Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/223 E. 2022/340 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/223
KARAR NO : 2022/340

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 01/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 24/11/2015 tarihinde davalı sürücü …’in, yönetimindeki … plakalı araç ile … Sokaktan gelip …. Sokağa çıkarken aracının ön tampon kısmı ile …. Sokağı takiben Evka-1 yönünde seyir halinde olan müvekkilinin … plakalı motosikletine yandan çarptığını, kazanın oluşunda davalı sürücünün asli, müvekkilinin ise tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, kusur durumunu kabul etmediklerini, zira; kazanın oluşunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, bu kaza ile ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığını, ancak müvekkilinin şikayetçi olmaması nedeniyle “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiğini, müvekkilinin bu kaza nedeniyle yaralandığını, sağ bileğinin kırıldığını ve halen ağrılarının devam ettiğini, ağır kaldıramadığını, bileğinin kireçlenme yaptığını, ayrıca sağ bacak kaval kemiğinde ezilme oluştuğunu, uzun süre basamadığını ve başkasının yardımıyla hayatını sürdürdüğünü, müvekkilinin bedensel zararının yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirleneceğini, kaza tarihi itibariyle 28 yaşında olan müvekkilinin sahibi olduğu Fastfood Restoranı işlettiğini, aynı zamanda motosikleti ile siparişlerin dağıtımını yaptığını, bu kaza nedeniyle psikolojisinin alt üst olduğunu, efor kaybı yaşadığını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, … plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin oluşan maddi tazminat, tedavi ve bakım giderleri ile diğer giderlerden sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin manevi olarak da zarar gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL iş göremezlik zararının, 500,00 TL bakıcı ve bakım giderinin, 500,00 TL tedaviye bağlı giderlerin 01/03/2017 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın 24/11/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 29/11/2018 tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak istedikleri 1.000,00 TL maddi tazminatın 999,00 TL’sinin geçici iş göremezlik, 1,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER ;
Mahkememizce sigortalı araca ait trafik kaydı, poliçe ve hasar dosyası örneği getirtilmiş, gerçek kişi olan tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları yapılmış, SGK İl Müdürlüğü’nden kaza sonrasında davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı ve gelir bağlanıp bağlanmadığı hususu araştırılmış, davacının tedavi gördüğü kurumlardan tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları getirtilmiş, davacının tedavi evrakları kapsamında iş göremezliğine ilişkin bilirkişi raporu ile kusur durumu ve zarar miktarı konusunda bilirkişi raporları aldırılmıştır.
CEVAP ;
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile özetle; … plakalı aracın 09/05/2015-2016 vadeli ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, davacı tarafın ileri sürdüğü kazayı ve zararı ispat etmesi gerektiğini, isteğin zaman aşımına uğradığını, sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılması gerektiğini, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, zararın oluşmasında davacının ağır kusurunun bulunduğunu, davacının kask ve kolluk gibi diğer koruyucu teçhizatları kullanmadan motosiklet sürdüğünü, bu tutumu sonucunda iş göremezliğinin ortaya çıktığını, davacının ve yanında yolculuk ettiği sürücünün kaza sırasında alkollü olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, kaza ile ilgili soruşturma dosyasının getirtilmesi ve kaza ile iş göremezlik durumu arasındaki illiyetin belirlenmesi için rapor aldırılması, zarar hesabının aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanı tarafından yapılması ve ayrıca SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının da araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; kazanın 2015 yılında olduğunu, davacının bu kazadan dolayı maddi zararın karşılandığını, aradan zaman geçtiğini, davanın kötü niyetle açıldığını, ödenmesi istenen bedelin öncelikle sigorta şirketinden istenmesi gerektiğini, kendisinin araç sahibi olduğunu belirtmiştir.
Dava dilekçesi diğer davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı … yargılama sırasında 17/12/2020 tarihinde vefat etmiştir. İzmir 14. Noterliği’nde düzenlenen 22/12/2020 tarihli … yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre davalı … mirasçıları olan … ve … vekili dosyaya vekaletnamesini sunmuştur.
Dava haksız fiile dayalı olup, HMK’nın 16. maddesi gereğince haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğundan ve somut olay İzmir’de gerçekleşmiş olup, zarar görenin yerleşim yeri de İzmir olduğundan, davaya İzmir Mahkemelerinde bakılabileceğinden, davalı sigorta şirketinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “24/11/2015 tarihli kazanın oluşunda kimin, ne oranda kusurlu olduğu, davacının müterafık kusurunun bulunup bulunmadığı, bu kaza nedeniyle davacının geçici ve kalıcı iş göremezliğinin olup olmadığı, varsa oranının ve süresinin ne olduğu, davacının iş göremezliği, bakıcı ve bakım işleri ile tedavi giderleri yönünden maddi zararının bulunup bulunmadığı, varsa zarar miktarının ne olduğu, davanın manevi zararının olup olmadığı” konularındadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2.maddesindeki davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat istekleri için de geçerli olacağına ilişkin düzenleme uyarınca olayda uzatılmış ceza zaman aşımı süresinin uygulanması gerekeceğinden, bu süre de 8 yıl olup, dava tarihi itibariyle henüz dolmamış olduğundan, davalı sigorta şirketi vekilinin zaman aşımı itirazının da reddine karar verilmiştir.
Davalı …’a ait … plakalı kullanım şekli “taksi oto” olan aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde 09/05/2015-2016 tarihli ZMMS poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiştir.
SGK İl Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; davacıya dava konusu kaza nedeniyle iş göremezlik ödeneğinin ödendiğine ilişkin bir kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Ege Ünv. Tıp Fak. Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 11/10/2018 tarihli … sayılı raporda; davacının dava konusu kazaya bağlı olarak oluşan sakatlık oranı olay tarihinde yürürlükte bulunan Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinden faydalanılarak hesaplandığında davacıda olaya bağlı travma sonrası stres bozukluğun geliştiğini ancak 6 aylık düzenli tedavi sonrası kalıcı bir arızasının olmadığı, sakatlık oranına neden olabilecek bir arızasının bulunmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olarak kabulünün uygun olacağı bildirilmiştir.
Kurum tarafından itirazlar üzerine düzenlenen 13/11/2019 tarihli raporda; sürekli iş göremezliğin olmadığı, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Rapor 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinden yararlanılarak düzenlenmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 15/02/2021 tarihli raporda; davacının, dava konusu trafik kazasına bağlı bağlı yaralanması sebebiyle 11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olması nedeniyle maluliyet tayinine yer olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, dava konusu yaralanmaya bağlı olarak başka birisinin geçici veya sürekli olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 15/11/2021 tarihli … sayılı raporda da benzer şekilde; 1986 doğumlu davacının 24/11/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30/03/2013 tarihli 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre kişinün tüm vücut engellilik oranının % 0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, dava konusu yaralanmaya bağlı olarak başka birinin geçici ve sürekli olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı bildirilmiştir.
Trafik uzmanı bilirkişi raporunda; davacının % 25 tali, davalı sürücünün % 75 asli kusurlu oldukları bildirilmiştir.
16/06/2020 tarihli duruşmada davacı vekili; “yazılı bir dilekçe vermediklerini ve vermeyeceklerini, rapora bir itirazlarının bulunmadığını, dosyanın aktüer bilirkişiye verilerek zarar miktarı konusunda bilirkişi raporu aldırılmasını istediklerini”; davalı Aziz Altuntaş da; “kazaya karışan aracın sahibi olduğunu, kazada herhangi bir kasıt bulunmadığını, trafikçi bilirkişinin raporuna bir itirazının bulunmadığını” bildirmişlerdir.
Hesap uzmanı bilirkişi … 11/01/2021 tarihli raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının, kazancının asgari ücret düzeyinde olduğunun kabulü halinde 5.042,34 TL olup, kusur indirimi sonrası 3.781,75 TL olacağını; davacının kazancının 3.500,00 TL olduğunun kabulü halinde geçici iş görmezlik zararı ise 14.000,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 10.500,00 TL olacağını, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının bulunmadığını, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağı 1.273,50 TL olup, kusur indirimi sonrası 955.12 TL olacağını, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi gideri 150,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 112,50 TL olacağını, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım gideri ise 200,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 150,00 TL olacağını bildirmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararının, 9 Ekim 2020 günü 31269 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış ve bu karar ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin İPTALİNE karar verilmiş olup, iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmış olması ve gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda zarar hesaplamasının genel şartlara göre yapılamayacağı anlaşıldığından, ZMMS genel şartları ve eklerindeki hesaplama yöntemleri dikkate alınmayarak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararındaki; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki tespit ve kabulü dikkate alınarak, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 15/02/2021 tarihli rapor çerçevesinde; davacının iş göremezlik tazminat hesaplanırken Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl %10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle isteyebileceği iş göremezlik tazminatı tutarının ne olacağı konusunda hesap uzmanı bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
Aynı bilirkişi 27/05/2021 tarihli ek raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının, kazancının asgari ücret düzeyinde olduğunun kabulü halinde 5.042,34 TL olup, kusur indirimi sonrası 3.781,75 TL olacağını; davacının kazancının 3.500,00 TL olduğunun kabulü halinde geçici iş görmezlik zararı ise 14.000,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 10.500,00 TL olacağını, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının bulunmadığını, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi gideri 150,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 112,50 TL olacağını, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım gideri ise 200,00 TL olup, kusur indirimi sonrası 150,00 TL olacağını bildirmiştir.
Davacı vekili 25/01/2021 tarihli değer artırım dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş göremezlik tazminatı isteklerini 2.782,75 TL, bakım ve bakıcı gideri isteklerini de 773,50 TL artırdıklarını belirterek; 3.781,75 TL geçici iş göremezlik ve 1.273,50 TL bakım ve bakıcı gideri istekleri kapsamında dava dilekçesindeki 2.000 TL ile birlikte toplam 5.237,87 TL’nin 01/03/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Harcı 25/01/2021 tarihinde yatırılmıştır.
Davacı vekili 18/06/2021 tarihli artırım dilekçesi ile de; tazminat alacağına ilişkin olarak; artırılan kısım olan 6.718,25-TL ile bedel artırım dilekçesinde istenen miktar olan 5.237,87-TL’nin birleştirilmesi sonucu toplam 11.956,12-TL’nin 01/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 22/06/2021 tarihinde harcını yatırmıştır.
Davacı vekili 22/02/2022 tarihli duruşmada ise; bu dilekçenin hatalı olarak bedel artırım dilekçesi olarak verildiğini belirtmiştir.
Davacı vekili 01/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; tazminat alacağına ilişkin olarak; ıslah edilen kısım olan 6.718,25-TL ile bedel artırım dilekçesinde istenen miktar olan 5.237,87-TL’nin birleştirilmesi sonucu toplam 11.956,12-TL’nin 01/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Bu dilekçenin harcı yatırılmamıştır.
Bir dava sırasında bir kez bedel artırım, bir kez de ıslah yapılabilecektir. Hukuki nitelendirme hakime ait olup, davacı vekili her ne kadar 18/06/2021 tarihli ikinci bedel artırım dilekçesini “bedel artırım dilekçesi” adı altında verniş ise de bu dilekçe mahkememizce ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiş ve kaza tarihinden itibaren 8 yıllık ceza zaman aşımı süresi dolmadığından, buna ilişkin itiraz haklı görülmemiştir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiğinden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin emsal 01/07/2021 tarihli, 2020/2210 Esas ve 2021/612 Karar sayılı kararı da bu yönde olduğundan, dava konusu kaza 16/11/2012 tarihinde gerçekleştiğinden, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak hazırlanan iş göremezlik raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; ‘İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.’; 85/1. maddesinde; ‘Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’; 6098 sayılı TBK’nın 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de benzer şekilde; ‘Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.’ düzenlemesine yer verilmiştir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar’ın A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Dolayısıyla 2918 sayılı KTK’nın 85/son maddesine göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, oluşan zararın niteliği yönünden de sigortacının sorumluluğunun da işleten gibi değerlendirilmesi gerekir. 2918 sayılı KTK’nın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı, işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir.
Kaza tespit tutanağı incelendiğinde; davacının kaza anında koruyucu teçhizatlardan olan kaskının takılı olduğunun işaretli olduğu görülmüştür. Aksi davalı sigorta tarafından ispatlanamadığından, davacı zararından müterafık kusur indirimi yapılmamıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre; davalı sürücü …’in, yönetimindeki diğer davalı …’a ait … plakalı araç ile 24/11/2015 tarihinde % 75 asli kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza nedeniyle davacının 4 ay süre ile geçici iş göremezliği oluşacak şekilde yaralandığı, sürekli iş göremezlik zararının ve bakım gideri zararının oluşmadığı; asgari ücret üzerinde çalıştığının belgelendirilmemesi nedeniyle asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının geçici iş göremezliğine dayalı maddi zararının 5.042,34 TL olduğu, davacının % 25 kusurlu olması nedeniyle yapılan kusur indirimi sonucunda davacının geçiçi iş göremezliğine dayalı maddi zararının 3.781,75 TL olduğu; SGK’nın sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 150,00 TL olduğu, davacının % 25 kusurlu olması nedeniyle yapılan kusur indirimi sonucunda tedavi giderine dayalı maddi zararının 112,50 TL olacağını, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin de 200,00 TL olduğu ve kusur indirimi sonucu 150,00 TL olduğu; bu zararlardan davalıların sorumlu olduğu; davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1 maddesine, davalı sürücü …’in sorumluluğunun TBK’nın 49/1 maddesine, davalı işleten …’ın sorumluluğunun ise 2918 sayılı KTK’nın 85/1 maddesine dayandığı, davaya konu kazanın davalı sigorta şirketinin poliçe teminat süresi içerisinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğu, zarar miktarına ilişkin ek rapordaki hesaplama yönteminin olaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 3.781,75 TL’si geçici iş göremezlik tazminatı ve 262,50 TL’si tedavi gideri olmak üzere toplam 4.044,25 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 01/03/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat isteğine gelince; manevi tazminat 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de gözönünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, davacının iş göremezlik süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacı için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacı vekilinin davalı sürücü ve işleten hakkındaki manevi tazminat isteğinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, tüm dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı vekilinin davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
3.781,75 TL’si geçici iş göremezlik tazminatı ve 262,50 TL’si tedavi gideri olmak üzere toplam 4.044,25 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 01/03/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davacı vekilinin maddi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Davacı vekilinin, davalı … ve davalı … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … mirasçıları … ve …’tan (miras payları oranında) müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı vekilinin manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
5-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭‭276,26 TL harçtan peşin olarak alınan 41,28 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭‭234,98‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭341,55‬ TL harçtan peşin olarak alınan 102,47 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭‭239,08‬ TL harcın davalı … ve davalı … mirasçıları … ve …’tan (miras payları oranında) müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL’si başvurma harcı, 109,30 TL’si peşin harç ve ‭34,45‬ TL’si ıslah harcı olmak üzere toplam ‭175,15‬ TL’nin (bu miktarın ‭96,83‬ TL’sinden davalı sigorta şirketi sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu 995,49 TL’si posta-tebligat gideri, 1.100,00 TL’si bilirkişi ücreti, 725,00 TL’si Ege Üniversitesi adli tıp raporu ücreti, 2.327,00 TL’si İstanbul Adli Tıp Kurumu rapor ücreti olmak üzere toplam ‭5.147,49 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 1.109,62 TL’sinin davalılardan ‭(bu miktarın 613,44 TL’sinden davalı sigorta şirketi sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı (müteveffa) …’ın yapmış olduğu posta- tebligat gideri olan 50,00 TL’lik yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭39,22‬ TL’sinin davacıdan alınarak davalı … mirasçılarına (miras payları oranında) verilmesine,
10-Maddi tazminat davası yönünden dava kısmen kabul edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre kabul edilen kısım yönünden takdir ve tayin edilen 4.044,25 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
11-Maddi tazminat davası yönünden dava kısmen reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3 maddesine göre reddedilen kısım yönünden takdir ve tayin edilen 4.044,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı sigorta şirketi ve davalı … mirasçıları … ve …’a eşit olarak verilmesine,
12-Manevi tazminat davası yönünden dava kısmen kabul edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre kabul edilen kısım yönünden takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı … mirasçıları … ve …’tan (miras payları oranında) müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
13-Manevi tazminat davası yönünden dava kısmen reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 maddesine göre reddedilen kısım yönünden takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı … mirasçıları … ve …’a (miras payları oranında) verilmesine,
14-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar (… mirasçıları) … ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluklarında maddi tazminatın kabul edilen ve reddedilen kısmı ile manevi tazminatın kabul edilen kısmı yönünden kesin, manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden ise gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza