Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/310 E. 2021/726 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/310
KARAR NO : 2021/726

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; müvekkiline ait … plakalı araca, işleten … adına kayıtlı, sürücüsü … olan … plakalı araç ile…. Mahallesi …sokak üzerinde sürücü …’ ün tam kusuruyla sol ön bölgesinden çarpması sonucu 02/06/2017 tarihinde meydana gelen kazada, müvekkiline ait aracın ağır şekilde hasar gördüğünü, meydana gelen kaza ve hasarın tramer kaydına işlendiğini, … marka 2015 model 03/12/2015 trafiğe çıkış tarihli 22.681 km de henüz 1,5 yıllık aracın kaza sonrası aşırı şekilde değer kaybına uğradığını, müvekkilinin aracında meydana gelen yüksek miktardaki değer kaybının yapılacak bilirkişi incelemesiyle tespit edileceğini, meydana gelen değer kaybının sigorta teminatı kapsamında olduğunu, dava öncesi KTK hükümleri uyarınca davalı sigorta şirketine 24/04/2019 tarihli dilekçe ile gerekli başvurunun yapıldığını, ilgili başvurunun 25/04/2019 tarihinde davalı Anadolu Sigorta’ya tebliğ edildiğini, ancak davalı Sigorta Şirketince başvuruya ilişkin herhangi bir cevap verilmediği gibi değer kaybı tazminat ödemesinin de yapılmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, meydana gelen kaza ve değer kaybına ilişkin araç işleteni ve sürücüsü aleyhine İzmir ..Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı davasının ikame edildiğini, özel yetkili mahkemede açılan iş bu dava dosyası üzerinde birleştirilmesi için ilgili mahkemeden ayrıca talepte bulunulacağını, müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybının faizleriyle birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsili amacıyla iş bu davayı açmak zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek değere arttırılmak üzere; İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davanın kabulü ile, müvekkiline ait … plakalı araç için 2.000,00-TL değer kaybının temerrüt tarihi olan 11/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından …. no.lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; mahkemece müvekkili şirketin sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde teminat limiti ile sorumluluklarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın gerçekleşme tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, HMK 6. Madde gereği yetkili mahkemenin davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olduğunu, bu nedenle davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesî’ne gönderilmesini talep ettiklerini, bahsi geçen kazaya ilişkin olarak davacı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını ve dava şartı olan zorunlu başvuru şartının yerine getirilmediğini, iş bu nedenle huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacının talep etmiş olduğu değer kaybı tutarının uzman bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiğini, sigortalı aracın poliçe başlangıç tarihi 01.06.2015 tarihinden sonra olduğu için yapılacak hesaplamada ZMMS Genel Şartları’ndaki kriterlerin esas alınması gerektiğini, araçta meydana gelen değer kaybı hesap edilirken aracın yaşı, daha önce kazaya karışıp karışmadığı, kilometresi gibi hususların da göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Trafik kazası tespit tutanağı : Kazaya karışan sürücüler tarafından tutulan 02/06/2017 tarihli kaza tespit tutanağının incelenmesinde kazanın oluşumunun; ” ZMMS ile sigortalı…plaka sayılı aracın sürücü … tarafından“ Dönüş olmayan bir yerden U dönüşü yapmaya çalışırken karşı şeritten gelen araca çarptım” şeklinde, … plaka sayılı (davacıya ait) aracın sürücüsü … tarafından“aracımla şeridimde giderken karşı şeritten gelen bir araç aniden şeridime girdi, hızlı gitmememe ve fren yapmama rağmen yeterli mesafe olmadığı için araç, aracıma çarptı” şeklinde tanımlandığı anlaşılmıştır.
Hasar dosyası : Davacı vekilinin 24/04/2019 tarihli dilekçesi ile davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, davalı şirketçe 3/885792 numaralı hasar dosyası oluşturulduğu ancak dosya içerisinden herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Trafik Tescil : İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün 15/08/2019 tarihli cevabi yazısında … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 02/06/2017 tarihinde … adına, dava tarihi olan 10/07/2019 tarihinde ve halen ….adına tescilli olduğu, … plaka sayılı aracın ise kaza tarihi olan 02/06/2017 tarihinde ve dava tarihi olan 10/07/2019 tarihinde … adına kayıtlı olduğu, halen kaydının devam ettiği bildirilmiştir.
Tramer : Davacıya ait … plakalı aracın dava konusu kaza tarihinden önce açılan 1 adet hasar dosyası kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi kök raporu : Otomotiv uzmanı Bilirkişi … 20/02/2020 tarihli raporunda özetle; Sürücü … sevk ve idaresindeki (davalıya trafik sigortalı) …. plaka sayılı aracı ile, 2918 s. KTK’nun m.46/B”, m.46/C, m.67/A, m.67/B, maddesi, ile asli kusurlardan m.84/F maddelerini ihlali neticesinde kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunu, Davacı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı aracı ile, oluş biçimi göz önüne alındığında kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörü de görülmediğinden kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu, Davaya konu aracın Genel Şartlar Eki ve Kriterlerine göre değer kaybına neden olacak (ön kaput, ön panel, sağ ve sol ön çamurluk, ön direk gibi) kaporta parçalarında hasar olmadığı, hasarın vidali ön tampon demiri, plastik ön tampon, plastik ön panjur, plastik sis farı çerçevesi, park sensörü gibi parçalarda olduğu, bu nedenle davaya konu araçta 02.06.2017 tarihli kaza neticesinde, Genel Şartlar Eki ve Kriterlerine göre değer kaybı oluşmayacağını, mütalaa etmiştir.
19.10.2020 tarihli Bilirkişi ek raporu : Kök rapordaki değer kaybı tespitinde, sayın Mahkemenin 04.02.2020 tarihli celse ara kararında, değer kaybının hesabı, Karayolları Motorlu Araçlar Z.M.M.S. Sigortası Genel Şartlarının Ekinde yayınlanan “Ek-1 Değer Kaybı Hesaplaması” Formülasyonu ve Kriterlerine göre yapılmasının istendiğini, anılı yönteme göre (yapılan onarımın niteliğinden dolayı) araçta değer kaybı oluşmayacağı yönünde görüş ve kanaate varıldığını, Yargıtay 17 HD.’sinin değer kaybına ilişkin “Aracın kaza öncesi hasarsız rayici ile onarım sonrası rayiç değeri arasındaki farktır” şeklindeki emsal kararları baz alınarak değer kaybı olup olmadığı hususu değerlendirildiğinde; Değişen parçaların nitelik ve özelliklerine bakıldığında, piyasanın bu konudaki görüş, düşünce ve eğilimleri değerlendirildiğinde, davaya konu araçta, çamurluk, kaput, bagaj kapağı, tavan, marşpiyel, direk, şase kolları gibi önemli kaporta parçalarında hasar ve onarımı olmaması, değişimi yapılan ve onarılan parçaların; ön tampon demiri ve köpüğü gibi aracın iç kısımlarında kalan, motorun ana şase parçası olmayan, araç alım ve satımı esnasındaki önündeki parçalar sökülüp pratik olarak kontrol edilmeyen, değişiminin ne görsellik, ne güvenlik ne de piyasa açısından dikkate alınmayan bir parça olması, ön tampon, sol ön panjur, sol sis far çerçevesi, far yıkama motoru, park sensörü, radyatör havalandırma bakaliti, ön amblem, sol far gibi plastik, cam ve elektrikli parçalar olması, nedenleriyle, bu yönteme göre de aynı şekilde davaya konu araç değer kaybı oluşmayacağı yönünde görüş, kanaat ve tespite varıldığını, netice olarak; davacı vekilinin itirazlarına ilişkin olarak; kök rapordaki görüş, kanaat ve tespitlerinde değişiklik yapılmasına neden olacak bir delil sunmadığı, itiraz konularının hali hazırda kök raporunda zaten açıklandığı, ayrıca mevcut ek raporda da gerekçeleriyle açıklandığı, ek raporun “kök rapora karşı itiraz ve beyanları kısmında” açıklanan bilgi ve gerekçelerle, kök rapordaki görüş ve kanaatinde bir değişiklik olmadığını, araçta yapılan tamirat ve değişen parçaların niteliğine bakıldığında, 2. el piyasanın bu konudaki bakış açısı, eğilimi değerlendirildiğinde, davaya konu araçta anılı kaza sonrası yapılan onarım kaynaklı değer kaybı oluşmayacağını mütalaa etmiştir.
Bilirkişi heyet raporu : Talimatla, İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümünden seçilen 3 öğretim üyesi bilirkişiden oluşturulan 15/06/2021 tarihli heyet raporunda; Dava konusu olayda davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsü Murat Gölün % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davacıya ait araçtaki hasarın tutanakla uyumlu olduğu, davacıya ait araçta dava konusu trafik kazası nedeniyle bir değer kaybı oluşmadığı mütalaa edilmiştir.
Dava; davacı aracında meydana gelen değer kaybı zararının karşı araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar, 17/07/2020 tarihli iptal kararının, 9 Ekim 2020 günü 31269 sayılı RG’de yayınlandığı, bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin iptallerine karar verildiği, iptal kararının gerekçesinde; ” Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı, işletenin hukuki sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk niteliği taşıdığı için tazminat borcunun kapsamının 6098 sy TBK’na göre belirlendiği, işletenin söz konusu tazminat borcunun dolayıyla zarar gören üçüncü kişilerin tazminat alacaklarının teminat altına alınması amacıyla öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketinin tazminat borcunun kapsamının ise Genel Şartlara göre belirlendiği, bu durumun tazminatın kapsamının farklılaşmasına yol açtığı, bunun nedeninin ise idarenin düzenleyici işlemi niteliğindeki tazminat hesaplamasını düzenleyen kurallarında, 6098 sy TBK’nun gerçek zararın tazminini öngören kurallarından ayrılan hükümlere yer vermiş olmasından kaynaklandığı, Anayasa’nın 48. maddesinde sözleşme özgürlüğünün güvence altına alındığı, bu özgürlüğün sözleşme yapıp yapmama serbestsinin yanı sıra yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale yasağını da içerdiği, sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan borcunun kapsamının 2918 sy Kanun çerçevesinde hazırlanan GŞ’a göre belirleneceği, bu kuralların sözleşmeden doğan borcun kapsamını belirlemek suretiyle Anayasa’nın 48. Maddesinde güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırladığı, Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin öncelikle kanunla yapılması gerektiği, sözleşme özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp, kanuni düzenlemelerin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve örgörülebilir nitelikte olması gerektiği, kanunun bu niteliklere sahip olmasının esasen Anayasa’nın 2. Maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olduğu, 2918 sy KTK’nun 90. Maddesinde sigorta şirketinin ZMMS sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup, bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan Genel Şartlara göre belirlenmesinin öngörülmesi ile borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunlarla belirlenmeyerek idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı, bu itibarla sözleşmenin içeriğine yönelik sınırlama öngören kuralların kanunilik ölçütü yönünden Anayasanın 13. ve 48. Maddelerine aykırı olduğu, Anayasa’nın 17. Maddesinde yaşama hakkı ve kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının, 35. Maddesinde mülkiyet hakkının güvence altına alındığı, Anayasanın 5. Maddesinde insanın maddi ve manevi varlığını geliştirebilmesi için gerekli şartları hazırlamanın devletin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığı, motorlu araç işletilmesine bağlı olarak kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma, bedensel zarar, eşya zararı ve manevi zararın Anayasa’nın 17. ve 35. Maddelerinde düzenlenen hakların ihlali sonucunda ortaya çıkan zarar niteliğinde olduğu, dolayısıyla karayolunda motorlu taşıt işletilmesini düzenleyen kuralları belirlemenin ve motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararın tazmin edilmesini güvence altına almanın da devletin görevleri kapsamında olduğu, ZMMS kapsamında sigorta şirketinin bu zararlardan dolayı sorumlu tutulmuş olmasının, zarar gören kişinin Anayasa’nın 17. ve 35. Maddesinde düzenlenen haklarının Anayasa’nın 5. Maddesiyle bağlantılı olarak korunmasının amaçlandığını gösterdiği, sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının idarenin düzenleyici nitelikteki işlemi ile belirlenmesinin zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine, sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açacağı… ” belirtilerek bu nedenlerle 6704 sayılı 3. Maddesiyle değiştirilen 90. Maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. Ve 48. Maddelerine aykırı olması nedeniyle iptallerine karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı değer kaybı zararının tespitinde 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan, 07.04.2019 olay tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile, iki yönlü 364/1 Sokakta seyir halinde iken, birden U dönüşü yapmak üzere karşı yön trafiğinden gelen davacı sürücü … idaresindeki … plakalı araca ait şeride girerek, şeridinde düz seyreden davacı aracına sol ön kısmından çarptığı, bu şekilde gerçekleşen kazada, bilirkişi raporlarında açıklanan gerekçelerle davalı sigortasına ait aracı kullanan sürücü …’ün %100 oranında kusurlu olduğu, değer kaybının, aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç bedeli arasındaki fark olduğu, gerek mahkememizce otomotiv uzmanı bilirkişiden alınan kök ve ek raporlara göre gerekse davacının itirazı üzerine talimatla İTÜ Makine Mühendisiliği öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapora göre dava konusu kaza nedeniyle davacı aracında hasar gören parçalar ve bu parçaların yeri ile onarım özellikleri dikkate alındığında değer kaybı oluşmayacağının tespit edildiği anlaşılmakla davacının değer kaybı zararının bulunmaması nedeniyle davasının reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu ret hancından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcı, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 106. Maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 27. Maddesine göre 20,00-TL’nin altında olduğundan, eksik 14,90 TL harç için harç tahsil müzekkeresinin yazılmasına yer olmadığına,
3-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
4-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakem…
e-imza