Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/215 E. 2022/165 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/215
KARAR NO : 2022/165

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 09/02/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülen Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı banka tarafından davacılar aleyhine 28.12.2009 tanzim ve 06.12.2017 vadeli 18.000,00-TL bedelli bono ile ilgili İzmir 4. İcra Müdürlüğünün …/…E. sayılı dosyasında takip başlatıldığı, davacıların 2009 yılında … isimli şahsa davalı bankadan kullandırılan krediye kefil olduklarını, borcun 2010 yılında tamamen ödenerek kapandığını, davacıların bu kredi sözleşmesi dışında kefil olarak imzaladıkları sözleşme bulunmadığını, davalı bankanın 2016 yılında …’a kredi kullandırdığını, bu sözleşmede davacıların kefalet imzası bulunmadığını, davalı bankadan 2009 yılında kullandırılan ve 2010 yılında kapatılan kredi sözleşmesinin o tarihte teminatı olarak aldığı takip dayanağı bono senedinin vade tarihini 06.12.2017 olarak doldurmak sureti ile icra takibi başlatıldığını, …’a kullandırılan ve kredinin teminatı olarak alınan bu senedin o tarihteki kredi borcunun ödenmiş olması nedeniyle bedelsiz kaldığını, davacıların imzalamadıkları sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, açıkladığı nedenlerle takibin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, davacıların takibe konu senetten dolayı borçlarının bulunmadığının tespitine ve senedin iptaline, % 20 tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle ; Bankanın Ödemiş Şubesi ile dava dışı … arasında GKS imzalanmış davacılar … ve … da sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış sözleşmeye istinaden …’a krediler kullandırıldığını, kredi sözleşmelerine istinaden kredi borçlarının ödeme vasıtası olarak tahsilinde ve tahsil edildiği oranda kredi borcuna mahsup edilmek üzere ifa amaçlı olarak lehtarı … ,Keşideci … olan Davacı …’ın müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduğu 06.12.2017 vade tarihli 18.000.-TL bedelli senedin bankaya teslim edildiğini, kredi ödemelerinin yapılmaması üzerine kredi hesapları kat edilerek İzmir 4. İcra Müdürlüğünün …/…Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü yolu ile takip başlatıldığını, senetin davacılar tarafından iradeleri ile imzalandığını, senetin teminat olarak alınmadığını, sonradan doldurulmasının da söz konusu olmadığını, borcun senet borcu olup tarafların iddialarının aksine borcun kefalet ile sınırlanmasının mümkün olmadığını, açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir 4. İcara Müdürlüğü’ nün …/… E. Sayılı dosyasından davalı bankanın davacılar aleyhine toplam 18.341,68 TL alacak için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icara takibi yapılmış olduğu görülmüştür.
Bilirkişi Raporu : Bilirkişi …tarafından düzenlenen 18/11/2019 tarihli raporda özetle ; Davalı Bankanın Ödemiş Şubesince, dava dışı … ’a 02.04.2008 düzenleme tarihli 20.000.00-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ve 11.11.2016 düzenleme tarihli Ticari Kart Sözleşmesi imzalatıldığı, Genel Kredi Sözleşmesini davacılar … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, Ticari Kart Sözleşmesinde davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefalet imzalarının bulunmadığı, Genel Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlu …’a … no.lu kredi hesabından 07.07.2015 tarihinde 20.000.00.-TL nakit kredi kullandırıldığı, kredi ödenmediğinden kredi hesabının 18.09.2017 tarihinde 14.127.46-TL olarak kat edildiği, Ticari Kart Sözleşmesine istinaden … no.lu kredi hesabından 11.11.2016 tarihinde yıllık % 22.68 akdi faiz oranı ile 11.000.-TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı, Kredi ödenmediğinden kredi hesabının 18.09.2017 tarihinde 13.594.59-TL olarak kat edildiği, Üretici kredi kartından doğan ödenmeyen 138.00-TL ana para tutarının 18.09.2017 tarihinde 182.05-TL olarak kat edildiği, takibe konu bononun dava dışı asıl borçlu ile bankanın Ödemiş Şubesi arasında akdedilen 02.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerin 2009 yılında Kiraz Şubesine devredilmesi sonrasında Kiraz Şubesi tarafından dava dışı asıl borçlunun …, müteselsil kefiller … ve …’ın kefil sıfatıyla yer aldığı 28.12.2009 düzenleme tarihli 06.12.2017 vadeli 18.000.-TL bedelli ve bankaya ciro edilen senedin alındığı, senet üzerinde sözleşmenin teminatı olduğu yönünde herhangi bir ibare bulunmadığı gibi senedin düzenleme tarihinde bankaca dava dışı asıl borçlu ve davacıların imzasına havi herhangi bir sözleşmenin de dosyaya sunulmadığı, mahkememizce … Genel Müdürlüğüne gönderilen 06.05.2009 tarihli müzekkereye verilen 29.05.2019 tarihli cevabi yazıda: “ …’a yönelik olarak banka kayıtlarında yapılan incelemede: Söz konusu kişiye ait Kiraz Şube nezdinde … no.lu hesap tespit edilmiş olup, şahsın 2009 yılında kullanmış olduğu taksitli kredisi bulunmamaktadır. 11.11.2016 tarihinde 11.000-TL kredi kullanmıştır. Ticari Kart sözleşmesi ve ödeme tablosu ekte tarafınıza sunulmuştur. Yazınızda belirtilen bono ile ilgili çalışmalarımız devam etmekte olup, sonuçlandığında kurumunuza bilgi verilecektir” Denildiği, 16.08.2019 tarihli yazıda: senet aslının İzmir 4. İcra Müdürlüğünün …/…Esas sayılı dosyasındaki takiple ilgili olarak icra emanetinde olduğunun bildirildiği, …’ın vefatı üzerine 24.11.2017 tarihinde kredilerin hayat sigortasının yapıldığı … A.Ş’den 12.000.-TL ve 7.390.55-TL Vefat tazminatı ödemesi yapılmış ve kredilerin ana paralarına mahsup edildiği hesap ekstresinden tespit edildiği, dava dışı …’ın davalı bankanın dosyaya gönderdiği yazısından da anlaşılacağı üzere 2008 ve 2009 yılından ileri gelen herhangi bir borcunun bulunmadığı, takibe konu kredilerin 07.07.2015 ve 11.11.2016 tarihinde kullandırılan kredilerden ileri geldiği,
04.01.2018 Takip tarihi itibariyle:
5.685.31-TL Asıl alacak
733.51-TL İşlemiş faiz
36.68-TL Faizin % 5 gider vergisi
6.455.50-TL Toplam
Genel Kredi Sözleşmesi kapsamından kullandırılan ve 6.455.50-TL olarak tespit edilen Banka alacağından davacılar … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluklarının devam ettiği,
2.776.64-TL Asıl alacak
644.55-TL İşlemiş faiz
32.23-TL Faizin 5 gider vergisi
3.453.42-TL Toplam
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunmadığı Ticari Kart Sözleşmesi kapsamında kullandırılan ve 3.453.42-TL olarak tespit edilen banka alacağından … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluklarının bulunmadığı,
Takibe konu senetteki kefalet imzalarının dikkate alınası halinde:
8.461.95-TL Asıl alacak
1.378.06-TL İşlemiş faiz
68.91-TL Faizin % 5 gider vergisi
9.908.92-TL Krediler toplamı
195.27-TL Protesto gideri
10.104.19-TL Toplam
Banka alacağından davacılar … ve …’ın sorumluluklarının bulunduğu görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
Bilirkişi Ek Raporu : Bilirkişi …tarafından düzenlenen 26/01/2022 tarihli ek raporda özetle ; Kök raporda açıklandığı üzere: Takibe konu bononun dava dışı asıl borçlu ile bankanın Ödemiş Şubesi arasında akdedilen 02.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerin 2009 yılında Kiraz Şubesine devredilmesi sonrasında Kiraz Şubesi tarafından dava dışı asıl borçlunun …, müteselsil kefiller … ve …’ın kefil sıfatıyla yer aldığı 28.12.2009 düzenleme tarihli 06.12.2017 vadeli 18.000.-TL bedelli ve bankaya ciro edilen senedin alındığı görüş ve kanaatine varıldığı, senet üzerinde dava dışı …’a 2009 yılında kullandırılan kredinin teminatı olarak alındığı yönünde herhangi bir ibare bulunmadığından kök raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerde değişikliği gerektirecek bir husus bulunmadığı görüşü ile ek raporunu düzenlemiştir.
Dava; Kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır
Menfi tespit davalarında ispat yükümlülüğü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak imzası ikrar edilmiş bono alacağın varlığını ispatlayan kesin delil niteliğinde olup bu kez borçlunun borcunun bulunmadığını, usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bono, ödeme vaadi niteliğinde kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir, ispat külfeti davacı taraftadır.
Davalı Bankanın Ödemiş Şubesince, dava dışı … ’a 02.04.2008 düzenleme tarihli 20.000.00-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ve 11.11.2016 düzenleme tarihli Ticari Kart Sözleşmesi imzalatılmıştır.
Bilirkişi kök ve ek raporu da birlikte değerlendirilmiştir; Genel Kredi Sözleşmesini davacılar … ve … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır. Bankaların genel kredi uygulamaları içerisinde kredilerin dayanağı Genel Kredi Sözleşmesi düzenlenirken , kullandırılacak kredi tutarı ile orantılı olarak borcun ödenmemesi halinde yürürlüğe koyabileceği çerçevede sözleşmede taraf olan asıl borçlu ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin imzasına havi sözleşmeye ek olarak bonolar alındığı,Takibe konu bononun dava dışı asıl borçlu ile bankanın Ödemiş Şubesi arasında akdedilen 02.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerin 2009 yılında Kiraz Şubesine devredilmesi sonrasında Kiraz Şubesi tarafından dava dışı asıl borçlunun …, müteselsil kefiller … ve …’ın kefil sıfatıyla yer aldığı 28.12.2009 düzenleme tarihli 06.12.2017 vadeli 18.000.-TL bedelli ve bankaya ciro edilen senedin alındığı anlaşılmıştır.
Senet üzerinde sözleşmenin teminatı olduğu yönünde herhangi bir ibarenin bulunmadığı aynı zamanda senedin düzenleme tarihinde bankaca dava dışı asıl borçlu ve davacıların imzasına havi herhangi bir sözleşme dosyaya sunulmadığı tespiti yapılmıştır.
GKS 10.Madde: ” Müşteri, bankanın dilediği zaman dilediği miktar ve nitelikte bankaca kabule şayan ticari senetleri rehin etmeyi taahhüt eder. Banka tahsil cirosu ile kendisinde bulunan senetlerin sonradan teminat cirosu ile devrini istemeye yetkilidir.” şeklinde düzenlenmiştir
… Genel Müdürlüğüne gönderilen 06.05.2009 tarihli müzekkereye verilen 29.05.2019 tarihli cevap yazısı :” …’a yönelik olarak banka kayıtlarında yapılan incelemede: Söz konusu kişiye ait Kiraz Şube nezdinde … no.lu hesap tespit edilmiş olup, şahsın 2009 yılında kullanmış olduğu taksitli kredisi bulunmamaktadır. 11.11.2016 tarihinde 11.000-TL kredi kullanmıştır. Ticari Kart sözleşmesi ve ödeme tablosu ekte tarafınıza sunulmuştur. Yazınızda belirtilen bono ile ilgili çalışmalarımız devam etmekte olup, sonuçlandığında kurumunuza bilgi verilecektir” şeklinde cevap verildiği görülmüştür.
Yargıtay HGK kararına göre 2017(19)11-893 E. 2021 /1499 K sayılı 25.11.2021 “…25. Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse (ciro görmemişse), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını (riskin gerçekleşmediğini) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’î olarak öne sürebilir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’înin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür.
26. Hemen belirtilmelidir ki, kambiyo senedinin üzerinde teminat kaydı var ise ancak neyin teminatı olduğu belirtilmemiş ise bu kayıt kambiyo senedinin mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Buna karşılık senet üzerinde asıl borç ilişkisine atıf yapan veya ödemeyi şarta bağlayan kayıtlar olması durumunda senedin mücerretlik vasfı ortadan kalkacağından böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz. Başka bir deyişle kambiyo senedinin teminat senedi olduğunun senet metninden anlaşılması durumunda senedin mücerretlik vasfı ortadan kalkacağı için senet hükümsüzdür ve bu hükümsüzlük; borçlu tarafından, lehtara veya ciranta konumunda olan hamile karşı da ileri sürülebilir. Dolayısıyla senet metninden anlaşılan bu def’î mutlak def’î niteliğinde olup, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Dava konusu bononun tanzim tarihi ile kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin ve davacının ipotek tesisine ilişkin resmî senet tarihinin aynı tarih -25.01.2011- olması, davacının genel ticari kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalaması, kredi borçlusunun dava dışı şirket olması, 25.01.2011 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinin 9/a maddesinde “Müşteri, bankanın gerekli gördüğü zaman talep edeceği miktar ve nitelikte ticari senetleri vermeyi taahhüt eder. Banka senetlerin dilerse rehnini, dilerse temlikini istemeye yetkilidir” şeklinde hüküm bulunması karşısında, senet metninde “teminattır” kelimesi yazılı olmasa dahi dava konusu 75.000TL bedelli senedin teminat senedi olduğu, davalı bankanın ise bu hususun aksini ispat edemediği anlaşılmaktadır.
33. Ayrıca, 75.825TL borcun kapatılmasından sonra ipoteğin fek edileceğini bildirip, davacının 22.09.2011 tarihinde dava dışı şirket adına söz konusu borcu saat 10:57’de kapatmasından sonra yine aynı gün saat 17:18’de dava dışı şirkete yeniden kredi kullandırıp, yeni kredi borçlarından dolayı davacıyı ilk kredinin teminatı olarak verilen bono nedeniyle sorumlu tutmasının da iyiniyet prensipleri ile bağdaşmayacağı, 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesine aykırı olacağı açıktır.
34. Önemle vurgulamak gerekir ki, bononun düzenlendiği tarihte yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK’nın 492. maddesi gereğince asıl borç herhangi bir sebeple sakıt olduğunda, kefil de ber’î olacağından davacının dava konusu bono nedeniyle menfi tespit isteminin yerinde olduğu açıktır. Zira asıl borç yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ödeme ile sona ermiştir.
35. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından dava konusu bononun kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı bankaya verildiği konusunda çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, taraflar arasındaki genel ticarî kredi sözleşmesinde davacının vermiş olduğu teminat hâlen devam ettiğinden ödeme tarihi olan 22.09.2011’den hesabın kat edildiği 25.01.2012 tarihine kadar olan borç miktarının hesaplanması gerektiği gerekçesiyle direnme kararının belirtilen bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir…”
Tüm Dosya kapsamına göre; Davacıların kefil olarak imzaladıkları senedin, 02.04.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan ve 2009 yılında Kiraz Şubesine devredilen kredinin teminatı olduğu, Kiraz Şubesi tarafından dava dışı asıl borçlunun …, müteselsil kefiller … ve …’ın kefil sıfatıyla yer aldığı 28.12.2009 düzenleme tarihli 06.12.2017 vadeli 18.000.-TL bedelli ve bankaya ciro edilen senedin alındığı, … Genel Müdürlüğü 29.05.2019 tarihli cevap yazısına göre, dava dışı asıl borçlu …’a ait Kiraz Şube nezdinde … no.lu hesabın tespit edildiği, şahsın 2009 yılında kullanmış olduğu taksitli kredisinin bulunmadığı, 11.11.2016 tarihinde 11.000-TL kredi kullandırıldığı, dolayısıyla davalıların kefil olarak yer aldıkları senedin bu kredinin teminatı olduğunun anlaşıldığı, bu kredi borcunun kapatıldığı 2016 yılında kullandırılan kredilerden yukarıda yer verilen Yargıtay HKGK karar gerekçesinde de anlaşılacağı üzere davacıların kefil olarak sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla,
Davacıların davasısın kabulüne, İzmir 4.İcra Müdürlüğü’ nün …/…E.sayılı dosyasına konu 28.12.2009 tanzim ve 06.12.2017 vade tarihli 18.000 TL. Bedelli bono nedeniyle nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine,
Davalı bankanın, dava konusu bononun hangi kredinin teminatı olarak verildiğini bilecek durumda olduğu ve kambiyo takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu kanaati ile asıl alacağın % 20 si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın KABÜLÜ ile ;
1-Davacıların İzmir 4.İcra Müdürlüğü’nün …/…E.sayılı dosyasına konu 28.12.2009 tanzim ve 06.12.2017 vade tarihli 18.000,00-TL Bedelli bono nedeniyle nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Asıl alacağın % 20 si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.229,58‬-TL harçtan peşin alınan 313,24-TL harcın mahsubu ile bakiye 916,34‬-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDINA,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı yararına takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 35,90-TL dava açma ilk gideri, 450,00-TL bilirkişi ücreti, 173,50-TL tebligat ve posta gideri, olmak üzere toplam 659,4‬0-TL Yargılama giderinin peşin yatırılan 313,24-TL harç ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır