Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/282 E. 2021/516 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/282
KARAR NO : 2021/516

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular hakkında 1.042.009,47 TL’si asıl alacak, 178.643,68 TL’si temerrüt faizi ve 606,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.221.259,15 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendilerine 26/03/2019 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlular vekilleri aracığıyla verdikleri 28/03/2019 tarihli dilekçeleri ile özetle; alacaklı olduğunu belirten bankaya karşı 1.221.259,15 TL borcun bulunmadığı gibi herhangi bir temerrüde düşme durumunun da söz konusu olmadığını ileri sürerek, borcun tamamına, faiz oranına ve tüm ferilere itiraz etmişlerdir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı borçlu şirket tarafından müvekkili bankanın … şubesinden 17/07/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli; 14/03/2016 tarihli 300.000,00 EURO bedelli; 14/03/2016 tarihli 825.000,00 TL bedelli; 22/03/2017 tarihli 1.100.000,00 TL bedelli kredi sözleşmeleri ile kredi kullanıldığını, kredilerin riske dönüşmesi üzerine borçlu şirket ile ipotek borçlusu ve kefiller aleyhine Beşiktaş …Noterliği’nden 26/10/2018 tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin gönderilerek “hesabın kat edilerek borcun tamamının muaccel kılındığı” hususunun bildirildiğini, borcun ödenmesinin istendiğini, ancak hesap kat ihtarnamesi borçlulara tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalı borçlu aleyhinde genel haciz yoluyla icra takip işlemlerine başlandığını, davalı borçlu tarafından alacağın ferilerine itiraz edildiğini, icra takibinde istenen ferilerin, yasal düzenlemelere ve hukuka uygun olduğunu, müvekkilinin kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda borca itirazın haksız olduğunun belirleneceğini, itirazın alacağı geciktirmek amacıyla yapıldığını, kamu bankası olan müvekkilinin kötü niyetinden söz edilemeyeceği için tazminata hükmedilemeyeceğini belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı banka tarafından müvekkilleri … ve …’in kefaletiyle şirkete kredi verildiğini, sözleşmenin tek taraflı ve matbu hazırlandığını, karşılıklı bir iradenin varlığından söz edilemeyeceğini, müvekkillerinin sözleşmenin zayıf tarafı olduklarını, faiz ve diğer yaptırımlar konusunda müvekkillerinin iradesinin bulunmadığını, müvekkili şirket almış olduğu krediyi belirlenen sürelerde ödemişse de ekonomik sorunlar nedeniyle özellikle aşırı artış gösteren döviz cinsinden olan ödemelerde ödeme güçlüğü çekmeye başladığını ve sonunda bu kredi borcunu ödeyemediğini, müvekkili şirketin ekonomik sıkıntılara bağlı olarak yeniden yapılandırma istemi de kabul edilmediğinden kalan borcunu ödeyemediğini, müvekkilinin zaten ödeme güçlüğü çektiği bir ortamda müvekkiline tüm kredinin 1 gün içerisinde ödenmesi gerektiğinin ihtar edilmesinin ve müvekkilinin de bunu ödeyemeyeceğinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte … ve …’in söz konusu borca kefil olduklarını, davacının kredi borcunu asıl kullanan şirket ile ilgili olarak yasal yola başvurmadan doğrudan müvekkilleri hakkında yasal işlem yaptığını, TTK’nın 8. maddesinde faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğunu, tacir olmayan … ve … açısından uygulanmayacağını, bilirkişi tarafından yapılacak incelemede TBK’nın 88. ve 120. maddeleri ile belirlenen faiz oranlarının uygulanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; haklarında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka ile davalı şirket arasında 17/07/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli; 14/03/2016 tarihli 300.000,00 EURO bedelli; 14/03/2016 tarihli 825.000,00 TL bedelli; 22/03/2017 tarihli 1.100.000,00 TL bedelli kredi sözleşmeleri imzalanmıştır. Bu sözleşmelerde gerçek kişi olan diğer davalılar 2.675.000,00 TL ve 300.000,00 EURO kefalet limiti ile müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer almışlardır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı banka ile davalı Tasfiye Halinde … Gıda Teks. ve Konf. San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan ve diğer davalıların müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıkları 17/07/2012 tarihli 750.000,00 TL bedelli; 14/03/2016 tarihli 300.000,00 EURO bedelli; 14/03/2016 tarihli 825.000,00 TL bedelli; 22/03/2017 tarihli 1.100.000,00 TL bedelli kredi sözleşmeleri çerçevesinde davalı şirkete kullandırılan ticari krediler nedeniyle davalıların davacı bankaya faiz borçlarının bulunup bulunmadığı, davacı banka tarafından uygulanan faiz oranının sözleşmeye ve mevzuata uygun olup olmadığı, faize faiz yürütülüp yürütülmediği, takipte istenen ana paraya TBK’nın 88. ve 120. maddeleri ile belirlenen faiz oranlarının uygulanıp uygulanamayacağı, davalıların İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası çerçevesinde icra takip tarihi itibariyle ne miktar faiz ve fer’i borçlarının bulunduğu, itirazlarında haklı olup olmadıkları, itirazlarının iptali koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Genel kredi sözleşmesinin 5/5.1 maddesinde banka kayıtlarının delil olacağı kabul edilmiş olduğundan, mahkememizce davacı banka kayıtları, dava ve icra dosyası üzerinde uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 27/04/2021 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile davalı Tasfiye Halindeki … Gıda Teks. ve Konf. San İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında 17/07/2012 düzenleme tarihli 750.000,00 TL limitli; 14/03/2016 düzenleme tarihli 300.000,00 EURO limitli; 14/03/2016 düzenleme tarihli 825.000,00 TL limitli ve 22/03/2017 düzenleme tarihli 1.100.000,00 TL limitli kredi çerçeve sözleşmelerinin düzenlendiğini, davalılar … ve …’in kredi çerçeve sözleşmelerinin tamamını müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, her birinin kefalet limitinin 2.675.000,00 TL ve 300.000,00 EURO olarak belirlendiğini, 6098 sayılı TBK hükümleri doğrultusunda kefalet türü, kefalet tarihi ve kefalet limitinin el yazısı ile yazıldığını, sözleşmelere istinaden davalı asıl borçlu şirkete taksitli ticari kredi, döviz kredisi ve KMH’dan krediler kullandırıldığını, kredilerin riske girmesi üzerine kredi hesaplarının kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiğini ve davalıların 03/11/2018 tarihinde temerrüde düştüklerini, ihtar sonrası riskin devam etmesi üzerine davalılar aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, faiz alacağı yönünden istekle bağlı kalınarak 14/03/2019 takip tarihi itibariyle 1.037.604,87 TL’si asıl alacak, 178.643,68 TL’si işlemiş faiz, 606,00 TL’si ihtiyat haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.216.854,55 TL banka alacağından davalı Tasfiye Halindeki … Gıda Teks. ve Konf. San İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’nin asıl borçlu sıfatıyla, davalılar … ve …’in tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını, davacı bankanın takip tarihinden itibaren 961.431,26 TL ticari krediler asıl alacağına sözleşme hükümleri gereği yıllık % 57 oranında, 76.173,61 TL KMH asıl alacağına 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen yıllık % 33 oranında temerrüt faizi, ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Bu hususlar zorunlu şekil şartlarıdır.
Somut olayda; davacı banka ile davalı Tasfiye Halindeki … Gıda Teks. ve Konf. San İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 17/07/2012 tarihli 750.000,00 TL limitli; 14/03/2016 tarihli 300.000,00 EURO limitli; 14/03/2016 tarihli 825.000,00 TL limitli ve 22/03/2017 tarihli 1.100.000,00 TL limitli kredi çerçeve sözleşmelerini 2.675.000,00 TL ve 300.000,00 EURO kefalet limiti ile müşterek borçlu-mütesslil kefil sıfatıyla imzalayan gerçek kişi davalıların kendi el yazılarıyla kefalet türünü, limitini ve tarihini yazmış olmaları sebebiyle kefaletlerinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki davalılar kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olacaklardır.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Davacı vekili 25/05/2021 tarihli dilekçesi ile; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, icra takibinde istenen asıl alacağın 1.042.009,47 TL yerine 1.037.604,87 TL olarak hesaplanmasına ve 76.173,61 TL KMH asıl alacağına % 33 temerrüt faizi işletilebileceği yönündeki beyana katılmadıklarını bildirmiş, ek rapor aldırılmasını istemiştir.
Bankacılık mevzuatında ve uygulamasında kat edilen kredi hesabının kat edildiği tarihteki anapara ve kat tarihine işleyen faiz ve gider vergisinin eklenmesiyle asıl alacak tutarı belirlenecektir. Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı asıl alacak miktarına ilişkin hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan; diğer yandan KMH akdi ve temerrüt faiz oranları 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenecek olup, 23/10/2018 hesap kat tarihinde temerrüt faiz oranı yıllık % 33 olarak belirlendiğinden, bilirkişi raporundaki faize ilişkin tespitler de açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, rapor bütünüyle yeterli görülmüş, ek rapor aldırılması yönündeki istek haklı bulunmamıştır.
Davalılar vekili TBK’nın 88. ve 120. maddeleri ile belirlenen faiz oranlarının uygulanması gerektiğini savunmuş ise de; davacı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi bankacılık işi olduğundan, TTK’nın 4. maddesi gereğince ticari iş niteliğindedir. Aynı kanunun 8. maddesine göre de ticari işlerde temerrüt faizi oranı serbestçe belirlenecektir. Bu koşullarda TBK nun 88. ve 120. maddelerindeki hükümlerin ticari işler bakımından uygulanabilirliği bulunmadığından, davalılar vekilinin bu yöndeki savunmasına değer verilmemiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı banka ile davalı Tasfiye Halindeki … Gıda Teks. ve Konf. San İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında 17/07/2012 düzenleme tarihli 750.000,00 TL limitli; 14/03/2016 düzenleme tarihli 300.000,00 EURO limitli; 14/03/2016 düzenleme tarihli 825.000,00 TL limitli ve 22/03/2017 düzenleme tarihli 1.100.000,00 TL limitli kredi çerçeve sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşmelerde diğer davalılar … ve …’in 2.675.000,00 TL ve 300.000,00 Euro kefalet limiti ile müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer aldıkları, genel kredi sözleşmesinde davalıların el yazıları ile kefaletlerinin türünün, tarihinin ve limitinin yazılı olması nedeniyle kefaletlerinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu, davalıların sorumluluğunu doğurduğu, kefaletin sona erdiğine ilişkin bir savunma olmadığı gibi bir bildirimin de bulunmadığı, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 4.2. maddesine göre müşterinin, aynı tür krediler ve hesaplar için banka tarafından TCMB tarafından bildirilen TL/YP en yüksek cari akdi faiz oranının % 100 fazlası olarak belirlenen oranda ve bu oranların değişmesi halinde değişen oranlarda temerrüt faizi uygulamasını ve bu tutarları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, bu maddeye göre davacı bankanın da 15/08/2018 tarihli faiz tebliğinde en yük kredi faiz oranının yıllık % 38 olduğu, % 38 akdi faizin % 100 eklenmesiyle temerrüt faizinin yıllık % 76 oranına tekabül ettiği ancak davacı bankanın % 38 akdi faize % 50 ilavesiyle temerrüt faiz oranını yıllık % 57 olarak istediği, bu oranın ticari kredilere uygulanabileceği; KMH akdi ve temerrüt faiz oranlarının 5464 sayılı yasanın 26.3 maddesi gereğince TCMB tebliğleri ile belirlendiği, kredi hesabının kat edildiği 23/10/2018 tarihinde akdi faiz oranının yıllık % 27, temerrüt faiz oranının yıllık % 33 olarak belirlendiği, TCMB’nin belirlediği ve 14/02/2014 tarihli faiz tebliğinde en yüksek kredi faiz oranı olan yıllık % 40 akdi faiz oranına % 50 eklenmesiyle bulunan yıllık % 60 faiz oranını uygulayabileceği, dolayısıyla davacı bankanın faiz isteğinin ve uyguladığı temerrüt faizinin genel kredi sözleşmesinin 4.2. maddesine ve akdi ve temerrüt faizi oranlarının TCMB tebliğlerine uygun olduğu, dava konusu kredi hesabının davacı banka tarafından 23/10/2018 tarihinde kat edildiği, hesap kat ihtarnamesinin davalılara 01/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen 1 günlük sürenin eklenmesi ile birlikte davalıların temerrütünün 03/11/2018 tarihinde oluştuğu; davalıların davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle 1.037.604,87 TL’si asıl alacak, 178.643,68 TL’si işlemiş faiz, 606,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.216.854,55 TL borçlarının bulunduğu, davalıların bu miktar borca itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalıların (davalı kefiller … ve … yönünden tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile) 1.037.604,87 TL’si asıl alacak, 178.643,68 TL’si işlemiş faiz ve 606,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.216.854,55 TL borca itirazlarının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Davacı bankanın takip tarihinden itibaren 961.431,26 TL ticari krediler asıl alacağına yıllık % 57 oranında, 76.173,61 TL KMH asıl alacağına 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen yıllık % 33 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğuna,
4-Hükmolunan 1.216.854,55 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭83.123,33 TL harçtan peşin olarak alınan 14.749,76 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭68.373,57‬ TL harcın davalılardan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalılardan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL’si başvurma harcı, 14.749,76 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭14.804,16‬ TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu 118,00 TL’si posta-tebligat gideri ve 650,00 TL’si bilirkişi ücreti ve 900,00 TL arabuluculuk vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.668,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 1.661,98 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 75.389,91 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
11-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/06/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza