Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/111 E. 2021/933 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/111
KARAR NO : 2021/933

DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/01/2017
KARAR TARİHİ : 19/11/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; sigorta şirketlerinin sözde mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla KTK’da yapılan değişikliğe uygulanabilirliğinin bulunmadığını, davalı sigorta şirketine 13/01/2017 tarihinde başvuru evraklarının ulaştığını, 23/08/2015 tarihinde … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde …-… il yolu üzerinde saat 19:20 civarında
… yönetimindeki … plakalı araç ile karşı yönden gelen … yönetimindeki … plakalı aracın çarpıştığını, ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluştuğunu, …’nin kaza sırasında … plakalı araç içerisinde bulunduğunu, müvekkillerinin yerleşim yerinin İzmir olması nedeniyle İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, … plakalı araç sürücüsü …’nin 2918 sayılı Kanun’un 56/1-a kuralını ihlal etmesi sebebiyle kaza tespit tutanağında asli ve tam kusurlu olarak gösterildiğini, kazaya ilişkin soruşturmanın Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… sayılı dosyasından yürütüldüğünü, bu kaza sebebiyle müvekkili …’nin iki kez beyin ameliyatı geçirdiğini, sağ gözünü tamamen kaybettiğini ve göremediğini, yüzünde şekil bozukluğu oluştuğunu, geçen bir yılın ardından okuluna gidemediğini, yeme içme ve diğer tüm ihtiyaçlarının yaşının küçüklüğü de göz önünde bulundurulduğunda üçüncü kişiler yardımıyla gerçekleştirildiğini, kaza tarihi itibariyle 8 yaşında olan müvekkilinin 5. sınıf öğrencisi olduğunu, eğitimine 1 yıl ara vererek sınıfta kaldığı gibi psikolojisinin de alt üst olduğunu, müvekkilinin ve ailesinin hayatının karardığını, efor kaybının bulunduğunu, müvekkilinin geri kalan hayatında belki de yatağa bağımlı olarak yaşayacağını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, davalı sigorta şirketinin başvurularına olumlu ya da olumsuz bir dönüş yapmadığını, … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik beden gücü ve efor kaybı (geçici, kalıcı iş göremezlik ile sabit izler nedeniyle oluşan maluliyet) 1.000,00 TL, bakıcı ve bakım gideri olarak 500,00 TL, tedaviye bağlı (medikal aletler, ilaç, yol ve diğer tüm giderler) giderler için 500,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın 31/01/2017 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 08/07/2020 tarihli değer artırım dilekçesi ile; 290.000,00 TL iş göremezlik tazminatı, 13.226,99 TL bakıcı ve bakım giderleri ve 2.704,39 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 305.931,38 TL’nin 31/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafça 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince başvurunun yapılmadığını, … plakalı aracın kaza tarihinde …Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, davanın bu sigorta şirketine ihbarının gerektiğini, davacı delillerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, … plakalı aracın 30/04/2015- 30/04/2016 tarihleri arasında ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, poliçede kişi başı sakatlık ve ölüm teminatının 290.000,00 TL olduğunu, müvekkil şirketinin sigortalısı olan …’nin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi durumunda müvekkilinin araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olabileceğini, bu nedenle kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor aldırılması gerektiğini, genel şartlarda teminat dışı halleri düzenleyen A.6.d maddesinde açıkça işletenin tazminat isteklerinin teminat dışında kalacağının düzenlendiğini, işletenin kendi sigortacısından tazminat isteğinde bulunamayacağını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, poliçede sadece davacının sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, davacının Adli Tıp Kurum 3. İhtisas Dairesi’nden raporunun aldırılması gerektiğini, yine zararın hesabının Aktüerler siciline kayıtlı bilirkişiler tarafından yapılması gerektiğini, geçici iş göremezliğe ilişkin isteklerin poliçe kapsamında olmadığını, bu isteklerin SGK’nın sorumluluğu kapsamında olduğunu, tedavi giderleri yönünden de müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakıcı giderlerine yönelik isteklerin maluliyet teminatından ödendiğini, bakıcı gideri adı altında ayrıca bir teminatın bulunmadığını, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacı tarafın efor kaybı gibi dolaylı zararlara yönelik isteklerin sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığını, söz konusu kazada birden fazla kişinin yaralandığını, garameten paylaşımın uygulanmasının gerektiğini, müterafik kusurun tazminattan düşülmesi gerektiğini, davacı tarafın kaza sırasında takılması zorunlu olan emniyet kemerini takıp takmadığı hususunun belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce sigortalı araca ait trafik kaydı ve poliçe örneği ile hasar dosyası örneği getirtilmiş, davacının tedavi evrakları temin edilerek geçici ve sürekli iş göremezliğinin olup olmadığı konusunda raporu aldırılmış, kusur durumunun belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu ve davacı zararının belirlenmesi amacıyla hesap uzmanı bilirkişilerden rapor aldırılmıştır.
… plakalı Opel marka özel aracın 30/04/2015- 30/04/2016 tarihleri arasında ZMMS poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiştir. Poliçede sakatlanma ve ölüm durumunda kişi başı poliçe teminat limiti 280.000,00 TL olarak; tedavi gideri de kişi başına 290.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabında; … plakalı aracın 25/04/2013- 24/11/2015 tarihleri arasında … adına; 24/11/2015 tarihinden de günümüze kadar …adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı incelendiğinde; “… yönetiminde olan … plakalı araç Foça ilçesi yönünden Menemen ilçesi yönüne seyir halindeyken kaza mevkiine geldiğinde karşı yönden gelen … yönetiminde olan … plakalı aracın bulunduğu şeride geçmesi sebebiyle … plakalı araç … plakalı araç ile … plakalı aracın bulunduğu şeritte çarpışmaları sonucu trafik kazası meydana gelmiştir. Kaza sonucunda … plakalı araçta bulunan sürücü … yolcular …, …, …, …, …, … plakalı araçta bulunan sürücü …, …, …yaralanmışlardır. Meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü … 2918 sayılı KTK’nın şerit izleme ve değiştirme kurallarına ilişkin 56/1-a maddesi hükmünü ihlal ettiği, bu ihlalin 2918 sayılı KTK’nın 84/1-g maddesi (şeride tecavüz etme) ihlali olduğu, kazada kusurlu olduğu” dendiği görülmüştür.
Davacı vekili 11/07/2017 tarihli dilekçesiyle davalı sigorta şirketinin hasar servisine başvurmuş ve müvekkilinin geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı ile bakım ve tedavi giderlerinin, bakıcı ücretlerinin, taksi ücretlerinin, ileride muhtemel tedavi giderleri ile estetik ameliyat giderlerinin ödenmesini istemiştir. Dilekçesine kaza tespit tutanağını, hastane kayıtlarını, ruhsat fotokopisini ve vekaletnameyi eklemiştir.
Davalı vekili 15/01/2018 tarihli duruşmada; …’nin müvekkilinin sigortalısı olduğunu, alacaklı ve borçlu sıfatının kendisinde birleştiğini, husumetin karşı araç sigortacısına yöneltilmesi gerektiğini, genel şartlara göre sigortalının 1. derecede yakınlarının uğradığı zararların teminat kapsamı dışında olduğunu belirtmiştir.
Aynı duruşmada taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “a) Meydana gelen kazada davacının bulunduğu araç sürücüsü … ile karşı araç sürücüsü …’ın ya da varsa 3.kişilerin kusurunun bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise oranının ne olduğu b) Yaşı küçük …’nin bu kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı, bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise sürekli iş göremezlik oranının, geçici iş göremezlik süresinin ve bakıcı ihtiyacının süresinin ne olduğu, davacının iş göremezlik durumu ile kaza arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, c) Davacının talep edebileceği tedavi ve yol giderinin ne olması gerektiği d) Davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne olması gerektiği ve davalıdan tazminini isteyip isteyemeyeceği, e) Davacının hangi tarihten itibaren ve hangi tür faiz talebinde bulunabileceği” konularında olduğu belirlenmiştir.
Dava konusu kazayla ilgili olarak Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… sayılı soruşturma dosyasında yürütülen soruşturma sonucunda Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönelik fezleke düzenlenmiştir.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kazada yaralanan diğer dava dışı kişilerin şikâyetleri üzerine şüpheli … hakkında “taksirle bir kişinin ölümüne birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle 25/10/2017 tarihli …/… sayılı iddianame ile kamu davası açılmıştır. Söz konusu davanın yargılaması Karşıyaka … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dava dosyasında yürütülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sırasında kusur durumuna ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden 12/02/2018 tarihli rapor aldırılmıştır. Bu raporda; “dava konusu kazanın oluşunda sanık sürücü …’nin asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu, çocuk yolcu …’nin hatalı tutum ve davranışlarının olayın oluşu üzerinde tali derecede etken olduğu” bildirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık …’nin üzerine atılı suçu işlediği sonuç ve kanaatine varılarak “TCK’nın 85/2, 62/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına” ilişkin 24/05/2018 tarihli karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf yoluna gidilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 09/04/2018 tarihli raporda; davacı …’nin dava konusu kazaya bağlı olarak görme keskinliğinde ve görme alanı donanımında meydana gelen arızalar nedeniyle sakatlık oranının % 40, prontal kemikte çökme arızası nedeniyle sakatlık oranının % 5 olarak değerlendirildiği, sonuç olarak kişide birden fazla arıza olması nedeniyle sakatlık oranının % 43 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 18 ay olarak kabulünün uygun olacağı bildirilmiştir. Söz konusu rapor düzenlenirken olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinden yararlanılmıştır.
Mahkememizce Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan aldırılan 16/10/2019 tarihli raporda; sürücü …’nin kazanın oluşunda % 100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Kusur durumuna ilişkin rapor ceza davasında aldırılan rapor ile uyumlu olduğundan ve mahkememizce de somut olaya uygun bulunduğundan, hükme esas alınmıştır.
Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 14/05/2019 tarihli 1046 sayılı raporda; geçici ve sürekli iş göremezlik ile ilgili hususların 09/04/2018 tarihli raporda yazıldığı gibi kabulünün uygun olacağı, konuyla ilgili mevzuatta başka birinin sürekli bakımına muhtaç olma hallerinin belirtildiği, davacının da kaza sonucu meydana gelen yaralanmasının sürekli bakıma muhtaç olma hallerinden birini karşılamadığını, bu nedenle sürekli bakıma muhtaç olmadığı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı’ndan istenen konsültasyon yanıtında hastanın sağ göz kapağındaki Ptozisin Sut But kodlarının 2011’de hazırlanan ücretlendirmelere tabi olması nedeniyle operasyon ücretinin görüş alanına engel yaratan Psödopitoz tedavisinin bir adet için 578,08 TL olacağı, yaralanma sonucu gelişen sağ pronto temporal bölgedeki çöküklük için Sut ve But kodlarının 2011’de hazırlanan ücretlenmelere tabi olduğundan operasyon ücretinin yağ grefti uygulamasının bir adet için 641,31 TL olacağı bildirilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik (Resmi Gazete 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı) hükümlerine göre düzenlenen 25/10/2019 tarihli raporda; davacının sağ gözde görme kaybı ve sol gözde görme alanı defekti nedeniyle sakatlık oranının % 20-39 aralığında yer aldığı, ancak emsal mevzuat ve arızanın ağırlığı dikkate alındığında bu oranın üst sınırının dikkate alınmasının uygun olacağı, tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 18 ay olarak kabulünün uygun olacağı, iş göremezliği ile kaza arasında illiyet bağının bulunduğu, kişinin yaralanma nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığı, geçici iş göremezlik süresi içinde başka birisinin bakımına ihtiyacı olup olmadığı, muhtaç ise bakım hizmetine ihtiyaç duyulan sürenin ve bakım ihtiyacı oranının ne kadar olduğu hususu ile ilgili olarak sosyal haklar kapsamında engelli bireylerin bakıma muhtaçlığının tespiti ile ilgili olan Bakıma Muhtaç Engellilerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik’te sözü edilen üyelerden oluşan bir bakım hizmetleri değerlendirme heyetinin oluşturularak bu heyetten rapor aldırılmasının daha uygun olacağı, davacının, yaralanması nedeniyle ileride yapılması muhtemel estetik operasyon olup olmadığı, varsa muhtemel operasyonların ve bu operasyonlar nedeniyle davacı tarafça karşılanması gereken muhtemel tedavi giderlerinin miktarının ne olduğu ile ilgili hususların 14/05/2019 tarihli 1046 sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu’nda yazıldığı gibi kabulünün uygun olacağı bildirilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişiler …, … ve …’den oluşan heyet hazırlayıp sundukları 07/06/2020 tarihli raporlarında özetle; davacının kaza tarihinde 8 yaşında olup çalışarak kazanç elde etmesinin söz konusu olmadığını, geçici iş göremezlik zararının 6098 sayılı TBK’nın 54/2 maddesindeki kazanç kaybı olarak nitelendirilmesi nedeniyle güncel Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararlarında da vurgulandığı üzere iyileşme dönemi içinde davacının yaşı itibariyle kazanç kaybı oluşması söz konusu olmadığından geçici iş göremezlik zararının hesaplanmadığını, SGK tarafından yapılmış bir ödeme olmadığından ve mevcut kusur durumuna göre herhangi bir indirim tutarının bulunmadığını, 18 yaşına kadar olan dönem için AGİ hariç net asgari ücret üzerinden sürekli iş göremezlik efor kaybı zararının hesaplanacağını, buna göre davacının hak ettiği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 570.781,29 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacının belgeli tedavi giderlerinin bulunduğunu, adli tıp tarafından düzenlenen 25/10/2019 tarihli raporda sürekli maluliyetten kaynaklı bir bakım ihtiyacının bulunmadığının belirlendiğini ancak geçici iş göremezlik süresi boyunca bakım ihtiyacının olup olmadığı konularında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, bu noktada davacının hastaneye yatışları ve tedavi süreci göz önüne alınarak 23/08/2015 tarihindeki olay sonrası 14/04/2016 tarihine kadar tedavi sürecinin kısmen devam ettiğini, buradan hareketle tedavisinin ilk döneminde 23/08/2015- 14/04/2016 arasında geçici bakım ihtiyacı olabileceğini, ikinci döneminde ise aralıklı gidip gelmesi ve muayene amaçlı gidip geldiği göz önüne alınarak geçici bakım hizmeti ihtiyacının olmadığı hususunun değerlendirildiğini, 26/06/2019- 28/06/2019, 29/07/2019- 31/07/2019 tarihleri arasında da yatarak tedavi gördüğü göz önüne alınarak bu tarih aralığında da yaklaşık 1 ay süreyle geçici bakım ihtiyacı olduğunun kabul edildiğini, yerleşik uygulama gereği bakım giderinin olay tarihli asgari ücretin brütü üzerinden hesaplandığını, buna göre davacının toplam geçici bakıcı gideri tazminatı tutarının 13.226,99 TL olduğunu, davacının davalıdan isteyebileceği SGK sorumluluğunda olmayan hastane dışı tedavi giderleri ile tedaviye bağlı ulaşım giderlerinin (900,00 TL+ 585,00 TL+ 1.219,39 TL) 2.704,39 TL olarak belirlendiğini, tazminat tutarlarının poliçe tedavi giderleri teminat limitinin içinde olduğunu bildirmişlerdir.
Davacı vekili 04/12/2020 tarihli duruşmada; 09/10/2020 tarihli dilekçelerindeki yeni bir rapor aldırılması yönündeki isteklerinden davalı sigorta şirketinin teminat limiti nedeniyle vazgeçtiklerini, mevcut aldırılan raporlar doğrultusunda değerlendirme yapılmasını istediklerini belirtmiştir.
Davacı tarafça 23/08/2015 tarihli kaza nedeniyle iş göremezlik tazminatı, bakıcı ve bakım giderleri SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinin tahsili istemiyle eldeki bu dava açılmıştır. Dosyaya hesap uzmanı bilirkişiler tarafından 07/06/2020 tarihli rapor sunulduktan sonra yani raporun düzenlenme tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, 2. cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu karar 9 Ekim 2020 tarihli, 31269 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi sonucunda verdiği iptal kararları Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracak ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerekecektir. İptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden isteyebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, davacının uğradığı iş göremezlik zararının tespitinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak Yargıtay tarafından uzun yıllardır benimsenen progresif rant (% 10 artırım ve iskonto) yöntemi ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla hazırlanan “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu”nun uygulanmasına geçilmiştir. SGK tarafından da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında bu tablonun uygulanmasına geçilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararı ile; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” hususunun tespit ve kabul edilmesi karşısında mahkememizce bilirkişilerden Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararı doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmak suretiyle davacı tarafın isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının ne olacağı konusunda bilirkişilerden ek rapor aldırılmıştır.
Hesap uzmanı bilirkişiler … ve …’den oluşan heyet hazırlayıp sundukları 27/09/2021 tarihli ek raporlarında özetle; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı dikkate alınarak Yargıtay’ın güncel kararları doğrultusunda davacının sürekli iş göremezlik tazminatının dosyadakı “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırrması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen raporda tespit olunan maluliyet oranının (% 43) dikkate alınarak TRH-2010 yaşam tablosu ve % 10 artırım, % 10 iskonto progresif rant hesap yöntemine göre, davacının sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 954.743,82 TL olarak tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe ölüm/sakatlık limiti olan 290.000,00 TL olarak tespit edildiğini bildirmişlerdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir isteğin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gereklidir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğinden, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin son emsal kararları bu yönde olduğundan, hesap uzmanı bilirkişiler de ek raporlarında davacının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranı ve “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle istenebilecek tazminat miktarını hesaplamış olduklarından, 27/09/2021 tarihli ek rapor somut olaya uygun, açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur. Sürekli iş göremezlik tazminatı dışındaki tazminat isteği yönünden kök rapor çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesi gereğince, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür.
Nitekim; davacı vekili de tüm bu düzenleme kapsamında, sigortalı tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmasını istemiştir.
Davalı vekili geçici iş göremezlikten dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu savunmuş ise de; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde; “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeden hareketle; zarar görenin, tedavisine başlanmasından itibaren sürekli iş göremezlik raporu alınana kadarki tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri kapsamında sayılmış ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu kabul edilmiştir. 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 13/06/2019 tarihli, 2016/12752 Esas ve 2019/7497 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde 2918 sayılı kanunun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, bu kapsam dışında kalan giderler yönünden ise, sürücü, işleten ve sigorta şirketinin sorumluluğu söz konusudur. 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesi gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici çalışma gücü kaybı, ihlalin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından ZMMS kapsamında bulunduğundan, davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığı yönündeki savunmasına değer verilmemiştir.
Sunulan ve toplanan deliller, aldırılan ek rapor ve tüm dosya içeriğine göre; sigortalı araç sürücüsü …’nin 23/08/2015 tarihinde yönetimindeki … plakalı araç ile tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza sonucunda aracının içerisinde bulunan davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre % 43 oranında sürekli iş göremez hale geldiği, TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yapılan hesaplama ve benimsenen karar tarihine en yakın bilirkişi ek raporuna göre davacının sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 954.743,82 TL olduğu, buna karşılık davalı sigorta şirketinin poliçedeki sorumluluğunun poliçe ölüm/sakatlık limiti olarak 290.000,00 TL olduğu, davalının bu miktar sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğu; bunun yanı sıra davacının dava konusu kaza nedeniyle toplam 13.226,99 TL geçici bakıcı gideri yaptığı ve davacının SGK sorumluluğunda olmayan hastane dışı tedavi giderleri ile tedaviye bağlı ulaşım giderlerinin (900,00 TL+ 585,00 TL+ 1.219,39 TL) 2.704,39 TL olduğu, bu zarar kalemlerinden ve geçici bakıcı giderinden de davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı anlaşıldığından bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne; aldırılan raporlara göre davacının geçici iş göremezliği oluşmadığından geçici iş göremezlik tazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ve KISMEN REDDİ ile;
290.000,00 TL’si sürekli iş göremezlik tazminatı, 13.226,99 TL’si bakıcı gideri ve 2.704,39 TL’si SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile tedaviye bağlı ulaşım giderleri olmak üzere toplam 305.931,38‬ TL maddi tazminatın dava tarihi olan 31/01/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin geçici iş göremezlik tazminatı isteğinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭20.898,17 TL harçtan peşin olarak alınan 31,40 TL harcın ve 1.046,00 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan ‭19.820,77 TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL’si başvurma harcı, 31,40 TL’si peşin harç ve 1.046,00 TL’si ıslah harcı olmak üzere toplam ‭1.108,8‬0 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 536,55 TL’si posta-tebligat gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 318,00 TL Ankara Adli Tıp Kurumu rapor ücreti ve ‭1.085‬,00 TL Ege Üniversitesi Adli Tıp Raporu ücreti olmak üzere toplam ‭3.739,55‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭3.738,32 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 29.865,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/11/2021

Başkan …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Üye …
(E-imzalıdır)
Katip …
(E-imzalıdır)