Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1406 E. 2021/1013 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1406
KARAR NO : 2021/1013

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı banka tarafından müvekkili hakkında İzmir … İcra Müdürlüğü’nün
…/… sayılı dosyasından kambiyo takibi başlatıldığını, ödeme emrine dayanak olarak gösterilen belgede keşide tarihinin 30/03/2018 olarak gösterildiğini, müvekkilinin Denizli’de faaliyet gösteren dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı iken 30/03/2016 tarihinde hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını ve bu hususu Denizli … Noterliği’nin 30/03/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı bankaya bildirdiğini, davalı bankanın ise Denizli … Noterliği’nin 30/03/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile müvekkilinin sorumluluğunun devam edeceğini bildirdiğini, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranarak “kefaletten döndüğünü” davalı bankaya bildirdiğini, 6098 sayılı TBK’da kefalet sözleşmesinden dönmenin düzenlendiğini, bu düzenlemeye göre kefilin sözleşmeden dönebilmesi için kefaletin ileride doğacak bir borç için verilmesi ve asıl borçlunun maddi durumunun bozulmuş olması gerektiğini, olayda her iki durumun oluştuğunu, müvekkilinin takibe ve davaya konu kefalet sözleşmesini 2013 yılında imzaladığını ve 3 yıl sonra 2016 yılının aynı ayında hem şirketten ayrıldığını hem de kefaletten döndüğünü, aradaki 3 yılda asıl borçlunun durumundaki artan kötüleşmeye bizzat tanık olduğunu, müvekkilinin her iki koşulu gerçekleştirerek davalıya usulüne uygun yazılı bildirimde bulunduğunu, bunların yanı sıra takibe dayanak olarak sunulan senedin kanaatlerine göre bir kredi sözleşmesinin akabinde verilmiş teminat senedi olabileceğini ancak teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığını, müvekkilinin bugüne kadar herhangi bir şekilde İzmir’de böyle bir belgeye imza atmadığını, kefaletten dönen kimsenin karşı tarafın muvafakatine ihtiyacı olmadığını, bu nedenle müvekkilinin istifasının tebliğ edildiği tarihten itibaren şirket ile arasındaki tüm kefillik sıfatını ortadan kalktığını belirterek, müvekkilinin İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasına dayanak oluşturan kefalet sözleşmesinden dolayı davalıya borçlu olmadığını tespitine, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafça düzenlenen ve dava dışı … Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından ciro edilerek borçlarının ödenmesi amacıyla müvekkili bankaya verilen bononun kambiyo senedi olduğunu, bu bononun kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınmadığını, teminat senedi niteliğinin bulunmadığını, TTK’nın 776. maddesinde sayılan tüm unsurları taşıdığını, kambiyo takibi yapılmasın engelleyen bir durumun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere bonoda teminat senedi olduğuna ilişkin hiçbir ibarenin ve kaydın bulunmadığını, bononun bedelsiz olduğu ve borç olmadığı yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, imzaların ikrar edildiğini, bononun bazı kısımlarının müvekkili tarafından doldurulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafça gönderilen 10/03/2016 tarihli istifaya müvekkili tarafından Denizli … Noterliği’nin 30/03/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini ve “kefaletten vazgeçme isteğinin geçersiz olduğunun” ihtar edildiğini, kefalet sözleşmesinin 3.4 maddesi gereğince davacı tarafın kefaletten vazgeçme hakkından feragat ettiğini, 05/08/2013 tarihli kefaletnamenin süresiz olduğunu ve 10 yıl süre ile devam edeceğini, davacının dönme gerekçesi olarak ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı olduğunu, aynı zamanda şirket ortağı olan davacının ortağı olduğu şirketin hesaplarına erişme yetisinin bulunduğunu, kefilin asıl borçlunun maddi durumunu iyi niyetli olarak bilmiyor olması gerektiğini belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına alacağın % 20’si oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; bedelsizlik hukuki sebebine dayalı menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili cevap dilekçesinin yasal sürede verilmediğini ileri sürmüş ise de; 6100 sayılı HMK’nın 127/1 maddesi gereğince 2 haftalık cevap verme süresi dava dilekçesinin davalıya tebliği tarihinden itibaren başlayacak olup; dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilemediği, davalı tarafça davadan haberdar olunarak 21/01/2020 tarihli cevap dilekçesinin verildiği anlaşıldığından, bu durumda dilekçe tarihinde davadan haberdar olunduğunun kabulü gerektiğinden, cevap dilekçesinin yasal süre içerisinde verildiği kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacının, dava dışı … Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye olan kefaletinden dönme koşullarının bulunup bulunmadığı, dava konusu 30/03/2018 düzenleme, 31/08/2018 vade tarihli 750.000,00 TL bedelli senedin teminat senedi olup olmadığı, davacının bu senede dayalı olarak İzmir … İcra Müdürlüğü’nde başlatılan …/… sayılı takip nedeniyle davalıya borcunun bulunup bulunmadığı’’ konularındadır.
Davanın konusu olan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı…A.Ş. tarafından aralarında davacının da bulunduğu, borçlular hakkında 454.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere faiz ve ferileriyle birlikte toplam 458.415,40 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi olduğu görülmüştür.
Takibin dayanağı olan senet incelendiğinde; davacı … tarafından dava dışı … Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. emrine düzenlendiği, … ile …’ın müşterek borçlu-müteselsil keifl olarak yer aldıkları, senedin 06/03/2018 düzenleme, 31/08/2013 vade tarihli, 750.000,00 TL bedelli olduğu, bu senedin şirketin cirosu ile davacı bankaya geçtiği görülmüştür.
Mahkememizce uyuşmazlık konularında davalı banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 19/07/2021 tarihli raporunda özetle; davalı banka ile dava dışı … Teks. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 03/07/2008 düzenleme tarihli 270.000,00 TL bedelli; 09/05/2007 düzenleme tarihli 550.000,00 TL bedelli; 10/03/2008 düzenleme tarihli 180.000,00 TL bedelli; 22/08/2008 düzenleme tarihli 73.840,61 TL bedelli; 30/03/2011 düzenleme tarihli 1.200.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmeleri ile 05/08/2013 düzenleme tarihli ticari kart sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşmelerin tamamını davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacının genel kredi sözleşmelerinden dolayı toplam 2.273.840,61 TL ve ticari kart sözleşmesinden dolayı 130.000,00 TL kefalet limitinin belirlendiğini, sözleşmelere dayalı olarak asıl borçlu şirkete taksitli ticari kredi, doğrudan borçlanma kredisi ve KMH’dan kredi kullandırıldığını, ödemelerdeki aksaklık üzerine kredi hesaplarının kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, davacının 18/08/2018 tarihinde temerrüde düştüğünü, bankaların genel kredi uygulamaları içerisinde kredilerin dayanağı genel kredi sözleşmesi düzenlenirken kullandırılacak kredi tutarı ile orantılı olarak borcun ödenmemesi halinde yürürlüğe koyabileceği çerçevede sözleşmede taraf olan asıl borçlu ve kefillerin imzasını içeren cirolu sözleşmeye ek olarak senetlerin alınmakta olduğunu, takibe konu senettede alacaklı sıfatında kredi müşterisi şirketin borçlu sıfatında sözleşmenin müteselsil kefillerinden dava dışı …’ın, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatında ise dava dışı … ile davacının bulunduğunu, 31/08/2018 vade tarihli ve 750.000,00 TL bedelli olarak düzenlenen senedin bankaya ciro yoluyla devredildiğini, senedin düzenleme tarihinin 30/03/2018 olduğunu, tarihin genel kredi sözleşmeleri ve ticari kart sözleşme tarihleri ile uyumlu olmadığı gibi davacının kefaletinin son bulması yönünde davacı bankaya keşide ettiği 10/03/2016 tarihli istifadan sonrasına ait olduğunu, senedin düzenleme tarihinin davalı bankanın davacının kefaletten istifa ettiğine ilişkin verilen cevabi ihtar tarihini taşıdığını, senet üzerinde kredilerin teminatı olarak alındığı yönünde herhangi bir ibarenin bulunmadığını, takdirin mahkemeye ait olduğunu, 17/09/2018 takip tarihi itibariyle davalı bankanın bu sözleşmelerden doğan toplam 459.534,37 TL riskinin bulunduğunu, kredilerin dayanağının davacının müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşmeler olduğunun ve davacının kefaletten istifa ettiğinin bankaca kabul edilmemesi olduğunun dikkate alınması halinde davacının toplam 458.415,40 TL banka alacağından tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla sorumlu olduğunu, davacının davalı bankaya gönderdiği 10/03/2016 tarihli istifanamenin dikkate alınması halinde kat ihtarına konu edilen taksitli ticari kredinin 30/11/2016 tarihinde, …-… numaralı kredinin 10/05/2017 tarihinde kullandırıldığını ve dolayısıyla davacının istif tarihi sonrasına ait olduğunu, BCH gibi çalışan KMH’ın 10/03/2016 tarihinde borç bakiyesinin 194.872,55 TL olduğunu, ancak kat ihtarında bu kredi yönünden 85.961,38 TL borç bakiyesinin kat edildiğini ve davacı borçludan istenen bu tutarla bağlı kalındığında 17/09/2018 takip tarihi itibariyle 85.961,38 TL’si asıl alacak, 3.900,36 TL’si işlemiş faiz ve 195,02 TL’si BSMV olmak üzere toplam 90.056,76 TL banka alacağından davacının tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun devam ettiğini bildirmiştir.
Davacı, davalı bankaya Denizli … Noterliği’nden gönderdiği 10/03/2016 tarihli … yevmiye numaralı istifaname ile; “… San ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı iken ortaklıktan ayrılmış olması sebebiyle kefillikten vazgeçtiğini ve istifa ettiğini, bundan böyle şirkete ait ve şirket yetkilileri … ve … isimli kişilerle ilgili hiçbir borcu kabul etmediğini, kefilliğin kendisini bağlamadığını, bu tarihten sonra isimleri yazılı olan kişilerin ve şirketin kullanacağı hiçbir krediden sorumlu olmayacağını” bildirmiştir.
Davalı banka, davacının bu ihtarnamesine karşılık Denizli … Noterliği’nden gönderdiği 30/03/2016 tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile; “muhatap …’ın imzaladığı 05/08/2013 tarihli kefaletnamenin Borçlar Kanunu’na göre süresiz olduğunu, kefaletten doğan sorumluluğun şubenin kredili müşterisi … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinden doğan kredili ilişkisi ve riskleri sona erene kadar ya da kefaletname imza tarihinden itibaren 10 yıl süre ile devam edeceğini, bu nedenle muhatabın kefaletten vazgeçme isteğinin BK hükümlerine aykırı olduğunu, vazgeçme isteğini kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini” bildirmiştir.
Dava konusu bir kısım genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın “Kefaletin Hitamı” ana ve “Asıl borcun sükutu” alt başlıklı 492. maddesinde; “Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur.” düzenlemesine; “Mahdut zaman için kefalet” başlıklı 493. maddesinde; (1) Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın inkızasını takip eden bir ay zarfında alacaklı bu bapta icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil kefaletten beri olur.” düzenlemesine ve “Mahdut olmayan zaman için kefalet” başlıklı 494. maddesinde; “(1) Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuş ise asıl borç muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam etmesini talep edebilir. (2) Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklı tarafından borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf olmadığı takdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu ihbarın yapılmasını ve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile icraya veya mahkemeye müracaatle hakkını takip etmesini talep edebilir. Alacaklı, kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
818 sayılı BK’nın 492. maddesinin karşılığı TBK’nın 599. maddesinde; 493. maddesinin karşılığı TBK’nın 600. maddesinde ve 494. maddesinin karşılığı TBK’nın 601. maddesinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın “Kefaletten dönme” başlıklı 599. maddesinde; “(1)Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir. (2) Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesine; “Süreli kefalette” başlıklı 600. maddesinde; “Süreli kefalette kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur.” düzenlemesine; “Süreli olmayan kefalette” başlıklı 601. maddesinde; “(1) Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir. (2) Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir. (3) Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, kefil borcundan kurtulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalı banka ile dava dışı borçlu şirket arasında düzenlenen 10/03/2008 tarihli, 180.000 YTL bedelli genel kredi sözleşmesinin “Kefalet ve Kefillerin Sorumluluğu” başlıklı 12. maddesinde 3 numaralı paragrafta; “Kefil, Borçlar Kanunu’nun 493 ve 494. Maddelerinde kendisine tanınmış olan kefaletten kurtulma imkanını veren haklardan feragat eder ve buı maddelere dayanarak bankaya karşı hiçbir istekte bulunamaz” denmiştir.
Sunulan ve toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği değerlendirildiğinde; davalı banka ile dava dışı borçlu şirket arasında düzenlenen sözleşme, genel hükümlere göre düzenlenmiş ticari nitelikte ve süresiz bir sözleşmedir. Yani, borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğu devam edecektir. Diğer yandan, davacı, sözleşmenin 12. maddesinde 818 sayılı BK’nın 493 ve 494. maddelerinde kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat etmiş ve bu maddelere dayanarak bankaya karşı hiçbir istekte bulunmamayı kabul etmiştir. 818 sayılı BK’nın 493. ve 494. maddeleri hükümleri emredici nitelikte değildir. Bu nedenle, davacı kefil, kredi sözleşmesi kurulurken, anılan hükümlerle kendisine kefaletten kurtulma olanağı veren haklardan peşinen feragat edebilir, böyle bir feragat hukuken geçerlidir. Kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Bu şekildeki bildirim sözleşmenin diğer tarafça açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmayacaktır. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması da sonuca etkili değildir. Nitekim HGK’nın 23/10/2002 tarihli, 19-866/845 sayılı kararı da bu yöndedir. Davalı bankanın, davacının tek taraflı kefaletten vazgeçme bildirimini kabul etmemiş olması, sözleşmenin 12. maddesi hükmü ve genel kredi sözleşmesinin süresiz oluşu dikkate alındığında davacının kefaletinin devam ettiği ve geçerli olduğu kabul edilmiş, aksi yöndeki davacı iddiası haklı bulunmamıştır. Senedin teminat senedi olabileceği ve bazı kısımlarının sonradan doldurulduğu yönündeki davacı iddiasına gelince; davaya konu genel kredi sözleşmesinde senede herhangi bir atıf bulunmadığı gibi senet üzerinde de teminat senedi olduğuna ilişkin bir ibare yoktur. Senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddiayı ispat yükü davacı tarafa aittir. Davacı taraf bu yöndeki iddiasını yazılı delillerle ispatlayamamış olduğundan, dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline de dayanmadığından, buna ilişkin itirazı da haklı görülmemiştir. Davacının, dava dışı borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı iken 30/03/2016 tarihinde hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı yönündeki iddiası değerlendirildiğinde; borçlu şirketin ortaklığından ayrılma kefilin sorumluluğunu sona erdiren bir neden olmadığından, buna yönelik davacı iddiası da haklı bulunmamıştır. Davaya konu senet, davalı bankaya ciro yolu ile geçmiş olup, davalının alacağı kambiyo senedine dayalı bir alacak olduğundan, genel kredi sözleşmelerinin tarihi ile senedin düzenlenme tarihleri farklı olduğundan, ispat yükü davacıda olup, davacı taraf senetten dolayı borçlu olmadığını ispata yarar nitelikte ve senetle aynı güçte yazılı delil sunmadığından, dilekçesinde açık bir şekilde yemin delilini de göstermediğinden, kaldı ki aldırılan bilirkişi raporuna göre de takip tarihi itibariyle davalı bankanın bu sözleşmelerden doğan toplam 459.534,37 TL riskinin bulunduğu anlaşıldığından, dava haklı bulunmamış, reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Verilmiş ve uygulanmış bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından, davalı vekilinin tazminat isteği reddedilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 35,90 TL harçtan ve 8.000,00 TL tamamlama harcından düşülmesi ile kalan ‭7.976,6‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 39.970,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/12/2021

Başkan …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Katip …
(E-imza)