Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/664 E. 2022/541 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/664
KARAR NO : 2022/541

DAVA : Maddi Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2017
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalı …Ltd. ile yaptığı alım satım sözleşmesi ile davalı …’nin üreticisi olduğu toplam 516.260 metrik ton tavuk unu ürününü metrik ton başına 570,00 Euro karşılığında ve toplamda 294.268,20 Euro bedelle satın aldığını, bu sözleşmeye dayalı olarak davalı …’nin yükleten ve taşıtan sıfatı ile dava dışı konteyner taşıyanı … SA’nın konşimentosu ile toplam 20 konteyner ve net 516.260 metrik ton tavuk ürünü emtiasını İtalya’nın La Spezia limanından İzmir limanına taşımak üzere gemiye yüklediğini, ürün bedeli olan 294.268,20 Euro’nun davalı …Ltd. tarafından müvekkiline fatura edildiğini, fatura konusu ürünün bedelinin aradaki anlaşma uyarınca Finansbank İzmir Şubesi’nde açılan akreditif aracılığıyla tam ve eksiksiz olarak davalı …Ltd.’ye ödendiğini, bu sözleşmeye dayalı olarak davalı …Ltd.’nin “sattığı ürünün iyi kalitede olduğunu ve içerisinde herhangi bir başka hayvansal kalıtımın bulunmadığını” taahhüt ettiğini, ürünün deniz yolu ile taşınarak tahliye limanı olan İzmir limanına gelmesinin ardından müvekkilinin malları ithal etmek üzere ithalatçı sıfatı ile İzmir Gümrük Müdürlüğü’ne başvurduğunu ve işlemlere başladığını, ithal edilen tavuk unu ürününün hayvansal yem sanayinde kullanılan bir besin maddesi olduğunu ve ürünün gümrük makamlarınca yapılacak olan laboratuvar testlerinin sonucuna göre ithaline izin verildiğini, ürün üzerinde tahlil yapıldığını ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü tarafından müvekkiline hitaben düzenlenen 10/02/2015 tarihli yazı ile “tavuk unu ürününde AT DNA’sının belirlendiği, ürünün ithalinin uygun olmadığı” hususunun belirtildiğini ve 5996 sayılı kanunun 34. maddesi uyarınca “ürünün imhasına veya mahrece iadesine” karar verildiğini, ürünün ayıplı çıktığı konusunda müvekkilinin davalılar ile yazışmalar yaptığını ancak sonuç alamadığını, bunun üzerine dünya çapında geçerli ve uluslar arası akreditasyona sahip Control Union firmasının Eurofins Laboratuvarında analiz yaptırdığını ve bu analizlerde de üründe domuz ve at-eşek DNA’sının belirlendiğini, ürünün refakat memurları gözetiminde saklanmak ve imha ya da mahrece iade edilmek üzere “…………………/İZMİR” adresindeki gümrük idaresinin kontrolündeki antrepoya getirildiğini, müvekkilinin Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ………D.İş sayılı dosyasında delil tespiti isteğinde bulunduğunu, mahkemece ürünün TÜBİTAK kurumunca incelemesinin yaptırıldığını ve dosyaya sunulan raporlarda da üründe domuz ve at-eşek DNA’sının belirlendiğini, ürünlerin imha edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, müvekkilinin yurda sokulamayan ürünün tamamını Vietnam’daki …. Ltd. isimli firmaya metrik tonu 350,00 USD’den toplam 181.366,50 USD’ye sattığını ve buna ilişkin 13/05/2015 tarihli …numaralı faturayı düzenlediğini, ürünlerin müvekkili tarafından Vietnam’a gönderildiğini, müvekkilinin 294.268,20 Euro bedelle satın aldığı ürünlerin ithaline izin verilmemesi nedeniyle 181.366,50 USD bedelle Vietnam’a satmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ürün bedeli olan 294.268,20 Euro’yu fiilen ödediği 26/01/2015 tarihinde 1 Euro’nun 2,65 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin mal varlığında 26/01/2015 tarihinde 779.810,73 TL eksilme olduğunu, müvekkilinin Vietnam’daki firmaya bu ürünleri satışıyla ilgili fatura tarihi olan 13/05/2015 tarihinde 1 USD’nin karşılığı 2,65 TL olduğundan müvekkilinin mal varlığında 480.621,25 TL artış olduğunu, müvekkilinin söz konusu ticari ilişkide zararının 299.189,48 TL olduğunu, zararın bununla da sınırlı olmadığını, ürünlerin İtalya’dan İzmir’e taşınmasının ardından Türk gümrük makamlarınca izin verilmemesi nedeniyle yüklerin konteyner içinde gümrük sahasında beklemesi sonucunda yüklerin taşınmasını üstlenen … SA’nın Türkiye Genel Acentesi … Acenteliği A.Ş.’nin uygulamada konteyner fuzuli işgaliye bedeli olan demuraj ücretinin tahsili için müvekkiline 28.890,00 USD bedelli fatura kestiğini, müvekkilinin bu faturayı ödediğini, fatura tarihi itibariyle TL olarak 72.513,90 TL ödediğini, ayrıca bu konteyner yükleri gümrüklü sahada beklediğinden sahanın antrepo işletmecisi … Tekstil ve Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkiline 45.675,48 TL tutarında ardiye faturası kestiğini, müvekkilinin bu fatura bedelini de ödediğini, böylece müvekkilinin toplam zararının 417.378,86 TL olduğunu, davalıların zarardan dolayı sorumluluklarının bulunduğunu belirterek, 417.378,86 TL’nin en yüksek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı …Ltd. vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davacı arasında imzalanan 21/11/2014 tarihli satış sözleşmesinin 13. maddesi ile bu sözleşmenin İngiliz yasalarına tabi olduğunun karşılıklı olarak kabul edildiğini, dolayısıyla sorunun İngiliz yasalarına göre çözülmesi gerektiğini, mahkememizin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin İngiltere Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen tahlilin müvekkiline haber verilmeden ve yokluğunda yapıldığını, tahlil sonucunun davacıya 10/05/2015 tarihinde bildirildiğini, Uluslararası Viyana Sözleşmesi ve bu sözleşmeye taraf olan ülkelerde ayıp bildiriminin 1 ay içerisinde yapılması gerektiğini, taraflarca kabul edilen sözleşmenin İngiliz yasalarına tabi olduğu karşılıklı olarak kabul edildiğinden ve İngiltere de bu sözleşmede taraf olduğundan üründe ortaya çıktığı ileri sürülen ayıbın İngiliz yasalarına göre 1 ay içerisinde müvekkiline bildirilmesinin zorunlu olduğunu, davacı bunu yapmadığı için davanın zaman aşımına uğradığını, sözleşmenin 7. maddesinde ürünle ilgili olarak bağımsız bir sörveyör tarafından ağırlık ve kalite, uygun örnekleme ve DNA test sertifikalarının verildiğini, ayrıca üretici İtalyan firması tarafından kalite belgesinin verildiğini, sörveyör tarafından verilen raporun taraflarca kesin ve bağlayıcı kabul edildiğini, bu raporda ürünün sadece tavuk unu olduğunun belirtildiğini, davacı tarafından yaptırılan tespit sonucu düzenlenen raporu ve iddiaları kabul etmediklerini, müvekkili her ne kadar sözleşmeye taraf ise de ürünün diğer davalı tarafından limandan yüklendiğini, gönderilecek olan ürün ile müvekkilinin fiili bir temasının söz konusu olmadığını, davacının imhasına veya mahrecine iade edilmesine karar verilen ürünle ilgili olarak müvekkiline bildirimde bulunmadığını, iadesini istemediğini ve müvekkilinin yazılı onayını almadan bir başka firmaya çok düşük bir bedelle sattığını, davacının kötü niyetli ve basiretsiz bir tacir olarak davrandığını belirterek, öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İngiltere mahkemelerine gönderilmesini, bu olmadığı takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …’ye Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü kanalıyla dava dilekçesi ve duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen, bu davalı tarafından davaya cevap dilekçesi verilmediği gibi duruşmaya katılan da olmamıştır.
GEREKÇE ;
Dava; sözleşme ile satışı gerçekleştirilen ürünün ayıplı olduğu ileri sürülerek uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı …Ltd. arasında dava konusu tavuk unu ürününün davalı tarafından davacıya satılması konusunda 21/11/2014 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmede “fiyat ve teslimat şartları” başlıklı 5. maddede; “mal bedeli, sigorta ve navlun olarak İzmir Limanı Türkiye 570,00 Euro, 14 günlük boş zaman” yazılı olduğu; “ağırlık ve kalite kontrolü” başlıklı 7. maddede; “ağırlık ve kalite kontrolünün satıcı tarafından karşılanacak bağımsız bir sörveyör gözetiminde yükleme yerinde gerçekleşeceği, bağımsız sörveyörün uygun örnekleme, ağırlık, kalite ve DNA sertifikaları vereceği, bağımsız sörveyör tarafından verilen sertifikaların yanısıra ILAC listeli laboratuvar tarafından verilen Dioxsin içermez sertifikasının tüm bölümler için nihai ve bağlayıcı olacağı” düzenlenmiştir. 13. maddesinde; “sözleşmenin İngiliz yasalarına tabi olduğu” kararlaştırılmıştır.
Davacı ile davalılardan …Ltd. arasında imzalanan sözleşmede uyuşmazlık durumunda İngiliz Mahkemelerinin yetkili olacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmaması, MÖHUK 5 ve 6. maddeleri kapsamında kamu düzenine olan etkisinin dikkate alınması ve davacı ile davalılardan …Ltd. arasında imzalanan sözleşmenin ifa yerinin İzmir olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesi uyarınca mahkememiz yetkili olduğundan, davalı …Ltd. vekilinin tüm yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davalılardan …………. S.R.L.’nin üreticisi olduğu ve davacı ile davalılardan …Ltd. arasında imzalanan 21/11/2014 tarihli satış sözleşmesi gereğince …Ltd tarafından davacıya satışı yapılan ürünün ayıplı bir ürün olup olmadığı, ayıbın niteliğinin ne olduğu, gizli ayıp mı yoksa açık ayıp mı olduğu, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, davacının ayıplı ürün nedeniyle dava dilekçesine ileri sürdüğü şekilde zararının bulunup bulunmadığı, varsa zarar miktarının ne olduğu, alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı” konularındadır.
Davacı vekilinin dosyaya sunduğu mail yazışmaları incelendiğinde; 10/02/2015 tarihli mail yazışması ile davacının “tavuk unu ithalatının DNA analiz sonucunun olumsuz çıktığını, üründe at geni tespit edildiğini” bildirdiği görülmüştür.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nün davacı ………..A.Ş.’ye hitaben yazdığı 10/02/2015 tarihli yazısı incelendiğinde; “ithalatını yapmak istediğiniz tavuk unu numunesinin İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nün 09/02/2015 tarihli ve 1439 sayılı raporunda tür ytayini tespiti için gönderilen muayene ve analiz raporunda at DNA’sı tespit edilemediğinden uygun olmadığının bildirildiği” hususunun yazılı olduğu görülmüştür.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nün davacı Gülport Liman Hiz. A.Ş.’ye hitaben yazdığı 09/03/2015 tarihli yazısı incelendiğinde; “ithali yapılan ………. Hiz. Tic. A.Ş. tarafından beyan edilen aşağıda bilgileri yer alan ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetimlerinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Kontrolüne Tabi Ürünlerin İthalat denetimi Tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olmadığı; söz konusu üründe İnsan Tüketimi Amacıylka Kullanılmayan Hayvansal Yan Ürünler Yönetmeliğine göre at DNA’si tespit edildiğinden ithalinin uygun görülmediği ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 34. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen işlemlerden birinin (imha veya mahrece iade)) uygulanmasına karar verildiği” hususunun belirtildiği; yazının aşağı bölümünde ise “07/01/2015 fatura tarihli, 1600/2015 fatura numaralı, 516.260 kg net tavuk ürünü” bilgisinin yazılı olduğu görülmüştür.
Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/17 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; İzmir Gümrük Müdürlüğü’nün kontrolündeki antrepodaki ürünlerden numune alındığı, bunların Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi Gıda Enstitüsü’ne gönderildiği ve numune üzerinde yapılan analiz sonucunda 03/06/2015 tarihli raporun alındığı, bu raporda; “at eti tür tayini tespit edilmediği; eşek eti tür tayininin tespit edildiği ve domuz DNA’sının tespit edildiği” görüşüne ulaşıldığı görülmüştür.
Bilirkişiler 13/12/2020 tarihli raporlarında özetle; davalılardan ……….S.R.L’nin üreticisi olduğu ve davacı ile davalılardan……………. Ltd. arasında imzalanan 21/11/2014 tarihli satış sözleşmesi gereğince davalı …Ltd. tarafından davacıya satışı yapılan “Tavuk Unu” emtiası/ürününün yapılan analizlerine göre 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Kontrolüne Tâbi Ürünlerin İthalat Denetimi Tebliği ile İnsan Tüketimi Amacıyla Kullanılmayan Hayvansal Yan Ürünler Yönetmeliği hükümlerine göre ithalatının uygun olmadığını ve ithal edilemeyen emtiada tağşiş yapıldığının sabit olduğunu, bu haliyle emtinanın/ürünün tamamen “ayıplı” olduğunu ve dava konusu ürünlerin ayıbının yapılan analizler sonucu ortaya çıkmış olması nedeniyle ayıbın “gizli ayıp” niteliğinde olduğunu; emtianın değer kaybına uğradığını, emtiada elverişliliği, ondan beklenen yararı önemli ölçüde azaltan maddi bir ayıbın söz konusu olduğunu; ayıbın emtianın yarar ve zararının davacıya geçtiği anda var olduğunu, davalı satıcı, satılan emtianın ayıbını davacıdan gizlediği için tekeffül borcunu sınırlayan ya da kaldıran sözleşme kayıtlarının sonuç doğurmayacağını, davacının gizli ayıpları araştırmakla yükümlü olmadığını; davacıyı iğfal etmiş olan davalıların, ayıbın kendilerine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaklarını; davacının ithal etmek istediği emtia/ürünün değer kaybına uğradığını, ayıbın öneminin emtianın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin de olduğunu; ithal yoluyla gelen emtianın satın alma bedelinin 294.268,20 x 2.65 =719.810,73 TL olduğunu; dava konusu emtianın Vietnam’daki alıcısı firmaya ihraç edilen emtia faturasında (13/05/2015) belirtilen ihracat emtia satış tutarının 181.366,50 x 2.65= 480.621,23 TL olduğunu, davacının ithaline izin verilmeyen emtianın Vietnam Devletindeki bir firmaya satılması nedeniyle uğradığı zararın 779.810,73 TL – 480.621,23 TL =) 299.189,50 TL olduğunu; konteynerin, her türlü deniz, kara ve hava taşıtları ile taşınabilen, devamlı kullanılmaya imkân verecek şekilde hususi ve dayanıklı yapılan, bir veya birden fazla nakil vasıtasına aktarma edilmesinden tahmil/tahliye kolaylığı sağlayan ve özel tertibatı bulunan yükleri tanımladığını, yüklerin/eşyanın konteyner içinde gümrük sahasında analiz sonuçları için beklemesinden, davacının zilyedliğinde kalmasından (teslimde gecikmeden) dolayı ifa engeli ile karşı karşıya kalındığını, dava dışı taşıyanın davacıya gönderdiği faturası ile iadedeki gecikme sebebiyle uğradığı müspet zararı tahsil ettiğini, konteyner fuzuli işgâl bedeli (konteyner demuraj ücreti) nedeniyle 72.513,90 TL maddi zarar oluştuğunu; ayrıca gizli ayıplı emtianın/eşyanın analiz işlemleri nedeniyle serbest süre içinde geri dönmeyen, iade edilmeyen konteynerin gecikme bedelinin tazminat ile ilişkilendirebilecek bir alacak hakkı olduğunu ve davacı borçlunun temerrüdü niteliğinde sayıldığını; konteyner demurajı dışında dava konusu emtianın/yüklerin gümrüklü sahada analiz için bekletilmesinden dolayı ardiye bedeli adı altında 45.675,48 TL maddi zarar oluştuğunu, dava dışı..Lojistik… Ltd. Şti.’nin davacıya gönderdiği faturası ile bu ardiye bedelini tahsil ettiğini; söz konusu maddi zarar tutarlarının 12/01/2015 tarihli, ……… numaralı ve ………. seri kayıt numaralı konşimento içeriğindeki emtia/eşya ve 21/11/2015 tarihli satış sözleşmesi ile ilgili olduğunu ve ayrı ayrı yapılan hesaplamalara göre davacının toplamda 417.378,88 TL maddi zararının belirlendiğini bildirmişlerdir.
Aldırılan bilirkişi raporu denetime elverişli, gerekçeli ve somut olaya uygun bulunmuştur.
Davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında çözümlenmesi gerekir. Bu düzenlemeye göre satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik ve niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli öçlüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu oldur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmeze bile ayıplardan sorumludur. Dava konusu olayda; satıcıyı ürün/emtiadaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması ve bu eksikliğin önemli olması, ayıbın emtianın yarar ve zararının alıcıya (davacı ithalatçıya) geçtiği anda var olması, davacının haliyle ayıbın varlığını bilmeden emtiayı satın almış olmasıdır.
Toplanan ve sunulan deliller ile benimsen bilirkişi raporu ve yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı………… Ltd. arasında 21/11/2014 tarihli satış sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme ile davalı …Ltd. tarafından davacıya davaya konu tavuk unu emtiası/ürününün satışının gerçekleştirildiği, ürünün/emtianın deniz yolu ile taşınarak tahliye limanı olan İzmir limanına getirildiği, burada davacı tarafça malların ithal edilmesi için ithalatçı sıfatı ile İzmir Gümrük Müdürlüğü’ne başvurulduğu ve işlemlerin başlatıldığı, davaya konu ürünle ilgili olarak T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı/İzmir Veteriner Sınır Noktası Müdürlüğü’ne 27/01/2015 tarihli ve 200 sayılı ithalat izin başvurusunda bulunulması üzerine Bakanlık Kontrolörleri tarafından numune alındığı ve alınan numunelerin İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nce analizlerinin yapıldığı, analiz sonucunda düzenlenen 09/02/2015 tarihli raporda “tür tayini tespiti için gönderilen üründe at DNA’sı tespit edildiğinden dolayı ithalinin uygun olmadığı” hususunun belirtildiği; bu rapora dayalı olarak da T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı/İzmir Veteriner Sınır Noktası Müdürlüğü’nün 09/03/2015 tarihli yazısı ile; “ithalinin uygun görülmediğinin” belirtildiği görülmüştür. Ardından ithalatı uygun olmayan emtia/ürünlerin İzmir Gümrük Müdürlüğü’nün 25/02/2015 tarihli tutanağı ile imhası veya mahrece iade işlemlerinin yapılması amacıyla antrepoya alındığı; davacının davaya konu ürünün bedeli olan 294.268,20 Euro’yu davalı ……….Ltd.’ye ödediği; gerek gümrük işlemleri sırasında yapılan analizler, gerek davacı tarafın başvurusu üzerine yapılan tespit ve gerekse mahkememiz dosyasında aldırılan bilirkişi raporlarının tamamında davaya konu ürünün 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Kontrolüne Tâbi Ürünlerin İthalat Denetimi Tebliği ile İnsan Tüketimi Amacıyla Kullanılmayan Hayvansal Yan Ürünler Yönetmeliği hükümlerine göre ithalatının uygun olmadığı ve ithal edilemeyen emtiada tağşiş yapıldığı tespit ve görüşüne varıldığı, bu haliyle ürünün gizli ayıplı olduğu, davacının yasal sürede ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiği, aksi düşünülse dahi TBK’nın 225. maddesindeki düzenleme çerçevesinde ağır kusurlu olan davalı satıcı………………’nin ayıbın kendisine süresinde bildirilmediği yönünde bir savunmaya da dayanarak sorumluktan kaçamayacağı; davacının, bedelini ödediği ancak ithaline izin verilmeyen ürün/emtiayı Vietnam’da dava dışı bir firmaya düşük bir fiyata satması nedeniyle aradaki fark tutarı olan (779.810,73 TL – 480.621,23 TL =) 299.189,50 TL maddi zararının oluştuğu, bunun yanı sıra davacının demuraj bedeli olarak ödediği 72.513,90 TL ve ardiye bedeli olarak ödediği 45.675,48 TL de dahil edildiğinde davacının toplam maddi zararının 417.378,88 TL olduğu; söz konusu zarardan 6098 sayılı TBK’nın 219 ve devam eden maddeleri gereğince davalı satıcı ……….. Ltd.’nin ayıba karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından, bu davalı hakkındaki davanın toplam 417.378,88 TL üzerinden kısmen kabulüne; diğer davalı … yönünden ise; bu davalının sözleşmenin tarafı olmaması ve garantör sıfatının bulunmaması sebebiyle bu davalıya gidilemeyeceğinden, davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davalı … hakkında açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davacının davalı …Ltd. hakkında açtığı davanın KABULÜ ile;
Toplam 417.378,86 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı …Ltd.’den alınarak, davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭28.511,15 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 7.127,79 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭21.383,36‬ TL karar ve ilam harcının davalı …Ltd.’den alınarak, Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı ve 7.127,79 TL peşin harç toplamı olan ‭7.159,19‬ TL’nin davalı …Ltd.’den alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 134,00 TL’si tebligat-posta gideri ve 6.040,00 TL’si bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 6.174,00 TL yargılama giderinin davalı …Ltd.’den alınarak, davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 37.666,52 TL vekalet ücretinin davalı …Ltd.’den alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2022

Başkan …..
¸E-imza
Üye .
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip ……
¸E-imza