Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/519 E. 2021/727 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/519
KARAR NO : 2021/727

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Dava konusu trafik kazasının, 13.08.2019 günü saat 19:00 sularında İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde meydana geldiğini, … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile Kemalpaşa istikametinden Sütçüler istikametine seyir halinde iken aynı istikamette önünde seyreden … plakalı aracı sollamaya çalıştığı esnada karşı istikametten gelen içerisinde müvekkilinin bulunduğu … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin bulunduğu araca çarpmanın etkisi ile savrularak … plakalı aracın sol ön kısmına çarptığını ve yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre işbu yaralanmalı trafik kazasının oluşumunda … plakalı aracın sürücüsü …’in 2918 sayılı KTK madde 54/1-b hükmünü ihlal ettiğinden asli kusurlu bulunduğunu, 13.08.2019 tarihli kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere, davalı …’in asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini ve müvekkilinin ağır yaralanmasına neden olduğunu, kaza nedeniyle müvekkili …’ın sağ omzunun ciddi şekilde hasar gördüğünü ilk müdahalenin Ege Üniversitesi Hastanesi’nde yapıldığını, ardından Özel Gazi Hastanesi’nde ameliyat edildiğini, omuz ve üst kol kırığı-humerus üst uç kırığı şeklinde tanı konduğunu ve cerrahi işlem ile plak, 7 adet kilitli vida ve 6 adet kilitsiz vida takılarak kırık kemik uçlarının birleştirilmeye çalışıldığını, sağ omzunun ve kolunun halen iyileşmemiş olduğunu ve müvekkilinin yaşam alanının daralmış, hareketlerinin kısıtlanmış olduğunu, iyileşme ve tedavi sürecinin henüz sonlanmamış olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığı halde davalı yanın kusuru sebebiyle ağır yaralandığını ve hem maddi hem manevi anlamda zarara uğradığını, taraflarınca ilgili sigorta şirketine ve arabuluculuğa başvurulmuş olduğunu ancak sonuç alınamadığını, davalı … şirketinin poliçedeki sorumluluk bedeli ile sınırlı olmak üzere uğranılan zararlardan sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Cismani bütünlüğü bozularak zarar gören, yaralanan …’ın tedavisi için yapılmış olan belgeli/belgesiz tüm masraflar (hastane giderleri, ulaşım giderleri, ilaç masrafları, ameliyat sonrası takılan aparatın masrafı vs.) ile devam eden zarar söz konusu olduğundan ileride yapılacak/yapılması muhtemel tedavi ve tedaviye bağlı tüm giderler için şimdilik 4.000,00-TL Kaza tarihinden beri çalışamayan müvekkile geçici iş göremezlik durumu için şimdilik 3.000,00-TL Sürekli iş göremezlik durumu için şimdilik 3.000,00-TL talep ettiklerini, davalılardan sigorta şirketine ilişkin taleplerinin sadece maddi tazminat ve poliçe limitleri ile sınırlı olmak koşulu ile; müvekkili …’ın uğramış olduğu zararlar neticesinde kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 10.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili …’ın kaza nedeniyle uğradığı manevi zararlara ilişkin 50.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, Davalı …’in malvarlığını üçüncü şahıslar nezdine geçirmesi suretiyle müvekkillerin haklarını elde etmesinin engellenme ihtimalinin mevcut olduğu gözetilerek; teminatsız olarak tüm menkul ve gayrimenkullerine ve 3. şahısta bulunan hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına, mahkeme aksi kanaatte ise; kazaya sebebiyet veren ve davalı …’e ait olan … plakalı araç üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmasına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde 06/08/2019-06/08/2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere …..sayılı KTK Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçenin kaza tarihi itibariyle şahıs başına daimi sakatlık/ölüm teminat limitinin 390.000 TL ile sınırlı olduğunu,
sigortalı aracın karışmış olduğu kaza neticesinde davacıların maluliyeti sebebiyle maddi tazminat talebiyle huzurdaki dava ikame edilmiş ise de; haksız davanın reddinin gerektiğini, davacılar vekilince, dava öncesi müvekkili şirkete başvurunun eksik evrak ile yapıldığını, işbu başvurunun geçerli olmadığını, davanın geçerli bir başvuru bulunmaması sebebiyle KTK 97. madde gereğince reddinin gerektiğini, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından tespitinin gerektiğini, tazminat hesabının aktüer hesaplama konusunda uzman ve hazine listesinde yer alan bir aktüer tarafından yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği gibi dava açılmasına da sebebiyet vermediğini, Hatır taşıması, kask takılmaması ve motorsiklete 3 kişi olarak binilmesi sebebiyle, varsa bakiye tazminat üzerinden yüksek oranda indirim yapılmasına, Temerrüde düşmemiş ve davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını, hükmolunması halinde müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasına,karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Söz konusu kazanın davalının iddia ettiği şekilde gerçekleşmediğini, müvekkilinin şeridinde ve hız sınırlarında ilerliyor iken davalının sevk ve idaresindeki aracın karşı şeritten hız sınırlarının çok çok üstünde seyir ettiğinden hakimiyeti kaybettiğini ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarptığını, müvekkilinin kusurlu sayılabilmesini gerektirecek bir eyleminin söz konusu olmadığını, aksinin kesin deliller ile ispatlanmasının şart olduğunu, üstelik müvekkilinin alkollü olmadığının da yapılan kontroller ile sabit olduğunu, herhangi bir somut delile dayanmayan Kaza Tespit Tutanağı’na itiraz ettiklerini, belgesiz masrafların tazmininin istenmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın taleplerinin fahiş olduğunu, davalı tarafın huzurdaki yargılamayı bir zenginleşme aracı olarak gördüğünü, belgesiz masrafların talep edilmesinin, 50.000,00 TL gibi fahiş bir manevi tazminat isteğinin kabul edilebilir olmadığını, davacının işgörmezliğinin kesin olarak tespit edilmesi gerektiğini, davanın esastan reddine, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararından dönülmesine, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; Dava konusu kazanın, davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile Kemalpaşa istikametinden Sütçüler istikametine seyir halinde iken aynı istikamette önünde seyreden … plakalı aracı sollamaya çalıştığı esnada karşı istikametten gelen içerisinde müvekkilinin bulunduğu … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin bulunduğu aracın çarpmanın etkisiyle savrularak … plakalı aracın sol ön kısmına çarptığını ve yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, önündeki aracı geçmenin yasak olduğu bir bölgede hatalı olarak önündeki aracı geçmeye çalışan davalının, 13.08.2019 tarihli kaza tespit tutanağında da görüleceği üzere, 2918 sayılı KTK m.54/1-b hükmünü ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğunun saptandığını, davalı yanın kazanın oluş biçimini tamamen gerçeğe aykırı bir şekilde ifade ederek mahkemeyi yanıltma amacı güttüğünü, davacı …’ın kaza nedeniyle maddi ve manevi anlamda zarara uğradığını, kusurlu eylemleri ile kazaya neden olan davalı tarafından işbu zararların tazmininin gerektiğini, davalı vekilince belgesiz giderlerin talep edilemeyeceği beyan edilmiş ise de belgesiz giderler de dahil olmak üzere müvekkilinin bu zamana kadar yaptığı ve bundan sonra da yapacağı muhtemel giderlerin davalılardan tahsilinin gerektiğini, davalı taraf tedavi giderlerinden 6111 sayılı yasa gereği SGK’nın sorumluluğunun bulunduğunu, davalının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de söz konusu yasal düzenleme işleten ve sürücü gibi haksız fiil sorumluları yönünden herhangi bir aykırı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden tedavi giderlerine dair sorumluluğun devam edeceğini, ihtiyati haciz taleplerinin haklı olduğunu, gerekli şartların oluştuğunu, arz ve izah edilen nedenlerle; davanın ve dava dilekçesinde yer alan taleplerinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Trafik kazası tespit tutanağı : Polis memurlarınca tutulan 13/08/2019 tarihli kaza tespit tutanağında; ” sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Kemalpaşa istikametinden Sütçüler istikametine seyir halinde iken aynı istikamette önünde seyreden … plakalı aracı sollamaya geçtiği sırada karşı istikametten gelen …’ın kullanmış olduğu … plakalı araca kendi aracının ön sağ kısmı ile diğer aracın ön sağ kısmına karşı şeritte çarptıktan sonra … plakalı araç çarpmanın etkisi ile savrularak sol arka kapı kısmı ile … plakalı aracın sol ön kısmına çarpması neticesi 3 araçlı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir, bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’in 2918 Sayılı KTK ‘da yer alan kusurlardan 54/1-b “geçmenin yasak olduğu yerlerde önündeki aracı geçmek ” kuralını ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsü … ve … plakalı araç sürücüsü …’ın herhangi bir kusurlarının olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Hasar dosyası : …nin 06/07/2020 tarihli cevabi yazısı içeriğinden … plakalı aracın 13/08/2019 tarihinde karıştığı kaza sebebiyle davacı vekilinin 04/08/2019 tarihinde sigortaya başvuruda bulunduğu, oluşturulan hasar dosyasına istinaden davacıya yapılan herhangi bir ödeme kaydına rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Sigorta Poliçesi: … ile kazaya karışan … plaka sayılı araç maliki olan davalı … arasında, 06/08/2019 – 06/08/2020 tarihlerini kapsayan ZMMS poliçesi bulunmaktadır. Poliçe limiti ölüm/sakatlık kişi başına 390.000,00-TL, sağlık gideri kişi başına 390.000,00-TL’dir.
Trafik Tescil : İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün 16/12/2019 tarihli cevabi yazısında … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 13/08/2019 da … adına, dava tarihi olan 02/12/2019 da dava dışı … adına tescilli olduğu bildirilmiştir.
SGK Cevabı : Konak Sosyal Güvenlik Merkezinin 19/03/2020 tarihli cevabi yazısında; anılan kaza olayının iş kazası mahiyetinde olduğuna, kendisi hakkında iş kazası sigortasından Merkezlerince işlem yapıldığına, geçici ve sürekli işgöremezlik ödeneği ödendiğine dair herhangi bir kayda rastlanılmadığını, dolayısıyla iş kazasından rücuya tabi bir gelir bağlanmadığı ve peşin sermaye değeri oluşturmadığı bildirilmiştir.
Sosyal ve ekonomik durum araştırması: Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespitine ilişkin kolluk araştırma raporları dosya arasına alınmıştır.
Ödeme: Davalı … şirketince … plakalı araç için düzenlenen …. numaralı trafik poliçesi kapsamında davacı …’ın yaralanmasına ilişkin olarak geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik talepleri ile ilgili olarak yapılan sulh sözleşmesi uyarınca davacı vekili Av. …’a 20/10/2020 tarihinde 52.767,80-TL tazminat ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 25/11/2020 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla sigorta şirketinin poliçeden doğan maddi tazmin sorumluluğunun “sadece ödediği tutar kadar” sona erdiğini bildirmiştir.
Savcılık Dosyası : Kemalpaşa C. Başsavcılığının ,,, Soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; şüpheliler … ve … hakkında mağdurlar…….’e karşı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan soruşturma başlatıldığı, yaralanma olayında şüphelilere atılı taksirle yaralama suçunun 5237 sayılı TCK’nun 89/5. maddesi gereğince soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete bağlı suçlardan olduğu, mağdurların şikayetçi olmadığı bu nedenlerle eylemin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna dönüştüğünü, olayda şüphelilerin alkol veya başka bir uyuşturucu maddenin etkisinde olmaması nedeniyle TCK’nun 179/3. Madde hükmünün de oluşmadığı anlaşılmakla şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği yine şüpheli … hakkında mağdur …’a karşı taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan soruşturma yürütüldüğü isnat edilen suçun uzlaşma kapsamındaki suçlardan olması nedeniyle soruşturma dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Savcılık aşamasında aldırılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu Raporunda : “13.08.2019 tarihinde araç içi trafik kazası sonucu meydana geldiği belirtilen bu yaralanmanın; Kafatası kemiklerinde çatlak kırık, fokal beyin lezyonu, büyük damar-sinir yaralanması ve iç organ hasarı oluşturmadığı anlaşıldığından kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı, Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif (D), Orta (2-3), Ağır (4-5) olarak sınıflandırıldığında şahısta saptanan sağ humerus başındaki parçalı kırıkların hayat fonksiyonlarını AĞIR (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu, “Yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığı” ile “duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı” hususlarının, şahsın olay tarihinden 6 (altı) ay sonra Anabilim Dalına müracaat ettirilmesi halinde yapılacak olan muayenesi ile değerlendirilebileceği ” mütalaa edilmiştir.
ATK Kusur Raporu : Dosyaya alınan 30/03/2020 tarihli ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı kusur raporunda, ” Sürücü …’in %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü … ile …’ın kusursuz oldukları” mütalaa edilmiştir.
Maluliyet Raporu : Dosyaya alınan 12/08/2020 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporunda özetle; kişinin sakatlık oranının %7 , tıbbi iyileşme süresinin 4 ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu : …. uzmanı bilirkişi …… ile Aktüerya uzmanı bilirkişi Dr. … 29/03/2021 tarihli hesap raporunda; Dava konusu olayın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’in asli derecede %100 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı dava dışı araç sürücüsü …’ın ve olay sırasında davacı …’ın içerisinde bulunduğu … plakalı araç sürücüsü …’ın kusursuz olduklarının Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporla tespit edildiğini, Yargılama sırasında alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 12.08.2020 tarihli rapor uyarınca davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan sakatlık oranının %7 ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 4 (dört) ay olduğunun tespit edildiğini, Davacının yapılan hesaplama sonucunda talep edebileceği Geçici iş göremezlik tazminatının Sürekli İş Göremezlik tazminatının Tedavi Giderleri Ulaşım Giderleri 7.316,08 TL 51.744,04 TL (3.996,38 TL + 47.747,66 TL ) 7.738,28 TL 99,98 TL ve toplam maddi tazminatın 66.898,38 TL olduğunu, Yargılamanın devamı sırasmda 20,10.2020 tarihinde davalı … tarafından davacıya 52.767,80 TL ödeme yapıldığı, buna ilişkin Feragatname ve Temlik Anlaşmasının dosyaya sunulduğu, anlaşma içeriğinde yapılan ödemenin hangi alacak kalemlerine ilişkin olarak yapıldığına dair açıklama bulunmadığı davacı vekili tarafından 40.000,00 TL lik kısmının tazminat ödemesi olduğunun bildirildiği, bu miktar düşüldüğünde davacının bakiye alacağının 26.898,38 TL olduğunu, Yapılan tüm ödemenin tazminattan mahsup edilip edilmeyeceği hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, Davacının dava dilekçesinde 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 3.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 4.000,00 TL tedavi gideri tazminatı talebinde bulunduğunu, Dosya arasında davalı … şirketine hitaben düzenlenen 04.08.2019 tarihini taşıyan başvuru dilekçesinin bulunduğu ( kaza tarihinin 13.08.2019 olduğu nazara alındığında dilekçe tarihinin 04.09.2019 olabileceği) sigorta şirketince 09.09.2019 tarihli mail ile talebin işleme alındığının bildirildiğini, Hesaplanan maddi tazminatın davalı Şirket tarafından tanzim edilen (Trafik) Sigorta Poliçesi teminat limitleri kapsamında kaldığını, Davacının, davalı …’e yönelik manevi tazminat talebi hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığını mütalaa etmişlerdir.

Hesap Bilirkişisi …… 19/04/2021 tarihli ek raporunda : 29.03.2021 tarihli kök raporda açıklanan nedenlerle; Dava konusu olayın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’in asli derecede %100 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı dava dışı araç sürücüsü …’ın ve olay sırasında davacı …’ın içerisinde bulunduğu … plakalı araç sürücüsü …’ın kusursuz olduklarının Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporla tespit edildiğini, Yargılama sırasında alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 12.08.2020 tarihli rapor uyarınca davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan sakatlık oranının %7 ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 4 (dört) ay olduğunun tespit edildiğini, Davacı …’ın; PMF 1931 yaşam tablosu + Progresif rant yöntemi uyarınca yapılan hesaplama sonucunda talep edebileceği Geçici İş Göremezlik tazminatının : 7.316,08 TL Sürekli İş Göremezlik tazminatının : 51.744,04 TL (3.996,38 TL + 47.747,66 TL) Tedavi Giderlerinin: 7.738,28 TL Ulaşım Giderlerinin : 99,98 TL Toplam 66.898,38 TL , TRH 2010 Mortalite yaşam tablosu + Progresif rant yöntemi uyarınca yapılan hesaplama sonucunda talep edebileceği Geçici İş Göremezlik tazminatının : 7.316,08 TL , Sürekli İş Göremezlik tazminatının : 70.811,00 TL (3.996,38 TL + 66.814,62 TL) Tedavi Giderlerinin : 7.738,28 TL, Ulaşım Giderlerinin : 99,98 TL , Toplam 85.965,34 TL olduğu, yargılamanın devamı sırasında 20.10.2020 tarihinde davalı … tarafından davacıya 52.767,80 TL ödeme yapıldığı, buna ilişkin Feragatname ve Temlik Anlaşmasının dosyaya sunulduğu, anlaşma içeriğinde yapılan ödemenin hangi alacak kalemlerine ilişkin olarak yapıldığına dair açıklama bulunmadığı davacı vekili tarafından 40.000,00 TL lik kısmının tazminat ödemesi olduğunun bildirildiği, hangi miktarın tazminattan mahsup edileceği hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, Davacının dava dilekçesinde 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 3.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 4.000,00 TL tedavi gideri tazminatı talebinde bulunduğunu, Dosya arasında davalı … şirketine hitaben düzenlenen 04.08.2019 tarihini taşıyan başvuru dilekçesinin bulunduğu ( kaza tarihinin 13.08.2019 olduğu nazara alındığında dilekçe tarihinin 04.09.2019 olabileceği) sigorta şirketince 09.09.2019 tarihli mail ile talebin işleme alındığının bildirildiğini, hesaplanan maddi tazminatın davalı Şirket tarafından tanzim edilen (Trafik) Sigorta Poliçesi teminat limitleri kapsamında kaldığını, Davacının, davalı …’e yönelik manevi tazminat talebi hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu mütalaa etmiştir.
TANIK BEYANLARI:
Davacı tanığı … beyanında ; (taraflardan …’ın oğlu) “Davacı benim annem olur, olay günü kurban bayramının 3. günüydü, köyden Kemalpaşa yönüne doğru, benim sevk ve idaremdeki … plakalı araçla seyir halindeydik. Aracımda nişanlım …. ile annem … ve ön koltukta babam olan … bulunuyordu. Geliş gidişli yolda kendi şeridimizde seyir halinde iken karşı şeritten gelen aracı sollamaya çalışan davalı … hatalı sollama neticesinde bizim şeridimize girip aracımıza çarpmıştır, annem kaza sonrasında omuzundan ve bacağından yaralanmıştı. Omuz ve kol dirsek arasında kolunda kırık oluşmuştu, dizinde de yarık vardı. Dikiş atıldı. Annem kolundan ameliyat oldu, hastanede 2 gün yattı. Evde yaklaşık 3-4 ay kadar yatarak iyileşmeyi ve kırığın kaynamasını bekledi. Daha sonra 1 ay kadar fizik tedavi gördü. Kaza sonrasında da kazadan etkilendiğinden psikolojik olarak artık araca binmek istemiyordu. Halen kazanın psikolojik etkileri devam etmekte olup yanından hızla bir araç geçtiğinde ya da arabaya bindiğinde korkusu artmaktadır, annem aile hekimine bağlı olan bir psikoloğa müracaat etmiş, kendisine ilaç verilmiştir. Kazadan sonra 2-3 ay boyunca bu ilacı kullanmıştır, şu an yalnızca araçla seyahat etmesi gerekirse araca binmeden önce ilaç almaktadır. Annem kendi özbakım ihtiyaçlarını evde yattığı 3-4 ay boyunca benim, babamın ve kardeşimin desteği ile ancak giderebilmiştir, özellikle kolundaki kırık nedeniyle hem iyileşme sürecinde hem de fizik tedavi sürecinde fiziksel olarak da büyük acılar çekmiştir, ayrıca evin temizliği, yemek yapımı gibi konularda komşumuz olan … hemen hemen her gün gelerek bize yardımcı olmuştur ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ; “davacı … benim 21 senelik arkadaşım ve komşumdur, evlerimiz birbirine çok yakın. Ben trafik kazasını görmedim. Ancak kaza sonrasında evde tedavisi devam ederken yaşadıklarına şahidim. Kaza sonrasında davacı kolundan ameliyat olmuştu, yüzünde yaralar vardı. Koluna platin takılmıştır. Kazadan sonra 4 ay boyunca evde yatarak tedavi olmuş ve iyileşmesi yani kendi özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilir hale gelmesi ancak kazadan 4 ay sonra mümkün hale gelmiştir. Bu süre geçtikten sonra da ve halen kolunda ağrıları devam etmektedir. Yakın arkadaşım olduğu için ben yaklaşık 3 ay boyunca her gün davacının evine gidip yemek, temizlik gibi ev işlerine yardımcı olduğum gibi davacının kendi öz bakım ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, ilaçlarını alması gibi konularda da kendisine destek oldum. Ayrıca kaza sonrasında davacı psikolojik olarak da kazadan çok etkilenmişti. Davacı kaza sonrasında araca binmek zorunda kalırsa toplu taşımada bir yere tutunmak ihtiyacı hissediyor, araca bindiğinde heyecanlanıp panik oluyor, yalnız kalmak istemiyor, psikolojik şikayetleri nedeniyle ilaç kullanmıştır, şu an bu şikayetleri yüzünden bir ilaç kullanmıyor, benim bilgim bundan ibarettir ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Islah dilekçesi : Davacı vekili 14/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; Davacı … için dava başında fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak talepte bulundukları 10.000,00-TL maddi tazminatın yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 45.965,34-TL’ye çıkararak ıslah ettiklerini ve 45.965,34-TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (davalı … şirketinin poliçe teminat limitleri ile sınırlı kalmak koşuluyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ıslah harcını 15/06/2021 tarihinde yatırmıştır.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerine ilişkin maddi tazminatın karşı araç ZMMS sigortacısından, sürücü malikinden, manevi zararın ise karşı araç sürücü malikinden tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Davalı … vekili tarafından, dava açıldıktan sonra, davacıya maddi tazminat alacağına ilişkin olarak 14.10.2020 tarihinde 52.767,80 TL ödendiğini, davacı tarafından da davaya konu maddi tazminat konusunda varılan mutabakat gereği bu ödemenin alındığı, davalı sigortacıdan başka bir alacağın kalmadığı ve davalının ibra edildiği ifadelerini içeren, 14.10.2020 tarihli ” feragatname ve temlik anlaşması” başlıklı belgenin verildiğini, bu ibraname gereği davacının maddi tazminattan feragat ettiğini, davalı … şirket ihakkındaki davanın ibraname ve feragatname gereği reddi gerektiğini savunmuş, davacı vekili ise davacının maddi zararı belirlenmeden kısmi ödeme teklifi yapılması üzerine, ibraname imzalanması şartıyla davalının kısmi ödeme yaptığı; davalı tarafından yapılan ödemeyi kısmi ödeme olarak kabul edip davaya devam ettiklerini beyan etmiştir.
2918 sayılı KTK’nun hem işletenleri, hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan emredici nitelikteki 111. maddesinin 1. fıkrasında, “bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu” belirtilmiş; 2. fıkrasında ise “Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi kanun, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik, zarar sorumlusuna da fahişlik iddiası ile iptal hakkı tanımış, iptal sebebi olarak da objektif bir unsur olan bu yetersizliğin veya fahişliğin açıkça belli olması halini kabul etmiştir.
Dava konusu olayda uyuşmazlıklardan biri, yargılama aşamasında ibraname alınmış olması ve bu ibraname gereği davacının davasından feragat edeceğinin kararlaştırılmış olması noktasında toplanmaktadır. Anılan bu ibraname, davacının maddi zararının belirlenmesi için mahkememiz tarafından tazminat hesabı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verilmiştir. Bu itibarla, davacının hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu ibranamenin, henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu açıktır. Zaten davacı taraf, vekili marifetiyle verdiği 25.11.2020 tarihli dilekçeyle de, ibranamenin makbuz hükmünde olduğunu ve kabul etmediklerini, maddi zaranının tespit edilerek tazminatın hesaplanması gerektiğini bildirmiş; yukarıda anılan KTK’nun 111/2. maddesi gereği ibranamenin iptali iradesini ortaya koymuştur. Bu durumda, davacı nın talep edebileceği maddi tazminat belirlenmeden önce ibraname verildiği; davacı vekilinin 25.11.2020 tarihli dilekçesiyle, ibranamenin kabul edilmediği ve zararın belirlenmesi gerektiği bildirilerek ibranamenin iptali iradesinin ortaya konulduğu; KTK’nun 111/2. maddesiyle getirilen anlaşma ya da uzlaşmanın iptaline ilişkin düzenlemenin, dava içinde ya da davadan önce yapılmış anlaşma şeklinde bir ayrım içermediği göz önünde bulundurularak; 14.10.2020 tarihli belgenin KTK 111/2. maddesine göre makbuz niteliğinde bir belge olduğu kabul edilerek yargılama devam olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacıların uğradığı sürekli iş göremezlik zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak, Yargıtay tarafından uzun yıllardır benimsenen progresif rant (%10 artırım ve iskonto) yöntemi ve Yargıtay 17. HD’nin 2019/4517 esas, 2021/341Karar sayılı 21/01/2021 tarihli , 2020/2598 esas, 2021/34 karar sayılı 14/01/2021 tarihli emsal kararlarında “Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki gerekçesi dikkate alınarak TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınarak yapılan hesaplama esas alınmıştır.
Maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, kaza tarihi olan 13.08.2019 tarihinde yürürlükte olan ve trafik kazalarından kaynaklanan iş gücü kayıplarınının tespitini de kapsamına alan ERİŞKİNLER İÇİN ENGELLİLİK DEĞERLENDİRİLMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK hükümlerine göre belirlenen iş gücü kaybı oranı hükme esas ayınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 13.08.2019 günü saat 19:00 sıralarında, davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı kamyonet ile karayolunda, Kemalpaşa istikametinden, Sütçüler istikametine seyri sırasında geldiği olay mahalli yol bölümünde … plakalı kamyoneti geçişi sırasında, şerit ihlali yaparak karşı yöne geçmesiyle, karşı yönden nizami seyir şeridinde gelen sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobille çarpışması sonrası, kontrolden çıkan otomobilin de savrularak, sürücü …’ın idaresindeki … plakalı kamyonetle çarpışmasıyla dava konusu yaralamalı, zincirleme trafik kazasının meydana geldiği, davacının bu yaralanması neticesinde Ege Üniversitesi ABD raporuna göre %7 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak ve 4 ay iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı, kazanın oluş şekline uygun olan Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalı sürücü …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının Yargıtay’ın yerleşen uygulamaları ile benimsenen progresif rant (%10 artırım ve iskonto, TRH 2010 tablosu esasına dayalı) yöntemi ile yapılan ek bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre 70.811,00 TL, geçici iş göremezlik zararının 7.316,08 TL ve SGK tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi gideri ile tedavi amaçlı yol giderinin 7.838,26 TL, toplam zarar miktarının 85.965,34 TL olduğu, davacıya SGK tarafından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, dava sırasında davalı … tarafından davacıya maddi tazminat isteğine mahsuben 40.000,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi yapıldığı, dava açıldıktan sonra yapılan ödeme güncellenmeksizin hesaplanan toplam maddi tazminattan mashup edildiğinde davacının bakiye maddi tazminat alacağının 45.965,34 TL olduğu, davalı sürücü …’in haksız fiil hükümleri uyarınca, davalı … şirketinin KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu oldukları, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, hüküm tarihine en yakın tarihli bilirkişi heyeti 2. Ek hesap raporunun Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, davacı vekilinin 14.06.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı için maddi tazminat alacak kalemlerini yükselterek 45.965,34 TL maddi tazminat talep ettiği anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 45.965,34 TL bakiye geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, SGK kapsamı dışında kalan tedavi ve ulaşım giderinin davalı … yönünden dava tarihi olan 02.12.2019 tarihinden itibaren, diğer davalı yönünden kaza tarihi olan 13.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Davalıların malik sürücüsü ve sigortacısı olduğu aracın, neden olduğu trafik kazasında, davacının yaralanması nedeniyle, maddi ve manevi tazminat talep edilen davada, davalıların zarar gören davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu müteselsil sorumlu davalılar arasında ise zorunlu dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, sigorta hükümleri TTK’da düzenlendiğinden, davalı … hakkındaki dava mutlak ticari dava iken, haksız fiil sorumlusu olan malik sürücü hakkındaki davanın, mutlak ticari dava olmadığı gibi, bu davalının sıfatına ve davanın niteliğine göre nisbi ticari dava da olmadığı, davalı … dışındaki davalı hakkında zorunlu arabuluculuk yasasının uygulanamayacağı nazara alındığında arabuluculuk ücretinden yalnızca davalı … şirketinin sorumlu tutulmuştur.
TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacıların manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır.Takdir edilecek manevi tazminet miktarı bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Kusur oranı, her ne kadar matematiksel anlamda bir indirim yapılmasını gerektirmezse de manevi tazminatın miktarını tayinde önem arz eder. Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacının sürekli maluliyeti ile sonuçlanan kazanın meydana geliş şekli, davaya konu trafik kazasında davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olması, davacının %7 maluliyeti oluşacak şekilde yaralanması, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının, yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap nazara alınarak, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile,
7.316,08 TL geçici iş göremezlik tazminatı,
7.838,26 TL tedavi gideri ve tedavi amaçlı ulaşım gideri,
30.811,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 45.965,34 TL maddi tazminatın, davalı … yönünden dava tarihi olan 02/12/2019 tarihinden, diğer davalı yönünden kaza tarihi olan 13.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
3-Kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanmış olan 3.139,89 TL nispi harca, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 659,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.480,49 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanmış olan 1.024,65 TL nispi harca, peşin alınan 160,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 864,12 TL karar ve ilam harcını davalı …’den alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
5- Davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 6,40 TL vekalet suret harcı, 44,40 TL başvuru harcı, 659,40 TL peşin alınan ve ıslahla tamamlanan harç, 581,70 TL davetiye ve posta gideri, 323,00 TL ATK bilirkişi ücreti, 440,00 TL maluliyet raporu ücreti, 1.250,00 TL aktüer ve doktor bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.304,90 TL yargılama giderinden dava sırasında davalı … tarafından ödenen 500,00 TL yargılama giderinin mahsubu ile bakiye 2.804,90 TL yargılama giderinin (davalı … hakkındaki dava kısmen kabul edildiğinden, bu yargılama giderinin davanın kabul oranına isabet eden 1.855,50 TL’lik kısmı sınırlı sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine.
6- Manevi tazminat davası için davacı tarafça yatırılan 160,53 TL peşin harcın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalı … şirketinden alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
8-Maddi tazminat davası kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 6.775,49 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine.
9-Manevi tazminat davası kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile Tarifenin 10/4. Fıkrasındaki “Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” hükmüne göre takdir ve hesaplanmış olan; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine.
10-Manevi tazminat davası kısmen ret edildiğinden ret edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile Tarifenin 10/2. Fıkrasındaki “Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” ve 10/4. Fıkrasındaki “Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemelerine göre takdir ve hesaplanmış olan; 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı …’e verilmesine.
11-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim…
e-imzalıdır ¸