Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/323 E. 2022/919 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/323
KARAR NO : 2022/919

DAVA : Tazminat (4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu’nundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili …’nın 04.09.2008 tarihinde … Bankası … Gazi Bulvarı İzmir Şubesi’nden kredi hesap numarası …, vade süresi 24 ay, aylık faiz oranı 1.85 olan ,10.000,00 TL. ticari kredi çektiğini, iş bu kredinin geri ödeme planından da anlaşılacağı üzere ödendiğini ve müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, Rekabet Kurulu, davalı bankanın da arasında bulunduğu Türkiye’de faaliyet gösteren on iki bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un (RKHK) 4’üncü maddesini ihlal edip etmediğinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturma sonucunda 02.03.2013 tarih ve 13- 13/198-100 sayılı karar ile nihai kararını verdiğini, iş bu kararda on iki bankanın 21.08.2007 ile 22.09.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında RKHK’un 4’üncü maddesini ihlal ettiklerinin belirtildiğini, davalı … Bank’ın, mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında bu ihlali gerçekleştirdiğine ise oybirliği ile karar verildiğini, davacı tarafın müvekkili aleyhine hukuka aykırı olarak suni faiz uyguladığını ve haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin … Bankası …. Gazi Bulvarı İzmir Şubesi’nden 24 ay vadeli, 10.000,00 TL ticari ihtiyaç kredisi kullandığını, bu krediye aylık 1.85 oranında faiz uygulandığını, Rekabet Kurulu’nun kararına göre davalı banka tarafından 0,10 oranında fazla faiz uygulandığını, yani müvekkilinin kullandığı ihtiyaç kredisine uygulanması gereken faiz oranının 1,78 olması gerekirken bankalar arası uyumlu eylem ile haksız olarak 1.85 faiz oranı uygulandığını, uğradıkları zararın kesin olarak hesaplanıp işbu tutarın 3 katının davacı taraftan zararın meydana geldiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte alınarak taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, davalı tarafın iş bu kredi nedeniyle müvekkilinden masraf tutarı adı altında haksız yere 367,5 tl tahsil ettiğini, açıklanan ve mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle; davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere oluşan tahmini 156,60 tl zararın gerçek miktarının hesaplanmasına ve RKHK’nın 58. maddesi uyarınca bu zararın üç katı tutarındaki Türk Lirasının, zarar tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tazmin edilerek taraflarına ödenmesine hükmedilmesini, ayrıca yine taraflarından masraf tutarı adı altında haksız yere tazmin edilen 367,8 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tazmin edilerek taraflarına ödenmesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Rekabet Kurumu kayıtlarına 25.03.2011 de intikal eden bir başvuruda tüm bankaların uygulamakta olduğu kredi kartı alışveriş faizi ve gecikme faizi oranlarının TCMB tarafından belirlenen en yüksek oran üzerinden tespit edildiğini, hiçbir bankanın bu faiz oranlarında indirime gitmediğini ve tüm bankaların aynı faiz oranını kullandığı iddiası üzerine başlatılan ön araştırma sonucunda soruşturma açıldığını ve soruşturma sonucunda ise Kurulun davaya esas teşkil eden 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararında aralarında müvekkili … Bankası ….’ın da olduğu 12 banka hakkında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ihlal edildiği Akbank T.A.Ş., Denizbank A.Ş.,Finans Bank A.Ş.,HSBC Bank A.Ş.,ING Bank A.Ş.,Türk Ekonomi Bankası A.Ş.,Türkiye Garanti Bankası A.Ş.,Türkiye Halk Bankası A.Ş.,Türkiye İş Bankası A.Ş.,Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ve T.C. Ziraat Bankası A.Ş. unvanlı teşebbüslerin mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda iletişimleri devam eden tek bir anlaşma teşkil eden anlaşma ve/veya uyumlu eylem şeklinde değerlendirildiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkilinin yerleşim yerinin … Mah. … Caddesi No:… …/İstanbul olduğunu, bu nedenle, yetki itirazında bulunduklarını ve davanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, dava konusunun ticari kredi sözleşmesi olup müvekkili Vakıfbank’ın bu ihlale dâhil olmadığını, 4054 sayılı Kanun uyarınca talep edilen tazminatın esas itibariyle bir haksız fiil sorumluluğu olduğunu ve bu nedenle de sorumluluğun doğması için dört unsurun gerçekleşmesi gerektiğini, bunların; hukuka aykırı bir fiilin varlığı, kusur, zarar ve illiyet bağı olduğunu, dolayısıyla davacının bu hususları ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün esas itibariyle davacı üzerinde olmakla birlikte, davanın dayanağını teşkil eden Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararına bakıldığında müvekkili …’ın hiçbir şekilde kredi faizlerine ilişkin bir anlaşmanın tarafı olmadığının açıkça görüleceğini, Rekabet Kurulu tarafından ihlal olarak kabul edilen davranışların tek bir bütün teşkil etmediğini, mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetlerine yönelik ayrı mutabakatların varlığının açıkça görüldüğünü, dolayısıyla; herhangi bir bankanın rekabet hukukuna aykırılık nedeniyle tazminat sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için Kurul kararında adının geçmesi değil, somut bir şekilde Kurul kararında sıralanmış olan ve tazminat talebine esas olan mutabakatlardan birine taraf olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiğini, davacının 04/09/2008 tarihinde müvekkili bankadan ticari kredi kullandığını, kredi faizlerinde artış yapılmasına ilişkin 6 sıra numaralı belgenin tarihinin 23.10.2008 olduğunu, bu nedenle davacının krediyi hangi dönemde çektiğinin önem arz ettiğini, müvekkili bankanın ticari kredilere ilişkin uzlaşmaya taraf olmamakla birlikte, davacının kredi kullandığı 04/09/2008 tarihinde dava dışı bankalar arasında dahi bir uzlaşma bulunmadığını, davacının zarara uğramadığını, haksız fiil tazminatının söz konusu olması için davacının zarar gördüğünü ispatlaması gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerle; davanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerine gönderilmesine, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, husumet itirazları kabul edilmez ise, Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı aleyhine açtıkları iptal davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, usule ilişkin itirazları kabul edilmez ise, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; Davalının da cevap dilekçesinde belirttiği gibi 6100 Sayılı HMK’ya göre davalının yerleşim yeri mahkemesinin “Genel” yetkili mahkeme olduğunu, Kanunun 14. maddesi “bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir” hükmüne amir olduğundan yetkiye ilişkin itirazın hukuken mesnetsiz olduğunu, taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, bu çerçevede sözleşmeden doğan borçların zamanaşımı Borçlar Kanununda tek bir süre olarak ve daha uzun tutulduğundan ve bu süre 10 yıl olduğundan somut olay için zamanaşımından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafın kredi faizlerine ilişkin bir anlaşmanın tarafı olmadığını iddia ettiğini, iş bu iddiaların haksız ve dayanaksız olduğunu, kurulun 3. sayfasında raportör görüşü olarak; soruşturma heyeti’nde yer alan raportörler tarafından; Akbank, Denizbank, Finansbank, HSBC, ING, TEB, Halkbank, İş Bankası, Vakıfbank, YKB, Ziraat ile Garanti, Gösaş ve GKFD’den oluşan ekonomik bütünlüğün 21.08.2007 ve 24.10.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri bakımından fiyat tespit etmek suretiyle 4054 Sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği, Vakıfbank, Ziraat ve Halk’ın ise kamu mevduatı açısından Kanun’un 4. maddesini ayrıca ihlal ettikleri ve bu nedenle adı geçen teşebbüsler hakkında 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığının açıkça ifade edildiğini, davalı tarafın kurul kararındaki tablo 16’da Garanti, Akbank, İş Bankası, Yapı Kredi ve Finansbank’ın konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinin faiz artışlarına yer verildiğini ve kendisinin kredilere ilişkin bir faiz artırımı yapmadığını iddia ettiğini, ancak kurul kararının 66. sayfasındaki gerekçe ve hukuki dayanak kısmındaki değerlendirmenin davalının iddiasını çürütür nitelikte olduğunu, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 12 teşebbüs arasında fiyat tespiti amacını taşıyan bir uzlaşma kurulduğunu, bu uzlaşmanın ortak planının uygulanmasının ise; kredi, mevduat ve kredi kartı hizmetleri kapsamındaki pek çok ürüne yönelik faiz oranlarının ve ücretlerin tespitinde koordinasyon içerisinde hareket etmek üzere icra edilen bir dizi mutabakat ile hayata geçirildiğini, belirtilen husustan hareketle, taraflar arasında gerçekleştirilen her bir anlaşma ve/veya uyumlu eylemin ayrı birer ihlal niteliği taşımadığı; taraflarca gerçekleştirilen mutabakatların, nihai amacının fiyat koordinasyonu olan bir uzlaşmanın unsurlarını oluşturduğu sonucuna ulaşıldığını, ilgili Rekabet Kurulu kararının genel bir tespit olup davalı tarafın ihlale taraf olmadığı ve davada husumet yokluğu olduğu beyanlarının da kabul edilemez olduğunu, soruşturma konusu 12 banka mevduat, kredi, ve kredi kartı hizmetlerinde tek bir ihlal yaklaşımı bulunduğunu, yasal olarak mahkemelerin Rekabet Kurulu kararlarını beklemesine dair herhangi bir dayanak olmadığını, izah edilen ve Mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle; davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere oluşan tahmini 156,60 TL zararın gerçek miktarının hesaplanmasına ve RKHK’nın 58. maddesi uyarınca bu zararın üç katı tutarındaki Türk Lirasının, zarar tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tazmin edilerek taraflarına ödenmesine hükmedilmesini, ayrıca yine taraflarından masraf tutarı adı altında haksız yere tazmin edilen 367,5 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tazmin edilerek taraflarına ödenmesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İKİNCİ CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği ikinci cevap dilekçesi ile özetle; Davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkilinin yerleşim yerinin “… Mah. … Caddesi No:… …/İstanbul” olduğunu, bu nedenle, yetki itirazında bulunduklarını ve davanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının, müvekkilinden 10.000,00-TL tutarında ticari kredi kullandığını, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararında ise, kredilere ve dolayısıyla işletme ihtiyaç kredilerine uygulanan faiz konusunda müvekkiline isnat edilen herhangi bir ihlal iddiasının bulunmadığını, dolayısıyla davacı tarafından dayanak gösterilen Rekabet Kurulu Kararının, müvekkili aleyhine işbu davanın açılmasının haksız olduğunu gösterdiğini, Rekabet Kurulu Kararına bakıldığında 6 numaralı belgenin Akbank, Garanti, İş Bankası, YKB ve Finansbank ile ilişkilendirildiğini, müvekkili aleyhine delil olarak kullanılmadığını, bilakis kararın 45. sayfasında yer alan 32. dipnotta “… Belge 6’da adı geçmeyen … ” ifadesine yer verildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin, bu davada davalı sıfatına sahip olmadığını, bu sebeple davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının, Rekabet Kurulu Kararına dayanarak, maddi tazminat talep ettiğini, ancak Rekabet Kurulu kararlarının idari yargı denetimine tabi olduğunu ve dolayısıyla, kesin delil niteliği taşımadığını, kaldı ki, kararın kesinleşmesi durumunda dahi Sayın Mahkemece dava konusu somut olayda haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğunun şartlarının oluşup oluşmadığının Rekabet Kurulu Kararı’ndan ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiğini, nitekim gerekçeli kararın taraflarına tebliğ edilmesinin ardından, söz konusu kararın öncelikle yürütmesinin durdurulması ve ardından iptali, ayrıca ödenen idari para cezasının faiziyle birlikte taraflarına iadesi talebiyle müvekkili tarafından Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına kayden dava açıldığını, bu davanın halen derdest olup, henüz kesinleşmediğini, dolayısıyla, husumet itirazlarının kabul edilmemesi halinde, Sayın Mahkemece dava konusu somut olayın müstakilen inceleme ve değerlendirme yapılması aşamasına geçilebilmesi için dahi Rekabet Kurulu kararı aleyhine açılan iptal davasının sonucunun HMK md. 165 gereğince bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, haksız fiil sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı bir fiilin varlığı, kusur , zarar ve illiyet bağı olmak üzere dört unsurun gerçekleşmesi gerektiğini, müvekkili …’ın kredi faizleri konusunda hukuka aykırı bir davranışa taraf olmadığını, dolayısıyla tazminat sorumluluğunun ilk koşulunun dahi gerçekleşmediğini, diğer taraftan müvekkilinin kredi konusunda herhangi bir uzlaşma/mutabakat/anlaşmaya taraf olmadığı için davacının zarar görmüş olmasının da mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerle; davanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerine gönderilmesine, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, husumet itirazları kabul edilmez ise, Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı aleyhine açtıkları iptal davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, usule ilişkin itirazları kabul edilmez ise, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Kredi Genel Sözleşmesi : Davalı bankanın Gazibulvarı /İzmir Şubesi ile davacı … arasında 01.09.2008 düzenleme tarihli 20.000.-TL Limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedilmiştir. Kredi Genel Sözleşmesi ticari kredilere ait madde hükümlerini içermektedir. Kredi Genel Sözleşmesine istinaden davacıya … nolu kredi hesabından 03.09.2008 tarihinde yıllık % 22.20 akdi faiz oranı ile 10.000-TL Ticari İşletme ihtiyaç Kredisi kullandırılmış, kredi aylık 525.27-TL Taksitle ödenmek üzere 24 ay geri ödeme planına bağlanmıştır. Ödeme planında 24 ay toplam ödenecek tutar 12.606.60-TL olarak yer almış bu tutarın 10.000.-TL ‘si Anapara, 2.482 47-TL’si İşlemiş faiz ve 124.13-TL ‘si BSMV’yi oluşturmuştur. Krediden 350.00-TL Kredi masrafı 17.50-TL Masrafın %5 gider vergisi olmak üzere toplam: 367.50-TL kesinti yapılmış, davacıya verilen ödeme planı üzerinde gösterilmiş, akdedilen Kredi Genel Sözleşmesinin 36. Maddesinde komisyon, ücret, masraf tutarlarının borçlular tarafından ödeneceği hususu kabul ve taahhüt edilmiştir.
Ankara 2. İdare Mahkemesi 23/06/2022 tarihli cevabi yazısı içeriğinde; Mahkemelerine ait 25/12/2014 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı ”RET” kararının davacının temyiz talebi üzerine Danıştay Başkanlığına gönderildiği, Danıştay 13. Daire Başkanlığı’nın 16/12/2015 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı kararı ile onandığı, davacı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla bu konuda; Danıştay 13.Dairesinin 21.05.2019 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı bozma kararı üzerine Mahkemelerinin …/… esas numarasına kaydının yapıldığı, Mahkemelerince 19/07/2019 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı “Israr – Ret” kararı verildiği, yine mahkemelerince verilen karara karşı davacı tarafından temyiz talebinde bulunulduğu, dava dosyasının Danıştay Başkanlığına gönderildiği, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun 31/05/2021 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı bozma kararı üzerine karar düzeltme talebinde bulunulduğundan, dava dosyasının Danıştay Başkanlığına gönderildiği, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun 24/02/2022 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı Karar Düzeltme Ret kararı üzerine Mahkemelerinin …/… esas numarasına kaydedildiğini, Mahkemelerince 28/04/2022 tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı İptal,Kabul kararı verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini bildirmiştir.
Bilirkişi heyet raporu : Bankacı Bilirkişi …, Bankacı Bilirkişi …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı … ‘den alınan 22/08/2022 tarih, 12/09/2022 havale tarihli raporda; Davalı bankanın Gazibulvarı /İzmir Şubesi ile davacı … arasında 01.09.2008 düzenleme tarihli 20.000.-TL Limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedildiği, Kredi Genel Sözleşmesinin madde hükümleri kullandırılacak ticari kredilere ait hükümleri içerdiği, sözleşmeye istinaden davacıya yıllık % 22.20 akdi faiz oranı ile taksitli ticari kredi kullandırıldığı, krediden 350.-TL Masraf alındığı, Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararında kredi faiz oranlarına ilişkin sadece Tüketici Kredisi (Konut, İhtiyaç ve Taşıt) faiz oranlarında rekabet ihlâline ilişkin tespit ve değerlendirmeler bulunduğu, bu tespit ve değerlendirmelerin de iki ayrı bölümde yer aldığı, Tüketici Kredileri faiz oranlarındaki rekabet ihlaline ilişkin ilk tespit ve değerlendirmenin 21.08.2007 tarihli “Belge 1” isimli belge çerçevesinde 120. paragraftan itibaren, ikinci tespit ve değerlendirmenin ise 23.10.2008 tarihli “Belge 6” isimli belge çerçevesinde 162. paragraftan itibaren başladığı, Ticari kredilerle ilgili J.2.4.Belge 5S 157-158 Maddelerinde yer verildiği, davalı banka dışındaki bazı bankaların bu konuda ortak görüşmeler yapmalarına karşın bu konuda somut adım atılmadığı, davalı bankanın bu görüşmelere katılmadığı, davacının kullandığı kredinin de ticari kredi olduğu ve davacının talebi bakımından Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 58. Maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı, Krediden alınan masrafın diğer bankaların aldığı oranların ortalamasının altında olduğu, sözleşme hükümlerinde masrafların kabul ve taahhüt edildiği, masraftan kesilen BSMV tutarının yerleşik Yargıtay Kararında da açıklandığı üzere bankanın vergi mükellefi olarak Vergi dairesine ödediği yasal yükümlülük olması ve banka gelirlerine kaydedilmediği için iadesinin mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edilmiştir.
Bekletici Mesele Ara Kararından Dönülmesi: Bilirkişi heyet raporunun içeriği dikkate alındığından sonuca etkili olmayacağından Rekabet Kurulunun 2011-4-91 dosya sayılı ve 13-13/198-100 Karar sayılı 08/03/2013 tarihli kararına karşı davalı banka tarafından iptal istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesinin 19/07/2019 tarihli, …/… Esas, …/… Karar sayılı kararının kesinleşmesinin beklenilmesinden vazgeçilmiştir.
Dava, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 ve 58. maddeleri uyarınca uğranılan zararın tazmini ve haksız alınan dosya masrafının iadesine ilişkindir.
Somut olayda; davacı vekili, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli kararına dayanarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Kanunu 58. maddesi uyarınca tazminat ve davalı banka tarafından alınan dosya masrafının iadesi isteminde bulunduğu, dava ettiği zararın, davalı bankanın rekabeti bozucu eylemlerinden kaynaklandığını ileri sürdüğü, Rekabet Kurulu’nun dava konusu 08.03.2013 tarihli ve 13-13/190-100 sayılı Kararında eldeki dava konusu Ticari Nitelikli Kredilerin faiz oranlarında rekabet ihlal edildiğine ilişkin herhangi bir tespitin bulunmadığı, Rekabet Kurulu’nun anılan kararında davalı bankaya yönelik olarak tüketici (konut, ihtiyaç, taşıt) kredilerine ilişkin rekabeti ihlal edici davranışları bulunduğundan bahisle idari para cezası verildiği, dolayısıyla, davalı bankanın, dava konusu ticari kredi faiz oranlarına ilişkin olarak rekabeti ihlâl edici anlaşma kapsamında sorumluluğunu doğuracak fiilinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının 4054 sayılı Rekabetin Korunması Kanunu 58. Maddesi uyarınca oluşan maddi bir zararının bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlıklarda verdiği 08.02.2022 tarih 2020/7124 E, 2022/1618K, 02.12.2019 tarih ve 2019/1213 E.- 2019/7738 K. ve 08.01.2020 tarih ve 2019/1496 E.- 2020/163 K. sayılı kararlarının da bu yönde olduğu, dolayısıyla davacının 4054 sayılı Rekabetin Korunması Kanunu 58. Maddesi uyarınca talep ettiği tazminatın reddi gerektiği, davacıya kullandırılan ticari kredi nedeniyle davalı banka tarafından tahsil edilen 350,00 TL masraf ve 17,50 TL masrafın %5 BSMV’si olmak üzere toplam 367,50 TL masrafın, davalı bankanın yasa gereği BDDK ya bildirdiği, masraf cetvellerinde yer alan oranların altında kaldığı, yine emsal bankalarca aynı tür kredilere uygulanan masraf oranları ortalamasının altında kaldığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin münasip bir ücret isteyebileceği, Tüketici Kredisi dışında kalan her tür kredi işleminden Bankalar Kanununun 144. maddesi çerçevesinde serbestçe belirlenen faiz, komisyon ve masraf karşılığı alınmasının mümkün olduğu, ayrıca 01.09.2008 tarihli sözleşme yönünden sözleşmenin eki niteliğinde olan ve taraflarca imzalanan sabit taksitli ticari kredi ödeme planı belgesinde 367,50 TL masraf alınacağı kararlaştırılarak, alınacak ücretin kişiselleştirildiği ve bu sözleşme için alınan masrafın anlaşılan miktarı aşmadığı anlaşılmakla davacının dosya masrafı iadesine ilişkin isteğinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu red harç tutarı olan 80,70 TL’den, peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davacı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 837,30 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafından yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır