Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/643 E. 2021/450 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/643
KARAR NO : 2021/450

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 17/05/2018 tarihinde sunduğu dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın temizlik hizmetini davalı şirketlerden aldığını, bu şirketler bünyesinde 01.10.2003 – 31.05.2016 tarihleri arasında çalışan …’in son tarihte emeklilik nedeniyle görevinden ayrıldığını ve kendisine 22.07.2016 tarihinde … sayılı makam oluru ile 22.795,31-TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını; Banka ile yüklenici firmalar arasında imzalanan sözleşmelerde sorumluluğun yüklenicilere ait olduğunun düzenlendiğini; bu sebeple yapılan ödemenin rücuen tahsili gerektiğini, konu hakkında emsal kararlar bulunduğunu belirterek toplam 22.795,31-TL’nin ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsilinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle ; zamanaşımı itirazında bulunduğunu, müvekkili şirket ile davacı kurum arasında akdedilen sözleşmede, işçilik haklarına ilişkin ödemelerin müvekkili şirket tarafından yapılacağı yönünde herhangi bir hüküm bulunmadığını, bu sebeple şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, bir an için sorumluluk kabul edilse dahi bu sorumluluğun dava dışı işçinin çalıştırıldığı dönemle sınırlı olması gerektiğini, bu konuda emsal karar bulunduğunu, sözleşmede tazminatların ödenmesine veya rücu edilmesine yönelik bir hüküm bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacı ile imzalanan Hizmet Alım Sözleşmesi ve ekleri şartnamelerde, davaya konu alacak kalemlerinden müvekkili şirketin sorumlu olacağına dair açık ve net bir koşul olmadığını, Yüksek Mahkeme içtihatları kapsamında bu halde davacı ile davalıların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, kendi sorumluluklarının işçinin kendi yanlarında çalıştığı süre ve devir tarihindeki ücrete göre belirlenecek kıdem tazminatı tutarı ile sınırlı olacağını, bu hali ile en az ½ oranında sorumluluğunun bulunduğunu, temerrüt gerçekleşmediğinden ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin hukuka uygun olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … (Eski unvan: ….) vekili cevap dilekçesinde özetle; 7166 sayılı yasa ile alt işverenlerin kıdem sorumluluğuna ilişkin sözleşmede açık hüküm şartı getirildiğini, paralel olarak İş Kanunu’nun 3. maddesinde de değişikliğe gidildiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı ile imzalanan ihale sözleşmelerinin sadece ihale süresi için hüküm doğuracağını, tüm dönem ve diğer yüklenici firmalar nezdinde davacının yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklı müvekkilinin sorumluluğunun TBK 147 hükmüne aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar duruşmalara katılmadıkları gibi herhangi bir cevap da vermediklerinden HMK.nın 128.Maddesi uyarınca davayı inkar ettikleri kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Bilirkişi heyeti 15/11/2019 tarihli kök raporunda özetle; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesinde “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın, her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” hükmünün mevcut olduğunu, dosya kapsamında yapılan incelemede, davacı tarafından, dava dışı işçi …’e kıdem tazminatının – davacı tarafından sunulan İller Bankası EFT Gönderme Dekontu kapsamında – 22.07.2016 tarihinde ödendiğinin anlaşıldığını, davalılardan ihale kapsamında hizmet alan davacının, bu tarihte sorumlu olan kişileri bildiğinin de aşikar olduğunu, TBK hükmü kapsamında, rücu davasının 22.07.2018 tarihine kadar ikame edilmesi gerekeceğinin, bu tarihten sonra alacağın zamanaşımına uğrayacağının anlaşıldığını, dava tarihi olan 17.05.2018 dikkate alındığında, zamanaşımı süresinin dolmadığının tespit edildiğini, dava dışı işçi …’in taraflar arasındaki temizlik hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırıldığının tespit edildiğini, işçinin hesaplanması gereken tazminata esas ücretinin brüt 1.907,10-TL olup, bu rakama göre hesaplanması gereken kıdem tazminatı alacağının brüt 23.661,97-TL – net 23.482,38-TL olduğunu, davacının davadaki talebinin kendisinin ödemiş olduğu tutar olan 22.795,31-TL’ye ilişkin olduğu ve bu tutarın işçinin asıl hakkediş tutarından düşük olduğu görüldüğünde, rücuen tahsil talebine konu edilen tutar bakımından bir hukuka aykırılık görülmediğini, …’e kıdem tazminatı ödemek zorunda kalan asıl işveren konumundaki davacı …’nın birlikte sorumlu olduğu diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğunun anlaşıldığını, genel şartname içinde de, yüklenici işçilerinin kıdem tazminatından doğan sorumluluğun salt yükleniciye ait olduğuna ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığını, bu değerlendirme kapsamında, davacı …’nin ödemiş olduğu 22.795,31-TL kıdem tazminatının yarısı olan 11.397,65-TL’sinden tek başına sorumluluk taşıdığının; bu tutarı yüklenici firmalara rücu hakkının bulunmadığının tespit edildiğini, davacının ödemiş olduğu kıdem tazminatından davalı: ….’nin sorumluluğunun 921,81-TL olduğu; …’nin sorumluluğunun 919,29-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 2.755,34-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 914,24-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 911,71-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 914,24-TL olduğu; …. ile …’nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 1.841,10-TL olduğu; … ile …’nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 1.838,58-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 381,35-TL olduğu kanaatine varıldığını mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti 23/10/2020 tarihli ek raporunda özetle; davacının ödemiş olduğu kıdem tazminatından; Yargıtay’ın 23. ve 13. Dairelerinin farklı yönlerdeki kararları kapsamında yüklenicilerin tam ve % 50 sorumlu olması ihtimallerine binaen terditli hesap yapıldığı; yüklenicilerin işçilik alacaklarından % oranında sorumluluk taşıdıklarına kanaat getirilmesi halinde kök raporda belirtildiği üzere: ….’nin sorumluluğunun 921,81-TL olduğu; …’nin sorumluluğunun 919,29-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 2.755,34-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 914,24- TL olduğu; …’nin sorumluluğunun 911,71-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 914,24-TL olduğu; …. ile …’nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 1.841,10-TL olduğu; … ile …’nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 1.838,58-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 381,35- TL olduğu sonucuna varılacağını; yüklenicilerin işçilik alacaklarının tamamından sorumluluk taşıdıklarına kanaat getirilmesi halinde: ….’nin sorumluluğunun 1.843,63-TL olduğu; …’nin sorumluluğunun 1.838,58-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 5.510,68-TL olduğu; ….’nin sorumluluğunun 1.828,47-TL olduğu; …’nin sorumluluğunun 1.823,42-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 1.828,47-TL olduğu; …. ile … ‘nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 3.682,20-TL olduğu; …. ile …’nin birlikte sorumlu oldukları tutarın 3.677,15-TL olduğu; ….’nin tek başına sorumlu olduğu tutarın 762,71- TL olduğu sonucuna varılacağını mütalaa etmişlerdir.
Dava; hizmet sözleşmesi kapsamında işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının yüklenicilerden tahsili için açılan rücuen alacak davasıdır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuş ise de, tarafların tacir olduğu, dava konusu ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu, 6102 Sayılı TTK.nun 4/1. Maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, TTK’nun 5/1maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu nazara alındığında mahkememiz görevli olduğundan görev itirazı reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davlılar …, …, … zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır. Eldeki davada taraflar arasındaki ilişki hukuki nitelikçe “hizmet temini (alım) sözleşmesi” olup; kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından, TBK’nın zamanaşımı ile ilgili genel hükmü olan 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Zamanaşımı süresi, davacı tarafından dava dışı işçiye ödeme yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Ödeme tarihi 22.07.2016 olup, dava 17.05.2018 tarihinde zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olup, bu davalıların zanamaşımı savunmaları yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/2112 esas, 2020/3610 karar sayılı, 12/11/2020, 2019/2245 esas, 2020/3609 karar sayılı, 12/11/2020 tarihli, 2019/2109 esas, 2020/3606 karar sayılı 12/11/2020 tarihli, 2017/2795 esas, 2020/3459 karar sayılı, 05/11/2020 tarihli 2019/2118 esas, 2020/3371 karar sayılı, 02/11/2020 tarihli, 2019/2117 esas, 2020/3213 karar sayılı, 22/10/2020 tarihli emsal kararlarında vurgulandığı üzere “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.”
Yukarıda belirlenen ilkeler gözetilerek somut olay değerlendirildiğinde; davacı iş sahibi ile davalı yükleniciler arasında temizlik hizmet alım sözleşmeleri akdedildiği, dava dışı işçi …’in hizmet alım sözleşmeleri kapsamında, davalı şirketler bünyesinde temizlik işçisi olarak çalıştığı, davacının dava dışı …’e 22.07.2016 tarihinde 22.795,31 TL kıdem tazminatı ödemesi yaptığı, davacı tarafından ödenen kıdem tazminatından, davalı yüklenicilerin dava dışı işçileri kendi yanında çalıştırdıkları süre ile orantılı olarak sorumlu oldukları, bilirkişi heyetinin ek raporunda davacı tarafından ödenen 22.795,31 TL kıdem tazminatının tamamından davalı yüklenicilerin, ilgili işçiyi kendi yanında çalıştırdıkları süre gözetilerek sorumluluk oran ve miktarlarının tespit edildiği, bilirkişi heyeti ek raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, her bir davalının sorumlu olduğu miktara ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının, davasının KABULÜ ile;
1.843,63 TL alacağın davalı ….’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
1.838,58 TL alacağın davalı …’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
5.510,68 TL alacağın davalı …. ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
1.828,47 TL alacağın davalı …. ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
1.823,42 TL alacağın davalı … ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
1.828,47 TL alacağın davalı …. ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
3.682,20 TL alacağın davalılar …. ile … ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3.677,15 TL alacağın davalılar …. ile … ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
762,71 TL alacağın davalı …. ’den ödeme tarihi olan 22.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.557,15 TL nispi harca, peşin alınan 389,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.167,86 TL karar ve ilam harcının,
93,43 TL’lik kısmının davalı ….’den,
93,43 TL’lik kısmının davalı …’den,
282,69 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
93,43 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
93,43 TL’lik kısmının davalı … ’den,
93,43 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
189,16 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
189,16 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
39,70 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
alınarak davacıya verilmesine, alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
3-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 5,20 TL vekalet suret harcı, 35,90 TL başvuru harcı, 389,29 TL peşin harç, 911,20 TL davetiye ve posta gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.641,5 TL yargılama giderinin,
213,96 TL’lik kısmının davalı ….’den,
213,96 TL’lik kısmının davalı …’den,
636,60 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
213,96 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
213,96 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
213,96 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
425,28 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
425,28 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
84,54 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
davalı taraflardan ayrı ayrı alınarak davacı tarafa verilmesine.
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 4.080,00 TL vekalet ücretinin,
330,48 TL’lik kısmının davalı ….’den,
330,48 TL’lik kısmının davalı …’den,
983,28 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
330,48 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
330,48 TL’lik kısmının davalı … ’den,
330,48 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
656,88 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
656,88 TL’lik kısmının davalılar …. ile … ’den müştereken ve müteselsilen,
130,61 TL’lik kısmının davalı …. ’den,
ayrı ayrı alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin ve davalıların yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır