütlü mektupla, ayrıca gerektiğinde gazete ile, gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adete göre ilan yoluyla yapılacağını, bunun yanı sıra yazılı imza yöntemiyle de çağrı yapılabileceğini, davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihinde yapmış olduğu dava konusu genel kurul toplantısına müvekkillerinden …’na hiçbir şekilde çağrı yapılmadığını, müvekkili …’nun toplantıdan tesadüfen haberdar olduğunu ve kendisine de usulüne uygun şekilde çağrı yapılması için iadeli taahhütlü posta ile bildirimde bulunduğunu ancak bu bildirime hiçbir cevap verilmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından İzmir …. Noterliği’nden 07/09/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini ve “kendisine genel kurul çağrısının yapılmamasının usulsüz olduğunu, gündeme madde eklemek istediğini, bu isteklerini de karşılar nitelikte gündem belirleyerek usulüne uygun bir davetiye gönderilmesini istediğini” bildirdiğini, bu ihtarnameye de bir cevap verilmediğini, genel kurula çağrı yapılmaması nedeniyle toplantıda alınan kararlara öncelikle yokluk yaptırımının uygulanması, aksi halde Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca alınan kararların bozulması gerektiğini, müvekkillerinden … ve …’e toplantıya çağrının yetkisiz kişi ve organlar tarafından yapıldığını, kendilerine gelen davetiyeye göre genel kurul yapılması kararının yönetim kurulu başkanı sıfatıyla …, ikinci başkanı sıfatıyla … tarafından alındığını ve gündemin de bu kişiler tarafından belirlendiğini, oysaki müvekkillerinin de katıldığı son toplantının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Temsilcisi … gözetiminde kooperatif merkezinde yapıldığını ve yönetim kurulu asil üyeliklerine …, … ve …’nun seçildiklerini, davalı kooperatifin kötü niyetli olarak 2019 yılında yapılan genel kurul toplantısını yok saydığını ve burada alınan kararları kasıtlı olarak tescil ettirmediğini, 2019 yılında yapılan toplantıda seçilen yönetim kurulunun, alınan kararların 15 gün içerisinde tescil ve ilanını yaptırması gerekirken bu yasal sorumluluğu yerine getirmediğini, hatta karar defterinin bilinçli olarak kaybedildiğini ve bununla da yetinilmeyerek müvekkilleri … ile … hakkında “ilgili defterlerin kaybedildiği” iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/120610 sayılı dosyasında yürütülen soruşturma sonucunda “Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına” karar verildiğini, Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne teslim edilen kooperatif ortak cetveli incelendiğinde usulsüz olarak … isimli kişilerin isminin yazılmış olduğunun ve bu kişilerin de toplantıya katılarak alınan kararlarda oy kullandığının görüldüğünü, Kooperatifler Kanunu’nun 8. maddesinde ortaklığa kabul işlemlerinin yönetim kurulu tarafından yapılacağının düzenlendiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 44. maddesinde de yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin düzenlendiğini, burada da ortak kabulünün yönetim kurulunun görev ve yetkisinde olduğunun düzenlendiğini, oysaki ne 2019 yılında yapılan ancak kooperatifin yok saymak istediği genel kurulda seçilen yönetim kurulunun ne de kendilerince geçerli olduğunu düşündükleri 2018 yılı toplantısında seçilen yönetim kurulunun yeni ortak alınmasına ilişkin kararının bulunmadığını, son toplantıda yer alan ……….ç’in davalı kooperatifin üyesi olmadıklarını, bu toplantıda alınan tüm kararların bu yönüyle de usulsüz olduğunu, yapılan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğine ilişkin kararın usulsüz olduğunu, ana sözleşmenin 43. maddesinin 1. fıkrasının 1 numaralı bendinde kooperatif yönetim kurulu asil ve yedek üyesi seçilme şartlarından birinin kooperatif üyesi olmak olduğunun düzenlendiğini, oysa yönetim kurulu asil üyeliğine seçilen …’in kooperatif üyesi olmadığını, son toplantıda üyelerden 3.000,00 TL aidat toplanmasına karar verildiğini, bunun gerekçesinin ve ne için kullanacağının belirsiz olduğunu, belirlenen aidat miktarının fahiş olduğunu, bu dava sonucunda ilgili kararların iptaline karar verildiğinde aradan geçen zamanda müvekkillerinin davalı kooperatif üzerindeki hak ve menfaatlerinin zarar görebileceğini belirterek, davada karar alınıncaya kadar dava konusu toplantıda yönetim kurulu üyeleri seçilen kişilerin bu sıfatlarını kullanarak işlem yapmalarının engellenmesine, bunun sağlanabilmesi için Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yazı yazılarak, alınan kararın tescilinin ve bu kişilerin imza sirküleri çıkarmalarının engellenmesine, davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların müvekkillerinden …’nun hiç davet edilmemesi nedeniyle yokluğunun tespitine, aksi halde Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca iptaline; müvekkillerinden …’na ve …’e yapılan çağrının usulsüz olması nedeniyle Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca iptaline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı …’nun diğer davacılar gibi 27/08/2020 tarihinde yapılması kararlaştırılan 2019 yılı olağan genel kuruluna ana sözleşmenin 28. maddesine uygun olarak taahhütlü mektup gönderilmek suretiyle davet edildiğini, çağrı mektubunun davacının mernis adresine gönderildiğini, kaldı ki kendisine hiç çağrı yapılmadığını ileri süren davacının dava dilekçesinde “müvekkil … davalı kooperatifin genel kurulundan tesadüfen haberdar olmuş ve kendisine usulüne uygun şekilde çağrı yapılması için iadeli taahhütle posta ile bildirimde bulunmuştur” şeklinde beyanda bulunduğunu, bu yazının davacı tarafından genel kurul yapılmadan önce postaya verildiğini, yani dava dilekçesindeki bu açıklamaya göre davacı Neşe’nin yapılacak genel kuruldan haberdar olduğunu bizzat ikrar ettiğini, müvekkilinin bir önceki 2018 yılı genel kurulunun 28/06/2019 tarihinde kooperatif merkezinde yapıldığını, kooperatifin işlerini hususi vekaletname ile takip eden … tarafından seçilen yönetim kurulunun görev dağılımı ve temsile ilişkin yönetim kurulu karar metninin hazırlanarak imzalarını tamamlamaları üzerine davacılar … ile ablası …’nun ofise davet edildiğini, davet üzerine gelen davacı Ekin’in ablasına götürüp imzalatmak üzere her iki kooperatife ait yönetim kurulu karar defterini aile içerisinde duyulan güvene dayalı olarak …’in ofisinde teslim aldığını ancak bu karar defterini hiçbir zaman iade etmediğini, sonrasında ablası davacı Eylem ile birlikte aile içi husumet sebebiyle tüm bağlantılarını kestiklerini, …’in çağrı ve mesajlarına cevap alamaması üzerine hem …’na hem de …’e noter kanalıyla ayrı ayrı ihtarname göndererek kooperatife ait defterleri iade etmesini bildirdiğini, bunlardan sonuç alamayınca suç duyurusunda bulunduğunu, davacılar Ekin ve Eylem’in bilinçli şekilde kooperatiflere ait yönetim kurulu karar defterlerini iade etmeyerek ve tüm bağlantılarını keserek müvekkilini işlemez hale getirdiklerini, bu nedenle 28/06/2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil işlemlerinin ilgili kurum nezdinde yapılamadığını, alınan kararlar yasal kimlik kazanmadığı için seçilen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin göreve başlayamadığını ve imza sirküleri çıkarılamadığı için kooperatif adına hiçbir işlem yapılamadığını, bunun üzerine kooperatifin tekrar işler hale getirilmesi için 2019 yılı olağan genel kurulunun yapılmasının uygun görüldüğünü, 2020 yılı için yeni defter tasdiki yapılarak yasal görev süresi halen devam eden yönetim kurul başkanı … ile ikinci başkan …’nu 2019 yılı genel kurulunun belirlenen gündem ile yapılmasına karar verdiklerini, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden bakanlık temsilcisi görevlendirilmesinin istendiğini, bunun üzerine temsilci …..’ın atandığını, kooperatif üyelerine usulüne uygun olarak çağrı daveti gönderildiğini, davaya konu genel kurulun bizzat bakanlık temsilcisinin katılımıyla usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini, çağrının yetkisiz kişi/organ tarafından yapıldığına yönelik iddianın yersiz olduğunu, gerek posta gerek noter kanalıyla gönderilen ihtarnamelerin gün ve saat itibariyle tamamlanan genel kuruldan sonra oluştuğunu bu nedenle hali hazırda tamamlanan genel kurul gündemine eklenmesinin takvimsel açıdan mümkün olmadığını, KK’nın 46 ve ana sözleşmenin 31. maddeleri gereğince gündeme madde ekleyebilmek için üye sayısının (asgari 4 üye) ve istek tarihinin (toplantı tarihinden en az 20 gün önce) şartlarını taşımayan bu isteğin genel kurulda dikkate alınamayacağını, müvekkili kooperatifte en yüksek paya sahip …’nun 10/11/2019 tarihli kooperatif hisse devri sözleşmeleriyle birer payını … ve …’e devrettiğini, …’nın da hissesinin tamamını 30/12/2019 tarihli hisse devir sözleşmesiyle …’e devrettiğini, bu kişilerin üyeliğinin yönetim kurulunun 03/01/2020 tarihli … sayılı ve 06/01/2020 tarihli … sayılı kararları ile kabul edildiğini ve bu kişilerin hazirun cetvelinde yer alarak genel kurula katıldıklarını ve oy kullandıklarını, bu kişilerin kooperatife ortaklıklarının yeni bir üye şeklinde değil, ortaklığın devri suretiyle gerçekleştiğini, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiye ana sözleşmenin 17/2 maddesi gereğince ortaklığa kabulden kaçınamayacağını, belirlenen aidat miktarının toplantıya katılan üyelerce müzakere edildiğini ve oy birliğiyle kabul edildiğini, davacı tarafın bu miktarın fahiş olduğu yönündeki iddiası ile ilgili olarak yapılan kıyasın hatalı olduğunu, geçen yıllara göre ülke ekonomisindeki daralma ve paranın alım gücündeki düşüş dikkate alındığında oy birliğiyle saptanan aidatın yerinde olduğunu, tedbir isteğini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Ana sözleşme, hazirun cetveli, toplantı tutanağı, sicil kayıtları, davalı kooperatif defter ve belgeleri, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE ;
Dava; davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğunun tespiti, iptali istemine ilişkindir.
Dava, 6100 sayılı TTK’nın 445. maddesi gereğince 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı …’na davalı kooperatifin 27/08/2020 tarihinde gerçekleştirdiği dava konusu genel kurul toplantısına çağrının yapılıp yapılmadığı, diğer davacılar … ve …’e davalı kooperatif tarafından gönderilen toplantıya çağrının davalı kooperatifin yetkili organı ya da kişiler tarafından gönderilip gönderilmediği, davalı kooperatifin anılan toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde ya da iptali gerekir kararlar olup olmadığı” konularındadır.
Davaya konu 27/08/2020 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; (1) numaralı gündem maddesinde; “toplantı açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu, toplantının yönetim kurulu başkanı … tarafından saat 13:05’de açıldığı”; (2) numaralı gündem maddesinde; “divan heyetinin seçimine geçildiği, divan başkanlığına …, katip üyeliğine ise …’in aday olduğu, başka aday olup olmadığı sorulduğunda başka aday olmadığı için oylamaya geçildiği, divan heyetinin oy birliğiyle seçildiği, toplantı tutanaklarının imzalanması için divan heyetine imza yetkisinin verilmesinin oya sunulduğu, teklifin oy birliğiyle kabul edildiği, divan başkanının gündemi okuduğu, madde ilavesi için daha önceden verilmiş bir teklif olup olmadığını sorduğu, olmadığının görüldüğü, gündemin diğer maddelerinin görüşülmesine geçildiği”; (3) numaralı gündem maddesinde; “yönetim kurulu raporu, denetim kurulu raporu ve 2019 yılı bilanço ve gelir gider tablosunun ayrı ayrı okunduğu”; (4) numaralı gündem maddesinde; “okunan raporların müzakereye açıldığı, söz alan olmadığı, 2019 yılı bilanço, gelir gider tablosunun ayrı ayrı oy birliğiyle kabul edildiği, yönetim ve denetim kurulu raporunun oy birliğiyle kabul edildiği”; (5) numaralı gündem maddesinde; “yönetim kurulu üyelerinin oy birliğiyle ibra edildiği, denetim kurulu üyelerinin oy birliğiyle ibra edildiği, kurul üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadığı”; (6) numaralı gündem maddesinde; “süresi dolan kooperatifin işlemlerini tamamlaması için 26/12/2019 tarihinde tasdik ettirilen 2020 yılına ati yönetim kurulu karar defterinde süre uzatım kararı alarak İzmir Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müracaat ederek 10/08/2020 tarihli 54436 sayılı olurları ile kooperatifin süresinin 49 yıllığına uzatıldığı ancak bu süre uzatım kararının genel kurulca da kabul edilmesi gerektiği, divan başkanının gerekli açıklamayı yaptıktan sonra oylamaya geçildiği, kooperatifin süresinin 49 yıl uzatılmasının oy birliğiyle kabul edildiği”; (7) numaralı gündem maddesinde; “4 yıl görev yapmak üzere yönetim kurulu asil üyeliklerine 1-…, 2-…, 3-…, yönetim kurulu yedek üyeliklerine, 1-….., 2-…, 3-…’nun 4 yıllığına görev yapmak üzere, denetim kurulu asil üyeliklerine 1-….. 2-…., denetim kurul yedek üyeliklerine 1-…, 2-…’in aday olduğu ve başka aday olup olmadığının sorulduğu, başka aday olmadığının görüldüğü, yönetim ve denetim kurullarının oy birliğiyle seçildikleri”; (8) numaralı gündem maddesinde; “kooperatifin üst birlik kaydının devam etmesinin oy birliğiyle kabul edildiği, üst birlik temsilcisi olarak …. yedek üyeliğine ….’nun oy birliğiyle seçildiği”; (9) numaralı gündem maddesinde; “2020 yılı tahmini bütçesinin okunduğu, 2020 aidatlarının Ekim ayında 3.000,00 TL Kasım ayında 4.000,00 TL ve Aralık ayında 3.000,00 TL olarak ödenmesinin oylamaya sunulduğu, üye aidatlarının oy birliğiyle kabul edildiği”; (10) numaralı gündem maddesinde; “dilek temennilere geçildiği, söz alan olmadığı, divan başkanının alınan kararlara itiraz olup olmadığını sorduğu, olmadığının görüldüğü, divan başkanının toplantıyı 13:40’da kapattığı hususlarının yazıldığı” görülmüştür.

Söz konusu tutanak divan başkanı olarak …, katip üye olarak … ve bakanlık temsilcisi olarak … tarafından imzalanmıştır.
14/05/2018 tarihli 2018/03 karar sayılı yönetim kurulu kararı incelendiğinde; davalı kooperatifte 3 yıl görev yapmak üzere yönetim kurulu başkanlığına …’un, 2. Başkanlığına ….’nun ve muhasip üyeliğe …un seçildikleri görülmüştür. Bu karar Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescil edilmiştir.
Dava konusu toplantıya ilişkin 16/07/2020 tarihli, 2020/04 karar sayılı karar yönetim kurulu başkanı sıfatıyla … ve 2. başkan sıfatıyla …. tarafından alınmıştır. Genel kurula davet de bu kişiler tarafından yapılmıştır.
28/06/2019 tarihinde yapılan genel kurula ilişkin toplantı tutanak örneği incelendiğinde; davalı kooperatifte 3 yıl görev yapmak üzere yönetim kurulu asil üyeliklerine …, … ve …; yedek üyeliklerine ise …., … ve …’un seçildikleri görülmüştür. Bu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescili yapılamamıştır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/120610 sayılı soruşturma dosyası incelendiğinde; müştekinin …, şüphelinin … olduğu, suç tarihinin 12/07/2019, suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olduğu, şüphelinin kooperatife ait yönetim kurulu karar defterlerini 28/06/2019 tarihinde alarak iade etmediği hususunun ileri sürüldüğü, yapılan soruşturma sonucunda “ileri sürülen hususların güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarını taşımadığı, defter yahut belgelerin kaybolması durumunda usulüne uygun olarak ihtar edilerek yenilerinin oluşturulabileceği, kamu adına kovuşturulacak suç ve suçlunun bulunmadığı” gerekçesiyle 20/12/2019 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararın verildiği görülmüştür.
Hazirun cetveli incelendiğinde; …, …, … … ve …’in imzalarının bulunduğu, tutanakta …, … ve …’nun ne asaleten ne de vekaleten imzalarının bulunmadığı görülmüştür.
Mahkememizce dava dosyası ve davalı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Kooperatifler konusunda uzman bilirkişi ….mahkememize sunduğu 31/03/2021 havale tarihli raporunda özetle; davalı kooperatifin defterlerinde herhangi bir usulsüzlük saptanmadığını, 1994 yılında kurulan ve 18/01/1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilen davalı kooperatifin Seferihisar Ulamış mahallesinde 62 dönümlük arazi satın aldığını, 1996 yılında ….ailesine devredildiğini, 2003 yılında özel parselasyon yaptırılarak her biri 1.000 m² olan 41 adet arsanın üretildiğini, henüz yapılaşma olmadığını, ortaklar pay defterinde davalı kooperatifteki pay sayısının 41 esas alınarak ortaklıkların kurulduğunu, hakim ortakların Ali, Hanif ve Muharrem Pehlivanoğlu kardeşler olduğunu, bunların eş ve çocukları ile yakınlarına da her biri 1’er pay olmak üzere toplam 8 pay verildiğini, 1 pay sahibi …’in 30/06/2010 tarihinde istifa ederek ortaklıktan ayrıldığını, …’nun 08/10/2014 tarihinde sahibi olduğu paylardan 4’ünü …, …, … ve….’a 1’er pay olarak devrettiğini, …’nun 2014 yılında kardeşleri ile kardeşlerinin eş ve çocuklarına ait payları toplayarak kendi üzerine aldığını, 22/06/2017 tarihli genel kurulda davalı kooperatifte …’nun 34, …, …, …, …, ….’in 1’er payının bulunduğunu, 22/06/2017 tarihli hazirun listesinde yer alan …..’in 1 payını 03/04/2018 tarihli ve 2018/1 sayılı kararla …’na devrettiğini, 14/05/2018 tarihli hazirun listesinde yer alan …’un 1 payını 18/12/2018 tarihli 2018/4 sayılı kararla …’ya devrettiğini, 27/08/2020 tarihli genel kurul itibariyle davalı kooperatif ortaklarının 32 pay ile …, 1’er pay ile …, …, …, …, …, …, … ve … olduğunu, 2020 yılında ise davalı kooperatifin 7 ortağının bulunduğunu, …’nın payını …..e devrettiğini, …’nun da … ve …’e 1’er pay vermesiyle 27/08/2020 tarihinde dava konusu genel kurul toplantısının 9 ortakla yapıldığını; 27/08/2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait olağan genel kurul çağrısının 28/06/2019 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim kurulu tarafından yapılmasının mümkün olup olmadığı, anılan genel kurulun tescil edilmemesi üzerine 14/05/2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim kurulunun görevine devam edip genel kurulu toplantıya çağırıp çağıramayacağı ile ilgili olarak; bu hususun uygulamadan kaynaklanan özel bir sorun olduğunu, yasa ve ana sözleşme ile düzenlenmediğini, hukuki yorum gerektirdiğini, davalı tarafın iddia ettiği gibi yönetim kurulu karar defterinin davacılardan … tarafından kaybedildiği kabul edilecek olursa yeni bir karar defteri onaylatmak için tüm yolların denenmesi gerektiğini, çıkar yol bulunamadığı takdirde son kertede yapılacak işlemin dava açarak karar defterinin kaybolduğunu tespit ettirmek ve yeni bir karar defteri imzalatabilmek için yetki almak olduğunu, olayımızda ise yönetim kurulu karar defterinin bilinçli olarak kaybedildiği gerekçesiyle noterden ve ticaret sicil müdürlüğünden alındığı belirtilen şifahi bilgilere dayanarak 14/05/2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçilen yönetim kurulunun görevine devam etmesinin uygun bulunduğunu, 28/06/2019 tarihinde yapılan genel kurulun tescil ettirilemediği ya da tescil ettirilmek istenmediğinin açık olduğunu, tescil edilmeyen yönetim kurulunun işlem yapma hak ve yetkisinin bulunmadığını, genel kurulun ne şekilde toplantıya çağrılacağının ana sözleşmenin 28. maddesinde düzenlendiğini, dosyada mevcut PTT gönderileri incelendiğinde gündemi içeren genel kurul çağrı yazılarının kooperatif ortaklarına taahhütlü olarak gönderildiğinin anlaşıldığını, çağrının ortağın bilinen adresine gönderilmesi gerektiğini, davalı kooperatifin çağrı yazısının davacı Neşe’nin bilinen adresine gönderildiğini, buna rağmen çağrı yazısının davacı …’ye ulaşmadığı iddia edildiğinden gönderi hakkında PTT’den bilgi istenmesinin uygun olacağını, genel kurul tarihi itibariyle davalı kooperatifin 9 ortağının bulunduğunu, toplantıya davacılar dışında 6 ortağın katıldığını, KK’nın 45. maddesi ve ana sözleşmenin 33. maddesine göre toplantının yapılabilmesi için kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen katılması gerektiğini, toplantı için bu rakamın 3 olduğunu ve toplantı nisabının sağlandığını, tüm kararların oy birliğiyle alındığını, karar nisabının da oluştuğunu, genel kurul tutanağının 10 maddeden oluştuğunu, kararlaştırılan aidatın 2020 Ekim ayında 3.000,00 TL, Kasım ayında 4.000,00 TL, Aralık ayında 3.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL olduğunu, yıla yayıldığında aylık ortalamasının 830,00 TL civarında olduğunu, henüz inşaata başlanmadığı ve hazırlıklar yapıldığı göz önüne alınacak olursa bu rakamın günümüz şartlarında fahiş olmadığını, davacılardan Ekin ve Eylem’e gönderilen çağrı yazılarının bu muhataplara ulaştığını, genel kurul çağrısını yapan yönetim kurulunun yetkili olduğunun kabul edilmesi halinde 27/08/2020 tarihinde yapılan toplantıya katılmayan Ekin ve Eylem’in böyle bir dava açmasının mümkün olmadığını bildirmiştir.
Davacılar vekili 15/04/2021 tarihli dilekçesi ile; bilirkişinin kooperatifin ortak sayısı ve ortakların paylarının tespitine ilişkin görüşünün doğru olduğunu, 28/06/2019 tarihinden sonraki dönemde yapılan ortaklık değişiklikleri ve ortakların kimler olduğu hususunun hassasiyetle incelenmesi gerektiğini, bu anlamda 2019 yılı Haziran ayından sonra yapılan ortaklık devirlerinin incelenmesi ve bu kişilerin ortaklığa kabul işlemlerinin kimler tarafından yapıldığı ile bu kişilerin yetkili yönetim kurulu üyesi olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu genel kurulun yapıldığı tarihte 7 ortağın bulunduğunu, bunların arasında …, … ve …’in bulunmadığını, toplantı ve karar yeter sayısının buna göre değerlendirilmesi gerektiğini, ortak olmayan kişilerin kooperatif organlarına seçilmesine ilişkin kararların usulsüz olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin tescilinin kurucu değil bildirici olduğunu, yönetim kurulu üyesinin genel kurul tutanağını imzalaması ile görevine başlayacağını, 2019 yılında toplantı yapıldığı ve bu toplantıda yönetim kurulu üyelerinin seçildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığına göre 2019 yılında seçilen yönetim kurulu üyelerinin görevin devam etmesi gerektiğini, onun yerine tescil edilmediği gerekçesiyle 2018 yılındaki toplantıda seçilen yönetim kurulu üyelerinin görevli olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinden Ekin ve Eylem adına yapılan çağrı, yetkili olmayan kişilerce toplantı kararı alınması ve çağrının yetkili olmayan kişiler tarafından yapılmasının usulsüz olduğunu, müvekkilinin adresi “İzmir ili Narlıdere ilçesi …..Mahallesi … Sokak No:….” olmasına rağmen çağrı mektubu üzerindeki adresin “İzmir ili Narlıdere ilçesi …….Sokak No:33” olduğunu, mahalle bilgisinin yazılmadığını, davalı tarafın yanlış adres bildirmesi nedeniyle davetiyenin müvekkiline ulaşmamasında müvekkiline yüklenecek bir kusur bulunmadığını belirterek, itirazlar doğrultusunda ek rapor aldırılmasını istemiştir.
Bilirkişi itirazlar üzerine düzenlediği 27/07/2021 tarihli ek raporunda özetle; ortaklık devrinin KK’nın 14. maddesi ile ana sözleşmenin 17. maddesinde düzenlendiğini, devirlerin yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmesinin yeterli olduğunu, yönetim kurulunun ortaklık şartlarını taşıması kaydıyla devralan kişiyi ortaklığa kabul etmekle yükümlü olduğunu, olayda devir kararını alan yönetim kurulunun yetkisiz olduğu gerekçesiyle …, … ve …’in ortaklıklarının geçersiz olduğunun ileri sürüldüğünü, yönetim kurulunun yetkili ya da yetkisiz olmasının kooperatif yönetiminin iç meselesi olduğunu, ortaklık payını devreden ve devralan ortağın sorunu olmadığını, …’in 30/12/2019 tarihinde İzmir 17. Noterliği’nde düzenlenen 18101 yevmiye numaralı kooperatif hisse devir sözleşmesiyle …’nın hissesini devraldığını, bu devrin yönetim kuruluna bildirildiğini, 03/01/2020 tarihinde toplanan yönetim kurulunun …’nın yerine …’i ortaklığa kabul ettiğini, kararın altında yönetim kurulu başkanı … ile yönetim kurulu ikinci başkanı …’nun imzasının bulunduğunu, davalı kooperatifte çok sayıda hissesi bulunan …’nun 10/11/2019 tarihinde ayrı ayrı imzalanan sözleşmelerle sahibi olduğu hisselerden birisini …’e, bir diğerini ise …’e devrettiğini, 06/01/2020 tarihinde toplanan yönetim kurulunun bu devirler nedeniyle … ve …’i ortaklığa kabul ettiğini, bu kararın altında ikinci başkan olarak … ve …’nun imzalarının bulunduğunu, taraf vekillerinin ileri sürdükleri itirazların 31/03/2021 havale tarihli kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olmadığını bildirmiştir.
Aldırılan rapor ve ek rapor somut olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 622. maddesi gereğince bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla limitet şirketlere de uygulanacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 414/1 maddesinde; ”Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” düzenlemesine; ”iptal sebepleri” başlıklı 445. maddesinde; ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesine; ”iptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde; ”Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacılar vekili dava konusu müvekkillerinden …’nun hiç çağrılmadığını, diğer müvekkillerine yapılan toplantı çağrısının ise usulüne uygun olmadığını, bu nedenle de dava konusu toplantının ve kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürmüştür.
Toplantıya çağrının yapılmaması ortağa sadece dava hakkı veren bir durum olup, alınan kararların iptali için ayrıca kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun da kanıtlanması gerekir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 43. maddesinde; “Yönetim kurulu veya ana sözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu, ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler. Ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlık genel kurulur toplantıya çağırma yetkisine sahiptir.” düzenlemesine; 53. maddesinde; “Aşağıda yazılı kimseler kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler. 1. Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri; 2. Yönetim Kurulu; 3. Kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri; Bozma davasının açıldığı ve duruşmanın yapılacağı gün, Yönetim Kurulu tarafından usulen ilan olunur. Birinci fıkrada yazılı bir aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanılamaz. Birden fazla bozma davası açıldığı takdirde, davalar birleştirilerek görülür. Mahkeme, kooperatifin isteği üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın mahiyet ve miktarını belirtmek mahkemeye aittir. Bir kararın bozulması bütün ortaklar için hüküm ifade eder.” düzenlemesine; 45/2 maddesinde; “Genel kurul, ana sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı ana sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” düzenlemesine; 51/1 maddesinde; “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalı kooperatif ana sözleşmesinin 33. maddesinin 1. fıkrasında; “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır”; 2. fıkrasında ise; “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4’nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler emredici niteliktedir ve bu düzenlemelere aykırı nitelikteki genel kurul kararları, yok hükmündedir. Bu kararların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacaktır.
Somut olayda; davalı kooperatifin 15/05/2018 tarihli genel kurul toplantısında 3 yıllığına yönetim kurulu asil üyeliklerine …, …. ve …. yedek üyeliklerine ise …, … ve … seçilmiştir. …un, davalı kooperatifteki 1 hissesini 18/12/2018 tarihinde …’ya devretmesi üzerine 28/06/2019 tarihinde seçimli olarak yapılan toplantıda 3 yıl görev yapmak üzere yönetim kurulu asil üyeliklerine …, … ve …; yedek üyeliklerine ise….., … ve … seçilmiştir. 2019 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 01/01/2020-30/06/2020 tarih aralığında yapılması gereklidir. Davalı kooperatifin 28/06/2019 tarihli genel kurulun tescili yapılamamıştır. Tescil yapılamadığı için de dava konusu toplantıya çağrı 14/05/20118 tarihli toplantıda seçilen yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılmıştır. Davalı taraf “davacılardan …’nun yönetim kurulu karar defterini yok etmesi nedeniyle görev bölümü yapılıp notere sunulamadığı için imza sirküleri çıkarılamadığını, imza sirküleri olmadığı için de tescilin yapılamadığını” savunmuş; davacı taraf ise; “tescilin yapılmamasının kasıtlı olduğunu” ileri sürmüştür. Davalı kooperatife ait karar defterinin davacı tarafça teslim alındığı ancak yapılan ihtara rağmen davalı kooperatife teslim edilmediği, bunun üzerinde … ve … hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “usulüne uygun yollardan defterlerin yenisinin ihdas edileceği” gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, karara karşı itiraz edildiği, sonuç alınamadığı, defterlerin davalı kooperatife iadesinin sağlanmadığı belirlenmiştir. Nitekim; davalı kooperatif tarafından “yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğu” ileri sürülerek 19/11/2019 tarihinde İzmir..Asliye Ticaret Mahkemesi’nde zayi belgesi verilmesi istemiyle … Esas sayılı dava açılmıştır. Mahkemece “davanın 6102 sayılı TTK’nın 82/7 maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı” gerekçesiyle “Reddine” ilişkin 06/07/2020 tarihli kararın verildiği, kararın gerekçesinde de “defterin …’ya teslim edildiği ancak geri iade edilmediği” yönünde tespite yer verildiği görülmüştür. Davacı taraf defterlerin davalı kooperatife iade edildiğine ilişkin belge sunmadığı gibi esasen bu yönde bir savunma da ileri sürmemiştir. Dolayısıyla, davacı tarafın davalı kooperatife ait karar defterini iade etmeyerek ve iade etmemenin haklı bir gerekçesini de ileri sürmeyerek davalı kooperatifteki resmi işleyişi engellemek amacını taşıdığı, bunlardan birisinin de dava konusu genel kurul toplantısının yapılmamasını sağlamak olduğu, davacı tarafın eski karar defterini iade etmemesi nedeniyle davalı kooperatifin yeni karar defterinin noter onayının yapılamadığı, bu koşullarda da 28/06/2019 tarihli genel kurulun tescil edilmemesi nedeniyle tescil edilen 14/05/2018 tarihli genel kurulda yönetime seçilen kişiler tarafından toplantı çağrısı yapılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmıştır. Tescil edilmeyen yönetim kurulunun (28/06/2019 tarihli genel kurulda seçilen) işlem yapma hak ve yetkisinin bulunmaması nedeniyle davalı kooperatifin 14/05/2018 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçilen kişiler tarafından yapılan çağrıda herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davacılar vekili, çağrının yapılmadığı ve usulsüz yapıldığı yönündeki itirazlarının yanı sıra dava konusu toplantıya katılarak oy kullanan …, … ve …’in davalı kooperatifin ortağı olmadıklarını, bu toplantıda alınan tüm kararların bu yönüyle de usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. … İzmir ….Noterliği’nin 30/12/2019 tarihli … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesiyle …’nın hissesini devralmış, bu devir yönetim kuruluna bildirilmiştir. Yönetim kurulu başkanlığında … ile yönetim kurulu ikinci başkanlığında … olmak üzere 03/01/2020 tarihinde toplanan yönetim kurulu …’i ortaklığa kabul etmiştir. Yine, … da 10/11/2019 tarihinde sahibi olduğu hisselerden birisini …’e, bir diğerini ise …’e devretmiş, aynı yönetim kurulu 06/01/2020 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda bu kişileri ortaklığa kabul etmiştir. Raporda da belirtildiği şekilde bu kişilerin devir yolu ile edindikleri ortaklıkları yönünden yönetim kurulunun yetkili ya da yetkisiz olması hususu davalı kooperatif yönetiminin iç sorunu olup, bu davada da tartışma konusu değildir. Kaldı ki, yukarıda da tekrarlandığı gibi tescil edilmeyen yönetim kurulunun işlem yapma hak ve yetkisi de yoktur. Toplantı tarihinde davalı kooperatifin 9 ortağı bulunup, dava konusu toplantıya davacılar dışında 6 ortak katılmıştır. KK’nın 45. maddesi ve ana sözleşmenin 33. maddesi gereğince toplantının yapılabilmesi için kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen katılması gerekir. Bu rakam toplantı için 3’tür. Olayda toplantı nisabı sağlanmıştır. Kararların tamamı oy birliğiyle alındığı için karar nisabı da oluşmuştur. Kaldı ki, toplantıya ve kararlara katılmaması gerektiği ileri sürülen bu kişilerin katılımı sonuca etkili olsa dahi bu katılım yokluk değil, iptal sebebi olarak değerlendirilecektir. Davacılardan Eylem ve Ekin’e dava konusu toplantıya çağrı usulüne uygun olarak yapılmıştır. Bu davacılar toplantıya katılmamışlardır. Yine davacılardan Neşe’ye bilinen yani kooperatifte kayıtlı “…. Mahallesi, … Sokak, No:…İzmir” adresine toplantıya çağrı yapılmıştır. Davacı …, kendisine gönderilen çağrıyı almamıştır. Tebligat üzerine “İade BSB” şerhi düşülmüştür. Bilirkişi raporunda da açıklandığı şekilde BSB’nin PTT literatüründeki açılımı “Bekleme Süresi Bitti”dir. Davacı …’nun bir yandan toplantıya çağrının usulsüz olduğunu ileri sürerken diğer yandan toplantıdan tesadüfen haberdar olduğunu bildirmesi ve toplantı gününün kendisine tebliğ edilmesini istemesi TMK’nın 2. maddesindeki iyi niyet kuralına aykırı bulunmuştur. Tüm davacıların kendilerine yapılan çağrı ile dava konusu toplantıdan haberdar olmalarına rağmen, toplantıya katılmamaları sebebiyle kararların iptalini istedikleri bu davayı açma haklarının bulunmadığı anlaşıldığından davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmiştir. Diğer yandan; çağrının usulsüzlüğünü ileri süren tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmayacaktır. Bu çerçevede de alınan kararların iptal edilme koşullarının varlığına rastlanmamıştır.

HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacıların bu davayı açma hakları bulunmadığından davanın usulden reddine
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın düşülmesi ile kalan 4,9‬0 TL karar ve ilam harcı, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. Maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik 4,90 TL harç için harç tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/09/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza