Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/344 E. 2021/1132 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/344
KARAR NO : 2021/1132

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ : 24/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; taraflar arasında …….Ltd. Şti.’ye ait “……..” isimli işletmede davalı şirketin pazarladığı bira ürününün alım-satımına ilişkin 25/12/2017 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme sorunsuz olarak uygulanırken Covid-19 pandemisi nedeniyle “Barkod” faaliyetinin sekteye uğradığını, davalı şirketin elinde bulundurduğu teminat bonosunu İzmir ……. İcra Müdürlüğü’nün ….sayılı dosyasında takibe koyduğunu, müvekkilinin işletmesinin pandemi nedeniyle Devlet’in aldığı tedbirler kapsamında kapatıldığını, İç İşleri Bakanlığı’nın 16/03/2020 tarihinde 81 İl Valiliğine gönderdiği “Coronavirüs Tedbirleri” konulu Genelge ile müvekkili şirketin faaliyet alanı da dahil olmak üzere tüm yurtta bazı faaliyetleri tamamen ve kesin olarak durdurduğunu, müvekkili şirketin faaliyetinin de bu kapsamda 16/03/2020 tarihinde saat 24.00 itibariyle durdurulduğunu, bu dönemde davalı şirketten ürün alınamadığını, sözleşmenin 14. maddesi gereğince 5 yıl süreli sözleşmede müvekkilinin asgari satın alma taahhüdünün 230.000 litre olduğunu, 25/12/2022 tarihine kadar satın alma şartı konduğunu, işletme pandemi sebebiyle bir süre kapalı da kalmış olsa 25/12/2022’ye kadar olan sürenin henüz dolmadığını, kısa bir süre ürün satın alınmamasının taahhüdün yerine getirilmemesi anlamını taşımayacağını, takibe dayanak bononun sözleşmede belirtilen teminat olduğunu, sözleşmenin 9. maddesine göre toplam katkı miktarının 1.094.000,00 TL olduğunu, 11/2 maddesine göre cezai şart tutarının ise 290.000,00 USD olduğunu, müvekkillerinin takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlarının bulunmadığını, müvekkili …’ya imzalattırılan 25/12/2017 tarihli müşterek borçlu-müteselsil kefalet senedinde yer alan kefilliğin hukuken geçersiz olduğunu, bu belgede kefalet tarihinin 25/12/2017 olduğunu, bu tarihin aynı zamanda hem satım sözleşmesinin hem de icraya konan bononun tarihi olduğunu, miktarın da senette yer alan 1.094.000,00 TL olduğunu, belgede yer alan “tarih 25/12/2017”, “müteselsil kefil”, “1.094.000,00 TL” yazılarının müvekkili …’nun bizzat kendi eli ürünü olmadığını, bu müvekkiline sadece senet üzerine 2 adet imza attırıldığını, ad ve soyadının dahi kendisi tarafından yazılmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, her ne kadar İzmir…… İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……… Esas sayılı dosyasında şikayetçi olsalar da bu mahkemenin dar yetkili olması nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesinin mümkün olmayacağını belirterek, İzmir ….. İcra Müdürlüğü’nün ……sayılı dosyasında başlatılan takibin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, müvekkillerinin İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün……sayılı dosyasında başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, müvekkilleri yararına % 20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava 1.094.000,00 TL dava değeri üzerinden açılmıştır.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın İzmir …… İcra Hukuk Mahkemesi’nde açtığı takibin iptaline ilişkin davada istediği sonuca ulaşamaması sebebiyle bu davayı açtığını, davacıların sözleşmenin 9/a maddesinden de anlaşılacağı gibi müvekkiline verdikleri bir teminatın bulunmadığını, senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddianın dayanaksız olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında 25/12/2017 tarihinde 5 yıl süreli satın alma sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşmede belirlenen katkının davacının imzasını içeren teslim alındı tutanakları ile verildiğini, katkının verildiği hususunun davacı tarafça inkar edilmediğini, davacılardan bu katkıya ilişkin olarak davaya konu senedin alındığını, katkının iadesi koşullarının gerçekleşmesi ile senedin muaccel hale geldiğini ve müvekkili tarafından haklı olarak icra takibine konu edildiğini, somut olayda sözleşmenin birden çok fesih şartının oluştuğunu, sözleşme hükümlerine aykırılık halinde ayrıca feshin ihbarına gerek olmadığını, kaldı ki takibe geçilmesi ile sözleşmenin fesih iradesinin ortaya konduğunu, davacı şirketin pandemi süreci öncesinde rakip ürün satmak ve sözleşmede belirlenen aylık ve yıllık asgari alım miktarlarına aykırı davranmak suretiyle sözleşmenin birden fazla maddesini ihlal ettiğini, yine pandemi öncesinde haksız menfaat temin etmek amacıyla sözleşmeyi bilerek ve isteyerek ihlal etmesine karşın ihlal sebebini pandemi sürecinde müvekkilinden ürün almama gibi göstermeye çalışmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı iddialarını kabul etmediklerini, sözleşmenin 13. maddesinde aylık asgari satın alma miktarının 3.833,33 litre ve yıllık asgari satın alma miktarının 46.000 litre olarak kararlaştırıldığını, ancak bu alımın gerçekleştirilmediğini, ürün alımına ilişkin döküme göre davacının sözleşmenin başlangıcından 2020 yılı 3. ayına kadar yani davacı tarafın belirttiği genelge tarihine kadar yaklaşık 103.500 litre ürün olması gerekirken 56.857 litre yani asgari satın alma taahhüdünün yarısı kadar alım gerçekleştirdiğini, davacının ayrıca rakip ürün sattığı hususunun da davacı şirketin defterleri, evrak ve kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını, davacı …’nun sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, davaya konu senedi hem davalı şirket hem de kendi adına aval veren sıfatıyla ayrı ayrı imzaladığını, yani aval veren olduğunu, senet metnine atılan iki ayrı imzanın bu gerçeği doğruladığını belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; satın alma sözleşmesi nedeniyle İİK 72. maddesi gereğince borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 25/12/2017 tarihli 5 yıl süreli satın alma sözleşmesi sebebiyle davacıların davalı şirkete İzmir … İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı takip dosyası kapsamında borçlarının bulunup bulunmadığı, davalıların sözleşmeyi ihlal edip etmedikleri, varsa borç miktarlarının ne olduğu” konularındadır.
Davanın konusu olan İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının davalı şirket, borçlularının davacılar olduğu, takipte 1.094.000,00 TL’si asıl alacak ve 71.372,26 TL’si faiz olmak üzere toplam 1.165.372,26 TL alacağın tahsilinin istendiği, takibin kambiyo takibi olduğu, takip tarihinin 17/06/2020 olduğu, takibin dayanağının 25/12/2017 düzenleme 25/12/2019 vade tarihli 1.094.000,00 TL bedelli bono olduğu görülmüştür.
Takibin dayanağı bono incelendiğinde; davalı lehine düzenlendiği, “keşide eden” kısmında davacı şirketin kaşesinin ve üzerinde imzanın bulunduğu, ayrıca kaşenin alt tarafında davacı …’nun isminin ve imzasının yer aldığı, her iki imzanın birbirine benzediği, senedin üzerinde teminat senedi olduğu yönünde herhangi bir ibarenin bulunmadığı, senet üzerinde “nakten” kaydının bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin vekaletnamesi ekindeki imza sirküleri incelendiğinde; davacı …’nun 10 yıl süreyle davacı şirketin münferiden yetkilisi olduğu görülmüştür.
Tarafların da kabulünde olduğu üzere, davacı şirket ile davalı şirket arasında 25/12/2017 tarihinden itibaren 25/12/2022 tarihine kadar 5 yıl süreli satın alma sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin 1. maddesi ile; davacı şirket, işletmekte olduğu “……….Mahallesi ……. Caddesi …….Sokak No………../İSTANBUL” iş adresindeki “Barkod” adlı işletmesinde “sözleşme süresince sözleşme konusu ürünleri satın almayı, diğer rakip ürünleri ve bunlara ilişkin her türlü malzemeyi satın almamayı, bulundurmamayı, tamamını üstlenmemeyi ve davalı şirketin pazarladığı mamullerin satışını bu sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapmayı” kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmenin 9. maddesinde; “davalı şirketin işletmeye destek olmak amacıyla yeniden satıcıya ön iskonta bedelini mahsuben 890.000,00 TL + KDV nakit ve 44.625,00 TL nakit bazlı katkıda bulunacağı” düzenlenmiştir. Toplam katkı tutarı 1.094.000,00 TL’dir. Yani senet tutarı kadardır. Sözleşmenin 11.11/2 maddesinde; “sözleşme hükümlerinden herhangi birine aykırı hareket etmesi halinde davacı satıcının, davalı şirketten aldığı tüm yardım ve sabit yatırımların bedelini bankalarca uygulanan en yüksek kredi faiziyle birlikte davalı şirkete iade etmeyi ve ayrıca cezai şart olarak 290.000 ABD Doları karşılığı Türk Lirası’nı bankalarca uygulanan en yüksek kredi faiziyle birlikte hiçbir ihtara gerek kalmaksızın davalı şirkete nakden ve defaten ödemeyi, bunun için teminat olarak yeniden satıcı tarafından davalı şirkete verilecek teminatın (ipotek, rehin vs.) nakde çevirmesine yeniden satıcının itirazının olmayacağı” kabul edilmiştir. Sözleşmenin 13. maddesinde ….. fıçı ve şişe biranın toplam asgari satın alma taahhüdü “230.000 litre” olarak kararlaştırılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu teslim alındı tutanakları incelendiğinde; 28/03/2018 tarihli tutanağın; sözleşme gereğince 250.000 + KDV miktarda ürünün teslimine ilişkin olduğu; 01/02/2018 tarihli tutanağın; 322.203 + KDV miktarında ürünün teslimine ilişkin olduğu; 01/06/2018 tarihli tutanağın; 317.797+ KDV miktarındaki ürünün teslimine ilişkin olduğu, her üç tutanakta “teslim alan yeniden satıcı” kısmında davacı şirketin kaşesinin ve üzerinde imzanın bulunduğu görülmüştür. Ayrıca “Belgedir” başlıklı 25/12/2017 tarihli belgede “bu belgenin satın alma sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduğu” hususunun yazılı olduğu ve ayrıca satın alma sözleşmesinde mutabık kalınan katkının hangi tarihlerde ve hangi miktarlarda verileceği hususunun belirtildiği, belgenin alt kısmında 01/02/2018 tarihinde 322.203, 28/03/2018 tarihinde 250.000, 01/06/2018 tarihinde 317.797, 25/12/2019 tarihinde 37.817,79 litre ürün verileceğinin yazılı olduğu, yine bu belge altında da davacı şirketin kaşesinin ve üzerinde imzasının bulunduğu görülmüştür.
İzmir…..İcra Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacılar tarafından davalı hakkında 24/06/2020 tarihinde açılmış dava olduğu, dava dilekçesi ile birlikte; “İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı takip dosyasında takibe konu senedin kambiyo senedi vasfının bulunmadığı, taraflar arasında 25/12/2017 tarihinde imzalanan sözleşmenin 9. maddesi kapsamında teminat senedi olduğu” hususlarının ileri sürüldüğü ve takibin iptaline karar verilmesinin istendiği, mahkemece; “..sözleşmenin 25/12/2017 tarihli olduğu, her ne kadar senedin tanzim tarihi 25/12/2017 ise de sözleşmenin 9. maddesi incelendiğinde senede atıf yapıldığına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı, senedin bu sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiğine ilişkin açıklamanın yer almadığı” gerekçeleriyle “Şikayetin Reddine” ilişkin 27/11/2020 tarihli kararın verildiği görülmüştür.
Davaya ve takibe konu senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddiayı ispat yükü davacı tarafa aittir. Sözleşmede davanın konusu senede ilişkin bir düzenlenmenin bulunmaması, senet metninde teminat senedi olduğuna ilişkin bir kaydın olmaması, senedin “nakden” düzenlendiğinin yazılı olması ve davalı tarafın da bu senedin davacı şirkete verilen katkı sebebiyle düzenlendiğini ileri sürmüş bulunması karşısında senedin teminat senedi olarak verilmediği kabul edilmiştir.
Sözleşmede 5 yıl için toplam 230.000 litre ürün alımından söz edilmiştir. İcra takibi 17/06/2020 tarihinde başlatılmıştır. Davalı vekili ayrıca, davacının rakip firma ürünlerini sattığını, bunun defter incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını bildirmiştir.
Mahkememizce davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı defterlerini talimat yolu ile inceleyen mali müşavir bilirkişi … 16/06/2021 tarihli raporunda özetle; 25/12/2017 tarihli sözleşmede belirlenen yıllık 46.000 litre alım taahhüdüne karşılık dosyadaki ürün alım tablosuna göre davacı şirketin 26 aylık dönemde 56.857 litre ürün aldığını, asgari ürün satın alma tahhüdünü yerine getirmediğini, davacı şirketin ticari defter ve belgelerine göre taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihini içeren 2017-2020 döneminde davacının dava dışı …Ltd. Şti. ile de ticari ilişkisinin bulunduğunu, bu firmanın …’in dağıtıcı bayii olduğunu, davacının başka bir firmadan ürün aldığını, senedin teminat senedi olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin hukuki olduğunu bildirmiştir.
Sunulan ve toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; davacılara, sözleşmenin 9. maddesi kapsamında işletmeye destek olunması amacıyla davalı tarafça 890.000,00 TL + KDV nakit ve 44.625,00 TL nakit bazlı katkıda bulunulacağının kararlaştırıldığı, bu katkının taraflar arasında imzalanan 28/03/2018 tarihli tutanakla 250.000,00 TL + KDV, 01/02/2018 tarihli tutanakla 322.203,00 TL + KDV ve 01/06/2018 tarihli tutanakla 317.797,00 TL + KDV olarak yani toplamda 890.000,00 TL + KDV olarak davacı şirkete teslim edildiği, KDV dahil toplam katkı tutarının 1.094.000,00 TL olduğu, senet bedelinin de aynı olduğu, dolayısıyla dava konusu senedin davacılardan bu katkıya ilişkin olarak alındığı, davacıların sözleşme süresi içerisinde sözleşme ile tahhüt ettikleri ürün alımını gerçekleştirmedikleri, davacı defterlerine göre sözleşme süresince davacıların davalıdan 26 aylık dönemde 56.857 litre ürün satın aldıkları, sözleşme ile kararlaştırılan ürün miktarının ise yıllık 46.000 litre olduğu, diğer yandan yine bilirkişi tarafından davacı defterlerinde “davacıların, davalı ile olan sözleşme döneminde dava dışı Efes Pilsenin bayiliğini aldığı, bu firma ile ticari ilişkisinin olduğu” hususunun da belirlendiği, davacıların sözleşmenin 1 ve 13. maddelerine aykırı davranarak ihlal ettikleri, davalı tarafça verilen katkının iadesi koşullarının oluşması nedeniyle davaya konu senedin de muaccel hale geldiği; her ne kadar sözleşmede davacı … taraf olarak yer almıyor ise de, davaya konu senedin “keşide eden” kısmında davacı şirket kaşesinin altında davacı …’nun da isim, soy isim ve imzasının bulunduğu, bu kişinin aynı zamanda davacı şirketin yetkilisi olduğu, şirketin münferiden temsile yetkili temsilcinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imzanın kendisini sorumlu kılacağı, sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imzanın yeterli olduğu, bononun ön yüzündeki 2. imzanın atılması zorunluluğu olmadığından şirket kaşesi dışına atılan imzanın aval olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle senetten dolayı bu davalının da sorumluluğunun ve borcunun bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Davacılar vekiline dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması nedeniyle yemin delil hakkını kullanıp kullanmadığı sorulmuştur. Davacılar vekili 12/10/2021 gönderme tarihli dilekçesi ile yemin deliline dayanmayacaklarını belirtmiştir. İspatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. .
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 18.682,79 TL harçtan düşülmesi ile kalan 18.623,49‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.218,86 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 73.588,03 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/12/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza