Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/207
KARAR NO : 2021/258
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidatından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Kooperatif Aidatından Kaynaklanan) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı …’ın, 26.01.2011 tarihinde Giriş Taahhütnamesi imzalayarak, davacı kooperatife ortak olduğunu; imzaladığı Giriş Taahhütnamesiyle, kendisine tahsis edilen taşınmazın o tarihteki bedelini ve Genel Kurulca belirlenecek aidatları ödemeyi kabul ve beyan ettiğini, takip tarihi itibariyle oluşan ortaklık borçlarının (47.356,30 TL’si aidat / 34.865,07 TL’si gecikme faizi) tahsil edilebilmesi için icra takibi (İzmir … İcra Müdürlüğü, …) başlatıldığını ancak itiraz edilerek durdurulduğu için sonuç alınamadığını, davacı kooperatife ait defter ve kayıtlara göre davalının, 47.356,30 TL tutarındaki aidat borcunu ödemediğini; gecikme halinde uygulanacak faiz oranının, Genel Kurulca, aylık %2 olarak belirlenmesine rağmen, ödenmeyen aidat borçları için Türk Borçlar Kanunu’nun 120. maddesine uygun olarak yıllık %18 üzerinden hesaplama yapıldığını belirterek, İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: davalı vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; 26.01.2011 tarihinde ortaklık başvurusunda bulunan ve 31.01.2011 … sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklığa kabul edilen müvekkiline, 147.000,00 TL bedel karşılığında, İzmir İli, … İlçesi, .. Mahallesi, … Ada, … Parsel üzerinde inşa edilen … Bloktaki … nolu bağımsız bölümün (…. kattaki 118,89 m2’lik daire) tahsis edildiğini; gerek tahsis bedelinin ve gerekse sonradan talep edilen ödemelerin eksiksiz olarak yerine getirildiğini, Müvekkilinin ortaklığa kabulünden sonra yapılan araştırmada, kooperatif ortaklarından …’e tahsis edilen A Bloktaki dairenin, müvekkiline tahsis edilen daireden daha büyük (119,04 m2) olmasına rağmen, adı geçenden daha az para (120.000,00 TL) talep ve tahsil edildiğinin ortaya çıktığını; müvekkilinden 2 ay sonra (03.03.2011 tarihinde) ortak olan …’den, 3’üncü katta olduğu için şerefiyesi daha yüksek olması gereken daire için daha az para talep ve tahsil edilmesinin, etik olmadığı gibi haklı bir gerekçesinin de bulunmadığını; yapılan uygulamanın, Kooperatifler Kanunun’nun 23. maddesindeki, “ortaklar hak ve vecibelerde eşittirler” hükmüne ve Anasözleşmenin 61. maddesinde yer alan konut bedellerinin tespitine ilişkin düzenlemeye aykırı olduğunu; Anasözleşme bizzat davacı tarafça ihlal edildiğinden, keşif icra edilmek suretiyle, mahallinde inceleme yapılmasını istediklerini, 06.08.2012 tarihinde, Bornova … Noterliği kanalı ile keşide ettikleri … yev. nolu ihtarname ile davacı kooperatiften, ortaklar arasındaki eşitliği sağlamak üzere, müvekkilinden fazla tahsil edilen 27.000,00 TL’nin iade edilmesini talep ettiklerini; davacı kooperatiften gelen 22.08.2012 tarihli mektupla, para iadesi bir yana üste para istendiğini; sözü edilen gelişmelerden sonra müvekkilinin, ortaklıktan ayrılmak istediğini yazılı olarak bildirdiğini; ortaklıktan ayrılma isteğinin 13.01.2018 tarihinde kooperatife tebliğ edildiğini; ortaklıktan ayrıldığı tarihe kadar müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, kuruluşundan itibaren davacı kooperatifin düzgün şekilde yönetilmediğini; ödemelerle ilgili olarak 29.06.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın yok hükmünde olduğuna karar verildiğini (İzmir … ATM, E …. – K….); sözü edilen kararın, üst mahkemenin denetiminden geçerek kesinleştiğini; müvekkilinin aleyhine daha önce de icra takibi yapıldığını ve takibe itiraz ettiklerini; itirazın iptali için açılan davada, genel kurul kararının yok hükmünde olması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ( İzmir .. ATM, 27.03.2018, E…. – …); 2012 yılında, ortaklardan tahsil edilen paraların zimmete geçirildiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldığını ve dava açıldığını; kooperatif yönetimindeki kaosun halen devam ettiğini, Müvekkilinin, 09.12.2011 tarihinde, ferdileşme yoluyla kendisine tahsis edilen bağımsız bölümün maliki olduğunu; Kooperatifler Kanunu ve Anasözleşme hükümlerine göre, amacını gerçekleştiren kooperatiflerin dağılması gerektiğini; ferdi mülkiyete geçildikten sonra Kat Mülkiyeti hükümlerine göre site yönetimi oluşturulması gerekirken, davacı kooperatif tarafından halen ortaklardan para talep edilmesinin kabul edilemeyeceğini, Müvekkilinin, Bornova …. Noterliği kanalı ile keşide ettiği 10.01.2018 tarih ve … yev. nolu ihtarname ile ortaklıktan ayrılma isteğini davacı kooperatife bildirdiğini; sözü edilen ihtarnamenin 13.01.2018 tarihinde tebliğ edildiğini; İzmir …. Noterliği kanalı ile keşide edilen 23.01.2018 tarih ve … yev. nolu karşı ihtarname ile istifanın kabul edilmediğinin müvekkiline bildirildiğini; istifanın gereğini yapmayan kooperatif yönetimi aleyhine şikâyet yoluna başvurmaları üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, gereğinin yapılması yönünde talimat verdiğini (13.11.2019 tarih ve … sayılı yazı); ilgili Bakanlığın talimatına rağmen istifa isteğini kabul etmekten kaçınan kooperatif yönetimi aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulacağını, Anasözleşme gereği dağılmış olması gereken kooperatif adına yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararlarla ortakların borçlandırılması mümkün olmadığından, dava konusu icra takibinde talep edilen aidat alacaklarının yasal dayanaklarının bulunmadığını; icra takibine bu gerekçeyle ve haklı olarak itiraz ettiklerini belirterek, haksız ve yersiz açılan ve yasal dayanağı bulunmayan asıl davanın reddine karar verilmesini, Haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davacının, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkûm edilmesini, Taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin 13.01.2018 tarihinde sona erdiğinin tespit edilmesini, Müvekkilinden fazla tahsil edilen 27.000,00 TL’nin, çıkma tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davacı kooperatiften tahsil edilerek, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra dosyası : İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 47.356,30 TL. asıl alacak, 34.865,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.221,37 TL. aidat ve faiz alacaklarından kaynaklı alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu …’ın 07/01/2020 tarihli dilekçe ile icra takibine itiraz ettiği, itiraz nedeniyle takibin 07/01/2020 tarihinde durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi Raporu: Koop. Nitelikli Hesap Bilirkişisi … düzenlediği 11/11/2020 tarihli raporunda ” Takip tarihi itibariyle, ödenmeyen aidatlar nedeniyle davalı …’ın 47.356,53 TL borçlu olduğu tespit edilmiş ise de, dava konusu icra takibinde asıl alacak olarak 47.356,30 TL talep edildiğini, takip tarihi itibariyle talep edilebilecek işlemiş faiz miktarı 35.271,75 TL olarak hesaplanmış ise de, davacı kooperatifin talep ettiği işlemiş faiz miktarının 34.865,07 TL olduğunu, karşı davada, daire bedeli olarak fazla para tahsil edildiğinin iddia edildiğini; bu iddianın, emsal alınan daire bedelleri ile yapılan kıyaslamaya dayandığını, daire bedelinin, daire yapım bedelinin yanı sıra şerefiye bedelini de içerdiğinden, daire bedellerinin farklı olmasının doğal olduğunu, inceleme bölümündeki tespit ve değerlendirmelerine göre, böyle bir talepte bulunulup, bulunulamayacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi ek raporu: 05/02/2021 tarihli ek raporda; davalı/karşı davacı tarafın itirazlarının, 11.11.2020 tarihli rapordaki tespit ve değerlendirmelerin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olmadığı, bu nedenle sözü edilen rapordaki tespit ve değerlendirmelerin geçerliliğini koruduğunu, ortaklık nedeniyle bir adet konut edinerek amacını gerçekleştiren ve bu konutu satan davalı/karşı davacı …’ın , 1163 sayılı Kanunun 81. maddesine, 5983 sayılı Kanunla eklenen hüküm gereğince, tasfiye gideri niteliğindeki parasal yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğu ” mütalaa edilmiştir.
TEFRİK KARARI: 24.09.2020 tarihli duruşmada karşı davanın ticari dava niteliğinde olup, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı anlaşıldığından dava açıldıktan sonra bu şartın giderilmesinin yasadaki düzenleme karşısında mümkün olmadığı anlaşılmakla karşı davanın tefrik edilerek mahkememizin … esas numarasına kaydedilmiş olup, …. karar sayılı 24.09.2020 tarihli kararı ile karşı dava yönünden arabuluculuk başvurusu bulunmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Dava ; davacı kooperatifin aidat alacağının tahsili için davalı aleyhine başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Somut olayda; davacı kooperatifin 2 blok halinde toplam 136 adet konuta ilişkin inşaat imalatlarını tamamlayarak, konutları ortaklara teslim ettiği, konutlarda oturulmaya başlandığı, 30.06.2012 tarihinde yapılan genel kurulda, kooperatifin tasfiye işlemlerinin başlatılmasına karar verdiği ancak sonrasında kooperatif yönetiminde değişiklik yapıldığı, eski yöneticiler aleyhine hukuki ve cezai sorumluluk davaları açıldığından tasfiyeye başlanamadığı, 2014 yılı Ağustos ayında ise Kat Mülkiyeti hükümlerine göre site yönetiminin oluşturulduğu, davalının kooperatife 31.01.2011 tarihinde ortak olduğu ve bu ortaklık nedeniyle kendisine bir adet bağımsız bölümün 09.12.2011 tarihinde tahsis ve tescil edildiği, davalı ortağın 2014 yılı Ağustos ayında kat mülkiyetine geçilerek site yönetiminin oluşturulduğu, davalı tarafın kooperatif ortaklığından 2018 yılı Ocak ayında istifa ettiği, davalı tarafça davacı kooperatif ortaklığından istifa ettiğinden bahisle birikmiş aidat alacaklarından sorumlu tutulamayacağını savunmuş ise de tasfiye sürecine girmiş bir kooperatifin üyeliğinden istifa eden ortağın, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 81/2. ve anasözleşmenin 85/son madde hükümleri uyarınca, konutunu istifa nedeniyle geri verme yükümlülüğünde değil ise de, daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarından sorumlu olduğu gibi, esasen istifadan önce doğan tasfiye giderlerinden ve tasfiyeden önceki aidat alacaklarından da zaten sorumlu olduğu, buradan hareketle davacı kooperatif dehterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği üzere davalının icra takip tarihi itibariyle davacı kooperatife 47.356,53 TL birikmiş aidat borcunun bulunduğu, 26.06.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, parasal yükümlülüklerin geciktirilmesi halinde aylık %2 gecikme faizi uygulanması kararlaştırıltırıldığı, bu halde gecikme faizi oranının aylık %2’ye, yıllık %24’e tekabül ettiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 120/2. maddesine göre davacı kooperatifin talep edebileceği gecikme faizinin, yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağından, davacı kooperatifin en fazla yıllık %18 – aylık %1,5 üzerinden gecikme faizi talep edebileceği, Genel Kurulca, aylık ödentiler (aidatlar) için özel bir ödeme günü belirlenmediğinden her aidatın ait olduğu ayın son gününe kadar ödenmesinin mümkün olduğu gözetilerek gecikme faizi hesaplandığında takip tarihine kadar gecikmiş aidatlar için işlemiş gecikme faizinin 35.271,75 TL olduğu, davacı kooperatifin takip talebinde 34.865,07 TL işlemiş faiz talep ettiği ,itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğundan ve taleple bağlılık kuralı gereği, takip talebindeki işlemiş faize ilişkin miktarın aşılamayacağı anlaşılmakla davacı kooperatif davasının kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takip talebindeki koşullarla takibin devamına, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Her ne kadar davalının karşı davası hakkında hüküm fırkasında karşı davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş ise de; 24.09.2020 tarihli duruşmada davalını karşı davasının ticari dava niteliğinde olup, arabulucuya başvurulmadan karşı dava açıldığı anlaşılarak tamamlanabilir dava şartı niteliğinde olmadığından karşı davanın tefrik edilerek mahkememizin … esas numarasına kaydedildiği, … karar sayılı 24.09.2020 tarihli kararı ile karşı dava yönünden arabuluculuk başvurusu bulunmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, tefrik ara kararının yerine getirildiğine ilişkin asıl dosya içerisine evraklar alınmadığından sehven karşı dava yönünden maddi hata sonucu hüküm kurulduğu, HMK. Madde 304. Maddesi uyarınca hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileğinin, hüküm tebliğ edilmişse hâkimin, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemeyeceğinin öngörüldüğü, yapılan maddi hatanın gerekçeli kararın yazımı aşamasında fark edildiğinden HMK’nun 304/1. Fıkrası uyarınca mahkememizce dosya üzerinden resen düzeltilebileceği anlaşılmakla karşı dava yönünden kurulan hükmün hüküm fıkrasından çıkarılmasına karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-ASIL DAVADA;
1-Davacı-Karşı Davalının davasının KABULÜNE,
Davalı-karşı davacının İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile 47.356,30 TL asıl alacak ile 34.865,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.221,37 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan 82.221,37 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 5.616,54 TL nispi harca, peşin alınan 993,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.623,51 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 7,80 TL vekalet suret harcı, 54,40 TL başvuru harcı, 993,03 TL peşin harç, 108,50 TL davetiye ve posta gideri, 750,00 TL bilirkişi ücreti, davacı, dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğinden, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan AAÜT’ne göre tayin olunan 900,00 TL maktu vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.813,73 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
6-Davalı tarafın yaptığı yargılama giderinin kendisinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 11.488,78 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının varsa sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine ilişkin, davacı karşı davalı vekilinin ve davalı – karşı davacı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2021
Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır