Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/436 E. 2021/1113 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/436 Esas
KARAR NO : 2021/1113

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin toptancısı olan … Ltd. Şti.’ye telefon aracılığıyla siparişte bulunduğu. …bankasının muhatap olduğu… nofu 53.000 TL bedelli ve …nolu 55.000 TL bedelli iki adet çek verdiği, Söz konusu çeklere rağmen … Ltd. Şti’nin herhangi bir mal tesliminde bulunmadığı, bunun üzerine söz konusu şirket aleyhine menfi tespit ve çek iptal davası açıldığı, ancak bu çekleri aldığı kredinin teminatı olarak Ziraat bankasına ciro ettiği. Ziraat bankası tarafından da gönderilen yazıda, bu hususun teyit edildiği,Müvekkil şirketin … Ltd. Şti’ye karşı açılan davayı kazanmasına rağmen davalı banka çalışanı üçüncü kişiye ödemek zonında kaldığı, Davalı bankanın çekleri, rehin cirosuyla devraldığı, bunun kanuna aykırı olduğu, Davalı bankanın çeki, konuyla hiçbir bağlantısı olmayan … yoluyla tahsil etme yoluna gittiği, davalının kötüniyetli olduğu İddiasında bulunmuştur. Davacı vekili talep sonucu olarak, 108.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ve % 40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Çeklerin rehin kapsamında değil, kredi borcuna karşılık olarak alındığı, yasal prosedüre uygun olarak elektronik takasa tabi tutulduğu, Çekin çalışana ciro edilmesi şeklinde bir durumun söz konusu olmadığı, …’in şahsi cirosunun söz konusu olmadığı, söz konusu kişinin şubenin operasyon görevlisi olduğu, çeki banka adına banka yetkilisi sıfatıyla ve müvekkil şubenin kaşesi altına imza attığı, Davacının kötüniyet iddiasının gerçeği yansıtmadığı savunmasında bulunarak, davanın reddini ve yargılama giderleriyle yasal vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Dava; Ödenen 108,000 TL miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile davalıdan istirdatına dair açılmış İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; İzmir 1. ATM’nin … sayılı dosyası getirtilmiş; davalının çeki çalışanına ciro edip çek bedelinin tahsil edildiğine dair dekontlar dosya içinde hazır edilmiştir.
İzmir 1. ATM’nin … sayılı kesinleşen mahkeme kararı ile; Davacı şirketin dava dışı … Sanayi ve Ticaret LDT uyuşmazlık konusu çeklere ilişkin borcunun olmadığının tespiti yapılmıştır.
Davalı bankanın 11/06/2021 tarih, ….sayılı yazı ekindeki 02/11/2016 tarihli 53.000 TL tutarlı… seri numaralı …Bankası çeki, 03/11/2016 tarihli 55.000 TL tutarlı …seri numaralı …Bankası Çeki, 148.000 TL toplam tutarlı çek tevdi bordrosu 11/05/2016 tarihli 130.000 TL tutarlı …….Bankası BCH kullandırım dekontu sunulmuştur.
Banka bilirkişi marifeti ve akademisyen bilirkişi marifetiyle yerinde inceleme yetkisi ile kararımıza teşkil eden rapor alınmıştır.
Çekde rehin cirosunun yapılamayacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. TTK 818. Maddede poliçenin rehin cirosu ile devrine ilişkin TTK 689 hükmüne gönderme yapılmaması bir yasak olarak nitelendirilemez.
Kanun koyucu rehin cirosunu yasaklamak isteseydi bunu açıkça düzenlemesi gerekirdi. Özellikle 5941 sayılı çek kanunun geçici 3/5 maddesinin çeklerin düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilmesini yasaklaması karşısında, çekde rehin cirosunun mümkün olmadığını ileri süren doktrin ve yargıtaydaki görüşlerin temel görüşleri olan çekin ödeme aracı olması gerekçesi ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte söz konusu hükme rağmen TTK 818’de TTK 689’a atıf yapılmamasına kanun koyucunun bilinçli susmasına kabul edilse bile çeklerde rehin cirosu yasağı sadece açık rehin ciroları bakımından uygulama alanı bulur.
Yoksa, doktrinin çoğunluğunun haklı olarak ifade ettiği üzere bu durum gizli rehin cirosu yapılmasına engel teşkil etmez. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından davalı bankanın yetkili hamil olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu hususta yeni tarihli İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 11. HD 08/03/2021 tarih …esas, ….karar sayılı ilamında, oldukça yeni tarihli bu kararda bankanın çekin müşterisinin kredi borcunun teminatı olarak devraldığını beyan etmesini, bankanın meşru hamil sıfatını ortadan kaldırmayacağını ifade etmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından davalı bankanın yetkili hamili olduğu kabul edilmesi gerekir, bu tespit yapıldıktan sonra, çeklerin bedelsiz kaldığı hususu şahsi delil niteliğine sahip olduğundan kural olarak bankaya dair ileri sürülemeyecektir bedelsizlik değerinin çeki devralan Bankanın TTK 225/2 ve TTK 818 maddesi gereğince TTK 687 çerçevesinde bilerek borçlunun zararına hareket etmesi gerekir.
Somut olaydaysa, bankanın bilerek davacının zararına hareket ettiğinin ispatına söz etmek mümkün değildir. Ayrıca davacının gizli rehin cirosu olduğunun ispatlayamadığı tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla ve tüm dosya içeriğindeki davanın reddine dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 1.844,37‬ TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭1.785,07‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Davalı yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 14.210,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulün anlatıldı.23/12/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı