Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/232 E. 2022/135 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/232
KARAR NO : 2022/135

DAVA : Ticari Şirket Feshi
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı dava dilekçesi ile özetle; davalı …ve Tic. A.Ş.’nin beş ortaklı bir aile şirketi olduğunu, şirketin faaliyetlerine devam ettiğini, davalı şirketin kurucusu ve hâkim hissedarı olan dava dışı …’nun Nisan 2018 tarihinde pnömani ve demans nedeniyle kısıtlanmasına karar verildiğini, Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …….. Esas ……..Karar sayılı kararı ile kendisine …’in vasi olarak atandığını, …’nun kısıtlanması nedeniyle şirkette 2017 yılından bu yana genel kurulun toplanamadığını, pay sahipleri ve özellikle yönetim kurulu üyeleri arasındaki ve pay sahiplerinin şirkete karşı açtığı davaların bu sürecin kalıcı olduğunu ve şirketin devamlılığının mümkün olmadığını gösterdiğini, davalı şirkette yönetim kurulunun oluşturulamadığını, davalı şirkette 3 üyeden oluşan bir yönetim kurulunun seçildiğini, …’nun yasa gereği yönetim kurulu üyelik sıfatını kaybetmesinin ardından organ niteliğini kaybeden kurula yeni bir yönetim kurulu üyesi seçilemediğini, yönetim kurulu üyesi olan … hakkında kendisi ve davalı şirket tarafından açılan sorumluluk davasının bulunduğunu, bu davanın İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, …’ün 31/07/2017 ve 17/06/2016 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca satılmasına karar verilmiş olan şirket taşınmazı için alıcı bulması ve piyasa araştırması yapması konusunda görevlendirildiğini ancak bu konuda hiç bir faaliyette bulunmadığı gibi kasten görevini yerine getirmeyerek anılan satışı engellediğini, bu süreçte davalı şirkete hem maddi hem de manevi zarar verdiğini, … hakkında davalı şirketin hâkim ortağı kısıtlı……….’nun vasisine rüşvet teklif etme suçlamaları ile yapılan şikayet sonucunda soruşturma sürecinin başlatıldığını, …’ün tüm uyarılara ve ihtarnamelere rağmen seçildiği günden bu yana herhangi bir mazeret bildirmeksizin yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, faal olarak çalışan davalı şirketin ortakları arasında süren husumetler nedeniyle oy birliğiyle karar alınabilmesinin imkansız hale geldiğini belirterek, dava sonuçlanıncaya kadar mahkemece uygun görülecek tedbirlerin alınmasına, 6102 sayılı TTK’nın 530. maddesi uyarınca davalı şirket nezdinde tüm çabalara rağmen organ eksikliğinin tamamlanmaması ve bu durumun şirketin karar ve temsil organı olan yönetim kurulunun iş göremez hale gelmesine sebep olması nedeniyle davalı şirketin feshine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin ortaklarının % 58 pay ile …, % 19 pay ile davacı …, % 11 pay ile …, % 10 pay ile … ve % 2 pay ile … olduğunu, şirketin ağır sanayi makineleri üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, 17/03/2017 tarihli genel kurul uyarınca yönetim kurulu üye sayısının 3 kişi olarak belirlendiğini, aynı genel kurulda …, … ve davacı …’nun yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, …’nun Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve …….Karar sayılı kararı ile kısıtlanmasına karar verildiğini ve kendisine vasi olarak …’in atandığını, kalan diğer iki yönetim kurulu üyesinin ortak bir karar alamamaları nedeniyle organ boşluğunun giderilemediğini ve bu nedenle genel kurul toplantı çağrısı yapılamadığını, … tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas sayılı dosyasında vasinin yönetim kurulu üyesi olarak yetkili olmadığının iddia edilmesi nedeniyle ortak … tarafından bu hususun genel kurul yapıldıktan sonra inkâr edilip tartışmaya açılarak anılan genel kurulun iptalinin istendiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 20/05/2019 tarihli yazısı ile müvekkili şirkete kısıtlı yönetim kurulu üyesi yerine görev yapacak yeni yönetim kurulu üyesi seçme zorunluluğunun ihtar edildiğini, organ eksikliğinin giderilemediğini, yönetim kurulu üyeleri arasında çeşitli sebeplerle husumet bulunduğunu, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin………Esas sayılı dosyasında sorumluluk davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, yönetim kurulu üyesi …’ün yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği 17/03/2017 tarihinden bu yana sadece bir kez fiilen 13/06/2019 tarihinde yönetim kurulu toplantısına katılmış da olsa o toplantıda dahi Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ihtarına rağmen davacı ile …’ün 3. yönetim kurulu üyesi hakkında mutabakat sağlayamadıklarını, yönetim kurulu toplantılarının gerçekleştirilemediğini, şirket ortaklarından …’nun vasisi olan …’in yönetim kurulu üyesi …’ün kendisine rüşvet verdiğini ileri sürerek Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, şirket ortağı …’ün İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı iptal davasının ……Esas sayılı dosyada derdest olduğunu, bu durumda şirketin feshi konusunda yönetim kurulu üyelerinin ve ortakların görüşlerinin alınmasını ve tasfiyeye hükmedilmesi halinde mahkemece atanacak bir tasfiye memurunun belirlenmesini istediklerini, dava hakkında mahkemenin takdirini kabul ettiklerini belirtmiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı şirketin organ boşluğu nedeniyle feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davalı şirketin fesih ve tasfiyesinin istenebilmesi konusunda haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı, fesih ve tasfiye koşullarının olup olmadığı” konularında olduğu belirlenmiştir.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….Esas sayılı dava dosyası örneği incelendiğinde; davacılarının … ve … Makine San ve Tic. A.Ş., davalısının … olduğu, bu davada “…’ün özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğinin ve şirketi zarara uğrattığının” ileri sürülerek, “şirketin maddi ve manevi zararının belirlenmesi ve belirlenecek maddi ve manevi tazminatın şirkete ödenmesine karar verilmesinin” istendiği, davanın 10/09/2018 tarihinde açıldığı 07/03/2019 tarihli duruşmada uyuşmazlık konularının belirlendiği, davanın derdest olduğu görülmüştür.
Dava dışı …, davacıya ve davalı şirkete gönderdiği 30/05/2019 tarihli 09702 yevmiye numaralı ihtarname ile “şirketin 2016 yılından beri genel kurulunun toplanmadığını” belirterek, “tebliğden itibaren 7 gün içerisinde yönetim kurulunun toplanmasını” ihtar etmiştir.
Davacı, dava dışı …’e İzmir…….. Noterliği’nden gönderdiği 11/06/2019 tarihli ……yevmiye numaralı ihtarname ile “13/06/2019 günü saat 15:00’de yönetim kurulu toplantısı yapılabileceğini ve toplantıya iştirak edilmesi gerektiğini” bildirmiştir.
Davalı şirketin 31/07/2017 tarihli toplantısında “şirket adına kayıtlı “…………İzmir” adresindeki taşınmazın satış fiyatının belirlenmesi için piyasa araştırması yapılması ve bu görevi yönetim kurulunu temsilen yerine getirmesi için …’e yetki verilmesine” ilişkin 2017/06 sayılı karar alınmıştır.
Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ……… Esas ve …….. Karar sayılı kararı ile birlikte; …’nun sağlık kurulu raporu gereğince TMK’nın 405. maddesine göre kısıtlanmasına ve kendisine vasi olarak …’in atanmasına karar verilmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen belgeler incelendiğinde; davalı şirketin ortaklarının davacı …, …, …, … ve ve … olduğu; davalı şirketin “Bornova-10890” sicil numarasında kayıtlı olduğu ve faal olduğu görülmüştür.
Davacı asil 11/10/2019 tarihli duruşmada; kısıtlı olan …’nun, kendisinin babası, …’ün ise kardeşi olduğunu, davalı şirketin münferiden temsile yetkili kişilerinin kendisi ile babası … olduğunu, …’nun kısıtlı olması nedeniyle işlerle ilgilenemediğini, diğer ortak … hakkında ise sorumluluk davasının bulunduğunu, şirket ortakları arasında huzursuzluk olduğu için toplanıp karar alınamadığını, davalı şirketin faaliyet halinde bir şirket olduğunu, herhangi bir kuruma borcunun bulunmadığını, ortaklar arasındaki huzursuzluk ve güven ortamının kaybolması nedeniyle şirketin devamında yarar bulunmadığını; Davalı vekili; müvekkili şirketin yaklaşık 1,5 yıldır genel kurulunun toplanamadığını, dava dışı …’nun kısıtlanmasından sonra yönetim kurulu üyeliğinin düştüğünü, yerine yeni bir yönetim kurulu üyesinin atanamadığını, müvekkili şirketin bir aile şirketi olduğunu, ortaklar arasında geçimsizlik bulunduğunu, müvekkili şirkete dava sonuçlanıncaya kadar yönetici kayyımı olarak atanmasını istediklerini, şirketin feshi ve tasfiyesi konusunda takdiri mahkemeye bıraktıklarını bildirmişlerdir.
Mahkememizin 21/02/2020 tarihli duruşmasına katılan fer’i müdahil (dava dışı ortak) …; davada öncelikle çıkar çatışması bulunduğunu, zira; davalı şirket vekili olan …’nun aynı zamanda davacının eşi olduğunu, davalı şirkette 3 yıldır genel kurul toplantısı yapılamadığını, şirketteki işleyişten herhangi bir şekilde haberdar edilmediklerini, hatta şirket binasına dahi sokulmadıklarını, kar payı dağıtılıp dağıtılmadığı konusunda ve şirketin mali durumu hakkında herhangi bir bilgi verilmediğini, şirketin halen faaliyette olan bir şirket olduğunu, şirketin devamında yarar bulunmadığını, zira; ortaklar arasında bir takım sorunlar yaşandığını, mahkemece resen görevlendirilecek tarafsız bir kişi tarafından şirketin tedbiren yönetilmesine yani tarafsız bir kişinin tedbiren yönetici kayyımı olarak atanmasına karar verilmesini istediğini, bunun yanı sıra davaya davacı tarafın yanında müdahil olarak katılmak istediğini, davacı tarafın davalı şirketin feshi yönündeki isteğini kabul ettiğini, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğini; fer’i müdahil (dava dışı ortak) …; diğer dava dışı ortak …’ün eşi olduğunu, şirketin organsız kaldığını, şirket yönetiminde yer aldığı 3 yıl boyunca tarafına şirketin muhasebecisi tarafından herhangi bir bilgi ve belge verilmediğini, kendisinin de müdahale isteğinde bulunduğunu, davacının yanında yer aldığını, mahkemece tarafsız bir kişinin şirkete yönetici kayyım olarak atanmasına ve davalı şirketin devamında yarar bulunmaması nedeniyle feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istediğini; fer’i müdahil (dava dışı ortak) …; davalı şirketin ortağı ve aynı zamanda yaklaşık 8-9 yıldır şirket vekili olduğunu, davacının eşi olduğunu, bu konuda takdir mahkemede olmakla birlikte bir çıkar çatışmasının bulunmadığı kanaatinde olduğunu, ortaklar arasında bir kısım çekişmeler bulunduğunu, hatta husumet sebebiyle bir kısım ortaklar arasında açılmış ve görülmekte olan davalar olduğunu, şirketin yönetim organının eksikliği sebebiyle 3 yıldır genel kurul toplantısı yapılamadığını, bu aşamadan sonra davalı şirketin faaliyetine devam etmesinin mümkün olmadığı kanaatinde olduğunu, şirkete tedbiren yönetici kayyım atanmasını istediğini, aynı zamanda şirketin tasfiyeye girmesinin zorunlu olduğunu, davacının fesih ve tasfiye isteğinin haklı olduğunu, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğini; fer’i müdahil (dava dışı ortak) … vasisi …; kısıtlının haklarını korumakla yükümlü olduğunu, şirketin toplantılarının yapılamadığını, diğer dava dışı ortakların tamamının beyanlarına kendisinin de katıldığını, ancak kısıtlının vasisi sıfatıyla bu davada hazır bulunması sebebiyle söz konusu davayı vasi atama kararı veren mahkemeye yazılı olarak bildirdiğini, hatta bu eldeki davanın kısıtlı yararına olup olmayacağı ya da tarafından yapılması gereken işlemlerin, söylenmesi gereken sözlerin neler olması gerektiği konusunda görüş alma amacıyla mahkemeye başvurduğunu, henüz bir karar çıkmadığını, dolayısıyla fesih ve tasfiyeye ilişkin olarak herhangi bir şey söylemesinin bu aşamada mümkün olmadığını, şirkete tedbiren yönetici kayyımı atanması yönündeki istekle ilgili ise itirazının bulunmadığını bildirmiştir.
Dava dışı ortak …’nun vasisi … 08/10/2020 tarihli dilekçesi ile; tüm ortakların tasfiyeyi kabul ettiklerini, tarafına vesayet makamı olan Urla Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yetki ve izin verildiğini, davalı şirketin varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığını, şirketin tasfiyesinin kısıtlının yararına olacağını, kısıtlının zarara uğramaması adına tasfiyeyi kabul ettiklerini belirtmiştir.
Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21/08/2020 tarihli,………… Esas ve………karar sayılı kararı incelendiğinde; mahkeme tarafından “Kısıtlının hissedarı olduğu …. A.Ş.’ye yönelik İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………esas sayılı dosyasında kısıtlı … adına şirketin tasfiye edilmesi yönünde gerekli işlemleri yapmak üzere vasi …’e yetki ve izin verilmesine” karar verildiği görülmüştür.
27/02/2020 tarihli ara kararı ile birlikte dava dışı şirket ortaklarının fer’i müdahale isteklerinin kabulüne karar verilmiştir. Aynı kararla birlikte davalı şirkete tedbiren yönetici kayyım da atanmıştır.
Davalı şirketin feshini ve tasfiyesini kabul ettiklerini bildiren ve davaya davacı yanında katılmayı isteyen fer’i müdahil (dava dışı) ortaklar daha sonrasında mahkememizin 23/10/2020 tarihli duruşmasında ayrı ayrı; her ne kadar 21/02/2020 tarihli duruşmada davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiş iseler de daha sonraki süreçte bu fikirlerini değiştirdiklerini, davalı şirketin faaliyetine devam etmesinin ülke ekonomisi bakımından gerekli ve yararlı olacağı kanaatinde olduklarını, bu nedenle davalı yanında feri müdahil olarak yer almayı ve davanın reddine karar verilmesini istediklerini bildirmişlerdir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….Esas ve ……. Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacısının …, davalısının … Makine sanayi ve Ticaret A.Ş. olduğu, dava tarihinin 18/10/2021 olduğu, davada genel kurul toplantısına çağrıya izin verilmesinin istendiği, gündemin “2017, 2018, 2019, ve 2020 yıllarına ilişkin finansal tablo, faaliyet raporları ve bilançoların görüşülmesi, yönetim kurulu seçimi ve … ve yönetim kayyımı … hakkında sorumluluk davası açılması, kendilerinin görevleri döneminde yaptıkları işlemlerin özel denetçi marifetiyle denetlenmesi” olarak belirtildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda “..şirketin feshi davasının görüldüğü İzmir 4 ATM’de genel kurulu toplayarak yeni yönetim kurulunun seçilmesini sağlamak ve bu sayede organ eksikliğini gidermek amacıyla zaten kayyım atanmış olduğu ve davacının aynı zamanda şirket yönetim kurulu üyesi olarak 2017, 2018, 2019, 2020 yıllarına ait finansal tabloları inceleme yetkisine sahip olduğu, ayrıca yönetim kurulu oluşturulması atanması ve bu konuda karar alınması için mevcut İzmir 4 ATM’nin ………Esas sayılı dosyasıyla yargılama yapıldığı, ve davacının tüm isteklerinin bu dosyada değerlendirildiği, yönetim kurulu oluşturulması için de toplantı yapılmasına karar verildiği, ayrıca halen derdest olan davada kayyımın denetiminin ve kontrolünün de mahkeme tarafından yapıldığı, davacının bu mahkemeden istekte bulunması gerektiği, devam etmekte olan bu davaya ilişkin başka bir mahkemeden istekte bulunulmasının mümkün olmadığı, istekte hukuki yarar olmadığı” gerekçeleriyle isteğin reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın “Organların eksikliği” başlıklı 530. maddesinde; “(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkememizin 05/11/2021 tarihli ara kararı ile birlikte kayyım …’e davalı şirkette yönetim kurulunun oluşturulması suretiyle organ boşluğunu tamamlaması bakımından gerekli çağrı ve toplantı işlemlerini yerine getirmesi için yetki ve süre verilmiştir.
Kayyım …’ın ara kararı kapsamında yapılan işlemlere ilişkin belgeler incelendiğinde; şirket yönetim kurulunun oluşturulması suretiyle organ boşluğunu tamamlaması gündemi ile şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının 15/12/2021 günü saat 14.00’te “Doğanlar Mah. Hacılarkırı Yolu, No:4, Bornova/İzmir” adresinde yapılması konusunda 17/11/2021 tarihli, 2021/02 sayılı kararı aldığı; durumu 17/11/2021 tarihli dilekçe ile İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirdiği; 19/11/2021 tarihli dilekçe ile İzmir Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü’nden 15/12/2021 tarihinde yapılacak olan toplantıda bakanlık komiseri bulundurulmasını istediği; toplantı tarihi, yeri ve gündeme ilişkin ilanın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 22/11/2021 tarihli 10456 sayılı nüshasında 519. sayfasında yayınlandığı, noter kanalıyla şirket ortaklarının tamamına toplantıya çağrının yapıldığı; ayrıca e mail yoluyla da çağrının yapıldığı; toplantıya davacı … ile …’nun katıldıkları, diğer ortakların katılmadıkları; asgari toplantı nisabının sağlandığı; yönetim kuruluna aday çıkmadığı için yönetim kurulunun oluşturulamadığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 66. maddesinde; “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’i müdahil olarak davada yer alabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü gibi feri müdahalede, müdahil üçüncü kişi, davanın taraflarından birinin (ya davacı ya da davalı) yanında davaya katılır. Kendisinin açtığı ayrı bir davası; tarafların ikisinden de bağımsız bir hak iddiası yoktur. Yanında davaya katıldığı asıl tarafın yardımcısı durumundadır. Somut olayda; fer’i müdahiller ilkin davada davacı yanında yer aldıklarını bildirmiş ve bu yönde karar verilmesini isteyip mahkememizce de bu yönde karar verilmiş iken, sonradan bu isteklerinden vazgeçerek davalı yanında yer almak istediklerini bildirmiş ve mahkememizden bu yönde karar verilmesini istemişlerdir. Fer’i müdahiller herhangi bir irade sakatlığı haline dayanmamış olduklarından, dolayısıyla ortada bir irade sakatlığı hali söz konusu olmadığından bu isteklerinin mahkememizce reddine karar verilmiştir.

Yine; ön önceleme duruşmasında haklı sebeplerin yanı sıra genel anlamda “davalı şirketin fesih ve tasfiye koşullarının bulunup bulunmadığı” hususu da mahkememizce uyuşmazlık konusu olarak belirlenmiş olup; bu hususun 6102 sayılı TTK’nın 530. maddesindeki durumu da kapsıyor olması nedeniyle buna ilişkin itiraz da haklı bulunmamıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, davalı şirketin dava dışı ortakları olan fer’i müdahillerin beyanları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; asıl olan davalı şirketin devamlılığı ise de, tarafların ve davalı şirketin dava dışı ortaklarının tamamının “şirket ortakları arasında husumet bulunduğunu, hatta açılmış ve görülmekte olan davalar olduğunu, davalı şirketin yönetim organının eksikliği sebebiyle 3 yıldır genel kurul toplantısı yapılamadığını, bu aşamadan sonra davalı şirketin faaliyetine devam etmesinin mümkün olmadığını” bildirmiş ve davalı şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istemiş olmaları; mahkememiz huzurunda davalı şirketin feshini isteyen ortakların (fer’i müdahil ortakların) daha sonra bu beyan ve isteklerinden dönmeleri, iradelerinin sakatlandığını da ileri sürmemeleri; dava dışı ortakların bu halde dahi yani daha sonradan davalı şirketin faaliyetine devam etmesini istemelerine rağmen, davalı şirketteki organ boşluğunun giderilmesi amacıyla kayyım tarafından yapılan toplantı çağrısına uymamaları ve toplantıya katılmamaları nedeniyle davalı şirketteki organ boşluğunun tamamlanamaması karşısında, davacının davasında haklı olduğu kanaatine ulaşılmış ve davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Fesih ve tasfiyesine karar verilen davalı şirkete daha öncesinde yönetim kayyımı olan …’in bu aşamadan sonra tasfiye memuru olarak atanmasına ve kendisi için aylık 5.500,00 TL ücret ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde “Bornova 10890” sicil numarasında kayıtlı davalı …’nin FESİH ve TASFİYESİNE,
2-Davalı şirkete tasfiye memuru olarak …’in atanmasına,
3-Tasfiye memuru için tasfiye sonuçlanıncaya kadar aylık 5.500,00 TL ücret takdirine, ileride şirket mal varlığından karşılanmak üzere şimdilik 4 aylık tasfiye memuru ücreti olan 22.000,00 TL’nin tasfiyeye başlanmadan önce davacı tarafça mahkememiz veznesine depo edilmesine,
4-Tasfiye memurunun, kararın kesinleşmesinden ve 4 aylık ücretin yatırılmasından sonra göreve başlamasına,
5-TTK’nın 533. maddesi gereğince tasfiye sonuna kadar davalı şirketin unvanına “Tasfiye Halinde” ibaresinin eklenmesine,
6-Karar kesinleştikten sonra durumun tescil ve ilanına,
7-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭36,3‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
8-Davacının yatırmış olduğu 44,40 TL başvurma harcı ve 44,40 TL peşin harç toplamı olan 88,80 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacının yapmış olduğu tebligat ve posta gideri olan 465,40 TL’lik yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı asilin, davacı vekilinin, davalı vekilinin ve feri müdahil … vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/02/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza