Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/237 E. 2022/628 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
.
ESAS NO : 2020/237 ESAS
KARAR NO : 2022/628 KARAR
.
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/09/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
GEREKÇELİ K.TARİHİ : 14/07/2022

Mahkememizde görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin faaliyetinin şehir içi raylı sistemle toplu taşımacılığı olduğunu, davalı … Yayın A.Ş tarafından … Gazetesinin 20.08.2015 tarihli sayısının ilk sayfasında “şoke eden iddia” başlığıyla, hem de 6. Sayfada “İzmir Metrosunda faciaya kılpayı” başlığıyla müvekkili aleyhine gerçek dışı bir haber yayınlandığını, haberin muhabir davalı … tarafından kaleme alınarak davalı … isimli vatandaşın beyanları olduğunu ifade ettiklerini, sorumlu yayın yönetmeninin ve yazı işleri müdürlerinin de yayına izin verdiğini, bu haberin halkı heyecana ve müvekkiline karşı güvensizliğe sürükleyeceğini ve müvekkilinin itibarını sarsacağını, müvekkilinin haberi öğrendiğinde internet sitesinde bir açıklama yazısı yazmak durumunda kaldığını, açıkladığı nedenlerle müvekkili aleyhine haksız olarak medya yoluyla yapılan yayın ve gerçek dışı abartılı yalan haber nedeniyle 5.000,00-TL manevi tazminata olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte hükmedilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tüm yargılama giderleriyle dava ücreti vekaletinin de davalılar uhdesinde bırakılmasına, sorumluluklarının müşterek ve müteselsil tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … Dergi Basım A.Ş, … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul anlamına gelmemek üzere yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasıyla görülen davanın temelinde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığından mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, aksi yönde karar verilecek olursa uygulanacak faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini, müvekkillerinden …’in kanunda tahdidi olarak belirtilen sorumlulardan olmadığından açılan davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu haberin davalılardan …’nun sosyal paylaşım sitesi olan facebook sayfasında kişisel paylaşım alanında paylaştığı haberin hiçbir yorum eklenmeksizin kamuoyu ile paylaşılmasından ibaret olduğunu, haberde paylaşım sahibi …’nun paylaşımlarından “iddia” olarak bahsedildiğini, dilekçesinde açıkladığı nedenlerle mahkemece görevsizlik kararı verilmesini, aksi takdirde … yönünden husumet nedeniyle reddini, diğer müvekkilleri açısından esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’na ilanen tebligat yapılmış, davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
… Gazetesi’nin 20/08/2015 tarihli nüshası örneği, sosyal ve ekonomik araştırma tutanakları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı.
Tanık … beyanında ; “Ben davacı şirkette araç bakım teknisyeni olarak çalışıyorum. Şirketin trenlerinin farklı yönlerde, farklı raylarda gitmeleri nedeniyle kafa kafaya çarpışmaları imkansızdır, sürücü bayılsa bile bu imkansız bir şeydir. Haberin yapıldığı tarihte de ben davacı şirkette çalışıyordum. Trenin bulunduğu baliste herhangi bir sorun olduğunda tren fren uygulamış olabilir. Bu haberin çıktığı olayda trenin servis frenin uygulandığını biliyorum. Baliste olan problem nedeniyle servis freni uygulandığını biliyorum. Bir blokta tren olduğunda arkadan gelen tren oraya giremez. Sinyalizasyon bu şekilde çalışır. Şirket teknik sorunu çözmek için gerekli donanıma sahiptir. Baliste sorun varsa anında sorunlu olan balis değiştirilir. Teknik sorun kesinlikle yolcu güvenliği ile ilgili bir zafiyete neden olmaz. Ben basında çıkan haberi duydum ve öğrendiğimize göre balisteki hata nedeniyle sürücü hızını yavaşlatmış ve servis freni yaparak durmuştur, kontrol merkezi ile görüşmüştür. Sonra yoluna devam etmiştir, barisin değiştirilip değiştirilmediğini ben bilmiyorum. Bu yavaşlama ve durma anında yukarda da dediğim gibi araçlar ayrı hatlarda gittiğinden çarpışma ya da çarpışma tehlikesi geçirme söz konusu değildir. Sistemde zaman zaman arızalar olabilir. Ancak bunlar kesinlikle kaza yapmaya etken değildir. Şirket içerisindeki teknik birimin amacı da araçların ve diğer birimlerde meydana gelen arızaları gidermektir. Trenlerin gidişi elektrik sinyalizasyon sistemi ile çalışır. Söz konusu olay Konak istasyonuna girmeden önce olmuştur. Servis freni ile Aracın hızının 60 km den 10 km ye veya 0 kmye kadar düşebileceğini örnekleme olarak söyledim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında ; “Ben Metro da daha önce tren sürücülüğü yaptım. Şimdi de kontrol merkezinde kontrolör olarak çalışıyorum. Dedi. Bende basında çıkan davaya konu olan haberi gördüm. Haberin çıktığı tarihte makinist olarak çalışmaktaydım. Tren işletim sistemi trenlerin üzerinden geçtiği balisler ve tren üzerindeki antenlerin balisleri okuması ve merkeze iletmesi ile çalışmaktadır. Olay günü treni kullanan makinistlerden biri benim. Balislerden anlık olarak haberleşemediği için tren sistem tarafından durdurulmuştur. Daha doğrusu sürücü fren yapar ancak fren yeterli olmazsa sistem kendiliğinden emniyet açısından kendini durdurur. Bu tür sorunları çözmek için şirket yeterli teknik donanıma sahiptir. Olayda tren anlık olarak durmuş kontrol merkezine bildirim sonrasında yoluna devam etmiştir. Bu arada yolculara da panik olunmaması için anons yapılır yolcu güvenliği ile ilgili herhangi bir zafiyet bulunmamıştır. Perona yaklaşık 20 metre mesafede durmuştur. Yaklaştığı peron Konak istasyonudur. Haberleşme arızası o an için balisten bilgi alınamamasıdır. Kontrol merkezi sistem arızasını görüyor. Takibinde herhangi bir arıza olmadığını görüp treni perona yanaştırıp, treni devam ettiriyor. O bölge de verilen sistemin maksimum hızı 60 km’dir. Perona yaklaşırken düşük hızla 40 km veya altı hızla girilir.” şeklinde beyanda bulunmuştur
Mahkememizin …… Esas – ………. Karar sayılı 17/09/2019 tarihli Kararı: davacı, davalı … Yayın A.Ş.’ne ait … Gazetesi’nin 20/08/2015 tarihli sayısında müvekkili aleyhine gerçek dışı abartılı yalan haber yapıldığı iddiası ile manevi tazminat tahsilini talep etmiş olup, uyuşmazlığın Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen kişilik haklarına basın yoluyla saldırıdan kaynaklandığı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, bu nedenle ticaret mahkemeleri değil, genel mahkemelerin görevli olduğu, ayrıca benzer mahiyette bir uyuşmazlıkta Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2015 tarih 2015/10364 esas, 2015/9669 karar sayılı ilamıyla uyuşmazlığın genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığının belirtildiği gerekçesiyle görev yönünden dava usulden reddedilerek dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…”
İstinaf İlamı:”… ilk derece mahkemesince HMK.’nun 114/1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (a-3) bendi gereğince esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine…” şeklindedir.
Dava: basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davalı … Dergi Basım Yayın A.Ş. tarafından yayınlanan … Gazetesi’nin 20/08/2015 tarihli nüshasının 6. sayfasında “İzmir Metrosunda faciaya kıl payı” başlıklı habere yer verilmiştir. Davacı bu haberin kişilik haklarını zedelediği iddiasıyla eldeki manevi tazminat davasını açmış,
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 58. maddesi gereğince kişilik hakları zedelenenlerin manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durumda halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, davalılardan …’ nun sosyal paylaşım sitesi olan facebook sayfasında kişisel paylaşım alanında paylaştığı, davalı … Yayın A.Ş tarafından … Gazetesinin 20.08.2015 tarihli sayısının ilk sayfasında “şoke eden iddia” başlığıyla, hem de 6. Sayfada “İzmir Metrosunda faciaya kılpayı” başlığıyla haber yapılmış olduğu, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları göz önüne alındığında her ne kadar yapılan haberde kamu yararı bulunduğu, toplumsal ilginin varlığı, konunun güncelliğinin varlığı kabul edilse bile dinlenen tren sürücüsü ve bakım teknisyeni tanık ifadelinden haberde verildiği gibi iki trenin çarpışmasının teknik olarak imkansız olduğu bu nedenle haberin gerçek olmadığı ve haberi verirken özle biçim arasındaki dengenin de korunmadığı kanaatine ulaşılmış, davacının basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi zarara uğradığı kanaatine ulaşılmış,
Davanın, davalılar …, … AŞ Yönünden kabulüne karar verilmiş,
BK Hukukî sorumluluk madde 13- Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur…”
Basın Kanunun 13. Maddeye göre basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan manevî zararlardan gazetenin sorumlu müdürü olan davalı …’ nin sorumlu tutulamayacağı ve davanın be davalıya yöneltilemeyeceği anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın,
1-Davalılar ………… AŞ Yönünden KABULÜNE,
5.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinde itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılar ……….. Yayıncılık AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2- Davalı … Yönünden Pasif Husumet Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 341,55‬-TL harçtan peşin alınan 85,39-TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16‬-TL harcın davalılar …, … AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDINA,
4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı yararına takdir olunan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’ … ve … Yayıncılık AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
5- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı … yararına takdir olunan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu 27,70-TL dava açma ilk gideri, 330,70-TL tebligat ve posta gideri, 4.960,72-TL ilan bedeli, 100,00-TL tanıklık ücreti olmak üzere toplam 5.419,12‬-TL Yargılama giderinin peşin yatırılan 85,39-TL harç ile birlikte davalılar …, … AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2022

Katip .
¸e-imzalıdır

Hakim .
¸e-imzalıdır