Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/530 E. 2022/598 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/530
KARAR NO : 2022/598

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Pay Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/06/2022

Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/12/2018 tarih …. E. ……. K. Sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilmiş olup, mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Pay Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Borçlu vekili tarafından 09.10.2018 tarihli ödeme emrine itiraz dilekçesinde, takip talebinin dayanağı olan senetlerin sunulmadığını iddia ettiğini, işbu takibin kambiyo senetlerine özgü takip niteliğinde olmadığını, ilamsız takip niteliğinde olduğunu, takip dayanağı senetlerin müvekkiline borçlu tarafından kooperatif hisse devri karşılığında verildiğini, senetlerin bankaya teslimi sırasında ödeme yapılamadığını, buna dair banka tarafından ödememe protestosu çekildiğini, müvekkilinin uzun bir süre kooperatif üye aidatları ödediğini fakat karşılığında vaad edilen taşınmazları bir türlü alamadığını, senet karşılığında kooperatifteki hisselerini davalıya devrettiğini, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi ….. E.sayılı dosya kapsamı incelendiğinde dosyanın işbu dosya ile benzer mahiyette olduğunun görüleceğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile birlikte davalının kötüniyetli itirazının iptal edilerek takibin devamına, davalının yapmış olduğu itirazın kötüniyetli olması nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; İcra takibinin dayanağı olarak gösterilen 30.06.2014, 30.09.2014, 30.10.2014, 30.11.2014 vadeli senetlerin, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradıklarını ve kambiyo senedi vasfını kaybettiklerini; dolayısı ile Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan ticari işlerden sayılamayacağını; ayrıca tarafların da tacir olmadığını; bu nedenle davanın Ticaret Mahkemesinde değil, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 661/1. maddesinde, “Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmünün bulunduğunu; buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideci) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresinin vadeden itibaren 3 yıl olduğunu; 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra genel haciz yoluyla takip yapılmasının, Türk Ticaret Kanununda yer alan bonolara uygulanması gereken zamanaşımı süresini bertaraf etmediğini, bir an için davacının talepleri açısından zamanaşımı süresinin geçmediği kabul edilse dahi, dava konusu senetlerin tek başına ispat kudretinin bulunmadığını; Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, zamanaşımına uğramış kambiyo senetleri, hukuki uyuşmazlığın ispatı açısından yazılı delil başlangıcı mertebesinde olduğundan, sözü edilen senetlere dayanarak davanın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde, alacağın dayanağı olarak gösterilen senetlerin, kooperatif alacağına ilişkin olduğundan bahsedildiğini ancak sözü edilen senetler incelendiğinde, ön yüzünde “malen” kaydının bulunduğunun görüleceğini oysa müvekkilinin, davacı …’ten herhangi bir malzeme ya da mal almadığını; müvekkili …’un, hangi sebeple kooperatif borcuna karşılık ödeme yapmayı taahhüt ettiğinin anlaşılamadığını; davacı tarafın, zamanaşımına uğramış senet dışında, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ispat edecek herhangi bir delil sunmadığını, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan …… Esas sayılı davanın emsal olarak gösterilmesinin yanıltıcı olduğunu zira genel kurul kararının iptali için açılan bu davanın emsal teşkil etmediğini; esasen davanın da reddedildiğini; İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan … Esas sayılı davada tüm sanıkların beraat ettiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Takibe konu senetler: borçlusu …, alacaklısı … olan 30/10/2014 ödeme tarihli, 6.000,00-TL. bedelli, 30/11/2014 ödeme tarihli 6000,00-TL. bedelli, 30/06/2014 ödeme tarihli, 6.000,00-TL. bedelli, 30/09/2014 ödeme tarihli, 6.000,00-TL. bedelli kambiyo senetleridir.
İcra Dosyası : Torbalı İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı …’in, borçlu … aleyhine 30/06/2014, 30/09/2014 ve 30/10/2014 vade tarihli kambiyo senetlerine dayalı ilamsız icra takibi başlattığı, borçluya ödeme emrinin 05/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ödeme emrine dayanak senetlerin dosyaya sunulmadığı, takibin dayanaktan yoksun olduğu, alacaklıya herhangi bir borçlarının bulunmadığı gerekçesiyle 09/10/2018 tarihinde itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı S. S. Torbalı …. Aleyhine, kooperatif genel kurul kararının iptaline ilişkin dava açtığı, 12/10/2018 tarihinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu : Emekli Başmüfettiş bilirkişi … 07/04/2021 tarihli raporunda; Dava konusu icra takibinin, 27.09.2018 tarihinde Kemalpaşa İcra Müdürlüğü (2018/82) kanalı ile başlatıldığını; yetki itirazında bulunulması üzerine Torbalı İcra Müdürlüğü’ne …….) gönderildiğini, Kemalpaşa İcra Müdürlüğü kanalı ile başlatılan icra takibinde, 30.10.2014 vadeli senetle ilgili protesto masrafının (152,32 TL) ve işlemiş faizin (43,46 TL) mükerrer olarak 2 kere talep edildiğini, toplamının 32.033,21 TL olduğunu, Torbalı İcra Müdürlüğü için yeniden ödeme emri düzenlenirken, yapılan yanlışlığın farkına varılarak düzeltme yapıldığını (152,32 TL + 43,46 TL = 195,78 çıkarılmıştır), toplamda 31.837,43 TL talep edilmesi gerekirken, ilk takipteki aynı rakamın (32.033,21 TL) talep edildiğini, davacı …’in, dava dışı ……. ve Konut Yapı Kooperatifinin ortağı olduğunu; bu ortaklığın 22.01.2014 ile 05.04.2014 tarihleri arasındaki süreçte sona erdiğinin tespit edildiğini, adı geçen kooperatifin, Yönetim Kurulu Karar Defteri ile Ortaklar Pay (Üye Kayıt) defterine ve ticari defterlerine ulaşılamadığı gibi taraflar arasında imzalanmış bir devir sözleşmesinin de ibraz edilmediğini, bu şartlarda, ortaklık devri/devirleri konusunda net bir tespit yapılmasının mümkün olmadığını, bununla birlikte, dava konusu senetlerin başka bir nedenle verildiği kanıtlanamadığı takdirde, ortaklık devri/devirleri ile ilişkilendirilebileceğini; sözü edilen senetlerin, devir bedeline karşılık verilmiş olabileceği sonucuna varıldığını, davalı … ile dava dışı … Kimyasalları İnş. Taah. Tic. A.Ş. tarafından imzalanıp, davacı … Şahin’e verilen 4 adet senedin bedelinin 24.000,00 TL olup, dava konusu icra takibinde asıl alacak olarak talep edildiğini, talep edilip, edilemeyeceğinin hukuki yorumunun Sayın Mahkemeye ait olduğunu, taleple bağlı kalınarak, 03.01.2018 tarihi esas alınmak suretiyle yapılan hesaplamaya göre, senet bedelleri için talep edilebilecek işlemiş faiz miktarının 7.049,59 TL, Protesto masrafları için talep edilebilecek işlemiş faiz miktarının 178,55 TL olarak hesaplandığını, vade tarihleri esas alındığında, takip tarihi itibariyle, 30.06.2014 vadeli senet için 4 yıl, 2 ay 27 günlük, 30.09.2014 vadeli senet için 3 yıl, 11 ay, 27 günlük, 30.10.2014 vadeli senet için 3 yıl, 10 ay, 27 günlük, 30.11.2014 vadeli senet için 3 yıl, 9 ay, 27 günlük gecikme söz konusu olup, zamanaşımı açısından değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı …, senetlerdeki imzaların kendisine ait olduğunu kabullendiği halde icra takibine itiraz ettiğini, bu haliyle, borcunu bilerek icra takibine itiraz ettiğinin kabul edilebileceğinin düşünüldüğü mütalaa edilmiştir.
Dava, zamanaşımına uğramış bonolara dayanılarak, temel ilişkiden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Takibe konu senetlerde davacı lehtar, davalı ise keşidecidir. Davacı ve davalının senetlerdeki konumlarına göre taraflar arasında temel ilişki bulunmaktadır. Bu durumda zamanaşımına uğramış bonolar yazılı delil başlangıcı teşkil ettiğinden ve dava konusu bonolarda da davacı lehtar, davalı keşideci olduğundan taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Bu konuda ispat yükü davacıya düşmektedir. Davacı, dava dışı …….’nin ortağı olduğunu, kooperatifteki ortaklık payını davalıya devrettiğini, bu devir nedeniyle ortaklık payının devrinden kaynaklanan alacağına karşılık, takip konusu senetleri aldığını, pay devrinden kaynaklanan alacağının davalı tarafça ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davacının kooperatifteki payını devralmadığını, senetlerde malen kaydının bulunduğunu, davacıdan bir mal da satın almadığını, davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur.
Anasözleşmenin devirle ilgili maddelerini yazalım 17. maddesi, “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer, kooperatifçe, bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmaları istenemez.” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 184. maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (TBK 195 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir, devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/2. ve ana sözleşmenin 17/2. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve ana sözleşmenin 17/1. ve 2. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir.
Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında kooperatif üyeliği pay devrinin yapıldığına dair bir yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dava dışı kooperatifin bildirilen adreste ve mali müşavirde ticari defter ve kayıtlarına ulaşılamadığından ticari kayıtlar ve defterler üzerinde inceleme yapılmadığı, incelenen genel kurul toplantı tutanakları ve hazirun cetvellerine göre ise gerek davacının gerekse davalının ortak sıfatıyla toplantılara katıldıkları, davacının payını davalıya devrettiğine dair bir kaydın bulunmadığı, dava dışı kooperatife ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi veya yerini bildirmesi için davetiye çıkarıldığı halde defterler sunulmadğı gibi yerinin de bildirilmediği, davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, davacı vekiline 25.02.2020 tarihli duruşmada tanık listesini sunması için kesin süre verilmesine rağmen tanıklarını bildirilmediğinden tanık delilene dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından davacı tarafın yemin teklif hakkının bulunmadığı, davacının kooperatifteki payını davalıya devrettiğini ve takip konusu zamanaşımına uğrayan bonoların ortaklık payı devrinden kaynaklanan alacağına mahsuben verildiğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığından itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 478,76 TL harçtan maktu red harç tutarı olan 80,70 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 398,06 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde DAVACI TARAFA İADESİNE.
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Dava tamamen reddedildiğinden davalı tarafın yaptığı 30,95 TL posta giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.611,95 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/06/2022
Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza