Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/250 E. 2021/977 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/250
KARAR NO : 2021/977

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2020
KARAR TARİHİ : 26/11/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 535.847,44 TL’si asıl alacak ve 15.172,56 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 551.020,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 02/01/2020 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlu yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği 07/01/2020 tarihli dilekçesi ile; alacaklı şirkete herhangi bir borcun bulunmadığını ileri sürerek, borca, işlemiş faize, faiz oranına ve tüm ferilere itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, Bornova … Noterliği’nin 21/10/2019 tarihli … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile dava dışı … San ve Tic. A.Ş.’nin davalı …’ndan olan 535.847,44 TL tutarındaki alacağını temlik aldığını, temlik sözleşmesine dayalı olarak davalı hakkında İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibe kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, faturalara TTK’nın 21. maddesine göre itiraz edilmediğini, faturaların tarafların ticari defterlerine kaydedildiğini, vergi dairesi kayıtlarının da bu hususu doğrulayacağını, arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını belirterek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava değeri olarak 551.020,00 TL gösterilmiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin temlik eden şirkete hiçbir şekilde borcunun bulunmadığını, temlik sözleşmesinin şartlı olarak düzenlendiğini, bu nedenle temlik eden tarafından şart yerine getirilmediği için temlik sözleşmesinin uygulama kabiliyeti kazanmadığını, temlik edene müvekkili tarafından verilmiş bir teyit yazısının bulunmadığını, temlik sözleşmesinde temliki kabul eden davacının alacağın varlığı konusunda kuşku duyması nedeniyle “temlik edenden, borçlu olduğu iddia edilen taraflardan teyit yazısı alarak kendisine sunmasının” şart koşulduğunu, müvekkili tarafından temlik edene böyle bir yazı verilmediği gibi İzmir … Noterliği aracılığıyla temlik edene ve temlik alana gönderilen 01/11/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile temlik edene herhangi bir borcun bulunmadığı hususunun da bildirildiğini, temlik edenin alacağının dayanağı olduğu ileri sürülen faturalara konu malların hiçbir şekilde müvekkiline teslim edilmediğini, teslimi ispat yükünün karşı tarafta olduğunu, 3 adet faturaya konu akülerin tamamının 30.540 kg olduğunu, bu miktardaki malların klasik şirket araçları ile taşınmasının mümkün olmadığını, büyük ölçekli kamyonlarla veya tırlarla taşınmasının gerektiğini, bu hususun da taşıma irsaliyesi ve taşıma faturası ile ispat edilmesi gerektiğini, faturalarda malların teslim edildiğine ilişkin olarak müvekkili şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığını, faturalara itiraz edilmemesinin, alacağın varlığını değil sadece fatura içeriğine konu malların birim bedelinin kabulü anlamını taşıdığını, malların müvekkiline teslim edilmemesi nedeniyle faturaların şirket kayıtlarından çıkartıldığını ve VUK’nın 371. maddesi gereğince gerekli düzeltme beyannamelerinin verilmek suretiyle hatalı beyanların düzeltildiğini, ancak davacı tarafın mal teslimini içermeyen faturaları kayıtlarında tutarak suç işlediğini, davacı ile temlik eden şirketin eylem birliği içinde haksız kazanç peşinde olduklarını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla takip talebindeki faiz oranının yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 40’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyası, temlik sözleşmesi, BA-BS formları, ticari defterler ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davalının tacir olup olmadığının belirlenmesi amacıyla ilgili odalara yazılar yazılmıştır.
İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’ne yazılan yazıya verilen cevapta; davalı …’nun sicil müdürlüğünde kaydının olmadığı bildirilmiştir.
Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; davalı …’nun gerçek usulde vergilendirildiği, bilanço esasına göre defter tuttuğu, 1. sınıf tacir olduğu bildirilmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün gönderdiği kayıtlar incelendiğinde; davalı …’nun, dava dışı … San ve Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olduğu görülmüştür.
Gelen yazı cevaplarına göre davalı …’nun tacir olduğu belirlendiğinden mahkememizin eldeki bu davaya bakmakta görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “temlik eden dava dışı … San ve Tic. A.Ş. ile temlik alan davacı şirket arasında düzenlenen Bornova … Noterliği’nin 21/10/2019 tarihli … yevmiye numaralı temlik sözleşmesinin uygulanabilir nitelikte ve geçerli bir temlik sözleşmesi olup olmadığı, bu kapsamda da sonuç doğurup doğurmayacağı, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı icra dosyasında takibe konu edilen 3 adet faturada gözüken malların temlik eden tarafından davalıya tesliminin yapılıp yapılmadığı, davalının davacıya İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası çerçevesinde borcunun bulunup bulunmadığı, varsa icra takip tarihi itibariyle faiz ve ferileriyle birlikte davalı borcunun ne miktar olduğu, davalının borca itirazında haklı olup olmadığı, itirazın iptali koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
Bornova … Noterliği’nin 21/10/2019 tarihli … yevmiye numaralı temlik sözleşmesi incelendiğinde; dava dışı … San ve Tic. A.Ş.’nin davalı …’ndan olan 535.847,44 TL tutarındaki alacağının davacı şirket tarafından temlik alındığı görülmüştür. Temlik sözleşmesinin içeriğinde; “….Temlik eden iş bu temliknamenin bir nüshasını bilgi ve gereği için muhataplara ibraz ederek temlik sözleşmesinin muhataplara iletildiğine dair muhatap tarafından düzenlenerek verilmiş bulunan teyit yazısını … Tic. Ltd. Şti.’ye ibrazla yükümlü bulunduğunu kabul ve beyan eder…” ifadelerine de yer verilmiştir. Temlik sözleşmesinde davalı … “muhatap” olarak gösterilmiştir.
Davalı vekili cevaplarında öncelikle “temlik sözleşmesinin uygulanabilir nitelikte olmadığı” savunmasında bulunmuştur.
Alacağın temliki 6098 sayılı TBK’nın 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; alacaklı, borçlunun rızası aranmaksızın alacağını 3. kişiye temlik edebilecektir. Aynı kanunun 184. maddesine göre temlikin (devrin) geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın temliki sözleşmesi temlik eden ve temellük eden arasında yapıldığı için, temlik edilen alacağın borçlusunun sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle muvafakatine gerek yoktur. Zira; 6098 sayılı TBK’nın 183 ve devamı maddelerine göre alacaklı, borçlunun rızasını almadan alacağını üçüncü kişiye temlik edebileceğinden, temlik edilen alacağın borçlusunun herhangi bir beyanda bulunması gerekli olmayıp, temlik edilen alacağın borçlusu eski alacaklının yerine yeni alacaklının geçmesine katlanmak zorundadır. Çünkü borçlu zaten önceki anlaşma ile borç doğuran olayı kabul etmiştir ve temlik işlemi ile de borçlunun borç miktarı değişmemektedir. Nitekim; Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2002/7795 Esas ve 2003/5255 Karar sayılı kararı ile 14. Hukuk Dairesi’nin 1999/632 Esas ve 1999/2221 Karar sayılı kararında da “yazılı olma koşulu ile borçlunun rızasını almaya gerek olmadan alacağın üçüncü kişiye temlik edilebileceği” görüşüne varılmıştır.
Somut olayda; davacı şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen temlik sözleşmesi noterde yazılı olarak düzenlenmiş olduğundan, sözleşme içeriğinde düzenlendiği şekilde davalıdan teyit yazısı alınmamış olması davalının borcunu sona erdirmeyeceğinden ve temlik sözleşmesinin geçerliliğini etkilemeyeceğinden, buna ilişkin savunma ve itirazlar mahkememizce haklı bulunmamıştır.
Davamızın dayanağı olan icra takibinde davacı tarafça 3 adet irsaliyeli faturaya dayanılmıştır. Bu faturalar; dava dışı … San. Tic. A.Ş. tarafından dava dışı … San. Tic. A.Ş. emrine düzenlenen 17/05/2018 tarihli … numaralı 199.503,70 TL bedelli; 10/07/2018 tarihli … numaralı 149.959,24 TL bedelli ve 17/07/2018 tarihli … numaralı 186.847,44 TL bedelli faturalardır. Faturaların toplam bedeli 536.310,38 TL’dir.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının … A.Ş., borçlusunun … San ve Tic. A.Ş. olduğu, takipte 201.180,91 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 273.982,09 TL alacağın tahsilinin istendiği, takibin kambiyo takibi olduğu görülmüştür.
Takibin dayanağı olan çekler incelendiğinde; bu çeklerin keşideci … San ve Tic. A.Ş. tarafından … A.Ş. emrine düzenlenmiş 05/10/2018 keşide tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli; 19/08/2018 tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli; 12/10/2018 keşide tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli üç adet çek olduğu, bu çeklerin tamamının arkasında … San Tic. A.Ş.’nin ve …’nun cirolarının bulunduğu, çeklerin tamamının ibraz edildiği, ibrazlarında karşılıksız oldukları görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı 13/05/2019 tarihli kararı incelendiğinde; davacısının … San ve Tic. A.Ş., davalılarının … Yedek Parça San ve Tic. A.Ş. ile … olduğu, bu davanın 31/12/2018 tarihinde açılmış alacak davası olduğu, mahkemece “davacının istek ve iddialarının açılacak bir eda davasında araştırılabileceği, dava dilekçesi ile ticari alacağın tespitinin istendiği, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine” karar verildiği görülmüştür. Verilen bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna gidilmiştir.
Davalı taraf teslimi inkar etmiştir. Teslimi ispat yükü davacı taraftadır. Davacı vekili ise BA-BS formlarına ve ticari defterlere delil olarak dayanmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri ile dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 09/07/2021 tarihli raporunda özetle; dava dışı … San ve Tic. A.Ş.’nin 2018, 2019, 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, yasal tasdiklerinin yaptırıldığını, delil niteliğinin bulunduğunu, dava dışı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı ile ilgili hesap işlemlerinin “120 alıcılar” ana hesabı altında “120.286 …” alt hesabına kaydedilerek izlendiğini, dava dışı şirketin defter kayıtlarında davalı …’na ait 535.847,43 TL tutarındaki borç bakiyesinin yevmiye defterinde 01/01/2019 tarihli 1 numaralı açılış fişinde kaydedildiğini, dava dışı şirket tarafından davalı hesabına borç kaydedilen 3 adet irsaliyeli fatura örneklerinin tarafına sunulduğunu ancak fatura konusu malların teslimine yönelik herhangi bir belgenin sunulmadığını, bu faturaların 17/05/2018 tarihli … numaralı 199.503,70 TL bedelli; 10/07/2018 tarihli … numaralı 149.959,24 TL bedelli ve 17/07/2018 tarihli … numaralı 186.847,44 TL bedelli faturalar olduğunu, davalının sunulan 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, defterlerin e- defter uygulamasına tabi olduğunu, delil niteliği taşıdığını, defter kayıtlarında dava dışı … San ve Tic. A.Ş. ile ilgili olarak 199.503,78 TL tutarıyla ilgili muavin hesap işlemleri dışında herhangi bir işlem kaydının bulunmadığını, “…-…-… hesap kodu” altında kaydedilen 199.503,78 TL bedelli fatura işleminin 31/05/2018 tarihli … hesaba virman yapıldığını, 01/07/2018 tarihli işlem kaydı ile “ters kayıt” açıklamalı olarak işlemin iptal kaydının yapılarak hesabın tamamen sıfırlanıp kapatıldığını, 3 adet faturanın dava dışı şirkete ait 2018 yılı defterlerine usulüne uygun olarak kaydedildiğini, dava dışı şirketin ve davalının ticari defter kayıtlarında dava konusu faturalara yönelik herhangi bir ödeme/tahsilat kaydının görülmediğini, şayet davacının alacaklı olduğu yönünde hüküm kurulması durumunda davacı vekilinin 535.847,44 TL toplam alacak için faiz başlangıç tarihi 04/11/2019 olarak baz alınıp hesaplama yapıldığında 14.199,96 TL işlemiş faiz istenebileceğini bildirmiştir.
Davacı vekili 19/01/2021 tarihli dilekçesi ekinde dava konusu 3 adet faturaya ilişkin 2 adet BA-BS mutabakat belgesini sunmuştur.
27/08/2018 tarihli mutabakat belgesi incelendiğinde; içeriğinde “VUK 360 sıra numaralı genel tebliğ gereği mal ve alım hizmet alımlarına ilişkin bildirim formu (BA) ile mal ve hizmet sayışlarına ilişkin bildirim formu (BS) verilmesi gerekmektedir. Bu durumda firmanızın 2017 yılı Temuz ayı dönemine ait mal alış ve satış tutarı KDV hariç olarak aşağıdaki bölümde belirtilmiştir. Hesap hareketlerimizde mutabık olup olmadığınızı kaşe ve imza ile tarafımıza en kısa sürede bildirmenizi rica ederiz.” dendiği, 01/07/2018-31/07/2018 tarihleri arası ve 285.037,00 TL’lik tutar için düzenlendiği görülmüştür.
21/06/2018 tarihli mutabakat belgesi incelendiğinde; içeriğinde “VUK 360 sıra numaralı genel tebliğ gereği mal ve alım hizmet alımlarına ilişkin bildirim formu (BA) ile mal ve hizmet sayışlarına ilişkin bildirim formu (BS) verilmesi gerekmektedir. Bu durumda firmanızın 2018 yılı Mayıs ayı dönemine ait mal alış ve satış tutarı KDV hariç olarak aşağıdaki bölümde belirtilmiştir. Hesap hareketlerimizde mutabık olup olmadığınızı kaşe ve imza ile tarafımıza en kısa sürede bildirmenizi rica ederiz.” dendiği, 01/05/2018-31/05/2018 tarihleri arası ve 169.071,00 TL’lik tutar için düzenlendiği görülmüştür.
Davalı vekili “bu belgeleri kabul etmediklerini, sonradan sunulduğunu, imzaların müvekkiline ait olmadığını” savunmuştur. Söz konusu belgeler davalı ile dava dışı temlik eden şirket arasında düzenlenmiştir. Dolayısıyla bu belgeler davalı elinden çıkma, davalıdan sadır borç ikrarını barındıran belge niteliğinde değildir. “VUK’nın 350. maddesi gereğince BA-BS formlarının verilmesi” yönünde ve anılan yasal düzenleme çerçevesinde düzenlenmiş belgelerdir. Kaldı ki Vergi Dairesi’nden gönderilen BA belgelerinde davaya konu faturalar da gözükmemektedir. Satış sözleşmelerinde malın teslim edildiği, teslim makbuzu, sevk irsaliyesi, irsaliyeli fatura ile ispat edilir. Bu durumda söz konusu mutabakat belgeleri bu haliyle malın teslimine karine oluşturmayacaktır. Bu nedenle de mahkememizce bu belgeler üzerinde imza aidiyeti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek duyulmamıştır. Davalı taraf “faturalara konu malların teslim edilmediğini” savunmuştur. Bu faturalardan 17/05/2018 tarihli 38903 numaralı 199.503,70 TL bedelli fatura yönünden; bu fatura davalı defterlerine 17/05/2018 tarihinde kaydedilmiş olup, yasal 8 günlük süre içerisinde iptal edilmediğinden ve iade faturası düzenlenmediğinden, bu süre geçirildikten sonra yapılan ters kayıt işleminin davalıyı borçlu olmaktan kurtarmayacağı, bu faturanın davalı defterlerine kaydedilmesi nedeniyle fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, aksini ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilmiş ve davalı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadıkları sorulmuştur. Davalı vekili, kendisine verilen kesin süre içerisinde herhangi bir beyanda bulunmadığından, yemin deliline dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilmiş ve bu fatura ile ilgili davalı itirazları haklı bulunmamıştır. Davacının 199.503,70 TL bedelli fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu kanaatine ulaşıldığından, bu fatura yönünden istenebilecek işlemiş faizin hesabı mahkememizce yapılmıştır. Yapılan hesaplamada; bu fatura üzerinde vade tarihinin yazılı olmaması nedeniyle TTK’nın 1530. maddesine göre değerlendirme yapılmıştır. Fatura, davalı defterlerine 17/05/2108 tarihinde kaydedildiğinden TTK’nın 1530. maddesi gereğince 30 gün sonrasında davalının temerrütü oluşacaktır. Ancak takip talebinde ve ödeme emrinde faiz başlangıç tarihi olarak 04/11/2019 tarihinin alınması nedeniyle mahkememizce de bu tarihle bağlı kalınmıştır. Bu tarih baz alındığında ise 53 gün üzerinden % 18,25 faiz oranı ile 199.503,70 TL için 5.286,85 TL işlemiş faiz istenebileceği kabul edilmiş, bu miktara yönelik davalı itirazı haklı görülmemiştir. Diğer iki adet fatura yönünden; 10/07/2018 tarihli … numaralı 149.959,24 TL bedelli ve 17/07/2018 tarihli … numaralı 186.847,44 TL bedelli bu faturaların dava dışı şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde ve davalının bildirdiği BA formlarında gözükmediği, faturalar irsaliyeli ise de davalıya teslimine ilişkin belgelerin bulunmadığı, teslimi ispat yükünün davacıya ait olduğu, teslimin hukuki bir işlem olması sebebiyle bu işlemin ancak yazılı delille ispatının gerektiği, davacı tarafın teslime ilişkin delil sunamadığı, davacı vekilinin dilekçelerinde açık bir şekilde yemin delilini de göstermediği, bu faturalara yönelik davalı itirazlarının haklı olduğu kanaatine ulaşıldığından, davacının bu faturalara ilişkin davası haklı görülmemiş, davanın 199.503,70 TL’si asıl alacak ve 5.286,85 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 204.790,55 TL üzerinden kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında davalının 199.503,70 TL’si asıl alacak ve 5.286,85 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 204.790,55 TL borca itirazının iptaline,
Takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-204.790,55 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭13.989,24 TL harçtan peşin olarak alınan 6.654,95 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭7.334,29‬ TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL’si başvurma harcı ve 6.654,95 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭6.709,35‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu 75,00 TL’si posta-tebligat gideri ve 750,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 825,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 306,62 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 22.785,34 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 22.785,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/11/2021

Başkan …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Katip …
(E-imza)