Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/105 E. 2022/334 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/105
KARAR NO : 2022/334

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 710.625,00 TL’si asıl alacak ve 7.782,78 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 718.408,78 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 17/04/2018 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlu yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği dilekçesi ile; alacaklı şirkete hiçbir nam ve ad altında borcun bulunmadığını ileri sürerek, borcun tamamına, asıl alacağa, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilere itiraz etmiştir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili tarafından davalıya borçlarını ödemek için ihtiyacını duyduğu kısa süreli finansmana esas olmak üzere müvekkilinin … Bankası’nın … numaralı hesabından 17/01/2018 tarihinde 294.000,00 TL, 18/01/2018 tarihinde 293.500,00 TL, 19/01/2018 tarihinde 195.434,00 TL, 19/01/2018 tarihinde 295.000,00 TL olmak üzere toplam 1.077.934,00 TL’nin gönderildiğini; davalının söz konusu bu bedelin iadesi için müvekkiline …’a ait 28/02/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/03/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 30/04/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/05/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/06/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/07/2018 vadeli …numaralı 118.437,50 TL bedelli olmak üzere toplam 710.625,00 TL tutarında çek keşide ettiğini, bu çekleri imzalı çek alındı bordrosu ile şirket çalışanına teslim ettiğini, teslim alınan çeklerin vadesi geldiğinde tahsil edilmek üzere kasaya kaldırıldığını, çeklerden 28/02/2018 vadeli çekin vadesi geldiğinde bankaya başvurulduğunu, banka çalışanının çek üzerinde imza olmadığını söylediğini, müvekkilinin çeklerin imzalanma ihtimaline karşı bir süre beklediğini, davalının çek üzerinde yer alan eksik imzaları tamamlamaması üzerine çeklerin İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında icra takibine konduğunu, davalının imzasız çeklerin bedellerini ödemediğini ve takibe itiraz ettiğini, süreçte davalı ile ödemelerin yapılması konusunda temasa geçildiğini, davalının çekleri teslim ederken çek alındı bordrosunu imzalamasına rağmen çekleri imzalamamasının müvekkilini dolandırmak niyetinde olduğunu ortaya koyduğunu, davalı aleyhine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde ayrıca suç duyurusunda bulunulacağını, arabuluculuk görüşmelerinde sonuca varılamadığını, davalı tarafın haksız olarak zenginleştiğini, alacağın likit olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi koşullarının oluştuğunu, davalının çekleri imzalamayarak aleyhinde kambiyo takibi başlatılmasını önlemiş olduğunu ve yapılan ilamsız takibe de itiraz ederek müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini belirterek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dillkçesi ile özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili tarafından davacıya Azerbaycan Çevre Bakanlığı ile yapılan 21/12/2017 tarihli Tabii Meyve Üretim Tesisi Projesi Sözleşmesi için pazar araştırması ve komisyon işi ile … gıda çıtır meyve üretim tesisi projesi için proje ve danışmanlık hizmeti verildiğini, davacının bu hizmetlere karşılık avans ve cari ödeme adı altında ödemeler yaptığını, verilen hizmetlere karşılık kesilen faturalardan bir kısmını dilekçe ekinde sunduklarını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi yapılan ödemelerle müvekkiline finansman desteği sağlanmadığını, bu hususun ticari defterlerin incelenmesi ile de ortaya çıkacağını; taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle avans ve cari ödeme olarak bir kısım ödemeler yapıldığını, müvekkili tarafından davacıya … numaralı 28/02/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli; … numaralı 31/03/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli; … numaralı 30/04/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli; … numaralı 31/05/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli; … numaralı 31/06/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli ve …numaralı 31/07/2018 vadeli 118.437,50-TL bedelli çeklerin verildiğini; 710.625,00-TL toplam bedelli olan bu çeklerin müvekkili şirket yetkilisi tarafından sehven imzalanmamış olarak davacı şirket yetkilisine şirket yetkililerinin imzası bulunan çek teslim bordrosu ile teslim edildiğini, davacı tarafın vadesi gelen çekleri ilgili bankaya ibrazı sonucu banka personeli tarafından müvekkiline “imzasız çeklerin ibraz edildiği” bilgisinin verilmesiyle müvekkilinin durumdan haberdar olduğunu, daha sonra müvekkilinin, taraflar arasında yapılan hesaplamalarda hatalar olduğunu belirlediğini, müvekkilinin davacıya “bu hataların düzeltilerek hesaplamaların yeniden yapılmasını” teklif ettiğini fakat davacının bu teklifi kabul etmediğini, çeklerle icra takibi yaptığını; müvekkilinin dolandırma kastının bulunmadığını, davacının limited şirket olduğunu, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/I. maddesi gereğince tacir olduğunu, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı şirket yetkilisi tarafından, müvekkili şirket tarafından keşide edilmiş olan imzasız çeklerin “çek alındı” evrakı düzenlenerek teslim alındığını, çeklerin kapalı zarf içinde alındığı iddiasının kötü niyetli olduğunu, bu beyanla ve çeklerin banka çalışanının ilk incelemesiyle imzasız olduğunun anlaşılması ile çekler üzerinde inceleme yapılmadığının ikrar edildiğini, ilgili bankadaki personelin inceleme yapmasına kadar çekleri incelemeyen davacı tarafın basiretli bir tacirin kendisinden beklenebilecek özeni göstermediğini; tacir olan davacının tacir olan müvekkiline çeklerin imzalanması için herhangi bir ihtaratta bulunmadığını ayrıca müvekkilinin hesaplardaki mutabakatın yeniden gözden geçirilmesi isteğini de reddettiğini, çeklerin kambiyo senedi vasfında olmayan adi evrak olduğunu, kambiyo vasfında olmayan evrakların da soyut borç ikrarı taşımadıklarını, müvekkilinin takibe konu olan çeklere ilişkin bir borcunun bulunmadığını, gerçeğe aykırı beyanlarla müvekkilinden fazla tahsilat yapmak isteyen davacı tarafa herhangi bir borcu kalmayan müvekkiline karşı yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında ödünç ilişkisine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili; taraflar arasında yazılı anlaşmanın olmadığını ancak müvekkili tarafından davalıya borçlarını ödeyebilmesi amacıyla yani finansman olarak toplam 1.077.934,00 TL tutarında banka kanalıyla para havalesi yapıldığını, davalının da söz konusu bu bedelin müvekkiline iadesini teminen …’a ait çekleri keşide ettiğini belirtmiştir.
Davalı vekili; müvekkili tarafından davacıya proje ve danışmanlık hizmeti verildiğini ve bu hizmetin karşılığında müvekkili tarafından davacı adına toplam 495.600,00 TL bedelli iki adet faturanın düzenlendiğini, bu ticari ilişkiyle ilgili yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını ancak tarafların defterleri incelendiğinde ya da BA-BS formları getirtildiğinde bu faturaların düzenlenmesini gerektirir bir ticari ilişkinin bulunduğunun anlaşılacağını, davacı tarafça yapılan 1.077.934,00 TL tutarındaki ödemenin de söz konusu bu ticari ilişki sebebiyle müvekkiline yapılmış bir ödeme olduğunu, müvekkiline finans sağlamak amacıyla verilmiş bir paranın söz konusu olmadığını, aksi halde TBK’daki ödünç sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, dava ve takibin konusu olan çeklerin de müvekkili tarafından verilen hizmetin teminatı olarak düzenlenip verildiğini ancak üzerlerindeki imzanın sehven atılmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili ise; taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, davalı tarafça ileri sürülen ve dosyaya sunulan faturaların gerçek faturalar olmadığını, bu faturaların müvekkili tarafından iade edildiğini, müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olmadığını, davalı tarafça böyle bir hizmet verilmediğini belirtmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “taraflar arasında davalı tarafından davacı adına düzenlenen 17/01/2018 tarihli 063221 ve 063218 numaralı irsaliyeli faturaların düzenlenmesini gerektirir bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, davalının davacıya bu ticari ilişki kapsamında danışmanlık, pazar araştırması, iş takibi ve proje hizmetini verip vermediği; taraflar arasındaki ilişkinin davacı vekilinin ileri sürdüğü şekilde davalıya ödünç verme şeklinde bir ilişki mi yoksa davalı vekilinin savunduğu şekilde verilen hizmete dayalı bir ticari ilişki mi olduğu, bu çerçevede davalı tarafça davacı tarafa keşide edilerek verilen çeklerin davacıya verdiği ödünç karşılığında ödeme niteliğinde verilmiş çekler mi yoksa davalı vekilinin savunduğu şekilde aradaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafça hizmete karşılık teminat niteliğinde verilen çekler mi olduğu, davalının İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası çerçevesinde davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, icra takip tarihi itibariyle varsa davalı borcunun ne miktar olduğu, davalının borca itirazında haklı olup olmadığı, itirazının iptali koşullarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
Davanın konusu olan İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında takibin dayanağı olarak; …’a ait 28/02/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/03/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 30/04/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/05/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/06/2018 vadeli … numaralı 118.437,50 TL bedelli, 31/07/2018 vadeli …numaralı 118.437,50 TL bedelli olmak üzere toplam 710.625,00 TL tutarındaki çekler dayanak gösterilmiştir.
Bu çekler incelendiğinde; keşideci olarak davalı şirketin gözüktüğü, çek altında davalı şirket kaşesinin bulunduğu ancak imzanın olmadığı, çeklerin davacı şirket emrine düzenlendiği görülmüştür.
“… Gıda Tek. İmalat San. Tic. Ltd. Şti. çek alındı bordrosu” başlıklı tarihsiz belge incelendiğinde; bu belgenin içeriğinde davamızın ve icra takibinin konusu edilen toplam 710.625,00 TL bedelli çeklere ilişkin çek bilgilerine yer verildiği, belgenin alt tarafında “teslim alan” kısmında davacı şirketin kaşesi ile üzerinde imzanın ve “teslim eden” kısmında davalı şirketin kaşesi ile üzerinde imzanın bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu … Bankası’na ait dekontlar incelendiğinde; 17/01/2018 tarihinde davacı şirket tarafından 294.000,00 TL tutarında 18/01/2018 tarihinde 293.500,00 TL tutarında, 19/01/2018 tarihinde 195.434,00 TL tutarında ve 19/01/2018 tarihinde 295.000,00 TL tutarında ödemenin davalı hesabına yapıldığı; dekontların “açıklama” bölümünde “cari ödeme” ve “avans ödemesi” dendiği görülmüştür. Toplam ödeme tutarının 1.077.934,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Dosyaya sunulan faturalar incelendiğinde; 17/01/2018 düzenleme tarihli 063218 seri numaralı KDV dahil toplam 295.000,00 TL tutarlı irsaliyeli faturanın davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlendiği, faturanın içeriğinde “Pazar araştırması, iş takibi ve komisyon bedeli (Azerbeycan Çevre Bakanlığı ile yapılan 21/12/2017 tarihli tabii meyve üretim tesisi projesi sözleşmesi için pazar araştırması iş takibi ve komisyon)” açıklamasının bulunduğu; 17/01/2018 düzenleme tarihli … seri numaralı KDV dahil 200.000,00 TL tutarlı irsaliyeli faturanın davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlendiği, faturanın içeriğinde “danışmanlık ve proje bedeli (… Gıda Çıtır Meyve Üretim Tesisi Projesi için Proje ve Danışmanlık)” açıklamasının bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların BA ve BS formları getirtilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … raporunda özetle; davacı … Gıda Teknolojileri İmalat San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, açılış onayları ve yıl sonu kapanış onaylarının yasal süresinde yaptırıldığını, ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğunu; davalı şirket vekili tarafından düzenlenen 2 adet faturanın davacı şirketin defter kayıtlarında kaydedilmemiş olduğunu, 31/12/2018 tarihli yevmiye defterinin 46. sayfasında kaydedilen 91 madde numaralı kapanış maddesinde davalıdan olan 1.077.934,00 TL alacak hesap bakiyesinin kapatılarak 2019 yılına devrettirildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen 6 adet toplam 710.625,00-TL tutarındaki çeklerin davacı şirketin mali müşaviri tarafından “imzasız olması nedeniyle çek vasfını taşımadığı” gerekçesiyle ticari defter kayıtlarına kaydedilmediğini; çeklerle davalı şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli faturalar arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı ile ilgili herhangi bir tespitlerinin bulunmadığını; davacının yevmiye defter kayıtlarında davalıya borç olarak kaydettiği 4 adet para transfer işlemlerine ait belgelerin (… Bankası dekontları) rapor ekinde sunulduğunu, 3 adet para transfer işlemi dekontunda açıklama olarak “cari ödeme”, diğer 1 adet dekontta ise “avans ödemesi” ifadelerinin yazılı olduğunu, davalı şirkete hangi amaçla bu bedellerin gönderildiği hususunda yapılacak değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu; davacının ticari defter kayıtlarında davalı ile ilgili işlemlerin 2018-2019 ve 2020 yılı ticari defter kayıtlarında “136 Diğer Çeşitli Alacaklar” ana hesabı altında 136.01.002 alt hesap kodunda “… Endüstriyel” hesabına kaydedilerek izlendiğini; taraflar arasında para alışverişi ilişkisinin bulunduğu hususunun 31/01/2018 tarihinde rapor ekinde sunulan yevmiye defter kayıtlarından anlaşıldığını; imzasız olarak düzenlenen çeklerin karşılığı ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığını, davacının defter kayıtları dikkate alındığında; taraflar arasında ticari ilişkiden ziyade 136 (Diğer Çeşitli Alacaklar) kaydı ile finansman ilişkisi bulunduğu hususunda kanaate varıldığını; çeklerin ödeme tarihleri ile icra takip tarihi arasındaki süre dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken davacı tarafça ilk çek tutarı için hesaplanan faiz tutarının 6 ile çarparak işlemiz faiz tutarına ulaşılmasının doğru olmadığını; keşide tarih sıralı kaydedilen ve 2. çekten sonraki çek keşide tarihlerinin icra takip tarihinden sonraki tarihlere isabet etmesi nedeniyle, faiz hesabı yapılmaması gerektiğinden dolayı toplam 1.550,23 TL işlemiş faiz hesaplandığını bildirmiştir.
Aldırılan bilirkişi raporu somut olaya uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Davalı vekili 04/01/2021 tarihli dilekçesi ile; müvekkiline ait defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını, bu amaçla da İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasını istediklerini bildirmiştir.
Mahkememizce davalı defterlerinin incelenmesi amacıyla İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … 12/09/2021 tarihli raporunda özetle; davalı şirketin defter ve belgelerinin tarafına verilmesi için davalı vekilinin telefon numarasının bulunarak arandığını, telefon ile ulaşılamayınca davalı şirketin muhasebecisinin iletişim bilgilerinin istendiğini, davalı vekili tarafından muhasebeci …’nun birkaç kez arandığını ancak aramalara dönüş yapılmayınca 30/05/2021 ve 31/05/2021 tarihinde yeniden watsaptan …’ndan belgelerin istendiğini, tarafına belgeler sunulmayınca 03/07/2021 tarihinde tekrar arandığını ve watsaptan tekrar mesaj atıldığını, ayrıca 16/05/2021, 20/05/2021, 30/05/2021 ve 03/07/2021 tarihlerinde mail atıldığını ancak tarafına belge sunulmadığını, davalı tarafından kendisine aylardır belge sunulmadığını, davalı şirketin 2018 ve 2019 yılı defter ve belgelerinin mahkeme kalemine teslim edilerek inceleme günü belirlenmesi durumunda raporun düzenlenebileceğini bildirmiştir.
Aynı bilirkişi 10/01/2022 tarihli ek raporunda özetle; davalı şirketin defter ve belgelerinin kendisine verilmesi için davalı vekili Av. … ve …’na yerinde inceleme yapılacağı hususunu mail ve watsaptan bildirdiğini ancak tarafına dönüş yapılmadığını, yine de mailde bildirilen saatte davalı tarafın bildirdiği adrese gittiğini ancak adreste iş yerinin kapalı olduğunu, kapıyı açanın olmadığını, şirket yetkililerine gönderilen mail ve adrese gidildiğine ilişkin fotoğrafları rapor ekinde sunduğunu, davalının defter ve belgelerine ulaşılamaması sebebiyle raporun düzenlenemediğini bildirmiştir. Bilirkişi, bu ek raporunun ekinde kendisi tarafından düzenlenen 20/12/2021 tarihli tutanak örneği ile 19/12/2021 tarihli mail yazışması örneğini, adrese ilişkin fotoğrafları sunmuştur.
Bilirkişi tarafından sunulan 19/12/2021 tarihli mail yazısı incelendiğinde; bu mailin …@….com.tr (…) adresine gönderildiği ve davalının defterlerinin bulunduğu adrese “20/12/2021 tarihinde 14:00-17:00 saatleri arasında incelemeye gidileceği, bu tarihte defter ve belgeler incelemeye sunulmaz ise ya da işyeri kapalı olur ise durumun tutanak altına alınarak mahkemeye bildirileceği” hususunun yazıldığı görülmüştür.
Aldırılan bilirkişi raporları, toplanan ve sunulan deliller ile tüm dosya içeriğine göre; davacı tarafın “taraflar arasında ödünç ilişkisi olduğunu”, davalı tarafın ise “taraflar arasında hizmet ilişkisinin olduğunu” ileri sürdüğü, 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi uyarınca ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, yani somut olay yönünden; davacı tarafın “davalıya ödünç verdiğini”, davalı tarafın da “davacıya hizmet verdiğini” ispat etmekle yükümlü oldukları; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı vekilinin müvekkili tarafından davalıya gönderilen para havalelerine ilişkin dekontlara da delil olarak dayandığı, davacının davalıya değişik tarihlerde banka havalesi ile toplamda 1.077.934,00 TL tutarında ödeme yaptığı; davacı defterlerinin usulüne uygun düzenlenmesi ve yasal tasdiklerinin bulunması nedeniyle davacı lehine delil olduğu; davacının davalıya gönderdiği dört adet para havalesinin davacı defterlerinde de kaydının bulunduğu, nitekim bu paraların gönderildiği hususunun esasen uyuşmazlık konusu da olmadığı, üç adet para transfer işleminin dekontunda “cari ödeme” açıklamasının, bir adet dekontta ise “avans ödemesi” açıklamasının yazılı olduğu; davacının 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinde davalı ile ilgili olan işlemlerin “136 Diğer Çeşitli Alacaklar” ana hesabı adı altında izlendiği, toplam 1.077.934,00 TL tutarındaki ödemenin yevmiye defterlerinde de kayıtlı olduğu; bunun yanı sıra davalının da davacıya toplam 710.625,00-TL bedelli çekleri imzasız bir şekilde verdiği, çek alındı bordrosunun ise davalı imzasını taşıdığı, bu çeklerin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı; davalı tarafından düzenlenen 17/01/2018 tarihli 063218 seri numaralı KDV dahil toplam 295.000,00 TL tutarlı ve 17/01/2018 tarihli 083221 seri numaralı KDV dahil 200.000,00 TL tutarlı irsaliyeli faturaların da davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı BA’larında da gözükmediği; davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen defter ve belgelerini inceleme adresinde hazır bulundurmaması nedeniyle kendi defterlerinin incelenmesinin önüne geçtiği, bu nedenle tarafların defter kayıtlarının karşılaştırması yapılamadığı gibi davalının düzenlediği faturaların davalı defterlerinde kaydının olup olmadığı hususlarının da belirlenemediği; davacı defterlerinde davalı tarafından düzenlenerek imzasız şekilde ve çek alındı bordrosu ile verilen çeklerin karşılığı ödeme yapıldığına ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davacı defterlerinde davalı ile ticari ilişkisinin olduğuna ilişkin bir işlem kaydına da rastlanmadığı; dolayısıyla; davalının, davacıya söz konusu faturalara ilişkin hizmeti verdiğini yani “taraflar arasında bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacıya yaptığı toplam 1.077.934,00 TL tutarındaki ödemenin bu ticari ilişki sebebiyle yapılmış bir ödeme olduğu, dava ve takibin konusu olan çeklerin müvekkili tarafından verilen hizmetin teminatı olduğu” yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline de dayanmadığı; davacının kendi defterlerindeki kayıtlar ve banka dekontları ile taraflar arasındaki ödünç ilişkisini ispatladığı, bu nedenle davalının takipte asıl alacak miktarına yönelik itirazında haklı olmadığı; buna karşılık takibe konu çeklerin üzerinde keşideci imzalarının bulunmaması nedeniyle kambiyo niteliklerinin bulunmaması nedeniyle işlemiş faiz istenebilmesi için davalının temerrüte düşürülmesi gerektiği, davalının ise davacı tarafça icra takibinden önce temerrüte düşürülmediği, bu nedenle takipte işlemiş faiz istenemeyeceği, davalının işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşıldığından; davanın asıl alacak miktarı üzerinden kabulüne, işlemiş faizle ilgili fazlaya ilişkin davacı isteğinin ise reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Alacak likit olduğundan davacı yararına asıl alacak miktarının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline; davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin ise reddine karar vermek gerekmiş, davaya ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında davalının 710.625,00 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Hükmolunan 710.625,00 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭48.542,79 TL harçtan peşin olarak alınan 8.676,57 TL harçtan düşülmesi ile kalan 39.866,22‬ TL harcın davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre ‭‭1.305,70 TL’lik kısmının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Arabuluculuk ücretinden kalan ‭‭14,30 TL Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik ‭14,30‬ TL arabuluculuk ücreti için tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
8-Davacının yatırmış olduğu 44,40 TL’si başvurma harcı ve 8.676,57 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭8.720,97‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacının yapmış olduğu 204,10 TL’si posta-tebligat gideri ve 1.800,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.004,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 1.982,39 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 52.581,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekillerinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza