Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/359 E. 2021/1130 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/359
KARAR NO : 2021/1130

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 10/09/2013
KARAR TARİHİ : 24/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 2003 yılından bu yana faaliyet gösteren müvekkili şirketin mülkiyeti Belediye’ye ait taşınmaz üzerinde toplam 6.000.000,00 TL civarında yatırım yaparak canlı müzik işletme tesisini kurduğunu, müvekkili şirketin, kurucu ortağı …’in 2011 yılında aniden vefatından sonra borcu olmamasına rağmen müdahil İzmir Belediye Başkanlığı tarafından taşınmazdan tahliye edilmek istendiğini, tahliyesi halinde tesisten sökülecek malzeme ve demirbaşların başka bir yerde kullanılamayacak olması nedeniyle ekonomik değerinin düşeceğini ve müvekkili şirketin malvarlığından 3.000.000,00 TL’nin eksileceğini, bu durumda SGK ve Vergi Dairelerine olan borçların ödenmesinin imkansızlaşacağını ve müvekkili şirketin iflas etme durumunun ortaya çıkacağını, oysa işletmenin tahliye edilmemesi ve iyileştirme projesinin uygulanması durumunda iflastan kurtulabileceğini belirterek, müvekkili şirketin iflasının 1 yıl ertelenmesine ve tahliyesi için başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Bilirkişi raporları, kayyım raporları, iyileştirme projesi, tapu kayıtları, ticaret sicil kayıtları, dosya kapsamı.

GEREKÇE ;
Dava; iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.
Asli müdahale isteğinde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesi ile özetle; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyasında yürüttükleri takibin durduğunu, kira alacaklarının devam ettiğini belirterek, mahkememizin …. Esas sayılı dosyasına müdahalenin kabulüne, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, iflasın ertelenmesi isteğin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce alacaklı İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın müdahale isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili şirketin borca batık olduğunu, borca batık olmasına rağmen sunmuş oldukları iyileştirme projesi ile iflasın ertelenmesi halinde şirketin ıslahının mümkün olacağını, mali durumunun düzeleceğini, projenin yerinde ve uygulanabilir olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekilinin dosyaya sunduğu belge ve iyileştirme projesi kapsamında isteğin yerinde somut olarak incelenmesi açısından mali müşavir, makine mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı ve hukukçu bilirkişiler ile birlikte keşif yapılmış, davacı şirketin defter ve kayıtları incelenmiştir.
Bilirkişiler raporlarında özetle; İİK’nın 179 ve TTK’nın 324. maddesine göre sermaye şirketlerinin iflas koşullarını taşıması halinde sunulan mali durumun iyileştirilmesine dair projenin ciddi ve inandırıcı bulunması durumunda iflasın ertelenmesine karar verilebileceğini, iflasın ertelenmesinin Asliye Ticaret Mahkemesine borca batık durumda olan bir sermaye şirketi hakkında iflas kararı vermekten belli şartlarla geçici olarak sarfınazar etme imkanı veren ve iflasın önlenmesine imkan veren bir kurum olduğunu, böylece bir yandan sermaye şirketinin mali durumunu bilmeyen alacaklıları bir anda iflas kararı verilmesi halinde uğrayabilecekleri zararlara karşı koruma önlemi getirmekle kalmayıp, diğer yandan mali durumu düzelme imkanı bulunan sermaye şirketini ayakta tutarak ekonomiye kazandırılması yolunu açtığını, yani iflasın ertelenmesi durumu başlangıçta ilk planda şirkete ilişkin çıkarlara hizmet eder gibi görülse de gerekli koşulların oluşması durumunda alacaklıların da menfaatine olduğunu, zira; şirketin iflasına karar verilmesi durumunda cebri satış ile paraya çevrilmesi yerine daha elverişli şartlarda şirketin mali durumunun düzeltilerek alacaklıların alacaklarını tahsil eder duruma getirilmesinin imkan dahilinde olduğunu, böylece mevcut istihdamın korunacağını ve kamu menfaati açısından da vergi veren bir işletmenin varlığının devamının sağlanmış olacağını, iflasın ertelenmesinin bir takım koşullarının olduğunu, bu koşulların İİK’nın 179. maddesindeki düzenlemenin yanında TTK’nın 324. maddesinde de ayrıntılı olarak belirtildiğini, bu çerçevede şekli ve maddi koşullar olarak ikiye ayrıldığını, şekli koşullar olarak; borca batıklık bildirimi erteleme isteğinin bilançonun mahkemeye verilmesi, iyileştirme projesinin sunulması, masrafların peşin olarak ödenmesi, olağanüstü süreden yararlanılmamış olması olarak sayılabileceğini, bu çerçevede yetkili kişiler tarafından mahkemeye borca batıklık bildirimi erteleme isteği, bilanço ve iyileştirme projesinin sunulduğunu, gerekli giderlerin yatırıldığını, ayrıca olağanüstü süreden de yararlanılmadığını, şekli koşullar yönünden dosyanın ikmal edildiğini; maddi koşulların ise borca batık olma, mali durumun iyileştirmesi ümidi ve mali durumun iyileştirilmesinin davacı tarafından ispatı, alacaklıların iflasın derhal açılmasına göre daha kötü bir duruma sokulmaması şeklinde sıralandığını, öncelikle borca batık bulunduğunun tespitinin gerektiğini, ayrıntılı olarak raporda da belirtildiği gibi şirket pasiflerinin aktiflerinden çok fazla ve aktiflerle karşılanamaz durumda olduğunu, ancak sunulan proje ile mali durumun iyileşme imkânının bulunduğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizce; “hukuki ve mali yönden yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda dosyada alınan bilirkişi raporlarının çoğunluğunda ve dosyada bulunan kayyım raporlarında şirketlerin borca batıklığını gösteren mal esasına dayalı bilançodaki verilerin şirket defter ve kayıtları ile teyit edildiği, sunulan iyileştirme projelerinin gerçekçi olup, iyileştirme tedbirlerinin uygulanması durumunda borca batıklık hallerinin ortadan kaldırılarak mali durumlarının iyileştirilmesi ümidinin kuvvetle olasılık içinde olduğu, özellikle iyileştirme projesinin maliye, muhasebesi ve finansal analiz bakımından ciddi ve inandırıcılık arz ettiği” gerekçesiyle “1-Davacının davasının KABULÜ ile; İzmir Ticaret Sicil Memurluğu’nun İZMİR-,,,, sicil numarasında kayıtlı davacı … Entegre Turistik Tesisleri ve İşletmeleri Ticaret Limited Şirketi’nin iflasına, İİK’nın 179. maddesi gereğince 24/06/2014 tarih ve saat: 10:45’ten itibaren 1 yıl süre ile ERTELENMESİNE” ilişkin 24/06/2014 tarihli, ….. Esas ve …… Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karar asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2015 tarihli …….Esas ve ………. Karar sayılı kararı ile; “ticari şirketlerin ve kooperatiflerin iflas erteleme isteğinde bulunabilmeleri için bilançolarına göre borca batık durumda olmaları ve iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olması gerektiği, dosyadaki mevcut bilirkişi raporlarından davacı şirketin borca batık olduğu hususunun kesin bir şekilde tespit edilemediği, mahkemece alınan üç adet bilirkişi raporu bu hususta birbiriyle çelişkili olduğu gibi alınan en eski tarihli bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık olmadığının belirtildiği, mahkemece bu durumda konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, TTK’nın 376. maddesi de göz önüne alınarak davacı şirketin kaydi değerleri dışında aktif ve pasifinin reel değerlerinin tespit edilmek suretiyle davacı şirketin bilançosunun borca batık olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi, bu belirlemelere göre davacı şirket borca batık halde ise bu kez de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, projenin uygulanması halinde şirketin borca batıklıktan kurtulup kurtulamayacağı hususlarının belirlenmesi gerektiği, davacı şirketin borca batıklığının tespit edilmesi halinde dahi, davacı şirketin belediyeden kiraladığı yer üzerinden tahliyesi, encümen kararı ve mahkeme ilamıyla sabit olmasına rağmen davacının iyileştirme projesinde aynı işi bir başka yerde yapabileceğine ilişkin bir öngörüsü bulunmadığına göre sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaktan uzak olduğunun da kabulü gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı, kabule göre de, iflas erteleme davası açıldığının ve yargılama sonucunda verilen iflas erteleme kararı ve davacı şirkete kayyım atanmasına ilişkin hüküm kısmının İİK’nın 166. maddesinde gösterilen usulde ilan edilmemiş olmasının da doğru olmadığı” gerekçeleriyle müdahil yararına bozulmuştur.
Karara karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuş, karar düzeltme isteği Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/07/2019 tarihli … Esas ve …. Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bozma kararı sonrasında mahkememizce yeniden yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
İflas erteleme davası açıldığı hususu İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edilmiş, davacı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlıkları araştırılmış, davacı şirkete defterlerini sunması konusunda davetiye tebliğ edilmiş, üzerine kayıtlı araçların değeri konusunda otomotiv uzmanı bilirkişiden ve kuruluşundan itibaren vergi beyannameleri getirtilerek mali müşavir bilirkişiden raporlar aldırılmıştır.
Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davacı şirketin defter ve belgeleri incelemeye sunulmamıştır.
Yapılan ….. mal varlığı sorgulamasında; davacı şirket adına kayıtlı taşınmazın bulunmadığı belirlenmiştir.
Yapılan GİB sorgulamasında; davacı şirket adına kayıtlı …, …, …plakalı araçların bulunduğu belirlenmiştir.
Kayyım … 05/11/2020 tarihli raporunda; şirkete 2014 yılında kayyım olarak atandığını, dosyaya sunduğu 28/06/2016 tarihli son raporda şirketin durumunu bildirdiğini, şirketin iflas ettiğinin anlaşıldığını, şirket ile 2016 yılından itibaren ilişiğinin kalmadığını, halen Uyap sisteminde ilişikli kişi olarak gözüktüğünü belirterek, bu durumun düzeltilmesini ve ilişikli kişi durumundan çıkarılmasını istemiştir.
Kayyım … 09/03/2021 tarihli raporunda da; 30/06/2016 tarihi itibariyle düzenlenen bilanço ve mizana göre şirketin faaliyetinin devam etmediğini, mal ve hizmet alıp satmadığını, işçi çalıştırmadığını, fatura kesmediğini, kendi faaliyet alanında hizmet vermediğini, Vergi Dairesi’ne ve SGK’ya yüksek miktarda borcunun olduğunu ve ödeme gücünün bulunmadığını, şirketin faaliyet merkezinin kayyıma bildirilmeden ve mahkemeden izin almadan söküldüğünü, şirketin gayri faal durumda olduğunu, bu tarih itibariyle 67.042,42 TL ticari alacağının, 1.963.064,88 TL kısa vadeli borçlarının bulunduğunu, yine tedarikçilere güncel 20.012,81 TL borcunun bulunduğunu, ayrıca SGK’ya 1.122.932,75 TL, Vergi Dairesi’ne 4.036.940,44 TL borcunun bulunduğunu, toplam borcunun 5.179.886,00 TL olduğunu, 30/06/2016 tarihi itibariyle borca batık olduğunu, bu haliyle iflas ettiğini, Balçova Vergi Dairesi’nin 16/02/2021 tarihli yazısına göre davacı şirketin 2017 yılı sonu itibariyle bağlı olduğu Balçova Vergi Dairesi tarafından resen terk işlemi yapılmak üzere vergi kaydının silindiğini, davacı şirkette 2016 yılı Ekim ayında yangın çıktığını, gece çıkan yangında tüm müştemilat ile var olan her şeyin yandığını, firmanın sigortası olmadığı için yangında yok olan değerin tazmininin de mümkün olamadığını bildirmiştir. Kayyım raporunun ekine mali müşavirin 16/02/2021 tarihli yazısını ve basında çıkan yangına ilişin gazete kupürünü sunduğu görülmüştür.
Mali müşavir bağımsız denetçi … mahkememize hitaben yazdığı 16/02/2021 tarihli yazıda; davacı şirketin 2017 yılı sonu itibariyle resen terk işleminin yapılarak vergi kaydının silindiğini, şu an itibariyle firmanın faal olmadığını, terk mükellef olduğunu, mali müşavirlik ofisinde davacı şirket ile ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığını bildirmiştir.
Otomotiv uzmanı bilirkişi … 10/1072020 tarihli raporunda özetle; davacı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın piyasa değerinin 25.000,00 TL olduğunu, … plakalı aracın piyasa değerinin 140.000,00 TL olduğunu, …plakalı aracın piyasa değerinin 3.000,00 TL olduğunu bildirmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … 13/12/2021 tarihli raporunda özetle; şirketin reel olarak tespiti yapılan taşıtlarına ait rayiç değerler ile dosyaya sunulan şirketin SGK borçlarına ilişkin yazı ve vergi borçlarına ilişkin yazı, 31/01/2016 tarihli mizan değerleri üzerinden yapılan incelemeye göre davacı şirketin toplam -2.719.891,51 TL borca batık olduğunun, 31/01/2016 tarihli mizan tespitlerinden daha sonra 06/10/2016 tarihinde çıkan yangından dolayı aktif herhangi bir mizan değerinin de reelde “0” olduğu kanaatine varıldığını, borca batıklık tutarının çok daha fazla tutarda hesaplanabileceği kanaatine varıldığını, tedarikçilere olan borç açıklaması ile -20.012,81 TL davacı borcunun hesaplamaya dahil edilmediğini, asli müdahil belediye başkanlığı vekilinin 08/10/2021 kayıt tarihli dilekçesinde bildirdiği davacı şirketten alacakları olarak belirtilen toplam 2.172.400,42 TL’nin hesaplamaya dahil edilmediğini, 31/01/2016 tarihli mizanında aktif hesaplar içinde 25 kodlu maddi duran varlıklar hesabında kayıtlı -1.825.306,62 TL tutarın reel olarak bulunmadığını ve hesaplamaya dahil edilmediğini, mizanda 26 maddi olmayan duran varlıklar hesabına kayıtlı -422.355,55 TL özel maliyetler kaydi hesap tutarının reel olarak bulunmadığını, bu nedenle hesaplamaya dahil edilmediğini, diğer mizan aktifleri, stoklar vs. reel olarak bulunmadığından bu tutarların tamamının -2.719.891,51 TL tutarına eklenmesi gerektiğinden borca batıklık tutarının tespit edilenden çok daha yüksek tutarlara ulaşacağını, kaldı ki davacının borca batıklık halde olduğu belirlenmiş olup bu kez de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, projenin uygulanması halinde şirketin borca batıklıktan kurtulup kurtulamayacağı hususu değerlendirildiğinde 2017 yılı sonu itibariyle bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğü tarafından hakkında resen terk işlemi uygulanarak vergi kaydının silindiğini, tamamen gayri faal durumda olan, çıkan yangında aktif varlıklarını, tesis ve stoklarını kaybeden şirketin iyileştirme projesini uygulamasının düşünülemeyeceğini bildirmiştir.
Aldırılan rapor somut olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Benimsenen bilirkişi raporu, toplanan ve sunulan deliller ile tüm dosya içeriği değerlendirildiğinde; davacı şirketin üzerine kayıtlı taşınmaz malının bulunmadığı, trafik kayıtlarına göre ise … plakalı, … plakalı ve …plakalı araçlarının bulunduğu, bu araçların toplam değerlerinin 168.000,00 TL olduğu; buna karşılık davacı şirketin bilançosunun toplam -2.719.891,51 TL borca batık olduğu, hatta tedarikçilere olan borç açıklaması adı altındaki -20.012,81 TL, asli müdahil İBB vekilinin 08/10/2021 kayıt tarihli dilekçesinde bildirdiği toplam 2.172.400,42 TL tutarındaki alacak, 31/01/2016 tarihli mizanında aktif hesaplar içinde “25 kodlu maddi duran varlıklar” hesabında kayıtlı -1.825.306,62 TL, mizanda “26 kodlu maddi olmayan duran varlıklar” hesabında kayıtlı -422.355,55 TL de dahil edildiğinde borca batıklığının daha da fazla olduğu, davacı şirketin belediyeden kiraladığı yer üzerinden tahliye edildiği, iyileştirme projesinde aynı işi bir başka yerde yapabileceğine ilişkin bir öngörüsünün bulunmadığı, kaldı ki 2017 yılı sonu itibariyle bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından hakkında resen terk işleminin uygulandığı ve vergi kaydının silindiği, davacı şirketin gayri faal durumda olduğu ve çıkan yangında aktif varlıklarını, tesis ve stoklarını kaybettiği, bu koşullar altında sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaktan uzak olduğu gibi uygulanmasının da mümkün olmadığı, iflas erteleme isteğinin yerinde olmadığı, iflas koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafından açılan davada iflasın ertelenmesi isteğinin REDDİNE,
İzmir Ticaret Sicil Memurluğu’nda “İzmir-101851” sicil numarasında kayıtlı davacı … Entegre Turistik Tesisleri ve İşletmeleri Ticaret Limited Şirketi’nin İFLASINA,
2-İflasın 24/12/2021 günü saat 11:25 itibariyle açılmasına,
3-Davacının iflasının İflas Dairesi’ne bildirilmesine, kararın İflas Dairesi tarafından ilanına,
4-İflas kararının gerekli kurumlara İflas Dairesi tarafından bildirilmesine,
5-Dosyada bulunan iflas avansının kararla birlikte İflas Dairesi’ne gönderilmesine,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭35‬,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; asli müdahil vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/12/2021

Başkan…
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye ……
¸E-imza
Katip ….
¸E-imza