Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/434 E. 2022/80 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/434
KARAR NO : 2022/80

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 04/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir… İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 1.695.804,20-TL’si asıl alacak, 149.070,17-TL’si işlemiş faiz ve temerrüt faizi, 7.453,51-TL’si BSMV olmak üzere toplam 1.852.327,88-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlu yasal süre içerisinde verdiği 25/12/2018 havale tarihli dilekçesi ile; alacaklı olduğunu iddia eden tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek takibe, borca, yetkiye, faize ve ferilerine itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile dava dışı … Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalanarak bu şirkete kredi kullandırıldığını, sözleşmeyi davalının müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak imzaladığını, dava dışı şirketin borcunun muaccel hale geldiğini, İzmir 6. Noterliği’nden gönderilen 17/10/2018 tarihli …….. yevmiye numaralı ihtarname ile borcun ödenmesinin istendiğini, ödenmemesi üzerine İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ……D.İş sayılı ihtiyati haciz kararını alarak İzmir ……. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, işlemi yapanın müvekkili bankanın Gazi Bulvarı Şubesi olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 19. maddesine göre İzmir Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, ayrıca yetki itirazında yetili yerin açıkça gösterilmesi gerektiğini, aksi durumda itirazın geçersiz olacağını, davalının hesap kat ihtarına itiraz etmediğini, ihtarın kesinleştiğini, müvekkilinin toplam alacağının 1.852.327,88-TL olduğunu, uygulanan faiz oranlarının taraflarca düzenlenen sözleşme ile kabul edildiğini belirterek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; İzmir……İcra Müdürlüğü’nün …sayılı icra takip dosyasında yer alan kredi genel sözleşmesi incelendiğinde müvekkilinin kredi müşterisi dolayısıyla kredi borçlusu olarak yer aldığının görüldüğünü, bu nedenle öncelikle müvekkilinin davaya konu icra takibinde kefil sıfatının bulunmadığını, takibin İİK’nın 45. maddesi hükümleri başlatıldığı yönündeki iddiayı kabul etmediklerini, takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira; ipotekle teminat altına alınmış kredi sözleşmeleri çerçevesinde aynı borca ilişkin olarak müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu nedenle mükerrer takip olduğunu, bu davaya konu icra takibi ile tarafları, konusu ve miktarı aynı olan İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15597 sayılı dosyasında örnek 7 ilamsız icra takibinin bulunduğunu, ……… sayılı icra dosyasında da ileri sürülen alacak miktarının 1.695.804,20-TL asıl alacak, 149.070,17-TL işlemiş faiz-temerrüt faizi ve 7.453,51-TL BSMV olmak üzere toplam 1.852.327,88-TL olduğunu, davacı tarafından ipotekle teminat altına alınmış alacağa ilişkin olarak ipotek takibi dışında birden fazla icra takiplerinin başlatıldığını, müvekkili ile davacı banka arasında imzalanan kredi sözleşmeleri çerçevesinde müvekkilin borçlu, müşterek borçlu ve kefil sıfatı ile davacı banka nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarına ilişkin olarak davacı banka lehine ipotek tesis edildiğini, ipotekli taşınmazlara ilişkin olarak ise İzmir…….. İcra Müdürlüğü’nün ……….. sayılı dosyasında müvekkili aleyhine 17/09/2018 tarihinde örnek 6 ipotek takibinin başlatıldığını, bu takipte toplam 3.421.277,08-TL alacağın tahsilinin istendiğini ve henüz taşınmazların paraya çevrilmediğini, ipotekle teminat altına alınmış alacak miktarlarının borcun çok üzerinde olduğunu, müvekkilinin kullanmış olduğu kredilere ilişkin olarak davacı banka tarafından 17/09/2018 tarihinde ipotek takibinin, 17/12/2018 tarihinde ise bu davaya konu ilamsız icra takibinin başlatıldığını, rehinle teminat altına alınmış bir alacak söz konusu ise, önce rehinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılması ve rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse kalan alacak bakımından haciz yolu ile takip yapılması gerektiğini, söz konusu yasa maddesinin ”önce rehine başvurma zorunluluğu” kuralını öngördüğünü, rehinin paraya çevrilmesi yoluna başvurmanın rehin takibi ile başladığını ve rehinin satılarak bedelinden rehin alacaklısının alacağının ödenmesi ile son bulduğunu, davacı lehine tesis edilen ipoteklerin müvekkilinin borçlu, müteselsil borçlu kefil olduğu tüm borç miktarlarını kapsadığını, müvekkiline hesap kat ihtarının gönderilmediğini, icra dosyası incelendiğinde İzmir ……. Noterliği’nin ……….yevmiye numaralı ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmediğinin görüleceğini, söz konusu takipten önce usulüne uygun keşide ve tebliğ edilmiş bir hesap kat ihtarı bulunmadığından muacceliyet ve temerrüt olgularının oluşmadığını, bu yönüyle alacaklının takip yapma ve faiz isteme hakkının doğmadığını, icra inkar tazminatı isteğinin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, İzmir…İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas ve ……. Karar sayılı dava dosyası.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davalı her ne kadar icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde yetkiye ilişkin itiraz da ileri sürmüş ise de; itirazında yetkili icra müdürlüğünü bildirmemiş olması nedeniyle geçerli bir yetki itirazının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu yöndeki itirazının yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davanın, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “ davacı banka ile dava dışı … Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatıyla yer alıp almadığı, İzmir ……..İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında başlatılan takibin usulsüz bir takip olup olmadığı, ortada mükerrer bir takibin bulunup bulunmadığı, davacı banka lehine tesis edilen ipoteklerin davalının borç miktarını kapsayıp kapsamadığı, alacağın muaccel olup olmadığı, davalının temerrütünün oluşup oluşmadığı, davalının davacı bankaya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyası çerçevesinde davalının icra takip tarihi itibariyle faiz ve fer’ileri ile birlikte ne miktar borcunun bulunduğu, takibe itirazında haklı olup olmadığı, tazminat isteyebilme koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
İzmir…İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……..Esas ve ……… Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacısının … davalısının …A.Ş. olduğu, bu davada dava dilekçesiyle birlikte İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün …….. sayılı dosyasında başlatılan takiple mükerrer olduğu, ipotekle teminat altına alınmış bir alacağa ilişkin olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatılmasının yasaya aykırı olduğu hususlarının ileri sürülerek.. İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında başlatılan takibin iptaline karar verilmesinin istendiği, dava tarihinin 18/11/2019 olduğu, mahkemece “İzmir ……… İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takibinin ilamsız takip olduğu, dayanağının kredi sözleşmesi, kat ihtarı ve hesap özeti olduğu; İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün ……….sayılı dosyasında başlatılan takibin ise davacı ve diğer borçlular hakkında başlatılmış ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi olduğu, takibin derdest olduğu, alacaklının farklı kredi sözleşmeleri nedeniyle yapılmış takiplerinin söz konusu olduğunu savunduğu, ne varki İzmir ….. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında mevcut kat ihtarı çerçevesinde bankanın muhatap …’ya kullandırdığı kredilerin ödenmediğinden bahisle hesabı kat ettiği, dolayısıyla İzmir …..İcra Müdürlüğü’ne ait dosyada tahsili istenen alacağın borçlu …’ya kullandırılan krediden kaynaklı alacak olduğu, …’nın asıl borçlu olduğu, diğer borçluların ise müşterek borçlu- müteselsil kefil sıfatını taşıdıkları, İzmir …… İcra Müdürlüğü’ne ait …..sayılı dosyada bu kredi sözleşmesi alacağının takip konusu edilmediği, dolayısıyla alacaklının …’nın asıl borçlu olarak imza ettiği kredi sözleşmelerinin de rehinle teminat altına alınmış olması nedeniyle bu kredi için de önce rehine başvurması gerektiği, İzmir …İcra Müdürlüğü’ne ait dosyada bu kredi alacağı takip konusu yapılmamış ise alacaklı bankanın …’nın asıl borçlu olduğu bu kredi için rehinin paraya çevrilmesi yoluyla farklı bir takip başlatması gerekirken genel haciz yoluyla takibe geçtiği oysa ki İİK’nın 45. maddesindeki rehine başvuru zorunluluğunun asıl borçlular için hüküm ifade ettiği ve alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin doğrudan doğruya genel haciz yoluyla takibe geçmesini önlediği, davacı borçlu …’nın İzmir …. İcra Müdürlüğü’ne ait …sayılı dosyada takip konusu edilen kredi borcunun asıl borçlusu olduğu ve tüm borçları için taşınmazlarını ipotek ettiği ancak alacaklının …sayılı dosyada takip konusu yapılan kredi sözleşmesi ve alacağı için rehinli takip başlatmaksızın genel haciz yoluyla takibe geçtiğinin anlaşıldığı” gerekçesiyle “şikayetin kabulu ile takibin iptaline” ilişkin 10/03/2020 tarihli kararın verildiği; bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2021 tarihli ……. Esas ve …. Karar sayılı kararı ile “İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas ve ………… Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine” karar verildiği, verilen bu karara karşı da temyiz yoluna gidildiği, söz konusu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2021 tarihli, 2021/3948 Esas ve 2021/9149 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, böylece mahkemenin kararının 19/10/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’da dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. İtirazın iptali davalarında yargı hakkı, yargı yolu, görev, davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekâlet ehliyeti, geçerli vekâletname, kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar gibi genel dava şartlarının yanı sıra bu davanın açılabilmesi için başka özel dava şartlarının da bulunması gerekir. Bu özel dava şartlarından birisi ortada geçerli bir icra takibinin bulunmasıdır.
Somut olay bakımından değerlendirildiğinde; eldeki davanın konusu olan İzmir…İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında yürütülen takibin İzmir ……. İcra Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas ve …….Karar sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, verilen bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 8. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2021 tarihli ……. Esas ve …….. Karar sayılı kararı ile reddine karar verilmesi, bu kararın da Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2021 tarihli, …. Esas ve …Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş olması karşısında takibe konu alacağın muaccel hale geldiğinden söz edilemeyeceğinden, başlatılan icra takibi de buna bağlı olarak geçerli bir icra takibi olarak kabul edilemeyeceğinden, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce verilmiş karar esastan red kararı niteliğinde olmadığından, davalı yararına maktu vekalet ücretine karar verilmiştir.
Davacı bankanın takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın konusu takibin iptal edilmiş olması sebebiyle davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
3-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/02/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza