Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/367 E. 2021/290 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/367 ESAS
KARAR NO : 2021/290 KARAR

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİH İ : 23/07/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada ;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin toptan yün ticareti yaptığını, davalının müvekkilinden işyerinde perakende satılmak üzere muhtelif cinsten yün aldığını, karşılığında 6 adet senet verdiğini, ancak bedellerinin ödenmediğini, sürekli bahanelerle oyaladığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını ancak davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, açıkladığı nedenlerle davalının İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davaya görev ve zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, davanın İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, açıkladığı nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında;
DAVA: Davacı taraf vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin toptan yün ticareti yapmakta olduğunu ve borçlunun müvekkilinden işyerinde parekende olarak satmak için muhtelif cinsten yün aldığını ve karşılığında bir kısmı İzmir … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla takibe konan senetleri verdiğini, ancak bedellerini ödemediğini, söz konusu icra dosyasından takibe konan altı adet senedin toplam tutarının 7.000.00.-TL.olup vade tarihlerinin 2012 yılı Ekim ayı ve 2013 yılı Ocak,Şubat ayları içinde olduğunu, borçlunun, müvekkiline kendisine miras kaldığını ancak diğer mirasçılarla mal paylaşımında anlaşamadıkları için sürecin uzayacağını, paylaşımdan sonra ödeme yapacağını söyleyerek ve sonrasında da başka bahaneler ileri sürerek, uzun süre kendisini oyaladığını ve müvekkilinin iyi niyetinden faydalandığını, sonunda müvekkilinin bu uzun bekleme sürecinin bir sonuç getirmediğini görerek senetleri icraya koymak zorunda kaldığını, borçlunun borca, faize, ihtar giderlerine ve fer’ilere itiraz ettiğini ve müvekkiline borcu olmadığını, aralarında mutabakatın sağlanmış olduğunu ve vadesi gelmiş bir borç bulunmadığını ileri sürerek takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı-borçlunun ileri sürdüğü itiraz sebeplerinin yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı-borçlu ile müvekkili arasındaki ticari ilişki sonucu davalının müvekkilinden yün satın aldığını ve karşılığında söz konusu senetleri verdiğini, senetlerdeki imzaya itiraz edilmemiş olduğunu her birinin vadesinin de geçmiş olduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde tüm bu alışverişi gösteren kayıtların ve faturaların usulünce işlendiğinin görüleceğini, davalının itirazının tümüyle yersiz olduğunu, davalının söz konusu senetlerin zamanaşımına uğradığı iddiasında bulunduğunu, müvekkilini kasıtlı olarak oyalaması sonucu senetlerin 3 yıllık süresinin dolduğunu ve kambiyo senedi vasfını kaybettiğini, ancak TTK. göre ve HMK.a göre zamanaşımına uğramış senedin, yazılı delil başlangıcı teşkil ettiğini, tanık dahil her türlü delille senetlerin dayanağı alacağın tesbitinin mümkün olduğunu, davalı-borçlunun müvekkilinden mal aldığını ve bedellerini ödemediğini, bu nedenle sebepsiz yere zenginleşmiş olduğunu, bu sebepsiz zenginleşmenin müvekkilinin aleyhine olduğunu ve müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenlerle davalı-borçlunun İzmir .. .İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı-borçlunun itirazının kötü niyetli ve alacak miktarının da likit olduğundan davalı-borçlunun alacağın % 20 si oranından az olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı-borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili aleyhine açılan işbu davanın hukuka ve usule aykırı olduğunu, davacının gerçeğe aykırı iddialarının bulunduğunu, davacı ile davalı arasında TTK nezdinde bir mutlak ticari dava, ticari ilişki/tacir hüviyeti vb. bulunmadığını, müvekkilinin… Esnaf Sanatkarlar odasına bağlı bir … sicil numaralı esnaf olduğunu, kaldı ki müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde faiz oranının ticari iş/tacir kapsamında uygulanan avans faizi olmayıp, % 9 oranında kanuni faiz oranı ile talep edildiğini, ayrıca dosyaya sunulan senetlerin davacının da belirttiği üzere kambiyo senedi vasfında olmadığını, hatta dava konusunun dava şartı arabuluculuğa tabi olmadığını, sürecin sehven işletildiğini, bu nedenle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun düşeceğini, davacının talep edeceği haksız alacağın türü, nevi, dayanağının olmadığını, açık, anlaşılır, ispat edilebilir olmadığını, yaratılmaya çalışılan sözde borç ilişkisine dayalı alacağı kabul etmemekle beraber, zamanaşımına uğradığını belirtmek istediklerini, müvekkilinin hakkında taraflarının, iddia konusunun ve hatta dava dilekçelerinin aynı ancak iddia konusu alacak dönemlerinin farklı olduğu iki adet derdest dava dosyasının mevcut olduğunu, usul ekonomisine aykırı şekilde, iki ayrı icra takibi yapıldığını, iki ayrı arabuluculuk süreci yürütüldüğünü ve iki ayrı dava ikame edildiğini, yargılama giderlerinin hakkkaniyetli olması ve mahkemelere gereksiz iş yükünün yüklenmemesi amacıyla işbu dosya ile İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası hakkında birleştirme kararı verilmesini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu olmadığını, icra takibine itiraz dilekçelerindeki tüm itirazlarını yinelediklerini, açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, İtirazın iptali davasına konu haksız alacağın dönemleri incelendiğinde fatura, sevk irsaliyesi, ticari sözleşme, teslim tutanağı gibi hiçbir ilişkinin bulunmadığının görüleceğini, dosyaya sunulan kambiyo vasfı taşımayan senetlerin üzerinde malen ibaresinin mevcut olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının miras paylaşılmasını beklediği, müvekkilinin 8 sene boyunca ” mirastan payını alınca ödeme yapacağını söyleyerek, davacıyı tam 8 sene bahanelerle oyaladığı” iddiasının olağan ticari hayatın akışına aykırı ve gerçek dışı bir iddia olduğunu, basiretli bir tacir olması gereken davacının, müvekkili tarafından bahanelerle kasıtlı olarak zamanaşımına uğratılmasının, 8 sene oyalanmasının gerçekçi olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının ise her halükarda oluşmadığını, müvekkilinin itirazında haklı olduğunu, bu nedenlerle; mahkemenin görevsizliğine, dosyanın usul ekonomisi ilkesine uygun olarak İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile birleştirilmesine, usul ve esas hakkındaki itirazları neticesinde haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İzmir .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının mahkememiz dosyasına birleştirilmek üzere gönderildiği anlaşıldı.
Dava ve Birleşen Dava; Kambiyo vasfını yitirmiş bonolar nedeniyle açılan itirazın iptali davalarıdır.
HMK nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davalar ticari dava olarak sayılmıştır.
TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda; Taraflar arasındaki toptan yün alım satımı ilişkisi bulunduğu analaşılmıştır.
… Vergi Dairesinin 11/08/2020 Tarihli Yazı Cevabında göre; Davalının 19.0.42002 tarihinde tuhafiye yün satışı faaliyeti nedeniyle işe başladığı, gerçek usulde mükellefiyetinin devam ettiği, işletme hesabına göre defter tuttuğu, 2019/1-2 dönemi gelir beyannamesine göre dönem içi hasılatının 14.991,54 TL olduğu
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün 11/08/2020 tarihli yazı Cevabında: Davacının devam eden …. ticaret ve Sanayi- … şirket kaydının devam ettiği, davalının tacir kaydının olmadığı
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ nin 23/10/2020 Tarihli yazı Cevabında: Davalının 07.12.2007 tarihli ve devam eden, davacının 27.12.1984 tarihininde başlayan ve devam eden kaydının olduğu mesleklerinin yün satışı olduğu,
Davanın TTK nun 4./1Maddesi ve diğer kanunlarda sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşıldığından,
Dava her ne kadar kambiyo senetleri nedeniyle başlatılan icra takibi sonrası açılan itirazın iptali davası olsa da kambiyo senetlerin, asıl ve birleşen davada zaman aşımına uğrayarak kambiyo senedi vasfının yitirdiği ve adi senet hükmünde olduğundan mutlak ticari davalardan olmayacağı, davalının celb edilen kayıtlara göre her ne kadar Vergi Dairesi kaydı var ise de kazancının tacir sırını geçmediği, ticaret sicil kayırlarında tacir görünmediği, esnaf sayılacağı anlaşıldığından, işbu davada görevli Mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu kanaatina varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK .nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine, HMK’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk Mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada ve birleşen davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, karşı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır