Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1377 E. 2021/742 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/366
KARAR NO : 2021/745

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2016

BİRLEŞEN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS 2021/697 KARAR SAYILI (ESKİ ESASI
İZMİR 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN… ESAS)
SAYILI DAVADA:

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 01/10/2021

Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalıya ait İzmir ili Buca ilçesi … ada…. nolu parsel üzerine 21/05/2014 tarihli ve …numaralı yapı ruhsatı uyarınca 134 daireli 9282 m² yüz ölçümlü yapının inşasını üstlendiğini, davalının müvekkili şirketin % 90 hissesine sahip olması ve müvekkili şirketin yetkili müdürü …’in ağabeyi olması nedeniyle müvekkili ile davalı arasında yazılı eser sözleşmesinin düzenlenmediğini, … ada 1 nolu parsel üzerine inşası tamamlanan yapının yapı maliyetinin yapı ruhsatına göre 6.497.400,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin yapının tamamlanması için yaklaşık 7.000.000,00 TL harcama yaptığını, maliyeti karşılayabilmek için değişik bankalardan kredi kullanmak zorunda kaldığını, davalının ise bugüne kadar yapı için müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmadığını, davalının İzmir …… Noterliği’nden gönderdiği 21/04/2016 tarihli… yevmiye numaralı ihbarname ile müvekkili şirketi … ada 1 parselde bulunan inşaatın müteahhitlik görevinden azlettiğini, 21/04/2016 tarihinde Müteahhit Değişikliği Seviye Tespit Tutanağı ile belirlenen yapı denetim hak ediş seviye oranının 4708 sayılı yasa uyarınca % 95 olduğunu, bunun yapının 21/04/2016 tarihinde fiilen tamamlandığı ve yapı kullanım izin belgesi almaya hazır olduğu hususunu kanıtladığını, bu tutanağa göre yapının mekanik ve elektrik tesisatı ile kalan yapı bölümünün tamamlandığını, müvekkilinin yine mülkiyeti davalıya ait olan İzmir ili Menderes ilçesi … köyü … mevkiinde 160 ada 12 parsel numarada kayıtlı taşınmaz üzerine 136,50 m² alanlı bir adet konutu inşa ettiğini, bu konuta ilişkin olarak müvekkilinin davalıya 30/03/2015 tarihinde KDV dahil 134.232,89 TL bedelli 1 adet fatura düzenlediğini, davalının bu faturanın 60.000,00 TL’sini ödediğini, kalan 74.232,89 TL’yi ödemediğini, bu davada davalıdan … ada 1 numaralı parselde kayıtlı yapının yaklaşık maliyeti ile olağan yüklenici karının istendiğini belirterek, alacağın miktarı tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere şimdilik 1.000.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davacı vekili 28/09/2016 tarihli ve 12/08/2016 tarihli dilekçeleri ile; miktarı tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere şimdilik 8.000.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş ve bu miktar üzerinden harcını yatırmıştır.
Asıl davada davacı vekili 14/12/2018 havale tarihli dilekçesi ile; bilirkişi raporları doğrultusunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava değerini 836.440,89 TL artırdıklarını belirterek, toplam 8.836.440,89 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı (yeni haliyle İzmir ……Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas sayılı) davada davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin …, …, … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı …’in arsa sahibi olduğu İzmir ili Buca ilçesi Tınaztepe mahallesi … ada 2 numaralı parsel üzerinde 06/05/2014 tarihli …… numaralı yapı ruhsatı uyarınca 32 daire ve 1 dükkandan ibaret 6301 m² yüz ölçümlü yapının inşası işini yüklendiğini, müvekkilinin arsa sahiplerinden ……ile İzmir …….. Noterliği’nde 27/05/2011 tarihli ……yevmiye numaralı düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladığını, müvekkili ile diğer arsa sahipleri … ve davalı … arasında yazılı bir eser sözleşmesinin bulunmadığını, Tapu Müdürlüğü’nde 04/11/2015 tarihinde kat irtifakı kurulurken davalının arsadaki 1223/7216 payı nedeniyle … ada 2 numaralı parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 5. kat 17 numaralı; 5. kat 20 numaralı; zemin kat 33 numaralı bağımsız bölümlerin tamamının ve 4. kat 16 numaralı bağımsız bölümün 167/206 hissesinin davalı adına tescil edildiğini, davalının, müvekkili şirketin % 90 hissesine sahip olan ve aynı zamanda şirket temsilcisi olan …’in ağabeyi olduğunu, bu nedenle müvekkili ile davalı arasında yazılı eser sözleşmesinin bulunmadığını, davalının davaya konu 4 adet bağımsız bölümün inşası karşılığında müvekkiline ödemesi gereken bedel ve ödeme şekli konusunda anlaşma sağlanamadığını, davalının bu 4 bağımsız bölümün inşa bedeline ilişkin olarak müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, İzmir… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …….D.İş sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların tespit tarihindeki tamamlanma oranı, imalat bedelleri ve yüklenici karı konusunda bilirkişiden 25/07/2016 tarihli raporun aldırıldığını, bu rapora göre müvekkilinin davalıdan 681.325,24 TL isteyebileceğini, bu rapora yapılan itirazların 26/04/2017 tarihli ek rapor ile değerlendirildiğini ve ek raporda 4A sınıfı inşaat için fiili takribi inşaat maliyetine esas olabilecek 1.200,00 TL/m² birim maliyetine göre müvekkilinin davalıdan KDV dahil 1.100.013,34 TL bedel isteyebileceğinin belirlendiğini, müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davalı adına dava konusu 4 bağımsız bölüm için KDV dahil toplam bedeli 1.062.252,09 TL olan 21/10/2016 tarihli ………. numaralı 4 adet faturayı düzenlediğini ve faturaların iadeli mektup ile davalıya 09/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının bu faturaları Bornova … Noterliği’nin 13/12/2016 tarihli ve …….yevmiye numaralı ihbarname ekinde müvekkiline iade ettiğini, davayı alacak miktarı tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek, şimdilik 100.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı şirketin ortaklarının 1/2’şer pay ile … ve müvekkili … olduğunu, imza yetkisinin …’te olduğunu, bu iki kişinin kardeş olduklarını, kardeşlerin şirket borçlarının tasfiyesi ve ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi konusunda protokol düzenlediklerini, bu protokol ile şirket yetkilisi …’in, müvekkili ile birbirlerine karşı borç altına girdiklerini, düzenlenen protokole göre müvekkilinin, arsasına yapılan/yapılacak olan inşaat için herhangi bir bedel ödemeyeceğini, davanın HMK’nın 61. maddesi gereğince …’e ihbar edilmesini istediklerini, taraflar arasında gizli bir ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, …’in % 90 pay ile şirketin en büyük ortağı olduğunu, davacı şirketin hissedarlık yapısının 2004 yılına kadar müvekkili ile … arasında % 50’şer ortaklık olarak gerçekleştiğini, bu tarihte müvekkilinin hisselerini şeklen kardeşine devrettiğini ve kaydi olarak ortaklıktan çıktığını, yani 02/06/2004 tarihinde şirket ortaklığından ayrıldığını, ancak fiili ortak olarak çalışmaya devam ettiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, tarafların 2015 yılında ortaklık ilişkisini fiilen sona erdirmek için görüşmeler yaptıklarını, 3 adet taslak tasfiye metninin ortaya çıktığını, bu metinlerin sonuncusunun nihai metin olduğunu ve tarafların buna uygun olarak değeri milyonlarca TL olan taşınmazları karşılıklı olarak birbirlerine devrettiklerini, müvekkilinin ortak kardeşe devrettiği taşınmazın değerinin onun müvekkiline devrettiği taşınmazın değerinden çok yüksek olduğunu, ortaklık tasfiye protokollerine göre yapılan inşaat nedeniyle müvekkilinin herhangi bir bedel ödemesinin gerekmediğini, zira; tarafların gizli biçimde ortak oldukları davacı şirketin, yine tarafların ve şirketin finanse edeceği biçimde …’e ait taşınmaz üzerine de bedelsiz olarak inşaat yapacağını, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olmadığını, gizli ortaklığın/limited şirket ortaklığının tasfiyesinin söz konusu olduğunu, bu nedenle de Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, taraflar arasında düzenlenen her üç protokolde de tarafların ortaklığın başından itibaren sahip oldukları tüm taşınmazların kime ait olacağının belirlendiğini, bu kapsamda davacının inşaat yapım bedelini istediği taşınmaz olan “…/1 parselin müvekkilinde kalacağı, aynı şekilde davacı şirket tarafından inşaat yapılacak olan 41364/1 ve …/1 parselin de …’e kalacağı” hususunun kararlaştırıldığını, böylece bu maddelerde inşaat yapımı için herhangi bir bedelin istenmeyeceğinin net olarak kararlaştırıldığını, tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin değeri en az 10-15.000.000,00 TL olan bir taşınmazı kardeşine devrettiğini, onun da protokole göre devretmesi gereken taşınmazlardan biri hariç değeri yaklaşık 4-5.000.000,00 TL olan taşınmazları müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin, davacı şirketin gizli ortağı olduğunun bir diğer delilinin müvekkilinin davacı şirketin kullandığı bütün kredilere kefil olması veya taşınmazlarını ipotek vermesi olduğunu, şirketin çok sayıda kredi kullandığını, müvekkilinin bunlara diğer kardeşi … ile birlikte kefil olduğunu, davacı şirketin sattığı tüm taşınmazların satış işlemlerini müvekkilinin yürüttüğünü, davacı şirketin müvekkiline 2005 yılında bir araç tahsis ettiğini, müvekkilinin şirketle hiçbir ilişkisi olmasaydı bu aracın müvekkiline tahsis edilmeyecek olduğunu, yine müvekkilinin de davacı şirketin bankadan para çekmesi ve yatırması konusunda sınırsız yetkisinin bulunduğunu, banka kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını, müvekkilinin bir çok taşınmazını doğrudan davacı şirkete kiraya verdiğini, böylece şirketin gelir elde ederek borçlarını ödemesinin sağlandığını, müvekkilinin bir çok kişisel masrafının davacı şirket tarafından karşılandığını, telefon hattının bile şirket adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin kendisine üzerinde şirket unvanı bulunan kart bastırıldığını ve tarafların bilgisi dahilinde kullanılmakta olduğunu, davacı şirketin, …’in ve müvekkilinin 02/06/2011 tarihinde birlikte …’e şirket adına işlem yapma yetkisi içeren vekaletname verdiklerini, taraflar arasındaki ilişkinin ortaklık ilişkisi olduğunu, davacı şirketin inşaat yaptığı 3. kişilerin bile inşaatla ilgili işlemler için müvekkiline vekaletname verdiklerini, imalata yönelik bir çok masrafın doğrudan müvekkili tarafından yapıldığını, davacı şirketin müvekkiline çok geniş yetkiler içeren vekaletname verdiğini, böylece müvekkilinin bir şirket ortağı olarak faaliyette bulunduğunu, davacı şirketin eski web sayfasında şirket ortakları olarak müvekkili ile …’in ve Huriye Aslı Sevinç’in gösterildiğini, davacıya ait taşınmazın dış cephe işçiliklerinin bir kısım bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, yine inşaatta bir kısım taşeronların sigorta prim borçlarının da müvekkili tarafından ödendiğini, tüm bu hususlardan anlaşılacağı üzere müvekkili ile kardeşi …’in davacı şirketin fiili olarak 1/2 oranında ortağı olduklarını, bugüne kadar şirketin çalışması sonucu elde edilen tüm değerlerin kardeşler arasında paylaştırıldığını, tasfiye içerikli protokolün 2. maddesinde “iş bu protokolün konusu tarafların uzun yıllar süren ortak çalışması sonucu edinilen ortak malların paylaşımı ile … Ticaret Limited Şirketi’ne ait hisselerin devri, şirket borçlarının tasfiyesi ve şirketin temsil ve ilzamına ilişkindir” düzenlemesine yer verildiğini, sözleşmenin 3. maddesi ile de tarafların bu maddede düzenlenen ortak gayretleri ve kazançları sonucu edindikleri taşınmazları paylaşmalarının düzenlendiğini, müvekkiline ve …’e kalacak olan taşınmazların belirtildiğini, taşınmazların tek tek sayıldığını, davacı tarafın dava dilekçesi ile ileri sürdüğü ve istediği bedelin fahiş olduğunu, inşaat maliyetinin en fazla 4-5.000.000,00 TL civarında olduğunu ancak dilekçede inşaat için 7.000.000,00 TL masraf yapıldığının ileri sürüldüğünü, kaldı ki inşaata ilişkin bir çok masrafın doğrudan müvekkili tarafından yapıldığını belirterek, davanın öncelikle görevsiz mahkemede açılması sebebiyle reddine ve dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davanın davacı şirketin tek yetkilisi olan …’e ihbarına, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; somut uyuşmazlık yönünden belirsiz alacak davası açma imkânının bulunmadığını, zira; varlığı ileri sürülen alacağın değerinin belirlenmesi amacıyla yerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile inşaatın değerinin belirlendiğini, ayrıca davacının fatura kesip müvekkiline tebliğ ettirdiğini, alacak iddiasının en azından fatura edilen miktarın belirli hale geldiğini, davacı tarafın 30/05/2016 tarihinde İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde …Esas sayılı davayı açtığını, her iki uyuşmazlığın taraflarının aynı olduğunu, her iki davanın konusunun birbirine yakın adalar üzerinde yapılan inşaatlardan kaynaklandığı ileri sürülen alacak olduğunu, davaların aynı hukuki sebepten kaynaklandığını, birleştirilmesinin yargılamanın adaleti ve usul ekonomisi için yararlı olacağını, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taraflar arasında gizli bir ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, tarafların bu ortaklık ilişkisini tasfiye etmek için aralarında sözleşme taslağı hazırladıklarını ve en sonuncu metinde uyuşma olması üzerine o metni büyük ölçüde ifa etmek suretiyle ortaklığı tasfiyeyi başlattıklarını, davacı şirketin % 90 hisse ile en büyük ortağı olan … ile müvekkilinin kardeş olduklarını, davacı şirketin hissedarlık yapısının 2004 yılına kadar bu iki kardeş üzerinde % 50’şer ortaklık şeklinde gerçekleştiğini, bu tarihte müvekkilinin hisselerini şeklen kardeşine devrettiğini ve kaydi olarak ortaklıktan çıktığını, o tarihten itibaren esasen müvekkilinin bu şirketin 1/2 oranında ortağı olarak bulunduğunu, tarafların 2015 yılının sonlarında bu gizli ortaklık ilişkisini fiilen ve vicdanen sona erdirmek için görüşmeler yaptıklarını, bu görüşmeler sırasında 3 adet taslak tasfiye metninin ortaya çıktığını, bunlardan sonuncusunun nihai metin olduğunu ve tarafların buna uygun olarak değeri milyonlarca TL olan taşınmazları karşılıklı olarak birbirlerine devrettiklerini, müvekkilinin devrettiği taşınmazların değerinin devraldığı taşınmazların değerinden çok daha yüksek olduğunu, taraflar arasındaki ortaklı tasfiye protokolleri incelendiğinde yapılan inşaat nedeniyle müvekkilinin herhangi bir bedel ödemesi gerekmediğinin görüleceğini, tarafların gizli biçimde ortak oldukları davacı şirketin yine tarafların ve şirketin finanse edeceği biçimde …’e ait taşınmaz üzerine de bedelsiz olarak inşaat yapacağını, böylece her iki kardeşin de hem ortaklığı tasfiye edecek hem de her iki kardeşin de tamamlanmış taşınmazlarının olacağını, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olmadığını, limitet şirket ortaklığının tasfiyesinin söz konusu olduğunu, … ada 2 numaralı parselde bulunan arazi üzerinde inşaat yapıldığı sırada tapu kayıtları uyarınca arazinin mülkiyet hakkının …’e ait olduğunu, müvekkili araziyi inşaat başlayıp belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra … ile yaptıkları protokol uyarınca …’ten devraldığını, taraflar arasında düzenlenen protokollerin şirket borçlarının tasfiyesi, ortaklık mallarının paylaşımı gibi konuların düzenlendiği protokoller olduğunu, bunların imzalı nüshalarının müvekkilinin elinde olmadığını, bu protokollerin davacı şirket vekilinin mail adresinden kendilerinin mail adresine 12/04/2016 tarihinde mail olarak gönderildiğini, böylece … ile kardeşi olan müvekkili arasında bir ortaklık ilişkisinin bulunduğunun ve bu protokoller gereğince müvekkilinden inşaat yapımı nedeniyle hiçbir bedel istenmesine imkan olmadığının kanıtlandığını, davacı tarafın bu metinleri kendilerine mail olarak gönderildiğini ve içeriğinin doğru olduğunu …Esas sayılı asıl dosyada kabul ve ikrar ettiğini, taraflar arasında düzenlenen ve tapu devirleri yapılmak suretiyle fiilen uygulamaya sokulan protokolde tapuda kim adına kayıtlı olursa olsun tüm taşınmazlara tarafların 1/2’şer ortak olduklarının açıkça yazılı olduğunu, bu nedenle herhangi bir imalat bedelinin istenmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin bağımsız bölümleri …’ten protokoller gereği aldığını belirterek, davanın İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Protokoller, İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/104 D.İş sayılı tespit dosyası, tanık anlatımları, keşif, bilirkişi raporları.
GEREKÇE ;
Dava ve birleşen dava; şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Dava, açıldığı 30/05/2016 tarihinde İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde …Esas sayısını almıştır. Bu mahkemece tarafların delilleri toplanmış, gösterdikleri tanıklar dinlenmiş, dava konusu taşınmazlar başında keşif yapılarak bilirkişi raporu ve ek rapor aldırılmıştır.
Söz konusu mahkeme tarafından taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davacının dava konusu taşınmazlar nedeniyle alacaklı olup olmadığı” konusunda olduğu belirlenmiştir.

İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile birleştirilen ve tarafları aynı olan İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava dosyasının 16/05/2019 tarihli karar ile birlikte …Esas sayılı bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davacı şirket tarafından davalı …’e ait İzmir ili Buca ilçesi … ada 1 parsel sayılı taşınmazda inşaat yapıldığı, yapılan inşaatın inşa bedelinin itibar edilen bilirkişi kurulu raporuna göre müteahhit karı ve KDV dahil 8.762.208,00 TL olduğu, ayrıca davacı şirketin 30/03/2015 tarihli 714860 numaralı faturadan kaynaklı alacağının 74.232,89 TL olduğu, toplam davacı alacağının 8.836.440,89 TL olduğu, davacı şirketin ayrıca taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından inşaat bedelini yapım yılı itibariyle rayiç değerlere göre müteahhit karı ve KDV dahil olarak isteyebileceği, bilirkişi kurulu raporunda ayrıca ve açıkça belirtildiği gibi yapım yılı itibariyle rayiç değerler ile bayındırlık birim fiyatlarının birbirine uygun olmasından dolayı bedelin 8.762.208,00 TL olarak hesaplandığı, yine davalı tarafın savunmalarında geçen ortaklık ilişkisinin ispatlanamadığı, davaya sunulan ön hazırlık aşamasında kalmış belgelerin davacıyı bağlayıcı nitelikte olmadığı” gerekçeleri ile “Davanın kabulü ile 8.836.440,89 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ilişkin 16/05/2019 tarihli 2019/275 Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas ve 2019/275 Karar sayılı kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2020/1023 Esas ve … Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görev yönünden kabulüne, …Esas ve 2019/275 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kararın gerekçesinde; “….Her ne kadar davacı şirket tarafından, davalı arsa sahibine ait taşınmazlar üzerine inşaat yapımının üstlenildiği ancak yazılı sözleşme bulunmadığı, inşaatların tamamlanarak davalıya teslimine rağmen inşaat bedelinin ödenmediği iddiası ile eser sözleşmesi hükümlerine dayalı olarak dava açıldığı dava dilekçesinde iddia edilmiş ise de; dosya içerisinde mevcut bulunan ve varlığı davacının da kabulü olan protokoller, bu protokollerin icrası amacıyla yapıldığı belirtilen taşınmaz devirleri, tanık beyanları ve diğer deliller ile yine taraflar arasında bir başka taşınmaz üzerinde yapılan inşaat sebebiyle açılan ve bu dava ile birleştirilmesine karar verilen, yargılama sırasında ise bu dosyadan tefrik edilerek İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esasına kaydı yapılan dava dosyasında bulunan deliller ve bu dosyada aldırılan bilirkişi heyeti raporu ile taraflar arasındaki ihtilafın davacı şirketin fiili ortakları olan davacı şirketin yetkili temsilcisi … ile davalı … arasındaki şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklandığı ve düzenlenen protokoller kapsamında davacı limitet şirketin tasfiyesinin gerçekleştirilmesi ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenebileceği anlaşıldığından, eldeki davada ihtilafın davacı şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olup, buna göre davaya bakma görevi ticaret mahkemesine aittir. Ayrıca ilk derece mahkemesi karar başlığında tefrik edildiği belirtilen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyaya ilişkin başlık kısmından çıkarılmıştır.” denmiştir.
Kararın hüküm bölümünde kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine de karar verilmiştir. Daire’nin bu kararı kesin olarak verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli 2020/1023 Esas ve … Karar sayılı kesin nitelikteki bu kararı üzerine İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 10/08/2020 tarihinde kesinleşme şerhi yapılmıştır.
İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderdiği 10/08/2020 tarihli yazı ile ilgili dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararı gereğince ilgili birime tevzi edilmesini istemiştir.
Bunun üzerine dava dosyası 26/08/2020 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmiş ve bu mahkemede 2020/459 Esas sayısını almıştır.
Asıl davada ve birleşen davada davalı vekili bu mahkemeye verdiği 25/11/2020 tarihli dilekçesi ile; taraflarca HMK’nın 20. maddesi gereğince kesin olan görevsizlik kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini ancak bu başvurunun yapılmadığını, ayrıca görevsizlik kararının verildiği tarihten davanın görevli mahkemeye gönderildiği tarihe kadar olan tarih aralığında davacı tarafça dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulmadığını ileri sürerek davanın açılmamış sayılmasına, bu olmadığı takdirde dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada ve birleşen davada davacı vekili de 27/11/2020 tarihli dilekçesi ile; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin kararında “dava dosyasının 353/1-a maddesi gereğince Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” dendiğini, dolayısıyla göndermenin davacı tarafın isteğine bağlanmadığını, davanın 30/05/2016 tarihinde açıldığını, arabuluculuk yoluna başvurma zorunluluğunun 01/01/2019 tarihinde doğduğunu, bu tarihten önce açılan davalarda arabuluculuğun dava şartı olmadığını, 2020/459 Esas sayısına kaydedilen bu davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, davalı tarafın şirketin tasfiyesine yönelik herhangi bir isteğinin bulunmadığını, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tüm delillerin toplandığını, dosyada araştırılacak bir hususun kalmadığını belirterek toplam 8.836.440,89 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarihli 2020/459 Esas ve 2020/750 Karar sayılı karar ile; “6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin isteği üzerine dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderileceğinin düzenlendiği, mahkemelerine görevsizlikle gönderilen dava dosyasının İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğundan bahisle kaldırılarak dosyanın görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi kararının tebliğ edilmek üzere gönderildiği, ilk derece mahkemesi olan İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi’nin görevsizlik ve gönderme kararını tebliğe çıkarmadan ve taraflardan birinin isteği olmadan dosyayı mahkemelerine gönderdiği, bu hususun HMK’nın 20. maddesindeki yasal düzenlemeye aykırı olduğu, dava dosyasının İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi kararının taraflara tebliği ile verilecek 2 hafta süre içerisinde tarafların istemeleri halinde dosyayı görevli Asliye Ticaret Mahkemesi tevzi bürosuna göndermesi istek olmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerektiği” gerekçeleriyle “dava dosyasının İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne iadesine” karar verilmiştir. Bu karar istinaf yolu açık olmak üzere verilmiştir. Karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. Mahkemenin kararını inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 16/03/2021 tarihli, 2021/396 Esas ve 2021/318 Karar sayılı kararı ile “görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği mahkeme tarafından verilmiş olan dosyanın iadesi kararına karşı yasa yolunun ön görülmediği, HMK’nın 341. maddesi kapsamında istinafı kabil bir kararın bulunmadığı, bu durumda dosyanın iadesine ilişkin kararın istinafının mümkün olmadığı” gerekçesiyle “istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-ç maddesi gereğince reddine” karar vermiştir. Verilen karar kesin olarak verilmiştir. Asıl davada ve birleşen davada davalı vekili tarafından kesin olan bu karara karşı temyiz yoluna gidilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 21/04/2021 tarihli 2021/396 Esas ve 2021/318 Karar sayılı ek kararı ile “kesin karara karşı temyiz hakkının bulunmadığı” gerekçesiyle “davalı vekilinin temyiz dilekçesinin HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince reddine” karar vermiş ve temyiz yolunu açık tutmuştur. Söz konusu ek karara karşı davalı vekili tarafından 19/04/2021 tarihli dilekçeyle temyiz yoluna gidilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2021 tarihli 2021/5245 Esas ve 2021/2635 Karar sayılı kararı ile İzmir BAM 22. Hukuk dairesi’nin 21/04/2021 tarihli 2021/396 Esas ve 2021/318 Karar sayılı ek kararınını onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben verdiği 01/04/2021 tarihli dilekçesi ile İzmir BAM 22. Hukuk Dairesi’nin bu kararı doğrultusunda dava dosyasının İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini istemiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/04/2021 tarihli yazısı ekinde dava dosyasını İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne göndermiştir. Davacı vekili İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 19/04/2021 tarihli dilekçesiyle dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini istemiştir. İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi 27/04/2021 tarihli yazısı ile dava dosyasını İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın görevsizlik kararı gereğince ilgili birime (İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne) tevzi edilmek üzere İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na göndermiştir.
Bu aşamadan sonra dava dosyası mahkememize tevzi edilmiş, mahkememizde …….Esas numarasını almıştır.
Mahkememizce 29/04/2021 tarihli, …….. Esas ve……….. Karar sayılı karar ile; “dava dosyasının gönderilmesi gereken mahkemenin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu” gerekçesiyle “dava dosyasının İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmiştir. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi de 17/05/2021 tarihli, …… Esas ve ……Karar sayılı yazısı ile dosyayı mahkememize iade etmiştir. Bu iade kararının ardından dava dosyası mahkememizde ……… Esas sayısını almıştır.
Davacı vekili 31/05/2021 tarihli dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağını sunmuştur.
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk başvurusuna ilişkin son tutanak incelendiğinde; başvuru tarihinin 07/12/2020, son oturum tarihinin 17/12/2020 olduğu, eldeki uyuşmazlıkla ilgili olarak tarafların anlaşmaya varamadıkları görülmüştür.
İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyası üzerinden tefrikine karar verilen birleşen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava dosyasının bu tefrik kararının ardından İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde … Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Tefrik edilen bu davada aynı mahkemece “davada taraflar arasındaki ihtilafın davacı şirketin fiili ortakları olan davacı şirketin yetkili temsilcisi … ile davalı … arasındaki şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklandığı ve bu dosyanın tefrik edildiği aynı nitelikteki …Esas sayılı dava hakkında İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli kararı ile uyuşmazlıkta asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğuna karar verildiği göz önüne alındığında davanın ticari dava niteliğinde olduğu” gerekçesiyle “dava dilekçesinin usulden reddine, dava dosyasının karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” ilişkin 11/02/2021 tarihli … Esas ve 2021/44 Karar sayılı karar verilmiştir. Verilen bu karar taraflarca istinaf yoluna gidilmeksizin 14/04/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekili 15/04/2021 tarihli dilekçesiyle dosyanın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini istemiştir. Dava dosyası mahkemenin 20/04/2021 tarihli yazısı ile İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiştir. Yapılan tevzi sonucunda dosya İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde…Esas numarasını almıştır. Bu mahkeme tarafından “arada 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi gereğince filii ve hukuki bağlantı bulunduğu” gerekçesiyle “… Esas sayılı dava dosyasının mahkememizin eldeki bu dosyası ile birleştirilmesine” ilişkin 10/09/2021 tarihli karar verilmiştir.
Birleşen davanın konusu olan faturalar incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenmiş 21/10/2016 tarihli 111660 numaralı KDV dahil 161.325,88 TL bedelli “19/1 Sokak No:1 D:16 Buca/İZMİR 167/206 hisseli daire bedeli” açıklamalı; 21/10/2016 tarihli 111661 numaralı KDV dahil 170.000,00 TL bedelli “19/1 Sokak No:1 D:17 Buca/ İZMİR 135 m² daire bedeli” açıklamalı; 21/10/2016 tarihli 111662 numaralı KDV dahil 180.000,00 TL bedelli “19/1 Sokak No:1 D:20 Buca/ İZMİR 135 m² daire bedeli” açıklamalı ve 21/10/2016 tarihli 111663 numaralı KDV dahil 550.926,21 TL bedelli “19/1 Sokak No:1 Bağımsız Bölüm No:33 Buca/ İZMİR 426 m² dükkan bedeli” açıklamalı faturalar olduğu görülmüştür.
Davalı, davacı şirkete Bornova 2. Noterliği’nden gönderdiği 12/12/2016 tarihli 30351 yevmiye numaralı ihtarname ile; “faturalara itiraz ettiklerini, herhangi bir borcun bulunmadığını” ileri sürerek, faturaları iade etmiştir.
İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/104 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; bilirkişi tarafından düzenlenen 5/07/2016 tarihli raporda dava konusu taşınmazların tespit tarihindeki tamamlanma oranı, imalat bedelleri ve yüklenici karı kapsamında davacının davalıdan 681.325,24 TL isteyebileceğinin belirlendiği; 26/04/2017 tarihli ek rapor ile de; 4A sınıfı inşaat için fiili takribi inşaat maliyetine esas olabilecek 1.200,00 TL/m² birim maliyetine göre davacının davalıdan KDV dahil 1.100.013,34 TL bedel isteyebileceğinin belirlendiği görülmüştür.
Asıl davada dava konusu taşınmazlar başında mahkemece 20/01/2017 tarihinde keşif yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Asıl davada davalı tanığı … 20/01/2017 tarihli keşifteki anlatımında; “Ben çocukluğumdan beri babamla amcam birlikte iş yapar. En başta şirketleri yarı yarıyaydı. 2003-2004 yıllarında babam sanırım emeklilikten dolayı hisselerimi amcama devretti. Bunu sadece kağıt üzerinde yaptı. Karşılığında fiilen para almadı. Aralarında hiçbir sorun olmadığı için kağıt üstünde nasıl göründüğünü önemsemediler. Zaten birlikte çalışırken alınan mallar da edinilen taşınmazlar da yarı yarıya bıçak sırtı şeklinde paylaşılmış değildi. Kimin adına alınabiliyorsa o an öyle alındı. Biz çocuklar büyüdükten sonra ise bizler de inşaat işiyle uğraştığımızdan geçen yıl ortaklıklarını ayırmaya karar verdiler. Dava konusu bu taşınmaz bu blok yandaki iki blok ile birlikte ve başka projelerle birlikte babam ve amcam tarafından ortaklaşa yapıldı. Gerek inşaat işleri gerek maliyetlerinin karşılanması, ödemelerin finansmanı vs her lürlü şey ortaklaşa yapıldı. Her ikisi tarafından beraber karşılandı. Amcam daha çok demir ticaretine bakardı. Babam inşaat kısmına daha hakim olduğu için bu blokların inşasıyla ilgili emek harcanması anlamında ise babamı çok daha aktifti. Şu anda gösterdiğim üç blok’un arsalarının ikisi … adına diğerinin arsası … adına kayıtlıydı. … adına olan arsa kaydı şu anda gösterdiğim Hamzade adıyla kullanılan yurdun arsasıdır. Dava konusu taşınmazın arsası ve onun karşısındaki binanın arsası … adına kayıtlıydı. Geçen yıl sonbahar aylarında amcamla babam ortaklıklarını ayırma kararı verdi. Bu konuda müzakereler yaptılar. Avukat … bey şirketimizin Avukatıydı. Hem babamla hem bizimle ilgili işi o yürütüyordu. Hatta Cem bey tastiyeye ilişkin protokoller hazırladı. Üç dört tane taslak hazırlandı. Bu taslaklardan hiç biri protokol metni şeklinde imzalanmadı. Ancak karşılıklı sözler verildi. Bir mulakabata sözlü olarak varıldı. Bu mutabakat çerçevesinde babam şu anda dava konusu olan taşınmazın çarprazında bulunan binadaki hissesini ki yine onun adı da Hamzade yurdudur, amcam …’e devretti. Anlaşma gereğince babamın amcama devredeceği bir başka taşınmaz kalmamıştı. Biz tüm tapulardaki devir işlemlerini gerçekleştirdik. Ancak anlaşma uyarınca amcamın babama devredeceği taşınmazlardan bir tanesi Tapu memurunun hatası nedeniyle babama devredilemedi. Bu şekilde babamla amcam arasında sözlü olarak varılan tasfiye anlaşması uyarınca amcamın babamdan alacağı her hangi bir taşınmaz veya taşınmazdaki hisse veya inşaat bedeli kalmamıştır. İnşaatların yaklaşık maliyetleri hesaplanmış çıkarılmıştı. Tasfiye yapıldığı tarihte hala satılacak taşınmazlar vardı. Bu satılacak taşınmazlar şu anda gördüğümüz bu üç bloka ait değildi. Dava konusu bu blok’a da ait değildi. Başka yerdeki taşınmazlardı. Başka yerlerdeki inşaatlarda satılacak durumda olan daireler satılıp, oradan elde edilen gelirle dava konusu taşınmazın maliyetiyle ilgili herkesin yaptığı giderin kendisine ödenmesi için kullanılacaktı, O taşınmazlar satıldı mı, ne kadarı satıldı bilmiyorum, Dava konusu taşınmazın maliyeti için amcam da katkıda bulundu. O da para ödedi. Ne kadar ödediğini bilmem. Bu muhasebe kayıtlarıyla beraber olur. Babam amcamın bu taşınmazın İnşaatı için yaptığı masrafları bizzat para olarak ödemiş değildir. Nakit olarak ödeme akışı olmamıştır. Ancak tasfiye sırasında babamın amcam üzerine devrettiği mallarını sayısı ve değerinin toplamda babama ve amcama kalan mallar oranlandığında değeri amcama verilen mallar açısından 5-6 milyon TL daha fazladır. Yani gayrimenkullerin paylaşılarak devri sırasında babam amcamdan daha az gayrimenkul almış. Amcam babamdan daha fazla almıştır. Bu yüzden amcamın toplamda paylaşımda elde ettiği taşınmaz değeri babamın elde ettiği taşınmaz değerinden 5-6 milyon daha fazladır. Amcamın bu daha fazla miktarda ve değerde kendisine devredilen taşınmazlarla ilgili olarak fazladan aldığı 5-6 milyon dava konusu taşınmazda varsa yaptığı ödemeler ve inşaata katkısından çok daha fazladır. Bunu fazla aldığı gayrimenkul miktarı fazlasıyla karşılayacaktır. Dolayısıyla amcamın babamdan bu taşınmazla ilgili bir inşaat maliyeti alacağı, bir kar alacağı kalmamıştır. Bildiğim kadarıyla babam kendisinin adına olan bütün mal varlığını … şirketi adına kefalet ve ipotek olarak göstermiştir. Hatta dava konusu olan taşınmaz da ipotekle bankadan kredi çekilerek yapılmıştır. Mülk babamındır. Yani arsası babamındır. Ancak bu arsa çekilen kredi nedeniyle … şirketi adına çekilen kredi için banka lehine ipoteklidir. Dava konusu bu inşaat maliyeti kismen … şirketi adına çekilen kredi, kısmen babamın kendi birikiminden kullandığı nakit para, babamın kendine ait sattığı gayrimenkullerden elde ettiği gelir ve daha Sonta babam ve benim tarafımdan kurulan ve kardeşim adıma yapılan bir şirketin elde ettiği gelirlerle karşılandı. Bu şekilde finanse edildi. … şirketinin kullandığı kredilere karşılık olarak babam … bankalara bir ödeme yapmadı.” demiştir. Bu tanık birleşen davada 29/11/2019 tarihli keşifteki anlatımında da; “Davacı şirkette hisse sahibiyim, davalı da babam olur. İnşaat 2014 yılının başlarında başladı. Ben başından beri Şantiye şefi olarak görev aldım. Her türlü işle ilgilendim. Aynı zamanda % 5 hissedarım, 2015 yılının Ekim ayında Halil İbrahim ve … karşılıklı şirket kazanımlarını paylaşmak için anlaşma yaptılar. Şirketin borçlarını ödemek için belli taşınmaz ayırdı, kalan taşınmazlar iki kişi arasında pay edildi. Bu da tapu ile devredildi. Buradaki dava konusu taşınmazlar daire ve dükkânlar bitmiş şekilde Halil İbrahim ‘e kalacaktı. Ekim ayında tapu devirleri yapıldı. Tapu devri yapan Nevzat davacı firmanın 95 ortağı ve tek imza yetkilisidir. Tapuyu devrettiğinde inşaatın % 85’i de bitmişti. İçeride birkaç ufak eksiklik vardı. Parke yapımı gibi şeyler. İnşaat teslimine kadar bize devredilen taşınmazlarda ekstra imalat yapılmadı. Bu şekilde bize teslim edildi. İnşaat başlarken tapu sahibi davacı şirketin sahibi Nevzata aitti, Bitmek üzereyken devirler yapıldı.” demiştir.
Asıl davada davalı tanığı Ümit Çiğdem 20/01/2017 tarihli keşifteki anlatımında; “2008 yılından beri … adlı inşaat şirketine iş yapmaktayım. 2008’den beri benim bildiğim Nevzat beyle Halil İbrahim bey ortak çalışırlar. İşlerini birlikte finanse ederler, inşaatlarını birlikte yaparlar. Dava konusu bu taşınmazı yanındaki iki blokla beraber bir de biraz aşağıdaki Nest Home adlı projeyi aynı anda yaptık. Bu projelerin her ikisinde toplam dört binada iki kardeş ortaktırlar. Birlikte inşa ettirmişlerdir. Ben proje çizim aşamasında daha çok Halil İbrahim beyin oğlu … ile muhatap oldum. Paramı ben … adlı şirketten aldım, Ben proje çiziminden sonra inşaat yapılırken ödemeleri kim nası! yaptı bilmiyorum. Benim sadece inşaat bittikten sonra imzam var. Bundan yaklaşık 6 ay önce 2016 yılının yaz aylarında Nevzat bey ve oğlu Umut bey benim yazıhaneme veldiler. Bundan sonra şirket kardeşinden ayrı çalışacağını, şirket işlerini ayırdıklarını, gerek ödeme anlamında gerek işin yapımı anlamında bundan sonra ayrı ayrı çalışacaklarını bana söyledi.” demiştir.
Asıl davada davalı tanığı Ayhan Saraç 20/01/2017 tarihli keşifteki anlatımında; “Benim yalıtım işlerini yapan firmam var. 2009 yılından beri Sevinç Müteahhitlik firmasının işlerini ben yaparım. Bu firmanın iki kardeşe ait olduğunu biliyordum. Resmiyette nasıldır bilmem. İki kardeş ortak çalışırlardı. Şu anda keşif mahallinde gördüğümüz üç btok’un inşaat başladığından itibaren her iki kardeş tarafından ortaklaşa yapılmıştır. Tam inşaatın sonlarına doğru Ayşe Hanım Yurdu olarak görünen şu anda dava konusu olan yer tamamen bitmişti. Ödemelerimizi de almıştık. Diğer iki blokun teras işlemleri henüz bitmemişti. O aşamada Nevzat Beyle konuştum. Ben inşaatın başından itibaren en başta hep her üç blok için de Halil İbrahim Bey’in oğlu Ali para katkısı yapmışmıdır bunu bilemem. Kendi iç ilişkileridir. Kayıtlarda geri ödemeler şirket üzerinden yapıldı. Bana bilgi akışı bu şekilde geldi. Ben resmi kayıtlara göre işlem yaptım. İş ilişkilerinde kim kime ne kadar para verdi, kim buraya kendi sermayesinden ne kadar katkıda bulundu. Kim ne kadar şahsi parasından kullandı hususları bilemem ama ortaya konulan emek, işin takibi, inşaatın yapılması ile ilgili işlemlerin yürütülmesi açısından her ikisi de birlikte çalıştı, bunu bizzat gördüm. Bu alanda 5 blok vardır. Bu 5 blokun tasfiyesiyle ilgili Nevzat Bey ve Halil Bey arasında görüşmeler yapıldı. Uzun süren müzakereler yaptılar. Nasıl paylaşacakları, kimin kime hangi malı transfer edeceği, kimin kimden ne kadar para alacağı hususlarında görüşmeler yaptılar. Hatta buna dair bir protokol metni dahi hazırlandı. Bu protokolün birden fazla taslağı vardı. Ancak bu taslak protokollerden hiç biri bildiğim kadarıyla imzalanmadı. Protokol imzalanmamasına rağmen Nevzat Bey de Halil Bey’e bir kısım malların tapusunu devretti. Halil Bey de Nevzat Bey’e bir kısım malların tapusunu devretti. Bu tasfiye anlamında değerlendirilebilir mi bunu bilmiyorum. Benim görüşüm yaptıkları müzakereler çerçevesinde bu şekilde bir tapu devri işine gittikleri yönündedir ama bir anlaşmaya varıp varmadıklarını tam olarak bilmiyorum. Şu anda anlıyorum ki anlaşamamışlar. Bu inşaatın yapılması, malzemelerinin temin edilmesi, işçilerinin temin edilmesi ve organize edilmesi, malzemecilerle anlaşmaların yapılması, bazı dönemlerde bankacılarla müzakerelerin yapılması, müşteri temini, pazarlama vb gibi konularda Halil Bey’in şahsi çok emeği geçmiştir. Aralarındaki bu ilişkiye gizli ortaklık denilebilir.” demiştir.
Asıl davada davalı tanığı Hamza Şahin 20/01/2017 tarihli keşifteki anlatımında; “Ben yapı denetim firmasının sahibiyim. Emekliyim ancak işimi yapmaya devam ediyorum. Bu inşaatını denetimini benim şirketim yaptı. Bizzat ben ilgilendim. … ile … beraberlerdir. Bu inşaatı birlikte yaptılar. Buradaki arsalar … ve …’e aitti. Bir kısım parseller Nevzat Bey’in bir kısım parseller Halil Bey’in adına kayıtlıydı. Bu parseller üzerine inşaat yapmak istediler. Projeler bize geldi. Biz başlangıçtan itibaren her işini sonuna kadar yürüttük, Belediyeden ruhsat vs işlemlerini biz yaptık, aldık. İnşaat başladı. İnşaatların bitmesinden itibaren gerekli işlemlerini de biz yaptık. 2015 yılı sonu itibariyle … şu anda gösterdiğim dava konusu taşınmazın yan tarafında bulunan diğer bloktaki ortaklıktan ayrıldı. Bununla kastettiğim tapuda …’in 1/2 hissesini …’e devrettiğidir. Buradaki arsaların üzerine yurda verilmek üzere 3 blok yapılmıştır. Bir de buraya yakın binaların arasında bir başka blok vardır. Bunun da haricinde başka bir yerde 5. bir blok vardır ama şu anda gördüğümüz yurda verilmek üzere yapılan inşaat toplamda 3 bloktan ibarettir. Bu bloklardan şu anda dava konusu olan gösterdiğimiz blok (Ayşe Hanım Öğrenci Yurdu olarak görünen) tapuda sadece … adına kayıtlıdır. Onun tam karşısında bulunan (Hamzade Hatun Öğrenci Yurdu olarak görünen) blok … adına kayıtlıdır. Bunların çaprazında bulunan diğer blok ise … ve … tarafından beraber başlanılmıştır. Ruhsatları da öyledir. … o binadaki hissesini …’e devretti. Ancak şu anda gösterdiğim Ayşe Hanım Öğrenci Yurdu olarak yapılan inşaatın işlemleri … tarafından başlatıldı. Karşısındaki ise yani Hamızade Yurdu olarak geçeri blok ise … tarafından başlatıldı. Bu iki blok ortak değildi. Tapularda herkesin ayrıydı. Ancak bunların inşaatın yapılması, paralarının harcanması her ikisi tarafından ortak yapıldı. Müteahhit şirketleri yine iki kardeş birlikteydi. Müteahhit şirketin adı … Ltd. Şti.dir. bu şirket bildiğim kadarıyla her iki kardeşin ortak şirketidir. Bendeki kayıtlara göre her ikisi bu şirkette ortaktır. Bu 3. bloktaki tapudaki devir ortaklığın tasfiyesi anlamında mı yapıldı yoksa sadece bu bloğun devri anlamında mı yapıldı orasını bilemem. Yapının % 95’inin tamamlandığı demek neredeyse inşaatın tamamen bitmiş olması demektir. Geriye kalan % 5’lik işler çok ufak tefek işlerdir. Rakamsal olarak değerini bilemem ancak % 95’lik inşaat tamamlanmasından sonra Bakanlık oturma ruhsatını vermek için, iş bitirme belgesini Belediyeden onaylatmamız için % 100’ünü bitirmemizi arar. Gelir bakar, ufak tefek işler varsa onu söyler. % 95’in tamamlanması demek yapı denetiminde inşaatın bitmiş, tamamlanmış olduğu anlamına gelir. Ben hak edişimi istediğimde dava konusu Ayşe Hanım Öğrenci Yurdu inşaatıyla ilgili olarak … bana “Biz ortaklığımızı ayırdık, o binayla ilgili hak edişini …’ten al, o ödesin” dedi. Zaten bu inşaatla ilgili hak edişimi de 100.000 TL olarak bana … ödedi. Hesabıma o geçirdi. İlk % 20 hak edişimi ise 3 blokla ilgili olarak birlikte … ve … ortak yatırdı. İlk % 20’lik hak edişimi ikisi birlikte ödediler.” demiştir.

Asıl davada davalı tanığı Korhan Acar Turan 20/01/2017 tarihli keşifteki anlatımında; ” Buradaki arsalar Nevzat Bey ve Halil Bey’in üzerineydi. … San. Tic. Ltd. Şti.’nin % 90’ı Nevzat Beye, % 5’i Bahar Sevinç’e, % 5’i de …’e aittir. Hisseler bu şekildedir. Resmi kayıtlar böyledir. Ancak Nevzat Beyle Halil Bey uzun yıllardır beraber çalışmışlardır. Karar alma süreçleri aralarında nasıl işler, resmi belgelere ne şekilde yansıtırlar kısmını bilemem. Ancak ben belgelere dayalı işlemleri yapan mali müşavirim. Belgelerde Halil Bey bu şirketin ortağı görünmemektedir. Vakti zamanında ortakmış ancak şirketten hisselerini devrederek ayrılmış. O dönem benim mali müşavirlik hizmetimin kapsamında değildi. Benim … Sanayi şirketine mali müşavirlik yaptığım dönemde bu davaya konu inşaat yapıldı. İnşaat 2014 yılı sonunda başladı fiili olarak 2016 yılının Mart ya da Nişan aylarında bitti. Bu inşaat yapılırken buranın mali konularıyla ilgili olarak ben hem Nevzat Beyle hem Halil Beyle temas ettim. Burayı birlikte yaptırdılar. Sadece bu binayı değil etrafındaki gördüğünlz şu an gösterdiğim diğer blokları da birlikte yaptılar. Bunu emek anlamında söylüyorum. Mali açıdan ise bu binanın tamamı krediyle yapıldı. Kredi … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından çekildi. Kredinin geri ödemesi de şirket hesaplarından yapıldı. Ancak şirket tarafından bu kredi çekilirken hem Nevzat Bey hem Halil Bey şahsi gayrimenkulleriyle kefil oldular. Ödemeler yapılırken Halil Bey kendi cebinden ya da kendisinin bizatihi sermayesinden para katkısı yapmış mıdır bunu bilemem. Kendi iç ilişkileridir. Kayıtlarda geri ödemeler şirket üzerinden yapıldı. Bana bilgi akışı bu şekilde geldi. Ben resmi kayıtlara göre işlem yaptım. İç ilişkilerinde kim kime ne kadar para verdi, kim buraya kendi sermayesinden ne kadar katkıda bulundu, kim ne kadar şahsi parasından kullandı bu hususları bilemem ama ortaya konulan emek, işin takibi, inşaatın yapılması ile ilgili işlemlerin yürütülmesi açısından her ikisi de birlikte çalıştı, bunu bizzat gördüm. Bu alanda 5 blok vardır. Bu 5 blok’un tasfiyesiyle ilgili Nevzat Bey ve Halil Bey arasında görüşmeler yapıldı. Uzun süren müzakereler yaptılar. Nasıl paylaşacakları, kimin kime hangi malı transfer edeceği, kimin kimden ne kadar para alacağı hususlarında görüşmeler yaptılar. Hatta buna dair bir protokol metni dahi hazırlandı. Bu protokolün birden fazla taslağı vardı. Ancak bu taslak protokollerden hiç biri bildiğim kadarıyla imzalanmadı. Protokol imzalanmamasına rağmen Nevzat Bey de Halil Bey’e bir kısım malların tapusunu devretti. Halil Bey de Nevzat Bey’e bir kısım malların tapusunu devretti. Bu tasfiye anlamında değerlendirilebilir mi bunu bilmiyorum. Benim görüşüm yaptıkları müzakereler çerçevesinde bu şekilde bir tapu devri işine gittikleri yönündedir ama bir anlaşmaya varıp varmadıklarını tam olarak bilmiyorum. Şu anda anlıyorum ki anlaşamamışlar. Bu inşaatın yapılması, malzemelerinin temin edilmesi, işçilerinin temin edilmesi ve organize edilmesi, malzemecilerle anlaşmaların yapılması, bazı dönemlerde bankacılarla müzakerelerin yapılması, müşteri temini, pazarlama vb gibi konularda Halil Bey’in şahsi çok emeği geçmiştir. Aralarındaki bu ilişkiye gizli ortaklık denilebilir.” demiştir.
Birleşen davada tanık … 29/11/2019 tarihli keşifteki anlatımında; “Davacı şirketin sahibi ve davalıyı tanırım, Ben davacı şirketin elektrikçisi olarak çalışıyorum. Ben dava konusu taşınmazı biliyorum. Arsasının Nevzat ve Halil İbrahim’e ait olduğunu biliyorum. Bana elektrik işini teklif ettiler. Ben anlaştım. İnşaatın sonuna kadar elektrik işlemlerini ben tamamladım. Ben taraflar arasındaki protokolü bilmiyorum. 2014 yılında inşaata başlandı, 2015 yılında paylaşım yaptıklarını biliyorum, Taraflar arasında anlaşmazlık olmuş bizi iki dairenin montajına sokmadılar. Biz de bu anlaşmazlığı bu nedenle öğrendik, bu dairelerde hiçbir şekilde montaj olmadı.” demiştir.
Asıl davada inşaat mühendisi Arzu Sabuncular, elektrik mühendisi bilirkişi Mehmet Gazanfer Çankaya ve makine mühendisi bilirkişi Mehmet Halit Karamercan’dan oluşan bilirkişi heyeti hazırlayıp sundukları 30/03/2017 tarihli raporlarında özetle; davacının davalıya ait İzmir ili Buca ilçesi … ada 1 parsel numaralı taşınmaz üzerinde 134 daireli 9282 m² yüzölçümlü yapının inşası işini yüklendiğini, 21/04/2016 tarihli müteahhit değişikliği seviye tespit tutanağı ile dava konusu taşınmazın iş bitirme tutanağının ilgili idare tarafından onaylanması kısmı hariç diğer seviyelere ilişkin bölümlerin % 95 tamamlanmış olduğunun anlaşıldığını, bu taşınmazın arsa vasfıyla tamamının 30/09/1998 tarihinde davalı adına satışından tescil edilmişken 29/01/2016 tarihli 2653 yevmiye numaralı işlemle kat irtifakı tesisinden sonra davalı adına 134 ayrı bağımsız bölüm olarak tescil edildiğini, dava konusu binanın müteahhidinin görevine son verilmesiyle müteahhit değişikliğine ilişkin 21/04/2016 tarihli seviye tespit tutanağında belirtilen % 5’lik eksikliğin iş bitirme tutanağının ilgili idare tarafından onaylanmasına ilişkin olduğunu, yapı denetim seviye tespit tutanağını düzenleyen Hamza Şahin Yapı Denetim Şirketi’nin sahibi olan Hamza Şahin’in keşif günü tanık olarak dinlendiğini, 13 katlı 9282 m² alanlı 4/A yapı sınıflı binanın arsa payı hariç 2016 yılı yüklenici karı dahil yapım maliyetinin 7.425.600,00 TL olabileceğini bildirmişlerdir.
Aynı bilirkişi heyeti ek raporlarında özetle; kök raporda değişikliği gerektirecek bir hususa rastlanmadığını, davacı vekilinin isteği üzerine dava konusu işin bedelinin (yapım maliyeti + yüklenici karı + inşaat genel giderleri + KDV dahil) 8.762.208,00 TL olarak hesaplandığını, dava konusu işin mahalli piyasa rayicinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mimarlık ve mühendislik hizmet bedellerinin hesabında kullanılan 2016 yılı yapı yaklaşık birim maliyetine uygun olduğunu bildirmişlerdir.
Asıl davada mali müşavir bilirkişi Veli Ak sunduğu 11/12/2017 tarihli raporunda özetle; teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 30/03/2017 ve 04/04/2017 havale tarihli rapor ile imalatın 2016 yılı fiyatlarına göre arsa hariç kar dahil 7.425.600,00 TL olarak hesaplandığını, aynı teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 30/03/2017 tarihli ve 19/09/2017 havale tarihli ek rapor ile imalatın 2016 yılı serbest piyasa rayiçlerine göre yapım maliyeti + yüklenici karı + inşaat genel giderleri + KDV’nin 8.762.208,00 TL olarak hesaplandığını, davacı şirketin 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait yasal defterlerinin noter tasdiklerinin ve e-defter beratlarının bulunduğunu, sahibi lehine delil oluşturduğunu, davacı şirket tarafından davalı adına 20/10/2016 tarihli 111657 numaralı faturanın … ada 1 parsel ile ilgili olarak düzenlendiğini, imalat toplamı 4.476.322,95 TL ile KDV’si 805.738,13 TL olmak üzere fatura toplamının 5.282.061,08 TL olduğunu, açık fatura olarak düzenlendiğini, bu faturanın ve diğer faturalar ile birlikte genel toplamı 1.137.234,98 TL toplamı olan 6.419.286,06 TL’nin 2017 yılına devrettiğini bildirmiştir.
Birleşen davada davalı vekili 26/12/2019 tarihli dilekçesi ekinde taraflar arasında imzalandığını ileri sürdüğü 15/10/2015, 23/11/2015 tarihli protokoller ile taraflar arasında geçerlilik kazandığını ve fiilen uygulandığını ileri sürdüğü 07/12/2015 tarihli protokol örneğini sunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili 30/12/2019 tarihli dilekçesi ile; üç adet protokolün taslak halinde kalmış protokoller olduğunu, 07/12/2015 tarihli protokolün fiilen uygulandığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, iki kardeş arasında mal paylaşımı yapıldığında henüz protokol taslaklarının dahi hazırlanmadığını, protokolün amacının mal paylaşımını belirlemek olmadığını, amacının iki kardeş arasında devredilen taşınmazların, taşınmazların edinimi sırasında şirket tarafından kullanılan kredilerin tasfiyesi tamamlanıncaya kadar iki kardeşin ortak malı olduğu, tasfiye sonuçlanıncaya kadar tapuda malik olarak tescil edilen kişinin emin sıfatı ile malik olduğunu belirlemek olduğunu, protokol metninde yer alan “tapuda kimin adına kayıtlı olursa olsun, … Tic. Ve San. Ltd. Şti.’nin bankalar ve 3. Kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak kredi borçları ile her türlü resmi ve gayrı resmi borçlar tamamen tasfiye edilmedikçe taraflar iş bu protokolde adı geçen taşınmazlara 1/2’şer oranında ortak olduklarını kabul ve beyan ederler” ifadesinin bu hususu kanıtladığını, davalı tarafın taslak halinde kalan protokolde kendi adına düşen tek bir yükümlülüğü dahi yerine getirmediğini, kaldı ki davacı şirketin protokolün tarafı da olmadığını belirtmiştir.
Birleşen davada keşifte yer alan ve görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişi Murat Dalbaşı, harita mühendisi bilirkişi Mehmet Emin Küçük, elektrik mühendisi bilirkişi Şemsettin Babadağ, makine mühendisi bilirkişi Mehmet Halit Karamercan ve mali müşavir bilirkişi Orçin Çınbarcı’dan oluşan bilirkişi heyeti davalı vekilinin sunduğu protokolleri de değerlendirerek hazırladıkları 24/01/2020 tarihli raporlarında özetle; 1. alternatifte; taraflar arasında gizli bir adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, buna ilişkin taraf beyanlarının uyumlu olduğunu, bu ortaklık protokol gereğince taslak halinde kaldığı halde bu protokole dayalı tapu devirlerinin davalı ve davacı şirket yetkilisi dava dışı Nevzat arasında yapıldığının anlaşıldığını, kardeşler arasında borç tasfiyesine yönelik yapılan iş ve işlemler tamamen tasfiye edilmedikçe imalat yönünden bir bedelin istenmesinin mümkün olmadığını; 2. alternatifte; dava dışı Nevzat tarafından davalıya 12/10/2015 tarihinde devredilen 4 adet taşınmazın 2016 yılı fiyatlarıyla kar ve genel gider dahil inşaat bedelinin 588.348,00 TL olduğunu fakat bu taşınmazların davalıya devredildiği sırada inşaat seviyesinin % 75 olması nedeniyle bu alternatifte inşaatın müteahhidinin davalıdan arsa payını devraldığı tarihten sonraki kalan inşaat bedelini isteyebileceği kabul edilirse bunun tutarının 147.087,00 TL olacağını; 3. alternatifte; dava dışı Nevzat’ın davalıya hisse payı karşılığı olarak verilen ve tapuda tescil edilen dava konusu taşınmazların arsa payı karşılığı verildiğinin kabulü halinde şirket temsilcisi olan Nevzat’ın şirket üzerinden devri yapılan bu 4 daire için inşaat yapım bedelini isteyemeyeceğini, bu üç alternatif konusunda nihai takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.

… ve … arasında 15/0/2015 tarihinde taslak olarak hazırlanan imzasız protokol incelendiğinde; konusunun “tarafların uzun yıllar süren ortak çalışması sonucu edinilen ortak malların paylaşımı ile … Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye ait şirket hisselerinin devri, şirket borçlarının tasfiyesi ve şirketin temsil ve ilzamına ilişkin” olduğu, “taşınmazların paylaşımı” başlığı altında “İzmir ili Buca ilçesi … ada 1 parsel, 41364 ada 1 parsel ile bu parseller üzerinde inşa edilecek toplam 185 daire ve 1 dükkanın; 10175 ada 3 parselde kayıtlı 3 adet dükkanın; … ada ……parsel 4 ve 9 kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin; 10651 ada 9-11-12-13 parselde kayıtlı 4 adet arsanın; … ada 9 parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının; İzmir ili Buca ilçesi … ada 9 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz ve üzerindeki 39 adet dairenin ve 4 adet dükkanın; … ada 1 numaralı parsel ile bu parsel üzerinde inşa edilecek 134 adet dairenin; … ada 2 parsel 17 ve 20 kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin ve 3A kapı numaralı bir adet dükkanın; 1651 ada 1-2-15-16 parsel numaralı 4 adet arsanın; 1653 ada 1 parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının” kararlaştırıldığı ve ayrıca “tapuda kimin adına kayıtlı olursa olsun, … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin bankalar nezdinde doğmuş ve doğacak kredi borçlarının tamamen tasfiye edilmedikçe tarafların bu protokolde adı geçen taşınmazlara 1/2’şer oranında ortak olduklarını kabul ve beyan ettikleri” görülmüştür. Protokolün izleyen maddelerinde şirket hisselerinin devri; şirketin temsil ve ilzamı; şirket faaliyetlerinin davamı; şirket borçlarının tasfiyesi ana başlıkları altında hükümlere yer verilmiştir.
… ve … arasında 23/11/2015 tarihinde taslak olarak hazırlanan imzasız protokol incelendiğinde; konusunun “tarafların uzun yıllar süren ortak çalışması sonucu edinilen ortak malların paylaşımı ile … Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye ait şirket hisselerinin devri, şirket borçlarının tasfiyesi ve şirketin temsil ve ilzamına ilişkin” olduğu, “taşınmazların paylaşımı” başlığı altında “İzmir ili Buca ilçesi … ada 1 parsel, 41364 ada 1 parsel ile bu parseller üzerinde inşa edilecek toplam 185 daire ve 1 dükkanın; …….ada 3 parselde kayıtlı 3 adet dükkanın; … ada 2 parsel 4 ve 9 kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin; 10651 ada 9-11-12-13 parselde kayıtlı 4 adet arsanın; … ada …… parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının; İzmir ili Buca ilçesi … ada 9 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz ve üzerindeki 39 adet dairenin ve 4 adet dükkanın; … ada 1 numaralı parsel ile bu parsel üzerinde inşa edilecek 134 adet dairenin; … ada…..parsel 17 ve 20 kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin ve 3A kapı numaralı bir adet dükkanın; …… ada 1-2-15-16 parsel numaralı 4 adet arsanın; ……ada 1 parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının” kararlaştırıldığı ve ayrıca “tapuda kimin adına kayıtlı olursa olsun, … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin bankalar ve üçüncü kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak kredi borçları ile her türlü resmi ve gayrı resmi borçlar tamamen tasfiye edilmedikçe tarafların bu protokolde adı geçen taşınmazlara 1/2’şer oranında ortak olduklarını kabul ve beyan ettikleri” görülmüştür. Protokolün izleyen maddelerinde şirket hisselerinin devri; şirketin temsil ve ilzamı; şirket faaliyetlerinin devamı; şirket borçlarının tasfiyesi ana başlıkları altında hükümlere yer verilmiştir.

… ve … arasında 07/12/2015 tarihinde taslak olarak hazırlanan imzasız protokol incelendiğinde; konusunun “tarafların uzun yıllar süren ortak çalışması sonucu edinilen ortak malların paylaşımı ile … Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye ait şirket hisselerinin devri, şirket borçlarının tasfiyesi ve şirketin temsil ve ilzamına ilişkin” olduğu, “taşınmazların paylaşımı” başlığı altında “İzmir ili Buca ilçesi….. ada ……parsel, …… ada 1 parsel ile bu parseller üzerinde inşa edilecek toplam 185 daire ve 1 dükkanın; 10175 ada 3 parselde kayıtlı 3 adet dükkanın; … ada 2 parsel 4 ve 9 kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin; 10651 ada 9-11-12-13 parselde kayıtlı 4 adet arsanın; ….. ada ………. parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının; İzmir ili Buca ilçesi …. ada……. parselde kayıtlı bulunan taşınmaz ve üzerindeki 39 adet dairenin ve 4 adet dükkanın; … ada 1 numaralı parsel ile bu parsel üzerinde inşa edilecek 134 adet dairenin; … ada …… parsel …..ve …..kapı numaralı 2 adet 3+1 dairenin ve 3A kapı numaralı bir adet dükkanın; 1651 ada 1-2-15-16 parsel numaralı 4 adet arsanın; 1653 ada 1 parselde kayıtlı 1 adet arsanın …’e ait olacağının” kararlaştırıldığı ve ayrıca “tapuda kimin adına kayıtlı olursa olsun, … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin bankalar ve üçüncü kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak kredi borçları ile her türlü resmi ve gayrı resmi borçlar tamamen tasfiye edilmedikçe tarafların bu protokolde adı geçen taşınmazlara 1/2’şer oranında ortak olduklarını kabul ve beyan ettikleri” görülmüştür. Protokolün izleyen maddelerinde devam eden inşaatların finansmanı, şirket borçlarının tasfiyesi ve hisselerin devri; şirketin temsil ve ilzamı; şirket faaliyetlerinin devamı ana başlıkları altında hükümlere yer verilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller ile tüm dosya içeriğine göre; dosyaya sunulan taslak halindeki protokollerin 12/04/2016 tarihinde davacı şirket vekilinin mail adresinden davalının mail adresine mail olarak gönderildiği, gerek İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında davacı şirket vekilinin dava dilekçesi içeriğine gerek İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli, ….Esas ve … Karar sayılı karar içeriğine göre düzenlenen bu protokollerden dava dışı … ile davalı … arasında bir ortaklık ilişkisinin bulunduğunun anlaşılmakta olduğu, her iki tarafın da kabulünde olan ve iradelerinin uyuştuğu bu protokollerin … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin ortakları olan (resmi ortak) … ile (fiili ortak) …’in ortak çabaları ve kazançları ile edindikleri taşınmazların paylaşımına, şirket hisselerinin devrine, şirket borçlarının tasfiyesine, yapılacak inşaatlara, kullanılacak şirket kredilerine ve şirketin temsil ve ilzamına ilişkin hükümler içerdiği; dinlenen davalı tanıklarının anlatımlarının da bu duruma işaret ettikleri, bu protokollerin düzenleniş amacının şirketin, dava dışı …’in ve davalı …’in birbirleriyle ve davalının şirketle olan ilişkisinin sona erdirilmesi olduğu, protokollerin her iki tarafınca yapılan bir kısım taşınmaz devirleri ve yüklenilen taşınmaz devir borçlarının bir kısmının karşılıklı olarak yerine getirilmesi ile birlikte protokol hükümlerinin imzasız taslak şeklinde dahi olsa taraflar arasında fiilen hayat geçirildiği hususunun tartışmasız olduğu; şirketin hakim hissedarı olan …’in taraf olduğu ve taraf olduğunu kabul ettiği protokollerin şirket yönünden de bağlayıcı olduğu, bu aşamadan sonra protokollerin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin TMK’nın 2. maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, bu durumun ise yasa tarafından korunmayacağı, nitekim; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli, …. Esas ve … Karar sayılı kararında da protokollerin bağlayıcı olacağı yönünde maddi tespitin bulunduğu; bu çerçevede de uyuşmazlıkta protokol hükümlerinden hareket edilmesi gerektiği, yukarıda da belirtildiği gibi protokollerin bir kısım taşınmaz devirleri ile birlikte fiilen hayata geçirildikleri, esasen yapılan bir kısım taşınmaz devirlerinin ardından tarafların şirket borçlarının ne şekilde ödeneceği konusunda anlaşmazlığa düştükleri; ne davanın ne de birleşen davanın, dayanağını eser sözleşmesinden almadığı, kaldı ki; protokollerde ne asıl davanın ne de birleşen davanın konusu olan taşınmazlar üzerindeki inşaat yapım bedelinin davalıdan isteneceğine yani eser ücreti ödeneceğine ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı; protokoller tasfiyeye ilişkin ise de tarafların şirketin tasfiyesine ilişkin bir isteklerinin de bulunmadığı, bu durumda davanın ve birleşen davanın limited şirket tasfiyesi olarak değerlendirilemeyeceği, zira; tarafların isteklerinin dışına çıkılmasının mümkün olmadığı, davanın ve birleşen davanın ortaklık ilişkisinin tasfiyesi olarak değerlendirilmesi ve protokol hükümlerinden hareket edilmesi gerektiği, protokollerde ise inşaat (eser) bedelinin ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmayıp, asıl davanın ve birleşen davanın konusu bedelin istenemeyeceği anlaşıldığından ve protokollerin diğer hükümlerine uyulup uyulmamasının ayrı bir davanın konusunu oluşturabileceği kanaatine ulaşıldığından asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 17.077,50 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭17.018,2‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Asıl davada davacı tarafça yatırılan 119.543,00 TL tamamlama harcının ve 14.285,00 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 1.707,75 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭1.648,45‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacı tarafa iadesine,
5-Asıl davada; dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Birleşen davada; dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Asıl davada ve birleşen davada davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
8-Asıl davada davalının yapmış olduğu posta gideri olan 64,80 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
9-Asıl davada karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 176.989,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza