Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/487 E. 2023/52 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/487 Esas
KARAR NO : 2023/52
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından … tarihinde … adresinde davalıya ait … tesisat numaralı abonelikte kontaktör sistemi ile harici hat çekilip kaçak elektrik kullandığı tespit edilerek … seri numaralı kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini, çekilen harici hattın borçlunun sahip olduğu fırını beslediğinin tespit edildiği, bu fırında … ile … tarihleri arasında kaçak kullanım tespit edilmesi ile revizyon hesabı yapılarak geriye yönelik kaçak kullanım tüketim bedeli hesaplandığı, abone dosyası ile icra takibi başlatıldığı, borca itiraz edildiğinden takibin durduğunu, dava şartı için arabuluculuk müracaatı gerekli olduğundan arabulucuya başvurulduğu, davalı toplantıya katılmadığından taraflar arasında anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, borçlunun davacı şirkete yaptığı itirazında işletmenin … tarihinde faaliyete geçtiğin i bu sebeple geriye dönük olarak kaçak kullanım bedelinin … tarihinde başlatılmasının yanlış olduğunu, açılıştan sonra günlük 4 saat elektrik kullandıklarından çıkarılan 58.312,93 TL bedelin indirilmesini talep ettiğini, yapılan incelemede borçlunun iddiasının aksine … Fırın Kafe Unlu Mamuller adıyla … tarihinde perakende satış sözleşmesi (PSS) imzalandığı ve elektrik tüketiminin de bu tarihte başladığı görüldüğünden …-… tarihleri arasında meydana gelen 58.312,93 TL kaçak tahakkukun doğru olduğunun tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle, haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere tazminat ödenmesine, yargılamaya giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı işletmenin … tarihinde açılıp, … tarihinde faaliyete başladığını, davacının iddia ettiği gibi … tarihinde faaliyete geçerek kaçak elektrik kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, suç duyurusu üzerine davacı taraf hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasında bilirkişi tarafından tespit edilen 18.228,56 TL’sinin davacı kurum adına … tarihinde … Bankası … şubesine yatırıldığını, icra takibinden önce davacı tarafın zararının tamamı ödenmesine rağmen icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edildiğinden bu kez hukuka aykırı şekilde haksız ve kötü niyetli iş bu davanın açıldığını, belirtilen nedenlerle hukuka aykırı haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine, icra takibinden önce bilirkişi aracılığı ile tespit edilen zararın giderilmiş olması ve davanın kötü niyetle açılmış olması nedeniyle davalı taraf lehine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir … İcra Müdürlüğü’nden … sayılı takip dosyası Uyap sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir … Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan … soruşturma, … karar sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Davalı …’in tacir olup olmadığına dair İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği’ne, Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden bilgiler celp edilmiştir.
…, … ve Doç. Dr. …’den oluşan … tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır.
…, … ve Doç. Dr. …’den oluşan … tarihli bilirkişi heyet ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE : Dava; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibariyle kaçak elektrik kullanımından kaynaklı, … C. Başsavcılığının … soruşturma … karar sayılı dosyasında ki … tarihinde davalı tarafından 18.228,56 TL nin ödenmesinden sonra, davacının bu tutardan sonra kaçak elektrik kullanımı nedeniyle talep edebileceği ceza tutarı ve zamlı tarifeden kaynaklı alacağın bulunup bulunmadığı, ödemeyle borcu sona erip ermediği hususlarından toplanmaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK.’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’.nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19/02/1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25/01/1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, gerçek kişi olan davalının işletme esasına göre defter tuttuğu, en son vergi beyannemesindeki gayrisafi hasıla miktarı dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, davalının abonelik sözleşmesinin “ticarethane” olarak belirtilmesinin davalının tacir olarak değerlendirilmesini gerektirmeyeceği (İzmir 2018/2137 Esas 2018/1655 Kararı da bu yöndedir) dolayısıyla davacının tacir sıfatını haiz olmayıp, esnaf olduğu, davacının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK.’nın 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK.’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK.’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD.’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD.’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE;
2-HMK.’nın 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza