Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/599 E. 2021/923 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/599
KARAR NO : 2021/923

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2017
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; öncelikle yetkiye ilişkin itirazları kabul etmediklerini, taraflar arasındaki takibe dayanak alacağın para borcuna ilişkin olduğunu, davalı borçlu aleyhine B.K.’nun 89. Maddesi gereğince alacaklının ikametgah yeri olan İzmir İcra dairelerinde yasal takibin başlatıldığını, İzmir İcra dairelerinin yetkisiz olduğu yönündeki iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu, takibe ve borca ilişkin itirazları da kabul etmediklerini, müvekkili ile davalı borçlu arasındaki borç ilişkisinin taraflar arasındaki iş ilişkisine dayandığını, taraflar arasındaki borç ilişkisinin ve alışverişin ne olduğunun, ne karşılığı davalının müvekkiline borçlandığının davaya ve takibe konu faturalar ile açıkça sabit olduğunu, müvekkilinin davalı ile arasındaki iş bu iş ilişkisini faturalandırdığını, davaya konu takibe dayanak dört adet irsaliyeli fatura mevcut olduğunu, davalının fatura borcunun müvekkilinden almış olduğu gıda malzemeleri alışverişine ilişkin olduğunu, malzemelerin davalı borçluya teslim edildiğini, davalının haksız itirazı ile durmasına sebebiyet verdiği İzmir… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin işbu faturalar ile sübut bulan alacağa ilişkin olduğunu, davalı borçlunun itirazının sırf alacağın sağlanmasını geciktirmeye yönelik ve kötü niyetli olduğunu, takibe konu fatura alacağı için müvekkiline veya çalışanına yapılmış herhangi bir ödemenin bulunmadığını, faturalarda şirketin kaşesinin ve yetkili imzasının bulunmamasından da bu durumun anlaşıldığını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile de bu hususun sabit olduğunu, ayrıca ekli tahsilat makbuzlarının takibe konu faturaların karşılığında ödenmiş bir borç olduğunu ispatlamadığını, makbuz olarak sunulan evrakta söz konusu futaralara binaen ödendiğine ilişkin hiçbir ibarenin bulunmadığını, bu sebeple borçlunun itirazlarının haksız olduğunu ileri sürerek, davalı borçlunun yetki itirazının kaldırılarak yetkili icra daireleri ve mahkemelerinin İzmir İcra Daireleri ve Mahkemeleri olarak kabulü ile, davalı borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazın iptali ile alacağın tahsiline, borçlu aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; açılan bu dava da da öncelikli olarak yetkiye itiraz ettiklerini, davacı taraf … Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden icra takibine konu mallara ilişkin ödemelerin faturalar taraflarına ulaştığı anda yapılmış olduğunu, 501,27 TL tutarındaki 20.09.2016 tarih ….. seri Nolu ve 501,27 TL tutarındaki 20.09.2016 tarih ve ……….. Seri nolu faturaya ilişkin ödeme yapıldığında davacı taraftan 21.09.2016 tarihli tahsilat makbuzu alınmış olup diğer ödemelerde davacı taraf yetkilisinin tahsilat makbuzunun yanında olmadığını beyan etmesi üzerine malların ücretlerinin ödendiğini ve faturaların üzerine de not düşüldüğünü, bu durumun davacı tarafça da icra takibine ve davaya konu edilen irsaliyeli faturalar incelendiğinde görüleceğini, davacı tarafla bu 4 adet fatura dışında herhangi bir alışverişlerinin bulunmadığını, davaya konu malların; 20.09.2016 tarihinde alınan 1000,00 TL malın karşılığında hem irsaliyeli fatura alındığını hem de alacaklı şirket kaşesinin mevcut olduğu tahsilat makbuzunun 21.09.2016 tarihinde alındığını, 26.10.2016 tarihinde alınan bir kısım malların bedelinin de peşin olarak ödendiğini, şirket yetkilisi …’nün yanlarında tahsilat makbuzu olmadığını beyan etmesi üzerine İrsaliyeli Faturanın eksiksiz teslim eden kısmına yetkilinin kendi el yazısı ile ‘Parası peşin ödendi.’ibaresinin yazıldığını, Yine 14.12.2016 tarihinde alınan bir kısım malların bedelinin de peşin olarak ödendiğini, şirket yetkilisi …’nün yanlarında tahsilat makbuzu olmadığını beyan etmesi üzerine İrsaliyeli Faturanın eksiksiz teslim eden kısmına yetkilinin kendi el yazısı ile ‘Parası peşin ödendi.’ibaresinin yazıldığını, açıklanan nedenlerle; davanın öncelikle yetkili mahkemede açılmasına karar verilmesine, davanın reddine, müvekkili aleyhine haksız yere icra takibi yapan davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; davalının yetki yönünden itirazlarının reddinin gerektiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu sabit olup; müvekkiline veya müvekkili şirketin imzaya ve tahsile yetkili çalışanına takip konusu faturalara ilişkin olarak ödeme yapılmadığını, söz konusu faturalara ilişkin olarak; alacaklı/müvekkili şirketin imzaya ve tahsile yetkili çalışanına ödeme yapılmadığını, müvekkili şirketin, davalı yanın şirket yetkilisi olarak telaffuz ettiği … isminde bir çalışanının bulunmadığını, davalı yan “tanık” dinletileceğine ilişkin beyanda bulunmuş ise de huzurda derdest dava için hiçbir hususun ispatına ilişkin olarak tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, huzurdaki derdest dava HMK 200’ de belirtilen parasal sınırı aştığından senetle ispat zorunluluğunun bulunduğunu, işbu borcun ifası hususunda tanıkla ispat söz konusu olamayacağı gibi; karşı yanın tanık dinletilmesi istemine muvafakatlerinin bulunmadığını, açıklanan ve sayın mahkemece re’sen nazara alınacak sebeplerle; davalı/borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazın iptali ile alacağın tahsiline, haksız itirazdan mütevellit davalı/borçlu aleyhine %20’ den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Faturalar : Davacı tarafından davalı adına düzenlenen 20/09/2016 tarihli……. seri numaralı 501,27- TL. bedelli, 26/10/2016 tarihli E 43748 seri numaralı 1.407,24- TL. bedelli, 14/12/2016 tarihli . …….seri numaralı 291,60-TL. bedelli, 20/09/2016 tarihli ……… seri numaralı 501,27 TL. bedelli 4 adet fatura olduğu anlaşılmıştır.
İcra dosyası : İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 2.701,38 – TL asıl alacak olmak üzere toplam 2.701,38 – TL alacak için ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu davalıya 10/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği borçlunun 11/04/2017 tarihli dilekçesi ile borca ve yetkiye itiraz ettiği, 11/04/2017 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
BA-BS Formları : Gelir İdaresi Başkanlığı Menemen Vergi Dairesi nin 19.06.2017 tarihli yazısında, davalı borçlu …’nin 2016 yılı BA formları ile davacı alacaklı şirketin 2016 yılı BS formlarının gönderildiği, davacı ile davalı formlarında dava konusu faturaların bulunmadığı, dava konusu faturaların aylık kdv hariç 5.000,00 TL sınırını aşmadığı anlaşılmıştır.
Esnaf Tacir Araştırması : İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Menemen Vergi Dairesi Müdürlüğünün 19/06/2017 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; …’nin pastane işinden dolayı gerçek gelir vergisi mükellefi olarak faaliyetine devam ettiği, gelir vergisinden muaf olmadığı, bilanço esasına göre defter tuttuğu ve 1. sınıf mükellef olduğu anlaşılmıştır.
Talimatla aldırılan Bilirkişi Raporu: S.M.Mali Müşavir Bilirkişi … raporunda; Davacının Ticari defterlerinde TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak açılış ve Kapanış tasdiklerini yaptırdığı, Davaya konu olan faturaların ve evraklar ile ilgili kayıtların TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak tutulduğu, davacı ve davalının ticari ilişkinin bulunduğu ve bu ticari ilişkinin 20/09/2016 tarihinde başladığı, Davacı tarafın defter kayıtlarının TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu ve (Mahkeminizin takdirinde olmak üzere) sahibi lehine delil olarak kullanılabileceği, Takip tarihi itibari ile ,davacı tarafın Defter kayıtlarına göre davalı yandan alacağının 2.701,38.-TL olduğu, Dava konusu İrsaliyeli Faturaların davacının Kanuni defterlerine kayıt altına aldığı, Dava dosyasında bulunan ödeme belgelerinin ….. A.Ş. Firmasına ait olduğu, Dava dosyasında tahsilat yapan …’nün davacı çalışanı olmadığı SGK hizmet listesine göre, Dava konusu İrsaliyeli Faturaların BA-BS form sınırlarında olmadığından beyan edilmediği, Dava dosyasında bulunan ödeme evraklarının Davacı Defter kayıtlarında yer almadığından davalı tarafın kayıtları ile örtüşmediği, görüş ve kanaatine varıldığı mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi Raporu :Mali Müşavir Bilirkişi … 27/09/2020 tarihli raporunda; Davalı borçlu … nin 2015-2016-2017-2018-2019 yılları yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış ibraz onaylarının yasal süresi içerisinde yapıldığı, yine davalının 2015-2016-2017-2018-2019 yılları yevmiye defterlerinin kapanış ibraz onaylarının yasal süresi içerisinde yapıldığı, Ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğrular nitelikte olduğu, Davalı … nin ticari yasal defter kayıtlarına göre; davacı şirketin, davalı şirketten Takip tarihi olan 07.04.2017 tarihi itibari ile herhangi bir alacağının bulunmadığı, dava konusu 4 adet faturanın, davalının ticari yasal defter kayıtlarında bulunduğu, faturaların yasal defter kayıtlarında kasa hesabıyla yani nakit olarak kapatıldığı, Mahkeme dosyasında bulunan tahsilat makbuzunun, davalının ticari yasal defterlerinde kaydının bulunmadığı, ancak 20.09.2016 tarih E-43611-10 seri nolu faturaların kasa hesabı ile yani nakit olarak kapatıldığı görüş ve kanısında olduğunu mütalaa etmiştir.
İmza incelemesi raporu : ATK İstanbul Fizik İhtisas Dairesinin 06/05/2019 tarihli raporunda; Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu belgede kaşe izi üzerinde atılı imza ile …’nın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği mütalaa edilmiştir.
Davalı Tanığı … 25/10/2018 tarihli celsede; “ben davalı … ‘ye ait …. pastanesinde yaklaşık 10 yıldır işçi olarak çalışıyorum, tarafıma göstermiş olduğunuz 26/10/2016 tarihli 43748 numaralı irsaliyeli fatura altında teslim alan kısmında bulunan isim ve imza bana aittir, çalıştığım pastanenin sahibi tüm ürünleri … isimli şirketten alıyordu, davacı şirketten ürün almıyor diye biliyorum, ürünlerin teslimi … şirketinde çalışan … yapıyordu. Ürün irsaliyeli fatura ile davalı pastaneye teslim için getirildiğinde teslim karşılığında peşin olarak ödemelerini de ürünü teslim eden … ‘e yapıyorduk, peşin ödenen ürünlerle ilgili olarak faturanın üzerine de parası peşin ödendi şeklinde yazılı irsaliyeli faturayı imzalıyordu, benim çalıştığım süre boyunca tüm ödemeleri mal teslimide peşin olarak yaptık, diğer çalışanlar da ürünleri teslim aldığında ürün bedelini peşin olarak teslim eden kişiye ödemektedir, bana göstermiş olduğunuz irsaliyeli fatura da neden davacı şirketin ünvanınnı yazılı olduğunu bilmiyorum, ben ürünleri satın aldığımız şirketin … ünvanına sahip olduğunu biliyordum, … ile hiçbir bağlantımız yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … 14/01/2020 tarihli celsede;” Ben 2005 yılında 2019 yılına kadar Anadolu Şekerlemede satış temsilcisi olarak çalıştım, şuanda kendi iş yerimi açtım, …… de çalıştığım firmadan mal aldığı için uzun zamandır tanıyorum, …nlin dükkanın bulunduğu bölgeye mal satışı için haftada 2-3 gün mutlaka gidiyorduk, davacı firmayı da benim satış temsilcisi olduğum firma ile aynı sektröde çalışması nedeniyle isim olarak biliyordum, davacı firmada satış temsilcisi olarak çalışan Serkan isimli soyadını hatırlamadığım kişi farklı unvanlı firmalarda da çalışmış ve davalıya mal satışı yapmıştır bu satışlardan bir iki tanesine tesadüf eseri davalıya mal götürdüğümde şahit oldum benim şahit olduğum satışlarda Serkan isimli kişi mal teslimi yaptıktan sonra davalı da teslim edilen malın bedelini nakit olarak bu kişiye ödemiştir, Serkan isimli kişinin daha sonra çalıştığı firmalraı dolandırarak tahsil ettiği mal bedellerini çalıştığı firmalara ödemediğini duyduk, dava konusu satışların benim şahit olduğum satışllar olup olmadığını aradan uzun zaman geçtiği için hatırlamam mümkün değildir,ancak davalı taraf hiçbir zaman cari hesap üzernden veresiye çalışmamıştır bizim firmamızla da satış ilişkisinde mal teslim edildiğinde bedelini nakti olarak her zaman ödemiştir, benim bilgim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuş, dava konusu irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmında imzası bulunan …… ve …’un kim olduğu sorulduğunda, tanık ; …. davalının babasıdır … bir dönem o tarihlerde davalının iş yerinde çalışandır ” şeklinde cevap vermiştir.
Dava; alım satım ilişkisi kapsamında 4 adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
İcra dairenin yetkisine yapılan itirazın önecelikle incelenmesi gerektiği, davalı tarafından taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedilmediği,bu halde yetkili icra dairesinin İİK.nun 50.md. uyarınca HMK.nın yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması suretiyle tespitinin gerektiği, alacağın satım faturasından kaynaklandığı, HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan İzmir İcra dairelerinin yetkili olduğu sonuç olarak yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunduğu, dava şartının mevcut olduğu görülerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tarafça; mahkememizin yetkisine yapılan itiraz incelendiğinde, davalı tarafından taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedilmediği, alacağın fatura bakiyesinden kaynaklandığı, HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu sonuç olarak yetki itirazının yerinde olmadığı tespit edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Davacı taraf, icra takibine konu ettiği faturalarda belirtilen malları davalıya sattığını ancak bedelini alamadığını, davalı taraf ise takip ve dava konusu faturadaki malları aldığını ancak faturaların bedelini ödediğini ileri sürmektedir. Buna göre iş bu davada ispat yükü ödeme savunmasında bulunan davalıya düşmektedir. Davalı taraf, ödeme savunmasına dayanak olarak ticara defter kayıtlarına, tahsilat makbuzuna ve irsaliyeli faturalardan bir kısmı üzerinde yazılı olan “bedeli peşin alındı” imzalı notuna dayanmıştır. Davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların “nakit olarak” ödendiği belirtilerek bu şekilde borcun sıfırlandığı, nakit ödeme kaydına dayanak bir ödeme belgesinin bulunmadığı belirlenmiştir. Davacı defterleri üzerinde talimat yoluya yapılan bilirkişi incelemesi ile faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalara mahsuben yapılan bir ödeme kaydı bulunmadığı, …’nün davacı çalışanı olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı, davacının davalıdan 2.701,38 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından sunulan 21.09.2016 tarihli 1.000,00 TL bedelli tahsilat makbuzunda davacıya ait kaşenin ve kaşe üzerinde imzanın davacı tarafça kabul edilmediği ve imzaya itiraz edildiği, İstanbul ATK Fizik İhtisas Dariseniden alınan rapor ile tahsilat makbuzundaki davacı kaşesi üzerinde bulunan imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı belirlenmiştir. Dolayısıyla söz konusu tahsilat makbuzu ile yapılan 1.000,00 TL ödemenin geçerli bir ödeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davalı, 14.12.2016 ve 26.10.2016 tarihli irsaliyeli faturalardaki malları teslim aldığı anda bedellerini nakit olarak davacı çalışanı olduğunu savunduğu …’ye ödendiğini, …’nün bu faturalan üzerine “nakit ödeme alındı” “parası peşin ödendi” notlarını yazarak imzaladığını savunmuştur. Getirtilen SGK kayıtlarına göre davacı şirketin … isimli bir çalışanının bulunmadığı, davacının bu isimli bir çalışanı olduğunu kabul etmediği, dolayısıyla davacı şirket çalışanı olmayan ve davacı şirketi temsile de yetkisi bulunmayan dava dışı … isimli kişiye yapılan ödemenin geçerli ve borcu sona erdiren bir ödeme olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Ödeme miktarı dikkate alındığında davalı tanığı dinlemiş, tanık davalının peşin ödeme yöntemiyle çalıştığını, bir iki kez davacıdan satın aldığı ürünleri teslim alırken nakit ödeme yaptığına şahit olduğunu ancak bu ödemelerin dava konusu faturalara ilişkin ödemeler olup olmadığını bilmediğini ifade etmiştir. Bu ifade dikkate alındığında, dava konusu faturaların bedelinin davalı tarafça ödendiği konusunda tanığın bilgi sahibi olmadığı anlaşıldığından tanık beyanı ile de ödeme savunması ispatlanamamıştır. Davalı cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından yemin teklif etme hakkının mahkememizce hatırlatılmasına rağmen yemin teklif etme hakkı da kullanılmadığından ödeme savunmasının kanıtlanamaması nedeniyle teslim hususu sabit faturalar nedeniyle davacının davalıdan 2.701,38 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
Davalının, İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile 2.701,38 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan 2.701,38 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 184,53 TL nispi harca, peşin alınan 32,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 151,90 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 0,60 TL dosya gideri, 4,60 TL vekalet suret harcı, 31,40 TL başvuru harcı, 32,63 TL peşin harç, 501,08 TL davetiye ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 310,00 TL ATK imza incelemesi rapor ücreti olmak üzere toplam 2.080,31 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.701,38 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza