Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/313 E. 2022/546 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/313
KARAR NO : 2022/546

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 22/03/2017
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı dava dilekçesi ile özetle; davalıdan aldığı paraya karşılık kendisine değişik vade tarihleri ve miktarları olan senetleri verdiğini, borcunun bir kısmını ödediğini, diğer kısmı için ödemede geciktiğini ve tamamlayamadığını, ödediği paralara ait senetlerini iade alamayınca davalı hakkında “tefecilik” suçu nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, ceza davasının İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında yürütüldüğünü, davalının, kendisini aldığı borca karşılık araması üzerine davalıya 2015 model “Hundaı” marka jeep ile 2010 “Ford” marka aracını da verdiğini, ayrıca Çeşme Dalyan köyünde değeri asgari 900.000,00-TL olan evini de verdiğini, şu an oturmakta olduğu kışlık evinin icra yoluyla satılmak üzere olduğunu belirterek, takip konusu yapılan senetlerin iptaline ve İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı, İzmir 4. icra Müdürlüğü’nün …. sayılı, İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün….. ve …… sayılı dosyalarındaki icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı 04/05/2017 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesini HMK’nın 180. maddesi gereğince tamamen ıslah ettiğini belirtmiştir.
Davacı 04/05/2017 tarihli dilekçesi ile; İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyalarında 300.000,00-TL bedelli; İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyalarında 100.000,00-TL bedelli ve İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında 500.000,00-TL bedelli senetler üzerinden icra takibi başlatıldığını, bu takip dosyalarındaki senetlerin davalı tarafından kendisine zorla ve tehditle imzalattırılan senetler olduğunu, davalı hakkında tefecilik ve diğer suçları ile ilgili suç duyurusunda bulunduğunu, davanın İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …..Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, şikayeti doğrultusunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017/18510 sayılı dosyada yeni bir soruşturma daha başlatıldığını, davalı hakkında başkaca şikayetçilerin şikayeti üzerine “suç örgütü kurmak, yağma, yaralama, tefecilik” suçlarından dolayı İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde …. Esas sayılı davanın açıldığını ve görülmekte olduğunu, bu dava dosyaları incelendiğinde haklılığının ortaya çıkacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun örnek kararına göre ceza davasının hukuk mahkemesinde bekletici sorun yapılması gerektiğini belirterek, söz konusu icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, adli yardım isteğinin kabulüne ve söz konusu takip dosyalarında takibe konu edilen senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın haksız olduğunu, müvekkili ile davacının bir büfe işletmesinde ortak olduklarını, bu ilişkiye son vermek istediklerini, buna ilişkin 15/09/2014 tarihli sözleşmeyi düzenlediklerini, davacı adına kayıtlı 8 adet taşınmazın bulunduğunu, emekli maaşının olduğunu, ayrıca 4 adet büfesinin bulunduğunu, bu mal varlığı karşısında adli yardım isteğinin ve tedbir isteğinin kabulü kararının haksız olduğunu, takipler devam ederken davacının, müvekkiline senetlerin kaynağı olan Konak YKM’nin karşısındaki büfeyi 4.000.000,00 TL değer biçerek teklif ettiğini, dava konusu icra takiplerinin dayanağının, ortaklık payının müvekkili tarafından davacıya devredilmesi olduğunu, alacağın bundan kaynaklandığını, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerine uymadığını, davacının icra dosyalarına itiraz etmemesinin de haksızlığını ortaya koyduğunu, müvekkilinin nezdinde 15/08/2015 tarihli 35.000,00 TL bedelli, 15/09/2015 tarihli 50.000,00 TL bedelli, 15/10/2015 tarihli 50.000,00 TL bedelli, 15/11/2015 tarihli 50.000,00 TL bedelli ve 15/12/2015 tarihli 65.000,00 TL bedelli senetlerin bulunduğunu, bu 5 adet senet dışında başkaca senedin bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyaları, takibe konu bono örnekleri, İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyası
GEREKÇE ;
Dava; takibe konu bonoların bedelsiz olduğu ileri sürülerek bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin 26/05/2017 tarihli ara kararı ile birlikte davacının 6100 sayılı HMK’nın 334 ve devamı maddeleri uyarınca yerinde görülen adli yardım isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyalarında, İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyalarında ve İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takiplerinde takibe konu edilen senetlerin davacıya zorla ve tehditle imzalattırılıp imzalattırılmadığı, senetlerin bedelsiz olup olmadığı, davacının bu takip dosyaları ve senetler nedeniyle davalıya borcunun bulunup bulunmadığı” konularındadır.
İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davalı tarafından, borçlu davacı hakkında işlemiş faiziyle toplam 526.537,67-TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takipte dayanak olarak davacı borçlu tarafından davalı emrine düzenlenen 01/12/2013 düzenleme, 30/06/2014 ödeme tarihli, 500.000,00-TL bedelli bononun gösterildiği görülmüştür. Bu icra müdürlüğü tarafından gönderilen 27/11/2021 tarihli cevabi yazı ile; bu dosyada ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davalı tarafından, aralarında davacının da bulunduğu borçlular hakkında fer’ileriyle birlikte toplam 50.378,00-TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takipte dayanak olarak davacı borçlu tarafından davalı emrine düzenlenen 20/01/2015 düzenleme, 15/06/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bononun gösterildiği görülmüştür. Bu icra müdürlüğü tarafından gönderilen 25/11/2021 tarihli cevabi yazı ekinde tahsilat bilgilerini gösterir rapor gönderilmiştir. Bu rapor incelendiğinde; dosya toplam tahsilatının 142.012,84 TL, toplam reddiyatın 39.788,52 TL, olduğu; 39.788,52 TL’nin 17.848,64 TL’sinin ödemelerinin dava tarihinden önce gerçekleştirildiği, 21.939,88 TL’sinin ödemelerinin ise dava tarihinden sonra gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davalı tarafından, aralarında davacının da bulunduğu borçlular hakkında faiziyle birlikte toplam 50.715,07-TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takipte dayanak olarak davacı borçlu tarafından davalı emrine düzenlenen 20/01/2015 düzenleme, 15/07/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bononun gösterildiği görülmüştür. Bu icra müdürlüğü tarafından gönderilen 25/11/2021 tarihli cevabi yazı ekinde tahsilat bilgilerini gösterir rapor gönderilmiştir. Bu rapor incelendiğinde; dosya toplam tahsilatının 22.140,50 TL, toplam reddiyatın 8.305,05 TL olduğu, bu miktarın ödemesinin dava tarihinden sonra gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davalı tarafından, davacı borçlu hakkında faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 311.491,65-TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takipte dayanak olarak davacı borçlu tarafından davalı emrine düzenlenen 21/08/2014 düzenleme, 21/08/2015 ödeme tarihli, 300.000,00-TL bedelli bononun gösterildiği görülmüştür. 02/06/2022 tarihli cevap ekinde gönderilen tahsilat ve reddiyat makbuzları incelendiğinde; 14/07/2021 tarihinde 124.085,12 TL, 13/07/2020 tarihinde 6.300,00 TL, 25/02/2020 tarihinde 181.358,51 TL, 03/10/2018 tarihinde 893,75 TL, 31/07/2018 tarihinde 1.670,20 TL, 14/06/2018 tarihinde 1.427,50 TL 02/09/2015 tarihinde 1.135,45 TL tahsilat yapıldığı; toplam reddiyatın 18.243,90 TL, olduğu; 1.505,45 TL’sinin ödemelerinin dava tarihinden önce gerçekleştirildiği, 16.738,45 TL’sinin ödemelerinin ise dava tarihinden sonra gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17654 sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davalı tarafından, davacı borçlu hakkında faiz ve fer’ileriyle birlikte toplam 52.084,11-TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi olduğu, takipte dayanak olarak davacı borçlu tarafından davalı emrine düzenlenen 30/08/2015 düzenleme, 30/08/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bononun gösterildiği görülmüştür. Bu icra müdürlüğü tarafından gönderilen 25/11/2021 tarihli cevabi yazıda; borçlu tarafından 06/01/2015 tarihinde 61.531,00 TL ödeme yapıldığı bildirilmiştir. Yazı ekinde gönderilen reddiyat makbuzu incelendiğinde; dava tarihi öncesinde 06/01/2015 tarihli 56.010,09 TL tutarlı olduğu belirlenmiştir.
15/09/2014 tarihli protokol incelendiğinde; içeriğinde “gayri resmi ortaklığın sonlandırılması amacıyla ……… tarafından …’e 600.000,00 TL karşılığı Çeşme’de iki ev tapusu ve ayrıca 7 adet 50.000,00 TL’lik senet verileceği, …’in evlerin banka hacizlerinin kaldırılması için ödediği 120.000,00 TL’nin de .. tarafından 08/10/2014 tarihinde …’e iade edileceği, bu protokolden sonra aralarında başka bir alışverişin kalmadığı” ifadelerinin bulunduğu görülmüştür. Bu protokolün altında “08 Ekimde ödenmesi gereken 120.000,00 TL’nin 09 Ekimde …’e nakit ödendiği” ibaresi ile … tarafından imzalanan “120.000,00 TL teslim aldım” ve “Çeşme Dalyanköy’de yukarıda bahsi geçen evlerden birini 300.000,00 TL karşılığı teslim aldım” ifadesinin bulunduğu görülmüştür.
28/01/2015 tarihli protokol incelendiğinde; içeriğinde “tarafların 15/09/2014 tarihli protokolün geçersizliği ile birlikte protokolde dökümü yapılan toplam 550.000,00 TL tutarındaki senetlerin …’e verilmesi ve bu hususlar yerine getirildiği takdirde İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün … ve İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …….sayılı dosyalarından masraflar borçlulara ait olmak üzere vazgeçecekleri konusunda anlaştıkları” ifadesinin bulunduğu görülmüştür.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30/03/2016 tarihli 2015/82707 soruşturma (…. İddianame …… Esas sayılı) sayılı iddianame örneği incelendiğinde; şikayetçilerin … ve ……. şüphelilerin …, … ve … olduğu, suç tarihinin 15/09/2015 olduğu, suç türünün “tefecilik yapmak” olduğu, iddianamede; “…müşteki … ile şüpheli …’in daha önceden tanışıyor oldukları, şüphelinin müştekiye inşaat konusunda paraya ihtiyacı olması durumunda faizle para bulabileceğini söylediği, müştekinin paraya ihtiyacı olması sebebiyle şüpheliden faiz karşılığında yüklü miktarda para aldığı, aldığı paralar karşılığında senet imzaladığı, geri ödemelerde aksaklık olunca ilk aldığı faizli paranın üzerine yeniden faiz koyarak senetleri imzalamak zorunda kaldığı, …’in bir süre ceza evinde kaldığı, bu süre zarfında adamı olan … isimli kişinin tehditle işlettikleri büfenin hasılatını almaya başladığı, ayrıca gecikmelerden dolayı faize karşılık tekrar tehditle senet imzalattığı, ……..cezaevinden çıkınca ise Zinar’ın ofisinde elemanlarının silah göstermesine maruz kaldığı bir ortamda yazlığını vereceği ve kendisini borç altına soktuğu senetleri imzalattığı hususlarında şikayet ileri sürüldüğü, şüphelilerin müştekilere zorla imza attırarak onları borç altına sokacak senet imzalattığına dair yeterli delil olmadığı, bu itibarla yağma suçu bakımından takibata yer olmadığını ancak şüpheli Zinar’ın sabıka kaydında özellikle suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve tefecilik suçlarından kaydının olduğu, savunmasında beyan ettiği ortaklık sözleşmesine dair herhangi bir belge sunamadığı ve müştekilerden alacaklı görüldüğü bonoların ödemesinin sürekli sürüncemede kaldığı, buna rağmen yeni ödeme planları içeren protokollerin imzalandığı ancak bu durumun hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, şüpheli Zinar’ın müştekilere faiz karşılığında para vererek kazanç elde ettiği ve uzun bir süre aldığı yüksek faizden dolayı onları borçlarını ödeyemez duruma getirdiği, diğer şüphelilerin ise fiilleri birlikte gerçekleştirdikleri” hususlarının gerekçe olarak belirtilmek suretiyle şüphelilerin eylemlerine uyan sevk maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesinin istendiği görülmüştür. Bu soruşturma sonucunda İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde …….. Esas sayılı dava açılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca maddi olayın varlığı veya yokluğunu, fiilin hukuka aykırılığını saptayan ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacak olup, dava konusu senetteki sahtecilik iddiasının İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …… Esas sayılı davasında tartışılıyor olması nedeniyle verilecek olası mahkumiyet kararı mahkememizi bağlayacak nitelikte olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 165. maddesi uyarınca bu dava sonucu beklenmiştir.
İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin……. Esas sayılı dosyasında mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “sanık …’ın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde ‘katılan ile katılanın işlettiği büfeye 2.000.000,00 TL değer biçtikleri ve 860.000,00 TL karşılığında ortak olması konusunda anlaştıklarını, katılana 860.000,00 TL nakit para verdiğini’, mahkemede ise “bu miktarı tek seferde vermediğini, parça parça ödeme yaptığını, sonra ortaklık işi olmayınca parasını geri istediğini, yaklaşık 950.000,00 TL tutarında farklı tarihli senetler aldığını, faizle para vermediğini’ savunduğu ve suçlamayı kabul etmediği, sanığın katılana ilk olarak 50.000,00 TL verdiğini söylediği tarih itibariyle 2.000.000,00 TL değer biçtikleri büfeye ortak olma hususunda anlaşmasına rağmen resmi bir belge düzenlenmediği gibi aralarında da herhangi bir düzenlenmiş belge bulunmadığı, 15/09/2014 tarihli protokol başlıklı belge ile ortaklığın sona erdirildiğinin ifade edildiği, 28/01/2015 tarihli protokol başlıklı belge ile de yeni bir ödeme planı düzenlendiği, yapıldığı tarih itibariyle ve halen yüksek değere sahip ortaklık anlaşmasının herhangi bir belgeye bağlanmamasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporu içeriğinde de kalem kalem belirtildiği gibi sanık …’ın ortaklık karşılığında nakit para verdiğini ileri sürdüğü tarihler itibariyle gelir beyannamesinde zarar ettiğinin görüldüğü, aynı tarihler itibariyle banka hesaplarında bildirilen miktarda para akışının bulunmadığı, adına kayıtlı taşınmaz satışlarının ise hakkındaki şikayetlerden sonra 2017-2018 yıllarında gerçekleştirildiği… sanığın 2010 yılından başlayarak 2011, 2012 ve 2013 yıllarında değişik tarihlerde katılan …’e faizle nakit para verdiği, kabul edilen ödenmeyen borçlara karşılık da daha yüksek miktarlarda senetler aldığı, borcun yükselmesi üzerine hukuki boyut sağlamak amacıyla aslında olmayan ortaklık anlaşması iptal edilmiş gibi gösterilerek düzenlenen protokol ile yeni senetler de düzenlendiği, kabul edilen şekilde tefecilik suçunu işlediği…” gerekçeleriyle sanık …’in katılan …’e yönelik tefecilik suçunu işlediği sabit görülerek bu suçtan dolayı eylemine uyan TCK’nın ilgili maddeleri gereğince cezalandırılmasına, diğer sanıkların ise beraatlerine ilişkin 23/06/2020 tarihli, ……. Karar sayılı karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf yoluna gidilmiş, mahkeme kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi’nin ……. Esas ve ……Karar sayılı 18/01/2021 tarihli kararıyla “yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine” kesin olarak karar verilmiş, mahkeme kararı bu şekilde kesinleşmiştir.
Davalı …’in ceza mahkemesindeki savunmasında 950.000,00 TL olarak belirttiği miktar, eldeki bu davanın ve birleşen davaların konusu takiplerdeki senetlerin toplamına karşılık gelen miktardır.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyasında davacı …’ın katılan sıfatının olmadığı, bu davanın eldeki mahkememiz davası ile ilgisinin olmadığı anlaşıldığından, sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından dönülmüştür.
Ceza mahkemesinin kararına dayanak olan yeminli mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 11/02/2020 tarihli rapor incelendiğinde; raporun 5. sayfasında davamızın konusu olan toplam bedelleri 950.000,00 TL olan 5 adet senedin değerlendirildiği, sanık …’in senet verilme tarihleri itibariyle bu bedelleri karşılayacak ekonomik güce sahip olup olmadığı hususunun belirlenmesi amacıyla sanığın gelir vergisi beyannamelerinin, tapu kayıtlarının ve banka hesaplarının incelendiği, gelir vergisi beyannamelerine göre 2014 yılında 38.320,18 TL, 2015 yılında 13.088,14 TL zarar ettiği; … adına 3 adet pasif taşınmaz kaydına rastlandığı, bu satışların 2013 yılından sonra yapıldığı hususunun belirlendiği, sonuç olarak yıllık gelir vergisi beyannamelerinden ve tapu kayıtlarından senet bedellerinin ticari kazanç veya gayrimenkul satışından elde edilen paralardan kaynaklanmadığı, sanığın ekonomik gücünün 12/12/2011 tarihli 6.000,00 TL bedelli senedi ve 2011 yılı içinde düzenlenme ihtimali yüksek olan 8.000,00 TL bedelli senedi karşılayacak durumda bulunduğu ancak 01/02/2013 tarihli 35.000,00 TL bedelli 10/03/2013 tarihli 300.000,00 TL bedelli, 12/03/2013 tarihli 55.000,00 ve 20.000,00 TL bedelli senetlerin düzenlendiği tarihlerde sanığın banka hesaplarında söz konusu senet bedellerini karşılayacak miktarlarda nakit hareketi veya bakiyenin bulunmadığı, dolayısıyla sözü edilen senetlerin sanık tarafından dosyada hesap özetleri bulunan bankalardan çekilerek …’a nakden verilen bir paradan kaynaklanmadığı, bununla birlikte bu senetlerle ilgili olarak el yazısı ile yazılmış olan “Bu kağıtla ilgili 1 adet senet vardır. 300.000,00 TL’lik ayrıca bakiye 55.000,00 TL daha senet verildi. Toplamda 355.000,00 TL. Ağustos 10’da ……’den kalan 20.000 için senet alındı.” ibareli belgede de belirtildiği şekilde sözü edilen senetlerin o tarihlerde nakit para alışverişinden kaynaklanmadığının zaten ifade edilmiş olduğu, aynı şekilde 01/12/2013 tarihli 500.000,00 TL bedelli ve 21/08/2014 tarihli 300.000,00 TL bedelli senetlerin de dosyada hesap özetleri bulunan bankalardan çekilerek …’a nakden verilen bir paradan kaynaklanmadığı, 15/02/2015- 5/07/2015 vadeli 50.000,00’er TL’lik diğer senetlerin ise nakden verilen borç paradan değil 15/09/2014 ve 28/01/2015 tarihli protokollerden kaynaklandığı yönünde tespite varıldığı görülmüştür.
Ceza mahkemesinin 05/03/2020 tarihli duruşmasında sanık … müdafi; …’ın 23/03/2015 tarihinde Salih İşgören Polis Merkezi’nde verdiği ifadesinde “ben müşteki …’den paraya ihtiyacım olduğu için 380.000,00 TL borç para aldım şeklindeki beyanının bu paranın müvekkili tarafından ödeme gücünün olduğunu ortaya koyduğunu” belirttiği görülmüştür.
Davacı …’ın Salih İş Gören Polis Merkezi’nde verdiği 23/03/2015 tarihli ifadesi incelendiğinde; “müşteki …’den paraya ihtiyacı olduğu için 380.000,00 TL borç para aldığını, daha sonra müşteki …’in dükkana ortak olmak istediğini, müşteki …’in alacağına karşılık protokol düzenleyerek kendisine getirdiğini, kendisinin ve kardeşinin bu protokolü imzaladığını, ortaklıklarının yaklaşık iki yıl sürdüğünü, daha sonra kendisinin ortaklıktan ayrılmak istemesi üzerine aralarında protokol düzenlediklerini, bu protokol gereği yazlığını devrettiğini ancak abisi …’ın yazlığı üzerinde banka ipoteği olduğu için devredemediğini, bunun karşılığında ağabeyi …..’ın Zınar’a 7 adet 50.000,00 TL’lik senet verdiğini, senetleri kendisinin kefil olarak imzaladığını” bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekili 19/02/2021 tarihli duruşmada; müvekkili tarafından davalıdan toplam 90.000,00 TL tutarında para alındığını, karşılığında ise davalıya toplam tutarı 950.000,00 TL olan senetlerin verildiğini, müvekkilinin davalıdan 90.000,00 TL para aldığına ilişkin olarak taraflar arasında herhangi bir yazılı belgenin düzenlenmediğini belirtmiştir. Aynı duruşmada davacı asil; davalıdan 90.000,00 TL para aldığını, karşılığında tefecilik suretiyle alınan dava konusu toplam 950.000,00 TL tutarlı senetleri peyderpey düzenleyip vermek zorunda kaldığını belirtmiştir.
Davacı asil; Salih İş Gören Polis Merkezi’nde her ne kadar ifadesinde davalıdan 380.000,00 TL tutarında para aldığını belirtmiş ise de, bu ifadesini davalının ifade öncesinde kafasına silah dayaması sebebiyle tehdit ve baskı altında bu şekilde verdiğini, zira; kafasına silah dayayan üç kişinin davalı da dahil olmak üzere kendisini o gün karakolun kapısına kadar götürdüklerini, bu konuda ceza mahkemesinde beyanda bulunduğunu, dava dosyasının kesinleşmesine rağmen istinaf incelemesinde olduğunu, davalıya Çeşme’deki taşınmazını silah zoruyla bedelsiz olarak verdiğini belirtmiştir.
Çeşme Tapu Müdürlüğü’nden gönderilen tapu kaydı incelendiğinde; Çeşme …. Mahallesi, ….. pafta, ……. ada, 1 parsel numaralı 8057 m2 bahçeli 14 blok halinde 28 adet dubleks ev olan taşınmaz üzerinde … arsa paylı K blok, zemin + 1 kat, 2 numaralı niteliği dubleks mesken olan bağımsız bölümün davacı … adına kayıtlı iken 08/01/2015 tarihli resmi senetle tamamını 145.000,00 TL bedelle Bahar Temel’e sattığı, “satış bedelini nakden ve tamamen aldığını” bildirdiği görülmüştür.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı …’ın açtığı davanın kabul edilerek, yukarıda bilgileri verilen taşınmazın “davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verildiği, karar tarihinin 15/03/2021 olduğu görülmüştür.
Davacı asil ile davacı vekili 19/11/2021 tarihli duruşmada; dava dilekçesinde tanık deliline de dayanmış iseler de ceza davasının karara bağlanıp kesinleşmiş olması ve karşı tarafın tefecilik suçunun sabit olması sebebiyle tanık dinletmeyeceklerini bildirmiş ve anlatımlarını imzaları ile onaylamışlardır.
Davacının, Salih İş Gören Polis Merkezi’nde davalıdan 380.000,00 TL tutarında para aldığını belirtmiş olması ve bu ifadesini tehdit altında bu şekilde verdiği yönündeki savunmasını ispata yarar delil bildirmemiş ve sunmamış olması karşısında, mahkememizce, davaya konu senetler karşılığında davacının davalıdan 380.000,00 TL tutarında para aldığı, bu miktar yönünden senetlerin bedelsiz olmadığı kabul edilmiştir.
Kambiyo senedinin bedelsiz olduğu, borçlu olunmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluda olup, bir ödeme aracı olan bononun kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksinin yani senedin sahte düzenlendiği, zorla alındığı, karşılığının bulunmadığı yolundaki iddiaların davacı tarafça usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir.
Diğer yandan, hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince dava şartlarındandır. Alacaklının, henüz takibe geçmeden borçlunun borçlu olup olmadığının belirlenmesinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararın bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Borçlu, takipten önce veya sonra menfi tespit davası açabilir ancak borçlu, borcunu icra dairesine ödedikten sonra artık menfi tespit davası açamayacak olup, aslında borcu olmadığı halde ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olabilir ki, bu dava da istirdat davasıdır. Bu çerçevede; dava konusu bonolarla ilgili olarak bu bonoların dava tarihinden önce ödenen kısımları yönünden takip dosyaları nedeniyle menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu da değerlendirilmiştir. Dolayısıyla icra dosyalarından gönderilen belgeler (reddiyatlar ve tarihleri) incelenerek, dava tarihinden önce ve sonra yapılan ödemeler ayrı ayrı toplanmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Dava dilekçesinde icra dosyalarındaki senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin istenmiş olması nedeniyle, icra dosyalarında çıkış miktarları değil, senet miktarları üzerinden değerlendirme yapılarak davacının borçlu olmadığı miktarlar belirlenmiştir.
Toplanan deliller, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ve tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; davalı …’in davacıya toplam 380.000,00 TL tutarında nakit para verdiği ve karşılığında davacıdan dava konusu edilen bonoları aldığı, davalı …’in davaya konu bonolar yönünden tefecilik suçunu işlediği hususunun İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşen ……. Esas ve …Karar sayılı kararı ile sabit olduğu; yani bonoların tefecilik yolu ile alındığı, gerçek bir alışveriş sonucu verilmediği hususunun ortaya konduğu, davalının eyleminin hukuka aykırılığını saptayan ceza mahkemesi kararının mahkememiz yönünden bağlayıcı nitelikte olduğu; bu çerçevede de davaya konu bonolar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapıldığında İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 01/12/2013 düzenleme, 30/06/2014 ödeme tarihli, 500.000,00-TL bedelli bono yönünden; bu bono bedelinden davacının aldığı nakit para tutarı olan 380.000,00 TL düşüldükten sonra bononun kalan 120.000,00 TL’lik kısmı nedeniyle davacının davalıya gerçek bir borcunun olmadığı; İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 20/01/2015 düzenleme, 15/06/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bono yönünden; bu bononun 17.848,64 TL’lik kısmının dava tarihinden önce ödendiği; davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı; 21.939,88 TL’lik kısmı yönünden; bu miktarın dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle menfi tespit davasının İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğü, davacının 21.939,88 TL’yi davalıdan isteyebileceği; kalan 10.211,48 TL’lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı; İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 20/01/2015 düzenleme, 15/07/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bono yönünden; bu bononun 8.305,05 TL’lik kısmının dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle menfi tespit davasının İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğü, davacının 8.305,05 TL’yi davalıdan isteyebileceği; kalan 41.694,95 TL’lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı; İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün ….sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 21/08/2014 düzenleme, 21/08/2015 ödeme tarihli, 300.000,00-TL bedelli bono yönünden; 1.505,45 TL’lik kısmının dava tarihinden önce ödenmesi nedeniyle davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı; 16.738,45 TL’lik kısmının dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle menfi tespit davasının İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğü, davacının 16.738,45 TL’yi davalıdan isteyebileceği; kalan 281.756,10 TL’lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı; İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17654 sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 30/08/2015 düzenleme, 30/08/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bono yönünden; bu bono bedelinin tamamının dava tarihinden önce ödenmesi nedeniyle davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, aşağıdaki şekil hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı tarafın menfi tespit davasında kabul edilen bono bedellerinin toplamı 453.662,53 TL’nin % 20’si olan 90.732,51 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine; davalının, davaya konu senetler nedeniyle alacağının olmamasına rağmen senetleri takibe koyması kötü niyetli bir davranış olarak kabul edildiğinden, davada reddedilen kısım yönünden ise davalı tarafın tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar kısa kararda “davalılar” ifadesine yer verilmiş ise de; eldeki davada tek davalının bulunması nedeniyle yapılan bu maddi hata tereddüt oluşturmaması bakımından gerekçeli bu karar ile birlikte düzeltilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 01/12/2013 düzenleme, 30/06/2014 ödeme tarihli, 500.000,00-TL bedelli bono nedeniyle açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a-Davacının, davalılara 120.000,00 TL’si için borçlu olmadığının tespitine,
b-Fazlaya ilişkin isteğin reddine,
2-İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 20/01/2015 düzenleme, 15/06/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin olarak açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a-17.848,64 TL’lik kısmı yönünden; dava tarihinden önce bu miktar ödenmiş olduğundan, davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığından, bu miktara ilişkin isteğin hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
b-21.939,88 TL’lik kısmı yönünden; bu miktarın dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle açılan menfi tespit davası İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğünden 21.939,88 TL alacağın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
c-Kalan 10.211,48 TL senet bedeli yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 20/01/2015 düzenleme, 15/07/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin olarak açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak;
Davanın KABULÜ ile;
a-8.305,05 TL’lik kısmı yönünden; bu miktarın dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle açılan menfi tespit davası İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğünden, 8.305,05 TL alacağın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
b-Kalan 41.694,95 TL senet bedeli yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine,
4-İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17695 sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 21/08/2014 düzenleme, 21/08/2015 ödeme tarihli, 300.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin olarak açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a-1.505,45 TL’lik kısmı yönünden; dava tarihinden önce bu miktar ödenmiş olduğundan davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığından, bu miktara ilişkin isteğin hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
b-16.738,45 TL’lik kısmı yönünden; bu miktarın dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle açılan menfi tespit davası İİK’nın 72/6 maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğünden, 16.738,45 TL alacağın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
c-Kalan 281.756,10 TL senet bedeli yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
5-İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün…… sayılı takip dosyasında takibe konu edilen 30/08/2015 düzenleme, 30/08/2015 ödeme tarihli, 50.000,00-TL bedelli bonoya ilişkin olarak açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak;
Bu miktar dava tarihinden önce ödenmiş olup, davacı tarafın bu miktar için menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığından bu miktara ilişkin isteğin hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
6-Menfi tespit davası ile ilgili kabul edilen kısmın toplamı 453.662,53 TL’nin % 20’si olan 90.732,51 TL kötü niyet tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafın koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine,
8-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.199,12 TL harçtan peşin olarak alınan 51,70 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭34.147,42‬ TL harcın davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL’si başvurma harcı ve 51,70 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭83,1‬0 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu posta ve tebligat gideri olan 167,10 TL’lik yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 88,06 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalının yapmış olduğu posta ve tebligat gideri olan 131,00 TL’lik yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 61,96 TL’sinin davacıdan, alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmının davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 42.082,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 39.517,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza