Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/491 E. 2021/1079 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/491
KARAR NO : 2021/1079

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahibi … ile davalının 16/04/2015 tarihinde davalıya ait olduğu bildirilen 2007 model … … … teknenin alım-satımı hususunda anlaştıklarını, davalının teknesini bot dahil 275.000 Euro karşılığında …’na satacağını, …’nında taraflar arasında 208.000 Euro karşılığı olarak kabul edilen … ilçesi, … köyündeki 3 adet gayrimenkulünü davalıya devredeceğini, bakiye kalan 67.000 Euronunda 15 ay içerisinde taksitlerle davalıya ödeneceğini ve yine 67.000 Euronun karşılığı olarak … … … plakalı araç üzerine davalı lehine rehin tesis edileceğini, rehin tesis etmek üzere aynı gün notere gittiklerinde aracın malikinin davacı müvekkil şirketin tüzel kişilik olması nedeniyle mecburen şirket sahibi … ile değil davacı müvekkil şirket ile davalı arasında akdedildiğini, aracın piyasa değerinin 67.000 Euronun çok altında kaldığını, davalının boş yere fazladan noter masrafı ödemek istemediğinden rehin bedeli olarak 90.000-TL gösterildiğini, rehin bedelinin tekne alım satım işi ile ilişkilendirilse taraflar arasında akdedilen 16/04/2015 tarihli sözleşme ile tezat oluşturacağından davalı tarafın müvekkili şirkete borç para vermiş gibi gösterildiğini, ortada ne para işi, ne bir borç ilişkisi, ne de tamamlanmış bir tekne alım-satım ilişkisinin mevcut olmadığını, müvekkil şirket yetkilisi …’nın 2016 Aralık aylarında şirkete ait aracı satmak istediğinde, araç üzerinde rehnin davalı tarafça kaldırılmadığını gördüğünü, bunun üzerine İzmir … Noterliğinin .. yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının yine de rehni kaldırmadığını, ihtarnameye cevap vermediğini, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla müvekkil şirket aleyhine takip de yapmadığını, tekne alım satım işinin karşılıklı olarak sonlandırılması konusunda tarafların karşılıklı olarak mutabık kalınmasından kısa bir süre sonra davalının teknesini başkasına sattığını, rehin sözleşmesinin de konusuz kaldığını beyanla muvazaalı rehin sözleşmesinin geçersizliğinin, müvekkilinin rehin sözleşmesinde belirtilen 90.000-TL borcu olmadığının tespiti ile … … … plakalı araç üzerindeki rehnin kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben sunduğu cevap dilekçesinde özetle; haksız ve dayanaksız açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi Raporu:Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan Bornova … Noterliğinin … yevmiye ve 16.04.2015 tarihli Noter Rehin Sözleşmesi resmi senettir. 90.000.-TL alacağı teminat altına almak amacıyla düzenlendiği anlaşılmaktadır.
İspat yükünün kimde olduğu konusunda hukukumuzda iki temel kural vardır. Bunlar; kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6) ve iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) kurallarıdır. Bu temel kurallara rağmen, kanuni veya fiili karine bulunması halinde ispat yükü bu karinelerin aksini savunan tarafta olacaktır. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz. (HMK 191)
İlamların ve resmî senetlerin ispat gücünü düzenleyen HMK 204.maddesinde “Madde 204- (1) İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.
(2) İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.” denmektedir.
Sayın Mahkemece oluşturulan ara karar ile ticari kayıt ve belgeler üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Sayın Mahkemece yapılan araştırma neticesinde davalının tacir olmadığı gelen ticaret odası, vergi dairesi ve esnaf sanatkârlar odası yazılarından anlaşılmaktadır.
Ticari defterlerin delil olması HMK 222.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede “Madde 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. “Denmektedir.
Somut olayda davalı taraf lehine düzenlenmiş olan noterlikçe tasdikli resmi rehin senedi bulunduğu nazara alındığında HMK 222/3.madde ve fıkrasına göre ticari defterlerin davacı lehine delil olabilme ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bunun istisnası HMK’nın 222/5. maddesi olup, maddeye göre taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir, ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Davalı tarafça bu yönde kabul olmadığı dosya muhtevasından anlaşılmaktadır. Bu konu öğretide örneklerle şu şekilde açıklanmıştır.
-Davalı (B)’nin, kanunda öngörülen şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtları, defterlerine delil olarak dayanan davacı (A)’nın defter kayıtlarına aykırı değilse, (A)’nın defterleri (A) lehine delil olur (HMK m. 222/3). Bu durumda ispat yükü kendisine düşen davalı (B), iddiasını senet ya da diğer kesin delillerle ispat edebilir (HMK m. 222/3). Davalı (B) iddiasını senet ya da diğer kesin delillerle ispat ettiği takdirde, (A)’nın defterlerinin delil değeri kalmaz (HMK m. 222/3). Karşı tarafın, yani davalı (B)’nin defterleri, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmamış, açılış ve kapanış onayları yaptırılmamış ise, (A)’nın kanunda öngörülen şartlara uygun olarak tutulmuş defterleri (A) lehine delil olur. Bu durumda (B) iddiasını senet ya da diğer kesin delillerle ispat edebilir (HMK m. 222/3). Uyuşmazlığın karşı tarafı olan davalı (B), defterlerini mahkemeye ibraz etmezse, kanunda öngörülen şartlara uygun olarak tutulmuş olan davacı (A)’nın defterleri, (A) lehine delil olur. Yine davalı (B), kendi aleyhine delil olan (A)’nın defter kayıtlarının aksini senet ya da diğer kesin delillerle her zaman ispat edebilir (HMK m. 222/3) (Kuru, Usul, s. 387; Arkan, s. 364)
Benzer konuda Y.H.G.K.’nun E. 1986/11-455, K. 1987/413 ve T. 22.5.1987 sayılı konuda “İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş kambiyo senedi niteliğindeki yazılı bir belge HUMK.nun 287 ve onu izleyen maddelerine göre, bir alacağın varlığını kanıtlayan kesin bir delil niteliğindedir. Meğerki, böyle bir belgenin aksi HUMK.nun 288. ve 290. maddeleri uyarınca yazılı bir delille kanıtlanabilmiş olsun, Ayrıca, böyle bir belge ile alacaklı kimse şayet kendi ticari defterlerine bu tür senetlere dayanarak borçludan bir hak talebinde bulunamaz. Alacaklının defterlerinde borçlunun imzasını taşıyan senetlere ilişkin alacak miktarı bakımından ayrıca bir müstenidat bulunmamasının o senetleri hükümden düşüreceği düşünülemez.” denmiştir.
Davacı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2015-2016-2017 yılı Yasal Defterlerinin Lehine Delil Teşkil edebilecek vaziyette olduğu,
Davacı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin Yasal Defterlerinde Yapılan İncelemede; Davalı … ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmadığı görüşü ile rapor düzenlenmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin …/… E. Sayılı dosyada;”6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, TTK’nın 4/1-b maddesinde, Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969′ uncu maddelerinde öngörülen hususlardan kaynaklanan hukuk davalarının mutlak ticari davalar arasında sayıldığı, bu nedenle mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, bu haliyle, uyuşmazlığın çözümünde İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevlidir; diyerek görevsizlik kararı verdiği
Davacı şirket yetkilisi, dava dışı … ile davalı arasında 16/04/2015 tarihli sözleşmede … model … … Tekne Bot un 275,000 Euro bedel karşılı satımı konusunda anlaştıkları 67.000 Eoru bedel karşılığı … … … plakalı … … … marka araç üzerine rehin konulacağının kararlaştırıldığı,
Davacı vekilinin dava dilekçesinde dava dilekçesinde rehin tesisi için notere gittiklerinden aracın davacı şirket adına kayıtlı oluğu anlaşıldığından rehin sözleşmesinin davacı şirket ile kurulduğunun beyan ettiği,
Bornova … Noterliği’nin 16. 04.2015 tarihli … yevmiye nolu Rehin Sözleşmesinde; Rehin verenin davacı …, rehin alanın davalı … olduğu, davacı adına kayıtlı … … … plakalı aracın, 16.04.2015 tarihinde alınan 90.000,00-TL borç karşılığı rehin verildiği,
İzmir … Noterliği’ nin 28/12/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile davacı şirketin davalıya aleyhine keşide ettiği, tekne alım satımı neticelenmediğinden rehnin konusuz kalması nedeniyle fekkini talep ettiği, ihtarnamenin 03/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Görevsizlik Kararı veren mahkemece; Davacının Bornova … Noterliğinin 16/04/2015 tarih ve … yevmiye numaralı rehin sözleşmesinin, davacıya verilen borçtan kaynaklandığı ileri sürüldüğü, her ne kadar davacı, davalı ile arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etse de, ortada mevcut borç para verilmesi nedeniyle noter senedinin bulunduğu, bu bağlamda rehin konusu aracın rehin karşılığında ödünç verme işi için verilip verilmediği noktasında delillerin tartışılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmiş olsa da, Görevsizlik kararı veren mahkemenin, davanın TMK’ un 962 ila 969′ uncu maddelerinde öngörülen hususlar kapsamında değerlendirme yapmadan görevsizlik kararı verilmiş olduğu,
Her ne kadar Bornova … Noterliğinin 16/04/2015 tarih ve … yevmiye numaralı rehin sözleşmesinde, rehin veren davacı …’ ın rehin alan davalı …’ ye davacı adına kayıtlı … … … plakalı aracın, 16.04.2015 tarihinde alınan 90.000,00-TL borç karşılığı rehin verilmiş olsa da,
Davacı şirket yetkilisi olduğu anlaşılan dava dışı … ile davalı arasında 16/04.2015 tarihli sözleşme ile, 2007 model … … Tekne Bot un 275,000 Euro bedel karşılığı satımı konusundaki anlaşmada, 67.000 Eoru bedel karşılığı … … … plakalı … … … marka araç üzerine rehin konulacağının açıkça karşılaştırılmış olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın alım satım ilişkisinden kaynaklandığı, TTK’nın 4/1-b maddesinde, Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969′ uncu maddelerinde öngörülen hususlardan kaynaklanan dava olduğundan bahsedilemeyeceği, davanın mutlak ticari davalardan almadığı, her iki tarafı tacir olmayan davanın nisbi ticari davalardan da olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmakla, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı ve davalı taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)