Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/11 E. 2021/856 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/11
KARAR NO : 2021/856

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2014
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı tarafından müvekkili hakkında İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkili için TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılması sebebiyle takibin müvekkilinin haberi olmaksızın kesinleştiğini, davalının, müvekkilinin borcunu ödemesi için bir sebep olmadığı gibi haciz baskısı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında müvekkilinin dava dışı … isimli kişiye borçlu olduğunu, dosya alacaklısının 3. kişide bulunan ve müvekkiline ait olduğunu iddia ettikleri malları 3. kişi elinde haczettirdiğini, alacaklının, İİK’nın 99. maddesi uyarınca “istihkak iddiasının reddi” istemiyle dava açtığını, davanın reddedildiğini, ancak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin kararı ile; “ortada geçerli bir istihkak iddiasının olmadığı” gerekçesiyle kararın düzeltilerek onandığını, istihkak iddiasında bulunmayan davalı 3. kişinin nezdinde haczedilen malların müvekkiline ait olduğu kabul edilmiş olup, haczedilen malların davalıdan istendiğini, davalının ise hacizli malları teslim etmek yerine dosya borcunu yatırdığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını belirterek, İzmir…… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, % 20 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davaya konu icra takibinde usulüne uygun tebligat yapıldığını, müvekkilinin İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı kesinleşmiş dosyasında 3. kişi olduğunu, bu dosyada borçlu olan davacının borcunu dosya alacaklısına ödediğini, dosyanın alacaklısının “…”, borçlusunun ise “davacı şirket” olduğunu ve takibin dayanağının 30.000,00-TL bedelli senet olduğunu, alacaklı …’in, borçlu davacı şirketin ortağı olduğunu, müvekkilinin bu dosya borcunu alacaklıya haciz baskısı ile ödediğini, müvekkilinin, davacıdan daha önceleri mal satın aldığını, bu ilişkiden dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, 03/06/2011 tarihinde müvekkiline hacze gelindiğini ve davacıdan fatura ile satın alınan, ödemesi yapılan malların haczedildiğini, davacı borçlu şirketin iş yerine hacze dahi gidilmediğini, müvekkilinin davacıdan satın aldığı malların müvekkiline ait iş yerinde haczedildiğini, icra dosyasında alacaklı …’e istihkak davası açması için süre verildiğini, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas ve………. Karar sayılı dosyasında görülen davanın reddedildiğini, bu dava ile hacizli malların müvekkiline ait olduğunun sabit olduğunu, Yargıtay’ın bozma kararından sonra icra dosyasının yenilendiğini ve yeniden müvekkili şirkete hacze gelindiğini, 27/02/2014 tarihinde dosya borcunun icra dosyasına tamamen ödendiğini ve davacı hakkında İzmir…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacı şirketin borcunu icra dosyasına ödemesi nedeniyle aktifinin azaldığını belirterek, davanın reddine, HMK’nın 329. maddesi gereğince müvekkili ile anlaşılmış ücretin tamamının davacıdan tahsiline, davacının disiplin para cezasına çarptırılmasına ve müvekkili yararına % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; dava dışı … tarafından 30.000,00 TL bedelli kambiyo senedine dayalı olarak … sayılı takip dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takibinde, mülkiyeti taraflar arasında çekişmeli olan ve davalının iş yerinde bulunan taşınır malların haczi sırasında, davalının, taşınır malların haczedilmemesi için “davacının icra takip borcunu ödediğini” ileri sürerek … sayılı dosyada başlattığı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davaya konu icra dosyasındaki alacak iddiası sebebiyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, takibe konu paranın İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında haciz baskısı altında ödenip ödenmediği ve geri istenip istenemeyeceği” konularındadır.
08/12/2015 tarihli duruşmada davalı vekili; alacaklarının rücu belgesine dayandığını, davanın istihkak davası olmadığını, istihkak davasında davaya konu taşınır malların müvekkiline ait olduğu hususunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu belirtmiş, rapor örneğini dosyaya sunmuş ve delil olarak tarafların ticari defterlerine dayanmıştır.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; dava dışı alacaklı … tarafından, borçlu (davacı) … San. Tic. Ltd. Şti. hakkında 30.000,00-TL’si asıl alacak ve 1.331,51-TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.331,51-TL alacağın tahsili isteğiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takibin dayanağının borçlu (davacı) şirket tarafından alacaklı emrine düzenlenmiş 15/01/2011 düzenleme, 15/02/2011 ödeme tarihli, 30.000,00-TL bedelli bir adet bono olduğu; takibin itirazsız kesinleştiği, 03/06/2011 tarihinde borçlu adresine hacze gidildiği, adreste vergi levhasına göre 3. kişi (davalı) … Kablo ve Bilişim Sis. Ltd. Şti.’nin olduğunun görüldüğü, hazır olan … isimli kişinin “hacze konu malların kendilerine fatura karşılığında borçlu (davacı) şirket tarafından satıldığını, faturaları sunacaklarını, malların (davalı) … Kablo ve Bilişim Sis. Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, borçlunun (davacının) iş yerinde herhangi bir malının bulunmadığını” bildirdiği, İİK’nın 99. maddesi gereğince hacze geçildiği, haciz işleminin uygulandığı, alacaklıya İİK’nın 99. maddesine göre dava açma hakkının hatırlatıldığı görülmüştür. Bu dosyada 3. kişi (davalı) … Kablo ve Bilişim Sis. Ltd. Şti. vekili 27/02/2014 tarihli dilekçesi ile “tek haczin müvekkilinin iş yerinde yapıldığını, haciz baskısı altında olmaları nedeniyle tüm dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydı ile dosya borcunu ödemek istediklerini” bildirmiş ve borcu kapatmaya esas olacak şekilde hesabın çıkartılmasını istemiştir. Çıkartılan 50.990,55 TL dosya borcu 51.000,00 TL olarak 3. kişi bu şirket (davalı) tarafından yatırılarak dosya borcu kapatılmıştır. Bu dosyada davalı vekiline 03/11/2015 tarihli rücu belgesi verilmiştir.
Davamızın konusu olan İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının … Kablo (davalı), borçlusunun davacı şirket olduğu, 51.000,00-TL’nin tahsilinin istendiği, takibin dayanağı olarak İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalının, 3. kişi olarak haciz baskısı nedeniyle o dosyanın alacaklısı olan …’e, borçlu (davacı) şirketin dosya borcu olarak ödediği 51.000,00-TL’nin gösterildiği, takibin itirazsız kesinleştiği görülmüştür.
Davacı vekili tanık deliline dayanmış, davalı vekili tanık dinletme isteğine muvafakat etmemiştir. Mahkememizce, davanın niteliği ile miktarı gözetilerek tanık dinletme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ticari defter ve belgelerin incelenmesini istemiştir. Davalı vekili ise; defter incelemesine gerek olmadığını, takibin rücu belgesine dayalı olarak başlatıldığını, İzmir…İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve ……. Karar sayılı kararında “haczedilen malların müvekkiline ait olduğunun” belirlendiğini, bu kararın usul yönünden yani “istihkak iddiasının yetkisiz kişi tarafından yapıldığı” gerekçesiyle bozulduğunu belirtmiştir.
İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin… Esas ve ……. Karar sayılı kararı incelendiğinde; … tarafından … Kablo ve Bilişim Sis. Ltd. Şti. hakkında istihkak davası olarak açıldığı, 03/06/2011 tarihli hacizde 2322 adet muhtelif kablo için istihkak iddiasında bulunulduğu, bu davada davalı … Kablo ve Bilişim Sis. Ltd. Şti.’nin “bu malları borçlu şirketten fatura karşılığı satın aldığını, 2006 yılından beri haciz yapılan adreste faaliyet gösterdiklerini, haczin kötü niyetli olduğunu, …’in, …Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu” savunduğu, mahkemece davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği, davalı şirket ile borçlu şirketin defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, raporda “haczedilen mallar için düzenlenen faturaların her iki şirkete ait defterlerde kayıtlı olduğunun” belirtildiği, “haciz yapılan adresin 3. kişiye ait olduğu, haczin İİK’nın 99. maddesi kapsamında yapıldığı, haczedilen malların davalıya ait olduğu karinesinin aksinin alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiği, takip dayanağı senedin 15/01/2011 tarihinde düzenlendiği, haczedilen mallara ilişkin faturaların kayıt tarihlerinin senet tarihinden önce olduğu, işlemin danışıklığı olduğu ve takip borçlusu şirket ile 3. kişi şirket arasında organik bağ olduğunu gösteren delil bulunmadığı, hacze konu kabloların kaç metre olduğu, stoklardaki kablo miktarının haczedilen miktara denk gelip gelmediği gibi hususların belirlenmesinin sonuca etkili olmadığı” gerekçesiyle mahkemece “davanın reddine” ilişkin 31/05/2012 tarihli kararın verildiği görülmüştür. Verilen bu karar temyiz edilmekle Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 17/12/2013 tarihli, … Esas ve …. Karar sayılı kararı ile; “yapılan haciz sırasında 3. kişi lehine istihkak iddiasında bulunan …’un işçi olduğu, 3.kişiyi temsil yetkisinin bulunmadığı, 3. kişinin hacizden itibaren 7 gün içerisinde istihkak iddiasında bulunmadığı, alacaklı tarafın İİK’nın 99.maddesinin uygulaması yönünde yaptığı şikayette bu hususun değerlendirilmediği ve sadece haczin 3. kişi adresinde yapılıp yapılmadığının incelendiği, davanın ön koşulunun bulunmadığı” gerekçesiyle düzeltilerek onanmıştır.
Mahkememizce; “İzmir…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen kararı, bu dosyada aldırılan bilirkişi raporu, sunulan belgeler ile tüm dosya içeriğine göre; davacının takip borçlusu olarak yer aldığı İzmir ……. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında dosya borcunun davacı tarafından ödendiği konusunun bu davada tartışmasız olduğu, davamızın konusu olan icra takibinin bu dosyada alınan rücu belgesine dayalı olarak davalı tarafından başlatıldığı, esasında uyuşmazlığın davacı adresinde haczedilen malların (kabloların) kime ait olduğu noktasında toplandığı, bu hususu kanıtlama yükünün ise davacıya ait olduğu, İzmir……… İcra Hukuk Mahkemesi’nin kabul ettiği istihkak İİK’nın takip hukukundan kaynaklanan ve alacaklının alacağını almasını kolaylaştıran bir hüküm olmakla birlikte zilyetliğin, mülkiyete karine oluşturduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede bu malların davalıda emaneten duracağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, kaldı ki …… İcra Hukuk Mahkemesi’nin dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda da “malların satış faturalarının her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun” belirlendiği, söz konusu bu malların taraflar arasındaki alım satımı iddiasının yazılı olarak resme senetle ispatı gerekli olup, sözleşmenin taraflarınca tanıkla kanıtlanmasının mümkün olmadığı, davalı elindeki mallar yönünden bu malların mülkiyetinin davacıya ait olduğu yönündeki davacı iddiasının kanıtlanamadığı, bu durumda davalının, kendisine ait olmayan bir borcu ödemiş olması nedeniyle davacıya rücu hakkının olduğu ve davacıdan takip konusu alacağının bulunduğu” gerekçeleriyle “1-Davanın REDDİNE, 2-51.000,00-TL’nin % 20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine” ilişkin 01/06/2017 tarihli, 2014/1213 Esas ve 2017/587 Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2017 tarihli, ………Esas ve ……. Karar sayılı kararı ile; “davalı iş yerinde bulunan ve davacıya ait olduğu gerekçesiyle hacze konu olan ve haczedilmemesi için davalının icra ödemesi yaptığı taşınır malın, kim tarafından ihraç edildiği, ihraç edenden davalının satın alıp almadığı, bu hususa ilişkin bir bilgi ve belge bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmadığı, İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın usulden reddedildiği, bu dosyada alınan bilirkişi raporunun da kesin delil olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmesinin 7. maddesinde “…, Prizmadan konsinye olarak 50 koli her üründen stok da bulunduracaktır” ibaresi tartışılarak davalı elinde bulunan taşınır malın satın alma ile mi sözleşme kapsamında emanet olarak mı davalıda bulunduğunun tarafların ticari defter ve kayıtları incelenerek belirlenmesi gerektiği, öncelikle hacze konu bu taşınır malların kime ait olduğunun tespitinin yapılarak sonucuna göre mallar davacıya ait ise icra dosyasındaki ödeme tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi, bu değere göre davalının fazla ödemesi bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve davacı yemin deliline dayanmış olduğundan bu hakkın da hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, esasa etki eden bu konuda hiç bir delil toplanmadığı” gerekçeleriyle kaldırılmıştır.
Bu karar sonrasında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2017 tarihli, ….. Esas ve …..Karar sayılı kararında açıklığa kavuşturulması gerektiği bildirilen konularda mahkememizce taraflara ait ticari defterler ile dayanağı belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi 29/07/2019 tarihli raporunda özetle; davacının ve davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, davacı defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığını, davalı defterlerinin kapanış tasdikinin olduğunu, mallar satılmak üzere komisyoncu tarafından konsinyi olarak teslim alındığı zaman alınan malların satış bedelleri üzerinden nazım hesap kayıtlarının yapılması gerektiğini, davacının da davalı komisyoncuya konsinye mal göndermesi halinde bunu defterlerinde 157 hesap kodlu “diğer stoklar” hesabında göstermesi gerektiğini, gerek davacının gerekse davalının defterlerinde konsinye mal ile ilgili olarak tek düzen hesap planı çerçevesinde hesaplarına kaydedilmiş herhangi bir işlem kaydının bulunmadığını, bu durumda davalı elinde bulunan taşınır malın satın alma ile bulundurulduğu sonucuna varmanın mümkün olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi, davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu flaş bellek üzerinde inceleme yaparak sunduğu 25/06/2020 tarihli 2. ek raporunda; 36 adet öğe kayıtlarının bulunduğunu, outlook yedekleri ve bilgileri kaydedilmiş dosyalarda bulunan verilerden herhangi bir tespit yapmak imkanının olmadığını, tarafına flaş bellek halinde sunulan bilgi/belgelerin uzmanlık alanı dahilinde dava konusu ile ilgili vergi kanunlarında tanımlanan belgelerden olmaması, ticari defter kayıtlarında konsinye ile ilgili işlem kayıtlarına rastlanmaması, daha çok davacının ithal ettiği anlaşılan endüstriyel ürünlere ait detay doküman bilgilerinin bulunması nedenleriyle dava konusu yönünden herhangi bir tespit yapmak imkânının olmadığını bildirmiştir.
Bilgisayar mühendisi, gümrük mevzuatı konusunda uzman bilirkişi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi heyeti 26/04/2021 tarihli raporlarında özetle; davacı şirket ve davalı şirketin hacze konu edilen malların davacının ithal ettiği mallar olduğu konusunda itirazlarının bulunmadığını, haczedilen maldan fazla olmak üzere davalının davacıdan mal satın aldığını fakat davalı şirketin, davacıya ait emtianın hangi müşterilerine ve ne miktarlarda sattığı hususunun ticari defter kayıtlarından çıkartılmasının mümkün olmadığını, aynı zamanda davalı yan ile yapılan görüşmelerde; “…….” markası altında çıkışı yapılan emtianın fatura çıkış işlemlerinin teknik farklı isimler altında fatura edildiği bilgisinin edinildiğini, davacı şirketin, davalı şirket adına 2005-19/09/2014 tarihleri arasında düzenlediği faturaların miktar ve değerleri ile davalı şirketin bu emtia ile ilgili olarak müşterilerine satıştan dolayı düzenlediği faturaların varlığının tespitinin mümkün olmadığını, aradaki farkın ve davalının stoklarında, davacıya ait emtianın miktarının bilinmesinin de teknik sebeplerden ötürü ortaya konulamadığını, sözleşmenin 7. maddesindeki “… prizmadan konsinye olarak 50 koli her üründen stokta bulunduracaktır.” maddesine istinaden, davacı ve davalı defterlerinde konsinye verilen mallara ilişkin bir kayıt bulunmadığından hacze konu malların davalı şirkete ait olabileceğini bildirmişlerdir.
Davacı vekili 13/07/2021 tarihli dilekçesi ile yemin deliline dayanmayacaklarını belirtmiştir.
Toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacının takip borçlusu olarak yer aldığı İzmir …..İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında dosya borcunu ödediği, davanın konusu olan icra takibinin davalı tarafından bu dosyada alınan rücu belgesine dayalı olarak başlatıldığı, uyuşmazlığın davacı adresinde haczedilen malların (kabloların) kime ait olduğu noktasında toplandığı, bu hususu kanıtlama yükünün ise davacıya ait olduğu, İzmir …… İcra Hukuk Mahkemesi’nin kabul ettiği istihkak İİK’nın takip hukukundan kaynaklanan ve alacaklının alacağını almasını kolaylaştıran bir hüküm olmakla birlikte zilyetliğin, mülkiyete karine oluşturduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde “…, Prizmadan konsinye olarak 50 koli her üründen stok da bulunduracaktır” dendiği, davalı elinde bulunan taşınır malın satın alma ile mi yoksa sözleşme kapsamında emanet olarak mı davalıda bulunduğu konusunda taraflara ait ticari defterler ile belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda sözleşmenin 7. maddesindeki düzenleme çerçevesinde davacı ve davalı defterlerinde konsinye verilen mallara ilişkin bir kaydın bulunmadığının belirlendiği, davacı vekilinin yemin deliline dayanmadığı, davalı elindeki mallar yönünden bu malların mülkiyetinin davacıya ait olduğu yönündeki davacı iddiasının kanıtlanamadığı, bu durumda davalının, kendisine ait olmayan bir borcu ödemiş olması nedeniyle davacıya rücu hakkının olduğu ve davacıdan takip konusu alacağının bulunduğu kanaatine ulaşıldığından, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İhtiyati tedbir kararının verilmiş ve uygulanmış olması nedeniyle davalı yararına tazminata karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-51.000,00-TL’nin % 20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 871,00 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭811,7‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Davalıların yapmış olduğu posta-tebligat ücreti olan 50,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2021

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza