Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/172 E. 2021/595 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/172
KARAR NO : 2021/595

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/07/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, aralarında davalının da bulunduğu borçlular hakkında 1.214.635,89 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 25/09/2019 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlu yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği 01/10/2019 havale tarihli dilekçesi ile; takip alacaklısının herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, adresi …/İZMİR olduğundan yetkili icra müdürlüğünün Urla İcra Müdürlüğü olduğunu, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, ödeme emrinde takibe dayanak gösterilen belgelerin gönderilmediğini belirterek, yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmiştir.
İDDİA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın … İzmir Şubesi ile borçlu …. arasında kredi genel sözleşmeleri ve ekleri olan limit artırım sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmelere dayalı olarak borçlu müşteriye nakdi ve gayri nakdi TL kredilerinin kullandırıldığını, davalının bu sözleşmeleri ve protokollerin tamamını müşterek ve müteselsil borçlu kefil sıfatıyla imzalandığını, kullandırılan kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek davalıya gönderilen Torbalı … Noterliği’nin 18/05/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin istendiğini, ödemenin yapılmaması üzerine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibin 29 adet karşılıksız çek bedeli olan 37.271,47 TL dahil toplam 1.214.635,89 TL takip çıkışı üzerinden başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuğa başvurunun yapıldığını ancak anlaşmanın sağlanamadığını, sözleşmenin 15. maddesine göre bankanın defter ve belgelerinin delil olacağını 13. maddesine göre bankanın her türlü alacağı için ihtiyati haciz kararı alıp uygulayabileceğini, 12. maddesine göre temerrüt faizinin bankaca kredilere uygulanan en yüksek cari kredi faiz oranının % 50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden uygulanacağını ve bu şekilde hesaplanan faizin vergisinin ve diğer eklentilerinin ayrıca ödeneceğini, banka alacağının sözleşmeye ve yasa hükümlerine uygun olarak hesaplandığını, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının eşi …’nin kefalete eş rıza belgesi verdiğini, borçlular ile imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümleri ve yasa uyarınca İzmir İcra Müdürlükleri’nin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava 1.214.635,89 TL harca esas eğer üzerinden açılmıştır.
CEVAP;
Davalı vekili 30/06/2020 tarihli (sistemden 01/07/2020 tarihinde gönderdiği) yasal süreden sonra verdiği cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin itiraz gerekçesinin dava dışı borçlu şirket ve diğer dava dışı borçlular hakkında açılan icra takipleri ile tahsil edilen ve yapılan ödemelerin borçtan düşülmemesi ve davacı bankanın tahsilde tekerrür yoluna gitmesi olduğunu, davaya konu olmayan diğer icra takip dosya numaralarının mahkemeye bildirileceğini ve takip konusu kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan ödemelerin belirleneceğini belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE;
Dava; hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka aralarında davalının da bulunduğu borçlulara Torbalı … Noterliği’nden gönderdiği 18/05/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile 18/05/2015 tarihi itibariyle hesabı kat ettiklerini bildirerek bu tarih itibariyle 1.163.173,99 TL borcu 1 gün içerisinde ödemelerini ve ayrıca 35 adet çek yaprağına ait değerli kağıt bedelinin ödemenin yapıldığı tarihe kadar faiz ve ekleri ile birlikte ödenmesini, aksi durumda yasal yola başvurulacağını ihtar etmiştir. İhtarname dava dışı borçlu şirkete 25/05/2015 tarihinde, davalıya 25/05/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı borçlu …. arasında 09/05/2014 tarihli 1.300.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeyi davalı 3.250.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Davalının eşi … tarafından davalının kefil olmasına yazılı olarak rıza göstermiş ve buna ilişkin eş rıza belgesi düzenlenmiştir.
Davalı her ne kadar icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde yetkiye ilişkin de itiraz ileri sürmüş ise de; taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesinin “yetkili hukuk mahkeme, icra daireleri ve kanuni düzenlemeler” başlıklı 19. maddesinde; “bu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda İzmir mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı” kararlaştırılmış olup, sözleşmeye uygun olarak İzmir İcra Müdürlüğü’nde takip başlatılmasında herhangi bir yasaya aykırılık görülmediğinden, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı borçlu …. arasında imzalanan kredi genel sözleşmesini ve ek sözleşmeleri müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalının, davacı bankaya bu sözleşme kapsamında borcunun bulunup bulunmadığı, davacı tarafından başlatılan takibin mükerrer bir takip olup olmadığı, davacı banka tarafından ödemelerin borçtan düşülüp düşülmediği, tahsilde tekerrür olup olmadığı, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası çerçevesinde davalının icra takip tarihi itibariyle varsa faiz ve ferileriyle birlikte borcunun ne miktar olduğu, tazminat istenebilme koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce davacı banka kayıtları, dava ve icra dosyası üzerinde uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi 22/04/2021 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı …. arasında sözleşme öncesi bilgi formu ve 09/05/2014 düzenleme tarihli 1.300.000,00-TL limitli kredi genel sözleşmesinin düzenlendiğini, davalı …’nin kredi genel sözleşmesini 3.250.000,00-TL kefalet limitli olarak imzaladığını, 6098 sayılı TBK kefalet hükümleri doğrultusunda kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefalet türünün el yazısı ile yazıldığını ve eş rızasının alındığını, sözleşmeye dayalı olarak dava dışı asıl borçlu şirkete ticari krediler kullandırıldığını, hesabı üzerine çek karnesi verildiğini, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine borçlulara ihtarname gönderildiğini, davalının 02/06/2015 tarihinde temerrüde düştüğünü, ihtara rağmen borç ödenmediğinden dava dışı borçlular ve davalı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibine başlandığını, 29/06/2015 takip tarihi itibariyle 510.623,78-TL’si taksitli ticari kredi asıl alacağı, 615.037,36-TL’si rotatif krediler asıl alacağı, 9.965,00-TL’si KMH Asıl alacağı ve 34.800,00-TL’si çek kredi asıl alacağı olmak üzere 1.170.426,14-TL’si asıl alacak ve 43.896,59-TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.214.322,73-TL banka alacağından davalı …’nin tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu; 29/06/2015 takip sonrası 03/03/2020 dava tarihi arasında 05/08/2016 tarihinde 592.850,12-TL, 21/09/2016 tarihinde 3.611,07-TL olmak üzere toplam 596.461,19-TL tahsilat sağlandığını, TBK’nın 100. maddesi dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda 03/03/2020 dava tarihi itibariyle 1.170.426,14-TL’si asıl alacak, 1.714.698,21-TL’si işlemiş faiz ve 85.734,91-TL’si faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 2.970.859,26-TL banka alacağının bulunduğunu, yapılan tahsilatın davacı bankanın faiz alacağını dahi karşılamadığını, tahsilatın icra dosyasında dikkate alınması gerektiğini, davacı bankanın takip tarihinden itibaren 1.160.461.14-TL ticari krediler asıl alacağına sözleşme hükümleri gereği yıllık % 39 oranında, 9.965,00-TL KMH asıl alacağına 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen yıllık % 30.24 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Bu hususlar zorunlu şekil şartlarıdır.
Somut olayda; davacı banka ile dava dışı …. arasında düzenlenen 09/05/2014 düzenleme tarihli 1.300.000,00-TL limitli kredi genel sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan gerçek kişi davalının kendi el yazısıyla kefalet türünü, limitini ve tarihini yazmış olması ve eşinin rızasının alınmış olması sebebiyle kefaletlerinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki davalı 3.250.000,00-TL kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacaklardır.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz, “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin anaparaya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan ve düzenlediği rapor açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, ek rapor aldırılması yönündeki istek haklı bulunmamıştır.
Toplanan ve sunulan deliller ile benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; davacı bankanın 09/05/2014 düzenleme tarihli 1.300.000,00-TL limitli kredi genel sözleşmesine dayalı olarak dava dışı ….’ye kredi kullandırdığı, davalının bu sözleşmeyi 3.250.000,00 TL kefalet limiti üzerinden müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak imzaladığı, sözleşmede müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer alan davalının el yazısı ile kefaletin türünün, tarihinin ve limitinin yazılı olması ve eşinin rızasının alınmış bulunması nedeniyle kefaletinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 12. maddesine göre müşterinin bankanın en yüksek cari kredi faiz oranına % 50 ilavesiyle bulunacak oranın temerrüt faiz oranı olacağını kabul ve taahhüt ettiği, davacı bankanın akdi faiz oranının % 26 olduğu, bu maddeye göre davacı bankanın temerrüt faiz oranının % 26 akdi faizin 50 ilavesiyle % 39’a tekabül ettiği, KMH akdi ve temerrüt faiz oranlarının 5464 sayılı kanunun 26.3 maddesi gereği TCMB tebliğleri ile belirlendiği, kredi hesabının kat edildiği 18/05/2015 tarihinde akdi faiz oranının yıllık % 24.24, temerrüt faiz oranının yıllık % 30.24 olarak belirlendiği, 29/06/2015 takip sonrasında 03/03/2020 dava öncesinde 05/08/2016 tarihinde 592.850,12-TL, 21/09/2016 tarihinde 3.611,07-TL olmak üzere toplam 596.461,19-TL tahsilat sağladığı, TBK’nın 100. maddesi dikkate alındığında 03/03/2020 dava tarihi itibariyle 1.170.426,14-TL’si asıl alacak, 1.714.698,21-TL’si işlemiş faiz ve 85.734,91-TL’si faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 2.970.859,26-TL banka alacağının bulunduğu, davanın asıl alacak miktarı üzerinden açıldığı, istekten fazlasına hükmedilemeyeceği, davalının 1.170.426,14-TL asıl alacak borcuna itirazında haksız olduğu anlaşıldığından ve alacak likit olduğundan, haklı görülen davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalının 1.170.426,14 TL asıl alacak miktarına itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
Davacı bankanın takip tarihinden itibaren 1.160.461,14 TL ticari krediler asıl alacağına yıllık % 39 oranında, 9.965,00 TL KMH asıl alacağına 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen yıllık % 30.24 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğuna,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-1.170.426,14 TL asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭79.951,81 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yapmış olduğu 65,50 TL’si posta-tebligat gideri, 750,00 TL’si bilirkişi ücreti olan yargılama gideri ve dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde kendisini vekille temsil ettirdiğinden, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan AAÜT’ne göre tayin olunan 900,00 TL maktu vekalet ücreti toplamı olan ‭‭1.715,5‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭‭1.653,06 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 73.764,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 6.547,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/07/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza