Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/437 E. 2021/744 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/437
KARAR NO : 2021/744

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 01/10/2021

Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
Asıl davanın konusu olan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 264.959,00 TL’si cari hesap bakiyesi, 580.395,00 TL’si cari hesap bakiyesi işlemiş faizi olmak üzere toplam 845.364,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Asıl davada davalı borçlu vekili aracılığıyla verdiği dilekçesi ile özetle; alacaklı ile herhangi bir alacak borç ilişkisinin olmaması nedeniyle takip konusu borcu kabul etmediklerini ileri sürerek, asıl alacak, faiz ve ferileriyle ve faiz oranına itiraz etmiştir.
Birleşen davanın konusu olan İzmir .. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 307.283,00 TL’si gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Birleşen davada davalı borçlu vekili aracılığıyla verdiği dilekçesi ile özetle; takibe konu borcu kabul etmediklerini ileri sürerek, asıl alacak, faiz ve ferileriyle ve faiz oranına itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; borçlu davalı aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında 7 örnek icra takibi yapıldığını, borçlunun borca itiraz etmiş olması nedeniyle takibin durduğunu, borçlunun itirazının yerinde olmadığını, davalı kooperatif ile müvekkili arasında yapım sözleşmelerinin imzalandığını, bu sözleşmelere göre ödenmeyen tutarlara ilişkin cari hesap bakiyesinin ve işlemiş faizin tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde istendiğini, hak edişlerden ödenen tutarın mahsubu sonucunda müvekkilinin takip tarihi itibariyle takibe konu 264.969,00 TL cari hesap bakiyesi hak ediş tutarında ana para alacağının ve 580.395,00 TL cari hesap bakiyesi işlemiş faiz alacağının bulunduğunu, bu sözleşmelere ilişkin takibe konu edilen tutar dışındaki fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin davalı kooperatif ile yaptığı tüm sözleşmeler gereğince yükümlülüklerini süresinde, eksiksiz ve ayıpsız olarak yerine getirerek işi teslim ettiğini ancak davalının müvekkilinin hak ettiği ödemeleri yapmadığını, bu sözleşmelerde ödemelerde gecikme olması halinde her ay için gecikmeli ödenen paranın faiz oranlarının belirlendiğini, bu hükümlere göre gecikme faizinin hesaplanması gerektiğini, alacağın davalı tarafça bilinebilir nitelikte olduğunu, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu belirterek, davalının itirazını iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; borçlu davalı aleyhine İzmir ..İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında 7 örnek icra takibi yapıldığını, borçlunun borca itiraz etmiş olması nedeniyle takibin durduğunu, borçlunun itirazının yerinde olmadığını, davalı kooperatif ile müvekkili arasında yapım sözleşmelerinin imzalandığını, bu sözleşmelere göre .. tarihinde ödenen ana paranın 26/06/2009-16/11/2017 tarihleri arası gecikme faizinin tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde istendiğini, hak edişlerden ödenen tutarın ödenmeyen işlemiş faizinin bulunduğunu, davalı kooperatifin ödemeleri süresinde yapmadığı gibi faizini de ödemediğini, takibe de kötü niyetli itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazını iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili aleyhine yapılan takipte 7 örnek takip formunda “borcun sebebi” kısmına bakıldığında cari hesap bakiyesi ve işlemiş faiz açıklamasının görüleceğini, müvekkili ile davacı arasında cari hesap tutulduğuna ilişkin sözleşme ve bu sözleşme koşullarına göre karşılıklı hesap mutabakatlarını içeren hesaplaşmanın olmadığını, bu nedenle müvekkilinin cari hesap adı altında davacıya borcunun bulunmadığını, ne icra takip talebinde ne de dava dilekçesinde bir sözleşmenin varlığından söz edilmediğini ve sözleşme örneğinin sunulmadığını, bir an için davacının imalat iddiasında bulunduğu varsayılsa dahi davacının müvekkili ile daha önceki çalışmalarında olduğu gibi bir hak ediş raporu düzenleyip kontrol mühendisine sunması ve onayını alması gerektiğini ancak böyle bir belgenin sunulamadığını, alacağın varlığının ve muacceliyetinin ispat edilemediğini, alacağın belirsiz olduğunu, takibe itirazlarında haklı olduklarını belirterek davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili aleyhine yapılan takipte 7 örnek takip formunda “borcun sebebi” kısmına bakıldığında soyut, tanımlanmamış faiz alacağından söz edildiğini, faizin hesabında baz alınan asıl alacak belirtilmediği gibi hesap yönteminin de belirtilmediğini, söz konusu icra takibinde sözleşme tarihi, işin tanımı ve hangi işe karşılık olduğu belirtilmeden doğrudan faiz isteğinde bulunulduğunu, faizin dayanağının ne olduğunun belirtilmediğini, bir faiz alacağından söz edilebilmesi için temerrüde düşülmesinin gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, bu hususta müvekkiline ne yazılı ne de şahsi başvurunun bulunmadığını, takipte isek kısmında faiz alacağı iddiasına aylık % 2 tekrar faiz istendiğini, faize faiz istenmesinin hukukta yasak olduğunu, haksız ve temelsiz faiz alacağı iddiasında bulunulduğundan takibe itiraz edildiğini belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …ve… sayılı icra takip dosyaları, bilirkişi incelemesi
GEREKÇE ;
Asıl dava ve birleşen dava; inşaat yapım sözleşmesi nedeniyle hakkında hak ediş asıl alacağının ve gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın maddede 6. bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemeyecektir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. 6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında da kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Eldeki dava ve birleşen dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği … tarihinden sonra açılmıştır. Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Kanun’un 5. maddesi değiştirilmiş ve bu değişiklik sonrası Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olmuştur. Bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacaktır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin dava şartı niteliğinde olduğundan, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekecektir.
Asıl davada ve birleşen davada davalı, kooperatif olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca davayı ticari dava saymak mümkün değildir. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın ve birleşen davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, taraflardan birinin iki hafta içerisinde gönderme isteğinde bulunmaması halinde, taraflardan birisinin isteği üzerine mahkememizce “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza