Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/492 E. 2021/510 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/492
KARAR NO : 2021/510

DAVA : Ticari Şirket Feshi
DAVA TARİHİ : 26/04/2017
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müdürlüklerinin … vergi kimlik numaralı mükellefi olan davalı şirketin 17/06/2009 tarihinde servis taşımacılığı faaliyetine başladığını, mükellefiyet kaydını 31/05/2013 tarihinde resen terk ettiğini, şirketin vadesi geçmiş ve vadesi gelmemiş borçları bulunmasına rağmen ödevlerini yerine getirmediğinin ve 2012-2013 yıllarına ait beyannameleri ile BA-BS bildirim formlarını yasal sürede elektronik ortamda vermediğinin belirlendiğini, şirketi temsile yetkili …’nin 11/06/2015 tarihinde vefat etmesi, yasal mirasçılarının da mirası reddetmeleri nedeniyle şirkete kesilen özel usulsüzlük cezalarının tebliğ edilemediğini, 6102 sayılı TTK’nın 636 ve 643 maddeleri ile 536/3 maddesindeki şartların oluştuğunu belirterek, şirkete ait kamu alacağının tahsil edilmesi amacıyla şirketin temsile yetkili zorunlu organ eksikliğinin giderilememesi nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirkete tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalı şirketin müvekkiline vergi borcunun bulunduğunu, bu borcun tahsil edilemediğini, usulsüzlük cezalarının kesildiğini, ancak bu cezaların davalı şirkete tebliğ edilemediğini, henüz 6183 sayılı kanuna göre ödeme emri tebliğ aşamasına gelinmediğini belirterek, davalı şirketin organ eksikliğinin tamamlanması için davalı şirkete süre verilmesini, bu eksiklik tamamlanamaz ise davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesi ekinde de dosyaya davalı şirket adına kesilmiş olan vergi ceza ihbarnamesi örneklerini sunmuştur.
… Müdürlüğü’nün 22/05/2017 tarihli yazısında; “…” sicil numarasında kayıtlı davalı şirketin halen faal olduğu, şirketin ortaklarının … ile … olduğu, bunlardan …’nin 22/07/2008 ile 22/08/2018 tarihleri arasında şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu bildirilmiştir.
Dava dışı …, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne verdiği 21/12/2015 tarihli dilekçe ile; “şirket müdürü olan eşi …’nin vefat ettiğini, kendisinin onun mirasını reddettiğini” bildirmiş, dilekçesi ekinde “mirasın reddine” ilişkin karar örneğini sunmuştur.
…, … ve …’nin başvurusu üzerine İzmir …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasında bu kişilerin 11/06/2015 tarihinde vefat eden murisleri “…’nin mirasını kayıtsız şartsız reddettiklerinin tespiti ve tesciline” ilişkin 12/08/2015 tarihli karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmeyerek 29/09/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkememizce; “eldeki davada davalı şirketin fesih ve tasfiyesi vergi borcunun tahsil edilebilmesi amacıyla ve TTK’nın 636/2 maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde istenmiş olup, davalı şirketin ortaklarından …’nin vefatı nedeniyle mirasçıları tarafından mirasın reddi istenmiş ve mahkemece mirasın reddinin tesciline karar verilmiş ise de; davalı şirketin ortaklarının …’den ibaret olmadığı, … ile birlikte …’un da davalı şirket ortaklarından olduğu, ortaklardan …’nin vefatı ve mirasçılarının mahkeme kararı ile mirası reddetmeleri ile birlikte davalı şirketin …’tan ibaret tek ortaklı limited şirkete dönüştüğü, bu durumda davalı şirkette organ eksikliğinin varlığından söz edilemeyeceği, 6183 sayılı Kanun’un “Limited Şirketlerin Amme Borçları” başlıklı 35. maddesi kapsamında limited şirketlerin kamu borçlarından esas itibariyle şirket tüzel kişiliğinin sorumlu olduğu, bu borçların takip ve tahsilinin öncelikle şirket malvarlığından yapılması gerektiği, bununla beraber çeşitli nedenlerle şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının tahsili bakımından şirketin müdür ya da müdürleri ile ortaklarının da şahsen sorumluluğunun bulunduğu, davacının, alacağını şirket ortağından tahsil etme imkanının bulunduğu, davalı şirketin TTK’nın 636/2 maddesi gereğince fesih ve tasfiye koşulunun var olmadığı” gerekçeleriyle “Davanın REDDİNE” ilişkin 01/02/2019 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 04/11/2019 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Kararda; “Dava tarihinde ve şirket ortağının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) limited şirketin sona erme sebeplerini ve sona ermenin sonuçlarını düzenleyen 636/1. maddesi gereğince limited şirketin sona erme halleri şunlardır:
a)Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle,
b)Genel kurul kararı ile,
c)İflasın açılması ile,
d)Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
TTK’nın 636/2. maddesi gereğince; uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
TTK’nın 593. maddesi gereğince, esas sermaye payı miras yoluyla geçer. Aynı Kanunun 596. maddesi gereğince, esas sermaye payının, miras yoluyla geçmesi hâlinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer. Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır. Limited şirkette genel kurulu düzenleyen TTK’nın 616/3 maddesi gereğince, tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir.
Somut olayda; davalı …, 22.07.2008 tarihinde iki ortaklı olarak kurulmuştur. 1000 hisseden 999 pay …’ye, 1 pay ise kızı olan …’a aittir. … 22/07/2018 tarihine kadar şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkilidir. Şirket müdürü olan … 11/06/2015 tarihinde vefat etmiştir. Mirasçılarından olan eşi … ile çocukları … ve …, İzmir …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12/08/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile …’nin mirasını kayıtsız ve şartsız olarak reddetmişlerdir. Nüfus aile kaydına göre diğer mirasçıları olan çocukları … ve …’nin mirası reddettiklerine ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) mirasın reddini düzenleyen 605 vd. maddeleri gereğince, yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçılar … ve … mirası kayıtsız şartsız kazanmıştırlar. Yasal mirasçılardan mirası reddedenlerin payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunmadığı için mirasın, TMK’nın 612. maddesi gereğince sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilmesine gerek bulunmamaktadır.
Vefat eden şirket müdürü …’nin veraset ilamı getirtilerek incelenmemiştir. Nüfus kaydına göre diğer mirasçılar oldukları anlaşılan … ve …’nin mirası reddedip reddetmedikleri de tespit edilmemiştir. TTK’nın 636/2. maddesi gereğince; diğer ortak … ile yasal süresi içerisinde mirası reddetmemişlerse ve mirasçılık sıfatları var ise, … ve …’nin çağrılıp dinlenerek, şirket genel kurulunun toplanmaması ve organ boşluğunun bulunması durumunun Kanuna uygun hâle getirilmesi için bir süre belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan ve gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan ve gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” denmiştir.
İzmir …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 10/07/2019 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı incelendiğinde; … ve …. oğlu/hükümlü …’ye babası …’nin vasi olarak atandığı görülmüştür.
İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarihli, … Esas ve …. Karar sayılı kararı incelendiğinde; …’nin 11/06/2015 tarihinde ölümü üzerine mirasın reddi hükümleri dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre miras meselesinin 24 pay kabul edilerek 6 payının …’ye, 6 payının …’ye, 2 payının …’e, 2 payının …’e, 2 payının …’e, 3 payının …’a, 3 payının …’a aidiyetine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce …’nin mirasçıları olan …, …, …’yi temsilen vasisi …, …, …, …, … ve …’a ayrı ayrı davetiye tebliğ edilmiş, davetiye ile; “davalı şirkette organ boşluğunun bulunması ve genel kurulun toplanamaması nedeniyle bu davetiyenin tebliğinden itibaren başlamak üzere 2 aylık süre içerisinde 6102 sayılı TTK’nın 636/2 maddesi uyarınca davalı şirket genel kurulunun toplanmasını ve organ boşluğunun tamamlanmasını sağlamak suretiyle davalı şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmeleri, aksi takdirde anılan madde uyarınca davalı şirketin feshine karar verileceği” hususu ihtar edilmiştir.
Davalı şirket ortağı …; davalı şirkette % 1 hisse ile ortaklığının söz konusu olduğunu, davalı şirketin 6-7 yıldır faaliyetinin olmadığını, … ve kendisi dışında başkaca ortağının bulunmadığını belirtmiştir.
… mirasçısı … 11/06/2021 tarihli duruşmada; davalı şirketin 8-9 yıldır faaliyetinin bulunmadığını, bundan sonrasında da faaliyet de bulunmasının mümkün olmadığını, şirketin kapatılmasını istediğini belirtmiştir.
Davalı şirket ortağı … 11/06/2021 tarihli duruşmada; kendisinin de şirketin kapatılmasını istediğini, şirket faaliyetinin olmadığını, bundan sonrasında da faaliyette bulunma imkanının bulunmadığını, şayet şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilirse tasfiyesini kendisinin yapabileceğini, bunun için tasfiye ücreti takdir edilmesi yönünde isteğinin bulunmadığını belirtmiştir.
Olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 636. maddesinde; “(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer: a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle, b) Genel kurul kararı ile, c) İflasın açılması ile, d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde, (2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir. (3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. (4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir. (5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636/2. maddesine göre, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri yoksa veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine mahkemece müdürler dinlenerek şirketin, durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirlenir, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verilir.
Somut davada; davacı vekili, davalı şirketten olan kamu alacağının tahsili yönünden organ eksikliğinin giderilememesi nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Mahkememizce, davalı şirketin ortaklarından olan …’a ve … mirasçılarına 6102 sayılı TTK’nın 636/2 maddesi uyarınca davalı şirket genel kurulunun toplanmasını ve organ boşluğunun tamamlanmasını sağlamak suretiyle şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmeleri konusunda davetiye tebliğ edilerek süre verilmiş, verilen süre içerisinde organ boşluğu giderilememiştir. Davalı şirket ortaklarından … ve … mirasçısı … katıldıkları duruşmada “davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığını” belirterek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı şirkette organ boşluğunun tamamlanamaması karşısında 6102 sayılı TTK’nın TTK’nın 636/2 maddesindeki fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşıldığından, kaldı ki davalı şirketin faaliyetinin de bulunmadığı anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne; feshine karar verilen davalı şirkete isteği doğrultusunda …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
… Müdürlüğü’nde … sicil numarasında kayıtlı …’nin TTK’nın 636/2 maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine,
2-Tasfiye memuru olarak şirket ortağı …’un (T.C….) atanmasına,
3-Tasfiye memuruna ücret isteği bulunmadığından ücret takdirine yer olmadığına,
4-Tasfiye sürecinde yapılacak işlemlere ilişkin tasfiye giderlerinin davalı şirketin mal varlığından karşılanmasına,
5-Kararın bir örneğinin … Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
7-Davacının yapmış olduğu tebligat ve posta gideri olan 758,00 TL’lik yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin, bir kısım mirasçılar vekili Av. …’ın, …’nin ve …’un yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/06/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza