Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/214 E. 2023/179 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/214
KARAR NO : 2023/179

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2020
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların, 06.09.2019 tarihinde Omni Ticaret – Eticaret Yazılım Hizmet Sözleşmesini imzaladığını, müvekkilinin işbu sözleşmeden kaynaklı bütün edimlerini eksiksiz ve aksatmadan yerine getirdiğini, fakat davalının, 06.09.2019 tarih, … sıra numaralı ve 18.880.-Tl. tutarında faturanın, bakiye 7.080.-TL.’sini ısrarla ödemediğini, davalı aleyhine, İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını, borçlunun ödeme emrini tebellüğ ettiği ve yetki itirazında bulunduğunu, bunun üzerine, icra takibinin yetkili İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği ve yetkili olan İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından yeniden ödeme emri gönderildiğini, borçlunun takibe itiraz ettiğini, İcra takibinden sonra davalının, Karşıyaka 5. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini ihtar ettiğini, müvekkili tarafından keşide edilen Kadıköy 10. Noterliği’nin, 28.01.2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle, sözleşmeden kaynaklı bütün edimlerin eksiksiz olarak yerine getirildiğini, icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, bu sebeple davalı tarafından keşide edilen ihtarnamedeki bütün iddialara itiraz edildiğinin ihtaren bildirildiğini, Belirtilerek; İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve takibin devamına, haksız yere borca itiraz eden borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince, davacının, müvekkil şirketin ürettiği ürünün satışının yapılacağı internet sitesinin e-ticaret altyapısı ve tasarımının gerçekleştirilmesi hususunda Sözleşme’nin ayrılmaz parçası olan hizmetlerin sağlanması edimini yüklendiğini, müvekkilinin ise davacı tarafa sunulacak hizmete karşılık 16.000 TL + KDV hizmet bedelini ödeme edimini üstlendiğini, müvekkil şirketin, işbu Sözleşme’nin 4. Maddesi gereğince Sözleşme’nin imzalanması ile birlikte davacı şirkete 10.000 TL + KDV ödeme yaptığı, ödeme ile birlikte e-ticaret sitesinin altyapı işleri, site tasarımı ve micro/kargo entegrasyonu sürecinin başladığını, Davacı şirketin; site tasarımının önemli olduğu, site tasarımının vitrin niteliğinde olacağı, tasarımın iyi olmaması halinde projenin başarılı olamayacağı, bu nedenle standart tasarım kullanmak yerine özel tasarım gerçekleştirilmesinin daha uygun olacağını, ayrıca tasarımın kendileri tarafından gerçekleştirilmemesi halinde altyapıda sorunlar oluşabileceği gerekçelerini ileri sürerek; özel tasarım gerçekleştirmeyi ve en geç 1 ay 3 hafta içerisinde özel tasarım sitenin aktif hale geleceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerine müvekkil şirketin, davacı şirketin işinin ehli olduğu düşüncesiyle özel tasarım talebine onay verdiğini, İlk tasarımın davacı şirket tarafından müvekkili şirket yetkililerine iletildiğini, yetkililer tarafından birtakım düzenlemeler talep edildiğini, ancak sonrasında müvekkili şirkete iletilen ikinci tasarımın müvekkilini hayrete düşürdüğünü, müvekkilinin “doğal takviyeler” isimli internet sitesinde satışı gerçekleştirilecek ürün şurup olmasına rağmen davacı şirket tarafından, satışı gerçekleştirilecek ürün ile hiçbir ilgisi olmayan “çatal-bıçak” şeklinde bir logo tasarlandığını, bunun üzerine müvekkil şirketin, site tasarımının kendileri tarafından gerçekleştirileceğini davacı şirkete bildirdiği ve davacı şirket tarafından sadece tasarlanan sitenin altyapı işlerinin yürütülmesinin talep edildiğini, hazırlanan yeni tasarımın davacı şirkete iletildiği ancak sitenin altyapı çalışmalarının belirlenen sürelerde tamamlanmadığını, Bu nedenle müvekkil şirket tarafından davacı şirkete, Karşıyaka 5. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek; davaya konu Sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle tek taraflı olarak feshedildiğini, davacı şirket Sözleşme gereği edimlerini Sözleşmenin şartlarına ve belirlenen sürelere uygun şekilde gerçekleştirmemiş olduğundan müvekkili şirket tarafından başkaca bir ödeme gerçekleştirilmeyeceğini, yanı sıra davacı şirkete, ihtarname tarihine kadar ödenmiş olan hizmet bedelinin 3 gün içerisinde müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar ve ihbar edildiğini, her türlü dava ve talep haklarını saklı tuttukları, Belirtilerek; Haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
KANITLAR: ** Bilirkişi raporunda özetle;
Davalı … Pazarlama … Ltd. Şti.’nin 2019 yılında usulüne uygun tutulan ve sahibi lehine delil oluşturan ticari defter kayıtlarına göre; 03.12.2019 takip tarihi itibariyle, davacı … Bilgisayar … Ltd. Şti’ne 7.080.-Tl. borçlu göründüğü, bu tutarın aynı zamanda ödeme emriyle davalıdan talep edilen asıl alacak tutarına eşit olduğu,
Takip ve dava konusu, 06.09.2019 tarih, … sıra numaralı ve 18.880.-Tl. tutarında faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,
Talimat Mahkemesi’ne sunulan 11.06.2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda da, “Davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 7.080.-Tl. asıl alacağı bulunduğunun” Belirtildiği,
Bu durumda tarafların ticari defterlerinde kayıtlı hesap hareketlerinde ve hesap bakiyelerinde herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı,
Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 06.09.2019 tarih, 18.880.-Tl. tutarında fatura ile davalı şirket tarafından davacı şirkete 09.09.2019 tarihinde yapılan 11.800.-Tl. tutarında ödemenin sözleşme hükümlerine uygun olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı şirketin davacı şirkete olan 7.080.-Tl. tutarında bakiye borcunu, davacının, sözleşme şartlarına ve belirlenen sürelere uygun şekilde edimlerini yerine getirmemesi, sitenin yayına alınmaması gerekçeleriyle ödemek istememesinden kaynaklandığının anlaşıldığı,
Uyuşmazlık konusu uzmanlık alanınım dışında olduğundan bu konuda bir değerlendirme yapılamayacağı,
Dava dosyası içeriğinde, davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen cevap ihtarnamesinin bakiye borcun ödenmesine yönelik düzenlenmediği, dolayısıyla davacı şirketin davalı şirketten, takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği, 03.12.2019 takip tarihinden 27.03.2020 dava tarihine kadar geçen süre için (115 gün) temerrüt faizi talep edebileceği,
Sayın Mahkeme tarafından, davacı … Bilgisayar … Ltd. Şti’nin, davalı … Pazarlama … Ltd. Şti.’den 03.02.2019 takip tarihi itibariyle 7.080.-Tl. alacaklı olduğu yargısına varılması durumunda, davacı şirketin davalı şirketten 322,43.-Tl. temerrüt faizi talep edebileceğine ilişkin tespit edilmiştir.
**Taraf vekilleri delil dilekçeleri sunmuştur.
**İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine bilirkişi incelemesi için talimat yazılmıştır.
**İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesine tanık dinlenmesi için talimat yazılmıştır.
**İzmir 27. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden istenmiştir.
GEREKÇE :
Dava; Yazılım hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir.( Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir.( M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı şirket, 06.09.2019 tarihinde Omni Ticaret – Eticaret Yazılım Hizmet Sözleşmesini imzaladığını, davacının bu sözleşmeden kaynaklı bütün edimlerini eksiksiz ve aksatmadan yerine getirdiğini ancak davalı tarafın yazılım sözleşmesinin ücretinden kalan kısmının davalı tarafından ödenmediğine yönelik iddiasını, davalı taraf dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde davalı şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince, davacının, davalı şirketin ürettiği ürünün satışının yapılacağı internet sitesinin e-ticaret altyapısı ve tasarımının gerçekleştirilmesi hususunda sözleşmenin ayrılmaz parçası olan hizmetlerin sağlanması edimini yüklendiğini beyan ederek taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu, davacı tarafın yazılım işleminde şirketleri ile ilgisi olmayan logo kullanılması nedeniyle site tasarımının kendileri tarafından gerçekleştirileceğini davacı şirkete bildirdiği ve davacı şirket tarafından sadece tasarlanan sitenin altyapı işlerinin yürütülmesinin talep edildiğini belirterek aradaki ticari ilişkiyi kabul ve ikrar etmiştir.
Davalının yazılımın eksik ve yanlış olduğuna yönelik iddiası bulunması nedeniyle Mahkememizce aldırılan 19/06/2022 tarihli raporda “Davacının davalı tarafa nihai ürün olarak sunduğu web tasarımının (çalışır vaziyette) olduğu, önce “………” olarak davalının isteği doğrultusunda tasarlanıp davalıya gönderildiği, sonra davalının talebi üzerine sayfada daha farklı ürünler de satılma kararı alındığı için yalnızca “…” özelinde çalışmak yerine, mevcutta sahip oldukları “……..” domain name *i üzerinden sitenin canlıya alınması kararı alındığı, domain name değişikliği sonrasında web sayfası tasarımına eklenmek üzere yeni bir logo tasarımının davacı tarafından davalı şirkete teklif edildiği, yapılan logo çalışmasının davalı şirket tarafından kabul edilmemiş olduğu, Dosya kapsamında tarafların iddialarından anlaşıldığı üzere davacı şirketin, davalı şirketin talebi doğrultusunda bir web sitesi yazılımını ilk aşamada gerçekleştirdiği, davacının edimini ifa etmeye hazır olduğu halde haklı bir sebep olmaksızın bu talebini reddederek kendi -karşı- edimini ifa etmekten kaçınan davalının borcunu ifada gecikmiş olduğuna kanaat getirildiği ihtimalinde, davalının, bakiye borcunu, temerrüde düşürüldüğü andan (İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla yapılan icra takibinde ödeme emrinin davalıya tebliğinden) itibaren faiziyle birlikte ödemekle yükümlü olduğu, davacının edimlerini zamanında ifa etmediği veya edimlerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmediği yahut davalının bakiye bedeli ödemekten kaçınmasının haklı sebebe dayandığı kanaatine varıldığı takdirde ise, davacının bakiye bedelin ödenmesini talep etme hakkının bulunmadığı,” belirtilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin hizmet bedeli başlıklı 8. Maddesinde ” yazılım kurulum, uyarlama ve geliştirme bedeli 16.000 TL +% 18 KDV 9/09/2019 tarihinde 10.000 TL +%18 KDV ödenecek, site yayına alınırken ödemenin kalan kısmı olan 6.000 TL +%18 KDV ise tahsil edilecek,9/9/2020’de yenileme ücreti olarak 10.000 TL +KDV Tahsil edilecek” şeklinde bulunduğundan sitenin yayına alınıp alınmadığı konusunda ek rapor aldırılmış olup ek raporda “yapılan sorgulamada sitenin yayında olmadığının belirtildiği, ancak daha önceki tarihlerde yayımda olup olmadıkları, tarafların ihtilafa düşmüş olduklarından herhangi bir taraf tarafından kaldırılıp kaldırılmadığı hakkında yorum yapılamayacağı” nın belirtildiği anlaşıldığından davacı tarafın sözleşme gereğince sitenin yayına alınma şartını gerçekleştirmediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179.90 TL harcın peşin olarak alınan 126,60 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭53,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 7.412,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu şeklinde karar verildi. 14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır