Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/949 E. 2021/549 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/949
KARAR NO : 2021/549

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ : 18/06/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından aralarında davalıların da bulunduğu borçlular hakkında 1.702.049,78 TL’si asıl alacak, 194.477,81 TL’si işlemiş faiz, 5.440,73 TL’si BSMV, 3.329,10 TL’si masraf, 14.400,00 TL çek sorumluluk bedeli olmak üzere toplam 1.919.697,42 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Davalı borçlular ayrı ayrı verdikleri 31/07/2018 tarihli dilekçeleri ile; alacaklı görünen yana borçlarının bulunmadığını, faiz oranının yüksek olduğunu, yasal olmadığını ileri sürerek, borca, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilere itiraz etmişlerdir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın … şubesi ile kredi müşterisi dava dışı … Kimya Teks. Boya San. Tic. Ltd. Şti. arasında kredi genel sözleşmeleri ve limit artırım sözleşmelerinin imzalandığını, bu şirkete nakdi ve gayri nakdi TL kredilerinin kullandırıldığını, davalıların bu sözleşmeler ile protokollerin tamamını müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladıklarını, borcun tamamından ve işleyecek faiz ile fer’ilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, şirkete kullandırılan kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi hesabının Beşiktaş …. Noterliği’nin 21/06/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiğini ve kredi borcunun ödenmesinin bildirildiğini, tüm borçlulara ihtarnamenin tebliğ edildiğini, müvekkilinin alacağının muaccel hale geldiğini, borçlular hakkında aldırılan ihtiyati haciz kararının takibe konu edildiğini, takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, davalıların borca itirazlarında haksız olduklarını belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, itiraz edilen kısım üzerinden % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava, 1.919.697,42 TL dava değeri üzerinden açılmıştır.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; kefaleti ve kefalet miktarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkillerinin kefil olarak imzaladıkları 07/03/2011 ve 24/02/2010 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak çekilen kredilerin kapatıldığını, davaya konu kredinin 21/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verildiğini, bu sözleşmede müvekkillerinin imzasının ve dolayısıyla kefaletinin bulunmadığını, bankadan çekilen krediye ilişkin evrakların getirtilerek verilen kredinin hangi genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verildiğinin belirlenmesi gerektiğini, sözleşmelerin hukuken geçersiz olduğunu, zira; matbu olduklarını ve taraflar arasında müzakere edilmediklerini, 07/03/2011 tarihli sözleşmenin ilk sayfasında 1.350.000,00 TL yazdığını, iç sayfada 540.000,00 TL yazıldığını, yine 24/02/2010 tarihli sözleşmenin ilk sayfasında 1.250.000,00 TL yazarken iç sayfasında 500.000,00 TL yazılı olduğunu, 21/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde müvekkillerinin hiç imzasının bulunmadığını, el yazıları ile kefil oldukları miktarı da yazmadıklarını, bir an için sözleşmelerin geçerli olduğu varsayılsa dahi kefalet miktarının 540.000,00 TL olduğunu, dolayısıyla icra dosyasında ancak bu miktarla sorumluluklarının söz konusu olabileceğini, bu miktar için de taşınmaz ipoteği verildiğini, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, müvekkillerine ait İzmir İli, … İlçesinde bulunan, tapuda … ada … parsel numarada kayıtlı taşınmazın çekilen kredinin teminatı olarak verildiğini ve değerinin 800.000,00 TL olduğunu belirterek, davanın reddine, müvekkilleri yararına % 20 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyaları, genel kredi sözleşmeleri, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası, bilirkişi raporu.
GEREKÇE ;
Dava; haklarında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazlarını iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka ile dava dışı şirket arasında 07/03/2011 tarihinde 1.350.000,00 TL bedelli kredi genel sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede davalılar 1.350.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer almışlardır. Davacı banka ile dava dışı şirket arasında ayrıca 24/02/2010 tarihinde 1.250.000,00 TL bedelli kredi genel sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede de davalılar 1.250.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer almışlardır. Davacı banka ile dava dışı şirket arasında 21/01/2015 tarihinde de kredi genel sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede davalılar yer almamışlardır.
Davacı banka, davalı borçlulara ve dava dışı borçlu şirkete Beşiktaş …. Noterliği’nden gönderdiği 21/06/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile “kredi hesabını 28/05/2018 tarihi itibariyle kat ettiğini” bildirerek “1.855.891,15 TL’nin 1 gün içerisinde ödenmesini ayrıca iade edilmeyen 9 adet çekten kaynaklanan 14.400,00 TL tutarındaki bankaca ödenebilecek sorumluluk bedelinin açılacak vadesiz bir hesapta 1 gün içinde depo edilmesini” istemiştir. İhtarname asıl borçlu şirkete adresten ayrıldığı gerekçesiyle tebliğ edilemeden 25/06/2018 tarihinde iade edilmiş, kefil olan davalılara ise ayrı ayrı 23/06/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı banka ile dava dışı … Kimya Teks. Boya San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 07/03/2011 tarihli 1.350.000,00 TL bedelli kredi genel sözleşmesi ve 24/02/2010 tarihli 1.250.000,00 TL bedelli kredi genel sözleşmelerinin hukuken geçerli sözleşmeler olup olmadığı, davalıların bu sözleşmeler kapsamında geçerli kefaletlerinin bulunup bulunmadığı, bu sözleşmelerdeki yazıların davalılar tarafından yazılıp yazılmadığı, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasına konu dosya borcunun hangi kredi genel sözleşmesinden kaynaklandığı, kredi borcunun geri ödemesinin yapılıp yapılmadığı, davalıların bu kredi borcu sebebiyle davacı bankaya karşı sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, davalılar adına kayıtlı taşınmazlar üzerine konulan ipoteğin takibe konu borcu kapsayıp kapsamadığı ve borcu sona erdirir nitelikte ve miktarda olup olmadığı, davalıların kefalet limitleri de dikkate alındığında davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle varsa faiz ve fer’ileriyle birlikte ne miktar borçlarının bulunduğu, takibe yönelik itirazlarında haklı olup olmadıkları” konularındadır.
İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; takibin davacı banka tarafından dava dışı … Kimya ve Teks. Boya San. Tic. Ltd. Şti., …, …, … ve … hakkında başlatıldığı, takipte 1.702.049,78 TL’si asıl alacak, 14.400,00 TL’si çek sorumluluk bedeli, 194.477,81 TL’si işlemiş faiz, 5.440,73 TL’si BSMV, 3.329,10 TL’si ihtarname gideri olmak üzere toplam 1.919.697,42 TL alacağın tahsilinin istendiği, takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi olduğu görülmüştür.
Davalar vekili; davaya konu kredinin 21/05/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklandığını, bu sözleşmede müvekkillerinin hiç imzasının bulunmadığını savunmuştur.
Davalılar vekili ayrıca; müvekkillerinin 50.000,00 TL tutarlı kredi sözleşmesine kefil olduklarını, bu kredi borcunun da ödenerek kapatıldığını, müvekkillerinin 1.350.000,00 TL bedelli bir sözleşmeye kefaletlerinin söz konusu olmadığını, 1.350.000,00 TL bedelli sözleşmedeki yazıların sonradan doldurulduğunu, hatta bu sözleşmeyi dolduran banka personeli hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirtmiştir. 25/10/2019 tarihli duruşmada da; genel kredi sözleşmelerinde kefalet miktarına ilişkin yazıların müvekkillerine ait olmadığını, 2010 ve 2011 tarihli genel kredi sözleşmelerinde müvekkillerinin kefaletlerinin geçerli olmadığını belirtmiş, yazı aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemiştir.
Mahkememizce davacı banka kayıtları, dava ve icra dosyası üzerinde uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi 27/04/2020 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Kimya ve Teks. Boy San Tic. Ltd. Şti. arasında 24/02/2010 düzenleme tarihli 1.250.000,00 TL limitli, 30/12/2010 tarihinde 100.000,00 TL limit artırımı ile 1.350.000,00 TL limitli, 07/03/2011 düzenleme tarihli 1.350.000,00 TL limitli, 21/03/2011 tarihinde 87.500,00 TL limit artırımı ile 1.437.500,00 TL limitli ve 21/01/2015 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmelerinin düzenlendiğini, davalılar … ve …’in 24/02/2010 tarihli sözleşmeyi 1.350.000,00 TL, 07/03/2011 tarihli sözleşmeyi 1.350.000,00 TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, her birinin kefalet limitinin 2.700.000,00 TL olarak belirlendiğini, davalıların 21/01/2015 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunmadığını, sözleşmelere ve dava dışı şirketin kredi isteklerine dayalı olarak dava dışı asıl borçlu şirkete ticari krediler kullandırıldığını ve hesabı üzerine çek karnesi verildiğini, kredilerin teminatına dava dışı asıl borçlu şirketin borçlarını teminen davalıların ve dava dışı 3. kişilerin taşınmazlarının toplam 4.150.000,00 TL bedelle banka lehine ipotek edildiğini, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine kredi hesaplarının 2 kez yapılandırıldığını, ödeme aksaklıklarının devam etmesi üzerine 3. kez yapılandırılan kredinin taksitlerinin ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının kat edilerek ihtarname keşide edildiğini ve davalıların 01/06/2018 tarihinde temerrüde düştüklerini, ihtar sonrası dava dışı asıl borçlu aleyhine kredilerin teminatındaki ipotekli taşınmazlarla ilgili olarak İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile, davalılar aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından ilamsız icra takibine başlandığını, alacağın asıl borçlu yönünden 4.150.000,00 TL bedelle taşınmaz ipoteği ile teminat altına alındığını, davalılar … ve …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefalet imzalarının bulunduğu 07/03/2011 tarihli kredi genel sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerden dolayı 13/07/2018 takip tarihi itibariyle; 910.619,47 TL asıl alacak, 35.681,10 TL İşlemiş akdi/temerrüt faizi, 1.784,05 TL faizin % 5 gider vergisi, 3.329,10 TL masraf olmak üzere 951.413,72-TL toplam nakdi alacak ve 14.400,00 TL gayri nakdi çek depo tutarı 9 x 1.600,00 TL borçlarının bulunduğunu, banka alacağından davalılar … ve …’in tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını, davacı bankanın takip tarihinden itibaren davalılar yönünden 910.619,47 TL asıl alacağa sözleşme hükümleri gereği yıllık % 29.90 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve talep yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasında; davamızın davalıları olan … ile … tarafından özel belgede sahtecilik ve bankacılık mevzuatına aykırı işlem yaptığı” ileri sürülerek davamızın davacısı olan bankanın … şubesi çalışanlarının 28/06/2019 tarihli dilekçe ile şikayet edildiği, bu dilekçede “3. kişi … Kimya ve Tekstil Ltd. Şti.’nin bankadan 50.000,00 TL kredi kullandığı, bu krediye şikayetçilerin bu tutara uygun olarak kefil oldukları, kredinin tamamen ödendiği ve şikayetçilerin kefaletlerinin sona erdiği, bundan sonra şirkete banka tarafından muhtelif krediler kullandırıldığı, ilave kullandırılan bu kredilere müştekilerin herhangi bir kefaletinin bulunmadığı, müştekiler hakkında İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip başlatılarak haciz işleminin uygulandığı, şikayetçilerin kefil olduğu miktar 50.000,00 TL olmasına rağmen şüpheli banka çalışanları tarafından kredi sözleşmelerinin sonradan 1.350.000,00 TL olarak doldurulduğu, 24/02/2010 tarihli 07/03/2011 tarihli sözleşmelerdeki boş sayfalar ve yazı karakterleri incelendiğinde görüleceği üzere müştekilerin bilgisi ve onayı dışında sonradan banka çalışanları tarafından elle doldurulduğu, kredi ilişkisinin çok çok üzerinde bir bedelin sözleşmelere yazıldığı” hususlarının ileri sürüldüğü görülmüştür. Yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından; “müştekilerin şikayeti üzerine … Bankası … Şubesinden şikayete konu edilen kredilere ilişkin kredi sözleşmeleri asıllarının getirtilerek bu sözleşmelerde müştekiler adına atılan imzaların müştekilere ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi …. tarafından düzenlenen 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda 24/02/2010 tanzim tarihli, 1. sayfasına göre 500.000,00 TL kullandırılmalı, 64. sayfasına göre 1.250.000,00 TL kefil olunan miktarlı, 65. sayfasına göre 1.350.000,00 TL arttırılan limitli … seri ve …. sıra numaralı kredi genel sözleşmesi ile, 07/03/2011 tanzim tarihli 1. sayfasına göre 540.000,00 TL kullandırımlı, 64. sayfasına göre 1.300.000,00 TL kefil olunan miktarlı, 65. sayfasına göre 1.437.500,00 TL arttırılan limitli … seri ve … sıra numaralı kredi sözleşmelerindeki … adına atılan imzaların … elinden, … adına atılan imzaların da … elinden çıktığının belirtildiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi müştekilerin bankada sadece 50.000,00 TL tutarlı bir kredi kefaleti için imza atmadıkları, farklı tarihli ve farklı miktarlı kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla imzaladıkları, kredi sözleşmelerindeki kendilerine ait kefalet imzalarının kendilerine ait olduğu, buna göre ortada müştekiler adına sahte imza atılmasının söz konusu olmadığı, sahtecilik suçunun oluşmadığı, işleme konulan kredi miktarlarına ilişkin sözleşmelerde müştekilerin imzalarının bulunması nedeniyle ortada kovuşturmayı gerektirecek bir suç bulunmadığı” gerekçesiyle “Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına” ilişkin 30/10/2020 tarihli karar verilmiş bu karara karşı itiraz edilmiş ve yapılan itiraz İzmir … Sulh Ceza Hakimliği’nin 27/04/2021 tarihli … D.İş sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Resmi Gazetede 04/02/2011 tarihinde yayınlanmış ve yürürlüğe girmiş ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 12/01/2011 kabul tarihli 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Geçmişe etkili olmama kuralı” başlıklı 1. maddesinde; “(1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemeden hareketle değerlendirme yapıldığında; dava konusu genel kredi sözleşmeleri 24/02/2010 ve 07/03/2011 tarihlerinde düzenlenmiş olup, sözleşme tarihlerinde henüz 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olmadığından, olayda 818 sayılı BK hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. 818 sayılı BK’nın kefalete ilişkin 484. maddesinde kefalet sözleşmesinin şekli “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeye ve kefilin mesul olacağı muayyen bir miktar iraesine mütevaffıktır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu maddede kefalet için yazılı şekil öngörülmüş ancak şekle ilişkin tek şart “kefilin sorumlu olduğu muayyen miktarın gösterilmesi” olarak belirlenmiştir. Somut olayda; davalılar vekili her ne kadar “müvekkillerinin 1.350.000,00 TL bedelli bir sözleşmede kefaletlerinin söz konusu olmadığını, 1.350.000,00 TL bedelli sözleşmedeki yazıların sonradan doldurulduğunu” savunmuş ise de; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen … sayılı soruşturmada aldırılan bilirkişi raporunda “1.350.000,00 TL kefalet limitine ilişkin bölümdeki imzaların davalıların eli ürünü olduğu” tespitine varılmıştır. BK’nın 818. maddesi gereğince kefalette el yazısı şartı aranmadığından yazıların davalılara ait olup olmadığı konusunda inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Soruşturma sonucunda açığa imzanın kötüye kullanıldığı iddiası ile ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına” karar verilip bu karar da kesinleştiğinden; diğer yandan sözleşmelerin 818 sayılı BK’nın yürürlükte olduğu dönemde düzenlenmiş olması nedeniyle kefilin el yazısı şartı aranmadığından davalıların 24/02/2010 ve 07/03/2011 tarihli genel kredi sözleşmelerindeki kefaletlerinin geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan ve düzenlediği bilirkişi raporu açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, rapora itibar edilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı banka ile dava dışı … Kimya ve Teks. Boy San Tic. Ltd. Şti. arasında 24/02/2010 düzenleme tarihli 1.250.000,00 TL limitli; 30/12/2010 tarihinde 100.000,00 TL limit artırımı ile 1.350.000,00 TL limitli; 07/03/2011 düzenleme tarihli 1.350.000,00 TL limitli; 21/03/2011 tarihinde 87.500,00 TL limit artırımı ile 1.437.500,00 TL limitli ve 21/01/2015 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmelerinin düzenlendiği, davalıların 24/02/2010 tarihli sözleşmeyi 1.350.000,00 TL kefalet limiti ile, 07/03/2011 tarihli sözleşmeyi de 1.350.000,00 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalıların 21/01/2015 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmesinde ise müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunmadığı, davalıların kefaletinin 818 sayılı BK hükümlerine göre geçerli olduğu ve davalıların sorumluluğunu doğurduğu, kefaletin sona erdiğine ilişkin bir savunma olmadığı gibi bir bildirimin de bulunmadığı, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmelerin 19. maddesine göre müşterinin banka tarafından kredilere uygulanan en yüksek kredi faizinin % 50 eklenmek suretiyle bulunacak oranın temerrüt faiz oranı olarak uygulanacağını kabul ve taahhüt ettiği, bu maddeye göre davacı bankanın akdi faiz oranı yıllık % 23 olup, % 23 akdi faize % 50 eklenmesi sonucu temerrüt faiz oranı yıllık % 34.50 olarak belirlenmiş ise de, davacı bankanın % 23 akdi faize % 30 eklenmesiyle temerrüt faiz oranını % 29.90 olarak istediği ve uyguladığı, dolayısıyla davacı bankanın faiz isteğinin ve uyguladığı temerrüt faizinin genel kredi sözleşmelerinin 19. maddesine ve akdi ve temerrüt faizi oranlarının TCMB tebliğlerine uygun olduğu, bu oranların aşılmadığı, BSMV yönünden ise gider vergisi mükellefi olan davacı bankanın bu vergiyi vasıtalı bir vergi olması nedeniyle ve sözleşme hükmü gereği borçlulara yansıtma yetkisinin olduğu, dava konusu kredi hesabının davacı banka tarafından 21/05/2018 tarihinde kat edildiği, hesap kat ihtarnamesinin davalılara 30/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen 1 günlük sürenin eklenmesi ile birlikte davalıların temerrütünün 01/06/2018 tarihinde oluştuğu, davalıların davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle 910.619,47 TL’si asıl alacak, 35.681,10 TL’si işlemiş akdi/temerrüt faizi, 1.784,05 TL’si faizin % 5 gider vergisi, 3.329,10 TL’si masraf olmak üzere toplam 951.413,72 TL nakdi borçlarının bulunduğu, davalıların bu miktar borca itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gayri nakdi çek depo tutarına ilişkin isteğine gelince; davacı bankanın davalı kefiller yönünden çek sorumluluk bedeline ilişkin depo isteğinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde açık hüküm bulunması gerektiği, sunulan genel kredi ve teminat sözleşmesinde çek sorumluluk bedelinin depo edilmesine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından davalı kefillerden depo isteğinde bulunulamayacağından, davacı vekilinin gayri nakdi alacağa ilişkin isteğinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalıların tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile 910.619,47 TL’si asıl alacak, 35.681,10 TL’si işlemiş akdi/temerrüt faizi, 1.784,05 TL’si BSMV, 3.329,10 TL’si masraf olmak üzere toplam 951.413,72 TL nakdi borca itirazlarının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
Davacı bankanın takip tarihinden itibaren davalılar yönünden 910.619,47 TL asıl alacağa sözleşme hükümleri gereği yıllık % 29.90 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğuna,
2-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Hükmolunan 951.413,72 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalılar vekilinin tazminat isteğinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭64.991,07 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu 167,90 TL’si posta-tebligat gideri ve 500,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 667,90 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 331,02 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 64.620,69 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 64.620,69 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/06/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza