Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/313 E. 2022/512 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/313
KARAR NO : 2022/512

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular hakkında 338.946,15 TL’si asıl alacak, 63.440,82 TL’si işlemiş faiz, 3.172,04 TL’si BSMV ve 350,94 TL’si masraf olmak üzere toplam 406.515,95 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Davalı borçlular vekili 10/11/2019 tarihli dilekçesi ile; herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin takibe, borcun tamamına, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faiz ve ferilere itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacı banka ile davalı borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak davalı şirkete ticari krediler kullandırıldığını, davalı …’ın bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, …’ın sözleşmelerin düzenlendiği tarihte davalı borçlu şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, kredi ödemelerinin vadesinde ödenmemesi üzerine Gebze Noterliği’nin 30/01/2019 tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin gönderildiğini, davalıların ihtarnamede belirtilen borcu ödemeyerek temerrüte düştüklerini, arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığını, davalılar hakkında İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava 406.515,95 TL harca esas eğer üzerinden açılmıştır.
CEVAP ;
Davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER ;
Genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarnamesi, İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası, bilirkişi raporu.
GEREKÇE ;
Dava; haklarında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı banka ile davalı şirket arasında 21/10/2016 tarihinde 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 21/10/2016 tarihinde 625.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalanmıştır. Bu sözleşmelerde davalı … toplam 1.625.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer almıştır.
Davacı banka davalı borçlulara gönderdiği Gebze Noterliği’nin 30/01/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “28/01/2019 tarihi itibariyle hesabı kat ettiğini” bildirerek “toplam 338.617,23 TL borcun, ihtar masrafı ile birlikte 38 gün içerisinde ödenmesini” ihtar etmiştir. İhtarname davalılara ayrı ayrı 01/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı banka ile davalı şirket arasında imzalanan ve davalı …’ın müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak davacı banka tarafından davalı borçlu şirkete kullandırılan krediler nedeniyle davalıların davacı bankaya borçlarının bulunup bulunmadığı, varsa icra takip tarihi itibariyle faiz ve ferileri ile birlikte davalılar borcunun ne miktar olduğu, davalıların takibe itirazlarında haklı olup olmadıkları, itirazlarının iptali ve icra inkar tazminatı istenebilme koşullarının bulunup bulunmadığı, davacı banka tarafından uygulanan faiz oranının sözleşme ve yasaya uygun olup olmadığı” konularındadır.
Mahkememizce davacı banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 04/03/2022 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile davalı şirket arasında 21/10/2016 tarihli 1.000.000,00 TL limitli ve 21/10/2016 tarihli 625.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeleri davalı …’ın toplam 1.625.000,00 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kefaletin 6098 sayılı TBK hükümlerine göre limitinin, tarihinin ve türünün el yazısı ile yazıldığını, davacı banka tarafından sözleşmeye dayalı olarak davalı şirkete ticari krediler kullandırıldığını, kredilerin riske girmesi üzerine kredi hesaplarının kat edildiğini, davalılara ihtarname gönderildiğini, davalıların 14/03/2019 tarihinde temerrüde düştüklerini, ihtar sonrasında ödeme yapılmadığını, faiz alacağı yönünden istekle bağlı kalınarak yapılan hesaplama sonucunda davalıların 07/10/2019 takip tarihi itibariyle davacı bankaya 338.617,23 TL’si asıl alacak 63.440,82 TL’si işlemiş faiz, 3.172,04 TL’si BSMV, 350,94 TL’si masraf olmak üzere toplam 405.581,03 TL borçlarının bulunduğunu, davalı şirketin asıl borçlu sıfatıyla diğer davalının ise tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla müteselsil kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduklarını, davacı bankanın sözleşme hükümleri gereği takip tarihinden itibaren 338.617,23 TL asıl alacağa yıllık % 47,52 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi raporu davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş. Davalılar tarafından yasal süre içerisinde rapora yönelik beyan ve itiraz dilekçesi verilmemiştir.
Davacı vekili 21/03/2022 tarihli dilekçesiyle; raporun sadece ihtiyati haciz vekalet ücreti alacağı yönünden eksik olduğunu belirterek bu alacak kaleminin de hüküm altına alınmasını istemiştir.
İcra dosyasındaki takip talebi incelendiğinde; 606,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücretinin de genel toplama dahil edildiği görülmüştür.
Davacı vekili her ne kadar 606,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücretinin de takip miktarına dahil olduğunu ileri sürmüş ise de; ödeme emrinde bu alacak kaleminin belirtilmediği, borçlulara gönderilen belgenin takip talebi değil de ödeme emri olması karşısında borçluların bu alacak kaleminden haberdar edilmedikleri; kaldı ki ödeme emrinde bu alacak kaleminin gösterilmemiş olmasına ilişkin olarak davacı tarafça İİK hükümleri çerçevesinde şikayet hakkı olmasına ve yeni ödeme emri çıkartılmasını sağlama imkanı var iken, bu yasal yola da başvurmadığı; bu durum karşısında da davalı borçluların ödeme emrinde açıkça gösterilmeyen bu alacak kalemi yönünden sorumlulukları yoluna gidilemeyeceği anlaşıldığından, buna yönelik davacı itirazı haklı bulunmamıştır.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Bu hususlar zorunlu şekil şartlarıdır.
Somut olayda; davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen 21/10/2016 tarihli 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 21/10/2016 tarihli 625.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu-mütesslil kefil sıfatıyla imzalayan gerçek kişi davalı …’ın kendi el yazısıyla kefalet türünü, limitini ve tarihini yazmış olması sebebiyle kefaletinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda müşterek borçlu-müteselsil kefil durumundaki davalı kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacaktır.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan ve düzenlediği bilirkişi raporu açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı banka ile davalı şirket arasında 21/10/2016 tarihli 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin ve 21/10/2016 tarihli 625.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmede diğer davalının toplam 1.625.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer aldığı, genel kredi sözleşmelerinde davalı …’ın el yazısı ile kefaletin türünün, tarihinin ve limitinin yazılı olması nedeniyle kefaletin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli bir kefalet olduğu ve davalının sorumluluğunu doğurduğu, kefaletin sona erdiğine ilişkin bir savunma olmadığı gibi bir bildirimin de bulunmadığı, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 7.1 maddesine göre müşterinin, banka tarafından uygulanan cari en yüksek ticari kredi faizi, komisyon ve bu miktarlar üzerinden BSMV ve faiz üzerinden KKDF tahakkuk ettirilmesini, kredi borç tutarına bankanın en yüksek kredi faizinin 2 katı fazlası oranında temerrüt faizinin uygulanacağını kabul ve taahhüt ettiği, …. numaralı kredi için akdi faiz oranının % 29.16, temerrüt faiz oranının da % 58.32 olduğu; … numaralı kredi için akdi faiz oranının % 23.76, temerrüt faiz oranının % 47.52 olduğu; davacı bankanın ise her iki kredi yönünden de yıllık % 47.52 temerrüt faiz oranını uyguladığı, bu nedenle isteğin aşılmadığı, davacı bankanın faiz isteğinin ve uyguladığı temerrüt faizinin genel kredi sözleşmesinin 7.1 maddesine ve akdi ve temerrüt faizi oranlarının TCMB tebliğlerine uygun olduğu, BSMV yönünden ise gider vergisi mükellefi olan davacı bankanın bu vergiyi vasıtalı bir vergi olması nedeniyle ve sözleşme hükmü gereği borçlulara yansıtma yetkisinin olduğu, dava konusu kredi hesabının davacı banka tarafından 28/01/2019 tarihinde kat edildiği, hesap kat ihtarnamesinin davalı şirkete 01/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalı …’a ise adresinde bulunamaması nedeniyle tebliğin yapılamayarak tebligatom 01/02/2019 tarihinde iade edildiği, sözleşmenin 6.3 maddesinde “sözleşme adresinin yasal ikametgah olduğu, adres değişikliğinin noter kanalı ile bankaya bildirilmemesi halinde buraya yapılan tebliğlerin geçerli olacağı” hususunun kabul ve taahhüt edilmiş olması ve tebligatın davalıların sözleşmede yazılı adreslerine gönderilmiş olması nedeniyle ihtarnamede verilen sürenin eklenmesi ile davalıların 14/03/2019 tarihinde temerrüte düştükleri; benimsenen bilirkişi raporuna göre davalıların davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle 338.617,23 TL’si asıl alacak 63.440,82 TL’si işlemiş faiz, 3.172,04 TL’si BSMV, 350,94 TL’si masraf olmak üzere toplam 405.581,03 TL borçlarının bulunduğu, davalıların bu miktar borca itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında davalıların 338.617,23 TL’si asıl alacak, 63.440,82 TL’si işlemiş faiz, 3.172,04 TL’si BSMV ve 350,94 TL’si masraf olmak üzere toplam 405.581,03 TL borca itirazlarının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Davacı bankanın takip tarihinden itibaren 338.617,23 TL asıl alacağa yıllık % 47,52 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğuna,
4-405.581,03 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭27.705,24 TL harçtan peşin alınan 4.912,73 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭22.792,51‬ TL harcın davalılardan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre 1.316,96 TL’lik kısmının davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Arabuluculuk ücretinden kalan ‭‭3,04 TL Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik ‭3,04‬ TL arabuluculuk ücreti için tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
8-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL’si başvurma harcı ve 4.912,73 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭4.967,13‬ TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacının yapmış olduğu 270,00 TL’si posta-tebligat gideri, 6.726,53 TL’si ilanen tebligat gideri ve 1.000,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.996,53 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭7.978,14 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 36.840,67 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kabul edilen kısım yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, reddedilen kısım yönünden ise kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/05/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza