Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/766 E. 2021/556 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/766
KARAR NO : 2021/556

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2017
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalının tacir olduğunu, işyeri ünvanı … olup, … Karabağlar adresinde … Kargo ticari vekilliği yaptığını, müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun yasal süresi içinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili ile borçlu arasındaki sağlık güvenlik hizmet ilişkisi çerçevesinde borçlunun müvekkili şirketten 4.856,00 TL tutarında sağlık güvenlik hizmetinden faydalandığını ancak borçlu tarafça hizmet bedelinin ödenmediğini, gerek müvekkilinin gerekse davalı tarafın ticari defterlerinin bilirkişi vasıtasıyla incelenmesi halinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin açıkça görüleceğini, borçlunun itiraz ile mal kaçırmak için zaman kazanmak amacında olduğunu bu nedenlerle, haksız ve dayanaksız olan itirazın iptaline,takibin devamına,kötüniyetli borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine,borçlunun … Kargo A.Ş’deki alacağına ihtiyati haciz kararı verilmesine,yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafça başlatılan takipte borcun sebebinin” 21/04/2017 tarihli Cari Hesap (4.856,00.-TL) olarak gösterildiğini, davacının dilekçesinde ve delilleri arasında söz konusu cari hesaba ilişkin herhangi bir kayıt sunmadığını, taraflar arasında söz konusu hizmetin nasıl ve ne şekilde hangi koşullarda verileceğine, karşılıklı hak ve borçların nasıl ifa edildiğine dair herhangi bir sözleşmede de sunmadığını, davanın kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında iddia edildiği gibi bir cari hesap bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; uygulamada da karşılaşıldığı gibi cari hesabın icraya konu edilebilmesi, cari hesap belirli süreli ise sürenin bitiminde, belirsiz süreli ise sözleşmenin sona erme hallerinden birinin meydana gelmesiyle sonuç doğuracağını, sözleşme sonunda çıkan sonucun, taraflardan birinin düzenleyeceği cetvelle karşı tarafa gönderilmesi, bu cetvele süresi içinde itiraz edilmemiş olması halinde mutabakatın sağlanmış sayıldığını, ancak müvekkili ile davacı şirket arasında yasanın aradığı şekilde bir cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi, taraflarca mutabakata varılmış bir cari hesap tutarının da bulunmadığını, cari hesabın hukuki uyuşmazlığa konu edilmesi halinde mahkemenin bu uyuşmazlığı çözebilmesi için cari hesabın yazılı yapılmış olması, sözleşmeye konu hizmetin verilmiş/teslim edilmiş olması gerektiğini, davacının delilleri arasında … kayıtlarına da dayandığını, 05/04/2014 tarihli … ile Hizmet Alan İşyeri Arasındaki İş Güvenliği Uzmanlığı Sözleşmesi ve 11/09/2014 tarihli … ile hizmet alan işyeri arasındaki işyeri hekimliği sözleşmesi olduğunu, 05/04/2014 tarihli … ile Hizmet Alan İşyeri Arasındaki İş Güvenliği Uzmanlığı Sözleşmesinin müvekkiline vekaleten … tarafından imzalandığını, şirketin hizmetleri hiçbir şekilde sunmadığını, davacının edimini yerine getirmediğini, buna rağmen müvekkilinden ödeme talep ettiğini, cari hesaba ilişkin beyan ve savunmaları ile hizmetin yerine getirilmediğine ilişkin beyanları saklı kalmak kaydıyla davacının verdiği hizmetlerin karşılığının zaten müvekkili adına 05/04/2014 tarihli belgeye imza atan … tarafından hesabından davacı şirkete muhtelif tarihlerde toplamda 5.150.-TL olarak gönderildiğini, 11.09.2014 tarihli … ile Hizmet Alan İşyeri Arasındaki İşyeri Hekimliği Sözleşmesinin davacı şirket ile müvekkili arasında imzalandığı yönünde SGK ‘ya bildirilen belge altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, keza bu yönde bir hiçbir şekilde hizmet de alınmadığını, taraflar arasında yasanın aradığı şekil ve şartlarda cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı şirketin edimini yerine getirmediğini, buna rağmen müvekkili tarafından (… hesabından) davacı şirkete muhtelif tarihlerde ödemeler yapıldığını, müvekkilinin davalı şirkete borcunun bulunmadığını, davanın reddine, davacı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işlem yaptığından %20 kötü niyet tazminatına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; takibe konu alacağın müvekkilinin davalı yana sunduğu iş sağlığı ve güvenliği ile işyeri hekimi hizmetinden kaynaklandığını, davalının hizmet karşılığı borcunu ödemediğinden aleyhine dava konusu icra takibi açıldığını, davalının kötüniyetli olarak borca itiraz ettiğini, davalının hizmet almadığına ilişkin inkarının somut delil ve gerçeklerle bağdaşmadığını, dilekçeleri ekinde çalışanların imzasını taşıyan periyodik muayene formu ve kan tahlillerinin yer aldığını, işçilere iş güvenliği için gerekli, yaptıkları işe uygun olarak koruyucu malzemelerin teslim edildiğini, işçilerin imzasını taşıyan teslim formlarının, eğitim ve sınav sonunda başarılı olan işçiler için katılım sertifikalarının da mahkeme dosyasında mevcut olduğunu, davalının hizmet almadığını iddia ettiğini ancak diğer yandan ödeme yaptığını iddia ettiğini, kendisiyle çeliştiğini, icra takibinde alacak konusu cari hesap olarak belirtilmişse de TTK da tanımlanan cari hesap sözleşmesinin takibe konu edilmediğini, davalının 3. kişi tarafından borcun ödendiğine ilişkin iddiasının da doğru olmadığını, 3. kişi …’ e ait işyerine de iş sağlığı ve güvenliği hizmeti ile işyeri hekimi hizmeti sunulduğunu, 3. kişi de borcunu ödemediğinden aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibi sonunda …’in kendi dosya borcunu ödediğini, davalının itirazının iptaline, %20 den az olmamak üzere aleyhine icra inkar tazminatı yükletilmesine, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra dosyası : İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine, 21/04/2017 tarihli 4.856,00 TL 1 adet cari hesap bakiye fatura alacağı için ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu davalıya 26/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin takibe itiraz ettiği ve 03/07/2017 tarihinde takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 01/11/2019 tarihli raporunda; 05/04/2014 tarihli … ile Hizmet Alan İşyeri Arasındaki İş Güvenliği Uzmanlığı Sözleşmesinde hizmet alan işyeri yetkilisi bölümündeki imza ile davalı …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti kök raporu: Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişi … ile İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı -İş Güvenliği Uzmanı Bilirkişi … 11/01/2020 tarihli raporunda; Davacı … … Güv.Bir.Öz. Sağ. Hiz.Tic.ve San.Ltd.Şti.’nin 2014-2015-2016 ve 2017 yılları ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, açılış onaylarının ve yıl sonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı hususları tespit edilmiş olup, ticari defterlerin delil niteliğinin mevcut olduğu kanaatine varıldığını, takdirin yüce Mahkeme’ye ait olduğunu, davacı şirketin 2017 yılı ticari defter kayıtlarında davalıya düzenlenen faturaların usulüne uygun olarak defterlere kaydedildiği neticesinde davacının 28.03.2017 tarihi itibariyle davalıdan 4.844,39 TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edildiğini, takdirin Yüce Mahkemeye ait olduğunu, 31.12.2017 tarihli olarak kaydedilen Yevmiye defteri kapanış kaydında, defterin 11. sayfasında görülmüş olup, 120.01.056 hesapta … – … Taşıma olarak 4.844,39 TL alacak kaydedilip kapatılarak 2018 yılına davalının borç bakiyesinin devrettirildiği, rapor ekinde görüleceği üzere şirketin defteri kebir kayıtlarında 120.01.056 hesapta … – … Taşıma olarak 4.844,39 TL kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davalı ile yazılı olarak karşılıklı imzalanmış varsa cari hesap bakiye mutabakat yazısının bulunmadığının belirtildiğini, 2017 yılı öncesinden devreden 4.094,40 TL ile ilgili olarak önceki yıllara ait muavin hesap dokümanlarının davalı muhasebesinden talep etmelerine rağmen incelemeye sunulmadığını, davalı …’ın 2014-2015-2016-2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun, bu yıllara ait ticari defterlerin açılış onaylarının yasal süresinde yaptırıldığının, kapanış tasdiklerinin 2014 yılı için yaptırılmadığının, diğer yılların yasal süresinde yaptırıldığı hususlarının tespit edildiğini, 2014 yılı için ticari defterlerin delil niteliğinin mevcut olmadığı, 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarında ait ticari defterlerin ise delil niteliğinin mevcut olduğu kanaatine varıldığını, takdirin yüce mahkemeye ait olduğunu, davalı vekilinin dilekçesindeki “müvekkil adına 05/04/2014 tarihli belgeye imza atan … tarafından hesabından davacı şirkete muhtelif tarihlerde toplamda 5.150.TL olarak gönderilmiştir.” beyanları doğrultusunda yapılan incelemede davacı muhasebesi tarafından 2017 yılı öncesine ait muavin hesapların incelemeye sunulmaması, davalının muhasebe kayıtlarının da vekilin belirttiği ödeme tutarını muhasebe kayıtlarından taraflarına sunmaması nedeniyle, tarafların incelemeye sunulmayan ticari defter kayıtlarından 5.150,- TL tutar yönünden herhangi bir tespit yapılamadığını, takdirin ve değerlendirmenin Yüce Mahkemeye ait olduğunu, davalının ticari defter kayıtlarında … hesap kodu altında … … olarak işlemlerin 2017 yıl içerisinde 3 adet davacıya ait fatura toplamı olarak 750,00 TL alacak kaydedildiği, 31.12.2017 tarihinde “Ödeme” açıklaması ile 750,00 TL hesaba borç kaydedilerek bakiyesinin kapatıldığı dolayısıyla 2016 yılında kapama yazılarak 3.607,50 TL davacının alacağının sıfırlanmış olduğu, 2017 yılında ödeme açıklaması ile hesabın kapatıldığı göz önüne alındığında davalının bu tutarlar ile ilgili herhangi bir makbuz/dekont taraflarına sunmadığından ödeme ve kapama tutarlarının kabul edilip edilmemesi hususunun Yüce Mahkemenin takdirlerinde olduğunu, sayın Mahkeme’nin bu tutarların ödenmediği yönünde takdiri durumunda davalının defter kayıtlarında bulunan 3.067,50 +750,00 = 3.817,50 TL tutarında davalının davacıya borçlu olması gerekeceği yönünde bir kanaate varıldığını, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün 31.10.2018 ve 27.12.2018 tarihli yazıları ve ekinde sunulan belgeler ile davacı vekilince dava dosyasına sunulan İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Katılım Formları, Sınav Değerlendirme Formları, Kişisel Koruyucu Donanım Zimmet ve Taahhüt Belgeleri ile Eğitime Katılım Sertifikaları, Tehlike Belirleme ve Risk Analizi Raporu, Acil Eylem Planları, İşe Giriş/Periyodik Muayene Formları vb. belgeleri doğrultusunda davacı … tarafından davalı işyerine uyuşmazlık konusu iş güvenliği hizmetleri ile işyeri hekimliği hizmetlerinin sunulduğunun analiz edildiğini, sayın Mahkemenin İtirazın iptali ile icra takibinin devamına karar vermesi durumunda, İcra Takip Tarihi 24.04.2017 tarihinde borçlunun temerrüde düşürüldüğü kanaatine varıldığını, takdirin Yüce Mahkemeye ait olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti ek raporu : 28/05/2021 tarihli ek raporda; Taraf vekillerinin itiraz beyanları doğrultusunda gereken değerlendirmelerin yapılmış olduğunu, İş Güvenliği Uzmanı bilirkişi yönünden davalı vekilinin itirazları ile ilgili olarak kök raporda ayrıntılı izahat bulunmakla birlikte tekrar açıklamalara yer verildiğini, davalı vekilinin itirazlarının Kök Bilirkişi raporu ile ulaşılan analizleri değiştirecek nitelikte olmadığını, kök rapor ile ulaşılan sonuçların yerinde olduğunun analiz edildiğini, nihai kararın takdirinin Yüce Mahkemeye ait olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Davacı tanığı … beyanında; ” Ben davacı şirkette 2015 yılında çalışmaya başladım 2020 yılının şubat ayında kendi iş yerimi kurduğumdan ayrıldım. Davacı şirkette kurumsal müşterilerle ilgileniyordum … davacı şirketin müşterisi idi, davalının firmasına davacı şirket tarafından iş güvenliği hizmeti ve iş yeri hekimliği hizmeti verilmiştir. Her ay davacı şirketten bir iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi ayda bir kez davalının firmasına gidip iş yeri hekimi tarafından davalıya ait firmada çalışanların muayenelerinin yapılması, sağlık raporlarının düzenlenmesi şeklinde hizmet verilmiş , iş güvenliği uzmanlığı yönünden ise davalı iş yerinde saha gözlem çalışmaları , risk analizi , çalışanların iş güvenliği eğitimleri verilerek hizmet sunulmuştur. Mevzuat gereği iş yeri hekiminin ve iş güvenliği uzmanının yapması gereken tüm işler ve hizmetler davalıya verilmiştir. Davalı ile davacı arasında iş yeri hekimliği ve iş güvenliği sözleşmesinin imzalanma aşamasına ilişkin bilgim yoktur. Ben müşterilerle iletişim kuruyor , yeni müşteri ayarlıyordum ödemelerle ilgili muhasebeye destek veriyordum, …’ın verilen hizmete ilişkin kısmi ödemeleri mevcuttu ancak hizmet bedelinin tamamını ödememiştir, bu ödemeyle ilgili … ile birçok defa telefonla irtibata geçmeme rağmen şu an ödeme imkanının olmadığını, daha sonra ödeyeceğini , bazı zamanlarda ise kesin tarih verirdi o zamanlarda da yine ödeme gerçekleşmemiştir ” şeklinde beyanda bulunmuş, davalı vekilinin talebi üzerine tanıktan sorulduğunda: “müşteri bulan birkaç çalışan daha vardı , onlar sözleşmeleri yapıp planlamayı gerçekleştiriyordu … ile müşteri temsilcisi olarak ben irtibata geçmedim. Yani sözleşmenin ilk kurulma aşamasında …’ı müşteri olarak bulan ben değilim , diğer çalışanlar olabilir ben sadece … ile ödemelerin takibi konusunda irtibata geçtim . … ile hiç yüz yüze görüşmem olmadı, davalının iş yerine hiç gitmedim bu nedenle iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin davalı iş yerinde verdiği hizmete ilişkin görgüye dayalı bilgim yoktur ancak davacı şirket tarafından hazırlanan aylık çalışma programında davalı …’ın da ismi geçtiği için bu programa uygun olarak iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimleri çalışıyordu, eğitimlerde çalışanların imzaları alınıyor ancak örneğin risk analizi belgelerinde işverenin de imzasının alınması gerekiyor, iş güvenliği ve iş yeri hekimliği sözleşmeleri ilk zamanlar ıslak imzalı olarak yapılıyordu e -devlet üzerinden onaya geçilmesi üzerine zaten iş yeri sahibinin e devlet şifresi ile giriş yapılarak iş güvenliği ve iş yeri hekimliği sözleşmeleri Çalışma Bakanlığına bildirildiğinden artık ıslak imzanın bir anlamı kalmadığı için e devlet onayı geldikten sonra sözleşmelerde ıslak imza aranmamıştır. Sözleşmelerin süresi hizmet alan firmanın isteğine göre değişmektedir ancak genel olarak yıllık yapılmaktadır ve yıl sonunda taraflardan biri belirtmediği sürece sözleşme kendiliğinden yenilenmiş sayılır, hizmet alan iş yeri hizmetin verildiğine ilişkin iş güvenliği uzmanı ataması ve iş yeri hekimi atamasına ilişkin işlemi e devlet şifresi üzerinden sistemde onaylayarak bu güvenlik uzmanından ve hekimden hizmet aldığını, Çalışma Bakanlığı’na bildirmektedir. Bu onayın yapılması için e imza gerekli değildir, yalnızca iş yeri sahibinin e devlet şifresi ile sisteme girip atamaları onaylaması yeterlidir , … davalıya hizmet veren iş yeri hekimidir” şeklinde cevap vermiştir.
Dava; iş güvenliği ve işyeri hekimliği hizmet ilişkisi kapsamında cari hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Somut olayda; davacı şirket davalıya, iş güvenliği ve işyeri hekimliği hizmeti verdiğini, cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise işyeri hekimliği sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, davacıdan aldığı iş güvenliği hizmeti bedellerinin ise davacıya ödediğini, davacıya borcu kalmadığını savunmuştur. Her ne kadar işyeri hekimliği hizmet sözleşmesi altındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığı ATK raporu ile tespit edilmiş ise de; iş güvenliği uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunda tespiti yapılan belirlemeler ile davacı şirket tarafından düzenlenen iş güvenliği hizmeti ve iş yeri hekimliği hizmeti faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olması karşısında, işyeri hekimliği sözleşmesindeki imza davalıya ait olmasa da davalının fiilen davacı şirketten iş güvenliği hizmeti ve işyeri hekimliği hizmetini aldığı kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunda, davacı şirketin 2014-2015-2016-2017 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının tümünün incelendiği, davacı tarafından düzenlenen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, defterler arasındaki uyumsuzluğun ödeme kayıtlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında, davacı şirketin, envanter defterine göre 31.12.2016 tarihi itibariyle davalı borç devir hesabı 2.760,00 TL olarak göründüğü halde yevmiye defterine göre ise 4.094,40 TL olarak göründüğü, davacının defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, davacı tarafça 2016 yılından davalı borç devir bakiyesinin 4.094,40 TL olduğu dayanak belgeler ile de kanıtlanamadığından 2016 yılı devir bakiyesinin 2.760,00 TL olarak kabulü gerektiği, davacı ve davalı tarafların her ikisinin 2017 yılı defter kayıtlarına göre 750,00 TL davacı lehine alacak kaydı yapıldığı, bu halde davacının bakiye cari hesap alacağının takip tarihi itibariyle (2.760,00 TL + 750,00 TL)= 3.510,00 TL olduğu, davalı vekili bilirkişi kök raporuna itiraz dilekçesinde 2014-2015 yıllarına ilişkin borçların ödenerek sıfırlandığını, diğer yıllara ilişkin borçların ise dava dışı …’in … Bankası hesabından davacı şirket ortakları hesabına davalının borcuna mahsuben yapılan havale ve EFT işlemleri ile ödendiğini savunmuş ise de … hesabından davacı şirketin hesabına yapılan bir ödeme bulunmadığı, ödeme yapılan hesabın davacı şirketin yetkili temsilcisi olan dava dışı …’a ait olduğu, … hesabına gönderilen havale işlemlerinde davalının, davacı şirkete olan borcuna mahsuben yapılan ödeme olduğuna dair bir açıklamanın yer almadığı, dava dışı …’in de davacı şirketten kendi işyeri adına iş güvenliği hizmeti aldığı, dolayısıyla dava dışı … tarafından dava dışı … hesabına yapılan ödemelerin davalı borcuna mahsuben yapılan geçerli ödemeler olarak kabul edilemyeceği, ödeme iddiasının davalı tarafça ispatlanması gerektiği, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı defterlerindeki ödeme kayıtlarının dayanağı olan belgelerin de sunulmadığı anlaşılmakla ödeme savunmasının usulüne uygun deliller ile kanıtlanamadığı anlaşılmakla davalının davacıya takip tarihi itibariyle 3.510,00 TL borçlu olduğu anlaşılmak davacının itirazın iptali isteğinin kısmen kabulüne, 3.510,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili için takibin devamına, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Davalının, İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile 3.510,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan 3.510,00 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
4-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 239,77 TL nispi harca, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 308,37 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
6-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 4,60 TL vekalet suret harcı, 314,50 TL davetiye ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 1.519,10 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 1.093,75 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.156,55 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine. Davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
7-Dava kısmen red edildiğinden davalı tarafın yaptığı 50,00 TL davetiye ve posta gideri, 200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 250,00 TL yargılama giderinden davanın red oranı nazara alınarak 45,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine. Davalı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
8-Dava kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 3.510,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
9-Dava kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 1.346,00 TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
10-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır