Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1122 E. 2022/138 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1122
KARAR NO : 2022/138

DAVA : Ticari Şirket Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 03/10/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalı şirketin 2012 yılından beri % 20 hissedarı olduğunu, bugüne kadar şirketin yönetimi konusunda bilgi alamadığını, şirket yöneticilerinin … ve kardeşi … olduğunu, en son 20/07/2017 tarihinde müvekkiline hiç bir bildirim yapılmaksızın bir genel kurul yapılarak müvekkilinin hissesinin % 5’e düşürülmeye çalışıldığını, müvekkilinin rastlantı sonucu bunu fark etmesi üzerine İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….Esas sayılı dosyasında 20/07/2017 tarihli genel kurulun ve alınan kararların iptal veya butlanına ilişkin dava açtığını, ayrıca sahtecilik yapılarak düzenlenen genel kurul tutanağı ve diğer işlemler nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet dilekçesi verdiğini, soruşturmanın……… sayılı dosyada yürütüldüğünü, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda “şirkette sermaye artırımına gerek olmamasına rağmen, yasaya aykırı ve sahtecilik yoluyla kötü niyetle sermaye artırım yoluna gidildiğinin” belirlendiğini, ayrıca şirket bilançosu ve yönetiminde usulsüzlük olduğunun belirlendiğini, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden şirketin tüm kayıtlarını aldıklarında “şirketin hiçbir genel kurulunun hukuki olmadığı ve iki tanesinde müvekkili varmış gibi imzasının taklit edildiği ve bir tanesinde genel kurul çağrısı yasaya uygun olarak yapılmadan kötü niyetli şekilde toplanıldığı” hususlarının belirlendiğini, müvekkilinin 06/12/2012 tarihinde yapılan ilk genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde yerine sahte imza atılarak varmış gibi gösterildiğini, yine 25/03/2013 tarihli genel kuruldan da müvekkilinin haberinin olmadığını ve varmış gibi gösterilerek hazirun cetveline sahte imza atıldığını, aynı durumun 21/02/2014 tarihli genel kurul toplantısında da yaşandığını, 28/08/2015 tarihli genel kurul bildiriminin de müvekkiline yapılmadığını, bütün bu işlemlerin ayrıca suç olması nedeniyle de yok hükmünde veya butlanla sakat olduğunu belirterek, davalı şirketin 06/12/2012, 25/03/2013, 21/02/2014 ve 28/08/2015 tarihlerinde sahte imza kullanılarak ve usulüne uygun tebligat yapılmaksızın hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirilen genel kurul toplantılarında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, aksinin kabulü durumunda ise bu toplantılarda alınan kararların TTK’nın 447/1-a-c maddelerine aykırı olması nedeniyle butlanının tespitine ve iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın aynı istekle açtığı davanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, davanın HMK’nın 114/ı maddesi gereğince öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, TTK’nın 446. maddesinde iptal nedenlerinin sınırlı olarak sayıldığını, davalı şirketin 20/07/2017 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun bir şekilde yapıldığını, tebligatların ve gündemin ilanının usulüne uygun olduğunu, toplantıya yetkili kişilerin katıldığını, oyların usulüne uygun olarak kullanıldığını, davacının toplantıya katılmadığını, bu nedenle itiraz hakkının bulunmadığını, davacı tarafın hangi kararın hangi sebeple iptalini istediklerini açıkça belirtmesi gerektiğini, 20/07/2017 tarihinde yapılmış olan genel kurulun iptalini gerektirecek hiç bir haklı sebebin bulunmadığını, davanın objektif dürüstlük kuralına aykırı olarak açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas ve ………. Karar sayılı dava dosyası, sicil kayıtları, genel kurul toplantı tutanakları, hazirun belgeleri, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE ;
Dava; davalı anonim şirketin 06/12/2012, 25/03/2013, 21/02/2014 ve 28/08/2015 tarihli olağan genel kurul toplantılarında alınan kararların butlanı, olmadığı taktirde iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davalı şirketin dava konusu 06/12/2012, 25/03/2013, 21/02/2014 ve 28/08/2015 tarihli genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun cetvellerinde sahte imza kullanılıp kullanılmadığı, bu toplantılara çağrıların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, söz konusu bu toplantılarda alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı kararlar olup olmadığı, kararların butlanı ve iptal koşullarının oluşup oluşmadığı” konularındadır.
Dava konusu uyuşmazlığa dava tarihi ve dava konusu genel kurulların tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK hükümleri uygulanacaktır.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden getirtilen kayıtlar incelendiğinde; “İzmir Merkez 136104” sicil numarasında kayıtlı davalı şirketin faal olduğu, sermayesinin 600.000,00 TL olduğu, şirket temsilcilerinin 20/07/2017 ile 20/07/2020 tarihleri arasında münferiden … ile ……. olduğu belirlenmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas ve ……… Karar sayılı dosya ile ilgili evraklar incelendiğinde; davacısının …, davalısının ………. Eşya İth. İhr. Tic. A.Ş. olduğu, bu davada “davalı şirketin 20/07/2017 tarihinde yapmış olduğu genel kurulun 4. ve 6. maddelerinin mutlak butlanla yok hükmünde olduğunun” ileri sürüldüğü, davacı vekili tarafından davalı şirket hakkında 11/09/2017 tarihinde açılan bu davada “davalı şirketin 20/07/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalinin” istendiği, dava dilekçesinde “şirket sermayesinin 500.000,00 TL tutarında artışına gidildiği, yeni sermayesinin 600.000,00 TL’ye çıkarıldığı, aynı toplantıda hisse dağılımının da değişmesine karar verildiği, toplantı tutanağında sermaye miktarının 600.000,00 TL olduğunun yazıldığı ve önceden müvekkilinin hisselerinin azaltılmış olduğu intibaı ile tutanak düzenlendiği, tutanağın yanlış ve yasaya aykırı olduğu, müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal eder nitelikte olduğu, hisse oranının büyük oranda azaltıldığı, usulüne uygun çağrının yapılmadığı, müvekkilinin payının % 20’den % 5’e düşürüldüğü, müvekkilinin davalı şirketteki % 20 oranındaki payının devam ettiği, dolayısıyla payların düşürülmesine ilişkin kararın geçerli olmadığı” hususlarına değinildiği, bu dava dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırılarak mali müşavir bilirkişi ……..’dan 27/08/2018 tarihli raporun alındığı, bu raporda özetle; “davacının, davalı şirkete bildirilmiş adresinin bulunmasına rağmen kendisine iadeli taahhütlü mektup ile genel kurul çağrısının yapılmadığı, şirketin sermaye artırımı için nakit veya bankadaki parası ya da öz varlık olarak bir sıkışıklık yaşamadığı, özel bir sebebin de ortaya konmadığı, davacının rüçhan hakkının kendisiyle bir görüşme yapılmadan ve ödeme imkanı sorgulanmadan sınırlanmış gözüktüğü, çağrı yapılmaksızın gerçekleştirilen genel kurul sonrası pay sahipliği yapısının değiştirildiği, bu işlemlerin iyi niyetli yapıldığına ilişkin bir delil bulunmadığı, TTK’nın 447. maddesi gereği oy hakkını sınırlayan ve sermaye yapısını bozan işlemlerin butlan ile hükümsüz sayılması gerektiği, diğer yandan genel kurula katılan diğer iki ortağın da yönetici olduğu, kendi ibralarının geçersiz olduğu, yine diğer ortakların yönetici olmaları nedeniyle kendi haksız rekabetleri konusunda TTK’nın 396. maddesi kapsamında aldıkları kararın davacı yokluğunda alınması nedeniyle de yerinde olmayacağı” görüşüne varıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “davalı şirketin toplamda 100.000,00 TL bedelli 4000 adet hissesinin bulunduğu, sermaye artırımı sonrası toplam 4000 paylı şirketin hisselerinin 24000’e çıkarıldığı, davacının hissesinin 800’den 1294 hisseye çıkarıldığı, artırım öncesinde davacının payı % 20 iken sonrasında % 5,39 civarına tekabül ettiği, rüçhan hakkının sebepsiz olarak ortadan kaldırıldığı, davacının şirketteki payını ve sermayesini koruyamaz hale geldiği, kaldı ki şirketin maddi durumu incelendiğinde bedelli sermaye artırımı için şirketin nakit veya bankadaki parası ya da öz varlık olarak bir sıkışıklık yaşanmadığı, özel bir sebebin de ortaya konmadığı, bu haliyle 20/07/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6. maddesinin yok hükmünde olduğu, yönetim kurulunun ibrası yönünden yapılan incelemede davacının genel kurul toplantısına katılmadığı ancak genel kurulun 4. maddesinde şirketin 2015-2016 dönemine ilişkin bilanço ve gelir gider tablosunun oy birliğiyle tasdik edildiği şerhinin düşüldüğü, kendi işlemlerini denetlemekle görevli olan davacının yokluğunda karara varılmasının yerinde görülmediği, bu maddenin de yok hükmünde olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulüne ve 4. ve 6. maddelerin yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği görülmüştür.
Davacının 02/10/2018 ve 19/02/2018 tarihli şikâyet dilekçeleri ile başvurusu üzerine davalı şirket yetkilileri olan şüpheliler ……., … ve tutanak kâtibi şirket mali müşaviri Vedat Heyfegil hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/24513 sayılı soruşturma dosyasında soruşturma başlatılmıştır. Davacı taraf bu şikayet dilekçesinde “kendisinin yapılan hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmadığını, davalı şirketin 20/07/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağının gerçeğe aykırı ve kasıtlı yanlış bilgilerle hazırlandığını, ticaret siciline tescil edilmesi ile şüpheliler tarafından sahtecilik suçunun ve görevi kötüye kullanma suçunun işlendiğini” ileri sürmüştür. Soruşturma sonucunda; “incelenen hazirun cetvellerinde, müştekinin 20/07/2017 tarihinde hazirun listesinde isminin ve imzasının bulunmadığı, 05/12/2012, 25/03/2013 ve 21/02/2014 tarihli genel kurul toplantısı hazirun listesinde hazır olup imzasının atıldığı, şüpheli… …….’ın savunmasında “20/07/2017 tarihinde yönetim kurulu başkanı ……. ile şirketin 2015-2016 yılı genel kurul toplantıları için yönetim kararı aldıklarını ve muhasebecileri …….’e genel kurul toplantısını yapmasını istediklerini, 20/07/2016 tarihinde, İl Ticaret Müdürlüğü temsilcisinin katılımı ile genel kurulu gerçekleştirdiklerini, suçlamaları kabul etmediklerini” belirttiği, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1122 Esas sayılı ve davacı …, davalı … KUYUMCULUK ve dava konusunun genel kurul kararının iptali istemli olan dava dosyasından celp edilen Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda 05/12/2012 ve 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantıları hazurun listelerinde bulunan … imzalarının …’in eli ürünü olduğu, 21/02/2014 tarihli genel kurul toplantısı hazurun listesinde bulunan … adına atılı imza ile … ‘in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibatın tespit edilmediği hususlarının belirtildiği, suça konu 21/02/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına ait hazır bulunanlar listesinde adı geçen müştekiye ait imzanın kendisine ait olmadığı ve imzanın listeyi düzenleyen ve divan başkanı olarak gözüken şirket kaşesi üzerine imzasını atan ……….tarafından atılmış olduğu ve şüphelinin özel evrakta sahtecilik suçunu işlemiş olduğu” gerekçeleriyle özel belgede sahtecilik suçu nedeniyle eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 207/1, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 02/10/2020 tarihli iddianame ile İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nde …….. Esas sayılı kamu davası açılmıştır. Diğer şüheliler hakkında ise ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…… Esas sayılı dosyasında açılan davanın konusu olan kararın eldeki bu davanın konusu olmayan 20/07/2017 tarihli toplantıya ilişkin olduğunu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararına dayanak olan genel kurul toplantısında bu davanın konusu toplantı ile ilgili sahtecilik ve çağrı yapılmadığı hususunun belirlendiğini, bu dosyaya da delil olarak dayandıklarını belirtmiştir.
Mahkememizce, uyuşmazlık konularında belirlenen davalı şirketin dava konusu 06/12/2012, 25/03/2013, 21/02/2014 ve 28/08/2015 tarihli genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun cetvellerinde sahte imza kullanılıp kullanılmadığı, bu hazirun cetvellerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden bilirkişi raporu aldırılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 16/12/2019 tarihli raporda; 05/12/2012 ve 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun cetvellerinde bulunan davacı … adına atılı imzaların davacının eli ürünü olduğu, 21/02/2014 tarihli toplantıya ilişkin hazirun listesinde bulunan … adına atılı imza ile davacı …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve bağın belirlenemediği bildirilmiştir.
Rapor taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, yasal süre içerisinde herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir.
Davacı vekili 21/02/2020 tarihli duruşmada; müvekkilinin ısrarla diğer imzaların da kendisine ait olmadığını söylediğini ancak raporun bilimsel bir rapor olması sebebiyle yeni bir rapor aldırılması yönünde isteklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Aynı kurum tarafından düzenlenen 11/08/2020 tarihli raporda da; dava konusu 28/08/2015 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde … adına atılı imza bulunmadığı bildirilmiştir.
Davalı şirket defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 12/04/2021 tarihli raporda özetle; 06/12/2012, 25/03/2013, 21/02/2014 ve 28/08/2015 tarihli genel kurul toplantıları ile ilgili olarak hissedarlara toplantıya yasada belirtildiği şekilde çağrı tebliği ile ilgili herhangi bir yazılı belgenin sunulmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında toplantı ve karar yeter sayılarına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu, söz konusu toplantılarla ilgili olarak 6102 sayılı TTK’nın 418. maddesi gereğince toplantı ve karar yeter sayılarının bulunduğu, söz konusu toplantılarda alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı kararlar olduğu yönünde herhangi bir tespit ve kanaatin oluşmadığı, butlan iddiası yönünden ise; mahkemece genel kurul toplantılarına çağrıların usulüne uygun olarak yapılmadığı yönünde kanaat oluşması durumunda 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinin a ve b şıklarında belirtilen haklardan mahrum kalındığının değerlendirilip değerlendirilmeyeceği sonucunda kararların butlanı ve iptal koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesinde; “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”; aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde ise; “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” düzenlemelerine yer verilmiştir.
TTK’nın “Toplantı ve karar nisabı” başlıklı 418. maddesinde; (1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. (2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Butlan sebepleri Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklinde genel olarak sayılmış olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde de; “Genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” şeklinde daha özel ve somut olarak sayılmıştır.
Buna göre genel kurulun; pay sahibinin genel kurula katılma, asgarî oy, dava ve kanunen vazgeçilemez nitelikte haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran; pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Genel kurul kararlarının iptal sebepleri ise; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılık halidir.
Davacı vekili dava konusu toplantılarla ilgili olarak özetle; 06/12/2012 tarihli, 25/03/2013 tarihli ve 21/02/2014 tarihli genel kurul toplantılarından müvekkilinin haberdar olmadığını, hazirun cetveline müvekkili yerine sahte imzalar atıldığını, 28/08/2015 tarihli genel kurula ise müvekkilinin çağrılmadığını ileri sürmüştür.
Davalı şirketin 06/12/2012 tarihli genel kurul toplantısında;
(1) numaralı gündem maddesinde açılış ve saygı duruşu yapılmış; (2) numaralı gündem maddesinde divan başkanlığına …’in getirilmesine, toplantı tutanağı ve hazır bulunanlar cetvelini genel kurul adına imzalaması için yetkinin oy birliği ile verilmesine; (3) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu başkanlığına 3 yıl süre ile …’in seçilmesine, münferiden atacağı imza ile şirketi temsile yetkili kılınmasına oy birliği ile karar verildiği; (4) numaralı gündem maddesinde şirket ana sözleşmesinin ticari unvanı başlıklı 2. maddesinin görüşüldüğü ve yeni şekli ile şirket ticari unvanının … Ku.yumculuk Hediyelik Eşya İthalat İhracat Ticaret A.Ş. olmasına oy birliği ile karar verildiği görülmüştür. Hazirun cetveli incelendiğinde; …, … ve …’nin asaleten katıldıkları ve imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda hazirun cetvelindeki imzanın davacının eli ürünü olduğu belirlendiğinden, bu toplantıya ilişkin istek haklı görülmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi gereğince toplantıda hazır bulunup olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren kişiler iptal davası açabileceğinden, 06/12/2012 tarihli toplantıda alınan kararlar oy birliği ile alındığından, davacının kararlara karşı muhalefet şerhi bulunmadığından, dolayısıyla davalı şirketin 06/12/2012 tarihli toplantısında alınan kararların iptalini isteme hakkı bulunmadığından, bu toplantıya ilişkin iptal isteğinin HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında;
(1) numaralı gündem maddesinde açılış ve saygı duruşu yapılmış; (2) numaralı gündem maddesinde divan başkanlığına …’in getirilmesine, toplantı tutanağı ve hazır bulunanlar cetvelini genelş kurul adına imzalaması için yetkinin oy birliği ile verilmesine; (3) numaralı gündem maddesinde bilanço ve kar zarar hesabının okunduğu, görüşüldüğü, yapılan oylama sonucunda oy birliği ile tasdik edildiği; (4) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu faaliyet raporunun ve (5) numaralı gündem maddesinde denetim raporunun okunarak müzakere edildiği, oylama sonucunda her ikisinin de ibra edildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda hazirun cetvelindeki imzanın davacının eli ürünü olduğu belirlendiğinden, bu toplantıya ilişkin istek haklı görülmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi gereğince toplantıda hazır bulunup olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren kişiler iptal davası açabileceğinden, 25/03/2013 tarihli toplantıda alınan kararlar oy birliği ile alındığından, davacının kararlara karşı muhalefet şerhi bulunmadığından, dolayısıyla davalı şirketin 25/03/2013 tarihli toplantısında alınan kararların iptalini isteme hakkı bulunmadığından, bu toplantıya ilişkin iptal isteğinin HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin 21/02/2014 tarihli genel kurul toplantısında;
(1) numaralı gündem maddesinde açılış ve saygı duruşu yapılmış; toplantı başkanlığına …’in getirilmesine, toplantı tutanağı ve hazır bulunanlar cetvelini genel kurul adına imzalaması için yetkinin oy birliği ile verilmesine karar verildiği; (2) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu faaliyet raporunun müzakere edildiği; (3) numaralı gündem maddesinde denetim kurulu faaliyet raporunun okunduğu ve müzakere edildiği; (4) numaralı gündem maddesinde finansal tabloların okunduğu ve müzakere edildiği, yapılan oylamada finansal tabloların 4000 pay evet, 0 karşıt oy ile tasdik edildiği; (5) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerinin 4000 pay evet, 0 karşıt oy ile tasdik edildiği; (6) numaralı gündem maddesinde şirketin 2014 yılındaki faaliyetlerinin ve finansal durumunun güçlenmesi için geçmiş yıl ve dönem zarar tutarlarının şirket hissedarlarının hisseleri oranında hissedarlar tarafından yönetim kurulunun alacağı karar ve belirleyeceği tarih aralığında karşılanmasına 4000 pay evet, 0 karşıt oy ile kabul edildiği; (7) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerine ücret ile huzur hakkı ikramiye veya prim gibi bir ödemenin yapılmamasına 4000 pay evet, 0 karşıt oy ile kabul edildiği görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda hazirun cetvelindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı belirlenmiştir. Bu toplantıyla ilgili olarak davacı vekili hazirun cetvelindeki imzanın sahte olduğunu, bu nedenle alınan kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürmüş ve bu gerekçe ile alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine; aksinin kabulü durumunda ise kararların TTK’nın 447/1-a ve 447/1-c maddelerine aykırı olması nedeniyle butlanına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili TTK’nın 446. maddesine dayanmamış, kararların iptal koşullarının oluştuğuna ilişkin herhangi bir soyut ya da somut gerekçe ileri sürmemiştir. Durum böyle olmakla birlikte bilirkişi “alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı oldukları yönünden herhangi bir tespit ve kanaat oluşmadığını” bildirmiştir.
Davacı, toplantıya gelmese dahi, toplantı nisabına ve karar nisabına uyulması koşulu ile toplantı yapılması ve karar alınması mümkündür. Davacının hazirun cetvelinde ad ve soyadı karşısında yer alan imzanın kendisinin eli ürünü olmadığı anlaşılmış ve bu nedenle toplantıya katılmadığı sonucuna varılmış ise de; davacının davalı şirkette toplam % 20 paya sahip olması ve kararların oybirliği ile alınmış olduğunun tutanakta belirtilmesi karşısında, davacının toplantıya katılmaması toplantı ve karar nisabına etkili olmadığı gibi esasen; iptal davasının 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesi gereğince karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerekli olup, genel kurulun 21/02/2014 tarihinde yapıldığı ancak davanın 03/10/2018 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, üç aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşıldığından, bu toplantıya ilişkin isteğin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin 28/08/2015 tarihli genel kurul toplantısında;
(1) numaralı gündem maddesinde toplantı başkanlığına …’ün seçildiği; (2) numaralı gündem maddesinde toplantı tutanaklarını imzalamasına oy birliği ile yetki verildiği; (3) numaralı gündem maddesinde 2014 yılına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporunun okunduğu, müzakere edildiği, söz alan olmadığı, oy birliği ile kabul edildiği; (4) numaralı gündem maddesinde 2014 yılı bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunduğu, müzakere edildiği, oy birliği ile kabul edildiği, şirket karından kanun ve esas sözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın tamamının/bir bölümünün dağıtılmamasına oy birliği ile karar verildiği; (5) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerinin oy birliği ile ibra edildiği; (6) numaralı gündem maddesinde şirket hissedarlarından Ebru Deri’in şirkette sahibi olduğu beheri 25,00 TL değerinde 3.200 adet paya karşılık 80.000,00 TL sermaye payının, 25,00 TL değerinde 1.600 adet payını aynı nominal değerleri üzerinden yeni hissedar Şerife Üreten’e devrederek …’in şirket ortaklığından ve yönetim kurul üyeliğinden ayılmasının kabulüne, hisse devirlerinin sonraki son hisse durumunun … 800 pay-20.000,00 TL, Şerife üreten 1.600 pay-40.000,00 TL, … 1.600 pay-40.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000 pay-100.000,00 TL olduğuna; (7) numaralı gündem maddesinde yönetim kurulu üyeliğine …’ün oy birliği ile seçilmesine, kendisine huzur hakkı ödenmemesine oy birliği ile karar verildiği; (8) numaralı gündem maddesinde 6102 sayılı TTK’nın 396. Maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine işlem yapabilme mezuniyetlerinin oy birliği ile verildiği anlaşılmıştır.
Bu toplantıya ilişkin hazirun cetveli incelendiğinde; davacı …’in imzasının bulunmadığı görülmüştür.
Bu toplantıyla ilgili olarak davacı vekili müvekkilinin toplantıya çağrılmadığını, bu nedenle alınan kararların yok hükmünde olduğunu ileri sürmüş ve bu gerekçe ile alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine; aksinin kabulü durumunda ise kararların TTK’nın 447/1-a ve 447/1-c maddelerine aykırı olması nedeniyle butlanına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili TTK’nın 446. maddesine dayanmamış, kararların iptal koşullarının oluştuğuna ilişkin herhangi bir soyut ya da somut gerekçe ileri sürmemiştir. 05/11/2021 tarihli duruşmada davacı vekiline “dava konusu 20/08/2015 tarihli genel kurul toplantısına çağrı yapıldığına ilişkin çağrı belgesini sunması” konusunda sonuçları da hatırlatılmak suretiyle 2 haftalık kesin süre verilmiş, davalı vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde çağrı belgesini sunmadığından, davacının, 20/08/2015 tarihli genel kurul toplantısına çağrılmadığı kabul edilmiştir. Bilirkişi, “alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı oldukları yönünden herhangi bir tespit ve kanaat oluşmadığını” bildirmiştir. Davacı vekilinin bu toplantıya ilişkin olarak ileri sürdüğü sebepler butlan değil, iptal sebebidir. Davacı, toplantıya gelmese dahi, toplantı nisabına ve karar nisabına uyulması koşulu ile toplantı yapılması ve karar alınması mümkündür. Davacının hazirun cetvelinde ad ve soyadı karşısında bulunmayıp dava konusu bu toplantıya çağrılmadığı ve bu nedenle de toplantıya katılmadığı sonucuna varılmış ise de; davacının davalı şirkette toplam % 20 paya sahip olması ve kararların oybirliği ile alınmış olduğunun tutanakta belirtilmesi karşısında, davacının toplantıya katılmaması toplantı ve karar nisabına etkili olmadığı gibi esasen; iptal davasının 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesi gereğince karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerekli olup, genel kurulun 20/08/2015 tarihinde yapıldığı ancak davanın 03/10/2018 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, üç aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşıldığından, bu toplantıya ilişkin isteğin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davalı şirketin 06/12/2012 ve 25/03/2013 tarihli toplantılarında alınan kararların iptalini isteme hakkı bulunmadığından, bu toplantılara ilişkin iptal isteğinin HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Davacının, davalı şirketin 21/02/2014 tarihli toplantısında alınan kararların iptaline ilişkin isteğinin hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle REDDİNE,
3-Davacının, davalı şirketin 28/08/2015 tarihli toplantısında alınan kararların iptaline ilişkin isteğinin hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle REDDİNE
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 35,90 TL harcın düşülmesi ile kalan 44,80 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza