Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/377 E. 2022/971 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/377 ESAS
KARAR NO : 2022/971 KARAR
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ K.TARİHİ : 28/11/2022
Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı borçludan olan 19.791,04 TL alacağının tahsili için 30/04/2019 tarihinde İzmir 25. İcra dairesinde … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya 03/05/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili ile borçlu şirket arasında konusu, sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olan sipariş formunda belirtilen nitelik ve nicelikteki malın satıcı tarafından alıcıya tedarik edilmesine yönelik sözleşme imzalandığını, satım hizmeti sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin mal satmayı, borçlu şirket ise bu mallar karşılığı müvekkili şirkete ödeme yapmayı üstlendiklerini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, ancak davalı borçlu şirketin üzerine düşen yükümlülüğünü layıkıyla yerine getirmediğini, açıkladığı nedenlerle talebin kabulü ile davalı borçlunun haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir 25. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasında davacının davalı aleyhine19.791,04- TL asıl alacak, 907,68-TL işlemiş faiz olmak üzee 20.666698,72-TL toplam alacak üzerinden takip başlattığı, davalının 10.05.2019 tarihli dilekçesi ile yetkiye, takibe, borca, faize ve ferilere itiraz ettiği takibin durduğu görülmüştür.
Bilirkişi Raporu : Bilirkişi … tarafından düzenlenen 06/05/2022 havale tarihli raporda özetle ; Davacı ve davalı tarafından ticari defter ve belgeler ibraz edilmediğinden, dava dosyasındaki mevcut belgeler ve diğer kurumlardan istenen bilgi isteme yazılarına verilen cevabi bilgi ve belgeler üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacı ile davalı arasında 26/10/2018 tarihli mal alım satım sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeye göre “Sipariş formları’nın sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, sözleşmeye istinaden davacı tarafından 26/10/2018 tarih ve 05/11/2018 tarihlerinde toplam KDV dahil 73.454,04 TL tutarında iki adet fatura düzenlendiği, bu faturalara ilişkin sipariş formlarının 18/10/2018 ve 22/10/2018 tarihlerinde, sözleşme düzenleme tarihinden önce düzenlendiği, dava dosyasına davacının sunmuş olduğu ve davalı adına düzenlenen cari hesap özetinin excel formatında olduğu, her zaman herhangi bir kişi tarafından düzenlenebilecek bir belge olduğu, yasal defter ve belgeler ibraz edilmediğinden doğruluğunun teyit edilemediği, yine cari hesap özetinde 26/10/2018 tarihindeki 48.663,00 TL çek-senet girişi, 31/12/2018 tarihindeki 5.000,00 TL tutarlı Finansbank EFT ödemelerinin (davalı tarafından yapılan) teyide muhtaç olduğu, çünkü bu ödemelere ilişkin herhangi belgenin mevcut olmadığı cari hesap özetinin Mahkememizce delil olarak dikkate alınması durumunda, 31/12/2018 tarihi itibariyle 19.791,04 TL borç kaydı göründüğü, davalı tarafından Mahkememize savunma verilmediği, ticari defterlerini ibraz etmediği tespit edilmiş olduğundan Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumundan talep edilen bilgi isteme yazılarına cevaben gelen yazılar üzerinden yapılan değerlendirmede; Diyarbakır Vergi Dairesi Başkanlığı Gökalp Vergi Dairesi Müdürlüğünden istenen bilgi isteme yazısına cevaben alınan yazıda; davalı … Özel Güvenlik Ltd. Şti.’nin 2018/ekim ve kasım aylarına ilişkin verdiği BA formunda; davacı adına ekim 2018 döneminde bir adet fatura karşılığında KDV hariç 60.633,00 TL ve 2018/kasım döneminde 1 adet fatura karşılığında KDV hariç 7.380,00 TL mal alışı beyan ettiği tespit edildiği, davalı şirket tarafından 2018/ekim döneminde boş BS verilmiş, 2018/kasım döneminde Türkiye Elektrik İletim A.Ş. adına 1 adet faturası karşılığında KDV hariç 537.463,00 TL, Bursa Doğalgaz adına iki adet fatura karşılığı KDV hariç 256.187,00 TL mal ve hizmet satışı bildirdiği, Mahkememiz tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu Bağlar Sosyal Güvenlik Merkezinden istenen bilgi isteme yazısına cevaben gelen yazıda; … işyeri sicil numaralı davalı … Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd.Şti.’nin 2018/ekim ayında 12 çalışanı olduğu, bu çalışanlardan 3 (üç) tanesinin 01/10/2018 tarihinde işten ayrıldığı, 2018/kasım döneminde üç çalışanın olduğu, davalının 2018/ekim ve kasım dönemlerinde davacıdan almış olduğu iki adet fatura içeriğindeki (26/10/2018 ve 05/11/2018 tarihlerinde) 100 adet kapşonlu mont, 145 adet güvenlik kemeri, 290 adet kışlık pantolon, 290 adet güvenlik gömlek, 106 adet kravat siyah, 45 adet kaban siyah, 45 adet mont güvenlik siyah, 145 adet güvenlik kazak ve 90 adet sapka siyah malların gerçek bir satış olup olmadığı konusunda takdirin mahkememizde olduğu görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
Dava; Alım satım ilişkisi kapsamında cari hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Taraflar arasında alım satım ilişkisinden kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğu, düzenlenen fatura ve cari hesaptan kaynaklanan davacı alacağı nedeniyle davalı aleyhine takip başlatmış olduğu görülmüştür.
Davalının davaya süresinde cevap vermediği duruşmalara katılmamış, verilen sürede ticari defter ve kayıtlarını sunmamış yerlerini bildirmemiş olduğu anlaşılmıştır.
Ticari defterler sunulmadığı için dosyada bulunan belgeler üzerinde bilirikişi incelemesi yatırılmıştır. Bilirkişi raporunda; Davacı ile davalı arasında düzenlenen 26/10/2018 tarihli mal alım satım sözleşmesi düzenlendiği, Sözleşmeye göre “SİPARİŞ FORMLARI’nın sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, Sözleşmeye istinaden davacı tarafından 26/10/2018 tarih ve 05/11/2018 tarihlerinde toplam KDV dahil 73.454,04 TL tutarında iki adet fatura düzenlendiği, (23561-23569 no’lu faturalar) bu faturalara ilişkin sipariş formlarının 18/10/2018 ve 22/10/2018 tarihlerinde, sözleşme düzenleme tarihinden önce düzenlendiği,
Dava dosyasına davacının sunmuş olduğu ve davalı adına düzenlenen Cari hesap Özetinin excel formatında olduğu, her zaman herhangi bir kişi tarafından düzenlenebilecek bir belge olduğu, yasal defter ve belgeler ibraz edilmediğinden doğruluğunun teyit edilemediği, yine cari hesap özetinde 26/10/2018 tarihindeki 48.663,00 TL çek-senet girişi, 31/12/2018 tarihindeki 5.000,00 TL tutarlı Finansbank EFT ödemelerinin (davalı tarafından yapılan) teyide muhtaç olduğu, çünkü bu ödemelere ilişkin herhangi belgenin mevcut olmadığı,
Diyarbakır Vergi Dairesi Başkanlığı Gökalp Vergi Dairesi Müdürlüğün’ün yazı cevabında; davalı … Özel Güvenlik Ltd. Şti.’nin 2018/EKİM ve KASIM aylarına ilişkin verdiği BA formunda; davacı adına EKİM 2018 döneminde bir adet fatura karşılığında KDV hariç 60.633,00 TL ve 2018/KASIM döneminde 1 adet fatura karşılığında KDV hariç 7.380,00 TL mal alışı beyan ettiği, ancak defterler incelemeye sunulmadığı için denetlenemediği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/(6)3-1542 E. 2021/1474 K. Sayılı 23.11.2021 tarihli İlamı:”… 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190/1. maddesinde,…
“(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 220. maddesi;
(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.”
hükmünü içermektedir.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ise;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”.
şeklindedir.
7251 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir;
“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64/1. maddesinde ise: her tacirin, ticarî defterleri tutmak ve defterlerinde, ticarî işlemleriyle ticarî işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanun’a göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun’un 64/3. maddesinde de, tacirlerin tuttuğu yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterinin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce yapılacağı, yevmiye defterinin kapanış onayının ise, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması gerektiği belirtilmiştir.
Basit yargılama usulünde HMK’nın 318. maddesi uyarınca “Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır” ve yazılı yargılama usulünden farklı olarak iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar (HMK m. 319). HMK ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hâllerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır (HMK m. 322/1).
Yazılı yargılama usulünde ise mahkeme ön inceleme duruşmasına daveti sırasında taraflara “Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği”ni ihtar eder (HMK’nın 22.07.2020 tarihli, 7251 sayılı Kanun ile değişik 139. maddesinin 1/ç bendi; değişiklik öncesi hâliyle m. 140/5-1. cümlesi).
Bu ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir (HMK’nın 7251 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesi; değişiklik öncesi hâliyle m. 140/5-2. cümlesi). Anılan hükümlerin HMK’nın 322/1. maddesi gereği basit yargılama usulünde de işlerlik kazanacağında tereddüt bulunmamaktadır…
Mahkemece 11.07.2013 tarihli ön inceleme tutanağıyla taraflar sulhe davet edilmiş, uzlaşma sağlanamayınca tahkikata geçilmiş, tahkikat aşamasında ara karar ile “Davalı vekiline delillerini bildirmek ve ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin mehil verilmesine (kesin mehilin sonuçları hatırlatıldı.” şeklinde karar verilmiş, sonraki celse dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilerek bilirkişi raporu aldırılmıştır. Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; sağlıklı bir tahkikat yapılabilmesi için kanuna ve amacına uygun şekilde ön inceleme aşamasının tamamlanması gerekir. Davada ileri sürülen vakıaların incelenebilmesi için taraflarca bildirilen deliller mahkemeye sunulmalıdır. Bunun için de 7251 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi hâliyle HMK’nın 140/5-1. cümlesi gereğince mahkemece taraflara, iki haftalık kesin süre içerisinde, henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekmektedir. Bu ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilebilir…. Bu nedenle, öncelikle HMK’nın 322. maddesinin yollamasıyla aynı Kanun’un 7251 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi hâliyle HMK’nın 140. madde düzenlemesi gereğince tarafların tüm delillerinin toplanması, uyuşmazlığı aydınlatmaya yarayacak ve taraflarca dile getirilen belgelerin temin edilmesi, bundan sonra takip ve denetime elverişli bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. ..”
Davacı vekiline 04/02/2021 tarihli selse de “,, HMK’nun 219/2. Fıkrası ve 222/1. fıkrası uyarınca tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından bilirkişi incelemesine esas olmak üzere 2017-2018 yıllarına ait ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri bildirmek ya da ticari defter kayıt ve belgelerini mahkememize sunmak üzere davacı tarafa HMK’nun 220/1. fıkrası uyarınca 2 HAFTALIK KESİN SÜRE VERİLMESİNE, kesin süre içinde bulunduğu yerin bildirilmemesi ve aynı sürede, delilleriyle birlikte yerini bildirmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmediği takdirde, söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanılmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, (ihtarat yapıldı)…” şeklinde ara karar verilmiş davacı vekili verilen kesin sürede defterlerinin sunmamış ve yerlerini bildirmemiştir.
Davacı vekiline HMK Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ise;“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir…” Hükmü gereği verilen kesin sürede defterlerini bildirmemiş, dosyaya ibraz ve celp edilen belgeler her ne kadar incelenmiş olsa da davasını ispatla yükümlü olan davacının, ticari defterlerini sunmadığından incelenemediği, bu neden diğer delillerin denetlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacının davasını ispatlayamadığı kanaati ile davacının davsının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan ve tamamlama yoluyla tamamlanan 399,99-TL harçtan, alınması gereken harç tutarı olan 80,70-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 319,29‬-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
7-Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, karşı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır