Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/295 E. 2023/124 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/295 Esas
KARAR NO : 2023/124

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı tarafın davalı borçludan olan fatura alacağının tahsili için 28/10/2019 tarihinde İzmir 21. İcra Dairesinde … Esas sayılı dosya ile takibe başlattıklarını, 7 örnek ödeme emri, davalıya 05/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu ve davalı vekili tarafından 09/12/2019 tarihinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itiraz edilerek icra takibi durdurulduğunu, davacı ile davalı … arasında 27/05/2014 ile 21/07/2014 tarihleri arasında faturalı olarak yapılan satış karşılığında ödenmesi gereken 79.403,43 TL bedelli 59 adet fatura alacağının ödemediğini, davacının ödenmeyen alacakları için yaptıkları arabuluculuk toplantısında da olumlu sonuç alamadıklarını, davacı bu nedenle alacağını temerrüte düşürmediğinden dolayı icranın yapıldığı tarihe kadar olan faizden feragat etmiş olduğunu ve icra dosyasına faizle ilgili feragat harcı yatırdığını, davalı tarafın icra takibine haksız ve yersiz yere yaptığı itirazın iptal edilerek, duran icra takibinin devamını dava etmiştir.
CEVAP: Davacı … ile Davalı …’ın dava konusu uyuşmazlıklar ortaya çıkmadan 25 yıl öncesine dayanan dostlukları olduğunu, davalı tarafın 2014 yılı başında, arkadaşı …’ın ………İZMİR adresinde “… Sanayi ve Ticaret” unvanlı iş yerinde çalışmaya başladığını, ancak … ve firması …’nın piyasaya olan borçları nedeniyle ticari faaliyetleri neredeyse durduğunu, bunun üzerine … üzerine yeni bir firma kurmaya karar verdiklerini, amaçları piyasadaki ticari itibarı sarsılmış …’ın elinde kalan malları ile yeni kurulan “…” isimli firma aracılığı ile satmak istediklerini, böylelikle …’ın borçlarını ödeyerek ticari itibarını geri kazandırmak olduğunu, bu amaç ile davalı …’ın 20/05/2014 tarihinde …….İZMİR adresinde “…” unvanı ile gıda maddelerinin toptan ticaretini yapmak üzere kendi adına bir iş yeri açtığını, davalı tarafın …’ın firması olan …’ya ait malları faturalı olarak satın aldığını, karşılığında …’ın piyasaya olan borçlarını nakit ve mal karşılığında ödemeye başladığını, dosyaya sunmuş oldukları 16 adet tahsilat makbuzu ile …’ın piyasaya olan borçlarına karşılık toplamda 90.717,55 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin 33.741,87 TL”lik kısmı çek ile ödendiğini, geri kalan bir kısım için …’a nakit ödeme ile yapılmış olduğunu, bir kısmı da …’ın borçlu olduğu firmalara, …’ın borcundan düşülmek üzere mal verildiğini, bunu bilen …’ta tahsilat makbuzlarını düzenleyerek imzaladığını, davacı …’ın tüm bunları bilmesine rağmen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numarası ile davalı …’ın aleyhine şikayette bulunmuşsa da bir sonuç alamadığını, bunun üzerine tamamen haksız ve kötü niyetli şekilde bu dava konusu icra takibini başlattığını, davalının davacıya herhangi bir borcu olmadığını, aksine davalının davacıdan resmi olarak 34.724,40 TL alacağının bulunduğunu, bu nedenle davacının davasının reddine, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeni ile davacının %20 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
İzmir Bornova Vergi Dairesinde’den davalı tarafın BA ve BS formları celp edilmiştir.
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Endüstriyel Kimya Makine Plastik San ve Tic. Ltd. Şti.’nin, ticaret kayıtları celp edilmiştir.
Davacı tanıkları … ve …’ün ihzaren getirtilmesi talep edilmiş ilgili yerlerden müzekkereler celp edilmiştir.
Vakıfbank, Halkbank, HSBC Bankası, Ziraat, Akbank, İş Bankası, Garanti Bankası Şubelerinden, taraflar ile alakalı askerlik şubelerinden, seçim müdürlüklerinden, evlendirme dairesinden, belediyelerden, elektrik ve su ödemelerine ilişkin kurumlardan, Turkcell, Türk Telekom, Vodafone şirketlerinden tarafların imza asıllarına ilişkin sistemlerinde bulunan tüm ilgili yerlerden evraklar celp edilmiştir.
12/12/2022 tarihli İstanbul Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesine gönderilen imza asıllarına ilişkin belgelerin bazılarının onaylı fotokopi suretleri olduğunun ve eksik karbon fatura asıllarının olmaması sebebiyle raporun sağlıklı olarak alınamayacağına ilişkin Adli Tıp Raporu celp edilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; davacı tarafından, duran takibin devamı amacıyla açılan itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK.’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK.’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19/02/1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25/01/1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK.’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, gerçek kişi olan davacı ve davalının 2013-2014-2015 tarihleri arasında işletme esasına göre defter tuttukları, en son vergi beyannemesindeki gayrisafi hasıla miktarları dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, dolayısıyla davacı ve davalının tacir sıfatını haiz olmadığı, davalının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK.’nın 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK.’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK.’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. H.D.’nin 2015/10410 Esas, 2015/1025 Karar sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 Esas, 2016/788 Karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. H.D.’nin 2015/15811 Esas, 2016/5002 Karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin GÖREVSİZ olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi gereğince karar verildiği anda kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. maddesi uyarınca 2 haftalık süresi içinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza