Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/510 E. 2021/1040 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/510
KARAR NO : 2021/1040

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 27/01/2017
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalı şirketin 2010 yılı Şubat ayından bu yana % 25 hissedarı olduğunu, dava dışı …’ın ise şirketin % 75 hissedarı ve aynı zamanda münferit imza yetkilisi olan müdürü olduğunu, davalı şirketin faaliyet konusunun “fabrika vb tesislerin genel temizlik işlerinin yürütülmesi” olduğunu, davalı şirketin cirosunun müvekkilinin çabaları sayesinde arttığını, iş hacminin 2009 yılı sonunda … isimli Almanya menşeli firmanın dikkatini çekmesi üzerine müvekkili ile bağlantıya geçtiklerini ve yapılan görüşmelerde bir ortaklık kurulması konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkilinin bu kapsamda davalı şirketin % 25 hissesini 150.000,00 TL nakit karşılığında … ile eşi …’dan 2010 yılı Şubat ayında satın alarak şirkete ortak olduğunu … Grubu ile yapılan anlaşmada müvekkilinin şirket için oluşturduğu tüm müşteri portföyünün şirket aktifinde kayıtlı demirbaş ve ekipmanların şirketin … Tic. A.Ş.’de sahip olduğu % 12,65 hissesinin şirket tarafından kurulacak yeni bir şirkete işletme devri çerçevesinde devredilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, bu kapsamda şirketin % 98,7, …’ın % 0,2, müvekkilinin % 0,1 ve … şirketlerinin % 1 tarafından İzmir Ticaret Siciline kayıtlı … Yönetimleri Geri Dön. ve Temizlik Hiz. Tic. A.Ş. varlık satışı için şirkete avans olarak ödenen 1.062.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu, işletme kalemlerinin … ’ya devredilmesinin ardından davalı şirketin … ’daki % 59 hissesinin … Ltd. Şti.’ye 2010 yılı Nisan ayında 1.537.000 Euro karşılığında satıldığını, davalı şirketin hali hazırda % 39,7 hissesinin devam ettiğini, bu tarih itibariyle davalı şirketin gayri faal konuma geldiğini ve sadece … ’ya iştirak eden, bordrolu çalışanı olmayan bir şirket olduğunu, o dönemde davalı şirkette iş sözleşmesi ile bordrolu olarak çalışan müvekkilinin iş sözleşmesinin işletme devri kapsamında … ’ya devredildiğini, müvekkilinin bu şirket bünyesinde 2016 yılı Ağustos ayına kadar çalıştığını, daha sonra müvekkilinin … yönetimi ile görüş ayrılığı yaşadığını ve yönetimin aldığı karar ile bu şirket ile olan ilişkisinin kesildiğini, kıdem tazminatının ödenerek müvekkilinin işten çıkarıldığını, müvekkilinin 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 hesap dönemlerine ilişkin karın dağıtılmasını ihtarname ile …’dan istediğini, 25 Ağustos 2016 tarihinde finansalların müvekkili ile paylaşıldığını, şirketin olağanüstü yedekler kapsamında 946.138,72 TL, dönem karında 220.599,35 TL, geçmiş yıl karlarında 25.639,16 TL olduğunun görüldüğünü, “2010 yılında 1.537.000,00 Euro bedelli satış yapılmasına rağmen beklenen miktarda kar olmadığı, şirketin zarar ettiği, şirket hesaplarında nakit bulunmadığı, 1.539.000,00 TL bedelle kayıt altında arsanın durduğu” hususlarının belirlendiğini, 30/09/2016 genel kurul öncesinde müvekkilinin hisselerinin karşılığını alıp ortaklıktan çıkmak istediğini ve elinde % 25 davalı şirket hissesini ve ayrıca … …’ya ait % 0,1 hisseyi … Grubu ve …’a satmayı noter kanalıyla teklif ettiğini, … tarafından dönüş yapılmadığını, 28/10/2016 tarihinde yapılan genel kurulda sorularına cevap verilmediğini, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 finansallarının onaylanmadığını, …’ın ibra edilmediğini, kar dağıtımının reddi yönünde oy çokluğu ile karar verildiğini, Torbalı’daki taşınmazın gayri menkul değerleme uzmanı tarafından bugünkü rayiç bedelinin İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… sayılı dosyasında 85.000,00 TL olarak belirlendiğini, yeminli mali müşavir tarafından yapılan inceleme sonucunda …’ın 2010 yılında şirketten çektiği ve ortaklar cari hesabından izlenen 495.363,49 TL tutarındaki nakdi 6111 sayılı kanundan yararlanarak şirket aktifinden silerek karşılıksız para çektiğinin, 2011 yılında yine şirkete 743.000,00 TL borçlandığının, alacaklar hesabının 174.096,37 TL, 208.157,58 TL ve 424.141,33 TL bakiye vermesine rağmen 2015 yılında 424.141,33 TL şirketten çekilmiş olmasına karşın hiç faiz işletilmediğinin belirlendiğini, … hakkında “güveni kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık” suçundan dolayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na 05/12/2016 tarihinde suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin işletme devri ve hisse satışından doğan ve … … tarafından dağıtılan karları kendi menfaatleri doğrultusunda şahsi mal varlığına aktardığı için … hakkında “zararın tespiti ve tazmini” istemiyle İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında dava açtığını, bu davanın bekletici mesele yapılmasını istediklerini, yapılacak tespit sonucunda zararların davalı şirkete faiziyle ödenmesi mümkün olacağından hali hazırda hiç nakdi olmayan şirket kasasına nakit gireceğini ve böylece zararın bir kısmının bertaraf edilerek davalı şirketin kar miktarının artacağını, bu dosyada kar dağıtılması isteğinde bulunan müvekkilinin kar payı alma yararını doğrudan doğruya etkilemekte olduğunu, 28/10/2016 tarihli genel kurulda çoğunluk hissedarı …’ın hiçbir gerekçe sunmadan zarar düşüldükten sonra toplam 1.119.806,00 TL olmasına rağmen “kar olmadığı için kar dağıtılmaması” yönünde oy kullanarak kar dağıtılmasının önünü kestiğini, bu eylemin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, …’ın şirket kaynaklarını kendi yararı için kullandığı, müvekkilinin haklarını gözetmediği, müvekkilini zor duruma düşürmek istediği ve güvenini kötüye kullandığı hususlarının açık olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkması konusunda haklı sebeplerin var olduğunu belirterek, davalı şirketin 28/10/2016 tarihli genel kurulda alınan kar dağıtmama kararının iptaline, şirkette oluşan güncel karın payı oranında müvekkiline verilmesine, müvekkilinin davalı şirketten çıkmasına izin verilmesine, çıkma payının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davaya konu iddiaları kabul anlamına gelmemek üzere davacının kar payı alacağının zaman aşımına uğradığını, zira zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı davasının TTK’nın 553. maddesi çerçevesinde şirket yöneticisinin şahsi sorumluluğuna ilişkin olarak açılmış bir dava olduğunu, dolayısıyla bekletici mesele yapılamayacağını, davalı şirketin kayıt ve belgeleri incelendiğinde dağıtılabilir bir karının bulunmadığının görüleceğini, bu yöndeki isteğin haksız olduğunu, davacının bizzat davalı şirketin vekaleti ile yetkilendirilmiş yöneticisi olduğunu, davalı şirketi temsilen … … A.Ş. yönetim kurulunda 6 yıl görev yaptığı dikkate alındığında kar payı varlığına ilişkin beyanların hükümsüz hale geldiğini, kar payı dağıtımı ile ortaklıktan çıkma isteğinin mükerrer istekler olduğunu, zira kar bulunduğu var sayılır ise bu bedelin şirket aktifinde olası bir ayrılma akçesi içerisinde zaten değerlendirileceğini, aynı anda hem kar payının hem de ayrılık akçesinin istenemeyeceğini, TTK’nın 638. maddesi gereğince haklı sebeplerin varlığı halinde çıkmaya izin verilmesinin istenebileceğini, davacı vekilinin bu konudaki isteklerinin haklı sebebe dayanmadığını, zira subjektif sebepler ileri sürüldüğünü, kaldı ki müvekkili adına kayıtlı taşınmazın şirket tarafından alınmasının bireysel bir işlem olmayıp ortaklar kurulunun oy birliği ile aldığı karara dayandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; davalı şirketin 28/10/2016 tarihli ortaklar kurulunda alınan kar dağıtılmaması yönündeki kararın iptali, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi ve ortaklıktan çıkma payı ile kar payının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili 25/11/2021 tarihinde gönderdiği dilekçesi ile; tarafların anlaştıklarını, davadan sulh nedeniyle feragat ettiklerini, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti isteklerinin bulunmadığını, duruşma günü beklenmeden karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; davadan feragat konusunda yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili 03/12/2021 tarihli dilekçesi ile; davacı tarafın davadan feragat beyanın kabul ettiklerini, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davayı sonlandıran işlemlerden olup, hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabileceğinden ve feragat beyanı verildiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından, davacı tarafın davadan feragati nedeniyle aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre davadan feragat ön inceleme duruşmasından sonra gerçekleştiğinden, karar tarihindeki maktu ve karar ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 39,53 TL olduğundan, peşin alınan 31,40 TL harcın düşülmesi ile ‭8,13‬ TL harcın Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 106. maddesi ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 27. Maddesine göre 20,00 TL’nin altında olduğundan, eksik 8,13 TL harç için harç tahsil yazısı yazılmasına yer olmadığına,
4-Davalı tarafın vekalet ücreti isteğinde bulunmamış olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2021

Başkan …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Üye …
(E-imza)

Katip …
(E-imza)