Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/300 E. 2021/980 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/300
KARAR NO : 2021/980

DAVA : Ticari Şirket Feshi
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 29/11/2021

Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı dava dilekçesi ile özetle; davalı şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numarasına kayıtlı, meslek grubu “03-tarımsal ham madde aracıları pamuk tütün ve baharatçılar grubu” olarak 12/05/2019 tarihinde kurulmuş köklü bir aile şirketi olduğunu, müvekkilinin 2002 yılından bu yana bu şirketin 7.086.300 adet hisseye sahip ve % 11,85 oranında hissedar olduğunu, davalı şirketin müvekkilinden başka …, …, …, …, …, …, … San. ve Tic. A.Ş., … Dış Tic. ve San. A.Ş., … Paz. A.Ş. olmak üzere dokuz adet daha hissedarının bulunduğunu, 25/09/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan ana sözleşme değişikliğine ilişkin kararlar ile müvekkilinin objektif iyi niyet kuralına aykırı biçimde davalı şirket içerisinde etkisiz hale getirilmeye çalışıldığını, davalı şirketin 25/09/2018 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında ana sözleşmede değişiklik yapmak suretiyle şirkete ait hisselerin gruplara ayrıldığını, dört adet hisse grubunun belirlendiğini, müvekkilinin hisse grubunun ise “D grubu hisse” olarak nitelendirildiğini, müvekkilinin bu şekilde davalı şirket içerisinde etkisiz hale getirilmeye çalışıldığını, davalı şirket yönetimi tarafından şirket imkanlarından öncelikli olarak çoğunluk pay sahiplerinin yararlandırılmasının müvekkilinin menfaatlerinin ihlal edilmesine neden olduğunu, davalı şirketin de bağlı bulunduğu şirketler topluluğuna ait “Aile Fonu” isimli bir kaynak bulunduğunu, anılan kaynak kullanılarak müvekkilinin de içerisinde yer aldığı ikinci kuşak çocuklara eğitim imkanı sağlanmakta olduğunu, söz konusu imkan doğrultusunda tüm ikinci kuşak çocukların eğitim masraflarının bahsi geçen fon üzerinden karşılanması gerektiğini, müvekkiline bugüne dek ne söz konusu Aile Fonu’nun varlığından ne müvekkilinin de dahil olduğu ikinci kuşak çocuklara sağlanan eğitim imkanlarından ne de bu eğitim imkanından ikinci kuşak kuzenlerin çocuklarının da faydalanmakta olduğundan söz edilmediğini belirterek, davalı şirketin şirketi borçlandırıcı ve mal varlığını azaltıcı işlem yapmasının tedbiren durdurulmasına, davalı şirkete HMK’nın 389 ve TMK’nın 427. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla yönetim kayyımı atanmasına, TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı nedenle feshine, isteğin kabul edilmemesi halinde ise müvekkilinin davalı şirkette sahip olduğu payların karar tarihine yakın tarihteki gerçek değerinin belirlenerek müvekkiline ödenmesine ve müvekkilinin bu yolla ortaklıktan çıkarılmasına, aksi halde TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözümün sağlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; eldeki dava bakımından ortada objektif ve haklı nedenlerin bulunmadığını, davacı açısından subjektif nedenlerin olduğunu, artık ABD’de yaşayan ve Türkiye’deki özellikle murisi …’den geçen mal varlığını nakde dönüştürmeye başlayan davacının müvekkili şirkette mevcut hissesini de nakde çevirebilmek amacıyla ardı ardına davalar açtığını ve çekişme yarattığını, 25/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline yönelik olarak davacı tarafından İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davanın 23/05/2019 tarihinde verilen birleştirme kararı ile aynı mahkemenin …/… Esas sayılı dosyasında birleştirildiğini, iptal davasında davacı tarafın ihtiyati tedbir isteğinin ara kararı ile reddedildiğini, bu karara karşı istinaf yoluna gidildiğini, TTK’nın 421. maddesinin % 75 oranında ağırlaştırılmış bir nisap tayin ederek şirket kuruluşundan sonra imtiyazlı pay oluşturulmasına cevaz verdiğini, müvekkili tarafından yapılan işlemin yasada düzenlenmiş bir hakkın kullanılmasından ibaret olduğunu, iyi niyet kurallarına aykırılığın bulunmadığını, ana sözleşmenin yeni şeklinde 7.2.1/f maddesinde bir daha a, b ve c grubu hisse çıkarılamayacağına ve bu gruplara tanınan imtiyazları herhangi bir şekilde etkileyecek, kullanımı güçleştirecek hisse çıkarılamayacağına veya hissedarlar grubu kurulamayacağına ilişkin karar alındığını, bu kararın TTK’nın 421. maddesine uygun olduğunu, TTK’nın 357. maddesinde yer alan “pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur” ifadesinin olayla ilgisinin bulunmadığını, eşitlik ilkesinin sadece aynı grup içerisinde yer alan paylar yönünden geçerli olduğunu, TTK’nın 478. maddesine göre esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz tanınabileceğini, paylar arasındaki nispi eşitlik ilkesinin kamu düzenine ilişkin olmadığını, aile fonu diye bir fon bulunmadığı için bu kaynaktan müvekkili şirketin yöneticileri olan aile fertlerinin de haberinin bulunmadığını, davacının ve çocuklarının eğitimlerinin kimin tarafından ve ne şekilde karşılandığının eldeki davanın konusu olmadığını, müvekkili şirketin aile fonu diye bir kaynağı olmadığını, müvekkili şirketin mal varlığının azaltılmasının söz konusu olmadığını aksine bilançosunun her yıl olumlu olarak geliştiğini, müvekkili şirketin TTK’nın 124/2 maddesine göre sermaye şirketi olduğunu, çoğunluk prensibinin geçerli olduğunu, somut olayda haklı nedenin bulunmadığını, müvekkili şirketin faal durumda olduğunu, her yıl kar dağıttığını, TTK’nın 531. maddesinin istisnai bir hüküm olduğunu, asıl olanın şirketin varlığının ve paydaşlığın devam ettirilmesi olduğunu, müvekkili şirketin mali durumunun geçmişten bu yana istikrarını koruduğunu, yine istikrarlı şekilde kar dağıtımı yapıldığını, yaprak tütün satın alındığını ve yaklaşık 10.000 tütün üreticisine sözleşmeli tütün ekimi yaptırılarak bu tütünlerin işlenip ihraç edildiğini, müvekkilinin işini basiretli bir tacir gibi sürdürdüğünü, kurumlar vergisi ve muhtasar vergileri ile sigorta primlerini ödediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı anonim şirketin feshi, bu olmadığı takdirde davacının haklı nedenlerle davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi ve kendisine ayrılma payının ödenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili 29/11/2021 havale tarihli dilekçesiyle; davadan feragat ettiklerini belirtmiştir.
Davacılar vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; davadan feragat konusunda yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili 29/11/2021 tarihli dilekçesiyle; davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti isteklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Davadan feragat edilmesi nedeniyle dava dosyası duruşma günü beklenmeksizin ele alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davayı sonlandıran işlemlerden olup, hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabileceğinden ve feragat beyanı verildiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından, davacı tarafın davadan feragati nedeniyle aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre davadan feragat ön inceleme duruşmasından sonra gerçekleştiğinden, karar tarihindeki maktu ve karar ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 39,53 TL olduğundan, peşin alınan 44,40 TL harçtan alınması gereken harcın düşülerek fazladan alınan ‭4,87‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.024,45 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davalı tarafın vekalet ücreti isteğinde bulunmamış olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; tarafların yokluklarında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/11/2021

Başkan …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Katip …
(E-imza)