Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/446 E. 2022/377 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/446
KARAR NO : 2022/377

DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin Alman uyruklu olduğunu, geçici süre ile Türkiye’ye geldiğini, 21/07/2012 tarihinde …’a ait, … yönetiminde bulunan aracın ön yan koltuğunda seyahat etmekte iken, araç sürücüsünün hakimiyetini kaybederek orta refüjü aştığını, taklalar atarak savrulduğunu ve kazaya sebebiyet verdiğini, davalı sigorta şirketinin kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçesi nedeniyle kaza sonucunda oluşan maddi zararlardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin kazada ağır şekilde yaralandığını, kazadan önce yaptığı tesis mekanikçiliği mesleğini yapamayacak duruma geldiğini, 15/07/2013 tarihli tespit raporuna göre müvekkilinin kaza sebebiyle % 20 oranında engelli hale geldiğini, yaptıkları başvuruya davalı sigorta şirketi tarafından 15 gün içinde cevap verilmemesi nedeniyle davalının ödemekle yükümlü olduğu hasar miktarı bakımından ihbarı izleyen 8. iş günü sonu olan 29/08/2017 tarihinden itibaren temerrüde düştüğünü belirterek, şimdilik 3.000,00 Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 29/08/2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 28/04/2021 tarihli değer artırım dilekçesi ile; geçici iş görmezlik tazminatı 1.569,38 EURO’nun davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 29/08/2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalıdan tahsiline; kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesi sakatlık teminatı limiti dahilinde kalan sürekli iş görmezlik tazminatı 54.567,94 EURO’nun davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 29/08/2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; zamanaşımı ve yetki itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, poliçe limitinin bedeni zararlarda kişi başına 225.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, poliçede sadece davacının sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, davacının emniyet kemerini kullanmamasının müterafik kusur durumunun varlığı durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, gerekli evraklar ile yapılmış bir başvuru bulunmadığından müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, bilirkişi raporları, kaza tespit tutanağı, Şarkışla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma ve …. Karar sayılı dosyası.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazası sonucu uğranılan iş göremezlik zararının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen “yetki yönünden davanın usulden reddine” ilişkin 27/03/2019 tarihli, … sayılı karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 10/09/2019 tarihli …. sayılı kararı ile; “Yetki itirazını düzenleyen HMK’nın 19. maddesi gereğince, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği, yine HMK’nın 127/1. maddesi gereğince, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, dava dilekçesinin davalı … A.Ş.’ye 23/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının iki haftalık cevap süresinden sonra sunmuş olduğu 09/11/2017 tarihli cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu, yetkinin kesin olmadığı davada yasal cevap süresinden sonra verilen dilekçedeki yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yetki itirazının kabulü ile, yetki yönünden davanın usulden reddine ve mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesinin yerinde olmadığı, kaldı ki, davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acentesinden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüğünün bulunduğu İzmir’de açtığı” gerekçesiyle kaldırılmıştır.
17/10/2018 tarihli duruşmada taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “a) Davacının bu kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise maluliyet oranının ne olduğu, davacının geçici iş göremezliği var ise süresinin ne olduğu, iş göremezlik durumu ile kaza arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı; b) Davacının geçici ve sürekli iş göremezliği bulunuyor ise tazminat miktarının ne olması gerektiği ve davalıdan tazminini isteyip isteyemeyeceği, geçici iş göremezlik tazminatının, tedavi giderlerinin sigorta teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı; c) Meydana gelen kazada sigorta şirketinin sigortalısının kusurunun bulunup bulunmadığı, davacı yolcunun kaza nedeniyle kusurunun bulunup bulunmadığı, kaza sırasında emniyet kemerinin takili olup olmadığı, davacının kaza nedeniyle kusuru varsa kusur oranının ne olduğu; d) Davacının hangi tarihten itibaren ve hangi oranda faiz isteğinde bulunabileceği” konularında olduğu belirlenmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” düzenlemesine; yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise; “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” düzenlemesine; 6098 sayılı TBK’nın 72. maddesinde; “(1) Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, dava konusu kaza 21/07/2012 tarihinde gerçekleştiğinden, olay suç oluşturduğundan uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden, dava da zaman aşımı süresi içerisinde 06/10/2017 tarihinde açıldığından, haklı bulunmayan zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
…plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde 12/06/2012-2013 vadeli … sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiştir Poliçede kaza tarihinde Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen ölüm/sakatlanma ve tedavi giderleri teminat limitleri ayrı ayrı 225.000,00’er TL olarak belirlenmiştir.
Şarkışla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …..sayılı dosyası incelendiğinde; mağdurun …, şüphelinin …, suç tarihinin 21/07/2012 olduğu, “şüphelinin üzerine atılı fili TCK’nın 89. maddesinde tanımlı olan taksirle yaralanma suçuna uyduğu, bu suçun takibinin şikayete tabi olduğu, mağdurun olayla ilgili şikayetçi olduğuna dair bir ifade ve başvurusunun bulunmadığı” gerekçesiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin 05/09/2012 tarihli kararın verildiği görülmüştür. Polis memurları tarafından düzenlenen 22/07/2012 tarihli olay tutanağı incelendiğinde; “…çevrede yapılan araştırmada oto sürücüsünün … isimli şahıs olduğu, yanında ise yolcu olarak eniştesi …’ın olduğu, kazanın tek taraflı olduğu…” tespitlerine yer verildiği görülmüştür.
Kaza tespit tutanağı incelendiğinde; emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunda herhangi bir tespitin bulunmadığı, sürücüye 2918 sayılı Kanunun 56/1-a maddesi gereğince asli ve tam kusur verildiği görülmüştür.
Trafik uzmanı … tarafından düzenlenen 25/10/2018 tarihli kusur raporunda; 21/07/2012 günü saat 23:35 sıralarında sürücü …’ın yönetimindeki …plakalı aracı ile Kayseri yönünden Sivas yönüne seyir halindeyken Şarkışla sınırları içerisindeki mevkiye geldiğinde seyir yönüne göre yolun sağ tarafında ve orta şerit çizgisinin yaklaşık 30 cm sağında olan tehlike trafik uyarı işaret levhasına çarpmamak için yolun sağ tarafına ve aniden aracının doğrultusunu değiştirmesi sonucunda aracının hakimiyetini kaybederek orta refüj üzerinden geçip trafiğe kapalı yolun sağındaki hendeğe aracı ile taklalar atarak ve yoldan çıkarak devrilmesi sonucunda aynı araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacı …’ın yaralandığı, aracın kamyonet niteliğinde olduğu, davacının kazanın oluşunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, sürücü …’ın 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b, 56/1-a ve 84/f maddelerini ihlalinden dolayı kazanın oluşumunda % 100 kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 12/05/2020 tarihli raporda; davacının sürekli iş göremezlik oranının % 38,2, geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 243 gün olduğu bildirilmiştir. Rapor Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre hazırlanmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi … 29/01/2021 tarihli raporunda özetle; poliçe düzenlenme tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuat ve uygulama gereğince tazminatın, Borçlar Kanunu hükümlerince belirlendiğini, hesaplama yöntemi olarak Yargıtay’ın benimsediği işlemiş devre iskontosuz, işleyecek devre % 10 artırım ve iskonto esasına dayalı, bakiye yaşam süresinin tespitinde PMF-1931 yaşam tablosunun kullanıldığı hesaplama yönteminin kullanıldığını, dava dilekçesinde davacının tesisat mekanikçisi olduğunun belirtildiğini, dosyaya Türkçeye tercüme edilmiş bordro örneklerinin sunulduğunu, bu bordrolara göre davacının olay tarihi net aylık kazancının 2.292,46 avro olduğunu, davacı tarafça Nisan 2013 tarihine ilişkin tercüme edilmiş bordro örneğinin sunulduğunu, bu belgeye göre 2013 yılı aylık kazancının net 2.308,48 avro olduğunu, dosyada davacıya ait sonraki yılların kazanç bilgisinin bulunmadığını, Almanya Federal Cumhuriyetindeki yıllık kazanç artışlarına dair verinin dosyada bulunmadığını, bu nedenle işlemiş ve işleyecek aktif dönem hesabında dosyadaki bilinen son kazanç verisi olan aylık 2.308,48 avro’nun kullanıldığını, pasif dönem hesabında, Yargıtay kararları gereği efor kaybı zararının karşılığı olan asgari ücretin kullanılması gerektiğini, Avrupa Birliği istatistik kurumu olan Eurostat verisine göre Almanya Federal Cumhuriyetinde bilinen son brüt asgari ücretin aylık 1.584,00 avro olduğunu, Almanya Federal Cumhuriyetinde genel emeklilik yaşının 65 olduğunu (Kaynak T.C. Berlin Büyükelçiliği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirliği internet sitesi, “2006 yılından sonra kademeli olarak 67 yaşa yükseltilmiş ise de davacının hangi kademeye tabi olduğu tespit olunamadığından 65 yaş kabul edildiği”), davacının pasif dönem hesabında rapor tarihinde Almanya Federal Cumhuriyetinde yürürlükte olan bilinen son net asgari ücretin kullanıldığını, brüt 1.584,00 avronun netleştirilmesinin, tespit edebildiği yabancı mevzuat, sunulu bordro örnekleri dikkate alınarak ve ilgili internet siteleri aracılığı ile yapıldığını, pasif dönem hesabında aylık net 1.194,85 avro kazanç verisinin kullanıldığını, kusur yönünden indirilecek tutarın bulunmadığını, davacıya resmi ve özel Alman Sosyal Güvenlik Kurumları tarafından tedavi dönemi için geçici iş göremezlik ödemeleri yapıldığının dosyadan belirlendiğini, geçici iş göremezlik zararının Borçlar Kanunu’nda kazanç kaybı olarak nitelendirildiğini, davacının iyileşme dönemindeki kazanç kaybı belirlenirken, bu dönem için ödenen geçici iş göremezlik ödemeleri ödeme tutarı kadar kazanç kaybını telafi ettiğinden geçici iş göremezlik zararından indirildiğini, davacının bu dönem için karşılanmamış kazanç kaybı zararının hesaplandığını, davacının geçici iş göremezlik süresi içinde 21/07/2012-06/09/2012 tarihleri arası için işvereninden maaş ödemesi aldığının dosyaya sunulu tercüme edilmiş belgede belirtildiğini, bu nedenle ilgili dönemde kazanç kaybı oluşmadığı için geçici iş göremezlik tazminatının 07/09/2012-21/03/2013 tarihleri aralığı için hesaplandığını, davacının davalıdan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının dava dilekçesindeki istek dikkate alınarak 1.569,38 € (avro) olarak belirlendiğini, davalı sigorta şirketinin poliçe sağlık giderleri teminat limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, avro cinsinden belirlenen tazminat tutarının Türk Lirası karşılığı, Türk Lirası cinsinden teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 avro istediğini, davacının davalıdan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının dava dilekçesindeki istek dikkate alınarak 328.412,78 € (avro) olarak belirlendiğini, davalı sigorta şirketi poliçe ölüm/sakatlık teminat limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğundan, avro cinsinden belirlenen tazminat tutarının Türk Lirası karşılığı, Türk Lirası cinsinden teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.500,00 avro istediğini bildirmiştir.
Davacı tarafça 21/07/2012 tarihli kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin oluştuğu ileri sürülerek eldeki bu davanın açıldığı, davacı hakkında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından 12/05/2020 tarihli raporun düzenlendiği, trafik uzmanı bilirkişiden kusur durumuna ilişkin raporun aldırıldığı, hesap uzmanı bilirkişi tarafından 29/01/2021 tarihli raporun düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararının 9 Ekim 2020 tarihli, 31269 sayılı RG’de yayınlandığı, bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin İPTALİNE karar verildiği, iptal kararının RG’de yayınlanmış olması ve gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda zarar hesaplamasının genel şartlara göre yapılamayacağı, iptal kararı ile ZMMS kapsamında kalan tazminatların ZMMS Genel Şartlarına göre belirleneceğine ilişkin düzenlemenin iptal edildiği, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi sonucunda verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği, Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usuli kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği, nitekim HGK’nın 21/01/2004 tarihli 2004/10-44 Esas ve 19 Karar sayılı; 03/02/2010 tarihli 2010/4-40 Esas ve 2010/54 Karar sayılı kararlarının bu yönde olduğu; dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan sonra bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği;İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 Esas ve 2020/1025 Karar sayılı; 2019/3373 Esas ve 2020/1022 Karar sayılı emsal kararlarında da Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden isteyebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığı, davacının uğradığı iş göremezlik zararının tespitinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak Yargıtay tarafından uzun yıllardır benimsenen progresif rant (% 10 artırım ve iskonto) yöntemi ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu”nun hazırlandığı, SGK tarafından da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçildiği; Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından verilen 24/02/2021 tarihli, …. sayılı karar ile; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” hususunun tespit ve kabul edildiği anlaşıldığından; iş göremezlik tazminatı hesaplanırken Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle, davacının isteyebileceği iş göremezlik tazminatı tutarının ne olacağı konusunda 29/01/2021 tarihli raporu düzenleyen hesap uzmanı bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi mahkememize ara kararı çerçevesinde hazırlayıp sunduğu 18/03/2022 tarihli ek raporunda özetle; kök raporda davacının davalıdan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminatı tutarının davacı isteği dikkate alınarak 1.569,38 Euro olarak belirlendiğini, davalı sigorta şirketinin poliçe sağlık giderleri teminat limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olması nedeniyle Euro cinsinden belirlenen tazminat tutarının Türk Lirası karşılığı, Türk Lirası cinsinden teminat limitiyle sınırlı olduğunu, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 Euro istediğini, davacı tarafın isteği dikkate alınarak istenebilecek sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 363.552,78 Euro olarak belirlendiğini, davalı sigorta şirketinin teminat limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olması nedeniyle tazminat tutarının Türk Lirası karşılığı, Türk Lirası cinsinden teminat limitiyle sınırlı olduğunu, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 2.500,00 Euro istediğini bildirmiştir.
Kaza tarihi ve poliçe tarihi dikkate alındığında hesap uzmanı bilirkişinin TRH-2010 yaşam tablosu kullanılmak sureti ile yaptığı tazminat hesabı olaya uygun bulunmuştur.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Davacı da bu kapsamda, sigortalı tarafından uğratılan zararının ödenmesini aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle davalı sigorta şirketinden istemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 54. maddesi gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici çalışma gücü kaybı, ihlalin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından, ZMMS kapsamında bulunduğundan, davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığı yönündeki savunmasına değer verilmemiştir.
Toplanan deliller, aldırılan ve benimsenen bilirkişi raporları ile tüm dosya içeriğine göre; sigortalı …plakalı araç sürücüsü …’ın 21/07/2012 tarihinde tam kusurlu olarak ve tek taraflı şekilde sebebiyet verdiği kaza sonucunda bu araçta yolcu olarak bulunan ve Alman vatandaşı olan davacının % 38,2 kalıcı iş göremezliğinin ve 243 gün süre ile geçici iş göremezliğinin oluştuğu; geçici iş göremezlik zararının TBK’da kazanç kaybı olarak nitelendirildiği, yani; geçici iş göremezlik zararının çalışamama nedeniyle oluşan zarar olduğu, davacının 21/07/2012-06/09/2012 tarihleri arasında işvereninden maaş ödemesi aldığı, dolayısıyla bu dönem için davacının kazanç kaybının telafi edilmiş olması nedeniyle bilirkişi tarafından bu tarihler hesaba katılmaksızın 07/09/2012-21/03/2013 tarihleri aralığı için yapılan geçici iş göremezlik zararı hesabının doğru ve yerinde olduğu; davacının, sunulan bordrolara göre olay tarihinde aylık net kazancının 2.292,46 Euro olduğu, 2013 yılı aylık kazancının ise 2.308,48 Euro olduğu, Almanya Federal Cumhuriyeti’nde bilinen son brüt asgari ücretin aylık 1.584 Euro olarak belirlendiği, benimsenen ek rapora göre davacının, davalıdan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının 1.569,38 Euro olduğu, geçici iş göremezlik tazminatının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve poliçede bu gidere ilişkin olarak da ayrıca limitin bulunduğu, yani hesap uzmanı bilirkişi tarafından hesaplanan bu tutarın davalı sigorta şirketinin limiti 225.000,00 TL olan poliçe sağlık giderleri teminatı kapsamında kaldığı; davacının TRH-2010 yaşam tablosu üzerinden yapılan hesaplamaya göre davalıdan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının ise 328.412,78 Euro olduğu, buna karşılık davalı sigorta şirketinin poliçe ölüm/sakatlık teminat limitinin 225.000,00 TL ile sınırlı olduğu, dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sürekli iş göremezlik zararı yönünden 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerektiği; davalı vekili her ne kadar “davacının emniyet kemerinin takılı olmadığını” ileri sürerek müterafık kusur indirimi yapılmasını istemiş ise de; ileri sürdüğü bu iddiayı ispat yükü davalı tarafta olup, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı konusunda herhangi bir delil ve tespit bulunmadığından, davalı taraf dilekçesinde tanık deliline de dayanmadığından, müterafik kusur indirimi yapılması koşullarının bulunmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın haklı görülen davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi gereğince mahkemelerce Türk Lirası cinsinden hüküm kurulması gerekli olup, bu madde ile davaya konu tazminatın döviz cinsinden değil, fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı biçiminde hüküm altına alınması düzenlendiğinden, bu kapsamda da sigorta poliçelerinde Türk Lirası olarak belirlenen limit miktarlarını aşmayacak şekilde hüküm kurulması ve hükümde poliçe limitlerinin gösterilmesi gerektiğinden, nitekim; Yargıtay Hukuk Dairesi’nin 08/12/2011 tarihli, 2011/4027 Esas ve 2011/11927 Karar sayılı kararı; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 23/02/2022 tarihli, 2020/1038 Esas ve 2022/310 Karar sayılı kararı; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nin 24/12/2021 tarihli, 2019/377 Esas ve 2021/1594 Karar sayılı kararı bu yönde olduğundan, mahkememizce davalı sigorta şirketinin (her iki zarar kalemi yönünden ayrı ayrı) 225.000,00 TL poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olmak üzere yabancı para biriminden tazminatın fiili ödeme tarihindeki TL karşılığına hükmedilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
a-1.569,38 EURO geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 29/08/2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak (sağlık gideri poliçe limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
b-54.567,94 Euro sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 29/08/2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak (sakatlık poliçe limiti olan 225.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭‭16.155,76 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 215,85 TL harcın ve 8.995,21 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan ‭‭6.944,7‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı, 215,85 TL peşin harç ve 8.995,21 TL toplamı olan ‭9.242,46‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu 677,60 TL’si tebligat-posta gideri ve 900,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 1.577,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 25.005,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
22/04/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza