Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/186 E. 2022/206 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/186
KARAR NO : 2022/206

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/05/2019
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti neticesinde anlaşma sağlanamadığı için davayı açma zorunluluğu doğduğunu, davacı müvekkilinin, ………parselde kayıtlı taşınmazdaki inşaatın yapımını üstlendiğini, müvekkili ile davalı … Yalıtım İnşaat Taah. San. Tic.Ltd.Şti arasında 05/02/2016 tarihli “ Malzeme Satış ve Uygulama Sözleşmesi” yapıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşme ile binaya su sızmasının önlenmesi için temel bohçalama ve perde yalıtımı işini yapma ve bu işi inşaatın 1000 m2’lik yer seviyesi altındaki alanına 2.00mm kalınlığında sarı sinyal tabakalı geomembranlar uygulamak, uygulanacak geomembranın altına ve üstüne de 200 gr/m2 ağırlığında geotekstil sermek, uygulamayı temel ve perde olacak şekilde iki aşamalı olarak yapmak, perde yalıtımı uygulamasını toprak seviyesinin üstünde alüminyum tespit çıtaları kullanarak sonlandırmak şeklinde yükümlülüğe girdiklerini, davalı tarafın davacı müvekkili için yapmayı üstlendiği binaya su sızmasının önlenmesi için bohçalama işini, aralarındaki 05.02.2016 tarihli sözleşme ile taahhüt ettiğini, sözleşme şartları ile fen ve tekniğe uygun şekilde yapmadığından binanın su sızdırmaya başladığını ve bu nedenle binanın tabanında su birikintisi olduğunu, binaya su sızıp birikinti oluştuğundan binanın kullanılmasının mümkün olmadığını, binaya su sızmaması için bohçalama ve perde yalıtımı yaptırılan davalıya işin hatalı ve ayıplı olduğunun, fen ve tekniğe uygun yapılmadığının, sözlü ihbar edildiğini, ancak aylar geçmesine rağmen herhangi bir çalışma yapılmadığı için binanın halen su almaya devam ettiğini, sözleşme konusu inşaatta su sızmasının olup olmadığı, su sızmasının önlenmesi için neler yapılması gerektiğinin, kullanılan malzemenin sözleşme şartlarına uygun olup olmadığının, ne kadar süreye ihtiyacı olduğunun ve işin bedelinin tespit edilmesi amacı ile İzmir 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin…D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, söz konusu tespit raporunda; bina içerisinde su sızdığının, zeminde yürümeyi engelleyecek kadar göllenme yaptığını, aktif olarak akıntının devam ettiğinin, yalıtım işinin sözleşmeye uygun olmadığının ve amaçlanan su yalıtımını sağlamadığının, dışarıdan yalıtımın incelendiğinin, sözleşmede yazıldığı şekilde izolasyonun yapılmış olduğunun, müteaahit tarafından strafor ve kabarcıklı mebran ile koruma tedbirinin alındığının, yapılan dolguda izolasyona zarar verecek iri taş, kaya bulunan malzemenin bulunmadığının, uygun toprak ile dolgu yapıldığının, sözleşmede 2,00mm kalınlık belirtilmesine rağmen yalıtımda kullanılan malzemenin kalınlığının 1,8 mm olduğunun, yapılan işin sözleşmeye uygun hale getirilmesi için bina çevresinin temel kotuna kadar kazılarak yapılmış izolasyonun sökülüp, sözleşmeye uygun 2,00mm kalınlıkta malzeme ile yeniden izolasyon yapılması gerektiğinin, söz konusu işin 1,5 ayda 45.000TL bedelle yapılacağının belirlendiğinin mütalaa edildiği, davalının sözleşme şartları ile fen ve tekniğe aykırı yapılması nedeni ile gelen su sızıntısı ve binada göllenme nedeni ile davacı müteaahit müvekkilinin binadan beklediği menfaati sağlayamadığı, binadan elde etmeyi planladığı kira gelirini elde edemediği, bu kira gelirinin de davalı tarafından giderilmesi gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerle; dava dilekçelerinin kaydı ile davanın kabulüne; davalının taraflar arasında imzalanan 05.02.2016 tarihli sözleşme ile fen ve tekniğe aykırı, kusurlu işi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla, davacı müvekkilinin
taşınmazındaki kusurun giderilmesi, gereken süre ile kusur giderilinceye kadar, taşınmazın
kullanılamamasından kaynaklanan zararları kira gelirinden mahrum kalınması gibi giderler
ile taşınmazın kusurunun giderilmesi için gereken masrafın karşılığı olmak üzere sözleşme
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik 25.000.00.-TL maddi tazminatın
davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, mahkemece hükmedilecek tazminata sözleşme
tarihi olan 05.02.2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama harç ve giderleri ile
ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı asil … : ” Dava konusu inşaatın yapıldığı arazi bana ait değildir. Arsa sahibi … ile aramızda yazılı bir eser sözleşmesi bulunmaktadır. Biz arsa sahibi ile kar karşılığı bu sözleşme uyarınca anlaştık. Ancak inşaatın davalı tarafça yapılması gereken yalıtım işi ayıplı yapıldığından inşaatın zemin katı sürekli su almaktadır. Halen su almaya devam etmektedir. Müteahhit ben henüz bu ayıbı başka bir firmaya gidertmedim. Mahkemenizce yapılacak keşif için beklettim. Bu nedenle arsa sahibi sürekli şikayetçi olmakta zemin kat ,eksi bir ve eksi ikinci katları kullanamamakta , su tahliyesi için sürekli talepte bulunmakta bu nedenle otomatik olarak kurulan dalgıç pompası sürekli su tahliyesi yapmakta, pompanınçalışması nedeniyle elektrik sarfiyatını, kullanamadığı alanın kira bedelini ve ilerde binada oluşacak statik yönden meydana gelebilecek zararları müteahhit olarak benden talep etmektedir. Ayrıca yalıtımdaki ayıbında giderilmesi bedelini istemektedir. Sözkonusu zararların bir kısmını ben karşılayıp diğerlerini de yine mahkemeniz yargılamasında çıkacak zarara göre ben üstleneceğimden ben bütün bu zararların tahsilini yalıtımı ayıplı yapan davalı şirketten talep ediyorum. Davalı temeldeki yalıtımı yaptıktan sonra eksi bir ve eksi ikinci katların kaba inşaatını yapıp eksi ikinci katın dolgusunu daha yapmadan inşaatın temelden su aldığını tespit ettik ve durumu derhal davalı şirkete sözlü olarak bildirdik. Bu aşamadan sonra defalarca sözlü olarak davalı şirkete ayıbı gidermesini ihtar ettiğimiz halde davalı şirket bir kaç sefer inşaat sahasına gelip ayıbı gidereceğini söylemesine rağmen ve bazı yerlerde yeniden kazı işlemi yapıp kısmi yalıtım değişikliği yapmasına rağmen işin yarıda bırakıp gitmiştir. Ve ayıbı gidermemiştir. Bunun üzerine ben İzmir 8 Sulh Hukuk Mahkemesinin…D.İş sayılı dosyasında tespit davası açarak davalının yaptığı işin ayıplı olduğunu tespit ettim. Ben müteahhitliğe yeni başladım. Dava konusu inşaat benim ilk inşaatımdır. Ben buna rağmen titizlikle ve herşeyi kayıt altına alarak sözleşmemi yaptım. Davalı şirket yetkilisinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben sözleşme uyarınca üzerime düşen tüm yükümlülüklerimi yerine getirdiğim gibi hatta davalıya yardımcı olmak için daha fazlasını yaptım. Hatta sözleşmemizde olmamasına rağmen ben binanıntemelden su almaması için daha fazla ne yapabiliriz diye davalı tarafa sorduğumda kendisi bana XPC yapılmasını ve Diranej tablasından yapılırsa daha sağlam olacağını söyledi. Bende bunun üzerine sözleşmede kararlaştırılmamasına rağmen maliyetini ödemek kaydıyla uygulamayı davalıya yaptırıp XPS ve dranej tablasının da yapılmasını istedim. Davalının tavsiyesi üzerine hesapta olmamasına rağmen binanın etrafına 120 ton üçlük mucur taşı kullandım. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Davanın zamanaşımına uğraması nedeni ile reddinin gerektiğini, davacının delillerini dava dilekçesine eklemediğini ve kendilerine tebliğ ettirilmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının İzmir 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin…D.İş sayılı delil tespit dosyasına delil olarak dayanamayacağını, bilirkişi heyetinin uzman olmadığı, yalıtım işinin uzmanlık gerektiren iş olduğunu, delil tespitinin gıyaplarında yapılması nedeni ile bu konuda alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, davacı tarafın süresinde yaptırılan delil tespiti olmadığı gibi çekilen bir ihtarının da olmadığını, binanın temeli yapılırken zemindeki su nedeni ile yalıtım için gerekli olan grobetonun talep edilen şekilde işveren tarafından hazırlanmadığını, sözlemeşmede belirtildiği üzere tüm yüzeylerin yalıtıma uygun hale getirilmesinin işverenin sorumluluğunda olduğunu, yönetmelik gereği grobeton öncesi zeminin tesviye edilerek mıcır serilmesi gerektiği ve çevre sularının drenaj sistemi ile temelden uzaklaştırılması gerektiğini, ancak işverenin bunu yapmadığını, zeminin balçık içinde olduğunu zorlayarak ikinci kez grebeton attırıldığını, ancak yine de grebeton içinde bulunan hasır çeliklerin uçlarının betonun prizini almaması sebebi ile dışarı çıktığını, bu durum neticesinde binanın ağırlığının artması nedeni ile yalıtım malzemesine zarar vereceğini bu durumun yapı denetim açısından da uygun olmadığının işverene iletildiği, ancak kendilerinin imalatın bu şekilde yapılmasını istediklerini, ileride yaşanacak olumsuzluklara karşın delil olması için grebetonu ve uçları dışarı çıkan hasır çelikleri görüntülediklerini, binanın bitişik nizam olduğunu, bitişik olan cephede temel sonrası çekme payı bırakılmasını söylediklerini, temel sonrası yeni yapılacak bina ile mevcut eski binanın perdelerinin birbirinden bağımsız hale getirilerek iki binanın farklı çalışması sonucu yalıtımın zarar görmesinin önüne geçilmesi için bu durumun gerekli olduğunu, projelerinin bu şekilde olduğunu belirttiklerini, ancak bitişik perde imalatı aşamasında yer kaybı olmaması amacı ile geri çekme payınını iptal ettiklerini ve doğrudan diğer binanın yüzeyine uygulama yapılmasını söylediklerini, ancak yeni binanın kazısını yaparken hiçbir tedbir almadan diğer binanın temelinin altına kadar indikleri ve ortaya çıkan yüzeylerin kaya toprak karışımı ve son derece uygunsuz halde olduğunu, buraya uygulama yapılmayacağını, işverene söyledikleri, çözüm olarak da eski binanın perde yüzeyine yeniden duvar örülerek yüzeylerin yalıtıma uygun hale getirilmesini talep ettiklerini, ancak işverenin bunu yapamayacağını, duvar nedeni ile yer kaybına uğrayacaklarını, bunun yerine buralara tahta plakalar çakarak yüzey teslim edeceğini söylediğini, işverinin ısrarı ve bitişik binadaki insanların can güvenliği nedeni ile tahta yüzeyler üzerine uygulama yaptıklarını, kendilerine haber vermeden perde duvar betonunun döküldüğünü, kalıbın patlaması sonucu malzemenin beton basıncı nedeni ile aşağı kaydığını beton ve kalıp taşeronunun ifade ettiğini, dökülen betonun da uygun olmadığının anlaşıldığı, binanın diğer perdelerindeki uygulamaların sözleşmede belirtilen şekilde yapıldığını, perde su yalıtım imalatları yapıldıktan uzunca bir süre dolgu yapılmadığını, dolgu yapmak için uygun bir alan olmadığını, bina katı üzerinden dolgu yapılacağının ifade edildiği, geçen bu süre içerisinde binada hiçbir sızıntı olmadığını, dolgu yapıldıktan sonra binaya su girdiğini, işveren tarafından yapılan dolgunun içeriği açısından yapı yönetmeliğine uygun olmadığını, dolgu içinde büyük taş ve çiviler olduğunu, dolgunun kontrolsüz şekilde döküldüğünü, mevcut yalıtımın yukarı devam ettirilmesi için gereken kaynak payının üzerine çıktığını, ilave yapmak için bu fazlalık olan dolguyu kendilerinin kaldırdıklarını, bu sırada malzemenin dolgu nedeni ile zarar gördüğünü, dolgunun yalıtımını korumak için konulan levhaların kontrolsüz dolgu nedeni ile parçalandığını, malzeme üzerinde bulunan etiketlerde barkot sistemi nedeni ile maddi hata yapıldığını, malzemenin kalınlık değerlerinin 1,9mm ile 2,1mm arasında değiştiğini, kurumların şartnameleri incelendiğinde malzemelerin tüm değerlerinin %10 toleranslı olduğunu, binadaki sızıntının kullanılan malzeme kalınlığı ile hiçbir alakası olmadığını, yalıtım öncesi ve sonrasında doğru koşulları sağlamayan işverenin kusurundan dolayı yalıtım malzemesinin zarar gördüğünü, sözleşmeye göre malzeme ve işçiliğin garanti süresi kadar garanti kapsamında olduğunu, bunun dışındaki hususların garanti kapsamında olmadığını, işverenden kaynaklı hasar oluşması sebebi ile sorumluluklarının olmadığını, yüklenici firma olarak sözleşme konusu işi şartnameye, standartlara, sözleşmeye, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp teslim ettiklerini, davacının yapılan işe zarar vermediği için kendi kusuru olmadığını, arz ve izah edilen nedenlerle ; konuyla ilgili tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davaya cevap ve ilk itirazlarının kabulüne, eksik hususların tamamlattırılmasına, davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı şirket yetkilisi … ;” Cevap dilekçemizi tekrar ediyoruz, davacıya diranej tablası ve mucur taşı kullanılmasını ben tavsiye ettim. Ancak bu yalıtım için yapılan bir işlem olmayıp tüm binalarda doğal afetlere karşı yeraltı sularını binalardan uzak tutmak için yapılan bir işlemdir. Ben bu amaçla tavsiyede bulundum. Zaten bu şekilde yapılması mevzuat gereği zorunludur. Ben temelin ve birinci katın yalıtımını yaptıktan sonra ikinci katın yalıtımına geçebilmem içindavacı tarafça dolgu malzemesinin dökülmesi gerekiyordu. Dolgu malzemesi davacı tarafça dökülünceye kadar yapmış olduğumuz temel ve eksi birinci kat yalıtımında hiçbir problem yoktu. Bina temelden su almıyordu. Ancak sözkonusu bina bitişik nizam olması ve yakınındaki diğer binayla arası çok yakın olduğu için dolgu binanın döşemesi üzerinden yaklaşık altı yedi metre yükseklikten dökülünce ve dolgu malzemesinin de standartlara uygun olmayıp içinde kaya, demir parçaları gibi yabancı maddelerin bulunması nedeniyle bizim yapmış olduğumuz yalıtım malzemesi ağır hasar görmüştür. Davacı temelin su almasını sözlü olarak şirketimize bildirmesine rağmen biz yağan yağmur sularının beton arasına girmiş olabileceğini düşünerek yaklaşık bir hafta kadar beklemeyi önerdik. Ancak sözkonusu sular çekilmeyince hafriyat şirketi ile anlaşarak eksi birinci kata dökülen dolgu mazlemesini kazdırdığımızda malzemenin içinde dediğim gibi ağır kaya, demir parçalarının bulunduğunu, bu nedenle bizim yapmış olduğumuz yalıtım malzemesinin ağır hasar gördüğünü tespit edip aşama aşama fotoğraflarını çektik. Dosyaya ekledik. Ben davacıya bu durumu bildirdiğimde kendisi dolgu malzemesindeki ayıpla ilgilenmeyip benim döşemiş olduğum yalıtım malzemesini tadilatını isteyip binaya su girmesin ben başka birşeyle ilgilenmem dedi. Yalıtım malzemesinde meydana gelen hasarı yani sadece açılan bölgelerde görülen yalıtımdaki hasarı giderdim. Tüm dolgu malzemesi açılmamıştır. Yalıtım malzemesindeki hasar bizden kaynaklanmadığı için işlemede devam etmedik. Dolgu malzemesinin tümünü kaldırmadık. Sözkonusu hasar davacının yanlış uygulaması nedeniyle meydana gelmiştir, Şirketimizin bir kusuru yoktur. Davanın reddini talep ediyorum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; Her ne kadar davalı taraf alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de bu iddianın usul ve yasaya uygun bir yönü ve gerekçesinin bulunmadığını, sözleşme konusu işin tespit tarihinde tamamlanmamış olması bir tarafa, henüz işe başlanmadan imzalanan sözleşmenin imzalanma tarihinin 05/02/2016 olduğunu, işin yapımı, teslimi ve ayıbın ortaya çıkması ile tespit tarihi arasında birkaç ay gibi bir süre olduğunu, bu birkaç aylık süre nedeniyle zamanaşımı iddiasında bulunmanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ……D.İş sayılı dosyasının 18/09/2018 tarihli kararının 2. maddesinde de belirtildiği üzere söz konusu tespit, HMK m.403’te belirtilen “Acele Hallerde Tespit” kategorisinde bulunduğu için davalı tarafa keşif gününü bildirir tebligat çıkarılmasına gerek olmadığına karar verildiğini, makul sürede delil tespiti yaptırılmadığı hususunun da yersiz olduğunu, davalının iddia ettiği gibi bir bildirimin ne yazılı olarak ne de sözlü olarak davacı müvekkiline iletilmediğini, davalının kendi yaptığı çalışmaların ve imalatın tam ve eksiksiz olduğunu belirtip davacı müvekkilinin yapı yönetmeliğine uygun olmayan şekilde dolgu yaptığını, dolgunun cinsinin uygun olmadığını, dolgunun yalıtım malzemesine zarar verdiği yönünde iddialarda bulunduğunu, ancak bu iddiaların da diğerleri gibi tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı tarafın, malzemelerin üzerindeki etiketlerde maddi hata yapıldığını bu nedenle etiketlerde kalınlık olarak 1,8 mm yazdığını iddia ettiğini, ancak davalının bu iddiasını destekleyen hiçbir olgunun bulunmadığını, sonuç olarak; davalı tarafın, sözleşme konusu işi sözleşme ve fen ile tekniğe, ticari teamüllere aykırı olarak yaptığı için ortaya çıkan durumdan tek başına sorumlu olduğunu ve bu durumun ortaya çıkmasında asli kusurlu olduğunu, yapılan işte sözleşmeye aykırı, sözleşmede taahhüt edilenden daha ince malzeme kullanılması ve işin fen ile tekniğe uygun yapılmamasından dolayı müvekkilinin binasının su aldığını, arz ve izah edilen nedenlerle; alınacak bir bilirkişi raporunun ardından belirlenecek miktar üzerinden davalarının dilekçelerindeki taleplerine uygun şekilde kabulüne, mahkemece hükmedilecek tazminatlara sözleşme tarihi olan 05.02.2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Malzeme Satış ve Uygulama Sözleşmesi; Davacı İş Sahibi … ile davalı yüklenici … Şirketi arasında 05.02.2016 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmede işin tanımının ” ……… adresinde yapılacak olan yapıya ait temel bohçalama ve perde yalıtımı işi” olduğu anlaşılmıştır.

Esnaf – Tacir araştırması : Vergi Dairesince ve Ticaret Sicil Müdürlüğünce verilen cevabi yazı içeriklerinden; davacının bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve 1. sınıf tacir olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacı tanığı … : “Davacı benim amcam olur. bina maliki benim. Amcam ile dava konusu binanın yapımı konusunda kar karşılığı anlaştık. Eksi 2 ve eksi 1. katları ben depo olarak kullanacaktım. Bu depolardan elde ettiğim kira bedelinden davacıya % 15 ini ödeyecektim. Davacıda binanın temel bohçalama ve yalıtım işini yapması işi için davalı ile anlaştı. Amcam olan davacı ile davalı arasındaki sözleşme şartlarını bilmiyorum. dolayısıyla sözleşmede tarafların hangi yükümlülükleri üstlendiklerini, zeminin kim tarafından yalıtıma hazır hale getirileceğini, grobeton ve temel kalıbı imalatının tij deliklerinin kapatılmasının , yüzey temizliklerinin kim tarafından yapılacağını ben bilmiyorum. taraflar arasındaki toplantıya bir kez katıltım. davalı şirket yetkilisi orada bize masasındaki bir kağıt kutuyu göstererek ben binayı bu kağıt kutuya benzeterek ben binayı bu şekilde alıp etrafını örüp denize koyarım yinede su almaz diyerek bize bizzat teminat verdi. Ben inşaatın başında durmadığım için ne zaman temel bohçalama ve yalıtım işi yapıldığını bilmiyorum. Yalıtım yapıldıktan ancak davacı tarafça dolgu malzemesi dökülmeden önce binanın su alıp almadığını bilmiyorum. ancak yukarıda bahsettiğim gibi davalı firma yetkilisi bize görüşmede dolgu malzemesi dökülmeden önce temel bohçalama ve yalıtım işi yapıldığında testin yapılacağını, binanın su alıp almadığını kontrol edeceğini ondan sonra yalıtım işine devam edeceğini söylemesine rağmen davalı tarafça herhangi bir test yapılmamıştır. Binanın su alması nedeniyle sonraki aşamalarda davalının gelip işlem yapıp yapmadığını bilmiyorum. Ancak bina su almaya devam etmiş davalı bu su girişini kesememiş ve sorumluluğunu üstlenmemiştir. Ben eksi ikinci katı bina su aldığından dolayı kullanamadım. dolayısıyla kira gelirinden mahrum kaldım. Binadaki su dalgıç pompası ile asansör boşluğundan boşaltılmaktadır. bu nedenle asansörü kullanamıyorum.asansörü kullanamadığım içinde eksi birinci kattaki depoya gelen eşyaları daha fazla hamal kullanarak indirip çıkartığımda işçilik maliyetim artmaktadır. Ben bu zararlarımı davacıdan talep ediyorum. Dalgıç pompasının çalıştırılması nedeniyle gelen yüksek elektrik faturalarını da ben ödüyorum. Bu zararımı da davacıdan talep ediyorum. Davacı tarafından yalıtımın daha sağlam olması için ek olarak köpük ve dranej tablası yaptırıldığını biliyorum. bu masrafları da davacı karşılamıştır. Davacı tarafından çekilen videoları izlediğim kadarıyla davacı tarafından kullanılan dolgu malzemelerinin içinde kaya parçası gibi demir parçası gibi yabancı maddeler bulunmamaktadır. Bitişik nizam binalarda yada bizim binamızda çatlak yoktur. Ancak su almaya devam etmesi nedeniyle ileride ne olacağını bilmiyorum. Davacı amcamın su testinin yapılması konusunda davalıyla telefon ile görüştüğüne şahit oldum. Benim bilgim bundan ibarettir. Ben su girşiinin engellenmesi konusunda davacıyı sürekli uyarmaktayım. davacı da benim uyarılarım üzerine sürekli davalı tarafla iletişime geçmiştir. ancak sonuç alamamıştır. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … : “Ben dava konusu binanın kaba inşaatında işçi olarak çalıştım. Binanın sıva ve boya işlemleri dışındaki tüm aşamasında ben vardım. Taraflar arasındaki sözleşmenin içeriğini bilmiyorum. Biz grobetonu döktük. Döktükten sonra davalı taraf gelerek beyaz keçe döşeyip onun üzerine sarı membranı onun üstüne bir daha keçe döşedikten sonra ben bu işlemlerin üzerine bir koruma betonu döktüm daha sonra demir döşemeye başladım ve onun üzerine 60 cm beton döktüm. bu işlemlerin tamamı binanın temeline yapıldı. temel kazıldığından bu yana sahamız su alıyordu. ben 60 cm betonu döktükten sonra bizim 306 m2 lik inşaat taban alanında herhangi bir su sızıntısı yoktu. inşaatın dışında yanlarında sular vardı. 60 cmlik betonu döktükten sonra biz eksi birinci ve eksi ikinci katın perde duvarına ve tabliyelerini yaptık. bu aşamada davalı firmada yalıtımını bir taraftan döşemeye devam etti. Daha doğrusu biz en alt kat yani eksi ikinci katın demirlerini döşeyip duvarlarını örüp tavan betonunu döktükten sonra davalı eksi ikinci katın yanlarına yalıtımı yaptı. bu aşamada bina su almıyordu. daha sonra davacı müteahhit eksi ikinci kat tavanından küçük kepçe ile dolgu malzemesini döktü. dolgu malzemesinin içinde ben büyük kaya yada taş parçası demir parçası görmedim. dolgu malzemesi döküldükten sonra biz eksi birinci katın perde duvarlarını, önce demir sonra perde duvarlarını döşemeye başladık. eksi ikinci kat yapılıp dolgusu bittikten sonra yani biz eksi birinci katın duvarlarında su olduğunu farkettik. hatta sadece binanın arka cephesi ortasından bir noktadan su aldığını tespit ettik. Su alan yerde tabandan yaklaşık 50-60 cm yükseklikteydi. biz eksi birinci katı yaptıktan sonra taraflar bina inşaatına geldiler, taraflar ikisi birlikte hareket ederek binanın su aldığı arka cephenin dolgusunu kepçeyde boşalttılar. bazı noktalara yeniden yalıtım malzemesi döşendi. daha sonra tekrar dolgu yapıldı. Hatta davacı müteahhit tarafından yalıtım sağlam olsun diye malzeme bedeli davacı tarafından karşılanarak davalıya strafor ve dranej tablası da döşettirildi. ancak buna rağmen bina su almaya devam etmiştir. daha sonra aralarındaki diyalogun neden kesildiğini bilmiyorum. Yalıtım malzemesinin neden zarar gördüğünü bilmiyorum. Dolgu malzemesi olarak inşaat malzemesi kullanılmamıştır. Davacı toprak istemiş dolgu malzemesi olarakta toprak gelmiştir. Ancak küçük kepçe ile dolgu malzemesi doldurulduğunda kepçenin içine alınan toprağın içinde taş varsa da ben görmedim. ayrıca dolgu yapılırken davalının işçileri de oradaydı. Davalının işçileri dolgu malzemesinin niteliğine herhangi bir itirazda bulunmadılar. dava konusu inşaatta tij deliği bulunmamaktadır. grobeton dökültükten sonra davalı yalıtım firması tarafından talep edilen yüzey temizliği bizim tarafımızdan yapılmıştır. Biz iki defa grobeton döktük. dökülen beton standartlara uygundur. ikinci döktüğümüz grobeton C40 grobetondur. Bu binanın su almaya devam etmesi benim kanaatimce ya dikişlerin sökülmesinden ya yalıtımdan ya yalıtımın eksik yapılmasından ya da yalıtım malzemesinin zarar görmesinden kaynaklanmış olabilir. ancak ben neden kaynaklandığını bilmiyorum. davacıdan duyduğum kadarıyla davalı ile iki mm kalınlığında yalıtım malzemesi kullanılması hususunda anlaşmalarına rağmen davalının kullandığı yalıtım malzemesinin 1.8 mm olduğunu söyledi. ancak ben davalının kullandığı yalıtım malzemesini ölçmediğimden ve taraflar arasındaki anlaşmayı bilmediğimden fiilen kullanılan malzeme kalınlığnı bilmiyorum. ayrıca malzeme kalınlığının binanın su almasına etkisi olup olmadığını bilmiyorum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacı tanığı ……. : “Ben dava konusu bina inşaatının hemen arkasındaki binada ev sahibi olarak oturuyorum. Binanın yapılış aşamasını gördüm. Ayrıca davacının yanında bu inşaatta gece bekçisi olarak çalıştım. Davalı şirket davacı ile yapılan inşaatın temel bohçalama ve yalıtım işlerini üstlenmiştir. Benim yanımda konuşulduğu kadarıyla davalı şirket yapacakları temel bohçalama ve yalıtım işi ile birlikte kesinlikle binanın su almayacağını söyledi. Taraflar arasındaki sözleşmenin içeriğini ne tür yalıtım malzemesi kullanılacağını, malzeme kalınlığının ne olması gerektiğini kim tarafından zeminin yalıtıma hazırlanması gerektiğini bilmiyorum. Ancak davalı tarafça yalıtım işi yapılmaya başlandığında -2. katın yalıtımı yapıldıktan sonra dahi zeminden inşaat su almaya devam etti. Suyun gelişi belliydi. ancak davalı taraf suyun gelişini kesemedi. davacı tarafından kullanılan dolgu malzemesi içinde kaya ve demir parçası yoktu. ancak kavun büyüklüğünde taşlar vardı. -2. kat yapılıp temel bohçalama ve eksi ikinci katın yalıtımı yapıldıktan sonra dolğu malzemesi dökülmeden önce de su girişi vardı. DAvalı taraf zeminin su almaya devam ettiğini görünce sadece belirli noktalardan kepçeyle dolğu malzemesini kaldırarak bazı yerlerde yalıtım değişikliğine gitmiştir. Ben yalıtım malzemesinin dolğu kaldırıldığında neden zarar gördüğünü teknik olarak bilmiyorum. Bu dolgu malzemesinin kaldırılıp yeniden bazı noktalarda yalıtımın değiştirilmesi işleminde de davacı masrafın yarısını üstlenmiştir. Ayrıca dolgu malzemesi davacı tarafından eksi ikinci kat onun tavanı üzerinden yani 3.5 metre üzerinden küçük kepçe ile dökülmüştür. Dolgu malzemesinin dökülmesi aşamasında yalıtım malzemesinin zarar görüp görmediğini bilmiyorum. Davalı tarafından su testi yapılmamıştır. Davacı tarafın su testi yaptırıp yaptırmadığını bilmiyorum. Kepçe ile birkaç nokta kazıldıktan sonra ve oradaki yalıtım malzemesi değiştikten sonra bina hala su almaya devam etmesine ve davacı taraf davalıya defalarca ulaşmaya çalışmasına rağmen davalı gelip suyun gelişini engellememiştir. Su gelişi engellenmediği için binada asansör kullanılamamaktadır. ayrıca eksi ikinci kat mal sahibi tarafından depo olarak kullanılacaktı. Su aldığı için depo olarak ta kullanılamamaktadır. Zemindeki su dalgıç pompaları ile asansör girişinden dışarıya aktarılmaktadır. Bunun içinde elektrik masrafı olmaktadır. bu masrafı da davacı karşılamaktadır. Davacının daha kuvvetli bir yalıtım olması için masrafını kendisi karşılayarak davalıya mavi strafor koydurtmuştur. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı ……: ” Ben davalı şirkette 20 yıldır işçi olarak çalıştım. Şu an emekli olduğum için çalışmıyorum. dava konusu binanın temel bohçalama ve yalıtım işi davalı şirket tarafından üstlenilmiştir. Bende bu işlemlerin yapılmasında usta olarak çalıştım. ben temelin atılmasından perde duvarların su yalıtımının yapılmasına kadar her işlemde çalıştım. Temelin perdelenmesi işleminde ben vardım. Dava konusu inşaatın temeli kazıldığında bayağı bir su vardı. Temele yaklaşık bir metre yükseklikte membran döşedik. daha sonra davacı işçileri tarafından grobeton döküldü. bu aşamada temel betonu üzerinde herhangi bir su aldığına ilişkin su yoktu. ancak etrafında yani izolasyonun dışında su vardı. Daha sonra davacı işçileri eksi ikinci katın demirlerini döşeyip perde duvarlarını ördüler. bizde eksi ikinci katın perde duvarlarının su yalıtımını yaptık. bu aşamada yine izolasyonun dışında inşaatın çevresinde yaklaşık 1-1,5 metre kadar su vardı. ancak yalıtımdan içeriye su almıyordu. davacı tarafından dolgu malzemesi dökültükten sonra inşaat içeriye su almaya başladı. davacı tarafından dökülen dolgu malzemesinin içeriğinde taş, kaya, demirparçası gibi yabancı maddeler vardı. Dolgu malzemesi dökülürken bir kısmında ben vardım. ancak çoğunluğunda yoktum. davacıyı dolgu malzemesinin içeriğinde bulunan maddelerin yalıtıma zarar vereceği yönünde uyarmadım. Zira benim görevim yalnızca yalıtım malzemesini , işçilik ve montajını yapıp sağlam teslim etmekti. dolgu döküldükten sonra bina içeriye su alınca inşaatın arka kısmını kazdık. Kazdıkça dolgu malzemesinin içeriğindeki taş ve kaya parçalarının membrana ve su yalıtım malzemesine zarar verdiğini gördük. bu yalıtım malzemelerinin delindiğini tespit ettik. tekrar tamir yapılarak delinen yalıtım malzemelerini değiştirdik. yalnızca inşaatın arka kısmında belirli noktaları kazmıştık. inşaatın diğer üç cephesi kaldı. Bunun nedeni ise biz arka cephede belli noktaları kazıp açtığımızda bizim kullandığımız malzemeden ve işçilik montajtan kaynaklanmadığını, davacı tarafından dökülen dolgu malzemesindeki taşların kaya parçalarını yalıtım malzemesine zarar verdiğini gördüğümüz için bizim bir kusurumuz olmadığından diğer tarafları yapmadık. Davacı tarafa ben şahsım olarak özel binanın üç tarafınında kazılıp kontrol edilmesini söylemedim. davalı şirket yetkilisinin bu konuda davacı tarafla görüşme yapıp yapmadığını ne söylediğini bilmiyorum. biz binanın arka tarafını kazıp yalıtım malzemesinin zarar gördüğünü tespit ettik. bu tespitlerimizin tamamını hem çalıştığım davalı şirket yetkilisine hemde davacıya söyledim. Kazı işlemi yapılırken membran ve yalıtım malzemesinin zarar gördüğünü davacı müteahhitte kendisi görmüştür. Bina su alınca belli noktalarda kepçe ile kazı yapmadan önce arkadaşlarımız ilk olarak elle ve kürekle kazıp yalıtım malzemesini kontrol ettiklerinde o zaman malzemenin zarar gördüğünü tespit ettik. kepçe ile kazılmayı ise sonradan başlanmıştır. dolayısıyla yalıtım malzemesi kepçe ile kazılması sırasında değil öncesinde dolgu malzemesi yüzünden zarar gördüğünü anladık.Su testi zaten yalıtım yapıldıktan sonra binanın etrafına su verilerek yapılır biz gerek temelde perdeleme işini yaptıktan sonra gerekse binanın eksi ikinci katı yapılıp su yalıtım malzemesi döşendiktensonra binanın etrafında hep su olduğu için kontrolumüzü yaparak temelin ve eksi ikinci kat duvarlarının su alıp almadığını kontrol ettik. dolgu malzemesi dökülmeden önce gerek temelin gerekse perdelerin su almadığını gördük. Hava testi ise yapılmamıştır. Anacak hava testi yalnızca bir dikişten alınarak yapılacağı için sağlıklı sonuç vermemektedir. Ben davacıya da en sağlıklı yöntemin su testi olduğunu söyledim. su testide yapılmıştır. Perde yalıtımı alüminyum tespit çıtalarını ben yaptım. bir yevmiye işçilik parasını davacı müteahhit bana ödemiştir. tespit çıtalarının döşenmesi yarım gün sürmüştür. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı ……. :” Ben davalı şirkette 1.5 yıldır işçi olarak çalışıyorum. dava konusu bina inşaatının perde yalıtım işinde çalıştım. ancak temeldeki yalıtım işinde ben çalışmadım. dolayısıyla temel yalıtımının ne şekilde yapıldığına ilişkin bir bilgim yoktur. Temel yalıtımı ve ilk kat yapıldıktan sonraki su yalıtımı yapılıp davacı tarafça dolgu döküldükten sonra binanın su aldığını davalı şirkete iletilmesi üzerine kaza çalışması yapıp binanın neden su aldığını tespit etmek üzere ben binaya ilk kez geldim. İnşaatın arka cephesini hem kazma kürek elle, hemde kepçe ile kazdık. kazı işlemi bitip koruma malzemesi olan köpük ve diranej plakasını çıkardığımızda yalıtım malzemesi üzerinde taş izleri olduğunu yalıtım malzemesinin yaralandığını ve delindiğini tespit ettik. davacı tarafından yapılan hafriyat nedeniyle yalıtım malzemesinin zarar gördüğünü ve inşaatın bu nedenle su aldığını anladık. Kazı işlemi yapılırken davacı oradaydı. ustamız davacı ile bu durumu konuştu. Ben davacı ile bu konuda herhangi bir görüşme yapmadım. kazı esnasında kullanılan dolgu malzemesi içinden demir parçaları, taş parçaları çıktığını gördüm. binanın arka cephesi dışındaki diğer cephelerini kazmadık. bize çünkü sıkıntılı cephenin binanın arka cephesi olduğu ve arka cephesinin kazılması gerektiği söylendi. ayrıca arka cephenin diğer cephe ile birleştiği köşedende az birşey açtık. kazı yaptığımız alanda zarar gören yalıtım malzemesini onarıp değiştirdim. Daha sonra neden binanın diğer cephelerinde değişiklik yapılmadığını davacı ve davalı tarafın neden anlaşıp anlaşamadıklarını bilmiyorum. arka cephenin sol bir metrelik kısmı kalıncaya kadar açtık. son bir metreyi ise kepçe yetişemediğinden açamadık. ben binanın şu an neden su aldığını bilmiyorum. ancak bizim açtığımız cephe dışında diğer cephelerden su alıyor olabilir. arka cephede onarım yapıldıktan sonra davacı tarafından mıcır taşı dökülüp dökülmediğini ben bilmiyorum ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin…D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; tespit isteyen davacı ……….Eve Lojistik – … ile karşı yan … arasında malzeme satış ve uygulama sözleşmesi yapıldığı ancak aleyhine tespit istenilen satıcının sözleşme uyarınca yaptırmış olduğu işin, taahhüt edilen sözleşme şartlarına ve inşaat kurallarına uymadığından bahisle binanın su sızdırmaya başladığı iddiasıyla tespit talebinde bulunulduğu, tespit dosyasında bilirkişi inşaat mühendisi …’den alınan 19/09/2018 tarihli raporda özetle; istem konusu apartman inşaatının 2. bodrum katı dış perde duvarlarından içeriye su sızmakta olduğu, halen aktif olarak sızıntının devam ettiği ve zeminde göllenme yaptığı, yalıtımda kullanılan … ürünü sarı sinyal renkli malzemenin kalınlığının 1,8 mm olduğu, sözleşmede belirtilen 2,00 mm kalınlıkta olmadığından sözleşme şartlarına uygun olmadığının tespit edildiği, su sızmasının önlenmesi ve işin sözleşmeye uygun olarak yapılabilmesi için yapılan 1,8 mm lik izolasyonun sökülerek 2,00 mm lik membranla yeniden yapılması gerektiğini, bu iş için gerekli bedel ve sürenin, seçilecek uygulama tekniği ve yönteme göre değişiklik gösterecek ise de; yaklaşık olarak 45.000,00-TL. harcama ile 1,5 ayda yapılabileceği kanaatine varıldığını mütalaa etmiştir.
Bilirkişi 02/11/2018 tarihli ek raporunda ise; kök raporuna eklenecek ya da çıkarılacak bir husus olmadığını mütalaa etmiştir.

Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyeti raporu : İnşaat Mühendisi……………… 08/05/2020 tarihli raporda; Davalı firmanın uzmanlık alanı göz önüne alındığında yalıtım için uygun olmayan alanda çalışma yapmaması gerektiği, işin fen ve sanat kuralları çerçevesinde uygulama yapılacak beton yüzeylerin yeterli priz alma süresi tamamladıktan sonra yalıtım işini yapması gerektiği kanaatine varıldığını, su yalıtım imalatının gömülü imalat olması sebebi ile, su yalıtımı imalatlarındaki hataların yapının teslimi anında tespit edilemeyeceğini, ancak belirli bir süre geçtikten sonra binada oluşabilecek deformasyonlar neticesinde tespit edilebileceğini, dolayısı ile söz konusu imalatın gizli ayıp kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, söz konusu ayıbın uygulama öncesi grebeton imalatının prizini almaması ancak davalı şirketin buna rağmen yalıtım işini yapması sonucu meydana geldiğini, kullanım hatası olmadığı kanaatine varıldığını, sözleşmeye aykırı olarak davalı yüklenici … tarafından 1.8mm kalınlığında malzeme kullanıldığının tespit edildiğini, davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı davranması sebebi ile 3.000,00.TL nefaset kesintisi yapılması gerektiği kanaatine varıldığının, perde duvarlarda yapılan yalıtım uygulama işinin uygun olduğunu, ancak yalıtım malzemesinin muhafaza edimesi için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının yapılmadığını, bunun yerine 3 cm kalınlığında XPS malzeme kullanıldığını bu malzemenin de dolgu malzemesi kullanımına uygun olmadığını bu imalatın sorumluluğunun davacı iş sahibi … yani davacı olduğu kanaatine varıldığını, binanın bu şekilde kullanılmasının mümkün olmayacağını, dava konusu binanın konumu ve binanın inşaat seviyesi göz önüne alındığında binanın bodrum katında iç kısmında negatif izolasyon yani bina içinden içten yalıtım uygulanarak suya karşı koruma sağlanabileceği ve bu uygulamayla iç mekanın suya karşı dayanım kazandırılabileceği kanaatine varıldığını, içeriden yapılacak yalıtımın bedelinin 12.000,00 TL olabileceği kanaatine varıldığını, söz konusu rutubet kaynaklı kullanılamayan katın depolama amaçlı faaliyet gösterebileceğini, dava tarihi itibari ile 2.000,00TL/ay kira bedeli olabileceğini, binaya 28.12.2018 tarihli Yapı Kullanma izin belgesi düzenlendiğini dava tarihi itibari 4 ay 24 günlük süre göz önüne alındığında; 2.000,00TL/ay X (4 ay, 24 gün)=9.600,00TL kira gelirinin oluşabileceği kanaatine varıldığını, yalıtım malzemesinin muhafaza edilmesi için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının yapılmaması, tuğla imalatı yerine 3 cm kalınlığında XPS malzemesi kullanılması bu malzemenin de dolgu malzemesi kullanımına uygun olmaması bu imalatın yapım sorumluluğunun iş sahibi yani davacı olduğu, İş sahibinin (davacı) grebetonu su yalıtımına uygun hale getirmemesi, su yalıtımı için uygun halde bulunmayan … yalıtım imalatını yapmaması gerektiğini bildiği halde davalının yapmasının dava konusu binada meydana gelen su sızması ve rutubetin nedeni olan eksiklikler olduğu kanaatine varıldığını, taraflarınca her iki tarafın da (davalı ve davacı) yalıtım imalatında eşit oranda hatalı (kusurlu) olduğu kanaatine varıldığını, davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı davranması sebebi ile davalı şirket aleyhine 3.000,00.TL nefaset kesintisi yapılması kanaatine varıldığını, davacının söz konusu binada su sızması ve nemden dolayı yoksun kaldığı kira gelirinin 9.600,00TL, binadaki su sızması ve nemin önlenebilmesi için içerden yapılacak yalıtımın bedelinin 12.000,00TL olabileceği kanaatine varıldığını, sonuç olarak; davacı iş sahibi … tarafından talep edilebilecek zarar miktarının toplam 24.600TL olduğu, ancak yalıtım malzemesinin muhafaza edilmesi için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının yapılmaması, tuğla imalatı yerine 3 cm kalınlığında XPS malzemesi kullanılması bu malzemenin de dolgu malzemesi kullanımına uygun olmaması sebebiyle davacı iş sahibi …’ın da zararın oluşmasında davalı yüklenici … ile aynı oranda kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığını mütalaa etmişlerdir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyeti ek raporu : İnşaat Mühendisi……23/11/2020 tarihli ek raporda; Binada mevcut su sızıntısının sadece sözleşme ile belirlenen yalıtım malzemesinin 2.00mm kalınlık yerine 1.8mm kalınlığında malzeme kullanılmasına bağlanamayacağı yalıtım malzemesinin muhafazası için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının yapılmadığı, bunun yerine 3 cm kalınlığında XPS malzeme kullanıldığı bu malzemenin de dolgu malzemesi kullanımı esnasında zarar gördüğü kanaatine varıldığını, söz konusu yalıtım malzemesi kalınlığının 1.8mm olmasının su yalıtımı açısından kullanıma engel teşkil eden bir unsur olmadığı ancak davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı davranması sebebi ile 3.000,00.TL nefaset kesintisi yapılması gerektiği kanaatlerinin devam ettiğini, statik projesinde yer alan duvar yapımı iş sahibi ve işin yüklenicisinin sorumluluğunda olduğu yalıtım sözleşmesinde yer almayan bu husus için davalı tarafın sorumlu olmadığı kanaatine varıldığını, yapılan piyasa araştırmalarına göre dava tarihi itibariyle belirlenen yalıtım bedelinin uygun olduğu kanaatlerinin devam ettiğini, dava konusu binaya 28.12.2018 tarihli Yapı Kullanma izin belgesi düzenlendiğinin tespit edilmiş olduğunu, dava tarihinin de 22.05.2019 olduğu göz önüne alınarak 4 ay 24 günlük süre olarak hesap edildiğini, kira bedelinin dava tarihi itibari ile uygun olduğu kanaatlerinin devam ettiğini, davalı firmanın yalıtım işleri ile ilgili sözleşme yapmasının ve yalıtım uygulamasından sorumlu olmasının, mevcut projenin uygulamasından davalının sorumlu olması nedeni ile kök raporda açıklandığı üzere, davacı ve davalı yüklenicinin aynı oranda kusurlu olduğu kanaatlerinin devam ettiğini, kök raporda belirtildiği üzere BK 474 ve 477 maddeleri uyarınca eserde meydana gelen ayıbın “gizli ayıp kapsamında” değerlendirilmesinin mümkün olduğu ve yan cephelerde meydana geldiği anlaşılan izolasyon sorunları sebebiyle ……. D.İş dosyası ile ayıp ihbarının yapıldığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan Bilirkişi heyet raporu: İnşaat Yüksek Mühendisi ……. 28/06/2021 tarihli raporunda;
Söz konusu imalatın gizli ayıp kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini; raporun değerlendirme kısmında açıklanan nedenlerle; davalı yüklenici … tarafından 1.8mm kalınlığında uygulanan imalatın iddia edildiği gibi su yalıtımının sonucunu iddia edildiği oranda değiştirmeyeceğini; 05.02.2016 tarihinde imza altına alınmış olan Malzeme Satış ve Uygulama Sözleşmesi’ ne göre; dava konusu taşınmazda kullanılacak 2,00 mm. PVC Geomembran kullanılması gerekirken yerinde 1,80 mm. PVC Geomembran malzemenin kullanmasının sözleşmeye aykırı imalat olarak; gizli ayıp kapsamında değerlendirilmesinin ve sözleşme tarihi birim fiyat değeri üzerinden toplam 3.000,00.-TL. nefaset kesintisinin uygun olacağının; uygulama projesi detayında görünen bodrum betonarme perde yüzeyindeki mebranı koruması gerekli tuğla duvar imalatının yapılmadığını, bunun yerine 3 cm kalınlığında XPS malzeme kullanıldığını ve bodrum perde duvar etrafının iri taneli dolgu malzemesi ile doldurulmaya çalışıldığını; XPS malzemenin uygulamalarda ısı yalıtımı imalatı için kullanılacağını; su yalıtımını koruyucu nitelikte olmadığını; aksine hem su yalıtımını hem de ısı yalıtımını koruyacak şekilde mutlaka tuğla duvar örülmüş olması gerektiğini; tüm bu imalatların da işin müteahhidi olan davacı sorumluluğunda olabileceğini; raporda, değerlendirme kısmında Yapım İşleri Teknik Şartnamesi açıklanan maddelerde yüklenici sıfatlı davacı müteahhit ile alt yüklenici sıfatı ile değerlendirilebilecek davalı satıcının işi fen ve sanat kuralları çerçevesinde uygun yapmak ile yükümlü olduğunu, yüklendiği işi teknik şartlarına uygun olarak yapıp teslim etme sorumluluğuna sahip olduğunu, söz konusu işte davacının ve davalının yapılan uygulamada birlikte kusurlu olabileceğini; nem, rutubet ve su yalıtım problemlerinin, insan sağlığı ile bina sağlığı için son derece önemli olduğundan kısa sürede çözülmesi gereken bir problemlerden olduğunu, perde ve temel betonu betonları sürekli su ve neme maruz kalmasından dolayı, yapı önünde de çok ciddi bir azalma meydana getirdiğini, yalıtımın dışarıdan yapılması daha sağlıklı ise de, bitişik nizam yapılar veya yüksek hafriyat masrafları gibi sebepler yüzünden bunun her zaman mümkün olmayabileceğini, inşaat sırasında temel drenaj sistemi yapılıp yapılmadığının bu inşaatta tespit edilmediğini, ancak bu davadaki gibi bunun yapılamayacağı durumlarda içeriden müdahale etmek gerekebileceğini, içeriden yapılacak kristal su yalıtımı imalatının tercih edilmesi halinde dava tarihi olan 22.05.2019 tarihinde bedelinin 24.500,00 TL. olabileceğini, 08.05.2020 tarihli bilirkişi raporunda 15.10.2019 tarihli keşif günü gezilen katın rutubet kaynaklı kullanılamadığının tespit edildiğini, söz konusu rutubet kaynaklı kullanılamayan katın depolama amaçlı faaliyet gösterebileceğinin belirtildiğini, heyetlerince 28.12.2018 tarihli Yapı Kullanma İzin Belgesi ile dava tarihi olan 22.05.2019 tarihi arasında geçen 4 ay 24 günlük süre için aylık kira bedelinin 2.917,00 TL/ay olabileceği, davacının söz konusu binada su sızması ve nemden dolayı yoksun kaldığı kira gelirinin toplam 14.001,60-TL olabileceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyeti ek raporu : İnşaat Yüksek Mühendisi ………. 08/12/2021 tarihli ek raporda; Kök raporları sonrası dosyaya celbi gelen evraklar içerisinde ilgili belediyeden gelenlerin kök rapor aşamasında da dava dosyası içerisinde olduğunu ve heyetlerince kök raporlarında değerlendirildiğini; ilgili Tapu Müdürlüğünden gelen dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydında taşınmazdaki 3 mesken 1 iş yerinin malik bilgisinde sahipliğinin davacı adına kayıtlı olduğunu; kök raporda Sayfa 11 de de belirttikleri ve bahsettikleri üzere “ Davaya konu rutubet sorununun yaşandığı, tespit dosyası ve bilirkişi raporlarından toprak altında kalan bodrum katlar olduğunun anlaşıldığı, ancak bu katların dosyasına sunulu projelerindeki kat planları incelendiğinde 3. kat bodrum bay mescit, 2. kat bodrum bayan mescit, 1. kat bodrumun ise otopark olarak projelendirildiğinin görüldüğünü, Yapı Kullanma İzin Belgesinde de bu alanların ortak olan olarak düzenlendiğini, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanuna göre “ II- Ortak yerler üzerinde: Madde 16 – Kat malikleri gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır.” ibaresi doğrultusunda gizli ayıplı eserin bulunduğu mahaller ortak alandır. “ kanaatlerinin ek raporda değişmediğini, sayfa 13 sonuç bölümünde belirttikleri “ 08.05.2020 tarihli Bilirkişi Raporunda 15.10.2019 tarihli keşif günü gezilen katın rutubet kaynaklı kullanılamadığının tespit edildiğini, söz konusu rutubet kaynaklı kullanılamayan katın depolama amaçlı faaliyet gösterebileceğinin belirtildiğini, heyetlerince 28.12.2018 tarihli Yapı Kullanma İzin Belgesi ile dava tarihi olan 22.05.2019 tarihi arasında geçen 4 ay 24 günlük süre için aylık kira bedelinin 2.917,00-TL/ay olabileceğini, davacının söz konusu binada su sızması ve nemden dolayı yoksun kaldığı kira gelirinin toplam 14.001,60TL olabileceği; kanaatlerinin ek raporda da değişmediğini, davacı tarafın itiraz ettiği belirlenen kira bedelinin düşük olduğu iddiası ile ilgili şimdiye kadar dava dosyası içerisine emsal olabilecek kira kontratı sunulmadığını ve ortak alan olan ve Yapı Kullanma İzin Belgesi ve mimari projesine göre ortak alan olarak projelendirilen söz konusu mahale ilişkin taraflarca sunulacak olan emsal nitelikte karşılaştırılacak bir kira bedeli sunulduğu takdirde de heyetlerince mutlaka değerlendirilebileceğini; ancak şimdiye kadar ve bu aşamada böyle bir bilgi dosyaya sunulmadığından heyetlerince belirlenen değerin rayiç değerlerde olduğu kanaatlerinin değişmediğini, her iki tarafın da basiretli tacir olduğunu, yapılan işi davalı ve davacının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapmakla yükümlü olduğunu, kök rapor değerlendirme ve sonuç kısmında da bu konunun taraflarınca ayrıntılı olarak izah edildiğini, kullanılan malzemenin kalınlığı ile ilgili itirazlar ile ilgili de kök rapor sayfa 7 de kullanılan malzemenin teknik özelliklerini gösterir tablonun bulunduğunu, bu tablodaki performans değerlerinin de heyetlerince değerlendirilmiş ve 1,8 mm. ve 2,00 mm. arasındaki, olabilecek ya da yaşanabilecek teknik problemlerin taraflarınca açıklandığını, davacı tarafın itirazı olan…D.İş dosyasında yapılan değerlendirmenin de kök rapor sayfa 7 ve 8 de taraflarınca irdelendiğini ve açıklandığını, ayrılma sebeplerinin ayrıntılı açıklandığını, heyet olarak sonuç kısmını aynen tekrar ettiklerini, tarafların itirazlarının hepsinin kök raporlarında değerlendirme kısımlarında ayrıntılı olarak açıklandığını, belirlenen bedellerde ise dava tarihinin esas olduğunu, ortak kök raporlarındaki görüş ve kanaatlerinin aynen kaldığını mütalaa etmişlerdir.

Islah dilekçesi : Davacı vekili 03/01/2022 tarihli dilekçesinde; davacı müvekkili için 25.000,00.TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini toplam 16.501,60.-TL arttırarak 41.501,60.-TL’ye çıkarttıklarını, taleplerine konu iş bu maddi tazminatın sözleşme tarihi olan 05.02.2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah harcını 04/01/2022 tarihinde yatırmıştır.
Dava; davacı yüklenici tarafından, davalı taşerona karşı açılan ayıp giderim bedeli ve gecikme tazminatı davasıdır.
Davacı gerçek kişi yönünden tacir olup olmadığına dair araştırma yapılmış, bilanço usulüne göre defter tuttuğu ve 1. sınıf tacir olduğu tespit edildiğinden tacir sıfatını haiz olduğu, davacı tarafın ise TTK’da sayılan şirketler arasında yer aldığı görülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, eldeki davanın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirdiği anlaşılmakla mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yüklenici ile davalı taşeron arasında 05.02.2016 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı, davacı yüklenicinin ……….adresinde yapımını üstlendiği binanın temel bohçalama ve perde yalıtımı işini davalı taşerona verdiği, davacı, davalı taşeronun üstlendiği işi aralarındaki sözleşmeye aykırı şekilde 2.00 mm olması gereken yalıtım malzemesi yerine 1.8 mm yalıtım malzemesi kullandığını, yalıtım işini fen ve teknik kuralla uygun olarak yapmadığını, gizli ayıp bulunduğunu, bu nedenle binanın su aldığını, ayıplı imalat nedeniyle depo olarak kullanılacak olan yapıyı kiraya verememesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek ayıp giderim bedeli ile gecikme tazminatı isteğinde bulunmuştur. Davalı taşeron ise, aralarındaki eser sözleşmesi gereği davacı yüklenicinin temel yalıtımı grebeton ve temel kalıbı imalatları yapmak, grebeton yüzeyini yalıtıma uygun hale getirerek temizlemekle yükümlü olduğunu, davacı yüklenicinin grebeton yüzeyi yalıtıma uygun hale getirmediğini, uygun olmayan dolgu malzemesi kullandığından kendileri tarafından yapılan su yalıtım malzemesinin zarar gördüğünü, yalıtım malzemesinin muhafaza edilmesi için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının yapılmadığını, davacı yükleniciyi bu yükümlülüklerini yerine getirmesi ve iş sahasının yalıtıma uygun hale getirilmesi konusunda uyarmasına rağmen davacı yüklenicinin üzerine düşen işleri yapmayıp, yalıtım işini yüzeyin uygun olmamasına rağmen yapılması yönündeki yüklenici talimatı üzerine temel bohçalama ve su yalıtım işini sözleşmeye uygun olarak yaptığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunup, davanın reddini talep etmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu binanın davalı taşeron tarafından yapılan beton perdeleme ve su yalıtımı işine rağmen su aldığı, bu halin gizli ayıp niteliğinde olduğu delil tespiti dosyası ve mahkememizce mahallinde yapılan keşif üzerine alınan teknik bilirkişi heyetinin raporu ile tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin 10. maddesinde davalı taşeron malzeme ve uygulama işçiliği yönünden 5 yıllık garanti vermiş olup, davacı yüklenici ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak taşerondan ayıpların giderilmesini talep edebilecektir. Keza, eser sözleşmesinde ayıp ihbarının şekle bağlı olmadığı, ihbarın yapıldığının her türlü delille kanıtlanabileceği, buradan hareketle keşif günü dinlenen gerek davacı tanıkları gerekse davalı tanıklarının beyanları dikkate alındığında, binanın su aldığına ilişkin ihbarın davalı taşerona davacı tarafından derhal bildirildiği de sabittir.
Davalı taşeron, zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de, sözleşme tarihinin 05.02.2016 olduğu, işin teslimine ilişkin bir tutanağın bulunmadığı, işin 2016 yılında yapıldığı ve davacı yükleniciye aynı yıl içinde teslim edildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı, eldeki davanın 22.05.2019 tarihinde açıldığı, gizli ayıplı imalâtlara ilişkin sorumluluğun teslimden itibaren başlayacak olan 5 yıllık zamanaşımı süresi ile sınırlı olduğu (TBK 147,477.478), dolayısıyla eldeki davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce teknik yönden yapılan inceleme neticesinde, iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporlara göre; yapıların toprak altında kalan bölümlerinde, tam bir su yalıtımı yapılabilmesi için oturma alanı ve yan yüzeylerin tamamen yalıtılması gerektiği, bu işlemin gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerin dıştan ve içten bohçalama olduğu, uygulama yapılacak beton yüzeylerin ıslak ve nemli olmaması, yeterli priz alma süresinin tamamlanması gerektiği, somut olayda gerek dinlenen tanık beyanları gerekse CD görüntüleri ve keşif esnasında yerinde yapılan incelemeler dikkate alındığında uygulama yapılacak yerin çevresinde suyun bulunduğu, fen ve sanat kuralları çerçevesinde uygulama yapılacak beton yüzeylerin yeterli priz alma süresi tamamlanmadan yalıtım işinin yapıldığı, davacı yüklenicinin grebeton yüzeyi yalıtıma uygun hale getirmediği, binada mevcut su sızıntısının sadece sözleşme ile belirlenen yalıtım malzemesinin 2.00mm kalınlık yerine 1.8mm kalınlığında malzeme kullanılmasına bağlanamayacağı, yalıtımı malzemesinin muhafazası için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının davacı yüklenici tarafından yapılmadığı, statik projesinde yer alan duvar yapımı işi, taraflar arasındaki yalıtım sözleşmesinde yer almayan bir husus olup, tamamen davacı yüklenicinin sorumluluğunda olduğu, bunun yerine 3 cm kalınlığında XPS malzeme kullanıldığı bu malzemenin de davacı yüklenici tarafından dolgu malzemesi kullanımı esnasında zarar gördüğü, söz konusu yalıtım malzemesi kalınlığının 1.8mm olmasının su yalıtımı açısından kullanıma engel teşkil eden bir unsur olmadığı ancak TBK m. 472/3 fıkrasında “Eser meydana getirilirken, iş sahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur.” düzenlemesine yer verildiği, davalı taşeronun savunmasında davacı yükleniciye sözleşmeye uygun olarak yer teslimi yapmadığını ve bu durumunun davacıya bildirildiğini ifade etmiş ise de, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 472/3 ve 476 maddeleri uyarınca; davalı taşeronunun işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, sözleşme ve ekleri ile proje ve teknik resimlere aykırı olarak imalât yapılmış olması halinde, imalâtın bu şekilde yapılması davacı yüklenici tarafından talep edilmiş olsa dahi davalı taşeronun davacıya karşı genel ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlaması ve buna rağmen davacının talimatında açıkça ısrar etmesi halinde avalı taşeronun sorumluluktan kurtulacağı, davalı taşeronun grebeton yüzeyin yalıtıma uygun hale getirilmediği, yeterli priz alma süresi tamamlanmadığı konularında davacı yükleniciyi uyardığına ilişkin e-posta, ihtarname gibi yazılı bir delil sunmadığı gibi davalı tanıkları da davalı taşeronun, davacı yükleniciyi uyardığı hususunda bir bilgiye sahip olmadıkları, dolayısıyla davalı taşeron genel ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayamadığından, ayıplı imalâtın sonucuna ve sorumluluğuna katlanmak zorundadır.
Ancak, binada su sızıntısı olmasında, grebeton yüzeyin yalıtıma uygun hale getirilmemesi, yeterli priz alma süresi tamamlanmadan yalıtım işinin yapılması yanında yalıtımı malzemesinin muhafazası için statik projesine göre yapılması gerekli tuğla kaplama imalatının davacı yüklenici tarafından yapılmamasının da etkili olduğu, statik projesinde yer alan duvar yapım işi, taraflar arasındaki yalıtım sözleşmesinde yer almayan bir husus olup, tamamen davacı yüklenicinin sorumluluğunda olduğu, davacı yüklenicinin bunun yerine 3 cm kalınlığında XPS malzeme kullandığı bu malzemenin de yine davacı tarafından dolgu malzemesi kullanımı esnasında zarar gördüğü, davalı yüklenicinin bina müteahhidi olup, basiretli tacir olarak işin fen ve teknik kurallarını bilmesi ve imalatı ona göre yapması gerektiği, tecrübesizliği ve bilgisizliği yönündeki iddiasının dikkate alınmayacağı, dolayısıyla binadaki su sızıntısında davacı yüklenicinin de kusurlu olduğu, tarafların kusurlarının eşit düzeyde olduğu, bu nedenle ayıp nedeniyle oluşan zarardan davalı teaşeron ile birlikte sorumlu olduğu, 28.06.2021 tarihli son alınan bilirkişi heyet raporuna göre ayıp giderim bedeli 24.500,00 TL olup, davacı yüklenicinin %50 kusuru oranında indirim yapıldığında, davalı taşeronun 12.250,00 TL ayıp giderim bedelinden sorumlu olduğu,
Davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı olarak 2.00 mm kalınlıktaki yalıtım malzemesi yerine 1.80 mm kalınlığında malzeme kullanması nedeniyle 3.000,00.TL nefaset kesintisi yapılması gerektiği ve davalı taşeronun bu tutardan da sorumlu olduğu,
Davacı yüklenicinin, binadaki su sızıntısı ve rutubet nedeniyle bodrum katı kullanamadığını belirterek kira tazminatı talep ettiği, davaya konu rutubet sorunun yaşandığı yerin, tespit dosyası, mahkememizce yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları ile toprak altında kalan bodrum katları olduğunun tespit edildiği, bu katlara ilişkin projelerindeki kat planları incelendiğinde 3. Kat Bodrum Bay mescit, 2.Kat Bodrum Bayan Mescit, 1. Kat Bodrum ise otopark olarak projelendirildiği, Yapı Kullanma İzin Belgesinde de bu alanların ortak olan olarak düzenlenip tanımlandığı, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 16. Maddesine göre ortak yerler üzerinde kat maliklerinin ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olacaklarının, kat maliklerinin ortak yerlerde kullanma hakkına sahip oldukları, bu hakkın ait arsa payı ile oranlı olduğunun belirtildiği, ortak alanların projesi ve yapı kullanım izin belgesindeki kullanım amacı dışında başka bir amaçla kullanılabilmesi için kat malikleri genel kurulunun karar alması, somut olayda bu yönde bir kararın varlığından da söz edilmediği, mescit ve otopark olan ortak alanının davacı yüklenicinin kat maliki olarak depo olarak depo şeklinde kullanacağını iddia edip kira tazminatı talep etmesine yasal olanak bulunmadığından davacının kira tazminatı isteğinin reddi gerektiği anlaşılmakla;
Davacının maddi tazminat isteğinin kısmen kabulü 12.250,00 TL ayıp giderim bedeli ile 3.000,00 nesafet kesintisi olmak üzere toplam 15.250,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin ayıp giderim bedeli isteğinin ve kira tazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile 12.250,00 TL ayıp giderim bedeli ile 3.000,00 TL nesafet kesintisi olmak üzere toplam 15.250,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 22.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin ayıp giderim bedeli ve gecikme tazminatı isteğinin REDDİNE,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.041,73 TL nispi harca, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 708,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 332,79 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 6,40 TL vekalet suret harcı, 370,50 TL davetiye ve posta gideri, 5.200,00 TL bilirkişi ücreti, 314,00 TL keşif harcı, 250,00 TL keşif aracı ücreti olmak üzere 5.857,90 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 2.149,85 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 44,40 TL başvurma harcı,708,94 TL peşin alınan ve ıslahla tamamlanan harç olmak üzere toplam 2.903,19 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine. Davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Dava kısmen ret edildiğinden davalı tarafın yaptığı 120,40 TL davetiye ve posta gideri ile 2.450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.570,40 TL yargılama giderinden davanın red oranı nazara alınarak 1.627,06 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine. Davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
6-Dava kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-
Dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket yetkilisinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza