Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/14 E. 2021/954 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1370
KARAR NO : 2022/62

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesi Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/12/2017
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2022
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …..sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 9.440,00-TL’si asıl alacak ve 2,33-TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.442,33-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 19/10/2017 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı-borçlu yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği 24/10/2017 tarihli dilekçesi ile; alacaklıya herhangi bir ad altında borcun bulunmadığını, takibe konu 04/09/2017 tarihli fatura bedelinin alacaklıya ödendiğini, 04/10/2017 tarihli faturanın ise Karşıyaka 5. Noterliği’nin 11/10/2017 tarihli ve ….. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edilerek iade edildiğini, yani Ağustos ayına ilişkin ödeme yapıldığı için borcun bulunmadığını, Eylül ayına ilişkin ise taraflar arasındaki sözleşmenin haklı gerekçelerle feshedildiğini, fesihten sonra gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edildiğini ileri sürerek, fer’ileriyle birlikte tüm borca itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; taraflar arasında 01/02/2017 tarihinde 1 yıl süreli kurumsal itibar yönetimi danışmanlığı sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin davalıya kuyumculuk sektöründe iletişim ve itibar yönetimi süreçlerine ilişkin danışmanlık hizmeti vermeyi yüklendiğini, sözleşmenin 9. maddesinde “aylık hizmet bedelinin 4.000,00 TL + KDV olduğunun, bu tutarın her ayın 3. günü sözleşmede belirtilen banka hesap numarasına yatırılacağının” kararlaştırıldığını, ancak davalının 2017 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ait hizmet bedellerini ödemediğini, davalıya İzmir 21. Noterliği’nden 04/10/2017 tarihli ve ….yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini ve sözleşmenin 8. maddesi gereğince “danışmanlık hizmet bedellerinin ödenmemesi” nedeniyle sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, davalı hakkında takip başlatıldığını, 04/09/2017 tarihli faturanın ödenmediğini, davalının Karşıyaka 5. Noterliği’nin 03/10/2017 tarihli ve …….. yevmiye numaralı sözleşmeyi fesih ihtarının haksız olduğunu, bu feshin ve Eylül ayına ilişkin 03/10/2017 tarihli, … numaralı faturanın düzenleme tarihinin de aynı olduğunu, davalıya fesih öncesinde e-posta ile bildirimde bulunulduğunu, takibe yönelik itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme imzalandığını, müvekkilinin ödeme yükümlülüğünü tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu hususun defter ve banka kayıtları ile ispatlanacağını, müvekkilinin 2017 yılı Şubat ayı hizmet bedelini 13/02/2017 tarihinde elden ödediğini, Mart ayı hizmet bedelini 30/03/2017 tarihinde, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin bedellerini 11/05/2017 tarihinde, Haziran ayı ve Temmuz ayı hizmet bedellerini 14/06/2017 ve 14/07/2017 tarihlerinde banka aracıyla ödediğini, Ağustos ayı hizmet bedelini 08/08/2017 tarihinde İş Bankası aracılığıyla ödediğini, Eylül ayında hizmet alınmadığı hususunun davacıya bildirildiğini, davaya konu fatura alacağının doğmadığını, 04/10/2017 tarihli faturaya ihtarname ile itiraz edilerek iade edildiğini, davacının sözleşme kurulduktan sonra ilerleyen süreçte yükümlüklerini tam ve düzenli olarak yerine getirmediğini, yine de müvekkilinin alamadığı hizmetin karşılığı ödemeleri yerine getirdiğini, müvekkilinin sözleşmeyi haklı gerekçelerle feshettiğini, fesihten sonra gönderilen faturaya ilişkin alacak doğmadığından süresi içerisinde itiraz edilerek iade edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında hizmet sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davamızın konusu olan icra takibinde dayanak olarak davacı tarafından “danışmanlık bedeli” altında düzenlenen 04/09/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli ve 04/10/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli faturalar gösterilmiştir.
Taraflar arasında “… Kuyumculuk Kurumsal İtibar Yönetimi Danışmanlığı” başlıklı 1 Şubat 2017-1 Şubat 2018 dönemine ilişkin 1 yıl süreli danışmanlık sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı, davalıya faaliyet konularında kurumsal itibar yönetimi danışmanlık hizmetini vermeyi yüklenmiştir. Sözleşmenin 9. maddesinde “aylık hizmet bedelinin 4.000,00 TL + KDV (4.720,00 TL) olduğu” kararlaştırılmıştır. Takibe konu faturalar bu madde uyarınca düzenlenmiştir. Yine; sözleşmede bedelin, faturanın ulaşmasını izleyen her ayın 3. günü danışmanın sözleşmede belirtilen banka hesabına ödeneceği de düzenlenmiştir.
Sözleşmenin iptali ise 8. maddede düzenlenmiştir. Bu madde ile birlikte her iki şirkete de “sözleşmeye aykırı hareket edilmesi, hizmet bedelinin ödenmemesi vs” durumunda yazılı olarak ihtarda bulunmak kaydı ile sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı tanınmıştır. Bu madde; “…’un, bu sözleşmenin imzasından sonra sözleşmeye aykırı hareket etmesi, vazgeçmesi, sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini gerekçesiz yerine getirmemesi, bir başkasına yaptırması, mevcut giderleri ve aylık danışmanlık hizmet bedelini ödememesi, idari müracaatlar için gerekli bilgi, belge ve istatistikleri vermemesi, adresini değiştirdiği halde yeni adresini yazılı olarak bildirmeyip işin takibini bu suretle imkansız hale getirmesi gibi işin takip ve sonuçlandırılmasını her ne suretle olursa olsun engellediği durumlarda …, yazılı bildirimde bulunmak sureti ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir. Bu durumda sözleşmede belirtilen yıllık ücretin tamamının, başkaca bir ihbar veya takibe gerek kalmaksızın bir defada …’a, … tarafından ödenmesi gerekir. …’un, bu sözleşmenin imzasından sonra sözleşmeye aykırı hareket etmesi, vazgeçmesi, sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini gerekçesiz yerine getirmemesi, adresini değiştirdiği halde yeni adresini yazılı olarak bildirmeyip işin takibini bu suretle imkansız hale getirmesi gibi işin takip ve sonuçlandırılmasını her ne suretle olursa olsun engellediği durumlarda …, yazılı bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir. Bu durumda … hiçbir ücret isteminde bulunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “taraflar arasında imzalanan 01/02/2017 tarihli 1 yıl süreli kurumsal itibar yönetimi danışmanlığı sözleşmesi kapsamında Ağustos ayına ilişkin 04/09/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli faturanın davalı tarafından ödenip ödenmediği, 04/10/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli faturada gösterilen Eylül ayına ilişkin hizmetin davacı tarafından davalıya verilip verilmediği, tarafların sözleşmeyi feshinin haklı gerekçeye dayanıp dayanmadığı, davalının icra takibine konusu olan iki adet fatura nedeniyle davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa icra takip tarihi itibariyle davalı borcunun ne miktar olduğu” konularındadır.

Mahkememizce, İş Bankası’ndan davalı adına kayıtlı hesaba ilişkin ekstra örnekleri getirtilmiş, tarafların gösterdikleri tanıklar dinlenmiş, dava dosyası ve taraflara ait ticari defterler ile dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile; davalı vekilinin ödeme iddiasının gerçeği yansıtmadığını, hiçbir tacirin karşılığı olmayan bir şekilde başkasına ödeme yapmayacağını, müvekkilinin ofisinde ve davalının iş yerinde sözleşme kapsamında belirtilen danışmanlık hizmet saatini aşacak şekilde 2-3 gün süreli kesintisiz çalışmalarda günde 10-12 saate varan danışmanlık ve eğitim hizmeti verildiğini, davalının 03/10/2017 tarihinde 28415 yevmiye numaralı ihtarnamesini noter aracılıyla gönderdiğini, bu ihtarnamenin noter tarafından 1 gün sonraki tarih olan 04/10/2017 tarihinde postaya verildiğini, müvekkilinin ise 05/10/2017 tarihinde tebliğ aldığını, müvekkilinin bu ihtarı tebliğ almadan İzmir 21. Noterliği’nin 04/10/2017 tarihli, …yevmiye numaralı ihtarı ile davalıya sözleşmenin feshedildiğini bildirdiğini, fesih tarihi Ekim ayı olup, faturanın üzerinde yazıldığı üzere 04/10/2017 tarihli …numaralı faturanın Eylül ayı danışmanlık bedeli olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, fatura bedellerini ödemediğini belirtmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin davacıdan aldığı hizmetin bedelini aylık olarak ödediğini, takibe konu edilen Ağustos ayına ilişkin hizmet bedelinin davacıya ödendiğini, Eylül ayına ilişkin hizmet bedelini yansıtan 04/10/2017 tarihli faturadaki hizmetin ise müvekkili tarafından alınmadığını, zira; müvekkilinin sözleşme gereğince yazılı olarak gerçekleştirilmesi gereken feshi 03/10/2017 tarihinde davacı tarafa gönderdiği mail ile gerçekleştirdiğini yani 03/10/2017 tarihinde gönderdiği mail ile sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirdiğini, buna rağmen davacının 04/10/2017 tarihli faturayı düzenlediğini ve bu kez sözleşmeyi kendisinin feshettiğini bildirdiğini, kaldı ki müvekkilinin davacıdan tam ve gereği gibi hizmet alamadığını, buna rağmen iyi niyetli olarak sözleşmeye uygun şekilde kendi üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü 2017 Ekim ayına kadar yerine getirdiğini belirtmiştir.
Davacı, davalıya İzmir 21. Noterliği’nden gönderdiği 04/10/2017 tarihli ………. yevmiye numaralı ihtarname ile “sözleşme hükümlerine uyulmadığı, danışmanlık hizmet bedellerinin süresinde ödenmediği ya da geç ödendiği” gerekçesi ile sözleşmeyi 8. maddeye göre feshettiğini bildirmiştir. Bu ihtarname ekinde 04/10/2017 tarihli …numaralı fatyra gönderilmiş ve ihtarname ile birlikte fatura bedelini ödemesi için davalıya 10 gün süre verilmiştir. İhtarname davalıya 06/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. 10 günlük sürenin eklenmesi ile davalının temerrütü 17/10/2017 tarihinde oluşmuştur.
Davalı da davacıya Karşıyaka 5. Noterliği’nden gönderdiği 03/10/2017 tarihli 28415 yevmiye numaralı ihtarname ile “sözleşmenin 4. maddesi uyarınca yapılması gereken faaliyetlerin tam ve düzenli olarak yerine getirilmediğini, sürecin yönetimi üzerine tam ve gereği gibi plan oluşturulmadığını, strateji geliştirilmediğini, ekip çalışması sağlanmadığını, sosyal paydaşlara yönelik çalışma ve benzer sözleşme gereği yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, her hafta 1 gün 3 saat toplantı yapılmayarak yol haritası ve buna yönelik iş takibinin sağlanmadığını” ileri sürerek, 8. maddeye göre sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir.
Her iki taraf da bir diğerinin “sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini” ileri sürerek sözleşmeyi feshetmişlerdir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Ben davacı ve davalı şirketi biliyorum. Davacı şirketin yetkilisi …benim arkadaşım olur. 2017 yılı içerisinde yaklaşık 1 yıl kadar bende yardımcı olmak amacıyla davacı şirkette çalıştım. Ben kendim endüstri mühendisiyim taraflar arasında marka yönetimi ve danışmanlık konusunda sözleşme imzalandı. Sözleşme gereğince davacı davalı firmaya haftalık üç saat hizmet verecekti ancak davalı firmanın Didim’de olması nedeniyle davacı firma çok daha fazla zaman harcıyordu. Ayrıca yol masraflarını kendisi karşılıyordu. Davalı şirketin yetkilisi olan bayanın annesi kanser hastası olduğu için davacı firma daha özenle ve fedakârca hizmet ediyordu. Yani davacı şirket sözleşme ile üstlendiği eksiksiz hatta fazlasıyla ve layıkıyla yerine getirdi” demiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Ben de kendime ait şirkette danışmanlık hizmeti veriyorum. Davacı şirketin sahibi olan Aylin Hanım benim arkadaşım olur. Kendisi özellikle itibar yönetimi ve markalaşma konusunda danışmanlık yapmaktadır. Ben taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini biliyorum ancak sözleşmenin hükümleri konusunda ayrıntılı bilgim bulunmamaktadır. Kaldı ki davalı şirketin mahrimiyeti nedeniyle Aylin Hanımın bana bu konuda herhangi bir söylemde bulunması da mümkün değildir. Ben Aylin Hanımın tam tarihini hatırlamıyorum ancak o dönemlerde …’a ve Didim’e kendi aracı ile gidip geldiğini, orada davalı şirkete markalaşma ve kurumlaşma konusunda danışmanlık hizmeti verdiğini ve bu gidişlerinde 2 gün kaldığını biliyorum. Bu kalışların periyotları ya da sıklığı konusunda net bir bilgim yoktur ancak o dönem yoğun bir şekilde gidip geliyordu. Kendisi titiz çalışan birisidir. Orada personele eğitim verdiğini de biliyorum. Biz Aylin Hanım ile sosyal projelerde birlikte yer alıyorduk. Bu nedenle de Aylin Hanımın dava konusu iş için … ve Didim’e gidiş tarihlerini birlikte ayarlamak durumunda kalıyorduk. Bu yüzden de kendisinin yakınında birisi olarak bu işle ilgili olarak … ve Didim’e gidiş gelişleri konusunda ve işin olumlu yönde seyirediyor oluşu konusunda bizzat bilgi sahibiyim. Ancak sonrasında davalı şirketin sahibinin nişanlanması ve nişanlısının reklamcı olması nedeniyle davalı şirket sahibinin kafasının karıştığını ve taraflar arasındaki sözleşmede sorunlar yaşandığını düşünüyorum. Kaldı ki davalı tarafın memnuniyetsizliği olsa ise bu başından olurdu ve ücret ödemesi yapılmazdı. Oysa davalı tarafça en başta ücret ödenmiştir. Sonrasında 2 ayın ödenmediğini biliyorum. Ben dava konusu dönemde davacı yetkilisi Aylin Hanımın davalı şirket dışında başka şirketlere de danışmanlık hizmeti verdiğini biliyorum. Zira; bu husus işin doğası gereğidir ve her bir şirket yönünden zaman dilimini ayarlamak mümkündür. Dava konusu Ağustos ve Eylül aylarında Aylin Hanımın … ve Didim’e gidip gitmediğini hatırlamam mümkün değildir. Tam tarihlerini bilmiyorum ancak bir dönem kendisinin yoğun bir şekilde gidiş gelişinin olduğunu biliyorum, kendisi hizmet vermediği işin bedelini istemeyecek karakterde birisidir. Hizmetin verilmesi için davacı yetkilisinin davalı şirket adresine gitmesi tek başına yeterli değildir. Bunun haricinde de e mail ya da telefon yoluyla ya da bizzat davacı yanına gelinerek gerekli hizmetin alınması ya da verilmesi söz konusu olabilir. Ben bir keresinde Aylin Hanımın bürosuna davalı şirket yetkilisinin nişanlısı ile birlikte geldiğini biliyorum.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Ben … Kuyumculuk’ta 2014 yılından beri çalışmaktayım. Onart İletişim’in sahibi Aylin Hanımla … Kuyumculuk’tan Eylem Hanım bizlere eğitim vermesi hususunda anlaştılar. Bizlere kurumsallaştırmak adına satış danışmanlığı hususunda eğitim vereceklerdi. Davacı şirket sahibi Aylin Hanım kuyumcu dükkanına 2 kere geldi ancak geldiği tarihlerde de mesai saatleri içinde geldiği için eğitim veremedi. İlk geldiğinde hangi konularda eğitim vereceğini anlaşmıştı ancak mesai saatleri içinde bizim buna imkanımız olmadığından gerçekleştiremedi. 2.kez geldiğinde yine mesai saatleri içinde gelmişti. Geldiği zaman da yaz sezonu idi ve kuyumcu dükkanında çok yoğunluk vardı. O nedenle tekrar eğitim veremeden gitti. Ve bir daha da eğitim için gelmedi. Bizim dükkanımızın sahibi olan davalı kuyumcu sahibi olan Eylem Hanım defalarca Aylin Hanıma ulaşmaya çalıştı ise de bir türlü ulaşamadı ve Aylin Hanım bir daha bize dönüş yapmadı. Davacı şirket sahibinin eğitim danışmanlığı için ne kadar ücret aldığını hatırlamıyorum ancak söz konusu tutarları İş Bankası’ndaki hesaplarına düzenli olarak ben yatırmıştım.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Ben … Kuyumculukta yaklaşık 3 yıldır çalışırım. Davacı şirket davalı şirket sahibi Eylem Hanım tarafından biz çalışanlara satış danışmanlığı hususunda eğitim vermek üzere anlaşmıştı. Ancak davacı şirket sahibi Aylin yalnış hatırlamıyorsam 2 kez dükkana geldi. ilk geldiğinde ne gibi eğitimler vereceğini anlattı. Ancak geldiği tarihte mesai saatleri içinde gelmişti. o nedenle eğitimi verememişti. 2. geldiğinde de yine mesai saatleri içinde geldiğinden eğitim veremedi. Bize satış danışmanlığı veya ikili ilişkiler hususunda vereceği eğitimi veremedi. Satış danışmanlığı hususunda düzenli olarak ödemelerini de aldı. Şu an tutarını hatırlamıyorum ancak sisteme tutar girişlerini muhasebeden Fatoş Hanım yapardı. O nedenle ödemeleri aldığını biliyorum. Eylem Hanım defalarca davacı şirkete eğitim için gelmeleri hususunda ulaşmaya çalıştı. Ancak davacı şirket sahibi Aylin hanım bir daha eğitim için gelmedi. Hatta bir keresinde ben de kendisine e-mail attım ancak e-maile de dönmedi.” demiştir.
İhtarname ve dilekçelerinin içeriğine göre sözleşmeye uygun şekilde hizmet verdiğini ispat yükü davacıya, buna karşılık hizmet bedelini ödediğini ispat yükü ise davalıya aittir.
Davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen mali müşavir bilirkişi 13/08/2018 tarihli raporunda özetle; icra takibine konu iki adet faturanın davalı kayıtlarında yer almadığını, davalının dilekçesinde bildirdiği 13/02/2017 tarihli tahsilat makbuzunun dilekçe ekinde yer almadığını, defter kayıtlarında davalının ödediğini beyan ettiği bir faturanın da yer almadığını ve kayıtlarda ödemelerin nakit görüldüğünü, alacaklı tarafın sözleşme kapsamında düzenlenen bütün faturaları sunmadığını, bu bilgi ve belgelerden herhangi bir sonuca ulaşılamadığını, öncelikle davacının tüm faturaları sunması gerektiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde yer alan 13/12/2017 tarihli elden ödemeye ilişkin tahsilat makbuzunun bulunmadığını, davalının İş Bankası hesap dökümü dosyada bulunmakla birlikte ödemelerin bir kısmının Eylem … hesabından, bir kısmının banka ATM’lerden yapılması nedeniyle banka hesap dökümlerinden ödemelerin takip edilmesinin mümkün olmadığını, defterde faturaların nakit ödenmiş şeklinde kaydının yapıldığını, cari hesap olarak takip edilmediğini, dönem sonu kapanış fişinde herhangi bir borç-alacak kaydının olmadığını bildirmiştir.
Davacı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi 07/11/2018 tarihli raporunda özetle; davacı şirkete ait 2017 yılına ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde tespitlerin yapıldığını, 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, incelemeye sunulan defterlerin açılış tasdiklerinin ve kapanış onaylarının yasal süresi içinde yapıldığını, defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, 2017 yılı ticari defterlerinin delil niteliğinin bulunduğunu, davacının 2017 yılına ait ticari defter kayıtlarında 04/09/2017 tarihli ……numaralı 4.720,00 TL bedelli fatura ile 04/10/2017 tarihli F-…numaralı 4.720,00 TL bedelli faturaların (Cinsi/Danışmanlık bedeli Ağustos/Eylül-2017) açıklamalı olarak kayıtlı olduğunu, bu faturalar ile ilgili davalı tarafın herhangi bir ödemesinin bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu iki adet fatura tutarları toplamı 9.440,00 TL’nin davalının hesaplarında borcuna kaydedildiğini ancak davalının 150,00 TL önceki alacak bakiyesinden kalan tutarın indirilmesi sonucunda 9.290,00 TL borcunun kaldığının görüldüğünü, icra takip tarihi itibariyle defter kayıtlarında gözüken borcun bakiyesinin değişmediğini, takibin kısmen veya devamına karar verilmesi halinde davalının noterden çekilen ihtar yazısını teslim aldığı 05/10/2017 tarihi itibariyle temerrüte düşmüş olacağını, buna göre TCMB tebliği gereği % 9,75 temerrüt faiz oranının geçerli olacağını bildirmiştir.
Mali müşavir ve kurumsal itibar yönetimi danışmanlığı konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti 28/01/2021 tarihli raporlarında özetle; davacı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, yasal tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığını, defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, bu nedenle delil niteliğinin bulunduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin 03/03/2017 tarihinden itibaren başladığını, davacının düzenlemiş olduğu 8 adet faturalar toplamı 37.760,00 TL’nin davalının hesabına borç kaydedildiğini, buna karşılık davalının toplam 28.470,00 TL tutarında ödeme yaptığını, davacının 2017 yılına ait ticari defter kayıtlarında davalı şirket ile ilgili 04/09/2017 tarihli,…………. numaralı 4.720,00 TL bedelli fatura ile 04/10/2017 tarihli, F-…numaralı 4.720,00 TL bedelli faturaların “Danışmanlık bedeli Ağustos/Eylül – 2017” açıklamalı olarak kayıtlı olduğunu, davalı tarafın herhangi bir ödemesinin bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu 2 adet fatura tutarları toplamı 9.440,00 TL’nin davalının hesaplarında borcuna kaydedildiğini ancak davalının 150,00 TL önceki alacak bakiyesinden kalan tutarın indirilmesi sonucunda 9.290,00 TL borç bakiyesinin kaldığının görüldüğünü, icra takip tarihi itibariyle 9.290,00 TL davalının defter kayıtlarında gözüken borç bakiyesinin değişmediğini, takibin kısmen veya tamamen devamına karar verilmesi halinde 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü uyarınca muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağını, davalının noterden çekilen ihtar yazısını teslim aldığı 05/10/2017 tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş olacağı kanaatine varıldığını 3095 sayılı Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre uygulanması gereken temerrüt faizi oranlarının ticari işlerde T.C.M.B. Tebliği gereği % 9,75 temerrüt faiz oranının geçerli olacağını, dosya kapsamında hizmet alım/satış ile ilgili herhangi bir çizelge tutanak vb. herhangi bir belge bilgi bulunmadığından; mevcut bilgiler ışığında; davacının sözleşme gereği; davalıya ay içerisinde 12 saat hizmet vermesi gerektiğini, davacının Eylül 2017 döneminde davalıya 2 saat toplantı şeklinde hizmet verdiğini, davacının verdiği hizmetin sözleşmeye uygun olduğunu ancak saat olarak eksik kaldığını, davalının dosya konusu fatura borçları ile ilgili ödemesinin olmadığını, davalının 03 Ekim 2017 tarihinde noter aracılığı ile hizmet alım sözleşmesini fesh ettiğini; Eylül ayı için hizmet almaktan davalının imtina ettiğine dair mail yazışmaları haricinde başka herhangi bir belge bulunmadığını, hizmetin sözleşmeye uygun olarak verilmemesi sebebi ile davalının feshinin haklı olduğunu, davacının 04 Ekim 2017 tarihinde noter aracılığı ile hizmet satış sözleşmesini fesh ettiğini; ödeme ihtarı çektiğini, hizmet vermekten davacının imtina ettiğine dair mail yazışmaları haricinde başka herhangi bir belge bulunmadığını, Ağustos ve Eylül aylarına ait ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebi ile davacının feshinin haklı olduğunu, davacının ve davalının karşılıklı sözleşmeyi noter aracılığı ile Ekim 2017 döneminde fesh etmesi sebebiyle davacının davalıdan Eylül 2017 dönemine ait fatura bedelini isteyebileceğini, davalının takip tarihi itibariyle borcunun 9.290,00 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Somut olayda; davacı tarafından davalı adına iki adet fatura düzenlenmiştir. Bunlar 04/09/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli Ağustos ayına ilişkin fatura ile 04/10/2017 tarihli, 4.720,00-TL bedelli Eylül ayına ilişkin faturadır. 04/09/2017 tarihli fatura yönünden; davalı taraf 04/09/2017 tarihli olan bu faturanın ödendiğini savunmuştur. Her ne kadar fatura davalı defterlerinde kayıtlı değil ise de davalı vekilinin bu savunması karşısında bu fatura yönünden davacının davalıya hizmet vermiş olduğu kabul edilmiştir. Ödemeyi ispat yükü, bunu savunan davalı taraftadır. Yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve ödemenin gözükmediği; davalı defterlerinde ise kaydının bulunmadığı, tarafların defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, 13/02/2017 tarihli elden ödemeye ilişkin olduğu ileri sürülen tahsilat makbuzunun davalı tarafın dilekçesi ekinde yer almadığı, davalının defter kayıtlarında ödenen bir faturanın yer almadığı, kayıtlarda ödemelerin nakit görüldüğü, banka hesap dökümlerinden ödemelerin takip edilmesinin mümkün olmadığı belirlenmiştir. Tarafların defter kayıtlarının birbirini doğrulamaması, faturaya ilişkin ödeme savunmasını ispatına yarar belgenin davalı tarafça sunulmamış bulunması karşısında davalıya bu fatura yönünden ödemeye ilişkin yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hususu hatırlatılmıştır. Davalı taraf verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanıp dayanmadıkları konusunda bir beyanda bulunmadığından, yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldıklarına karar verilmiştir. Bu fatura yönünden davalı tarafın ödeme savunmasını ispatlayamamış olması nedeniyle davalının itirazında haksız olduğu, davacının alacaklı olduğu kabul edilmiştir. 04/10/2017 tarihli fatura yönünden ise; davalı ödemesinin olmadığı sabit olmakla birlikte davalı vekili “hizmet alınmadığını” savunmuştur. Bu faturada gösterilen 2017 yılı Eylül ayına ilişkin hizmetin verildiğini ispat yükü davacı tarafa aittir. Sözleşmenin hizmet sözleşmesi olması ve davalı tarafın hizmetin hiç ve gereği gibi verilmediğini ileri sürmüş bulunması nedeniyle davacı, ayıpsız ve eksiksiz hizmet verdiğini ispatlamakla yükümlüdür. Taraflar tacir olup, hizmetin ayıplı olduğu savunması yönünden davalının TTK’daki yasal 2 ve 8 günlük süreler içerisinde yazılı olarak ayıp ihbarında bulunması gerekir. Fesih ihtarnamesinden önce davalının yazılı bir ayıp ihbarının varlığına rastlanmamıştır. Dolayısıyla hizmetin ayıplı verildiği yönündeki savunmaya değer verilmemiştir. Hizmetin eksik verildiği yönündeki davalı itirazına gelince; az önce de belirtildiği gibi davacının hizmeti tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerekir. Dinlenen tanık anlatımlarından davacının 2017 yılı Eylül ayı hizmetini sözleşmeye göre verip vermediği belirlenememiştir. Davacı vekili hizmet verdiğine ilişkin mail yazışmalarına dayanmıştır. Bilirkişiler tarafından mailde geçen ifadeler üzerinden bir cetvel hazırlanmıştır. Sözleşmeye ve davalı tarafın kabulüne göre davacının her hafta 1 gün, 3 saat olacak şekilde toplantı yapacağı kararlaştırılmıştır. Davacı vekilinin sunduğu çizelgeyi değerlendiren bilirkişiler davacının sözleşmeye uygun olarak hizmet verdiğini ancak Eylül 2017 döneminde davalıya 2 saat toplantı şeklinde hizmet verdiğini bildirmişlerdir. Davacının hizmet bedeline hak kazanabilmesi için sözleşmeye uygun şekilde hizmet vermesi gerektiğinden ancak bunu ispat edemeyip, verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanıp dayanmadıkları konusunda bir beyanda da bulunmadığından, yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiştir. Davaya konu hizmet bir bütündür, yani paket hizmettir. Hizmetin sözleşmeye uygun şekilde verildiği iddiasının davacı tarafça ispat edilememesi nedeniyle davalı tarafın fesihte haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Davacının ilk fatura ile ilgili ödemeyi; davalının ise ikinci faturaya ilişkin hizmet verdiğini ispatlayamaması kanıtlayamaması karşısında davanın bu fatura yönünden 4.720,00 TL asıl alacak miktarı üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 4.720,00 TL için; davalı temerrütünün 17/10/2017 tarihinde oluşması, icra takibinin ise 18/10/2017 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle aradaki 1 gün için % 9,75 avans faizi oranı üzerinden işlemiş faiz miktarı mahkememizce 1,26 TL olarak hesaplandığından, davalının bu miktar işlemiş faize ilişkin itirazı da haklı bulunmamıştır.
Alacak likit olduğundan kabul edilen kısım üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmiş; davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden reddedilen kısım yönünden ise davalı vekilinin tazminat isteği reddedilmiştir.
Her ne kadar kısa kararda mahkememiz kararına karşı istinaf kanun yolunun açıl olduğu belirtilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın 362/2 maddesi gereğince tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde, istinaf (kesinlik) sınırının belirlenmesinde, kabul ve reddedilen miktarlar esas alınacağından ve karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının 8.000,00 TL olması nedeniyle gerek kabul edilen gerekse reddedilen kısımlara ilişkin karar kesin nitelikte olduğundan, kısa karardaki bu maddi hata gerekçeli karar ile birlikte aşağıdaki şekilde düzeltilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13647 sayılı dosyasında davalının 4.720,00 TL’si asıl alacak, 1,26 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.721,26 TL borca itirazının iptaline,
Takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-4.721,26 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının takibinde kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭322,51 TL harçtan peşin olarak alınan 161,26 TL harcın düşülmesi ile kalan 161,25‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL’si başvurma harcı ve 161,26 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭192,66‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu 396,30 TL’si posta-tebligat gideri ve 1.800,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam ‭2.196,3‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭1.098,17 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.721,26 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.721,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle kesin olarak karar verildi. 25/01/2022

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza