Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/924 E. 2021/857 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/924
KARAR NO : 2021/857

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 09/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı …’nin 29/08/2016 tarihinde İzmir Aydın Otoban yolunun İzmir çıkışı yakınında hava limanı katılım yönüne seyir halinde olan dava dışı … yönetimindeki … plakalı aracın arka kısmına çarptığını, müvekkili … ile eşi …’ın … plakalı aracın içerisinde bulunduklarını, davalı …’nin kaza sırasında ortalama 104 promil alkollü olduğunu, arkadan çarpması nedeniyle kazanın oluşunda asli ve tam kusurlu olduğunu, bu kazada müvekkillerinden …’ın eşi ve 12 yaşındaki …’ın annesi olan …’ın vefat ettiğini, müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını, müvekkili …’ın, annesi …’ın desteğinden yoksun kaldığını, kaza ile ilgili ceza yargılamasının İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasında yürütüldüğünü, bu dosyada 28/02/2017 tarihli bilirkişi raporunun aldırıldığını, rapora göre davalı sürücü …’nin ortalama 104 promil alkollü olduğunu, aynı raporda davalı …’nin kazanın oluşunda takip mesafesine uymayarak önünde seyir halinde olan araca arkadan çarpması nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğunun belirlendiğini, davalı sürücünün olay yerine gelen otoban trafik polislerinin alkometreye üfleme isteğini dahi reddettiğini, olaydan 45 dakika sonrasında alkol raporunun aldırıldığını ve 0,93 promil alkol belirlemesinin yapılabildiğini, davalı sürücünün biri hamile üç kişinin ölümüne sebebiyet verdiğini ve ceza yargılaması sonucunda mahkumiyetine karar verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı … şirketinin poliçe teminatı sınırlı olarak sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsiline, müvekkillerinden … için şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı … şirketinin poliçe teminatı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte …’den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Poliçe örneği, hasar dosyası, SGK yazısı, ekonomik ve sosyal durum araştırmaları, tanık anlatımları, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası, kusur durumuna ve zarar miktarına yönelik bilirkişi raporları.
CEVAP ;
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; … plakalı aracın trafik sigorta poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, kaza tarihi ve davaya konu poliçe vadeleri bakımından davada 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartların uygulanması gerektiğini, davacıların destek tazminatı için müvekkiline başvurduklarını, belgeler tamamlandıktan sonra hasar dosyasında mevcut aktüer raporuna dayalı olarak her iki davacı için davacılar vekiline 31/01/2017 tarihinde toplam 152.156,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemeyle birlikte davacıların tüm destek zararlarının karşılandığını ve davacılar vekilinden ibraname alındığını, hesap yapılırken desteğin tüm geride kalanlarının hesaba katılması gerektiğini, zira; bu kapsamda ölenin sağ olan babasının ve ölü olan annesinin paylarının da gözetilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın kusuru ve zararı ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, yine faizden dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olarak sorumluluğun bulunduğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettikleri gelir ve tazminatların mahsubunun yapılması, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi davalı …’ye usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak bu davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatının ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “dava konusu 29/08/2016 tarihli kazanın ne şekilde oluştuğu, kazanın oluşunda kimin, hangi gerekçeyle ve ne oranda kusurlu oldukları, bu kazada davacıların murisi …’ın vefat etmesi nedeniyle davacıların onun maddi desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları, her bir davacı yönünden isteyebilecekleri destekten yoksun kalma tazminatı miktarının ne olacağı, davalı … şirketinin davacılara yapmış olduğu ödeme sebebiyle sorumluluğunun sona erdiğinden söz edilip edilemeyeceği, davacıların söz konusu kazada muris …’ın vefatı nedeniyle manevi zarar görüp görmedikleri, isteyebilecekleri manevi tazminat miktarının ne olacağı, hükmedilecek tazminat miktarlarına hangi tarihten itibaren ve hangi türden faizin uygulanacağı” konularındadır.
Aile nüfus kayıt tablosu incelendiğinde; 12/07/1969 doğumlu davacı …’ın, ölen …’ın eşi; 28/09/2006 doğumlu …’ın ise …’ın kızı olduğu görülmüştür.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda; davacı …’ın; “50 yaşında olduğu,, fabrikada çalıştığı, 3.000,00 TL aldığı, ilk okul mezunu olduğu, kendi evinde oturduğu, …’de ev ve tarlasının olduğu, kızı Sude ile birlikte oturduğu, davacı …’nin öğrenci olduğu”; davalı …’nin; “58 yaşında olduğu, kamyoncu olduğu, 10.000,00 TL gelirinin olduğu, başkaca gelirinin olmadığı, kendi evinde oturduğu, bakmakla yükümlü eşi ve iki çocuğunun bulunduğu, eş ve çocuklarının çalışmadığı, üzerine kayıtlı, ev, kamyon ve tarlanın bulunduğu” belirlenmiştir.
Trafik kaydı incelendiğinde; sigortalı … plakalı aracın davalı … adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Kemalpaşa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen 18/09/2018 tarihli cevapta; davacı …’a herhangi bir iş göremezlik ödemesi yapılmadığı, davacı …’a ise 05/09/2016-04/10/2016 tarihleri arasındaki iş göremezlik raporları için iş göremezlik ödemesi yapıldığı bildirilmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve …. Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacılarının …, … ve … olduğu, davalılarının … ve …Sigorta A.Ş. olduğu, davanın 29/08/2016 tarihli kazaya ilişkin olduğu ve destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminatın istendiği, mahkemece aktüer bilirkişi Saim Narin’den rapor aldırılarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu kaza ile ilgili ceza yargılaması İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasında yürütülmüştür. “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan dolayı davalı …’nin “sanık” sıfatıyla yargılandığı bu dava sonucunda mahkemece; “sanığın yönetimindeki … plakalı aracın ön kısmının hasarlı olduğu, içerisinde katılanın ve maktullerin bulunduğu … plakalı aracın arka kısmından çarpılması sonucu hasarın oluştuğu, araçlarda oluşan hasar göz önüne alındığında sanığın yönetimindeki araç ile katılanların içerisinde bulunduğu araca arkadan çarptığı hususunun sabit olduğu, ayrıca sanığın almış olduğu alkol miktarının kazanın oluşumuna etkisi olmadığını beyan etmiş ise de Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında 100 promilin üzerinde alkol alan sanığın meydana getirdiği kazada eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabul edildiği, bu nedenle olayda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği” gerekçeleriyle sanığın eylemine uyan TCK’nın 85/2, 22,3, 62 maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin 31/03/2017 tarihli karar verilmiştir. Verilen bu karar 08/02/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Ceza dosyasında trafik kazası araştırma ve inceleme bilirkişisi Engin Metin’den kusur durumuna ilişkin 28/02/2017 tarihli rapor aldırılmıştır. Bu raporda; “… plakalı kamyon sürücüsü …’nin takip mesafesini koruyamayarak önünde giden aracın arka kısımlarına çarpması nedeniyle olayda 2918 sayılı KTK’nın 56/c ve 52/1-c maddeleri ile bu kanuna bağlı olarak çıkartılan yönetmeliğin 107. maddesi ve 2918 sayılı KTK’nın 84. maddesi gereğince asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in ise kusurunun bulunmadığı” bildirilmiştir. Ceza mahkemesi tarafından da söz konusu bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Düzenlenen kaza tespit tutanağı ile ceza mahkemesi tarafından karara esas alınan bilirkişi raporu birbiriyle uyumlu olduğundan, davalı sürücünün “olay günü 0,93 promil alkollü olarak ve diğer araca arkadan çarpması nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğu” yönündeki tespiti içeren bu rapora mahkememizce de itibar edilmiş, usul ekonomisi gözetilerek yeni bir kusur raporu aldırılmasına gerek görülmemiştir.
Yargılama sırasında Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarihli, … Esas ve… Karar sayılı vesayet kararı ile davalı …’ye … “vasi” olarak atanmıştır.
Davalı …’ye ait olan … plakalı “kamyon” cinsindeki aracın 11/05/2016 başlangıç ve 11/05/2017 bitiş tarihli ZMMS poliçesi davalı … tarafından düzenlenmiştir. Poliçede sakatlanma ve ölüm durumunda kişi başına azami sorumluluk limiti 310.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
16/01/2017 tarihli “İbra; Mutabakat, Temlik, Tazminat Makbuzu” başlıklı belge incelendiğinde; … plakalı aracın 29/08/2016 tarihinde sebebiyet verdiği kaza nedeniyle 152.156,00 TL’nin davacılar adına avukatların ödendiği görülmüştür.
Davalı … davacılara bu kaza kapsamında 31/01/2017 tarihinde 152.156,00 TL tutarında ödeme yapmıştır.
2918 sayılı KTK’nın emredici nitelikteki 111. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.” düzenlemesine; 2. fıkrasında ise; “Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemelerle birlikte, zarar görene “yetersizlik”, zarar sorumlusuna da “fahişlik” iddiası ile ibranamenin iptal edilebilme hakkı tanımıştır. Davacılar vekili belgenin düzenlendiği 16/01/2017 tarihinden itibaren 2 yıl içinde bu davayı açmıştır. İbraname, davacıların maddi zararlarının belirlenmesi için mahkememiz tarafından tazminat miktarı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verilmiştir. Yani davacıların hak edecekleri tazminat belirlenmeden önce düzenlenmiştir. Davacılar vekili de 12/10/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile “ibraname metninin davacı müvekkilleri bağlayıcı hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını” ileri sürmüş, müvekkillerine ödenmesi gereken zarar miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemiştir. Yani, KTK’nın 111/2. maddesi gereğince ibranamenin iptaline ilişkin istek ve iradesini ortaya koymuştur. KTK’nun 111/2. maddesindeki anlaşmanın iptaline ilişkin düzenlemede “dava içinde ya da davadan önce yapılmış anlaşma” şeklinde bir ayrıma gidilmemiştir. Davadan önce düzenlenen 16/01/2017 tarihli belge mahkememizce “ibra” değil, KTK 111/2. maddesine göre “makbuz” niteliğinde bir belge olarak kabul edilmiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Davacılardan … benim iş yerinden arkadaşım olur. Davacı … 2010 yılında benim çalıştığım özel şirkete kaynak ustası olarak girdi. Birlikte aynı birimde eski fabrikayı da sayarsak toplam 10 yıl çalıştık. Kendisi sigortalı idi. Maaşını bilmiyorum. Fazla mesaileri oluyordu ancak miktarı hakkında bilgim yoktur. Kendisinin bu işyerindeki ücreti dışında başkaca gelir getiren bir faaliyeti yoktur ancak davacının vefat eden eşi … ev hanımı olmakla birlikte kendisi sık olmasa da bir iki kez evlere temizliğe gitti. Bir kaç ay süreyle de bir fırında çalıştığını biliyorum. Kazanın olduğu tarihte davacı … 12 yaşında idi. Kendisi o zaman ilköğretim okulunda okuyordu. Davacılar aile olarak birbirine bağlıydı. Sude kız çocuğu olduğu için ve babası fazla mesaide kaldığı için sürekli annesi ile birlikteydi. Davacı taraf kaza öncesinde Evka’dan ev almışlardı. Kredi çekmişlerdi. Bildiğim kadarıyla halen ödemektedirler. … kızına baktığı için temizliğe sürekli gitmiyordu. Az önce de belirttiğim gibi ben birkaç kez temizliğe gittiğine ve fırında bir iki ay çalıştığına tanık oldum. …’ın vefatı nedeniyle evde temizlik gibi işler sorun oldu. Dolayısıyla … zaman zaman kızını dışarıda yemeğe götürmeye başladı. Yeni kıyafetler alma durumunda kaldı. Annesinin vefatından … manevi olarak sıkıntı yaşadı. Ben her iki davacının da doktora gittiklerini hatta psikoloğa gittiklerini biliyorum. Ayrıntısı hakkında bilgim yoktur. Sude kaza öncesinde başarılı bir öğrenciydi ancak kaza nedeniyle annesinin vefatından sonra okuldaki başarı düzeyi eksildi. İki sene süreyle düşüş gösterdi. Sonrasında kursa gönderdiler. Davacı … masraflar sebebiyle işten çıkış yaptı. Tazminatı aldı, sonra tekrar aynı işe girdi. Muhtemelen bunu masraflarını karşılamak için yaptı. Davacıların manevi olarak sıkıntıları daha fazla oldu. Ben Sude’nin kaza sonrasında rehber öğretmeniyle görüştüğünü ve konuştuğunu biliyorum. Bunun sebebi de annesinin vefatı ve buna bağlı olarak derslerindeki başarısının azalması idi.” demiştir.
Davacı tanığı Alaattin Gücet anlatımında; “Davacı … tahmini 2005-2006 yıllarında Kemalpaşa’da Dekorpena firmasında işe başladı. Kendisiyle burada 2018 Ağustos ayına kadar birlikte çalıştık. Davacı kaynak bölümü sorumlusu idi. Ben 2018 yılı Ağustos ayında emekliye ayrılana kadar beraber çalıştık. Davacı … sigortalı idi. Kendisinin çalıştığı bölüm gereği asgari ücretin üzerinde gelir aldığını biliyorum ayrıca fazla çalışma ücretleri de vardı. Kendisinin bu iş haricinde başkaca gelir getiren bir işinin bulunup bulunmadığı konusunda bilgim yoktur. Davacı ile ailece görüşmemiz yoktu ancak birkaç kez elektrik işini yapmam nedeniyle davacı …’ın evine gittim. Ben …’ın zaman zaman evlere temizliğe gittiğini biliyorum ancak bunun düzenli olup olmadığı ve ne kadar ücretinin olduğu konusunda bir bilgim yoktur. Temizliğe gittiğini gerek …’ın kendinden gerek …’tan duymuştum. … ayrıca kazaklara boncuk vs yaparak da ücret alıyordu ancak bunun da ücretini ve sıklığını bilmiyorum. …’ın Sude isminde bir kızı olduğunu biliyorum. Kaza olduğu tarihte 12 yaşındaydı ve okula gidiyordu. Ben kaza sonrasında davacı …’tan kızı Sude’nin geceleri kâbus gördüğünü, ağladığını, sızlandığını duydum hatta … kızı Sude için çekilmez hale geldiğini söylüyordu. Bir dönem her ikisinin de psikolojik destek aldıklarını duydum Bunu bana … kendisi anlattı. Bu kazadan sonra Cumartesi günleri Sude’yi bırakacağı yer olmadığı için davacı … işyerine getiriyordu. Çocuğa oradaki bayan çalışanlar bakıyor ve ilgileniyordu. Sude kaza öncesinde başarılı bir öğrenciydi ancak kaza sonrasında başarısının düştüğünü hatta okula gitmek istemediğini babasına söylediğini, babasının da ona bilgisayar alacağını söyleyerek okula gitmeye ikna ettiğini duydum. Bilgisayar alıp almadığını bilmiyorum, Ben davacı … ile eşinin ve çocuklarını birbirlerine düşkün bir aile olduklarını görüyordum.” demiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi … 04/02/2020 tarihli raporunda özetle; dava konusu ZMMS poliçesinin başlangıç tarihi, 01/06/2015 tarihli ZMMS Poliçesi Genel Şartlarından sonraki bir tarih olduğundan davalı … yönünden tazminat hesabının “TRH-2010 yaşama tablosu” ve “Devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülüne dayanan yöntem esas alınarak % 1,8 teknik faiz (iskonto) oranı uygulanarak yapıldığını, davalı sürücü yönünden ise davalı sürücünün sorumluluğu 2918 sayılı yasanın 90. maddesinde düzenlenen sınırlamaya tabi tutulmaksızın, Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde ayrıca belirlendiğini, PMF yaşama tablosunun esas alındığını, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yönteminin uygulandığını, eşlerin birbirine ve bakım-gözetim altındaki çocuklarına destek olmalarının yasal bir ödev olduğu kadar toplum yaşam kurallarının gereği olduğunu, bu nedenle her iki davacı bakımından destek ilişkisinin olduğunun kabul edildiğini, dosyada ölenin mesleği ve gelirine dair belgenin bulunmadığını, dava dilekçesinde ölenin “ev hanımı” olduğunun beyan edildiğini, bu durumda ölenin destekliğinin yardım ve ev işlerini görerek desteklik olarak kabul edildiğini, bu faaliyetin ekonomik karşılığının AGİ hariç net asgari ücret üzerinden hesaplamasının yapıldığını, ölen ev hanımı kabul edildiğinden zarar hesabında aktif-pasif dönem ayrımının bulunmadığını, paylaştırmada Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin ilke kararlarının dikkate alındığını, ölenin babasının da sağ olduğu belirlenmekle, tüm hak sahiplerinin olduğu devrede 2 pay ölene, 2 pay eşe, 1 pay çocuğa ve 1 pay ölenin babasına pay verildiğini, ölenin babasının destek hesabından çıkması ile 2 pay ölene, 2 pay eşe, 1 pay çocuğa pay verildiğini, davacı eşin tek başına olduğu devrede destek gelirinin % 50-% 50 olarak paylaştırıldığını, ölenin davacı olmayan kızı Fatma Pat’ın 1991 doğumlu, olay tarihinde evli ve 25 yaşında olduğu, hak sahibi olmadığı hususunun belirlendiğini, davacı eş ve ölenin babası bakımından kullanılan yaşam tablolarına göre bakiye ömür sürelerinin, ölenin olay tarihindeki bakiye yaşam süresi ile karşılaştırılarak belirlendiğini, davacı kız çocuk bakımından muhtemel evlenme yaşı kabul edilen 22 yaş ile sınırlı tutulduğunu, davacılara ölenden dolayı rücuya tabi gelir bağlanmadığını, indirilecek tutar bulunmadığını, SGK cevap yazısında “davacı …’a geçici iş göremezlik geliri ödendiği” belirtilmiş ise de ödemenin eşinin ölümü nedeniyle değil, kendisinin yaralanması nedeniyle olduğunu, davalı … şirketinin sorumluluğu yönünden davacı …’ın davalı …Ş.’den isteyebileceği bakiye DYK tazminatının bulunmadığını, davalının yapmış olduğu ödeme ile poliçe sorumluğunu yerine getirdiğini, davacı …’ın davalının yapmış olduğu ödeme ile DYK zararının karşılanmadığını, davalıdan poliçe limiti içinde isteyebileceği bakiye DYK tazminatının 21.471,22 TL olarak belirlendiğini, davalı sürücü …’nin sorumluluğu bakımından davacı …’ın davalıdan isteyebileceği bakiye DYK tazminatının 64.559,63 TL olarak belirlendiğini, davacı …’ın davalıdan isteyebileceği bakiye DYK tazminatı 23.916,27 TL olarak belirlendiğini, davalı …’nin bu tutarın, 21.471,22 TL kısmından diğer davalı ile müşterek ve müteselsilen sorumluluğu aşan 2.445,05 TL kısmından tek başına sorumlu olduğunu bildirmiştir.
Yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı 09 Ekim 2020 günü 31269 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin İPTALİNE karar verilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi 08/01/2021 tarihli ek raporunda özetle; tüm davalıların sorumluluğunun iptal kararının yürürlüğe girmesinden sonra Borçlar Kanunu Genel Hükümleri, PMF tablosu, Yargıtay yöntemi ile belirleneceği görüşüne varılması durumunda, davacılara davalı … tarafından yapılan ödemenin destek zararlarını karşılamadığını, ek rapor tarihi itibariyle davacı …’ın davalılardan isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 125.864,51 TL olarak belirlendiğini, davacı …’ın davalılardan isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 30.220,10 TL olarak belirlendiğini bildirmiştir.
Davacılar vekili 08/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; müvekkillerinden … için toplam 125.864,51 TL maddi tazminatın; … için de 30.220,00 TL maddi tazminatın tahsilini istemiştir.
Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi nedeniyle tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin son 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararında ve benzer diğer kararlarında; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki tespit ve kabulü dikkate alınarak; hesap uzmanı bilirkişiden, Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle davacıların hak kazandıkları maddi tazminat miktarının ne olacağı konusunda ek rapor aldırılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi 27/09/2021 tarihli 2. ek raporunda özetle; TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yapılan hesaplamada her iki davacının destek zararının yapılan ödeme ile kaşrılanmadığının belirlendiğini, ikinci ek rapor tarihi ile değerlendirme yapıldığını, davacı …’ın toplam destekten yoksun kalma tazminat tutarının 180.002,13 TL olduğunu, davalı …Ş. ve davalı sürücü …’den müşterek ve müteselsilen kalan teminat limiti içinde isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 136.925,57 TL olarak belirlendiğini, aşan kısım olan 43.076,56 TL tazminat tutarından davalı sürücünün sorumlu olduğunu; davacı …’ın toplam destekten yoksun kalma tazminat tutarının 27.499,34 TL olduğunu, davalı …Ş. ve davalı sürücü …’den müşterek ve müteselsilen kalan teminat limiti içinde isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 20.918,43 TL olarak belirlendiğini, aşan kısım olan 6.580,91 TL tazminat tutarından davalı sürücünün sorumlu olduğunu bildirmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; ‘İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.’; 85/1. maddesinde; ‘Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’; 6098 sayılı TBK’nın 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de benzer şekilde; ‘Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.’ düzenlemesine yer verilmiştir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar’ın A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Dolayısıyla 2918 sayılı KTK’nın 85/son maddesine göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, oluşan zararın niteliği yönünden de sigortacının sorumluluğunun da işleten gibi değerlendirilmesi gerekir. 2918 sayılı KTK’nın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı, işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 49 ve devam eden maddelerinde destekten yoksun kalma tazminatı düzenlenmiştir. 49. maddenin 1. fıkrasında genel olarak sorumluluk; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesiyle yer almıştır. Aynı kanunun 53. maddesinde de ölüm halinde uğranılan zararlar sayılmış, maddenin 3. fıkrasında; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” düzenlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle uğranılan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilecektir. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse “destek” sayılır. Bu anlamda, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir.

Nitekim; davacılar vekili de bu düzenlemeler kapsamında, sigortalı araç sürücüsü tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle davalı … ve TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler çerçevesinde davalı araç sürücüsü tarafından karşılanmasını istemiştir.
Somut olayda davacılar vekilinin maddi tazminat isteği yönünden yapılan değerlendirmeye göre; olay günü davalı …’nin, yönetimindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken, içerisinde davacıların murisi …’ın da bulunduğu … plakalı araca arka kısmından çarptığı, kaza nedeniyle …’ın öldüğü, kazanın oluşunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğu, davalı …’ye ait olan ve aynı zamanda kaza günü yönetiminde bulunan … plakalı aracın kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMMS poliçelerinin davalı … tarafından düzenlendiği, kazanın poliçe teminat süresi içerisinde gerçekleştiği, davalı sürücünün 6098 sayılı TBK’nın 49 ve devam eden maddeleri, davalı … şirketinin ise 2918 sayılı KTK’nın 91/1, 85/son maddeleri gereğince zarardan dolayı sorumluluklarının bulunduğu, davacı …’ın, ölen …’ın eşi; davacı …’ın ise …’ın kızı olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre çocukların bakım ihtiyaçları süreklilik arzetmiyor ise kız çocuklarda destek yaşının 22, erkek çocuklarda ise 18-20 yaş olduğu, eş için de en fazla kendi yaşam süresi kadar olmak koşulu ile ölen eşin muhtemel yaşam süresi dikkate alınarak destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanılabileceği, çocuklarına bakma yükümlülüğünün esas itibariyle anne ve babaya ait olduğu, eşlerin birbirine destek olmalarının da yasal bir ödev olduğu, bu çerçevede her iki davacı yönünden destek ilişkisinin var olduğu, dava dilekçesinde ölen …’ın “ev hanımı” olduğunun belirtilmesi nedeniyle destekliğinin “yardım ve ev işlerini görmek” ile sınırlı olduğunu kabul edildiği, buna göre de asgari ücret üzerinden yapılan değerlendirmenin esas alınması gerektiği, davacıların destek zararının yapılan ödeme ile karşılanmadığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 27/09/2021 tarihli ikinci ek raporda ek rapor tarihi itibariyle “davacı …’ın toplam destekten yoksun kalma tazminat tutarının 180.002,13 TL olduğu, davalı …Ş. ve davalı sürücü …’den müşterek ve müteselsilen kalan teminat limiti içinde isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 136.925,57 TL olduğu, aşan kısım olan 43.076,56 TL tazminat tutarından davalı sürücünün sorumlu olduğu; davacı …’ın toplam destekten yoksun kalma tazminat tutarının 27.499,34 TL olduğu, davalı …Ş. ve davalı sürücü …’den müşterek ve müteselsilen kalan teminat limiti içinde isteyebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 20.918,43 TL olduğu, aşan kısım olan 6.580,91 TL tazminat tutarından davalı sürücünün sorumlu olduğu” belirlenmiş ise de; davacılar vekili ıslah dilekçesi ile 08/01/2021 tarihli ek raporda belirtildiği şekilde müvekkillerinden “… için toplam 125.864,51 TL maddi tazminatın; … için de 30.220,00 TL maddi tazminatın tahsilini” istemiş olduğundan ve aynı dava içerisinde ikinci kez ıslah mümkün olmadığından, davacılar vekilinin ıslah dilekçesindeki miktarlarla bağlı kalınması gerektiği; davacı …’ın davalılardan 125.864,51 TL tazminatı istemeye hak kazandığı kanaatine ulaşıldığından, bu davacı yönünden bu miktar üzerinden maddi tazminata karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yapılacak hesaplamanın gerçek zarar miktarını belirleyecek olması karşısında 27/09/2021 tarihli ikinci ek rapor çerçevesinde davacı …’ın toplam destekten yoksun kalma tazminat tutarının 27.499,34 TL olduğu, davalı … şirketinin bu miktarın 20.918,43 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak zarardan diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aşan kısmından davalı sürücü …’nin tek başına sorumlu olduğu anlaşıldığından, bu davacının maddi tazminat isteğinin de 27.499,34 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerelmiştir.
Davacıların manevi tazminat isteklerine gelince; manevi tazminat 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de gözönünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, davacıların yaşı, yaşadıkları sıkıntılar, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacılardan… için 40.000,00 TL, … için ise 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacılar vekilinin davalı sürücü … hakkındaki manevi tazminat isteğinin bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, tüm dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı …’ın davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının KABULÜ ile;
125.864,51 TL’nin davalı … yönünden 29/08/2016 kaza tarihinden itibaren; davalı … yönünden ise temerrüt tarihi olan 31/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davacı …’ın davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
27.499,34 TL’nin (davalı … şirketinin bu miktarın 20.918,43 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı … yönünden 29/08/2016 kaza tarihinden itibaren; davalı … yönünden ise temerrüt tarihi olan 31/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin isteğin reddine,
3-Davacı …’ın davalı … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin isteğin reddine,
4-Davacı …’ın davalı … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak, davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin isteğin reddine,
5-Maddi tazminat isteği yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭10.476,28 TL harçtan peşin olarak alınan 6,84 TL harcın ve‭ 2.665,6‬0 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan ‭7.803,84‬ TL harcın (davalı … şirketinin bu miktarın ‭7.468,97 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Manevi tazminat isteği yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭4.781,7‬0 TL harçtan peşin olarak alınan 341,55 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭‭4.440,15‬‬ TL harcın davalı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacıların maddi tazminat isteği için yatırmış olduğu 35,90 TL’si başvurma harcı, 6,84 TL’si peşin harç ve 2.665,10 TL’si ıslah harcı olmak üzere toplam ‭2.707,84‬ TL’nin (davalı … şirketinin bu miktarın ‭2.591,65 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine,
8-Davacıların manevi tazminat isteği için yatırmış oldukları 341,55 TL peşin harcın davalı …’den alınarak, davacılara verilmesine,
9-Davacıların yapmış olduğu 437,95 TL’si posta-tebligat gideri, 500,00 TL’si bilirkişi ücreti ve 80,00 TL’si tanık ücreti olmak üzere toplam 1.017,95 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭887,88 TL’sinin (davalı … şirketinin bu miktarın ‭609,63 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmının davacılar üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı …’ın maddi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 15.907,13 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine,
11-Davacı …’ın maddi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.124,90 TL vekalet ücretinin (davalı … şirketinin bu miktarın ‭‭3.137,76 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine,
12-Davacı …’ın maddi tazminat isteği kısmen reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen ‭2.720,76‬ TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak, davalılara eşit olarak verilmesine,
13-Davacı …’ın manevi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak, davacı …’a verilmesine,
14-Davacı …’ın manevi tazminat isteği kısmen reddedildiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı …’ye verilmesine,
15-Davacı …’ın manevi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.500,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı, …’a verilmesine,
16-Davacı …’ın manevi tazminat isteği kısmen reddedildiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak, davalı …’ye verilmesine,
17-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2021

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza