Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1238 E. 2022/1101 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1238
KARAR NO : 2022/1101
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/01/2023

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi davalı sigorta şirketince düzenlenen, davalı … adına tescilli … plakalı motorlu aracın … günü davalı yönetiminde … yönüne doğru giderken … Mevkii kavşağında trafik polisi olarak görev yapan ve araç dışında bulunan müvekkili …’a çarptığını, çarpma sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, göğsünde ve ayağında kırıklar oluştuğunu, müvekkilinin kalıcı şekilde sakat kaldığını, trafik kazası tespit tutanağına göre davalı sürücü …’nın tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin bir kusur ve kural ihlalinin bulunmadığını, Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasında davalının taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediğine dair karar verildiğini, müvekkilinin maddi zararlarının tazmin edilmesi amacıyla davalı sigorta şirketine başvurduğunu, başvuruya istinaden hasar dosyası oluşturulduğu belirtilmişse de bugüne kadar ödeme yapılmadığını, … Bölge Eğitim Hastanesi tarafından düzenlenen raporda “müvekkilinin yaşamsal fonksiyonlarını ağır derecede etkileyen kırıklarının bulunduğunun” belirlendiğini, müvekkilinin iş gücü kaybının oluştuğunu, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden alınan raporların bulunduğunu, … Bölge Eğitim Hastanesi tarafından düzenlenen rapora göre müvekkilinde kazadan kaynaklanan kas iskelet sisteminde oluşan hasarların meydana getirdiği engel oranının % 25 olduğunu ve bu engelin de süreklilik arz ettiğini, geçici iş görmezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı olduğunu, müvekkilinin ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklanan kayıplarının bulunduğunu, bedensel bütünlüğünde ve ruhsal dünyasında zarar oluştuğunu, manevi şahsiyetinde de derin yaralar oluştuğunu, davalının mallarını elden çıkarma ihtimalinin olduğunu, alacağın tahsili için davalı adına tescilli bulunan plakalı araçların kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması gerektiğini belirterek, …, … ve … plakalı araçların trafik kayıtlarına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla karar kesinleşinceye kadar devam etmek üzere ihtiyati tedbir konulmasına, TBK’nın 76. maddesi gereğince hükmedilen tazminattan mahsup edilmek üzere müvekkiline davalılarca sigorta poliçesinde öngörülen teminat kapsam ve limitleri dahilinde aylık 3.000,00 TL ödenmesine, maddi tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğunda HMK’nın 107. maddesine göre artırılmak kaydı ile şimdilik 10.200,00 TL maddi tazminatın müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsiline, 300.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücüden tahsiline, alacağa davalı sürücü yönünden kaza tarihi olan … tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise başvurunun tebliğ tarihi olan 26/09/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin müvekkilinin genel müdürlük adresinin Maslak- Sarıyer İstanbul’da olması nedeniyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, … plakalı aracın 10/06/2016- 10/06/2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçede yazılı teminat limiti ile sınırlı olduğunu, ölüm ve sakatlık durumunda kişi başı teminat limitinin azami 330.000,00 TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin sigortalısı kusuru oranında ve poliçe teminat limitiyle sınırlı olarak gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu kazanın oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığının ve kusur oranının, ayrıca gerçek zarar miktarının belirlenmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ispat eder nitelikte bir belgenin taraflarına tebliğ edilmediğini, sigortalı sürücünün kusurlu olduğuna hükmedilse bile mağdurun kusurlu eylemi zararın doğması ve artmasına yol açmış olduğundan TBK’nın 52. maddesi gereğince hükmedilecek tazminatın kaldırılması veya azaltılması gerektiğini, SGK’dan davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının ve maaş bağlanıp bağlanmadığının sorulması gerektiğini, zarar miktarının aktüer bir bilirkişi tarafından hesaplamasının yapılması gerektiğini, sürekli sakatlık tazminatının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlar uyarınca hesaplanması gerektiğini, tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek davanın öncelikle yetki yönünden bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; açılan davanın haksız olduğunu, davaya konu kazada müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, zararın sigorta tarafından karşılanması gerektiğini, sigorta şirketine başvurunun dava açma şartı olduğunu, istenen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına dayalı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava haksız fiile dayalı olup, HMK’nın 16. maddesi gereğince haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğundan ve somut olayda zarar görenin yerleşim yeri İzmir olup davaya İzmir Mahkemelerinde bakılabileceğinden, davalı sigorta şirketi vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “dava konusu … tarihli kazanın ne şekilde oluştuğu, kazanın oluş şekline göre kimin, hangi gerekçeyle ve ne oranda kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının geçici ve sürekli iş göremezliğinin oluşup oluşmadığı, varsa süresinin ve oranının ne olduğu, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik oran ve süresine göre ne miktar maddi tazminat alacağının bulunduğu, tazminattan TBK’nın 52. maddesi gereğince indirim yapılması koşullarının bulunup bulunmadığı, davalıların temerrüdünün hangi tarihte oluştuğu, davacının söz konusu kaza nedeniyle manevi yönden zarar görüp görmediği, davacının ne miktar maddi ve manevi tazminata hak kazandığı” konularındadır.
Mahkememizce dava konusu kaza nedeniyle davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı hususu İzmir SGK İl Müdürlüğü’nden sorulmuş, davacı ile gerçek kişi olan davalının ekonomik sosyal durum araştırmaları yapılmış, davacının tedavi gördüğü hastanelerden tanı, teşhis ve tedavisine ilişkin tıbbi belgeleri getirtilmiş, sigortalı araca ilişkin poliçe ile hasar dosyası örneği ve ayrıca dava konusu kazaya ilişkin Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasından gerekçeli karar, duruşma tutanakları ve kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporları getirtilerek dava konusu kazanın oluşunda kusur durumunun, davacının meydana gelen maddi zararının ve ayrıca iş göremezliğinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Davalı …’ya ait … plakalı kamyonet türü aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi davalı sigorta şirketi düzenlenmiştir. Poliçede vefat ve sakatlık durumunda kişi başı teminat limiti 310.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Dava konusu kaza ile ilgili olarak Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ceza yargılaması yapılmış, mahkemece davamızda davalı olan “…’nın yönetimindeki … plakalı aracını … tarihinde aşırı yağışlı havada tedbirsiz, dikkatsiz ve hızlı bir şekilde kullanması nedeniyle çevre yolunda görevli olan trafik polis memuru olan katılan …’a emniyet şeridi içerisinde çarpması şeklinde gelişen kazada …’nın asli ve tam kusurlu olduğu” gerekçeleriyle eylemine uyan TCK’nın 89/1 89/2-b-e, 62/1, 52/2, 52/4, 5271 sayılı CYY’nin 231/5, 231/8 maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin 29/03/2018 tarihli karar verilmiştir. Bu karar itiraz edilmeden 05/06/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Ceza mahkemesi söz konusu kararına trafik bilirkişisi … tarafından düzenlenen 08/11/2017 tarihli bilirkişi raporunu dayanak tutmuştur. Bu raporda; “sanık sürücü …’nın 2918 sayılı KTK’nın 52/b maddesini ihlalinden dolayı asli ve tam kusurlu olduğu, müşteki …’un ise kazada kusurunun bulunmadığı” belirtilmiştir.
Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … tarihli raporda; davalı sürücünün görüşün kısıtlı olduğu yağmurlu havadaki seyrini görüş durumuna uygun olmayan hızla ve önündeki araçla takip mesafesini korumayarak sürdürmesi nedeniyle oluşan kazada dikkat ve özen yükümlülüğüme aykırı davranması nedeniyle % 100 tam ve asli kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir.
Rapor, ceza dosyasında aldırılan rapor ile uyumlu bulunmuş, mahkememizce de hükme dayanak tutulmuştur.
Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin dilekçelerinde bildirdikleri tanıklarını dinletmek istedikleri konu davacının hastanede davalı tarafça ziyaret edilip edilmediğine, davacı ile ilgilenilip ilgilenilmediğine ilişkin olup, ahlaki bir yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğine ilişkin olan bu konunun davacı tarafın manevi tazminat isteği ile ilgili mahkememizin kanaatinde etkisinin bulunmayacağı kanaatine ulaşıldığından, dinlenmelerine gerek görülmemiştir.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda; davalı …’nın; serbest iş yaptığı, aylık 2.500-3.000,00 TL arası gelir elde ettiği, başkaca gelirinin bulunmadığı, kirada oturduğu, aylık 1.100,00 TL kira ödediği, bakmakla yükümlü olduğu eşinin olduğu, eşinin üniversite mezunu, gıda teknikeri olduğu, asgari ücretle çalıştığı, davalının üzerine kayıtlı 2016 model fiat fiorino araç ve 2015 model yamaha marka motorun bulunduğu, davacının 34 yaşında ve üniversite mezunu olduğu, fiziksel engelinin bulunmadığı; davacının da; … Müdürlüğü’nde … olarak çalıştığı, 5.000,00 TL maaş aldığı, bakmakla yükümlü eşinin ve iki çocuğunun olduğu, üzerine kayıtlı kral marka motosikletinin olduğu, 1.250,00 TL kira ödediği, …’tan 60.000,00 TL kredisinin olduğu belirlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili 21/09/2021 havale tarihli dilekçesi ile; davacıya hasar dosyasına ilişkin olarak daha öncesinde ödeme yapılmadığını bildirmiştir.
İzmir SGK İl Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; dava konusu kaza nedeniyle Vazife Malullüğü Tespit Kurulunca 2330 sayılı kanun kapsamında vazife malulü olduğuna karar verilmesi üzerine … tarihli yazıları ile …’ne bildirilerek sınıf değişikliği olurunun istendiği, sınıf değişikliği yapıldıktan sonra ilgilinin kurumlarına yeniden başvurması halinde kendisine 2330 sayılı kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlanarak 5434 sayılı kanunun ek 79. maddesine göre ek ödeme ödenebileceği bildirilmiştr.
… Bakanlığı … Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen … tarihli yazıda; davaya konu kazada yaralanan polis memuru davacıya 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve buna kanuna bağlı olarak çıkartılan Yönetmelik hükümleri gereğince nakdş tazminat ödenmesine karar verildiğini, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 6. maddesinde belirtilen “Bu kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminat ise bağlanacak emekli aylığı uğranılan maddi ve manevi zararın karşılığıdır” hükmünden anlaşılacağı üzere davacıya ödenen nakdi tazminatın ne kadarının maddi, ne kadarının manevi olduğu yönünde bir ayırım yapılmadığı bildirilmiştir.
Bu yazının ekinde gönderilen … Bakanlığı … Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu’nun … tarihli … Karar sayılı kararı incelendiğinde; yaralanma derecesine göre davacıya ödenecek miktarın 22.408,60 TL olarak belirlendiği ve kararlaştırıldığı görülmüştür.
Ödeme emri belgesi incelendiğinde de; kesintilerden sonra net 22.238,52 TL’nin … tarihinde ödendiği görülmüştür.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen … tarihli raporda; … doğumlu …’da … tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle oluşan sakatlık oranının olay tarihinde yürürlükte olan “Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinden faydalanılarak hesaplandığında; olaya bağlı gelişen birden fazla arıza olması nedeniyle Balthazard Formülü uygulandığında sakatlık oranının % 15.3 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 16 ay olarak kabulünün uygun olacağı bildirilmiştir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen … tarihli raporda; Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde davacının sakatlık oranının % 15.3 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin ise olay tarihinden itibaren 16 ay olduğu bildirilmiştir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiğinden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin emsal 01/07/2021 tarihli, 2020/2210 Esas ve 2021/612 Karar sayılı kararı da bu yönde olduğundan, dava konusu kaza … tarihinde gerçekleştiğinden, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hazırlanan iş göremezlik raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi … mahkememize sunduğu 11/12/2020 tarihli raporunda özetle; 01/06/2015 tarihli ZMMS poliçesi genel şartlarında belirtilen yöntem ile yapılan hesaplamada işleyecek aktif ve pasif dönem TRH 2010, % 1,8 teknik faiz üzerinden davacının teminat limiti dâhilinde talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 157.255,26 TL olarak, BK hükümleri ve Yargıtay hesaplama yöntemi ile yapılan hesaplamaya göre davacının teminat limiti dâhilinde isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 174.660,03 TL olarak belirlendiğini; davacıya 2330 sayılı yasa gereğince ödenen maddi ve manevi tazminat tutarının ayrıştırılması yetkisi içinde olmadığından, ödenen tazminatın maddi tazminata isabet eden tutarının sürekli iş göremezlik tazminat tutarlarından indirilemediğini, ödenen tutarın ne kadarının maddi tazminata mahsuben yapıldığının takdirinin ve takdir edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile güncellenerek sonuç tazminata hükmedilmesinin takdirinin mahkemeye bırakıldığını bildirmiştir. Rapor % 15,3 oranındaki sürekli iş göremezlik ve 16 ay geçici iş göremezlik süresi üzerinden hesaplanmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin kararı kapsamında TRH 2010 üzerinden hazırladığı ek raporunda; davacının, davalılardan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının 2.674,12 TL olduğunu, tazminat tutarının, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti içinde olduğunu, davacının davalılardan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 323.069,23 TL olduğunu, tespit olunan tazminat tutarın davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti içinde olduğunu, kök raporda da belirtildiği üzere, davacıya 2330 sayılı yasa gereğince ödenen maddi ve manevi tazminat tutarının ayrıştırılması yetkileri içinde olmadığından ödenen tazminatın maddi tazminata isabet eden tutarın yukarıda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminat tutarlarından indirilemediğini, ödenen tutarın ne kadarının maddi tazminata mahsuben yapıldığının takdirinin ve takdir edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile güncellenerek sonuç tazminata hükmedilmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
08/06/1949 kabul tarihli 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun “Yaş Hadleri” başlıklı 40. maddesinin (Değişik: 16/6/2010-5997/13 md.) 11 numaralı bendine göre kıdemli başpolis memuru, başpolis memuru ve polis memurları için yaş haddi 55 olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla bu madde uyarınca, faal dönem çalışma süresi zararının tespiti bakımından 55 yaşın faal çalışma dönemi, bu yaştan sonraki sürenin ise pasif dönem olarak hesap yapılması gerekir.
Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında 2330 Sayılı Kanun kapsamında yapılan ödeme, uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olup yargı mercilerinde maddi ve manevi zararların karşılığı olarak kurumların ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında, bu kanun hükümlerine göre ödenen maddi ve manevi tazminat ile yapılan ödemelerin göz önünde tutulması gerekmektedir.
Davacının aktif döneminin 55 yaş haddi üzerinden 24/04/2027 tarihine kadar belirlendiği ve buna göre hesaplama yapıldığı ancak doğum tarihi 24/04/1973 olan davacının 55 yaş haddi hesabı üzerinden emekli olacağı tarihin 24/08/2028 olması gerektiği, kaldı ki; Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığı’nın “pbs.ben” isimli portalına göre davacının emekli olacağı tarihin 24/08/2028 olarak yazılı olduğu, zararın eksik hesaplandığı anlaşıldığından, bilirkişiden gerek bu konuda gerek davacıya 2330 sayılı kanun gereğince yapılan ödemenin nakdi bir ödeme yani maddi tazminata ilişkin bir ödeme olduğu, gerekse Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları doğrultusunda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranı dikkate alınmak “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle davacının isteyebileceği tazminat miktarının (2330 sayılı kanun gereği ödenen maddi tazminat tutarının da hesaplamada dikkate alınarak) ne olacağı konusunda ikinci ek rapor aldırılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi 09/03/2022 tarihli ek raporunda özetle; tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın kazanç verisinin kullanılmasının tazminat hukukunun yerleşik ilkesi olduğunu, davacının polis memuru olduğunu, kök raporda 2020 yılı son ayına kadar bordrolar üzerinden kazancının tespit edildiğini, 2021 yılı aktif dönem kazancının tespitinin, dosyada başka veri olmadığından zorunlu olarak kök raporda tespit olunan 2020 yılı yıllık net kazanç net asgari ücrete oranlama yolu ile yapıldığını, davacının 2020 yılı bordrolarında ödenen AGİ tutarının evli 1 çocuklu tutar olduğunu, 2020 yılı aylık AGİ dahil net asgari ücretin 2.401,96 TL, yıllık 28.823,52 TL olduğunu; kök raporda tespit olunan 2020 yılı yıllık net davacı kazancının 82.841,96 TL olduğunu, bu durumda davacının 2020 yılı kazancının net asgari ücretin 2,87 (82.841,96/28.823,52) katı olduğunun hesaplandığını, 2021 yılı AGİ dahil net aylık asgari ücretin 2.919,81 TL, yıllık tutarının 35.037,72 TL olduğunu; davacının 2021 yılı net kazancının (35.037,72 TL * 2,87) 100.558,26 TL olarak tespit edildiğini, aynı oranlama ile 2022 yılı kazançlarının tespit edildiğini, buna göre 2022 yılı yıllık net asgari ücret tutarının (4.253,40-TL 12 ay) 51.040,80-TL, davacının 2022 yılı net kazancının (51.040,80-TL * 2,87) 146.487,10-TL olarak hesaplandığını; pasif dönem hesabında 2022 yılı net asgari ücretin kullanıldığını, İzmir Valiliği tarafından düzenlenen 31/05/2018 tarihli yazıda, davacının …-11/05/2018 tarihleri arasında raporlu olduğu, bu dönem içinde fiili çalışmaya bağlı seyyar görev tazminatı ödemesi yapılmadığı, ödenemeyen toplam tutarın 2.674,12 TL olduğu belirtildiğinden, belirtilen süre için mahrum kalınan 2.674,12 TL’nin mevcut kusur durumuna göre tamamının geçici iş göremezlik tazminatı olarak tespit edildiğini, verilerde bir değişiklik olmadığı için geçici iş göremezlik tazminatının yeniden hesaplanmadığını, kök raporda açıklandığı üzere, davacıya nakdi tazminat kanunu uyarınca ödenen tutarın indirilmediğini; kök raporda tespit edildiği gibi davacının davalılardan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının 2.674,12 TL olduğunu, tazminat tutarının, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti içinde olduğunu; davacının davalılardan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 327.182,27 TL olarak tespit edildiğini, tespit olunan tazminat tutarının davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti içinde olduğunu; davacıya 2330 sayılı yasa gereğince ödenen maddi ve manevi tazminat tutarının ayrıştırılması yetkisi içinde olmadığından, ödenen tazminatın maddi tazminata isabet eden tutarı yukarıda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminat tutarlarından indirilemediğini, ödenen tutarın ne kadarının maddi tazminata mahsuben yapıldığının takdirinin ve takdir edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile güncellenerek sonuç tazminata hükmedilmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce dava dışı İç İşleri Bakanlığı’ndan polis memuru olan davacıya dava konusu kaza sebebiyle 2330 sayılı yasa kapsamında yapılan 22.238,52 TL tazminat ödemesinin hesaplanma şeklini ve detayını (kaç gün ve hangi iş göremezlik oranı, hangi birim fiyat üzerinden üzerinden vs) gösterir belge örnekleri istenmiştir.
Yazı üzerine hesap uzmanı bilirkişiden; “İç İşleri Bakanlığı tarafından davacıya yapılan ödemenin maddi tazminata ilişkin olduğunun kabulü ile ve tarafların itirazları (davacının muhtemel yaşı konusunda yapılan itirazlar da dahil) değerlendirilmek suretiyle davacının dava konusu kaza nedeniyle isteyebileceği tazminat miktarının ne olacağı” konusunda 3.ek rapor aldırılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişi 08/11/2022 tarihli 3. ek raporunda özetle; İç İşleri Bakanlığı’nın yazı cevabında ödenen 22.238,52-TL tutarın sadece maddi tazminat karşılığı ödendiği belirtildiğinden hesaplanan tazminattan tutarın tümünün indirildiğini, davacının davalılardan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarı 2.674,12 TL olduğunu, tazminat tutarının davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti içinde olduğunu; davacının sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 409.670,64 TL olarak belirlendiğini, belirlenen tazminat tutarından davalı sigorta şirketinin poliçe limiti olan 330.000,00-TL ile sınırlı olarak diğer davalı ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, limiti aşan kısım olan 79.670,64-TL tutardan sigorta şirketi dışındaki davalının sorumlu olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 23/11/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; dava dilekçesinde 10.200,00 TL olarak (davalı sigorta şirketi yönünden zorunlu mali sorumluluk poliçesinde öngörülen teminat kapsam ve limitleri dâhilinde olmak üzere) müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsilini istedikleri maddi tazminat tutarını HMK’nın 107 maddesine göre 08/11/2022 tarihli bilirkişi ek raporunu kabul etmiş olmamakla birlikte, raporda hesap edilen tutar olan 409.670,64 TL’ye artırdıklarını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını belirtmiştir.
Davacı vekili 23/11/2022 tarihli duruşmada; bedel artırım dilekçesinde bildirdikleri toplam 409.670,64 TL maddi tazminatın 2.674,12 TL’sinin geçici iş göremezlik, kalan kısmının ise sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu belirtmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. 15/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile; …’a yapılan ödemenin bulunmadığını bildirmiştir.
Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi nedeniyle tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin son 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararında ve benzer diğer kararlarında; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki tespit ve kabulü dikkate alındığında; hesap uzmanı bilirkişinin Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yaptığı zarar hesabı mahkememizce somut olaya uygun bulunmuş, son ek rapor ile dayanağı kök rapor hükme esas alınmıştır.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” 85/1. maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 6098 sayılı TBK’nın 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de benzer şekilde; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesine yer verilmiştir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar’ın A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Dolayısıyla 2918 sayılı KTK’nın 85/son maddesine göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, oluşan zararın niteliği yönünden de sigortacının sorumluluğunun da işleten gibi değerlendirilmesi gerekir. 2918 sayılı KTK’nın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı, işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir.
Nitekim; davacılar vekili de bu düzenlemeler kapsamında, sigortalı araç sürücüsü ve aynı zamanda sahibi olan davalı … tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle davalı sigorta şirketi ve TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler ve 2918 sayılı kanunun 85. maddesi hükmü çerçevesinde ise araç işleteni olan davalı … tarafından karşılanmasını istemiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, aldırılan bilirkişi raporları ile tüm dosya içeriği ve yasal düzenlemeler göz önüne alındığında; davalı sürücü ve aynı zamanda işleten …’nın sahibi olduğu ve … kaza tarihinde yönetimindeki … plakalı araç ile tedbirsiz, dikkatsiz ve hızlı bir şekilde kullanması nedeniyle çevre yolunda görevli trafik polis memuru olan davacıya emniyet şeridi içerisinde çarptığı, kazanın oluşunda davalı sürücünün % 100 oranında tam kusurlu olduğu, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı; bu kaza sonucunda davacının iş göremezliğinin oluştuğu, olayda uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen rapora göre davacının sürekli iş göremezlik oranının % 15.3 olduğu, iyileşme süresinin ise kaza tarihinden itibaren 16 aya kadar uzayabileceği, bu çerçevede davacının isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 2.674,12 TL olduğu, “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak ve peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yapılan hesaplamaya göre davacının davalılardan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminati tutarının 406.996,52 TL olduğu, davacının toplam zararının 409.670,64 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin bu zararın poliçe teminat limiti olan 330.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince sorumlu olduğu, diğer davalının ise zararın tamamından TBK’nın 49. ve KTK’nın 91/1, 85/1 maddeleri gereğince sorumlu olduğu anlaşıldığından davacı tarafın haklı görülen maddi tazminat davasının belirtilen bu tutar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Davacının manevi tazminat isteğine gelince; manevi tazminat 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de gözönünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, davacının yaşadığı sıkıntı, iş göremezlik süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacı için 200.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacı tarafın davalı … hakkındaki manevi tazminat isteğinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup, davacı tarafça davalı sigorta şirketin yapılan başvuru 26/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, bu süreye 8 iş gününün eklenmesiyle davalı sigorta şirketinin temerrütünün 09/10/2018 tarihinde oluştuğu belirlenmiş, alacak miktarına davalı sigorta şirketi yönünden 09/10/2018 tarihinden itibaren, diğer davalı yönünden ise haksız fiil tarihi olan … kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmüştür.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının KABULÜ ile;
2.674,12 TL’si geçici iş göremezlik tazminatı ve 406.996,52 TL’si sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 409.670,64 TL’nin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın poliçe teminat limiti olan 330.000,00 TL’si ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden 09/10/2018 temerrüt tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan … tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davacının davalı … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan … tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
4-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 27.984,60 TL harçtan peşin olarak alınan 1.059,49 TL harcın ve sonradan tamamlanan 1.365,00 TL peşin harcın düşülmesi ile kalan 25.560,11 TL harcın (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 20.589,31 TL’si ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
5-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.662,00 TL harcın davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 35,90 TL’si başvurma harcı ve 1.059,49 TL’si peşin harç olmak üzere toplam 1.095,39 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu 732,80 TL’si posta-tebligat gideri, 600,00 TL’si bilirkişi ücreti, 318,00 TL’si adli tıp rapor ücreti, 880,00 TL’si … Üniversitesi Adli Tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 2.530,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 2.174,18 TL’sinin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 1.176,83 TL’si ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …nın yapmış olduğu posta ve tebligat masrafı olan 21,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭2,97‬ TL’sinin davacıdan alınarak, davalı …’ya verilmesine, kalan kısmının davalı … üzerinde bırakılmasına,
9-Davacının maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 60.353,89 TL vekalet ücretinin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın 48.616,58 TL’si ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
10-Davacının kısmen kabul edilen manevi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 31.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak, davacıya verilmesine,
11-Davacının kısmen reddedilen manevi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı …’ya verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2022

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza